17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 KASIM 2013 SALI 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Yerel Yönetimler Bir Patlayışı Beklemek Temmuzda değiliz ama onun dünyası içimizdedir, yanımızdadır. Mehmet Başaran’ın yeni şiir kitabını okuyorum; “Kurşun İşlemiyor Yalnızlığa”... Hep yalnızlık, yalnızlık. Temmuzuna, ağustosuna, eylülüne... Kurşun işlemez diyor Başaran. Kimse karşı koyamaz temmuzun aydınlığına. Gerçi şimdi kasım ayındayız. Hepsini söktü aldı elimizden, kurşuna dayanmadı doğa. Hapisler bunca insanla dolup taşmış durumda, sen yüzlerce de, ben binlerce diyeyim. Şöyle böyle beş altı yıldır hepsi tutuklu. Temmuz insanının güzelliğinin farkında bile değiller. Bunca acı işler olup gidiyor, bizler aval aval seyrediyoruz. Bir eylem, bir görüş arayışı var mı? Toplum uslu uslu seyirci bütün bu olanlara. Sen kaç kez yazdın bu çirkin işleri. Durup dururken ters bir kararla içeri tıkılan kadınların erkeklerin çektiği acıları! Hep aynı şeyler mi yazdıklarımız? Öyledir, ama gereklidir. Bin kez çağır, duyur ama sessizlik ağır basıyor. Bu biz insanların anlamsız suskunluğu. Hepimiz bunca olaylar yaşanırken, sen de ben de bir kenarda oturmuş, “Aman dikkat et, senin de başına gelir” diye korkutularak? Evet hem de bir korku var, durmadan büyüyen. Ama yenmek gerekir böyle korkuları. Savaşmak, direnmek yetmez, toplumca ayaklanmalıyız. Haziran o kadar uzak değil. Bir anda Türkiye’de yepyeni devrimci bir çağın başlayacağı umuduyla. Ama haziran gitti, temmuz geldi. Aylar geçti gençlik eylemleri de yok oldu gibi. Ne oldu ateşli gençlerimize? Birden susup kenara çekilmelerinin bir haklı anlamı var mı? Hükümet, yani on bir yıllık AKP iktidarı yine eski yolunda. Halkı koruyoruz derken baskılarla, yasaların ters uygulamalarıyla bu uyanışı önlemek. Başaran’ın Kurşun İşlemiyor Yalnızlığa şiirini okurken bu gerçeği bir daha duydum. Hiçbir zaman umutsuz olmamalı, partiler, onlar bunlar yetersiz kalıyorlar, ama bir toplum uyanışını herkes bekliyor. Gizli bir bekleyiş bu. Birden patlayacak bir bekleyiş. Beklenmedik bir anda halkımızın sabrının taşması. Hiç belli olmaz. Bir gün, bir gün derken beklenen gün de çıkar gelir. Siyasetin Okuludur Ülke siyasetinde etkin olmanın yolu, öncelikle yerel yönetimlerde etkin ve başarılı olmaktan geçiyor. Unutmayalım ki yerel yönetimler siyasetin okuludur. İnsana dokunmanın ve hayata müdahale etmenin en etkili araçlarıdır. Kısacası, hayatın ve siyasetin örsünde dövülmektir. ErdoğanBarzani: Kimin Zaferi? ErdoğanBarzani buluşması, sonuçları bakımından sadece Türkiye’yi değil, tüm Ortadoğu’yu da etkileyecek projenin bir parçasıdır: ABD’nin Ortadoğu için oluşturduğu, TC Devleti’nin de Çekiç Güç’e destek vererek 1991’den beri zımnen kabul ettiği, Türkiye’nin sınırları dışında kurulacak bağımsız bir Kürt devleti modeline bir adım daha yaklaşılmıştır! HHH ABD’nin Ortadoğu’yu yeniden düzenlerken Kürt milliyetçiliği üzerine de yatırım yaptığı, daha Birinci Irak Savaşı’nın en başında peşmergeleri kullanmasıyla açığa çıkmıştı. Daha sonra, TürkiyeIrak sınırında Türkiye’nin desteğiyle oluşturulan Çekiç Güç ile de kurumlaşmıştı. HHH Projenin uygulamaya aktarılmasının başlangıcını Türkiye’deki 1984 Eruh baskını ile tarihlendirmek çok da yanlış olmayabilir. Yani yaklaşık 30 yıl önce uygulanmaya başlayan ve sonrasında, 1991’den beri Türkiye’nin de desteklediği bir projeden söz ediyoruz. HHH Türkiye’deki terör eylemlerinin ya da Kuzey Irak Kürt Devleti’nin kuruluş tarihine girecek değilim... AKP’nin ve Erdoğan’ın Kürtler, Irak, Kuzey Irak, Barzani konularında yıllar içindeki tutarsız politikalarına, çelişkili eylem ve söylemlerine de değinmeyeceğim... Belirtmek istediğim birinci nokta, ABD’nin ve Türkiye’nin, adım adım bağımsız bir Kürt devletinin kuruluşuna verdiği desteklerin somut sonuçlarının artmakta oluşudur. İkinci belirtmek istediğim nokta da, Erdoğan’ın bu süreci, hem ABD ile olan ittifak, hem de Güneydoğu bölgesindeki oylarını, rakibi PKK ve BDP’ye karşı korumak stratejisi çerçevelerinde desteklemekte oluşudur. Suriye krizinin kötü yönetilmesi sonunda Türkiye’nin sınırlarının kevgire dönmüş olması, ülkenin El Kaide ile komşu haline gelmesi, radikal siyasal İslamın teröre dönük unsurlarının Türkiye içine de sızmış bulunması, PYD ile olan sorunlar ve ayrılıkçı akımlar, bu denklemin AKP hükümetine ve Erdoğan’a çıkardığı faturadır! Bu durumun Türkiye’nin sınırlarını ve bütünlüğünü, yıllarca mücadele ettiği terör sorununu, Kürtlerin taleplerini ve kamuoyunun demokratikleşme beklentilerini nasıl etkileyeceğini ise önümüzdeki seçimlerin sonuçlarını aldıktan sonra daha net olarak görebileceğiz. Y MEHMET ŞAKİR ÖRS erel seçimler yaklaşıyor. Yerel seçimle ilgili haberler, gelişmeler, çoğunlukla adaylık kulisleri üzerine yoğunlaşıyor. Bu karmaşanın içinde, yerel yönetimlerin toplumsalsiyasal yaşamdaki önemi ve siyasetle ilişkisi çoğunlukla gözden kaçırılıyor. Bu olumsuzluğun bir nedeni, bu alanla ilgili planlı programlı ve uzun erimli siyasi projelerin olmayışı ya da yetersizliğidir. Bir başka yanılgı da yerel yönetimi siyasetten koparan yaklaşımdır. Yerel yönetimler yalnızca hizmet boyutuyla ele alınamaz ve hizmet unsuruyla sınırlanamaz. Konunun sosyal, kültürel, siyasal pek çok boyutu vardır. Bütün dünyada solun, sosyal demokrasinin yerel yönetimlerle ilgili çok ciddi çalışması ve bilgideneyim birikimi vardır. Önemli olan bu birikimi güncel gereksinimlerle buluşturabilmek ve siyasal bir eylemliliğe dönüştürebilmektir. Aslında bugün yaşanan adaylık karmaşasının altında da önemli ölçüde yerel yönetim alanındaki siyasetsizlik ve hazırlıksızlık yatıyor. cak gençleri hazırlayıp yetiştirebilirler. Aslında siyasette “el vermek” olarak tanımlayabileceğimiz yeni insan yetiştirmek, politikaya yeni kadrolar kazandırmak güzeldir, anlamlıdır. Aynı zamanda solun, sosyal demokrasinin dayanışmacı, paylaşımcı değerlerinin de gereğidir. Örgütlerde ortak akılla ve uzlaşılarla hazırlanacak böylesi yumuşak geçişler, bugün yaşanan karmaşayı da görece azaltacaktır. Yerel seçimlere ve yerel yönetimlere hazırlık bağlamında 2004 yerel seçimleri öncesinde İzmir’de hayata geçirdiğimiz bir projeyi paylaşmak istiyoruz. Adına kısaca İZYO dediğimiz “İzmir Yerel Yönetim Okulu” projesi, o dönem CHP İzmir İl Örgütü olarak hayata geçirdiğimiz ve bize zengin deneyimler kazandıran bir etkinlik oldu. 2003 yılının Kasım ayı ile 2004’ün Ocak ayları arasında gerçekleştirilen İZYO, cumartesi ve pazar günleri verilen derslerle üç aylık bir eğitim sürecini kapsadı. İZYO ile ilgili hazırlanan yönergede, okulun amacı şöyle açıklanıyordu: “Parti üyelerinin gönüllülerinin yerel yönetimlerle ilgili konularda çok yönlü olarak yetkinleştirilmelerini ve yerel yönetimlerde sorumluluk üstlenmeye hazırlanmalarını sağlamak.” Böylesi bir hedef için bir araya gelen İZYO katılımcıları, toplumsal belediyecilik eğitim programını büyük bir ciddiyet ve disiplin içinde izlemiş ti. İZYO’nun İzmir dışından katılımcıları bile vardı. Teorik derslerin yanı sıra beden dili, etkili konuşma ve sunum gibi derslerle pratik çalışmalara yönelik uygulamalar da gerçekleştirildi. En güzeli de derslerin ardından oluşturulan çalışma atölyeleri uygulamasıydı. Bu uygulama kapsamında katılımcılar 1015 kişilik küçük çalışma grupları oluşturarak belirledikleri konularda yerel yönetimlerle ilgili projeler hazırladılar. Hazırlanan projeler tüm katılımcılara sunuldu ve tartışıldı. Tam bir beyin fırtınası yaşandı… Unutulmasın ki İzmir böylesi çalışmalarla bugünkü İzmir oldu… Siyaset yerel yönetim birlikteliği Bizim 10 yıl önce İzmir’de hayata geçirdiğimiz İZYO deneyiminin çok daha etkin ve yaygın biçimini CHP bugün ulusal ölçekte hayata geçiriyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Perihan Sarı’nın koordinasyonunda uygulanan eğitim projesine büyük değer biçiyoruz ve doğrusu bu projeyi çok önemsiyoruz. Bu uygulamanın, CHP bünyesinde son dönemde hayata geçirilen en önemli etkinlik olduğunu düşünüyoruz. Solun, sosyal demokrasinin değerleriyle, yaklaşımlarıyla yerel yönetimler alanına yaklaşmak ve buna koşut eylemlilik oluşturmak, önümüzdeki süreçte mutlaka yeni kazanımları da beraberinde getirecektir. Buna yürekten inanıyoruz. Ülke siyasetinde etkin olmanın yolu, öncelikle yerel yönetimlerde etkin ve başarılı olmaktan geçiyor. Unutmayalım ki yerel yönetimler siyasetin okuludur. İnsana dokunmanın ve hayata müdahale etmenin en etkili araçlarıdır. Kısacası, hayatın ve siyasetin örsünde dövülmektir. Bu okuldan ne kadar çok insan yetiştirebilirsek, gelecek o denli aydınlık olacaktır. İZYO deneyimi ve CHP Oysa sol sosyal demokrat partiler, yerel yönetim alanında uzmanlaştıracakları kadrolarını çok önceden belirleyip onları uzun erimli bir programla seçimlere ve yerel yönetimlere hazırlayabilirler. Yerel yönetimlerde bulunan sol sosyal demokrat yöneticiler de kendilerinden sonra nöbeti devrala Siyasette ‘el vermek’ güzeldir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle