17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 KASIM 2013 CUMA 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada kimselerle kavga etmeyiz.” Kimlerle beraber yürüdüğünü bilmeyen yok. Örneğin cemaat mensubu kardeşleri... Din kuruluşları... İmam hatip mezunları vs. vs... Kavga ettiklerini saymaya gerek yok. Medya, muhalefet partileri, hukuk, demokrasinin temel kurallarına savunan kim varsa hepsi! Kim ki RTE’nin koyduğu dinci kurallara boyun eğmiyor, benimsemiyor; RTE onlarla kavgalı. Kim ki dayatmalarının ülkeye, topluma, hukuka, demokrasiye zararlı olduğunu bile bile RTE’ye boyun eğiyor, o veya onlar, AKP liderinin yoldaşları, kardeşleri! Ama cart curda geldi mi, raftan yalancı dolmayı indiriyor, afiyetle yediriyor. Son açıklamalarıyla, ikide bir yinelediği, “Ben herkesin başbakanıyım. Vatandaşlarım arasında ayrılık gayrılık gütmem” söylemi iddia olmaktan da çıktı... Tam bir palavra! HHH Dershanelerin varlığını savunmak mı? RTE’ye göre cemaat ile arasına fitne koymak! Dershaneleri kapatma kararını açıklayan hükümete savaş açan Fethullah Gülen’in ve cemaatin sözcüsü Zaman gazetesini suçluyor. Ama cemaat oylarını yitirmeyi de göze alamıyor. “Bu (bilinen izlenen) yollarda” beraber yürüdüklerini yineleyerek gönül alma, ama bizden kopma anlamında “cemaati niçin karşıma alayım” diyor. HHH Çözüm sürecinde yeni gelişmeler sütunları doldurmaya başladı. İmralı’yı yalnız yasanın izin verdiği ailesi, hükümetin aileden saydığı BDP heyetleri ziyaret etmeyecek... Avukatlar, seçme gazeteciler, siyaset adamları hatta neden olmasın muhalefet partileri de İmralı’daki geçen yüz yılın en büyük canisiyle görüşebilecek... ... Bu gruplara hükümet, İmralı’nın siyasete, ülke bütünlüğüne, demokratik yaşama yön verecek yüksek görüşlerini dinlemek, aydınlanmak, hem de bu görüşleri kamuoyunda savunma fırsatını verecek! Ha bir de mademki çözüm sürecinde böylesi önemli bir adım atılıyor; öyleyse bu ziyaretleri TC Başbakanı’nın, A. Öcalan’ı ziyaret ederek taçlandırması gerekmez mi? Öyle ya, seçimler öncesi böyle bir ziyaretin oylara yararlı etkisi olacaksa, çözüm sürecinin daha gelişmesi bahanesiyle, RTE neden İmralı’yı ziyaret etmesin? RTE’ye ziyaret olasılığını sordular: Yanıt; bugün gündemde yok imiş, ama... “ileride olur mu olmaz mı, bazen şartların bu tür şeyleri belirlediğini” söyleyerek İmralı’ya ziyaret olasılığına kapıyı kapatmadı. HHH Heyhat! Gidiş o gidiş. Çözüm sürecindeki gelişmeler, önümüzdeki dönemlerde Türkiye Millet Meclisi’nde okunacak yeni hükümet listesini şimdiden oluşturuyor. Başbakan: RTE (veya A. Gül). Birinci Başbakan Yardımcısı ise: 40 bin kişinin katlini devlet liyakat madalyası gibi taşıyan Abdullah Öcalan! HABERLER Rusya’da tutuklu bulunan Greenpeace eylemcisi Gizem kefaletle bırakıldı 63 gün sonra serbest İstanbul Haber Servisi Kuzey Buz Denizi’ndeki buzulların erimesini hızlandıran tehlikeli petrol aramacılığına karşı eylem yaparken gözaltına alınan ve Rusya’da 63 gündür tutuklu bulunan Greenpeace eylemcisi Gizem Akhan dün kefaletle serbest bırakıldı. Tutuksuz yargılanmasına karar verilen Akhan’ın ülke dışına çıkıp çıkamayacağıhenüz belli değil. Greenpeace avukatları Gizem’in serbest bırakılmasından önce bürokratik işlemlerin tamamlanması gerektiğini, ne zaman dışarı çıkacağının bilinmediğini söylediler. St. Petersburg’da hâkim karşısına çıkan Akhanlı savunmasında “Yaşadığım dünyayı korumanın hakkım olduğunu düşünüyorum. Şiddete başvurmadan buna dikkat çektim” dedi. Savcı, Akhan’ın tutukluluğunun 24 Şubat’a kadar uzatılmasını istedi. “Holiganlık ve korsanlık” suçlamasıyla yargılanan Gizem Akhan 2 milyon ruble (120 bin TL) kefaletle serbest bırakıldı. Duruşmayı CHP milletvekilleri Melda Onur, Veli Ağbaba, İlhan Cihaner ile AKP Genel Başkan Yardımcısı ve TürkiyeRusya Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Salih Kapusuz da izledi. Akhan ve 29 eylemci “Arctic Sunrise” isimli gemiyle 18 Eylül’de Kuzey Buz Denizi’nde petrol arayan Rus devletine bağlı Gazprom Neft’e ait petrol platformunda eylem yapmışlardı. Gözaltına alınan 30 kişiden 26’sı geçen günlerde kefaletle serbest bırakılmıştı. Bir kişinin gözaltı süresi 3 ay daha uzatılırken geri kalan 3 aktivistin davaları bugün görülecek. Gaziler Dinlencede KUZEY Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu, KKTC’nin Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, KKTC’nin ikinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Dünya Kıbrıs Türkleri Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Vedat Çelik, KKTC’nin emekli Ankara Büyükelçisi Dr. Ahmet Zeki Bulunç, Yurtdışında Yaşayan Kıbrıslı Türkler Derneği KKTC temsilcisi Hasan Kerem, Kıbrıs Türk Kültür Derneği Antalya Şube Başkanı Laptalı Hüseyin, İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konsey Genel Sekreteri Mehmet Ertuğrul ve Kıbrıs davamıza Türkiye’de ve yurtdışında sahip çıkıp propaganda savaşlarıyla emek harcayan yüzlerce insanımız, özellikle de o davanın haklılığına inanarak bizlerle birlikte cephe tutan yabancılar, mesleklerini, unvanlarını, geleceklerini riske atıp haince suçlamaları göğüsleyenler... Hepsi şu günlerde Kuzey Kıbrıs’ın görüşlerini sunup davanın daha sağlam bir zemine oturtulmasında yardımcı olmaya çalışıyorlar. ünkü dava yeniden çıkmaza sürüklenme tehdidi altındadır. Sözde çözümcülerle barışçılar, doğru yöne girmeye yaklaşan çabaları yeniden şaşırtmak ve karanlık niyetlerini gerçekleştirmek için kollarını sıvamışlardır. Tam da uzun zamandır hiç görülmeyen bir biçimde “iki devletli çözüm” bu kez gerçekten ağırlık kazanmaya başladığı bir sırada. Gerçi o formülü ağza almaya başlayanlar arttı ama onların büyükçe bir bölümü iki devleti konfederasyon, hatta sıkı bir federasyon biçiminde yan yana ve kol kola getirip “müzakereler” dönemini yeniden açma peşindeler. Güya barış ve huzur uğruna pazarlıklara tekrar geçilecek ve Avrupa Birliği ile Birleşik Milletler’in himmetiyle Türkiye ve KKTC yine kıskaca alınacak ve yeni ödünler koparılacaktır. ysa Yunanistan’la Rumların oyalamaları yüzünden süreç uzayınca karşı tarafın hiç beklemediği bir hava oluşmuş ve insanlar şimdiki “toprak” haritasına ve yönetim bölünmesine az çok ısınarak durumu kabul etmeye, ufak tefek uzlaşmalarla bugünkü barışa alışır gibi olmuşlardır. Büyük kazançlardan vazgeçip “herkes kendi payıyla yetinsin” düşüncesi yavaş yavaş zemin kazanmaya başlamıştır. Başka bir deyişle, gerçekten tam iki devletli bir çözüm hiç de başarılamayacak bir seçenek olmaktan çıkabilir. Dolayısıyla bu olasılık büsbütün ihmal edilmemelidir. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Gizem Akhan ve arkadaşlarının yaptıkları eylemin iyi niyetli olduğunu ancak yöntemin yanlış olduğunu söyledi. “Yaptıkları onurlu bir şey mi? Evet. Platforma tırmanmaları doğru mu? Hayır” diyen Putin, “Bazıları platforma tırmandı. Bazılarıysa gemilerine müdahalede bulunan sahil güvenlik görevlilerine saldırdı” dedi. Putin: Niyet iyi yöntem kötü Sınav güvenliğinde soru işaretleri var FİGEN ATALAY Yeni sistemde soruların güvenliğinin nasıl sağlanacağına ilişkin kaygı hâkim Ç Düzeltme ve Cevap Metni Cumhuriyet gazetesi ile www.cumhuriyet. com.tr isimli internet sayfasının 01.09.2013 tarihli nüshalarında, yazarları Cüneyt Arcayürek imzalı, “Ne Zaman ‘Tatmin’ Olur?” başlıklı köşe yazısında: “... 30 Ağustos resepsiyonu At gözlüğüne benzer türban. İki kaş, iki göz, bir burun ve ağzı açık. Bir de eli. İlla ki baştan aşağı örtülü başkumandan (Cumhurbaşkanı) eşi Hayrünnisa Hanım’ın elini sıkarken, önünde baştan aşağı kapalı siyahlar giymiş, şişmanlıktan adeta yuvarlanarak yürüyen eşi Emine Hanım; John Kerry ile bir zamanlar dostu olan Obama’nın açıklamalarına aklı takılı... ...maaşlara açıklanan yıllık zammı işitince düş kırıklığına uğrayan memurlar gibiydi” denmiştir. Kamuoyunun malumları olduğu üzere, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları çerçevesinde Sayın Cumhurbaşkanımız Çankaya Köşkü’nden davet vermiş ve kutlamaları kabul etmiş olup, bu çerçevede Sayın Başbakanımız ve eşi de davete katılmışlardır. Bu kutlamalardaki görüntüyü, hukuka aykırı bir üslupla eleştirmek amacıyla kaleme alınan ihtara konu yazının, yukarıda alıntılanan bölümünde müvekkilimin kıyafeti için “at gözlüğüne benzer türban” benzetmesi yapılarak, müvekkilimin inancı, inancı gereği kullandığı kıyafeti aşağılanmış, bu yolla da kişilik hakları ihlal edilmiş ve kendilerine hakaret edilmiştir. Hiçbir hukuk kuralı ve insanlık anlayışının asla kabul edemeyeceği bu haksız ve hukuksuz beyanı şiddetle reddediyoruz. İfade şekli ile müvekkile izafe edilmeye çalışılan sıfatlar, hem Cumhurbaşkanlığı makamının manevi şahsiyetine hakaret, hem de müvekkilim Sayın Hayrünnisa Gül’ün kişilik haklarına ağır saldırı teşkil etmekte olup bu sebeple yayın kuruluşu ile yazı sahibinin hukuki ve cezai sorumluluğunu gerektirdiği tartışmasızdır. Anılan ifadeleri kınıyor, konunun yasal zeminde hassasiyetle takip edileceğini kamuoyunun bilgisie saygı ile sunuyoruz. Tekzip İsteyen Hayrünnisa Gül Vekili Av. Ömer Küçüközcan İyi bir lise hayaliyle önümüzdeki hafta ilk merkezi sınavlara girecek olan 8. sınıf öğrencilerine sorulacak din kültürü ve ahlak bilgisi ile yabancı dil soruları, eğitim sisteminde zaten var olan eşitsizliği, adaletsizliği daha da körükleyecek. Eğitimciler ve veliler, bu derslerin merkezi sınavdan çıkarılmasını istiyor. Tek dönem ve 1.5 ünite olarak okutulan Atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi dersinin de sınavda yer almaması gerektiği belirtiliyor. AleviBektaşi Federasyonu Başkanı Selahattin Özel, din dersi boykotunun birçok ilde devam ettiğini, İzmir’de yaklaşık 20 ailenin çocuklarının, din kültürü ve ahlak bilgisi dersine girmediğini belirterek “Boykotu yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Sorunun çözümü sadece Alevilere düşmemelidir, Türkiye’nin demokratikleşmesini isteyen herkesin katkı sunması gerekir. Yeni sistemde sınavlarda din dersi sorularının çıkmasıyla ilgili olarak bir yol haritası belirleyeceğiz” dedi. Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan, önümüzdeki yıl din kültürü ve ahlak bilgisi sınavının kaldırılabileceğine dikkat çekerek “Bu yıl, adaletsizlik var denilerek davalar açılabilir” dedi. Yabancı dil derslerinde devlet okullarının zayıf olduğunu, bu nedenle adalet sağlanamadığını, bunun yanı sıra İtalyanca, Fransızca ve Almanca sorularının da öğrencilere çok zor geldiğini belirten Gülan, şöyle devam etti: “Atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi de tek dönemlik, 1.5 ünitelik bir ders. Diğer dersler ise sarmal sistemde 8 sene yürüyor. 1.5 ünitelik bu dersin katsayısı, 8 yıllık matematik dersinin yarısı kadar da etkili. Bir çocuk din kültürü ve ahlak bilgisi ve Atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi sorularını full yaparsa Türkçe, Matematik dersleri gibi değerlendirilecek.” Özel okullar, “6 alandan sadece matematik, fen ve Türkçenin, geçmişten beri uygulanan sınavların felsefesine uygun olduğu” gerekçesiyle öğrencilerini, bu testlerin sonucuna göre alacak. Ancak özel okulların bu kararına henüz Milli Eğitim Bakanlığı’ndan onay verilmedi. Önceki merkezi sınavlarda sorular, mühürlü, kilitli sandıklar içinde okullara teslim edilir ve sınav sonunda da teslim alınırdı. 2829 Kasım’da yapılacak ortak sınavlarda öğrencilere verilecek soru kitapçıklarının, mühürlü sandıklar içinde il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine geleceği ve okul görevlilerinin sandıkları buralardan teslim alacaklarına ilişkin bir iddia kaygı yarattı. Soruların milli eğitim müdürlükleri ile okullar arasındaki yolculukta güvenliklerinin nasıl sağlanacağına ilişkin soru işaretleri var. Bu soru işaretlerinin ortadan kaldırılması için soru sandıklarının eskiden olduğu gibi doğrudan okullara götürülmesi isteniyor. ‘DİRENEN AİLELER’ TEDİRGİN EMRE DÖKER İZMİR İzmir’de zorunlu din dersine direnen ve çocuklarını okula göndermeme eylemi yapan Alevi aileler, şimdi de SBS yerine getirilen yeni sınav sisteminde 20 din kültürü ve ahlak bilgisi sorusunun sorulacak olmasının tedirginliğini yaşıyor. Narlıdere’de çocuğunu zorunlu din dersine göndermeyen velilerden Dilaver Koğ, hükümetin yanı sıra bazı velilerin bile kendilerine baskı yaptığını söyledi. AKP’nin amacının kreşten eve, okuldan yaşamın her alanında dini yaşam koşullarını çocuklara aşılamak olduğunu, belirten Koğ, “Biz bu eylemimizi sürdüreceğiz. Demokratik laik bir düzende din dayatılmaz. Din devletin işi değildir” dedi. Okullarda din dersinde kitaba bağlı kalınmadığını, çocuklara hurafelerin anlatıldığını da kaydeden Koğ, “Okulda din öğretmenine ‘Neden kadın peygamber yok?’ diye soran kız çocuğuna din öğretmeni, ‘Erkekler güçlüdür. Yönetmek için var’ yanıtını veriyor. ‘Kadınlar başbakan oluyorlar’ diye sorunca öğretmen kızı azarlıyor” dedi. Koğ, Merkezi sınavlarda din sorusunun çıkmaması gerektiğini de kaydederek şunları söyledi: “AKP’nin amacı zaten buydu. Sırasıyla okulları imam hatipleştirdiler. Kreşlere kadar din eğitimini soktular. Şimdi de evlerde din eğitimine geldi sıra. Artık sadece Aleviler değil herkes bedel ödemeli ve elini taşın altına koymalıdır.” O BASINA SANSÜR İSTEMİŞTİ Haksızlık oluyor ‘Osmanım’a ders gibi karar ALİCAN ULUDAĞ ANKARA İstanbul Başsavcılığı, tahliye edilmesinin ardından basında çıkan haber Kuzu’ya yumurtaya beraat ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde (SBF) düzenlenen anayasa panelinde AKP Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’ya yönelik yumurtalı protestoya ilişkin açılan davada karar çıktı. Mahkeme, 11 öğrenciye, hakaret suçundan beraat verdi. SBF’de düzenlenen 8 Aralık 2010 tarihinde anayasa panelinde çıkan olayın ardından Ankara Başsavcılığı, 13 öğrenci hakkında 4 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı. Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada söz alan bazı sanıkların avukatı Deniz Özbilgin, Kuzu’nun kamu görevlisi olarak değil akademisyen olarak konferansa katıldığını, söylenen sözlerin eleştiri kapsamında olduğunu söyledi. Hâkim Ahmet Karpuzcu, 11 öğrenci hakkında “suçu işlediklerinin sabit olmaması” nedeniyle beraat kararı verdi. Sanıklar Hasan Hüseyin Özkan ve Özgür Aydın ise “Kamu görevlisine görevini yaptırmamak amacıyla cebir kullanmak” suçundan 6 ay 20 gün ceza aldı. lere tepki gösterip bunlara sansür uygulanmasını isteyen Ergenekon davasının sanığı ve gizli tanığı Osman Yıldırım’ın suç duyurusuna takipsizlik kararı verdi. “Osmanım”a ders gibi mesajlar veren savcılık, kararının gerekçesinde, “İfade özgürlüğü, bir toplumun ilerlemesinin ve her bireyin kendini geliştirmesinin temel koşullarından birini oluşturur, basın görevini yapmıştır” dedi. Yıldırım’ın Ergenekon davası kapsamında Danıştay cinayetinden beraat edip örgüt üyeliğinden ise çok düşük hapis cezası alarak tahliye olması üzerine basında çok sayıda haber çıkmıştı. Haberleri yapan gazeteler hakkında dava açılmasını isteyen Yıldırım, kendisiyle ilgili bundan sonra çıkacak haberlere de yayın yasağı konulmasını talep etti. Yıldırım’ın suç duyurusu üzerine soruşturma başlatan İstanbul Basın Savcısı Nevin Özkan, dilekçe üzerindeki incelemesini tamamladı. Özkan, Yıldırım’la ilgili çıkan haberlerde suç unsuru görmeyerek 30 Ekim’de takipsizlik kararı verdi. Basının kendi görev ve sorumluluklarıyla tutarlı bir biçimde haber ve fikir aktarma hakkına sahip olduğu belirtilen kararın gerekçesinde şöyle denildi: “İfade özgürlüğü demokratik bir toplumun asli temellerinden olup bir toplumun ilerlemesinin ve her bireyin kendini geliştirmesinin temel koşullarından birini oluşturur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Dalban davasında ortaya koyduğu gibi bir gazetecinin doğruluğunu kanıtlayamadığı sürece eleştirel değer yargılarını ifade etmesinin engellenmesinin kabul edilemez olduğu, dolayısıyla doğruluğu denetlenebilir olgu veya verilerin yanı sıra doğruluğunun kanıtlanması söz konusu olamayacak fikir, eleştiri ve spekülasyonların dile getirilmesinin de AİHS’nin 10. maddesi çerçevesinde koruma altına alınmıştır. Böylece suça konu olduğu iddia olunan yazı içeriği bir bütün olarak ele alındığında haber niteliği taşıyan olgulara dayandığı, bu olgular nedeniyle yapılan haberde herhangi bir yorumun, yapılmadığı bu haliyle basın özgürlüğü çerçevesinde ifade özgürlüğü sınırları içinde kalındığı saptanmıştır.”” Basının görevi Sınav güvenliği kaygısı Canan’dan ‘Özgürlük’ kitabevi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’de 32 yıllık acı rekoruyla “cezaevinde en uzun süre kalan politik mahkum” unvanını taşıyan Tahir Canan, Gebze’de “Özgürlük” kitabevi açıyor. 30 Nisan’da özgürlüğüne kavuşan Tahir Canan’ın oğlu İlhan Canan, “Tahir Canan 32 yıllık mahpuslukta okuduğu yüzlerce kitaptan ayrılmak istememiş ve bu birlikteliği bir kitabevi açarak devam ettirmek istemiştir” dedi. İlhan Canan, babasının Gebze’de bir kitabevi açma kararı aldığını ve saygın yayınevlerinin kitaplarını kitapseverlerle buluşturmak için mücadele ettiğini aktardı. Katkıda bulunmak isteyenler “Özgürlük Kitap ve Sahaf Evi, Hacı Halil Mahallesi İsmetpaşa Cad. Beşiroğlu İş Hanı No: 19 Gebze Kocaeli” adresinden Tahir Canan’la iletişim kurabilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle