17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 KASIM 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 13 ‘Yargısız ölüm cezası’ Ulusal TV’ye ‘polise danışmama’ cezası Prof. Dr. Hilmioğlu için Adli Tıp Kurumu’ndan beklenen rapor 9 aydır hazırlanamadı RTÜK ‘Resmi Gazete’ istedi FIRAT KOZOK ANKARA RTÜK, Hatay’da, Gezi Parkı protestolarında öldürülen Abdullah Cömert’in faillerinin bulunması için düzenlenen gösterilerde polisin müdahalesi sırasında yüksekten düşerek yaşamını yitiren Ahmet Atakan ilgili haberleri “resmi makamların izlenimlerini dikkate almadan” yaptığı gerekçesiyle Ulusal Kanal’ı para cezasına çarptırdı. Ulusal Kanal’da 10 Eylül’de ekrana gelen haber programında Atakan’ın ölümü ve ölüm sebebi haberleştirilerek ayrıntılı olarak izleyiciye sunuldu. Haberde sunucu, “Polis Hatay’da bir kahramanlık destanı daha yazdı. ‘Savaşa hayır, ODTÜ’ye destek’ eylemlerine katılan 22 yaşındaki Ahmet Atakan polisin attığı gaz bombası kapsülüyle hayatını kaybetti” derken, altyazıda da “Zulmunüz artsınPolisin attığı gaz bombası kapsülü 22 yaşındaki Ahmet Atakan’ın canını aldı” ifadeleri kullanıldı. Bu yayın üzerine RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi tarafından hazırlanan raporda, Atakan’ın ölüm nedeninin kesinleşmediği savunulurken yayıncı kuruluşun söz konusu haberi kesin ifadelerle, “Polisin attığı gaz bombası kapsülüyle hayatını kaybetti” şeklinde verdiği ve bunun bir iddia olduğunu belirtmediği vurgulandı. Raporda yayıncı kuruluşun “resmi makamların açıklamalarına itibar etmediği” eleştirisi de yer aldı. Daire söz konusu kanalın RTÜK Yasası’nın yayın ilkeleri başlıklı 8. maddesinde geçen “tarafsızlık” ilkesine aykırı yayın yaptığını savunarak kanalın para cezasıyla cezalandırılmasını istedi. Karar CHP kontenjanından seçilen iki üye Süleyman Demirkan ve Ali Öztunç’un karşı oylarıyla oyçokluğuyla alındı. Öztunç, hazırladığı muhalefet şerhinde, hiçbir yayıncının resmi makamların ilk izlenimlerine dayanarak yaptıkları açıklamalara paralel yayın yapma yükümlülüğü olmadığını vurguladı. Öztunç, “Eğer öyle bir yöntem benimsenmiş olsa idi, tüm yayınların önceden denetlenmesini sağlayacak olan otoriter bir sansür sistemine geçilmesi ve haberlerin sunulmasından önce polis veya valiliklerce onaylatılması gerekirdi” dedi. İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasından 23 yıl hapse çarptırılan Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun cezaevinde kalmasının hayati tehlike oluşturup oluşturmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumu (ATK) raporu 9 aydır hazırlanmadı. Ağabeyi ve avukatı Hayati Hilmioğlu, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin Prof. Hilmioğlu’nun cezaevinde kalamayacağı yönündeki 3 raporu bulunduğuna dikkat çekerek “Aynı doğrultuda rapor verseler Fatih’in tahliye olması lazım. Bunu diyemedikleri için Fatih hasta hasta cezaevinde kalıyor. Bu yargısız ölüm cezasıdır” dedi. Ergenekon davasında 23 yıl hapis cezasına çarptırılan Hilmioğlu, Silivri Cezaevi’nde karaciğer kanseri, şeker, böbrek tahribatı u Prof. Hilmioğlu’nun ağabeyi avukat Hayati Hilmioğlu, “Fatih’i cezaevinde ölüme terk ettiler” dedi. Hilmioğlu, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin, ağabeyinin cezaevinde kalamayacağı yönündeki daha önce verdiği 3 raporu bulunduğuna dikkat çekti. gibi ağır hastalıklarıyla yaşamını sürdürmeye çalışıyor. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 18 Şubat 2013 tarihinde “cezaevinde kalmasının hayati kesin bir tehlike teşkil edip edemeyeceği konusunda rapor düzenlenmek üzere Adli Tıp Kurumu’na sevki” kararına karşın Adli Tıp Kurumu, Hilmioğlu’nun durumuna ilişkin raporu hazırlamadı. Kardeşinin 4 gündür rutin kontroller için Avcılar’daki Murat Kölük Devlet Hastanesi’nin mahkum koğuşunda bulunduğunu anlatan avukat Hayati Hilmioğlu, “Bir insanın bunlara ne aklının ne de vücudunun tahammül etmesi mümkün. Adli Tıp Kurumu’ndan hâlâ cevap yok. 8 ay bitti, neredeyse 9. aya dönüyor. Hayatımda böyle bir hukuksuzluk görmedim. Normal bir ağır ceza mahkemesinde katliam sanığının Adli Tıp Kurumu’na sevki iki ayı geçmez. Şimdi kimi kime şikâyet edeyim?” “9 ay içerisinde nasıl olur da rapor gelmez” diyen Hilmioğlu, Kime şikâyet edeyim “Adli Tıp Kurumu, mahkeme kararından 2 ay sonra randevu verdi. Kurum, Fatih’i Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne gönderdi. Cerrahpaşa’dan daha önceki raporları gibi cezaevinde kalamayacağı sonuçları çıktı. Adli Tıp Kurumu’nun Cerrahpaşa’nın raporundan farklı bir raporunun olması imkânsız. O zaman da tahliye olması lazım. Adli Tıp Kurumu’nun ‘Bu hasta cezaevi şartlarında kalamaz’ demeleri mümkün değil. Ya da talimatla diyemedikleri için Fatih, cezaevinde kalıyor, hastalığı gün geçtikçe ilerliyor. Başka gönderecekleri yer de kalmadı. Fatih’i cezaevinde ölüme terk ettiler. Yargısız ölüm cezası bu, başka ismi yok.” Davutoğlu Kerry ile görüştü Haber Merkezi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Cumartesi günü Diyarbakır’da çok duygusal bir etkinlik vardı. Yolda otobüste, Şiwan (Perver) ile yan yana oturuyordum. Onu ülkesinden uzak tutan tüm o yanlış politikalar nedeniyle kendisinden özür diledim” dedi. Resmi temaslarda bulunmak için ABD’nin başkenti Washington’da bulunan Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile bir araya geldi. Görüşme sonrası düzenlenen basın toplantısında konuşan Davutoğlu, bölgesel konuları masaya yatırdıkları ve atılacak adımlar konusunda görüş alışverişinde bulunduklarını belirtti. Davutoğlu, Suriye konusundaki bir soru üzerine, “Suriye’deki durum ulusal güvenliğimizi tehdit etmektedir. Her gün mülteci akını söz konusu bu da bizi etkiliyor. Buradaki güç boşluğu aşırı güçler tarafından kullanılıyor” dedi. Davutoğlu, Irak ziyaretine ilişkin bir soru üzerine ise, “Türkiye muazzam bir ilişki kurmak istiyor Irak’la. Türkiye bütün gruplara aynı mesafede duruyor. Biz mezhepsel bir çatışma istemiyoruz. Irak’la bir zamanlar çok iyi ilişkilerimiz vardı. Irak bizimle birlikte çalışmak istiyor. Bölgemiz üzerinde oynanan mezhepsel oyunlara dahil olmak istemiyorlar” diye konuştu. Bu arada Davutoğlu, temasları kapsamında düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nde yaptığı konuşmada Diyarbakır buluşmasıyla ilgili olarak, “Cumartesi günü Diyarbakır’da çok duygusal bir etkinlik vardı. Yolda otobüste, Şivan (Perwer) ile yan yana oturuyordum. Onu ülkesinden uzak tutan tüm o yanlış politikalar nedeniyle kendisinden özür diledim” dedi. Davutoğlu, Şivan Perwer’e, “Ne zaman istersen vatandaşlığını alabilirsin. Benimle aynı haklara sahipsin, ne az, ne fazla” dediğini bildirdi. Açılım sürecinde Kuzey Irak’a geçen militan sayısı beklentinin altında kaldı 800 PKK’li çekildi BARKIN ŞIK Otobüs şoförü Ali Köse yoğun bakımda. Teröre bir çocuk kurban daha ADANA (Cumhuriyet) Adana’da bir grup terör örgütü sempatizanı yoldan geçen belediye otobüsüne taşla saldırdı. Şoförünün direksiyon hâkimiyetini kaybettiği otobüsün çarptığı çocuk yaşamını yitirdi. Edinilen bilgilere göre yolu trafiğe kapatan göstericiler, o sırada seyir halindeki belediye otobüsüne taşla saldırdı. Atılan taşlardan biri otobüs şoförü Ali Köse’ye isabet etti. Köse’nin direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi üzerine otobüs yoldan çıktı. Otobüs, 6 yaşındaki İbrahim T’ye çarptı. Talihsiz çocuk olay yerinde hayatını kaybetti. İbrahim T’nin yakınları otobüs şoförü Ali Köse’ye saldırarak feci şekilde dövdü. Olay yerine giden polis, öldü zannedilerek bırakılan şoförü zırhlı araçla hastaneye kaldırdı. Şoför Ali Köse’nin durumunun ağır olduğu öğrenildi. Öte yandan dün akşam Şırnak’ta izinsiz gösteri yapan gruba polis müdahale etti. Olaylar sürerken, Resul Barkın adlı bir kişinin evinde yangın çıktı. Atılan bir havai fişekten çıktığı sanılan yangın nedeniyle evde bulunanlar dumandan etkilendi. ŞırnakVan karayolunu yapan özel bir firmaya ait şantiyeyi basan 15 PKK’li 7 kamyon, 1 dozer, 1 ekskavatör ve 1 tankeri ateşe verip uçurumdan yuvarladıktan sonra bölgeden yaya olarak kaçtı. Şırnak’ta olaylı gün ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır çıkarması ile yeniden hareketlenen “Açılım Süreci”nde 700 800 örgüt militanının Kandil’e geçtiği öğrenildi. Geçen hafta ise 4 PKK militanı güvenlik güçlerine teslim oldu. Erdoğan’ın Diyarbakır’da yürüttüğü temaslar, dikkatlerin 8 Mayıs’ta başlayan PKK militanlarının Türkiye’den çekilme sürecinin nasıl gittiğine çevrilmesine neden oldu. Başbakan Erdoğan, ağustos ayında “Türkiye’yi terk konusunda verilmiş sözler yerine gelmiş değildir. Çok çok basit anlamda, o da çocuk, yaşlı, kadın gibi, yüzde 20 gibi bir durum. Bunun dışında çekilme diye bir şey söz konusu değil” demişti. PKK ise bunun üzerine Erdoğan’ın doğruyu söylemediğini savunarak, mayıs ayı başında başlayan çekilme kapsamında sayıları 1722 arasında değişen PKK’li grupların Kuzey Irak topraklarına girişine devam ettiğini duyurmuştu. PKK’nin verdiği rakamlara göre Irak’a çekilen örgüt militanı sayısı 600’e tekabül ediyordu. Güvenilir kaynaklardan edinilen bilgilere göre “Açılım” sürecinde Kandil’e, 700 800 civarında militanın çekildiği öğrenildi. Son dönemde kolluk kuvvetlerine teslim olan PKK militanlarında da bir artış gözlemlendi. Geçen hafta 4 PKK militanı teslim olurken bir aylık dönemde bu rakamın 10’a yaklaştığı bildirildi. 16 Kasım’da Hakkâri Yüksekova’da bir PKK militanı, 15 Kasım’da ise Şemdinli’de bir PKK militanı silahsız ve teçhizatsız olarak güvenlik güçlerine teslim oldu. 14 Kasım’da ise Baharin Zagros kod adlı Şehriban Sevi isimli terörist, babası nezaretinde Hakkâri Çukurca İlçe Jandarma Komutanlığı’na silahsız ve teçhizatsız olarak teslim oldu. Bu olaydan iki gün önce ise Şezvan kod adlı Mevlüt Erik adlı örgüt militanı ağabeyi tarafından Şemdinli İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne teslim edildi. Perwer’den özür diledi Yeni rakam: 800 Kozakçıoğlu kararına itiraz ‘Başbakan’a suç değil mi?’ İstanbul Haber Servisi Çoğu BDP’li 91’i tutuklu 205 sanıklı İstanbul 1. KCK davasına devam edildi. Tutuklu sanık, BDP İstanbul İl örgütü eski yöneticilerinden Lütfiye Gürbüz’ün tercüman aracılığıyla Kürtçe yaptığı savunmasını tamamlamasının ardından delillerin ikamesine geçildi. Gürbüz , iddiananamede “Kürdistan” sözcüğünün altının suç unsuru olarak çizildiğine dikkat çekerek “Başbakan daha dün (önceki gün) Amed’de (Diyarbakır) ‘Kürdistan’ dedi. Başbakan söyleyince suç olmuyor da biz söyleyince mi suç oluyor” diye konuştu. Mahkeme Başkanı Ali Alçık’ın ortam dinlemelerinden elde edilen ses kayıtlarının metinlerini okuyarak sanık Gürbüz’e tercüman aracılığıyla sorular yöneltti. Gürbüz ise hukuksuz elde edildiklerini belirterek dinleme kayıtları konusundaki sorulara yanıt vermeyeceğini söyledi. Eski BDP İstanbul il yöneticilerine tutuklu sanık Osman Koşut, BDP il ve ilçe binalarının dinlenilmesinin hukuki olmadığını ifade ederek “BDP siyasi bir partidir. 2011 yılında, yerel seçimlerden başarıyla çıkmıştır. Benim bir Kürt olarak süreci okumam, yorumlamam neden suç oluyor” diye konuştu. Toplatılma kararı bulunan 4 kitabı bulundurmakla suçlandığını söyleyen Koşut “Bu kitaplar 1980 zihniyetiyle toplatılmıştır. Okuduğum kitaplardan dolayı tutukluyum” diye konuştu. Osman Koşut’un avukatı Onur Şahinkaya, müvekkilinin öğrenci olduğunu, öğrenimi tamamlayamadığını, mağdur olduğunu belirterek, sanığın tahliyesini ve beraatını talep etti. İstanbul Haber Servisi Avukat Metin Çetinbaş, eski olağanüstü hal valisi Hayri Kozakçıoğlu’nun ölümüyle ilgili soruşturmada intihar gerekçesiyle verilen takipsizlik kararına Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi’nde itiraz etti. İtiraz dilekçesinde “Kozakçıoğlu’nun ateşli silahla yaralanıp ölmesi olayında cinayet orijini araştırılmamış ve tartışılmamıştır” denildi. Önlemler artırılıyor Satılmış Erdoğan: İsmimi değiştirebilirim Meclis’te güvenlik endişesi MAHMUT LICALI ANKARA TBMM yerleşkesi içine yapılan ve milletvekillerinin makam odalarının bulunacağı yeni hizmet binasının Dikmen Caddesi’ne çok yakın olması, ABD Büyükelçiliği’ne yapılan saldırıya benzer bir tehdidi gündeme getirdi. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun alınacak güvenlik önlemlerine ilişkin soru önergesine TBMM Başkanlığı yanıt verdi. Yanıtta, yeni binanın Dikmen Caddesi’ne bakan tarafında güvenlik açısından yeni bir nöbet kulübesinin yapıldığı belirtildi. Yeni halkla ilişkiler binasında mevcut projede bulunan 126 güvenlik kamerasına ek olarak TBMM Başkanlık Divanı kararı kapsamında yerleri kararlaştırılan 214 kamera daha eklenecek. Ortaya çıkan güvenlik endişesiyle birlikte TBMM Güvenlik Koordinasyon Alt Kurulu’nun kurulduğu belirtildi. Kurulun çözüm önerileriyle ilgili çalışmaların yapılacağı bildirildi. TBMM’de görev yapan 690 polis memurunun sayısı da artacak. Babası ve ağabeyi getirdi Atatürk’e mektup YOZGAT (Cumhuriyet) Yozgat Belediye Başkanlığı için 20 gün önce aday adaylığını açıklayan harita mühendisi Satılmış Erdoğan, o günden bu yana isim ve soyadını hedef alan davranışlarla karşılaştığını belirtti. Erdoğan, “Benim adım Satılmış, soyadım Erdoğan. Eğer başbakanımız isterse, şerefle taşıdığım adımı değiştirmeye ve sayın başbakanımızın vereceği ismi almaya hazırım” dedi. İstanbul Haber Servisi Bakırköy Belediyesi BasınYayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nün organizasyonuyla Bakırköylüler, Anıtkabir’e giderek “Atamıza Mektup”larını götürdüler. Bakırköylüler, Atatürk’ün mozolesine çelenk de koydular. İstanbul Haber Servisi Silivri’nin Çanta beldesinde otomobil farı üreten bir fabrikanın depo bölümünde dün bilinmeyen nedenle yangın çıktı. Yangın nedeniyle oluşan dumandan etkilenen 10 işçi, Silivri Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. ANKARA (AA) On Numara’da 10 bilen 3 kişi, 179 bin 883 lira kazandı. Kazandıran numaraların; 7, 11, 14, 15, 18, 24, 28, 30, 33, 39, 43, 57, 61, 62, 63, 65, 66, 69, 73, 75, 78 ve 80 olarak belirlendiği çekilişte 9 bilener bin 874 lira, 8 bilenler 102.70 lira, 7 bilenler 19.45 lira, 6 bilenler 3.25 lira, hiçbir numarayı tutturamayanlar 2.25 lira alacak. MLKP davasında müebbet hapis cezası alan Çelebi, savcılığın açıklamasına yanıt verdi ‘Kapkara bir utanç lekesi’ İstanbul Haber Servisi Marksist Leninist Komünist Partisi (MLKP) davasından yargılanan ve İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nce müebbet ile 787 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılan Atılım Gazetesi yazarı Arif Çelebi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın dava ile ilgili yaptığı açıklamaya mektup ile yanıt verdi. Mektubunda başsavcılığın iddialarının bütünüyle gerçek dışı olduğunu belirten Arif Çelebi, “Bu dava Türkiye tarihine kapkara bir utanç lekesi olarak kazınacaktır” dedi. Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nden gazetemize mektup gönderen Çelebi, davayla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 9 Kasım’da bir açıklama yapmak zorunda kaldığını anımsatarak, hakkındaki iddiaların bütünüyle gerçek dışı olduğunu vurguladı. Çelebi, mektubunda özetle şu ifadelere yer verdi: “Yedi yılı aşkın bir süre devam eden dava boyunca, kongre toplandığına ilişkin tek bir kanıt bile gösterilemedi. Merkez Komite üyeliğine gelince, buna kanıt olarak gösterilen yalnızca ve yalnızca bir kısım fotokopi kâğıdıdır. Bu kâğıt parçalarında hiçbirimizin parmak izi yoktur, el yazısı yoktur, altında ıslak imza yoktur. Bu kâğıt parçalarının polis tarafından üre Fabrikada yangın tildiği tarafımızca kanıtlanmıştır. Söz konusu kağıt parçalarındaki yazılar operasyondan 6 ay önce yayınlanan ‘Partinin Sesi’ adlı derginin Mart ve Nisan 2006 sayılarındaki yazılarla birebir aynıdır. Polis bu dergiden indirdiği kimi yazıların altına ismimizi yazarak delil üretmiştir. Bütün gerçek bundan ibarettir.” Çelebi, bir fotokopinin delil sayılarak hüküm kurulduğunu belirterek “Kişiyle hiçbir illiyet bağı kurulmadan bir bilgisayar çıktısının hükme esas delil sayılması kendi başına dehşetengiz bir olaydır. Aynı şey yarın sizin de başınıza gelebilir” dedi. 3 kişiye 179’ar bin lira
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle