17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 KASIM 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 yaşanabilir. Bunlardan birincisi Kongre’den yeni bir Ermeni tasarısının çıkması ihtimali. İkincisi ise ABD ile AB arasında yürütülecek serbest ticaret anlaşması görüşmelerinde Türkiye’nin devre dışı bırakılması. Sarısülük davasında yeni skandal MAHKEME POLİS MEMURU ŞAHBAZ’IN TELEKONFERANS YOLUYLA ŞANLIURFA’DA İFADESİNİN ALINMASI SIRASINDA AİLENİN YANINDA OLMASINA İZİN VERMEDİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Ethem Sarısülük davasında sanık polis memuru Ahmet Şahbaz’ın Şanlıurfa’da telekonferans yoluyla ifadesinin alınması sırasında yanında avukatlarının bulunmasına karar verirken, Ethem’in ailesinin Şanlıurfa’da bulunması için davetiye göndermedi. Sarısülük ailesinin avukatı Kazım Bayraktar, mahkemeye başvurarak, sanığın ifadesinin telekonferans yoluyla alınmasından vazgeçilmesini istedi. Ailenin avukatı Bayraktar, mahkemenin bu kararına itiraz etti. Duruşma sırasında avukatlar olarak Urfa’daki salonda da bulunmak istediklerini belirten Bayraktar, dilekçesinde “Adil yargılamanın temel koşullarından biri AİHM içtihatlarında sıkça yer aldığı gibi ‘silahların eşitliği’ ilkesidir. Sanığın duruşmada ya da talimat yazılan yerde SEGBİS yöntemi ile de olsa ifadesi alınırken her iki tarafın ve avukatlarının hazır bulunma hakları vardır. Sanık sadece kendi avukatları huzurunda sorgulanamaz. Müdahiller ve avukatları da aynı ve eşit koşullarda sanığın sorgusu sırasında hazır bulunma ve eşit koşullarda soru sorma hakkına sahiptirler” dedi. Avukat Bayraktar, mahkemeye verdiği ikinci bir dilekçe ile sanığın ifadesinin SEGBİS sistemi ile alınmasından vazgeçilmesini istedi. Sanığın ilk duruşmaya başında peruk ve takma bıyık ile geldiğini anımsatan Bayraktar, polisin Urfa’daki salona dublörünü göndermemesi için boydan ve yüzden fotoğrafının çekilmesini talep etti. ABD’den CHP’ye Mesaj ‘Erdoğan İçin Dönüm Noktası Gezi’ CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ay sonunda Washington’a gidecek. Bu ziyaret öncesinde Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak ABD başkentine giderek ABD’deki karar vericilerin nabzını tuttu. Dönünce kendisinden, Washington’da ABD yönetimi, Kongre yetkilileri ve düşünce kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan 25 kişi ile yaptığı görüş alışverişleri hakkında bilgi edindik. Görüşmelerde, ABD’li karar vericilerin temel mesajları şunlar olmuş: Gezi Parkı olaylarında AKP hükümetinin gösterdiği antidemokratik tavır, hükümet ve Türkiye açısından kritik bir dönüm noktasıdır. AKP hükümeti insan hakları ve özgürlükler konusunda iyi bir sınav veremiyor. ABD’nin merakı: CHP nasıl yönetirdi? Eskişehir’e atanan valinin eski danışmanının eşine iş ricasını rektör geri çevirmedi ‘Kişiye özel’ kadro YENİDEN YAYIMLADI CAN HACIOĞLU Fotoğraf: OZAN YAYMAN Gülen’den ‘kibir’ uyarıları Haber Merkezi AKP ve Gülen cemaati arasında gerginlik yaşandığı iddiaları yeniden gündeme gelirken, ABD’de yaşayan Fethullah Gülen’in “Kibir” konulu makalesinin ikinci kez yayımlanması dikkat çekti. İlk kez 2005 tarihinde yayımlanan yazının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a uyarı niteliği taşıdığı ileri sürüldü. Gülen’in yazısında Hitler’i örnek göstermesi dikkat çekti. Gülen cemaatinin çıkardığı Sızıntı dergisinde 2005 tarihinde yayımlanan Fethullah Gülen’in yazısı daha sonra 2011 tarihinde Zaman gazetesinde yayımlandı. Son günlerde Başbakan Erdoğan’a “kibir” eleştirilerinin yoğunlaşması ile yazının önceGülen ki gün yeniden yayımlanması dikkat çekti. Başbakan Erdoğan’ı “hedef” aldığı ileri sürülen yazıda Gülen, “kibrin” iktidarı tanrısal yanılgıya sürükleyebileceğine işaret ediyor. “Bazen insanın güçlü olması onu yanıltabilir... Cenâbı Hak bir iktidar verdiği zaman bazen insan o konuda yanılabilir ve hafizanallah Zâtı Uluhiyete ait hususiyetleri hiç farkına varmadan doğrudan doğruya olmasa bile dolaylı yoldan sahiplenebilir” değerlendirmesinde bulunan Gülen, şu görüşleri dile getirdi: “Demek ki, kendini büyük görüp kibirlenen bir insan, bu ilâhî sıfatlarda Allah’a şerik olmaya kalkışmış sayıldığından Cenâbı Hak, böyle bir insanı derdest edip Cehennem’e atacağı ikaz ve uyarısında bulunmaktadır. Farkına varmadan büyüklük çağlayanına kendini salan insanlar çok defa hem kendilerini mahvetmişler hem de çok insanın kanına girmişlerdir. Sezar, Roma mefkuresini kendi heva ve hevesine çiğnetmiş; Napolyon, Büyük Fransa idealini hırslarının ağına hapsetmiş ve öldürmüş; Hitler, Büyük Almanya gayei hayalini maceralı çılgınlıklarıyla yiyip bitirmiştir... Bir taraftan kendini büyük görmeye sebebiyet vermesi bir taraftan da insandaki hırs duygusunu beslemesi ve ‘kazanma.. kazanma.. ille de kazanma..’ düşüncesini büyütmesi açısından servet ve imkân da bazen öldürücü bir virüse dönüşebilir.” TMMOB’yi 12 Eylül bile susturamadı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu, hükümetin odalar üzerindeki baskısını dün Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi girişinde protesto etti. Meslek örgütleri, TMMOB’yi susturmaya 12 Eylül faşist cuntasının bile gücünün yetmediğini vurguladı. “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganları atan kitle adına konuşan TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sözcüsü Ferdan Çiftçi, Bakanlar Kurulu kararıyla Orman Mühendisleri Odası’nın idari ve mali denetiminin Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na verildiğini anımsatarak, “TMMOB’ye bağlı 11 odanın idari ve mali denetiminin de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na verilmesi doğrultusunda kararname de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın talebi doğrultusunda imzaya açılmış bulunmaktadır. Kalan diğer odaların da sırada olduğu bilinmektedir. İddia ediyoruz, TMMOB’ye bağlı meslek odaları AKP hükümetinin elindeki tüm kurum ve kuruluşlardan daha şeffaf ve temizdir” dedi. İSTANBUL 1. KCK DAVASI ‘Kürtler siyaset yapınca örgüte bağlıyorlar’ İstanbul Haber Servisi PKK’nin üst yapılanmasını oluşturan KCK içinde faaliyet gösterdikleri gerekçesiyle çoğu BDP il ve ilçe yöneticisi, 91’i tutuklu 205 sanıklı İstanbul 1. KCK davasına devam edildi. Eski BDP il yöneticisi tutuklu sanık Abdülrızak Dağcı “Kürtlere ‘Siyaset yapın’ diyorlar. Siyaset yapıyoruz. Telefonlarımız dinleniyor. Takip ediliyoruz” dedi. İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından çok sanıklı davalara özel Silivri Cezaevi’nin karşısındaki yeni adliye binasında görülen davanın 54. duruşmasında Dağcı, iddianamede BDP faaliyetlerinin “KCK” faaliyeti olarak yansıtıldığını belirterek “Şimdi düşünüyorum acaba benim yöneticisi olduğum yerin tabelasında KCK mi, BDP mi yazıyordu” dedi. Yüksekovalı olması nedeniyle savcının “kesin suçludur” mantığıyla değerlendirme yaptığını savunan Dağcı soruşturma savcısının kendisine “Sizin kaleminiz silahtan beterdir” dediğini söyledi. ESKİŞEHİR Vali Güngör Azim Tuna, Eskişehir’e atanınca Çanakkale’den danışmanı Yrd. Doç. Burhan Sayılır’ı da yanında getirdi. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Gönen, Vali Tuna’nın isteği üzerine Sayılır’ın eşi Şeyda Büyükcan’a kadro açarak üniversiteye aldı. Geçen yerel seçimlerde AKP’den Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Gönen, Vali Güngör Azim Tuna’nın isteği üzerine üniversitenin Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde bir kişilik okutman kadrosu açtı. Okutman alımı için ALES puanının 70 olması yeterliydi. Ancak Vali Tuna’nın ricasını yerine getirmek ve Sayılır’ı alabilmek için “Tarih alanında doktora yapmış olmak ve alanında en az 10 yıl deneyimli olmak” şartları konuldu. Sınava bu şartları taşıyan Sayılır ile birlikte sadece bir kişi daha girdi. Sayılır’ın sınavı kazandığı açıklandı ve ataması yapıldı. Rektör Gönen, Vali Tuna’nın ricasını yerine getirmiş oldu. Gönen’in öğretim üyelerini ikna konuşması yaparken, Yrd. Doç. Burhan Sayılır’ın Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı çalışmalarının beyni olduğunu ve çok değerli bir insan olduğunu söylediği öğrenildi. ‘Güvenilmez müttefik’ algısı Hükümetin ABD’yi Suriye’nin içine çekme çabasından rahatsızız. Suriye’de El Kaide gibi radikal terör örgütlerinin rahatça hareket etmesinden kaygılıyız. Çin füzesi tercihi ile Türkiye “güvenilmez müttefik” konumuna geldi. Komşularıyla istikrarlı bir Türkiye görmeyi arzu ediyoruz. Erdoğan’ın Mısır konusundaki çıkışlarını aşırı buluyoruz. ki olumsuz gelişme sinyali Erdoğan hükümetine duyulan tepki nedeniyle TürkiyeABD ilişkilerinde 2014 yılında iki olumsuz gelişme İ ABD yönetiminin karar mekanizmasında etkili aktörler kendi görüşleri kadar, CHP liderinin söyleyeceklerini de merak ediyor. Görüşülen tüm isimler ağızbirliği etmişçesine “Kılıçdaroğlu’ndan CHP iktidar olursa iç ve dış politikada hangi adımları atacağını duymak isteriz” beklentisini dile getirmiş. Toprak da beklentilere şu mesajlar ile karşılık vermiş: İç politikada tam demokrasiden, herkese özgürlüklerden yanayız. Demokratikleşme paketle, taksit taksit olmaz. Dış politikada AKP hükümetinden temel farkımız yüzünü Doğu’ya değil Batı’ya dönmüş bir Türkiye’den yana olmamız. Böyle bir Türkiye hem bölgesine hem de dünya barışına ve istikrarına daha fazla katkı sağlayabilir. Komşularımızla ve bölge ülkeleriyle içişlerine müdahale etmeyen, iyi ilişkiler kuran bir Türkiye istiyoruz. Suriye krizinin silahla değil diplomasi ile çözümünü ilk dile getiren CHP (Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu’nun 2012’de yaptığı uluslararası toplantı önerisi) olmuştur. Şimdi tüm dünyanın sarıldığı Cenevre toplantısı CHP önerisiyle örtüşmektedir. Türkiye’ye kapanan kapılar, CHP sayesinde açılıyor. En son somut örnek Kılıçdaroğlu’nun Bağdat ziyareti sonrasında ilişkilerde yaşanan düzelmedir. ÇELİK’TEN ‘OY’ YORumuNA İTİRAz Çanakkale’den Eskişehir’e çıkarma Vali Tuna’nın Çanakkale Valisi olarak görev yaptığı sırada özel kalem müdürlüğünü yapan Mahmut Akkuş da Türk Dünyası Kültür Ajansı Genel Sekreter Yardımcılığı’na getirildi. Ajansın diğer genel sekreter yardımcısı Hakan Ergül de yine Vali Tuna ile birlikte Çanakkale’den gelmişti. Geçen hafta bu köşede AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in birlikte katıldığımız televizyon programında kızlı erkekli öğrenci evlerinin denetimi tartışmasıyla ilgili kullandığı, “Toplum bana ona göre oy verecek” ifadesini, iktidar partisinin bu tartışmayı “oy” için kullanacağı tezime dayanak göstermiştim. AKP Sözcüsü bu değerlendirmemize itiraz ederek sözlerini hangi çerçevede kullandığını dikkatimize getirdi. Çelik’in ilgili bölümdeki ifadeleri şöyle: “(...) Demokrasi farklı tercihlere müsaadesi olan, farklı tercihlere müsaade eden, buna imkân ve zemin hazırlayan, farklı tercihlerimizi ve tasviplerimizi savunabildiğimiz, bununla da kamuoyunun ve toplumun önüne çıktığımız sistem değil mi? Ben şimdi yarın çıkıp derim ki; arkadaş, benim ahlak telakkim şudur, şöyle olmalı veya olmamalıdır. Toplum da ona göre not verecek, bana ona göre oy verecek. Ha bu bir oy meselesi falan değil. Tekrar söylüyorum; Sayın Başbakan diyor ki, ben de biraz önce söyledim, dedim ki, ben üniversitede okuyan kızımın da bir başka erkekle aynı dairede kalmasını istemem, buna müsaade etmem ve kesinlikle bunu doğru da bulmam. Ama birileri doğru buluyorsa, benim tercihim budur diyorsa, onun babası, annesi de ben bunu tasvip ediyorum diyorsa devlet olarak sen gidip de, ‘Bunu yok böyle değil de, şöyle yapacaksın’ diyemezsin; çünkü burası bir hukuk devleti, demokratik bir devlet, burası laik bir devlet...” bdp’li kaplan’dan dikkat çeken iddia Gül’den Alevi itirafı FIRAT KOZOK ‘İnsanın vatanında inançlarını yaşayamaması çok acı’ dedi MEB’in 873 milyon liralık gizli ödeneği mi var? SİNAN TARTANOĞLU ANKARA TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2014 yılı bütçesi görüşülürken BDP Milletvekili Hasip Kaplan, bakanlığın gizli ödeneği olduğunu ileri sürerek, bunun hangi amaçla kullanıldığını sordu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesi merkezi yönetim bütçesinden en büyük payı alarak 55 milyar 704 milyon 817 bin 610 TL olarak öngörüldü. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın bütçe sunuş kitapçığında din eğitimine ilişkin rakamlar dikkat çekti. Buna göre, 20132014 eğitim öğretim yılında 708 olan imam hatip lisesi sayısı 850’ye; 1099 olan imam hatip ortaokulu sayısı 1367’ye yükseldi. Yani Milli Eğitim Bakanlığı 20132014 eğitim öğretim yılına 142 yeni imam hatip lisesi ve 268 yeni imam hatip ortaokulu ile başladı. Daha önce çalışmalarına başlanan sadece kız öğrencilerin okuduğu imam hatip liselerinin sayısının 36’ya ulaştığı ortaya çıktı. Liselere geçişte sınav sisteminin değiştirilmesi ve yeni sistemin dershanelerin kapatılması projesine katkısı olacağının belirtilmesine karşın, yapılan bütçe sunumundan dershanelerin sayısının yeni sistem işlemeye henüz başlamamışken düştüğü anlaşıldı. Buna göre, 20082009 eğitim öğretim yılında açık olan toplam dershane sayısı 4 bin 262 iken, 6 Kasım 2013 tarihi itibarıyla bu sayı 3 bin 640’a düştü. Komisyon toplantısında ayrıca, üyeler arasında gündemdeki konulara ilişkin tartışmalar yaşandı. BDP’li Kaplan öğrenci evi tartışmalarına değinerek bunun üniversitede başörtüsünü yasaklayan zihniyetten farklı olmadığını söyledi. Kaplan, ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı’nın gizli ödeneğinin olduğunu iddia ederek “Gizli ödenek Milli Eğitim’de ne işe yarıyor. 873 milyon TL olduğunu söylüyorlar” iddiasında bulundu. Milli Eğitim Bakanı Avcı, milletvekillerinden gelen soruları yanıtladı. CHP’li Müslüm Sarı’nın atama bekleyen öğretmenlerle ilgili ısrarlı sorularını yanıtlayan Avcı, “Atama bekleyen 215 bin öğretmen adayı var. Bakanlık olarak ihtilacımız ise bugün itibarıyla 127 bin” dedi. CHP’li üyelerin “Kadro talep ediyor musunuz” sorusuna “Ediyoruz tabii. İsteyenin bir yüzü” yanıtını verdi. ANKARA Devletin zirvesinin gündeminde muharrem ayı nedeniyle önceki gün iki farklı oruç açma programı vardı. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın program davetinde “muharrem iftarı” ifadesi kullanılırken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ünkinde bu ifade “oruç açma” olarak yer aldı. Köşk’teki programda çelişkiyi dile getiren Alevi örgütleri temsilcileri “Bu bizim için bir matem orucudur, iftar yemeği değildir” diyerek itirazlarını dile getirdi. Alevilerin çeşitli konulardaki taleplerini dinleyen Cumhurbaşkanı Gül, “İnsanın kendi vatanında, toprağında, ülkesinde inançlarının gereğinin yasaklanması çok acıdır. Bu benim kafamda başından beri yer etmiştir” ifadesini kullandı. Gül, “Tüm bunların lafta kal ERDOĞAN’I ŞİKÂYET ETTİLER Gül’ün davetinde Alevi toplumunun sorunlarını ve beklentilerini bir kez daha dile getiren örgüt temsilcileri, Başbakan Erdoğan’ın kullandığı üsluptan yakındı. ABF Genel Başkanı Özel, Gül’e “Sayın Başbakan’ın kullandığı itici, ötekileştirici, hatta nefret kapsamına girecek sözlerden hoşnut değiliz. Üçüncü köprünün adı ‘barış’ olabilirdi ya da ‘Mevlana’, ‘Yunus Emre’ isimleri kullanılabilirdi ancak yapılmadı” dedi. Erdoğan’ın bazı Alevi örgütlerini “farklı sol gruplar” olarak nitelediğini anımsatan Özel, “Bu kadar katledilen, ama katliam yapmayan bir toplumun tedirgin olması, şüphe duyması doğaldır. Çünkü bu toplum ne çektiyse devlet eliyle çekti” derken, “Haklarımızla ilgili mücadelemizden sonuna kadar vazgeçmeyeceğiz” diye ekledi. maması için insanların birbiriyle kucaklaşması gerektiğini, barış sürecine giden yolun ancak bu şekilde aşılabileceğini” sözlerine ekledi. Gül, taleplerle ilgili elinden gelen katkıyı sunacağını vurguladı. Muharrem orucunun ifade ediliş şekliyle ilgili itirazlarını daha önce çeşitli kereler dile getirdik lerini anlatan Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Selahattin Özel, Cumhurbaşkanı’nın geçen yıl olduğu gibi bu yıl da “oruç açma” ifadesi kullanmasını önemsediklerini söyledi. Özel, “Bu bizim için bir matem orucudur. Dolayısıyla bunun bilincinde hareket etmek gerekir” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle