17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 KASIM 2013 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Sosyalist Enternasyonal’den ‘Polis şiddetinin sorumluları yargılansın’ ‘Gezi Parkı Deklarasyonu’ İstanbul Haber Servisi Sosyalist Enternasyonal (SE) Konsey Toplantısı’nın sonunda “Gezi Parkı Deklarasyonu” yayımlandı. Deklarasyonda, Taksim Dayanışması’nın Gezi Parkı’nın park olarak kalması ve şiddetin sorumlularının adalete teslim edilmesini de kapsayan 5 talebine destek verildi. Sosyalist Enternasyonal’in; gençlerin, hükümetin müdahaleciliğinin durması ve demokrasi ile özgürlük yönündeki talepleriyle dayanışma içinde olduğu vurgulandı. Deklarasyonda, “Sosyalist Enternasyonal’in Gezi Parkı protestolarının demokrasi ve temel özgürlükler lehinde sivil toplumun önemini ve güçlenmesini sergileyerek Türk siyasetinde bir dönüm noktası teşkil ettiğini teyit etmektedir” denildi. Tacize anında yanıt Muğla’nın Bodrum ilçesine bağlı Gümüşlük beldesi açıklarındaki Kardak Kayalıkları bölgesiyle Çavuş Adası açıklarında avlanan Türk balıkçılara ve uluslararası sularda seyreden yük gemilerine Yunan sahil güvenlik botları tacizde bulundu. Bazı balıkçılar Gümüşlük ve Turgutreis limanlarına döndü. Bunun üzerine Imsık Askeri Havaalanı’nda kalkan TSK’ye ait 5 helikopter bölgeye gelerek Yunan sahil güvenlik botlarının üzerinde uçmaya başladı. Yunan sahil güvenlik botları da Kilimli Adası önlerine çekildi. TSK’ye ait helikopterler de geri döndü. ‘Gezi’ park olarak kalmalı SE’nin, yetkililerin bu barışçıl gösterilere orantısız güç kullanarak bazı gençlerin ölümüne ve binlerce kişinin yaralanmasına neden olmalarından dolayı üzüntü duyduğu dile getirildi. SE’nin; Türkiye’nin genç jenerasyonunun hükümetin müdahaleciliğinin durması ve demokrasi ile özgürlük yönündeki talepleri çerçevesinde da yanışma içerisinde oldunduğu vurgulandı. Sosyalis Enternasyonel, Taksim Dayanışması’nın şu taleplerine destek verdiğini açıkladı: “Gezi Parkı bir park olarak kalmalıdır. Barışçıl göstericilere karşı uygulanan şiddetin sorumluları adalete teslim edilmelidir. Göz yaşartıcı gaz ve benzeri kimyasal maddeler yasaklanmalıdır. Tutuklu bulunan vatandaşlar adil bir biçimde yargılanmalı ve serbest bırakılmalıdır. Toplanma özgürlüğü ve barışçıl gösteri yapma hakkına yetkililer tarafından engelsiz bir biçimde saygı gösterilmelidir.” Vekillerin tutukluluğu demokrasiye aykırı Sosyalist Enternasyonal, seçilmiş milletvekillerinin devam eden tutukluluk hallerinin demokrasinin temel kavramına aykırı olduğuna dikkat çekerek insanların seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiğini belirtti. SE, Türk yetkililere; yasalara uyarak tutuklu bulunan milletvekillerinin ivedilikle serbest bırakılmaları için gereğini yapmaları çağrısında bulundu. AİHM 2.3 milyon Avro ödemeye mahkum etti SE Başkanı Papandreu: Türkiye’ye Gezi Parkı’na çam fidanı Demokrasi rekor ceza diktatör seçmez MUSTAFA K. ERDEMOL İstanbul Haber Servisi Sosyalist Enternasyonal (SE) Başkanı Yorgo Papandreu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran ile birlikte Gezi Parkı’na fidan dikti. Yorgo Papandreu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran dün sabah haziran olaylarının simgesi olan Taksim Gezi Parkı’na gelerek Divan Oteli tarafına çam fidanı dikerek suladı. Burada gazetecilere değerlendirme yapan Papandreu şunları kaydetti: “Ben bir arkadaş, bir komşu olarak daha iyi ilişkiler için çalışan birisi olarak geldim ve buradayım. Hep beraber daha iyi bir dünya yaratabiliriz, oluşturabiliriz. Vatandaşlarımızın sahip olduğu güç daha iyi bir gelecek yaratabilir. Kaderimizi değiştirebilir. Şehirlerde yaşayan vatandaşların daha fazla fikirlerini söylemeye hakları var bu park onun sembollerinden biri oldu.” Gezi Parkı olayları önceki gün Sosyalist Enternasyonal’in toplantısında gündeme alınarak tartışılmıştı. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) MAHMUT ORAL Sosyalist Enternasyonal’in uzun zamandır başkanlığını yapan eski Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu’nun sınırlı sayıda Türk gazeteciyle dün bir araya geldiği kahvaltıda özellikle iktidar partisine mensup birkaç milletvekilinin de olmasını isterdim doğrusu. Olsalardı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “demokrasiyi sadece seçim sandığına” indirgeyen, “beni halk seçti” söyleminin pek taraftar toplayacak bir düşünce olmadığını kavrarlardı. Papandreu’nun daha dün, yani 70’lerde, askeri faşist cuntanın egemenliğinden kurtulup demokrasiye kavuşan bir ülkenin en parlak politikacılarından biri olarak Mısır’daki gelişmelere ilişkin sorumuzu yanıtlarken“Demokrasi sadece seçim değildir” demesi, demokrasinin popülizme alet edilemeyecek kadar önemli bir kavram olduğunun bir kez daha tekrarlanmasıydı aslında. Çoğunluk iradesi gibi kutsal bir kavramın, örneğin Mısır’da, seçilmiş Başkan Muhammed Mursi’nin elinde bir diktatörlüğe dönüşme tehlikesine, tabii ki Mursi’nin adını vermeden, bu cümlelerle dikkat çekiyordu Yunan politikacı. “Demokrasi daha derin bir kavramdır, ve başbakan ya da başkan seçmekten ibaret değildir” inancını Başbakan Erdoğan’la tartıştığını görmek çok ilginç olabilirdi kuşkusuz. Papandreu adını hatırlayamadığı bir Yunan filozofun şu cümleleriyle bu konudaki düşüncesini çok daha net ortaya koyuyordu: “İnsanlar bir diktatörü seçebilirler mi? Sürekli başınızda duracak birini neden seçmiş olasınız?” Papandreu, artık bilinç sahibi herkesin bildiklerini hatırlattı bir kez daha, “Demokrasinin kuralları vardır. Demokrasi hesap sorulabilir olmak demektir” diyerek. DİYARBAKIR Şırnak’ın Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin Türk savaş uçakları tarafından bombalanarak 38 köylünün öldüğü olayla ilgili AİHM Türkiye’yi 2 milyon 305 bin Avro tazminat ödemeye mahkum etti. Şırnak’ta 26 Mart 1994’te daha önce boşaltılması istenen Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin Türk savaş uçakları tarafından bombalanarak 38 köylü yaşamını yitirdi. Olayın yaşandığı gün TSK’ye bağlı savaş uçaklarının bölgede havalanmadığı savunuldu. Ancak Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün gönderdiği bir yazıyla o gün 2 savaş uçağının köylerin üzerinde olduğu ortaya çıktı. Köylülerin avukatı olan Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, olayın kasten işlendiğini öne sürerek ilgililer hakkında suç duyurusunda bulundu. Ancak dosya yıllarca adliyenin tozlu raflarında bekledi. Zaman zaman da olayı soruşturan savcılar, görevsizlik kararları vererek dosyayı askeri mahkemeye gönderdi. Askeri mahkemeler de sivillere iade etti. Elçi, olayı AİHM’ye taşıdı. AİHM aldığı kararla Türkiye’yi 2 milyon 305 bin Avro tazminat ödemeye mahkum etti. 38 köylünün öldürülmesi halen soruşturuluyor Bu karar tarihin en büyük cezalarından biri oldu. Elçi, “Gerçekten çok önemli ve tarihi bir karar. Özellikle sivillere yönelik devlet yetkililerinin işlediği suçlara örnek olacak nitelikte. Benzer davaların da zaman geçirilmeden, zamanaşımı süresi dolmadan sonuçlandırmaları gerekir” diye konuştu. 38 kişinin öldürüldüğü katliam soruşturmasının halen özel yetkili savcılıkça yürütüldüğünü kaydeden Elçi, hava saldırısına katılan pilotların ve saldırı emri veren komutanların yargılanması talebinde bulunduklarını ancak henüz bir cevap alamadıklarını kaydetti. Sosyalist Enternasyonal’de konuşan Brezilyalı vekil Cunha, Gezi Parkı’nı örnek vererek ‘Adaletsizlik olan her yerde biz olacağız’ dedi ‘Mücadele kaderimiz’ İstanbul Haber ServisiSosyalist Enternasyonal Kadın Konseyi Başkanı Ouafa Hajji savaş ve çatışma ortamında sürdürülebilir kalkınmanın mümkün olmadığını belirtti. Brezilya Demokratik İşçi Partisi ve Federal Milletvekili Carlos Eduardo Vieira de Cunha ise “Taksim Meydanı’nda olduğu gibi, adaletsizlik olan her yerde biz olacağız. Bu, bizim görevimiz, kaderimiz, misyonumuz” dedi. CHP’nin ev sahipliğinde Hilton Otel’de düzenlenen Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı’nın ikinci gününde konuşan Hajji, kadınların karar alma süreçlerine katılması gerektiğini vurgulayarak cinsiyetin, toplumsal eşitliğinin temel öğelerinden olduğunu, tüm siyasi eylemlerin temelini teşkil etmesi gerektiğini ‘G20’ye artık G sıfır deniyor’ Hazır bulmuşken Papandreu’ya, dünyada saygınlığını hâlâ korumakla birlikte pek bir etkisi kalmadığını bildiğim halde Sosyalist Enternasyonal’e ilişkin olarak “Dünya siyasetinde etkili misiniz” diye sormadan edemedim. Aldığım cevap kılığındaki soru, diplomasi alanında çalışan meslektaşlarımın da ilgisini çekecektir elbette: “G20 topluluğu çok mu etkin sizce?” 2015 yılında Türkiye’nin dönem başkanlığını yapacağı G20, belli ki Papandreu için pek bir anlam ifade etmiyor. Dahası da var, “G20’ye artık G sıfır deniyor” bile dedi Papandreu. “Oysa biz alternatif bir sesiz. Global bir markete olduğu kadar global değerlere de ihtiyacımız var. Biz bu değerleri savunuyoruz” diyerek Willy Brand’ların, Olof Palme’lerin, Bruno Kriesky’lerin kurduğu Sosyalist Enternasyonal’in “sosyalizm inancını herkese taşımak” gibi bir görevi olduğunun da altını çizdi ısrarla. Sosyal adaleti, çatışmasızlığı savunduklarını da vurguladı. Eşitsizlik yaratan mali egemenliklere itiraz ettiklerini söyledi. Çok güzeldi duyduklarım. Bana o kadar güzel geldi ki bir sosyalist olarak neden kendi iktidarı döneminde kapitalizmin mali kurumlarıyla işbirliği yaptığını soramadım bu yüzden. Ama, Suriye Ulusal Konseyi’nin Başkanı Ahmet el Carba’nın, Batı’nın da kuşkuyla baktığı fikirlerine rağmen neden Sosyalist Enternasyonal toplantısında konuşturulduğunu sordum. En kibar halimle “Suriye’de Esad’a muhalef eden hiç mi solcu, sosyalist, hatta sol liberal oluşum yok’ dedim. “Biz onu davet etmedik. İstanbul’da toplanmışlardı, gelmek istediler, gelin dedik. Ayrıca bizde herkes konuşabilir. Joseph Stiglis de konuştu” deyince, “onlarla fikri ortaklığınız var, ama Carba’yla yok diyebiliyorum” karşılığını verdim. Nazikçe geçiştirdi yanıtımı Papandreu. Nezaketin, göstermeyi beceren bir politikacıda her şeyin üstünü örten harika bir tutum olduğunu bir kez daha kavramış oldum. Kadınlar siyasi hayatta yok Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı’nda konuşan CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan Toker, kadınların dünyada ve Türkiye’de makro ekonomik açıdan kullanılmayan en büyük güç olarak görülmeye devam ettiğini söyledi. Türkiye’de kadınların siyasetteki temsil oranının yüzde 14 olduğuna değinen Bilgehan, şöyle devam etti: “1935 yılında, kadınlar parlamentoya girdiğinde, bu oranla Türkiye dünyada ikinci geliyordu. Son Dünya Ekonomik Forumu raporlarına göre dünyada 103. sıradayız. İzlanda’da kadınların ekonomik hayata katılımı yüzde 81 oranında iken Türkiye’de yüzde 24. Türkiye’deki kadınların sadece 33’ü bir banka hesabına sahip ve çalışanların yüzde 57’si de sosyal güvenceden yoksun ve kayıt dışı çalışıyor.” Yalman’a sert yanıt Doğan’dan tehdit iddiası İstanbul Haber Servisi Balyoz davasından 20 yıl hapse çarptırılan eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, eski Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman’ın kendisini “Üç arkadaşını” yakmakla “mafya tipi” tehdit ettiğini öne sürdü. Yazılı açıklama yapan Doğan, Yalman’ın 5 Kasım’da basında yer alan açıklamalarına 28 Şubat davasında yanıt verdiğini belirterek “Yaptığım açıklama Yalman’ın dengesini tamamen bozmuş olacak ki, kendisi avukatım Sayın Celal Ülgen aracılığı ile bana bir tehdit mesajı göndermekte gecikmedi. Tehdidin içeriği özetle ‘bir daha bir tek kelime daha konuştuğum takdirde, farklı sınıflara mensup üç arkadaşımı yakacağı’ şeklinde. Bu mafya tipi tehdidin benimle ya da Balyoz davası ile ilgisi olmadığını belirtmeliyim. Ayrıca, tehdit konusu olduğunu zannettiğim silah arkadaşlarımın da buna pabuç bırakmayacaklarına inanıyorum” dedi. “Beni Yalman’ın, ‘Orgeneral yaptığı’ kesinlikle doğru değildir” diyen Doğan, özetle şunları kaydetti: “Bilakis Yalman, terfimi engellemek için kendi çapında kulis yapmıştır ve bunun tanıkları hayattadır. Yalman’ın 2. Ordu Komutanı iken Kurmay Başkanı Sayın Tümgeneral Kenan Deniz’e ‘yaz bir yere’ diyerek neler söylediğini bilmekteyim. Yalman’ın bu konuda da hafıza kaybına uğradığı görülüyor. Yalman’ın küçük hesaplar nedeniyle benim terfiime mani olmak istediğini sonradan öğrendim.” düşündüklerini söyledi. Hajji, önerilerini şöyle sıraladı: “Kadın ve çocuk ölümleriyle mücadele edilmesi, öncelik olmalı. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine şiddeti azaltma eklenmeli, çocukların kötü şartlarda çalıştırılması ve erken yaşta evlendirilmelerine karşı çıkılmalı. Cinsiyete ilişkin veriler açıkça değerlen dirilmeli, sürdürülebilr kalkınma barış içinde yapılmalı” Brezilya Federal Milletvekili Cunha ise her zaman adalet, demokrasi ve özgürlük için mücadele edeceklerini ifade ederek “Taksim Meydanı’nda olduğu gibi, adaletsizlik olan her yerde biz olacağız. Bu, bizim görevimiz, kaderimiz, misyonumuz” dedi. ‘Bizde herkes konuşur’ Aliyev’e de Atatürk’süz devlet nişanı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, T.C. kısaltması ve Atatürk silueti çıkartılan devlet nişanlarından ikincisini Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e verdi. Aliyev de Gül’e Haydar Aliyev nişanı tevcih etti. İlk devlet nişanı ise Norveç Kralı 5. Harald’a verilmişti. Çankaya Köşkü’nde düzenlenen tören ve arkasından yapılan resepsiyona Başbakan Tayyip Erdoğan, Türk ve Azeri bakanlar katıldı. Gül çifti ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve eşi Mihriban Aliyev salona birlikte girdi. İki ülke milli marşının çalınmasının ardından nişan tevcihleri gerçekleştirildi. Gül törende yaptığı konuşmada, “Ülkemizin en yüksek nişanı olan ‘Devlet Nişanı’nı, Azerbaycan Cumhurbaşkanı, kıymetli dostum Sayın İlham Aliyev’e takdim etmekten büyük memnuniyet duyuyorum” dedi. Gül, “Aynı şekilde, Azerbaycan’ın en yüksek nişanı olan ‘Haydar Aliyev Nişanı’nın bana layık görülmesinden de büyük mutluluk duyuyorum” diye ekledi. Aliyev ise bugünün kendi hayatında çok önemli ve tarihi bir gün olduğunu belirterek dünyada birbirine yakın çok halk bulunduğunu ancak hiçbirisinin Türkiye ve Azerbaycan kadar yakın olamayacağını söyledi. Aliyev de konuşmasını “Yaşasın Türkiye, yaşasın Azerbaycan” sözleri ile tamamladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle