17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 KASIM 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 beslenirken “TürkKürt kardeşliği”ni seçim aracı olarak kullanıyor... Senaryo hazırlanmış ve Diyarbakır’da çekime başlanmış... Büyük Ortadoğu Projesi bunun adı. Suriye’de üçdört ay içinde Esad’ı devireceklerini sananlar aldandı. Politikalar değişti... Büyük patronlar durumu gördü... Esad muhaliflerinin çoğunluğunun, ırkçılığa varan etnikmezhepsel nefretiyle, kiniyle salt isyancı olmayıp katliamcı, “insan yüreği, ciğeri” yiyen kelle avcıları olduklarını anladı. Reyhanlı katliamından da biz değil, ABD ve AB ülkeleri ders çıkardı. Neden Esad’ın yanında PYD ve Suriyeli Kürtler? Kelle avcılarını, ırkçıları, mezhepçileri, katliamcıları gördükleri için... HHH Esad rejimi neydi? Seçimle babadan oğula geçen baskıcı bir yönetim biçimiydi. Suriye, Mısır gibi farklı bir ülkeydi... Şeriat devleti değildi! Herkesin inancı, dini, mezhebi farklı bile olsa bütünlük içinde yaşanıyordu. Kimse kimsenin kafasını koparmıyor, kadınlara baskı uygulamıyordu Sudan ve Suudi Arabistan’da olduğu gibi... İran’daki mollalardan farklı bir düzen vardı! Müslüman Kardeşler geldi “Arap Baharı”nın ardından... Mursi cumhurbaşkanı seçildi... Sonunda ne oldu? Darbeyle devrildi, zindana atıldı, yargılanmaya başlandı. Türkiye önce korudu Mursi’yi... Nereye kadar? Büyük patronunun çıkışına kadar: “Ey dostum yeter artık, fazla konuşma!” HHH Ne Esad ne de Mursi... Kırmızı çizgi belli! Konuşma yasağı var! Bu halk enayi mi? Değil! Olup biteni görüyor, kelle avcılarını tanıyor artık! Şimdi “Büyük Kürdistan hayali” var Barzani’nin... Bu coğrafyada yaşayan Kürtler bunu yer mi? Yemeyecek! Türk ve Kürt emekçileri... Aydınları, demokrasiden, kardeşlikten, üniter devletten yana olan herkes... Din eksenli değil, emek eksenli, insan eksenli siyaset gerek. İlkeli bağımsız bir sol parti!.. Eski Yargıtay Başkanı Selçuk, affın rızaya bağlı olması gerektiğini söyledi İLHAN TAŞCI İlginç af önerisi ANKARA Eski Yargıtay Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “dağdakilerin indiğini, cezaevlerinin boşaldığını göreceğiz” sözlerini af çıkışı olarak değerlendirmediğini vurgularken, “mağduru belirsiz” suçlar için “rızaya bağlı” af çıkarılması önerisinde bulundu. Selçuk, benzer bir affın 1960 yılında çıkarıldığını anımsattı. Türkiye’de toplumsal barışın sağlanabilmesi için affı ilk gündeme getiren isim olan Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sami Selçuk, sorularımızı yanıtladı. Erdoğan’ın Diyarbakır’daki söylemini değerlendirirken, konuşmada bir af sinyali almadığını belirten Selçuk, hükümetin daha önce net bir şekilde affa karşı tavır aldığını anımsattı. Kendisinin bir af çıkarılması gerektiğini düşündüğünü, ancak bunun “sınırlı” olduğunu belirten Selçuk, sınırlardan bir tanesini “terör suçlarını dahil etmemek” olarak çizdi. Selçuk, bunun nedenini şöyle açıkladı: “Bu affın kapsamına girmesi gereken konular soyut suçlarla ilgili konular. Nedir o dediğiniz zaman, ‘mağduru belirsiz suçlar’ dediğimiz, devlete ve millete karşı suçlardır. Bunların en önemlisi Ergenekon, Balyoz yargılaması. Bu suçların mağduru belirsiz. Öğretide de böyle anılır bunlar. Bu affın hukuki nedeni mağdursuz olması. Pratik nedeni ise bu suçların altından kalkmak kolay değil. Potansiyel açıdan bu suçlar adli hata olasılığına yatkın suçlar. Onanan Balyoz kararları buna örnektir. Boyutları, hacimleri çok fazla. Milyonlarca sayfayı bir insanın okuması ve hepsine egemen olması insan zekâsını aşar.” Dile getirdiği affın da yargılanan “suçluların kabulüne bağlı olmasını” öneren Selçuk, kişi “Ben affı kabul etmiyorum” derse yargılamasının sürmesi gerektiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Selçuk, bu önerisini “Çünkü bunların büyük çoğunluğu affetilmeyi reddediyor. Genelkurmay Başkanı’ndan, kuvvet komutanından affı kabul etmesi beklenemez. Çünkü onlar ‘Ben suçsuzum, niçin affedileyim? Haysiyetimle ilgili bir konu’ diyor. Haklı. 1960’da çıkarılan af gibi yargılanan kişinin kabulüne, rızasına bağlı bir af çıkarılmalı. Affın kapsamına giren kişi buna rıza göstermezse yargılama sonunda hüküm kesinleşince aftan yararlanır. Böylece o kişinin şerefi, lekelenmeme hakkı korunmuş olacak” sözleriyle gerekçelendirdi. Kelle Avcıları... Var olan, üstelik bilinen gerçeklerin üzerini örtmek, kaybetmek, kanıtları ortadan kaldırmak... Haberleri sansürlemek! O yine var olan kamera kayıtlarındaki görüntüleri silmek. Ve ardından alanlarda demokrasiden ve özgürlüklerden söz etmek. Reyhanlılıların o katliamda nasıl öldükleri bilindiği halde bunu gizlemek, üstünü örtmek, El Nusra’yı kendi topraklarında eğitip silahlandırmak... Tüm bunlar olurken, Reyhanlı’da çoğu çocuk 50 can parçalanarak ölürken, gözlerini kapamak... Katliamın insanlık suçu olduğunu unutmak! Zindanlar dolup taşarken, orada 159’u ağır durumda 526 can dururken, bıkmadan usanmadan “demokrasiözgürlük” diye insanları kandırmak... Sarp Kuray’ı 65 yaşında Sincan’a atıp, oturup seyretmek... Hepsi ama hepsi demokrasi ve özgürlük mü, anlatın bana. Bir yürek çarpıntısını, hayatı, güzelliği, barışı, aşkı... Var olan gerçeklerin üzerini örtmeyi, aklınıza gelen her şeyi... Dürüstçe ve mertçe anlatın! HHH Gökten ateşi çalanları, vicdansızları, ölümlere alkış tutanları, düzenbazları... O barış şovunu parlatırken, Berkin’in annesi Gülsüm E’nin, Cumartesi Anneleri’nin acılarının üstünü küllemeye çalışan... O barış şovunu parlatırken, Ali İsmail’in, Lice’de ölen Ceylan’ın, Ethem Sarısülük’ün, Ahmet’in, faili belli ama meçhul kalan cinayetlerin üstünü örtmeye çalışan yandaş medya... O çığlıklara kulak verin! Ayrımcılık yaptığınızı, Türk ve Kürt İslam senteziyle neler yapmak istediğinizi dünya âlem biliyor. Sol, giderek genişleyecek, ilkeli ve bağımsız bir biçimde ilerleyecek. Kaçınılmaz sonuç budur! Hayat böyle ivme kazanacak! Demokrasi ve özgürlük, tam bağımsızlık, sağlam bir duruş gerçekleşecek. Var olan bir gerçektir bu! Kimse bunun üzerini örtemeyecek! İnsanlık ve halk düşmanı katiller yaşadığımız coğrafyada HİÇBİR PLANIN PARÇASI OLMADIĞINI SÖYLEDİ Balbay: Af talebim yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yazarımız ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, “Kamuoyunda tartışılan şekliyle af gibi bir düşüncem ya da talebim yoktur. Bunun dışında hiçbir kişisel isteğim yoktur. Hiçbir planın parçası değilim” açıklaması yaptı. Balbay, yaptığı yazılı açıklamada, Sosyalist Enternasyonal Genel Sekreteri Luis Ayala’nın CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’la birlikte kendisini ziyaret ettiğinde gazeteciler Serpil Çevikcan, Saygı Öztürk, Utku Çakırözer ve Murat Çelik ile de görüştüğünü anımsattı. Balbay, “Sevgili Murat Çelik, ‘Hukuksuzluklar giderilmeli, iç barış olmalı diyorsunuz, nedir çözüm af mı’ diye sorunca meslektaşlarımızın gazetelerinde yayımladıkları değerlendirmeyi yaptım. Sözlerimin öteki güncel gelişmelerle birleştirilerek çok farklı şekillerde yayımlandığını gördüm” dedi. Balbay açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Tutuklu milletvekilleri sorununun Meclis tarafından çözümlenmesi gerektiği düşüncesindeyim. Bunu her fırsatta dile getiriyorum. Ancak Türkiye’de haksızlığa, hukuksuzluğa uğramış, yargılanma süreçleri kamuoyu vicdanında yer bulmamış pek çok Özgür, adaletli Türkiye özlemi CHP milletvekilleri Levent Gök, Uğur Bayraktutan ve İlhan Demiröz, Balbay’ı ziyaret etti. Gök, görüşme ile ilgili olarak “Balbay’ın son derece moralli ve yeni bir kitabın hazırlığı içinde olduğunu, Türkiye’nin özgür, adaletli ve insan haklarına dayalı günlerinin özlemi içinde olduğunu” aktardı. insan var. İç barışın temeli hukuktur, adalettir. Bu sorunların sonuçlarıyla birlikte çözülebileceği bir yöntem bulunmalıdır. Toplumsal barış, lafla değil, hukuk güvenliği ile olur. Kamuoyunda tartışılan şekliyle af gibi bir düşüncem ya da talebim yoktur. Ben bir milletvekili ve gazeteci olarak bunu dile getirme sorumluluğu hissediyorum. Bunun dışında hiçbir kişisel isteğim yoktur. Hiçbir planın parçası değilim. Hak arama kararlılığımda ve direncimde hiçbir erozyon yoktur. Mücadele gücümü artırarak sürdürüyorum. Özgürlükte buluşmak dileğiyle herkese selamlar, saygılar sunuyorum.” ‘Öcalan’ın adını anmadılar’ BURSA (Cumhuriyet) Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan, aylık aile ziyareti için Gemlik Jandarma Komutanlığı’na gitti. Mehmet Öcalan, “Başbakan ve hükümet yetkilileri Diyarbakır’a gitti. Umarız ki, Başbakan söylediklerini yapar. Süreci götüren ve mimarı devlet ve hükümettir. Öcalan’ın katkısını söyleselerdi çok daha iyi olacaktı” dedi. Öcalan, görüşmenin ardından da gazetecilerin soruları üzerine, bu aşamada herhangi bir şey söylemenin uygun olmayacağını, ileriki aşamada gereken şeylerin açıklanacağını söyledi. Bir gazetecinin, “Diyarbakır’daki buluşmayla ilgili ağabeyiniz ne dedi” sorusunu Öcalan, “Genel olarak her şey değerlendirilmiştir” diye yanıtladı. Barzani: ‘Kürdistan’ demesi çok hoşuma gitti Haber Merkezi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın davetlisi olarak Diyarbakır’daki programlara katılan Kuzey Irak Bölgesel Yönetim Başkanı Mesut Barzani, Erdoğan’ın konuşmasında “Kürdistan” tanımını kullanmasının “hoşuna” gittiğini söyledi. TRT’nin Kürtçe yayın yapan kanalı TRT 6’ya Diyarbakır ziyaretine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Barzani, “Başbakan’ın ‘Kürdistan’ demesinden çok hoşlandım, Çünkü Irak Anayasası’nda da adı Kürdistan bölgesidir. Kuzey Irak demek doğru değildir. Bu da bir adımdır, Başbakan’ın attığı bir adımdır. Bu bizi daha da yakınlaştıracaktır” dedi. Barzani, çağrılması halinde Nevruz kutlamalarına katılabileceğini söyledi. MHP’Lİ VURAL’DAN SERT TEPKİ CHP’li Loğoğlu, Diyarbakır’daki buluşmayı değerlendirdi: Ucuz seçim yatırımı PYD bayrağını yine astılar ŞANLIURFA (Cumhuriyet) Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinin karşısında bulunan Suriye’nin Rasulayn ilçesinde El Kaide bağlantısı El Nusra cephesi ile çatışan ve kontrolü ele geçiren PYD güçleri Türkiye sınırına yakın mesafedeki bir fabrikanın çatısında bulunan Ulusal Kürt Konseyi bayrağının yanına PYD bayrağını astı. Temmuzda El Kaide ile çatışan PYD güçleri ÖSO bayrağını indirerek kendi bayraklarını asmıştı. Bayrağın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Kuzey Irak Bölgesel Yönetim Başkanı Mesud Barzan’nin Diyarbakır ziyaretinin hemen ardından asılması dikkat çekti. Barzani, PYD’yi Esad rejimi ile beraber hareket etmekle ve Suriye’deki Kürtlerin tek temsilcisi gibi davranmakla suçlamıştı. oy PKK’ye destek’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’da Kuzey Irak Bölgesel Yönetim Başkanı Mesut Barzani ile yaptığı görüşmeyi “ihanet sahnesi” diye tanımlarken, “Artık AKP’ye verilen oy, PKK ve Barzani’ye verilen destektir” dedi. Vural, TBMM’de düzenlediği basın toplantısına “Onlar bir hiç uğruna şehit oldular”, altında ise “Şehitlere ölü demeyiniz zira onlar diridirler” ifadeleri yazan panoyla katıldı. . Vural, “Diyarbakır’daki manzaraları barış diye yutturmak, Türkiye’yi Kürdistan’a çevirmek ve kundaktaki bebekleri öldürenleri affetmek isteyen ‘AKP’ye verilen lere seslendiğini” kaydetti. Vural, Türkiye’ye Sevr’i dayatanlarla Erdoğan’ın aynı yolda olduğunu ileri sürdü. Peşmerge kıyafetleri içindeki Barzani hakkında Erdoğan’ın 6 yıl önce “Ben kabile reisiyle görüşmem” dediğini anımsatan Vural, “Orada oturacaksan, adam gibi oturacaksın. Ne o yılışıklık?” diye tepki gösterdi. Erdoğan’ın Diyarbakır’da “Kuzey Kürdistan’a hoş geldiniz” diye karşılandığını söyleyen Vural, Erdoğan’ın genel af olmayacağı konusunda yaptığı açıklamalara atıf yaparak “Bu dilin şerefi ve onuru yok mu? Nereye kadar sabredeceğiz?” dedi. Vural, Erdoğan’ın şehitler hakkında da “Bir hiç uğruna öldüler” dediğini kaydetti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, Diyarbakır’daki buluşmayı “gösteri, ucuz seçim yatırımı” olarak nitelendirirken, “AKP ve Başbakan çözemediği Kürt sorununun çözümü için Barzani’den medet bekliyor. Bu yönüyle Kürt sorunu mesele olmaktan çıkarılmış ve bölgesel sorun haline getirilmiştir. Kürt devleti hülyası kuranlar cesaretlendirilmiştir” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran da Başbakan Erdoğan’a, “Kürdistan isimli bir devlet var mı?” sorusunu yöneltti. Başbakan Erdoğan’ın hafta sonu Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi lideri Mesut Barzani ile buluştuğu Diyarbakır çıkarması ve burada yaptığı açıklamalara CHP’den eleştiri ve tepki geldi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Loğoğlu düzenlediği basın toplantısında, Erdoğan’ın Barzani ile buluşmasının “türküler, düetler, düğünler, gözyaşları” ile bir gösteriye dönüştürüldüğünü söyledi. Türkiye’nin başkentinin Ankara olduğunu ve resmi görüşmelerin de Ankara’da yapılması gerektiğine işaret eden Loğoğlu, “Dolayısıyla yapılacak bütün resmi görüşmelerin Ankara’da yapılması gerekir. Ne olmuştur, Mesut Barzani’nin Diyarbakır’a geliş nedeni, aldığı bir düğün davetine icabet etmek içindir. Peki Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı ne yapmıştır, bir düğün davetine gelen Mesut Barzani’nin ayağına gitmiştir. Diyarbakır buluşması ne anlama geliyor? Bir noktada AKP çözemediği Kürt meselesinin çözümü için Barzani’den medet bekliyor. AKP ve Başbakan, Barzani’ye ‘bölgesel Kürt lideri sensin’ demiştir. Barzani’ye ‘bölgedeki Kürtler senden sorulur’ mesajı verilince karşımıza önümüzdeki günlerde ne gibi bir gelişme olacaktır? Bağımsız bir Kürt devleti isteyen veya bunun rüyasını görenler bu konuda daha cesaret sahibi olacaklar” dedi. ‘Barzani’ye sunulan çiçek’ Loğoğlu, Barzani’ye yapılan bu “iltifat”la AKP hükümetinin aynı zamanda Kandil ve Abdullah Öcalan’a, “Bu sorunun çözümünde tek muhatabım sen değilsin” mesajıyla, “gözdağı” verdiğini ifade etti. Loğoğlu, Erdoğan’ın “Kürdistan” ifadesini de eleştirerek bu ifadenin Barzani’ye sözle verilen “ikinci, üçüncü, dördüncü demet çiçekler” olduğunu söyledi. Oran: Kürdistan devleti var mı? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır’da kullandığı “Kürdistan” ifadesi ve Barzani görüşmesini soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı. Erdoğan tarafından yanıtlanması istemiyle verdiği soru önergesinde, Barzani’nin ziyaretinin Irak merkezi hükümetine bildirilip bildirilmediği konusunda bilgi isteyen Oran, “Barzani ile görüşmeyi Ankara’da yapmamanızın gerekçesi nedir? Söz konusu görüşmede ‘Kuzey Irak Kürdistan Bölgesi’ demenizin gerekçesi nedir? Kürdistan isimli bir devlet var mıdır? Barzani ile yaptığınız görüşmede kendisine genel af çıkartılacağı yönünde söz verdiniz mi? Görüşmelerinizde Mahmur kampında bulunan ve sayıları on bini aşan vatandaşın durumu da ele alındı mı, gündeme geldiyse varılan sonuç nedir?” sorularını yöneltti. Oran ayrıca, Barzani’nin toplu nikâh töreninde hediye amacıyla getirdiği 3 bavul dolusu altın için “gümrük beyanında bulunup bulunmadığı” konusunda da bilgi istedi. Cumhurbaşkanlığı yakışır CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığına aday olacağı ve ABD ziyaretinin bir nedeninin de bu olduğu yönündeki soru üzerine Loğoğlu, “Amerika ziyaretinin amaçları arasında böyle bir husus olduğunu ilk defa duyuyorum. Ama şunu söyleyebilirim, Sayın Kılıçdaroğlu bu ülkenin cumhurbaşkanı olursa çok da yakışır” diye konuştu. Loğoğlu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle