17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 KASIM 2013 CUMA 4 HABERLER AKP yönetimi İdris Bal’ı disipline sevk etti, cemaat yanlısı vekiller izlemeye alındı ‘Mevkufen İdam’ Fatih Hilmioğlu’nun avukatı ve ağabeyi Hayati Hilmioğlu haykırıyor: Adam öldürüyorlar, imdaaaat!.. Devlet katından çıt yok! Sorumlular, yetkililer sus pus! Şu anda Türkiye’nin çeşitli yerlerinde teamüden (kasten) adam öldürülüyor. Bunun önüne geçmesi gerekenler, kollarını kavuşturmuş, seyrediyor. Değerli bir doktor ve bilim adamı Fatih Hilmioğlu şu anda tutuklu ve aynı zamanda karaciğer kanseri, şeker, böbrek tahribatı gibi ağır hastalıklardan mustarip. Hilmioğlu’nun cezaevinde kalamayacağı yolunda üç tane rapor var. Devletin Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden verilmiş bu raporlara karşılık, İstanbul 13. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi 18 Şubat 2013 tarihinde mevkufun (tutuklunun) cezaevinde kalmasının kesin hayati bir tehlike teşkil edip etmeyeceği konusunda rapor talebiyle, Adli Tıp Kurumu’na başvuruyor. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin bu doğrultuda daha önce verilmiş bir raporu var. Adli Tıp Kurumu da aynı yönde rapor verirse Hilmioğlu mecburen tahliye edilecek. HHH İstanbul 13 Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı 18 Şubat 2013 tarihini taşıyor. Yani o zamandan bu yana, tam dokuz ay geçmiş. Adli Tıp Kurumu tam dokuz aydır bu konuda görüşünü açıklamıyor. Ne bekliyorlar dersiniz? Konunun nihai çözüme ulaşması ve artık rapora gerek kalmamasını mı? Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, tutuklu statüsünde. Her ne kadar hakkında Ergenekon davasından verilmiş 23 yıllık bir hapis cezası varsa da henüz hüküm kesinleşmediğinden Hilmioğlu’nun statüsü “tutukluluk.” Tutukluluk, bilindiği gibi, sanığın kaçması, delilleri yok etmesi, tanıklar ve sanıklar üzerinde baskı oluşturması gibi olasılıkları önlemek üzere başvurulan bir tedbir. Daha doğrusu demokrasilerde öyle. Tutukluların da mahkumların da, hapishane idaresinin, yargının, devletin özüne dokunamayacağı, kullanılmasını sağlamakla mükellef olduğu hakları var. Sağlığının korunması, gerektiğinde tedavi görmesi bunlardan biri. Tutuklu veya hükümlünün, cezaevinde kalması hayati tehlike oluşturuyorsa, o zaman tahliye edilir ve tedavisi için gereken yapılır. Hilmioğlu’na bu yapılmıyor, hâlâ hapiste. Böyle giderse, bu durumda hapiste tutulduğundan ölecek. O zaman da bir tedbir olan tutukluluk, ölüm cezasına dönüşmüş olacak. HHH Böylelikle, bir “mış gibi ülkesi” olan Türkiye’de yeni bir ceza ve infaz yöntemi bulunmuş olacak: “Mevkufen idam” yani tutukluluk yoluyla idam ve süreci içinde infazı. Yargıcın Hilmioğlu için bir tedbir olarak verdiği tutuklama kararı süresi içinde infazını da öngören bir idam kararına dönüşmüş bulunmaktadır. Totaliter Türkiye dünya ceza hukuku literatürüne, yeni bir kavram eklemiş bulunuyor. Tutuklama gerekçelerinin olup olmadığını ince eleyip sık dokumaksızın, sağlık durumu bozuk biri içeri alınıyor ve cezaevinde bulunması kesin hayati tehlike teşkil eden bu kişi tahliye edilmediğinden ölüyor, böylelikle de tedbir olan tutukluluk, anayasaya aykırı olan ölüm cezasına dönüşüyor. İşte mevkufen idam bu. Bunu ben değil, Tayyip Erdoğan damgalı rejim icat etti. Ben yalnızca adını koydum. Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu bu durumdaki tek kişi değil. Kayhan Ayhan ve Hazal Ocak’ın 15 Kasım Cuma günkü Cumhuriyet’teki, haberinde belirtildiğine göre, 544 hükümlü ve tutuklu cezaevinde bulunmaları hayati tehlike oluşturduğundan tahliye bekliyorlar. “Canım o kadar hasta oldukları ne malum” diye sormayın! Şimdiden, 14 tutuklu Adli Tıp Kurumu’ndan rapor beklerken, yaşamlarını yitirmiş ve böylelikle, 14 mevkufen idam cezası daha infaz edilmiş olmaktadır. Tutuklama hâkim kararıyla olduğuna göre, bu da yargı kararıyla yargısız infazdır. Hayati Hilmioğlu feryat ediyor: Adam öldürüyorlar!.. İmdaat!.. Vicdan sahibi bir Allah’ın kulu yok mu?! ‘Dershane’ depremi EMİNE KAPLAN ANKARA AKP yönetimi, dershanelerin kapatılması kararıyla ilgili olarak hükümeti sert şekilde eleştiren Kütahya Milletvekili İdris Bal’ı tedbirli kesin ihraç istemiyle disipline sevk ederken, cemaat yanlısı açıklama yapan diğer milletvekillerini de izlemeye aldı. Bu milletvekillerinin sözlü olarak uyarılması ve izlenmesi için parti içinde bir komisyon oluşturulması gündeme alındı. İhraç istemini değerlendiren Bal ise “Demokrasi sadece sandık değildir, tahammül ve hazım rejimidir” dedi. Dershaneler konusunda Gülen cemaati ile hükümet arasında yaşanan kavga, partiyi de sarstı. AKP Grup Yönetim Kurulu, konuyla ilgili hükümete yönelik eleştirileri nedeniyle parti yönetiminde rahatsızlık yaratan Kütahya Milletvekili İdris Bal’ı parti tüzüğünün “Parti yöneticileri, üyeleri veya parti tüzel kişiliği hakkında basın yayın araçları ile kamuoyu önünde gerçekdışı haber yaymak, iftira, hakaret, karalama veya küçük düşürücü beyanlarda bulunmak” hükmünü düzenleyen maddesini gerekçe göstererek “tedbirli kesin ihraç” istemiyle müşterek disiplin kuruluna sevk etti. Parti yönetiminin sevk kararından önce Bal’a, sosyal medyadaki açıklamalarının doğru olup olmadığını sorduğu, Bal’ın bunu teyit ettiği ve geri adım atmadığı öğrenildi. Toplantıda, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın talimatı doğrultusunda Grup Disiplin Kurulu Başkanı Mevlüt Akgün başta olmak üzere cemaat yanlısı ve dershanelerin kapatılması karşıtı açıklamalar yapan milletvekillerinin sözlü olarak uyarılması ve izlemeye alınması kararlaştırıldı. Bu milletvekillerinin izlenmesi için parti içinde bir komisyon kurulması da gündeme getirildi. Parti içindeki itirazların ve çatlak görüntüsünün önlenmesi için Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı dünkü toplantıya çağrıldı. Avcı, kurul üyelerine yapılan taslak çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi ve taslağın en geç bütçe görüşmelerinin bitiminde TBMM gündemine getirileceğini söyledi. Kurul üyeleri, taslak Meclis’e gelinceye kadar TBMM Milli Eğitim Komisyonu’nun AKP’li üyeleri ve eğitimci milletvekilleriyle konuyla ilgili toplantılar yapacak. İdris Bal, grup yönetim kurulu toplantısını izleyen saatlerde bir basın toplantısı düzenleyerek eleştirilerini sürdürdü. Demokrasinin sadece sandık ve çok partili sistem olmadığını, düşünce ve ifade, teşebbüs özgürlüğü olduğunu kaydeden Bal, “Ekonomiyi emirle şekillendiren zihniyet iflas etmiştir. Dershanelerin kapatılırsa az gelirliler mağdur olur. İmam hatip liseleri en çok zararı görecek kesimdir. Terörle mücadele zarar görür, örgüt dershanelerden ve okuma evlerinden rahatsız. Diplomatik olarak Türkiye’nin radikalleştiği algısının ispatı gibi bir durum ortaya çıkar” dedi. Bal, partinin 2002 yılında tüm kesimleri kucaklama vizyonuyla geldiğini, bu adımın atılması durumunda bu vizyonun daralacağını söyledi. Demokrasinin “tahammül ve hazım rejimi” olduğunu kaydeden Bal, ihraç istemini “Gelen bir yazı yok. Doğruysa demokrasi açısından üzüntü verici” dedi. Bal, istifa edip etmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine “Talebin içeriğine bir bakacağım. Daha önce haftada 23 gün programlara çıkıyordum. Son 23 aydır bıçak gibi kesildi. Medyadan bazı dostlarım kendilerine talimat geldiğini söyledi” dedi. Sosyal medyada kendisine yönelik linç kampanyası başlatıldığını belirten Bal, “Bunları yapanlar genel merkez personeli mi bilmiyorum. Ama ağır hakaretler ve küfürler için yargıya başvuracağım. Ben doğruları söylüyorum” diye konuştu. Erdoğan St. Petersburg’a hareketinden önce havaalanında gazetecilerin sorularına yanıt verdi. Erdoğan, partiden ihraç istemiyle disipline sevk edilen İdris Bal’a ilişkin de “Partinin müeyyideleri var. Kendine güveniyorsan bağımsız aday olursun. İstediğini söylersin. Kendine güvenin yoksa, o partinin çatısı altındaysan ona göre davranırsın. Bu arkadaşın bir değil, iki değil, üç değil. Aynı davranışlarına devam ediyor. Arkadaşlar bana ilettiler konuyu, ben de onay verdim” ifadelerini kullandı. Bal, Erdoğan’ın “Korkularla büyük devlet olunmaz” sözlerine Twitter’dan “Korku ile büyük devlet olunmayacağı gibi, hesapsız plansız günü birlik küçük hesaplarla büyük devlet olunamaz, fakat büyük hatalar yapılır” karşılığını vermişti. Arınç yine ‘Git bağımsız vekillik yap’ Başbakan’la ters köşe FIRAT KOZOK ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’la kızlıerkekli öğrenci evleri konusunda yaşadığı görüş ayrılığı ile gündeme gelen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Erdoğan’la Diyarbakır’da verdiği el ele fotoğrafın üzerinden 3 gün geçmeden bu kez dershaneler konusunda açığa düştü. Pazartesi günkü Bakanlar Kurulu sonrasında cemaat medyasından gelen ısrarlı sorular karşısında, “Dershane gerçeğini biliyoruz. Yüreğinizi soğutun. Bunu başkası söylese dikkate almayabilirsiniz ama ben söylüyorum” diyen Arınç, Fethullah Gülen’in “gerekirse dershaneleri devlete devredelim” sözünü de “takdire şayan” bulduğunu söylemişti. Ancak bu sözlerin tamamı Erdoğan’ın önceki günkü televizyon konuşmasıyla açığa düştü. Erdoğan, Arınç’ın “Dershane gerçeğini biliyoruz” sözlerine, “Kalkıp da bütün bu eğitimi sadece cemaatin derneklerine ve kurumlarına teslim etmek gibi bir durumun içinde olamayız” diyerek geri adım atmayacakları yanıtını verdi. Erdoğan, Gülen’den gelen öneriye de “Kusura bakmasınlar da biz bir darbe hükümeti değiliz” yanıtını verdi. Erdoğan, son açıklamalarıyla bir ismi daha açığa düşürdü. O isim ise Cumhurbaşkanı Abdullah Gül. Gül, Erzincan programında gazetecilerin soruları üzerine, bu konuda kesinleşmiş bir karar olmadığını söylemişti. ‘Şamar atma çabası’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, dershanelerin kapatılması projesiyle ilgili Fethullah Gülen ile görüşme yapmadığını söyledi. Erdoğan St. Petersburg’a hareketinden önce havaalanında gazetecilerin sorularına yanıt verdi. Dershanelerin kapatılmasına ilişkin Gülen ile görüşmediğini açıkladı. “Medya içindeki, dışındaki arkadaşlarla, görüşme talebinde olanlarla görüştüm” diyen Erdoğan, atılan adımın “dershane zihniyetine” yönelik olduğunu dile getirdi. Erdoğan, Zaman gazetesinin dünkü “Suç mu işledik ki kapatılıyoruz” manşetini de eleştirirken, “Burada suç aramak suçlu aramak, gibi bir şey yok ki. Böyle bir başlık atılıyor. Yanlış bir başlık zaten. Biz bir sürü dönüşüm yaptık. Onu da geçelim biz sistemde değişim yaptık. Biz hâlâ 80’li, 90’lı yıllardaki zihniyetle mi devam ettireceğiz? Zamanında basın ‘cemaate göre düzenlemeler yapılıyor’ diye bize şamar attı. Şimdi hükümete bu kardeşlerimiz farklı bir şamar atmaya çalışıyorlar. ‘Başarının arkasında dershaneler var’ı asla kabul etmiyorum. Yani bütün okulları kapatın, biz işi dershanelerle götürürüz mantığı ortaya çıkıyor. Ben binlerce öğretmene saygısızlık yapıldığını düşünüyorum. Bunu devletle, hükümetle kavgaya dönüştürmek niye” dedi. Anayasa komisyonunun çalışmasını sona erdirmesi hakkında da konuşan Başbakan Erdoğan, “Önce 48 sonra 60 madde üzerinde dört parti anlaştı. ‘Gelin bunu parlamentodan çıkartalım’ dedik, ‘hayır’ dediler. CHP ‘dört parti anlaşırsa biz varız’ dedi. MHP kapılarını kapattı zaten. Yani şimdi 26 milletvekiline sahip bir grup hayır derse bu Meclis anayasa yapamayacak mı? BM’de bir üye hayır diyor, dünyayı durduruyor. Ee biz Meclis’te de bunu mu yapacağız” diye konuştu. TÜRKİYE KAMUOYUNA Dünyanın dört bir yanından gelen 15.000 dişhekimini, sahip olduğu evrensel ve güncel bilimsel yetkinliği ile 2013 Dünya Dişhekimliği Kongresi kapsamında ülkemizde en iyi şekilde ağırlayan, vekillere sanal baskı Cemaatten eposta yağmuru MAHMUT LICALI Türk Dişhekimleri Birliği olarak; • Sağlık Bakanlığı tarafından 75 milyon halkımıza verilmesi gereken temel koruyucu dişhekimliği hizmetlerinin kullanılması hakkı için, • Cumhuriyetimizin 100. yıldönümü olan 2023 yılında, ağzında diş çürüğü bulunmayan bir Türkiye toplumunu oluşturacak genç nesiller için, • Doğal dişleri ile yaşlanabilen ve ağızdiş sağlığı tam olduğu için genel sağlık sorunlarını yaşamayan sağlıklı bir Türkiye için, • Bireylerin en temel insan hakkı olan sağlıklı olma hakkını; ülkemizdeki 25.000 dişhekiminin tümünden en yüksek nitelikte ağızdiş sağlığı hizmeti alarak gerçekleştirmek için, KAYSERİ ERCİYES ÜNİVERSİTESİ Eğitim programında ülkücü gerginliği İstanbul Haber Servisi Kayseri Erciyes Üniversitesi’nde düzenlenen “Abbas Güçlü ile Genç Bakış” programını basan ülkücüler, Yeni Türkü grubunu protesto etti. Yaşanan gerginlik nedeniyle program bitmeden yayın kesildi. Kanal D’de yayımlanan “Abbas Güçlü ile Genç Bakış” programına konuk olarak Yeni Türkü grubu katıldı. Programın ilerleyen dakikalarında seyircilerden bir grup “Ölürüm Türkiyem” şarkısını söylemeye başlayınca ortam gerildi. Çıkan olaylar nedeniyle Güçlü programı yarıda kesti. Twitter’da “SelçukluBozkurtlar PkkyaDurDedi” hashtag’i ile çok sayıda yanlış bilgi ve provokatif yorum paylaşıldı. MHP’li Mehmet Şandır’a ait olduğu söylenen sahte bir hesaptan atılan tweetlerle de ülkücülere programın yapıldığı salona gitmeleri için çağrılar yapıldı. var olduğumuzu; Dişhekimliği mesleğinin 105. bilimsel yıldönümünde tüm kamuoyuna saygılarımızla duyururuz. Toplum AğızDiş Sağlığı Haftası ve 22 Kasım Dişhekimliği Gününüz kutlu olsun! TÜRK DİŞHEKİMLERİ BİRLİĞİ ANKARA AKP ile Fethullah Gülen cemaati arasında yaşanan dershane kavgası hem ana akım medya hem de sosyal medya üzerinden sürerken cemaat günde yüzlerce epostayı oluşturulan farklı listeleri kullanarak milletvekillerine gönderiyor. Dershanelerin kapatılarak özel okula dönüştürülmesiyle ilgili tartışmanın başlamasından beri parti ayrımı yapılmaksızın tüm milletvekillerine günde ortalama 250 ile 400 arasında eposta gönderilmeye başlandı. Epostaların yanı sıra milletvekillerinin TBMM’deki makamlarına günde 100’ün üzerinde de tepki telefonları iletiliyor. Milletvekillerine gönderilen epostaların 550 milletvekiline birden gönderilmesi yerine, farklı listeler üzerinden gruplandırılarak iletilmesi sunucularda söz konusu postaların “spam” olarak algılanmasını engelliyor. Milletvekillerine gelen mesajların önemli bir bölümünü dershanelerde görev yapan öğretmenler oluştururken dershane öğrencileri ve velileri ile üniversite öğrencileri de çok sayıda eposta gönderiyor. Millet vekillerine gönderilen epostalarda şu ifadeler yer alıyor: 4 Ben üniversite öğrencisiyim. Ben liseden aldığım eğitimle bir üniversite kazanamazdım. Bir alternatif bile yokken büyük adımlar atılan bu kurumların kapanmasına müsaade etmeyin. 4 Benim dershanem bu ülke için bunca değerli insan yetiştirirken bu hizmetleri görmezlikten gelip dershanemi kapatmak gelecek nesiller adına büyük bir kayıptır. 4 Yara farklı, uygulanan tedavi farklı. Eğitimin içinde olmanın verdiği rahatlıkla şunu söyleyebilirim: Okullar çok sıkıntılı, öğrencilerin ahlaki yönü çok zayıf. Aileler dayanacak dal arıyor. Bu dalın kesilmesine, dershanelerin kapanmasına göz yummayın. 4 2 bin TL’ye dershaneye zor gönderdiği çocuğunu, 20 bin TL’ye özel okula gönderebilecek kaç yurttaşımız var acaba? 4 Vatan, millet sevdalısı, demokrat, insancıl ve düşünceye saygılı bir neslin yetişmesinde büyük katkısı olduğuna inandığım dershanelere dokunmayın.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle