17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 KASIM 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Gezi eylemlerinde yaşamını yitiren Mehmet Ayvalıtaş’la ilgili duruşma olaylı başladı. Ayvalıtaş’ın yakınları ve avukatlar salona alınmadı. Polis adliye sarayı içerisinde biber gazı sıktı, kapılar kilitlendi Biber gazlı adalet Müdahale edildi ortalık karıştı Duruşma için içeri giren Ayvalıtaş ailesi ve avukatlara yönelik polisin biber gazlı müdahalesinin dışarıda duyulmasıyla ortalık bir anda karıştı. Çok sayıda kişi adliye kapısına doğru koşarak içeri girmek istedi. Özel güvenlik görevlileri de kapıyı içeriden kapatarak etten duvar ördü. Grubun içeri girmek için diretmesi üzerine özel güvenlik görevlileri gruba cop ve biber gazı ile müdahale etti. Bunun üzerine gruptakiler de tekmelerle adliye kapısının camlarını kırdı. Yaşanan arbedenin ardından adliye binasının B kapısı yurttaşlara kapatıldı. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Tehlikeli Tuzaklar Artık herkes biliyor, daha önce de yazıldı çizildi; stratejilerinin temel taktiği “iki adım ileri bir adım geri”dir. Kimileri buna “siyasi esneklik” adını verebilir; değildir, riyakâr bir politikanın halkı kandırma, kilitlendikleri hedefe adım adım ulaşma yöntemidir. Ama haklarını da teslim edelim; kararlıdırlar. Kararlı olmayanlar, gidişi gördükleri halde, adım adım geri çekilerek meydanı boşaltan, buna neredeyse “devrimci” bir stratejiymiş gibi sahip çıkanlardır. Yapılması gereken iki adım ileri gittiklerinde kararlılıkla karşı çıkmak, bir adım geri attıklarında sevinmemektir. HHH Bugünkü durumun gün itibarıyla bir fotoğrafını çekmek, yapabildiğimiz kadarıyla gerçek renklerine sadık kalarak resmini çizmek ve ortaya çıkan tabloyu, “doğrusu budur” deme bağnazlığına düşmeden tartışmak herhalde iyi olacaktır. AKP hükümeti tek adamın tartışılmaz önderliğinde programını uygulamayı sürdürüyor. Dış politikada atılan aceleci ve yanlış adımlardan dönmenin yollarını arıyor. AKP kurmayları içleri kan ağlasa da “günümüzün gerçeklerine” uymadığı için ideolojik olarak pek sevdikleri, hatta sevindirik oldukları politikaları terk ediyorlar. Üzgündürler ama gerçekçi ve daha önemlisi çaresizdirler. Mısır’da, Suriye’de, İran ve İsrail politikalarında istenen düzeltmeleri yapmak için harekete geçmişlerdir. Çin füzeleri konusunda da geri dönüşün yolu yapılmıştır. Görünüşü kurtaracak bir iki manevradan sonra ABD’ye, NATO’ya, Batı’ya diklenmekten vazgeçeceklerdir. Batı’ya kafa tutmak Türkiye’de sağcı politikacıların hiçbir zaman harcı olmamıştır. HHH Ama iç politikada ustalıklarını sürdürdüklerini de kabul edelim. Kabul edelim de iki adım ileri gittiklerinde şaşırmayalım, bir adım geri çekildiklerinde de “işte bakın geriliyorlar” diye zafer havalarına girmesin muhalif olma iddiasında olanlar. Diyarbakır’da Barzani ile buluşma taktiğinin Kürt siyasetçileri ters köşeye yatırdığını herhalde artık herkes biliyor. Ortaya çıkan politikanın amacı seçimlerde Güneydoğu’da daha iyi bir sonuç alma amacıyla sınırlı değildir. Kürt sorununu kendi ümmetçi stratejisine uygun olarak “çözme” çabasındaki AKP, inisiyatifi tümüyle ele alma konusunda önemli bir başarı elde etmiştir. İki adım ileri gitmiş, Barzani ile kurduğu ittifakla içeride Kürt siyasetçileri seçim öncesi devre dışı bırakma konusunda önemli bir kazanım elde etmiştir. Bu adım karşısında BDPHDP’nin “abondone” olduğu ortadadır. Kuşkusuz “nakavt” olmamak için ne yapmaları gerektiğini tartışıyorlardır. Bulacakları çare Türkiye’yi yakından ilgilendirecektir. HHH Öte yandan AKP’nin de sıkıntıda olduğu konular var. Bunlardan belki de en önemlisi Cemaat ile olanıdır. Her ne kadar tartışma “dershaneler” üzerinden yapılsa da, gerçek daha farklıdır. Bugüne kadar çok iyi giden, hapishanelerin dolup taşmasına yol açan İttifak’ın tehlikeye girdiğini, taraflar arasında çok ciddi kavgalar çıktığını biliyoruz. Gittikçe sertleşen bu tartışmanın parlamentodaki muhalefet partilerinde seçim hesaplarında dikkate alınması gereken bir yeni unsur gibi görülmesinde ise doğrusunu söylemek gerekirse büyük bir tehlike gizlidir. “AKP’ye oy vermeme” tehdidi ile sorun arını çözme çabasına giren Cemaat’ten medet ummak, “oylarda artış sağlar” yanılgısını güçlendirebilir, ama olası kazancı silip götürecek olan ideolojik teslimiyetin vereceği zarar daha büyük olacaktır. Baskı cephesinin ortaklıklarının bozulması iyidir, ama o kadar. Tuzaklardan kurtulmanın yolu yalnız ve yalnızca ilkelerdir diye biliyorum ben. Öyle değil midir? CANAN COŞKUN Gezi Parkı eylemlerinin ilk kaybı Mehmet Ayvalıtaş’ın duruşması olaylı başladı. Duruşma öncesi müşteki avukatları ve Mehmet Ayvalıtaş’ın yakınları salona alınmazken polis ve güvenlik görevlileri adMehmet Ayvalıtaş liye sarayı içerisinde biber gazı sıktı, kapılar kilitlenerek avukatların duruşma salonuna girmesi engellendi. 1 Mayıs Mahallesi’nde TEM otoyolunu kapatan grubun arasına kullandığı otomobille hızla girerek Mehmet Ayvalıtaş’ın (19) ölümüne neden olan Mehmet Görkem Demirbaş ve yanındaki Cengiz Aktaş’ın “taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçlarından 15 yıla dek hapis istemiyle yargılandığı davanın ilk oturumunda mahkeme heyeti, tutuksuz sanık Cengiz Aktaş’ın zorla getirilmesine, sanıkların kaçma şüphesinin bulunmaması nedeniyle tutuksuz yargılanmalarına karar vererek duruşmayı 5 Şubat’a erteledi. İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuksuz sanık Mehmet Görkem Demirbaş, Ayvalıtaş ailesi, Gezi eylemlerinde yaşamlarını kaybeden Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Ahmet Atakan ve Ali İsmail Korkmaz’ın aileleriyle Berkin E’nin babası Sami E’de katıldı. Tutuksuz sanıklardan Cengiz Aktaş ise duruşmaya katılmadı. Tutuksuz sanık Mehmet Görkem Demirbaş, savunmasında olaydan dolayı üzgün olduğunu belirterek “Hava hafif yağışlıydı, çiseleme vardı. Otoyolda seyir halindeyken önümdeki ticari taksi aniden zikzaklar yaparak fren yaptığından dolayı ticari taksiye fren yapamayarak vurdum” dedi. Araçtan indiği sırada 2025 kişilik grup tarafından darp edildiğini iddia eden sanık Demirbaş, “Trafik akıyordu. Otoyolun kapalı olduğunu fark etmedim. Yoldaki kalabalığı ticari taksiden dolayı göremedim” dedi. Acıbadem Hastanesi’nde koklama yoluyla yapılan alkol testinin raporunun yüzüne okunduğu Demirbaş, “Örnek Karakolu’na gitmeden önce alkol testi yapılmış olması gerek. Koklamakla alkollü şeklindeki muayene durumunu hatırlamıyorum” dedi. Avukat Ayla Öztabak da alkol muayenesinin 5 saat sonra yapıldığını söyledi. Mehmet Ayvalıtaş’ın hayatını kaybettiği olayda yaralanan kuzeni Seyit Kartal ise “Olay günü hava yağmurlu değildi. Hafif çiseleme dahi yoktu. Görüş mesafesi 1 km’nin üzerindeydi. Kitle yüksek sesle slogan atmaktaydı. Tenceretavayla gösteri yapıyorlardı” dedi. Ankara’ya gidiş şeridini kapatmak için 1520 kişiyle araçların durması için işaret yaptıklarını anlatan Kartal, “Bu sırada en sağ şeritten beyaz spor bir araç üzerimize doğru gelmeye başladı. Biz 1 metre kadar geri çekildik. Araç çok yakın geçtiği için kimseye bir şey oldu mu diye arkama baktım. Arkamın dönük olduğu sırada kaza gerçekleşti” diye konuştu. Üye hâkim Ali Erbıyık’ın “Yürüyüş ve eylem için izin alındı mı” sorusu üzerine avukat Can Atalay, “Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları gereği izin alınmadan eylem yapılabilir. Bu sorunun sorulması hukuka aykırıdır” dedi. Çağdaş Hukukçular Derneği’nin davaya katılma istemini reddeden mahkeme heyeti, duruşma salonuna silahla giren polislerle ilgili cumhuriyet savcılığına yazı yazılmasına karar verdi. ‘Piyes devam ediyor’ ALİ AÇAR Gezi Parkı eylemlerinin ilk kayıbı Mehmet Ayvalıtaş’ın katil zanlısının duruşması Kartal’daki Anadolu Adliye Sarayı’nda olaylı başladı. Polis Ayvalıtaş ailesi ve avukatlara biber gazı sıkarak müdahale etti. Bunun üzerine bir grup aileye destek için içeri girmek istedi. Özel güvenlik görevlilerinin kapıyı arkadan kilitlemesi ve gruba biber gazı sıkması üzerine, göstericiler adliye kapısını tekmelerle kırdı. Kartal’da dava öncesinde aralarında CHP milletvekilleri Mahmut Tanal, Hüseyin Aygün, HDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, Taksim Dayanışması’ndan Ali Çerkezoğlu, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş ve çeşitli siyasi parti ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri adliyede bir araya geldi. Mahkemenin ara kararının ardından dışarıda açıklama yapan baba Ali Ayvalıtaş, “Biz adaleti denizin dibinde arıyoruz, aramaya devam edeceğiz. Mehmet’in, gençlerimizin katillerinin serbest gezdiği Türkiye’de yaşamaktan utanıyorum. Ama burada olan sizlerle gurur duyuyorum. Hepiniz benim için Mehmet oldunuz” dedi. Anne Fadime Ayvalıtaş da “Benim Mehmeti’min katilini İstanbul valisi daha ilk günden korumuş. O gün yağmur mu yağıyordu demiş. Böyle adalet gördünüz mü” diye sordu. CHP Milletvekili Mahmut Tanal, mahkemenin kapıları kapatması için gizlilik kararı olması gerektiğini söyledi. Tanal, “Polisler silahla içeri giriyor. MOBESE’ler çalışmıyor. İçeride bir piyesin devamı görülüyor” dedi. Tuncel de, “Bu dava adli değil, siyasi bir dava. Mahkeme başkanı kendini baskı altında hissediyor” diye konuştu. Ayvalıtaş ailesinin avukatı Ayla Öztabak da mahkemenin kendilerinin talebini olabildiğince reddetmek için çaba gösterdiğini söyledi. ‘ADALET CAN ÇEKİŞTİ’ İstanbul Haber Servisi Mehmet Ayvalıtaş’ın ailesinin çağrısı üzerine Kadıköy’deki Boğa heykeli önünde toplanan yurttaşlar, davanın ilk duruşmasında polisin gazlı müdahalesini dün akşam saatlerinde protesto etti. “Bu dava bizim” pankartını açarak slogan atan grup adına basın açıklaması yapan Mehmet Ayvalıtaş’ın kuzeni Volkan Ayvalıtaş “Hesap sormaya gittik, hesabımızı kestiler. Avukat ve adalet, duruşmada can çekişti” dedi. Koklamayla alkol testi ‘Hava yağmurlu değildi’ Polisin ‘Gezi’ kini Mahkeme tahliye etti ama.. MEHMET ALİ SOLAK ‘Gezi’ye tahammülsüzlük MUĞLA (Cumhuriyet) Muğla’nın Fethiye ilçesinde geçen pazar günü, Gezi Parkı olaylarında ölenler anısına dikilen fidanların üzerindeki isim plakaları ve “Özgürlük Parkı” afişi, kimliği belirsiz kişilerce yakıldı. Fethiye Direniş ve Dayanışma İnisiyatifi’nden 50 gönüllü, parka 20 çınar, 50 defne ve 50 menekşe fidanı dikti. Çınar fidanlarının üzerine Gezi Parkı olaylarında yaşamını yitiren Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım ve Abdullah Cömert’in isimlerinin yazılı olduğu plakalar asıldı. Ancak isim plakaları ve Özgürlük Parkı afişi, önceki gece kimliği belirsiz kişilerce yakıldı. Polis olayla ilgili soruşturma yaparken inisiyatif üyeleri isimleri yeniden yazarak astı. (Fotoğraf: DHA) HATAY Antakya’daki Gezi Direnişi nedeniyle tutuklanan 14 genç Adana Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşmada tahliye edildi. ESP’li Ozan Uğur Taş, cezaevi çıkışında gözaltına alınıp adliyeye sevk edildi. Taş, “Neredeyse her katıldığım basın açıklaması ve eylem için dava açılmış. Bu sokaktaki muhalefeti sindirmeye çalışmaktan başka bir şey değil” dedi. Antakya’nın Armutlu Mahallesi’nde Gezi Direnişi’ne destek eylemlerinde 27 kişi gözaltına alınmış 14’ü “yasadışı örgüte üye olmak” ve “örgüt adına eylemlerde bulunmak” gerekçesiyle tutuklanmıştı. Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde salı günü yapılan davada tutuklu 14 sanık da tahliye edilmişti. ESP’li Ozan Uğur Taş, cezaevi çıkışında Gezi eylemleri nedeniyle hakkında başlatılan başka bir soruşturma nedeniyle gözaltına alınıp adliyeye sevk edildi. İfade verdikten sonra serbest bırakılan Taş, “4 ay önceki operasyonda muhalif kimliğimiz, siyasi faaliyetlerimiz nedeniyle tutuklandık. Operasyon öncesi polis tarafından aranıp tehdit ediliyorduk. Okulumuza, evimize, işyerimize kadar giden polis yasadışı bir şekilde tacizde bulunuyordu. Bu sebeple tutuklanmam, tahliye kararından sonra yeniden gözaltına alınmam da şaşırtıcı değil. Özetle her katıldığımız eylemden, basın açıklamasından, demokratik hak talebinden ayrı bir dava açılmış. Bu, sokaktaki muhalefeti sindirmeye çalışmaktan başka bir şey değil” dedi. 24 eylemci yargıç önünde MURAT UYGUN SAKARYA Gezi direnişine destek verdikleri için hakklarında dava açılan 24 kişi dün Adapazarı’nda hâkim karşısına çıktı. Bir grup eylemci ise adliye önünde kitap okuma eylemi yaparak davayı protesto etti. Gezi Direnişi’ne destek verdikleri için hakklarında “Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine muhalefet etmek” suçundan dava açılan 24 kişinin yargılanmasına Adapazarı 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Mahkemede ifade veren TKP üyesi M.T., “31 Mayıs’ta keyfi uygulamalarla bir yıkıma gidildi. İstanbul’da polis şiddeti oldu. Bu eylemler Sakarya’da da oldu. Ben de katıldım. Hakkımda yapılan suçlamaları kabul etmiyorum” dedi. CHP İl Gençlik Kolları Başkanı D.A. ise verdiği ifadede, “Gezi Parkı’nda yapılan doğa katliamı ve polis şiddeti, Sivas’ta Madımak Oteli’nde yapılan katliam gibidir. Barışçıl eylem hakkını kullanan, cana mala gasp etmeyen dava arkadaşlarımın neden yargılandığını anlamıyorum” diye konuştu. Berkin’in ailesine İstanbul Haber Servisi Gezi Parkı gösterileri sırasında polis tarafından vurularak öldürülen Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş ve Ahmet Atakan’ın aileleri Okmeydanı’nda polisin attığı biber gazı kapsülünün başına isabet etmesi sonucu 160 gündür yoğun bakım ünitesinde tedavi gören Berkin E.’nin ailesini ziyaret etti. Ayvalıtaş’ın ağabeyi Muharrem Ayvalıtaş, “Bugün mahkemede beklediğimizin aksine tutuklama kararı çıkmadı. Umarım Berkin bir an önce sağlığına kavuşur ve ailesi bizim yaşadığımız acıları yaşamaz”dedi. Cömert’in abisi Zafer Cömert de “Avrupa’nın en büyük adliyesinde en küçük salonu bize bırakmışlar. Bugün Berkin için burdayız” dedi. anlamlı ziyaret Bir gözdağı daha İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Adliyesi’nin açılış töreninde savunmaya yönelik saldırılara ve tutuklu avukatlara dikkat çekmek amacıyla “Tutuklu Avukatlara Özgürlük” başlığıyla basın açıklaması yapan avukatlardan 18’i hakkında soruşturma başlatıldı. İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş, açıklamanın ifade özgürlüğü dışında tanımlanmasının mümkün olmadığını belirterek, “Bu etkinliğin suç olarak değerlendirilmesi anlaşılmazdır” dedi. 3 Eylül’de gerçekleştirilen adli yıl açılışı törenine katılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üye İzmir’de 18 avukat hakkında soruşturma si avukatlar, “Tutuklu avukatlara özgürlük” yazılı pankart açıp, slogan atmıştı. İzmir Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Osman Ermumcu’nun konuşma yapmak üzere kürsüye geldiği sırada da, salonu alkış ve sloganlarla terk etmişti. İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş, baro üyeleriyle birlikte dün adliye önünde yaptığı konuşmada, AKP’nin tüm toplumu baskı altında tutmaya çalıştığını anımsatarak, “Bizden istenilen susmamız, alışmamız, meslektaşlarımızı unutmamız ise bunun mümkün olmadığı bilinmelidir” dedi. (Fotoğraf: EMRE DÖKER) 40 polise suçlama ANTALYA (Cumhuriyet) Gezi Direnişi sırasında Mustafa Düştegör adlı genci sopa ve coplarla dövdükleri belirtilen polisler hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Düştegör’ün avukatı Hakan Evcin, suç duyurusunda, yaklaşık 40 Emniyet mensubu hakkında kamu davası açılması ve derhal tutuklanmalarını istedi. Güvenlik kameralarından elde edilen görüntüler de delil olarak savcılığa sunuldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle