Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                SAYFA	  CUMHURİYET	  29	KASIM	2013	CUMA  8 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada  HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK  Öğrenciler hakkındaki davada savcıyı eleştiren yargıç mahkeme başkanı oldu  ekleyen ne kendisi ne emrindeki AKP! Anayasaya aykırı bir yasayı yürütmeyi durdurma kararı mı aldı? “İşte ayağımıza çelme takan kurum Danıştay” diye feryat ediyor. Kimi işlerin, örneğin çözüm sürecinin tıkırında işlemediğini, aksadığını, ulusal yararlara aykırı olduğunu muhalefet açıkladı mı? “Kandan nemalanıyorlar. Terörün sona erdirilmesini istemiyorlar” diye muhalefet partilerini suçluyor. Gericiliğe prim veren her icraatını eleştirmek mi? Ülkenin özüne dönmesini kösteklemek! Sanki bir ulusal kurtuluş savaşının öncülüğünü yapıyorlarmış gibi, kadro halinde Birinci Millet Meclisi günlerindeki siyasal ve toplumsal gerçeklere dönüştüklerini açıklayıveriyorlar. HHH Onlara kalırsa memleket güllük gülistanlık! Bir de her şeye limon sıkan muhalefetle medya olmasa? Onlara göre, yaşam koşullarına isyan edenler, demokratik hakların çiğnendiğini, ülkenin polis devletine dönüştüğünü söyleyen, meydanları dolduran toplumsal eylemlerin hepsi AKP’yi, hatta rejimi devirmeye yönelik hareketler... Bu eylemleri destekleyenler ise ülkede huzuru istemeyen, iktidarın başarılarını kıskanan parlamento içi ve dışındaki muhalefet! Yahu, devlet adamlığı olgunluğuna eriştiğini kanıtlama amacıyla bir gün olsun şu ya bu olayda hatalıyız deyiver... Hayır! Benden büyük yok havasında, burnu Kaf Dağı’nda almış başını gidiyor... Kendinden menkul büyük, dünya çapında devlet adamlığından kaynaklanan palavra övünmelere devam et ama bir zahmet, ortadaki akıbetleri meçhule yol alan kimi sorunlara topluca bakıver. HHH Muhalefettekilere yüklediğin siyasal ve toplumsal istikrarsızlığın gerçek sahibi kimmiş göreceksin... Son genel seçimden beri ülkenin yeni bir anayasaya gereksindiğini savundun. Muhalefet de bu görüşte. Dört partinin katılımı ile bir uzlaşma komisyonu kuruldu. Bu komisyonun Meclis’te çoğunlukta olmana karşın, her partiden eşit sayıda üye ile oluşmasına olanak sağladığını yineleyerek günlerce övündün. Komisyon bir yılda yeni bir anayasa yapacaktı, lakin komisyon çalışmaları üç ayı buldu bulmadı. Ben bu anayasa çalışmalarından fazla umutlu değilim havası yarattın. Üç erki avcunun içine alacak; istedi mi yargıya, diledi mi yürütme organı hükümete, parlamentoya emir verecek konumda olacak Türk modeli bir başkanlık sistemi getirecek anayasa hazırladığını, bu komisyon yeni anayasayı hazırlayamazsa... şırrak diye kendi anayasanı Meclis’e sunacağını açıklayıverdin... Muhalefet engeller çıkararak masadan kalkmaya hazırlanıyor diye, uydurma bir gerekçeyle başkanlık sistemi tasarını piyasaya sürdün ve... ... Yeni anayasa çalışmaları tıkandı. O günden bugüne partiler arası uzlaşma ile hazırlanacak yeni anayasa rafa kaldırıldı. Oysa şaşıracak bir yanı yok bu gelişmelerin, bu sonucuna... Oyun baştan beri RTE’nin başkan olmak hayaliyle kurgulandı! Birkaç gün önce de çıktı grupta kürsüye; yeni anayasa çalışmalarının önünü muhalefet partilerinin kapadığını söylemez mi? Gerçeği bu denli yozlaştırma ustalığına da pes doğrusu!.. HHH Siyasal ve toplumsal huzursuzluğun mimarının bizzat kendisi olduğunu kanıtlayan olaylar, gelişmeler bitmedi... Zira sorun yaratmakta eşi enderi bulunmaz. Genel seçimlerde yüzde 60’larda beklediği oy yüzdesine dayalı hesaplarıyla doğrudan ilgili anayasa sorunu ortadayken dershane krizini tetikledi. Neye dönüştürüleceği hâlâ bilinmeyen dershane sorunu!.. ME Bakanı Nabi Avcı, Başbakan’ından aldığı emirle sorunu dershane sahipleriyle konuşup hal çaresi üretmek için bir toplantıdan diğerine koşuyor. Ocak ayına dek yasa hazır olacakmış. Acaba? Oysa derinden derine güçlenen bir olasılığın getirilerini AKP saptama aşamasında... Dershane krizinin parti oylarına ancak yüzde 1 oranında olumsuz etkileyeceğini hesap ediyordu AKP, ama bu varsayım giderek zayıflar. Hele karşı cephe Gülen cemaatinin oyları etkileyeceği sonucuna varırsa RTE... ... O saat arkasında dimdik durduğunu ilan ettiği sorunu, yerelgenel seçimlerden sonraya bırakıverir!.. HHH Ya demokratikleşme paketi? Bir parmak bal, şuna buna... Sonra ve şimdi paketin hazırlığına devam ediliyor masalları... Çözümlenmeyen kimi sorunların aylarca toplumsal gerginliğe neden olması, vız gelir ustaya... Ya çözüm süreci? Önceleri sürecin hemen her bölgede, üstelik Güneydoğu ve Doğu illerinde Kürt seçmen nezdinde yüzde 7080 destek gördüğünü söylüyordu... Diyarbakır’da aman ha, çözüm sürecine desteğinizi eksik etmeyin diye yalvar yakar sesleniyor. HHH Sorunsuz yaşama hasret ülkede sorun yaratan, yarattığı sorunu muhalefettekilere yükleyen bir iktidar!  Cesur yargıca terfi ALİCAN ULUDAĞ  Vali Coş’a komisyonda cezaevi tepkisi ANKARA	(Cumhuriyet	Bürosu)	 TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan	Sefer	 Üstün, Adana’daki cezaevlerinde yaşanan su sıkıntısıyla ilgili olarak isim vermeden Adana Valisi Hüseyin	Avni	Coş’a tepki gösterdi. Üstün, “Su	sorununu	kabul	edemiyorum.	Vali	var,	 başkan	var,	cumhuriyet	savcısı	var,	cezaevi	 savcısı	var.		Bunlar	bu	sorunu	çözemiyorsa,	 biz	gidelim	kazma	kürekle	kanal	açalım,	sorunu	çözelim.	Ayıp	artık”	diye konuştu. TBMM İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde kurulan Cezaevi Alt Komisyonu, Adana F, E ve Karataş Kadın Cezaevleri’nde yaptığı incelemelerin ardından hazırlanan raporu dün kabul etti. Alt komisyon başkanı Ayşe	Türkmenoğlu, raporda yer alan tespitleri özetledi. Türkmenoğlu, çıplak aramayla ilgili bazı şikâyetlerin bulunduğunu belirterek cezaevindeki tutuklu ve mahkumların sohbet hakkının kısa tutulduğunu kaydetti. Karataş Kadın Cezaevi’nde fare, yılan ve böcek sorunu yaşandığına dikkat çeken Türkmenoğlu, Adana E Tipi Cezaevi’nde 6 aydır su sorunu yaşandığı belirterek, “Bu	kabul	edilemez”	dedi. Komisyon başkanı Üstün, cezaevlerinde yaşanan su sorununu kabul edemeyeceğini ifade etti. Adana’da vali, belediye başkanı, cumhuriyet savcısı ve cezaevi savcısı bulunduğunu söyleyen Üstün, “Bunlar	bu	sorunu	çözemiyorsa,	 biz	gidelim	kazma	kürekle	kanal	açalım,	sorunu	çözelim.	Ayıp	artık.	Böyle	bir	şey	artık	 duymak	istemiyorum.	Su	sorununu	artık	konuşmak	istemiyorum” dedi. CHP’li Levent	Gök, “Başbakan’ın	sözü	benim	için	talimattır” diyen valinin TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun bu görüşünü dikkate alarak kendi işini yapması gerektiğini söyledi. CHP’li Mahmut	Tanal, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerindeki mahkumların batı illerine gönderilmesinin haksızlık olduğunu, bu insanların ailelerinden uzaklaştırıldığını ifade etti. Araya giren AKP’li Oya	Eronat, “Bingöl’de	18	PKK’li	 kaçtı,	çok	şükür	17’si	bulundu.	Kaçanlardan	 biri	oğlumu	öldürdü.	Ben	oğlumu	toprak	altında	ziyaret	ediyorum	6	yıldır.	Bu	suçu	işleyip	kaçıyorsa	bunlar	uzağa	gidecek,	ailelerinden	ayrı	kalacak” diye tepki gösterdi.  ANKARA  Ankara Üniversitesi DTCF’de karşıt görüşlü öğrenciler arasında çıkan kavgada beraat kararı verirken savcılığı eleştiren ve Cumhuriyet’in “Böyle yargıçlar da var” diyerek haberleştirdiği Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi Yargıcı Mahmut Kaya, Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na getirildi. Buna ilişkin HSYK toplantısında bazı üyelerin, yargıç Kaya’nın atamasını savunurken Cumhuriyet’in bu haberini örnek gösterdiği öğrenildi.  Gazetemiz	haberi	20	Kasım	2013’te	1.	sayfadan	yayımlamıştı.  HSYK, 26 Kasım tarihli kararnamesiyle yargıda bazı yargıç ve savcıların görev yerlerini değiştirdi. Bu kapsamda yetki kararnamesi yayımlandı. Kararnamede, Kaya, Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na getiril  di. Kurulun toplantısında bazı üyelerin, Kaya’nın ataması görüşülürken Cumhuriyet’in 19 Kasım tarihli “Böyle yargıçlar da var” başlıklı haberini konuştuğu öğrenildi. Üyeler, habere konu davada yargıç Kaya’nın soruşturma  yı eksik yapan savcılığı eleştirmesinin olumlu karşılandığı bildirildi. Haber, DTCF’de karşıt görüşlü öğrenciler arasında çıkan kavgaya ilişkin üç solcu öğrenci hakkında açılan davada beraat kararı veren yargıç Kaya’nın gerekçeli kararında savcılığı eleştirmesini konu alıyordu. Mahmut Kaya beraat kararının gerekçesinde, “Soruşturma evresinde sanıkların savunmaları dahi alınmadan, herhangi bir yüzleştirme işlemi yapılmadan, eksik ve yetersiz soruşturma sonucunda kamu davası açılmıştır” demişti.  Sarısülük davasında sanığın fotoğrafını isteyen ailenin avukatını reddetti  Gizli sanık uygulaması ALİCAN ULUDAĞ  ANKARA  Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Ethem Sarısülük’ü vurarak öldüren polis memuru Ahmet Şahbaz’ı “koruyan bir karara” daha imza attı. Sarısülük ailesinin avukatlarının, sanığın telekonferans yoluyla ifade vermek için hazır bulunacağı Urfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bulunma talebini reddeden mahkeme, Şahbaz’ın fotoğraflarının çekilerek, dosyaya getirtilmesi istemine ilişkin ise herhangi bir karar vermedi. Ethem Sarısülük davasının bir önceki duruşmasında mahkeme, sanık polisin savunmasının görevli bulunduğu Şanlıurfa ilinde telekonferans yoluyla alınmasına karar vermişti. Mahkeme, sanık polisin yanında avukatının da bulunmasına hükmetmiş, ancak ailenin avukatlarının oraya gitmesine izin vermemişti. Bunun üzerine Sarısülük ailesinin avukatları, Urfa’daki duruşma salonunda kendilerinin de bulunmak istediklerini belirterek mahkemeye başvurdu. Avukatlar ayrıca, sanığın boydan ve yüzden fotoğraflarının çekilerek kimlik tespitinin yapılmasını talep etmiş, bu yolla telekonferans yöntemiyle duruşmaya bağlanacak kişinin Şahbaz olup olmadığının belli olmasını bildirmişti. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, müşteki avukatlarının sanıkla aynı ortamda bulunmaması için daha önce verdiği ilginç karardan geri döndü. Sarısülük ailesinin avukatlarının Urfa’daki duruşma salonunda bulunması talebini reddeden mahkeme, sanığın Emniyet tarafından görevlendirilen avukatının Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bulunmasına ilişkin daha önceki kararından da vazgeçti. Mahkeme, buna ilişkin SEGBİS Yönetmeliği’ni gerekçe gösterdi. Sarısülük ailesinin avukatı Kazım Bayraktar, şu eleştirilerde bulundu: “Sanığın dava dosyasında hâlâ tek bir fotoğrafı yok. Urfa’da kamera karşısına çıkarılacak şahsın gerçek sanık olup olmayacağını tespit etme hakkımızın yerine getirilip getirilmeyeceği konusu belirsiz bırakıldı. Sanık polis Ahmet Şahbaz’a tanınan bu yasadışı ayrıcalığın, bir çeşit gizli sanık uygulamasının nedenini anlamakta güçlük çekiyoruz. Kimdir bu Ahmet Şahbaz? Neden yüzü mahkemeden dahi gizlenecek kadar kayırılmakta ve kollanmaktadır?”  OLAN İŞİNİ KAYBEDEN SUNUCU GÖZDE KANSU’YA OLDU  Çelik ‘Müstehcen’ dedi  ‘Aileden	ayrı	kalsınlar’  RTÜK reddetti FIRAT KOZOK  ANKARA		RTÜK,	AKP	Genel	Başkan	Yardımcısı	Hüseyin	 Çelik’in	“Öyle	bir	kıyafet	giymiş	ki	 olmaz	bu	yani.	Kimseye	karıştığımız	yok	ama	çok	aşırı.	Dünyada	 da	kabul	edilmez”	sözlerinin	ardından	işinden	olan	sunucu	Gözde	Kansu’yu	akladı. Çelik,	Beyaz	TV’de	katıldığı	programda	isim	vermeden	 Kansu’yu	hedef	almıştı.	Kısa	süre	sonra	Çelik’in	işaret	ettiği	isim	olduğu	anlaşılan	Kansu’nun	Atv’de	 yayımlanan	yarışma	programındaki	görevine	son	verilmişti.	RTÜK	de	 programla	ilgili	 bir	inceleme	başlatmıştı.	İzleme	 ve	Değerlendirme	Dairesi	uzmanları	tarafından	hazırlanan	rapor,	önceki	gün	üst	kurulun	  gündemine	geldi.	Raporda,	sunucu	kıyafetinin	RTÜK	yasasının	yayın	ilkeleri	başlıklı	8.	maddesi’nde	 yer	alan	“genel	ahlaka	aykırı	yayın	yapılamaz”	hükmünü	ihlal	ettiği	savunulurken,	Ancak	yapılacak	 değerlendirmede	yayın	kuruluşunun	izleyici	şikâyetleri	ve	tepkileri	üzerine	özdenetim	mekanizmasını	çalıştırmış	olduğunun	da	dikkate	alınabileceği	kanaatine	varılmıştır”	denildi.	Dairenin	raporunu	görüşen	Üst	kurulda,	AKP	kontenjanından	seçilen	4	üyenin	yanı	 sıra	CHP	kontenjanından	seçilen	2,	BDP	ve	MHP	kontenjanından	seçilen	birer	üyenin	 olmak	üzere	toplam	8	oyla	kanala	bir	yaptırım	uygulanmaması	kararlaştırıldı.	Oylamada	yalnızca	 AKP	kontenjanından	seçilen	Taha	Yücel	yaptırım	 uygulanması	yönünde	oy	 kullandı.	Böylece	RTÜK	 gündem	yaratan	sunucuyu,	işini	kaybettikten	sonra	 aklamış	oldu.  Savcı: Amaçları  yüzmek değil olay çıkarmaktı İstanbul	Haber	Servisi	 Gezi eylemleri sırasında gözaltına alınan 23 kişi hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianame eylül ayında İstanbul 50. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Ancak iddianame mahkeme tarafından ‘suçun	nasıl	işlendiği	ve	 suç	delillerinin	ne	olduğu	somut	olarak	belirtilmediği’ için iade edildi. Mahkeme iade gerekçesinde, “Maske,	baret,	deniz	gözlüğü,	motorcu	kaskı,	flama,	sirke,	solüsyon,	sargı	bezi	silah	değildir.	Bazı	şüphelilerin	atılı	suçu	silahla	işlediğine	dair	delillerin	ne	olduğu	iddianamede	yer	almamaktadır” dedi. Mahkemenin iadesi üzerine iddianame, soruşturma savcısı Nazmi	Okumuş’a gönderildi. Savcı Okumuş iddianameyi yeniden düzenledi. 23 şüpheli hakkındaki iddianamede savcı Okumuş, şüphelilerin hukuki hak arama yollarının dışına çıkarak yasadışı eylemler düzenlediklerini belirtti. İddianamede şüphelilerin Gezi Parkı’nı işgal ettiği, kamu ve özel mallara zarar verildiği, kolluk kuvvetlerine sopa, molotof, ses bombası ve sapan ile saldırıldığı belirtildi. İddianamede, mahkemenin ‘deniz	gözlüğü	ve	gaz	maskesi	vb.	eşyalar	silah	değildir’	gerekçesine savcı şöyle yanıt verdi: “Şüphelilerin	deniz	gözlüğü	ve	gaz	maskeleri	ile	 Taksim’de	bulunan	bir	havuza	yüzmek	amacıyla	gelmedikleri	amaçlarının	olay	çıkarıp	 güvenlik	kuvvetleriyle	çatışmaya	girme	amacı	taşıdığı	dosyanın	içindekiler	ile	yapılan	eylemlerden	bellidir.” İstanbul 50. Asliye Ceza Mahkemesi’ne ikinci kez gönderilen iddianame mahkemece kabul edildi.  Bağış’ın yengesine casus muamelesi RTÜK’te	ilginç	bir	görevden	alma	öyküsü	yaşandı.	Kurulda	12	yıldır	 başkanlık	büro	müdürü	olarak	görev	yapan	Aysel	Çıtır,	kendisinde	bulunması	 gereken	evrakı	eski	Başkan	Zahid	Akman’ın	özel	kalem	müdürü	olan	AB	 Bakanı	Egemen	Bağış’ın	yengesi	Cansel	Bağış’a	verdiği	gerekçesiyle	 görevden	alındı.	RTÜK	kulislerine	yayılan	ilginç	olay	şöyle	yaşandı:	Çıtır,	 kurulun	son	gündem	toplantısına	ilişkin	ara	kararı	alarak	çekmecesine	koydu.	 Akşam	evine	giden	Çıtır,	ertesi	sabah	doktor	randevusu	olduğu	gerekçesiyle	 çalışma	arkadaşı	Cansel	Bağış’ı	aradı.	Çıtır,	Bağış’tan	çekmecesindeki	evrakı	 alarak	Başkanlık	Özel	Kalem’e	iletmesini	rica	etti.	Bu	duruma	tepki	gösteren	 Kurul	Başkanı	Davut	Dursun,	12	yıllık	büro	müdürünü	anında	görevden	aldı.  BDP’den alternatif  çözüm raporu ANKARA	(Cumhuriyet	Bürosu)		BDP, Çözüm Komisyonu’nun sürece ilişkin raporuna alternatif raporunu, TBMM Başkanı Cemil	 Çiçek’e sundu. BDP’nin raporunda, komisyonun raporunun AKP üyelerince tek yanlı olarak işletilen hazırlık sürecinin sonunda ortaya çıktığı iddia edilerek, bunun, komisyonun tüm iradesini yansıtan parlamentonun bir çalışması olarak değerlendirilemeyeceği ifade edildi. Raporda, somut olarak atılması gereken adımlar şöyle sıralandı: l Toplumsal barışın kalıcılaşması için yasal zemin hazırlıklarına acilen başlanmalıdır. Çözüm ve müzakere sürecinin daha hızlı ilerlemesini sağlayacak gerekli yasal düzenlemelerin ve çeşitli yasalarda değişikliklerin acilen yapılması, çözüme giden yolun temizlenmesi elzemdir. l Çözüm Komisyonu’nun Kamu Güvenliği Müsteşarlığı tarafından koordine edilmiş olması büyük bir yanlışlıktır. Kürt sorununun bütün yönleriyle çözümlenip demokrasinin değişen ve dönüşen yapısını karşılayabilmesi için Toplumsal Barış ve Demokrasi Bakanlığı kurulmalıdır. l Öcalan	tarafından kurulması önerilen 8 komisyondan biri olan Misakımilli Komisyonu, Meclis bünyesinde oluşturulmalıdır. Bu 8 komisyon sorunun kalıcı bir şekilde çözülmesinin formülünü sunmaktadır. l Demokratik ulus, demokratik vatan, demokratik cumhuriyet ve demokratik özerklik olguları tartışmaya açılıp gündemleştirilmelidir.  İzmir’de bilirkişi raporu beklenecek İZMİR	(Cumhuriyet	Ege	Bürosu)		İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz	Kocaoğlu’nun 397 yıl hapis cezası istemiyle yargılandığı “çete”	davasının duruşmasına dün İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. CHP İzmir Milletvekili Mustafa	Moroğlu ve belediye bürokratlarının da izlediği duruşmada, sanıklardan Selçuk	Savcı’nın avukatı, iddianamede yer alan Çankaya Katlı Otoparkı’yla ilgili emekli Sayıştay müfettişlerinden oluşacak bilirkişi heyetinden rapor alınmasını istedi. Sanıklardan Yönetmen Faik	Ahmet	Akıncı	da, “Bu	davada	ihaleye	fesat	 karıştırmaktan	suçlanıyorum.	Ben	ihaleye	bile	girmedim” dedi. Mahkeme, İZBAN tanıtım filmiyle ilgili bilirkişi raporunun bekleneceğini bildirerek duruşmayı 25 Şubat’a erteledi. Çankaya Katlı Otoparkı’yla ilgili bilirkişi talepleri reddedildi.  ‘Anayasa Mahkemesi varlık nedenini kaybediyor’ ANKARA	(Cumhuriyet	Bürosu)		CHP Denizli Milletvekili	İlhan	Cihaner’i yargılandığı Ergenekon davasından tahliye eden eski Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı Ersan	Ülker, AKP’nin kapatma davasında vurgulanan, demokratik ve laik Cumhuriyete aykırılığın odağı olma kimliğinin sürdüğünü öne sürerek “Anayasa	 Mahkemesi’nin	varlık	nedenini	gözetmesi	gerekmektedir” dedi. Emekliliği için Yargıtay’da düzenlenen törende konuşan Ülker şunları söyledi: Terör mahkemeleri kapanmalı: 12 Eylül’ün ardından kurulan DGM’ler, 2004’te terör mahkemeleri adı altında görev alanı genişleyerek faaliyetlerini sürdürmektedirler. 12 Eylül’de güvenlik unsunu gibi görülen bu mahkemeler, şimdi ise terörle mücadele eden değil, adeta hukuk terörü yaratan mahkeme kimliğine bürünmüşler, adil yargılamadan uzaklaşmışlardır. Türkiye, hukuk devleti ile bağdaşmayan ve bu çağa yakışmayan bu mahkemelerden bir an önce kurtulmalıdır. AKP’nin kapatılması: İktidar partisi hakkında açılan kapatma davasında Anayasa Mahkemesi, demokratik ve laik Cumhuriyete aykırılığın odağı olarak nitelediği iktidar partisinin eylemlerini ağır bulmayarak hükümet görevini yürüten bu partiyi Hazine yardımından yoksun bırakmış, laik ve demokratik Cumhuriyet niteliğine aykırı demesine rağmen, bu partinin iktidar görevini yürütmesinde aykırılık görmemiş, demokratik olmayan partiye demokratik hükümet, laik olmayan partiye laik hükümet görevi yüklemiştir. Sadece sandıkla demokrasinin olmayacağı 12 Eylül’de görülmesine rağmen şimdi üstelik Anayasa Mahkemesi kararıyla aynı tablo yaşanır olmuştur. AYM varlık nedenini gözetmeli: İktidarın kendisi bir yana, iktidarın yasama organına hâkim olarak yaptığı yasalar bile artık Anayasa Mahkemesi tarafından etkin denetlenmek bir yana neredeyse denetlenemez olmuştur. 2010 değişikliğiyle neredeyse Anayasa Mahkemesi varlık nedenini kaybetmek üzeredir. Anayasa Mahkemesi başkanının bir konuşmasında evlenme vaadiyle kandırıldık söylemi çok manidardır. Anayasa Mahkemesi’nin yokluğu Türkiye’de neleri yaşatmıştır. Türkiye artık aynı şeyleri yaşamamalıdır, yaşamayacaktır. O nedenle Anayasa Mahkemesi’nin varlık nedenini gözetmesi gerekmektedir.  Eski Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı Ersan Ülker’den çarpıcı açıklamalar   
            
    
