18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 KASIM 2013 ÇARŞAMBA 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL Kalı davasını değerlendiren Aygün ‘Reyhanlı’nın üstü kapatıldı’ dedi ilgili Başbakan’ın anayasaya, yasalara, demokratik kültüre aykırı açıklamaları ve sonra her önüne geleni azarlamayı hak bilen RTE’ye, partinin önde gidenlerinden Bülent Arınç’ın koyduğu tavır gizli kapılar arkasındaki görüşmelere bırakıldı. Arınç’ı koyduğu tepki nedeniyle suçlayamayan, sorumlu tutamayan parti içi RTE yandaşı bakanlar, örneğin AB’den sorumlu bakan Egemen Bağış, parti içinde ilk kez birisinin dik durmasını yumuşatacağı zannıyla ağzı kulaklarında “aile içi muhabbetten muhalefete ekmek çıkmayacağını” söyleyerek olayı örtmeye çalıştı. Bir başkası da Arınç’ın derin izler bırakan açıklamalarını duygusal kişiliğine bağladı. Başbakan Yardımcısı Arınç diyor ki: “Ben hükümet sözcüsüyüm. Parti içinde ağırlığım var. Başbakan’la benim söylemlerim arasında çelişki var. Düzetilmesi gerekiyor” diyor... Tabii RTE, yüreği yetiyorsa, Arınç’a hak verecek uygun üslupta açıklama yapmalıdır. “Ben partinin başkanıyım, Başbakan’ın ne dersem o” diyen RTE’den Arınç’a haklılık veren bir açıklama beklenebilir mi? Çevresindeki “ne derse o” sözünün sadık bekçileri; şimdi dört bir koldan Arınç’ı dönmeye, yen kırılır kol içinde diye kamuoyuna çıkmasını; hadi tevil edecek demeyelim, Başbakan’a karşı yumuşatıcı bir açıklama yapmasını sağlamaya çalışıyorlar herhalde. Başbakan da Arınç böyle bir açıklama yaparsa; Nuh deyip peygamber demeyen RTE de böyle bir açıklamayı ne şiş yandı, ne kebap usulü, allayıp pullayıp, “partiimizdeee ayrılık gayrılık bekleyenlerrr, avuçlarını yaladılarrr” diyen bir meydan nutku patlatacaktır. Elbette bilinmez ama Arınç olayı partide başkalarına örnek olacak mıdır acaba? Fazla saftirik bir umut!.. HHH Bilmem sizler merak eder misiniz? Bu yıl Anıtkabir’i ziyaret edenlerin sayısı rekor düzeyde: 1 milyon 89 bin 615! Bu rakam kuşkusuz RTE’nin Atatürk Cumhuriyetinin kazanımlarını gündemden tabii tarihten de silme çabalarına karşı tepkiyi simgeliyor. Bu kafayla giderlerse 2014’te Anıtkabir’i ziyaret edenlerin sayısı 2 milyonu çok aşacaktır. HHH Anıtkabir’i ziyaret edenlerin sayısı önüne konulduğunda acaba yürekten alkışladı mı? Yoksa? Ne denli uğraşı versem, yasalar çıkarsam, adını okul derslerinden silsem; “Gençliğe Hitabe”sini, “10. Yıl Marşı”nı, hatta içinde içki geçti diye “Vardar Ovası” türküsünü bile yasaklasam... Olmuyor... Olmuyor... Anıtkabir’e giden kalabalıklar her yıl artıyor!.. Diye çaresiz kalan insanlara özgü davranışla başını iki eli arasına almış... ...kukumav kuşu gibi düşünüyor olmak!.. HHH AKP kadrosunun, başta Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın Kemal Atatürk’ün çağdaşlığa koşan devrimlerini ve başarılarını övdükleri 10 Kasım mesajlarına şapka çıkaranlar günün ertesi; dün gazetelerde AKP’li Haluk Özdağ’ın Atatürk’ün kapattığı tekke ve zaviyelerin açılmasını içeren yasa önerisine ne diyecekler acaba? Yetkili siyasetçilere göre, yasal olanaklarını arayacaklarmış. Yasal olanak arayışı RTE’nin bu konundaki emri demektir. Ondan olur çıktı mı, ohhooo!.. Grup yetkililerinin, buldukları yasal yolları dört nala haklı gösteren gerekçelerle açıklayacaklarına kalıbımı basarım. HHH Şu örnek bu olasılığı doğruluyor. İçişleri Bakanı Muammer Güler; “kızlı erkekli evlere kimse hâkim kararı olmadan girmez” diye hukuksal gerçeği açıkladı. Ne ki bu cümlenin ardından bir başka şu cümleyi söylemeyi unuttu: “...Tabii Başbakan yasa çıkarmaya karar verir; kızlı erkekli evlere çat kapı polisin girmesi sağlanmazsa!..” Belgeleri yok ettiler MEHMET MENEKŞE AMASYA Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 53 kişinin öldüğü saldırıyla ilgili belgeleri RedHack’e sızdırdığı iddiasıyla tutuklanan er Utku Kalı, Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada verdiği ifadenin ardından tahliye edildi. Er Kalı, Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde verdiği ifadede, komutanın emriyle tutanak karşılığında belgeleri iki sivile verdiğini açıklamıştı. İfadesinin ardından 171 gün sonra serbest bırakılan er Kalı, dün Amasya’daki birliğine teslim oldu. Kalı’ya yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle izin verildi. Kalı, asker olduğu için açıklama yapamazken, gazetemize konuşan ablası ve avukatı Ceren Kalı, “Utku’nun tutukluluk aşaması adeta infaza dönüşmüştü. Tahliye olması talep ettiğimiz ve hukuken olması gereken bir sonuçtu. Tanıklık yapan kişilerden karakol komutanı E.A’nın Utku’yu savcının bilgisi dışında hukuka aykırı olarak işkence altında sorguladıklarına dair bir beyanı da var, bunu da ka bul etmiş oldular. Bütün tanık anlatımları dosyadaki her türlü delili çürüttü. Bir nebze de olsa hukuk bulduğumuz için çok mutluyuz. Umuyoruz ki beraat beklentimiz de gerçekleşecek. Aldığımız sonuçta kamuoyu desteğinin de büyük payı var Utku, tahliye edildiğinde bana sarıldı ve ‘Çok teşekkür ederim, beni sen kurtardın’ diyerek ağlamaya başladı. Bu hayatımın en mutlu anıydı” dedi. Yargı sürecini başından beri takip eden CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün de “Bence jandarma istihbaratta cemaat ve ona bağlı güçler egemenlik savaşı veriyorlar. Ona ayak direyecek sıradan bir askere bile böyle bir operasyon yaparak ordu içindeki bütün kesimlere bir gözdağı verdiler. Mahkemenin, sızdırıldığı iddia edilen belgeler hakkında hiçbir araştırma yapmaması, bu Reyhanlı saldırısının engellenemediği ile ilgili soruşturmaya girmemesi çok dikkat çekiciydi. Oysa bu belgeler ve etrafındaki istihbarat ihmallerini de soruşturmalıydı” dedi. yapıldı Operasyon Karakol komutanı E.A’nın “Gelip belgeleri bizden geri aldılar” dediğine dikkat çeken Aygün, “Avukatlar ısrarla sordu, ‘Niçin geri aldılar, nereye götürdüler, niçin kayıtlardan sildiler’ diye. Astsubay E.A. ‘İnternette yayımlanan belgelerle karşılaştırmak için geri almış olabilirler’ dedi. Bizim dosyadan elde ettiğimiz bilgi, bu belgelerin yok edildiği yönündedir. El Kaide’nin saldırı yapacağına dair bu istihbarat belgeleri silinmek için alındı. El Kaide’yi ve onu destekleyen hükümeti korumak amacı ile operasyon yapıldı ve bu belgeler yok edildi” dedi. Nermin Abadan’ın Paris Zaferi PARİS Baudelaire “Kötülük Çiçekleri”nin ilk dizelerini burada yazmış. “Paris’in ruhuna” o kadar ait bir yer burası… Seine üzerinde, küçük “Saint Louis” Adası’ndayız… Pencereden baktığımda bu küçük adayı Seine Nehri’nin gümüş suları üzerinden kente bağlayan köprüleri ve sarı sonbahar yapraklarını döken ağaçları görüyorum… Toplantı salonunun yüksek tavanlı duvarları boydan boya perdelerle bir örnek, pembeşeftali rengi kumaşlarla bezeli… Beride müzik odası ve “küçük Versailles” olarak tanımlanan bu binanın aristokrat sahiplerinin vaktiyle yaşadığı mekânların hepsi lambri ve bol yaldız işleme, aynalar, görkemli avizelerle kaplı…“Paris İleri Araştırmalar Enstitüsü”nü barındıran bu “Hotel de Lauzun” isimli tarihi bina, şaşaa ve gösterişin tavan yaptığı XIV. Louis zamanında, ticaretle zengin olan bir soylu tarafından yaptırılmış. Fransız İhtilali’nde işgale uğramadığı için hiç hasar görmemiş. Ancak ihtilali izleyen yıllarda bu bulunduğumuz adacık, gözden düşünce, “Saint Louis” ve çevresi, meteliğe kurşun atan entelektüellerle bohemlerin istilasına uğramış. Her soyluya “6 hizmetkâr” düşen bu lüks içinde yüzen malikâneler, daha sonra küçük apartman dairelerine bölünerek kiraya verilmiş. Baudelaire, “Hotel de Lauzun”un üst kattaki çatı dairesine, gene burada yaşayan Theophile Gautier gibi… bu dönemde girmiş. Daha sonra Gautier ile beraber Victor Hugo, Alexandre Dumas, Honore de Balzac, Gerard de Nerval, Delacroix gibi Fransa’nın en büyük yazarları ve sanatçılarının dahil olduğu “Club des Hashischins”/ Haşiş kullananlar derneği”ni, bizim bulunduğumuz bu salonlarda kurmuş! Reyhanlı’ya adı karışan Suriyeli Heysem Topalca hakkında çarpıcı iddia: u Adana’da yakalanan 953 adet roket başlığını teslim alacak kişi olduğu açıklanan Suriyeli Heysem Topalca’nın Suriye’de bir Türkmen birliğinin komutanı olduğu belirtildi. AKIN BODUR MİT’e muhbirlik yaptı Erdoğan’dan ürk kadın göçünde uzman herkes burada’ Yani burası müthiş bir tarih parçası… Bu harikulade tarihi mekândaki toplantı, gene yaşayan bir tarih abidesi olan Nermin Abadan Unat için yapılıyor. Avrupa’nın, ABD’nin dört bir yanından “göç konusunda” çalışan akademisyenler; buraya Nermin Hanım’ın “kadın ve göç” üzerine yıllar önce yaptığı araştırmalarına, “entelektüel borçluluklarını” ödemek amacıyla gelmişler. Yanı başımda oturan Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Mine Eder; “Türk kadınının göçü üzerinde Batı’da çalışan kim varsa, hepsinin bu salonda olduğunu söyleyebiliriz!” diyerek konuyu özetliyor. “Hotel Lauzun”un tarihi dekoru içindeki “Paris İleri Araştırmalar Enstitüsü/Institute For Advanced Studies of Paris” tarafından düzenlenen konferansın adı gerçi biraz karmaşık ve uzun: “35 yıl sonra…göçün Türk kadınının emansipasyonu ve sözde/yapay emansipasyonu/Implications of Migration on Emancipation and PseudoEmancipation of Turkish Women: 35 years later.”“35 yıl sonrası”… Nermin Hanım’ın ’70’lerde yaptığı “yapay/sözde emansipasyon” saptamasına ve araştırmasına gönderme oluyor… O günden bugüne “göç eden Türk kadınının emansipasyonu” ne tür gelişme göstermiş… Hangi ayakbağı/engellerle karşılaşmış ve de küreselleşme olgusu mevcut sorunsalı dallanıp budaklandıran hangi boyutları katmış… konusu masaya yatırılıyor. Sunum yapan herkes, Nermin Abadan Unat’ın “Türk kadınının göçü” konusunda “milat” kabul edilen bu çalışmasına yapılan göndermeyle girizgâh yapıyor. Ve herkes istisnasız, Nermin Hanım’la aynı salonda bulunmaktan “onur duyduğunu” belirterek söze giriyor. Nermin A. Unat’ın teorik olmanın ötesinde; uzun, verimli yaşamında yakın tarihimizin değişik evrelerinde yapmış olduğu doğrudan tanıklığın paha biçilmez önemini vurguluyor. “Emansipasyon” sözcüğünün Türkçede net bir karşılığının bulunmayışı gerçekte Türk kadınının konumunun kısırlığı (ya da dezavantajı) hakkında yeterince fikir vermeye yetiyor. “Emansipasyon”; Batı dillerinde olabildiğince somut içeriği olan bir kavram. Türkçeye “kurtuluş/özgürleşim” diye çevrilen bu sözcük, ne yazık ki bizde aynı somut algıyı yaratmıyor. Kadınların, baskı ve vesayetten kurtulması ve yurttaşbirey olmaları şeklinde özetleyebileceğimiz “emansipasyon”un ekonomik özgürlükle geldiği genel bir varsayımdır… Nermin Abadan Unat’ın, Avrupa’ya göç eden Türk kadınları bağlamında 35 yıl önce yaptığı çığır açan çalışması ancak, varsayılan bu otomatik bağı kopartıyor. Prof. Abadan Unat; Batı Almanya’da göç eden “gasterbeiter”larla yaptığı uzun söyleşiler ve araştırmalar sonunda, Türk kadınlarının ekonomik özgürlüklerini elde etmelerinin, onları patriarkal vesayetten kurtarmaya (“emansipe etmeye”) yetmediğini ortaya koyuyor. Abadan Unat; bu dinamiğin “Türk kadınları üzerinde bir yapay emansipasyon/sözde özgürleşme” etkisi yaratmış olduğunu saptıyor. Nermin A. Unat’ın işte bir kilometre taşı kabul edilen çalışmasını onurlandırmak için yapılan Paris’teki konferans; küreselleşmenin bu süreci büsbütün karmaşıklaştırdığına dikkat çekti. Şimdilik kesin görünen tek sonuç; “entegrasyon hedefine” yaklaşmak yerine giderek bu hedeften uzaklaşmakta olduğumuz. “Çokkültürlülükle yaşam yolunu mutlaka bulmalıyız” diyor özetle Nermin Hanım; “Ancak açık sözlü olmak gerekirse, bugünün dünyasında ‘entegrasyon’ hayalini unutmamız gerekir!” ‘T İSKENDERUN Reyhanlı’da 53 kişinin öldüğü bombalı saldırıya adı karışan ve Adana’da yakalanan 953 adet roket başlığını teslim alacak kişi olduğu açıklanan Suriyeli Heysem Topalca’nın Suriye’de bir Türkmen birliğinin komutanı olduğu ve MİT muhbiri olduğu belirtildi. Adana’da 953 adet roket başlığının yakalandığı TIR’ın şoförü taşıma işini veren kişinin Heysem Topalca olduğunu söyledi. Bu ifadeler üzerine harekete geçen polisin TIR şoförüne yükü teslim eden Heysem Topalca’nın Yayladağı’nda Suriyeli mültecilerin yaşadığı kampta kalan Suriye uyruklu Haısam Toubaljeh olduğunu tespit ettiği ve bu kişiyi gözaltına aldığı belirtildi. Ancak emniyetten yapılan son açıklamada Topalca’nın yakalanmadığı, arandığı belirtildi. Reyhanlı saldırısında da adı geçen Topalca’nın Yayladağı ile Lazkiye arasında kaçakçılık faaliyetinde bulunduğu, Suriye’nin İdlip kırsalında Kastav ve Beyt Mılık adlı bölgede Esad yönetimine karşı savaşan El Huva Billa adlı bir Türkmen birliğinin lideri olduğu belirtildi. Diyarbakır çıkarması FIRAT KOZOK ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan, çözüm süreci başladıktan sonra Diyarbakır’a ilk kez geniş katılımlı “çıkarma” yapacak. Cumartesi günü toplu açılış töreni nedeniyle 10 bakanla miting düzenleyecek olan Erdoğan, daha sonra Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ile görüşecek. Barzani’nin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret ederek başkan Osman Baydemir ile de görüşeceği öğrenildi. Erdoğan’ın Diyarbakır gezisi için AKP il başkanlığı yerel gazetelere Türkçe ve Kürtçe “Çözüm sürecinin baş mimarını kucaklıyoruz. 16 Kasım 2013 günü Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı hep beraber Diyarbakır’da kucaklıyoruz” yazılı ilanlar verdi. Kürtçe ilanlarda, “W” ve “X” harfleri de kullanıldı. Barzani’nin de açılış töreninde Erdoğan’la birlikte kürsüye çıkması bekleniyor. 21 yıl sonra ilk kez Diyarbakır’a gelecek olan Barzani, Erdoğan’ın ardın Türkmen birliği lideri Eskişehir’de korkutan olay Sokağın ortasına el bombası attılar ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Eskişehir’in Deliklitaş Mahallesi’nde dün akşam 18.30 sıralarında kimliği belirsiz kişi ya da kişiler tarafından sokak ortasına atılan el bombası patladı. Patlama sesi çevrede heyecan yaratırken şans eseri ölen ya da yaralanan olmadı. Patlamanın olduğu yerin yakınındaki bazı binaların pencere ve kapı camları kırıldı. Patlama nedeniyle olay yerine çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Polisler sokağın giriş ve çıkışına emniyet şeridi çekerken terörle mücadele şubesinde görevli bomba uzmanları ve olay yeri inceleme şubesi ekipleri patlamanın olduğu yerde incelemelerde bulundu. Emniyet Müdürlüğü yetkilileri olayın çok yönlü araştırıldığını, el bombasını bırakanların belirlenmesi için çalışmaların sürdüğünü bildirdi. Sorular yanıtsız Polis ve jandarmada kaydı bulunmadığı belirtilen Suriye uyruklu Topalca’nın, zaman zaman MİT tarafından kullanıldığı ve tek kaydın da MİT’te bulunduğu öne sürüldü. Reyhanlı saldırısında sanıkların ifadelerinde adı geçen Topalca’nın SuriyeTürkiye arasında mekik dokumasına rağmen neden yakalanamadığı sorusu ise yanıt bulmadı. dan mitingde Kürtçe konuşma yapacak. İkili daha sonra Green Park Otel’de baş başa bir görüşme de gerçekleştirecek. Mitinge sanatçı Şivan Perver ile türkücü İbrahim Tatlıses de katılacak. İkili, mitingde düet yapacak. Yoğun programın ardından akşam Diyarbakır Valiliği’nin vereceği yemeğe katılacak olan Erdoğan, ertesi gün de Ergani ve Bismil ilçelerinde de dar kapsamlı mitingler düzenleyecek. Kritik program öncesinde Star gazetesindeki köşesinde konuyu ele alan Erdoğan’ın başdanışmanı ve AKP milletvekili Yalçın Akdoğan, Barzani ile görüşmenin neden Diyarbakır’da yapıldığı sorusuna şu yanıtı verdi: “Liderler ve heyetler başkent dışındaki farklı illeri ziyaret etmiştir. Bu açıdan Diyarbakır buluşmasına negatif anlamlar yüklenmesi haksızlık olur.” Hükümetin Barzani’den beklentilerine ilişkin ipuçları da veren Akdoğan, “Barzani’nin vereceği pozitif mesajlar, sürece olumlu katkı yapacaktır” diye ekledi. ‘Entegrasyonu unutun!’ Tartışmalara neden olur DTK Eşbaşkanı ve Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, Barzani’nin Başbakan Erdoğan’ın daveti üzerine Diyarbakır’a gelmesinin Kürtler arasında tartışmalara neden olacağını savundu. Türk, “Tabii ki birileri önümüzdeki seçimler için bu şekilde davranmış olabilir, Umut ediyorum ki Sayın Barzani bunun farkına varır ve böyle bir şeyin içine girmez” dedi. l KARA KUVVETLERİ YİNE ONAYLAMADI l MİLLİ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ: 6 kişi yaşamını yitirmişti ATAK projesi 1 yıl daha ertelendi BARKIN ŞIK Gündemimizde bedelli askerlik yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, 2 milyon 140 bin kişinin askerliğini tecil ettirdiğini, 520 bin yoklama kaçağı ile 70 bin bakaya bulunduğunu, para cezası müeyyidesinin hatırlatılması üzerine 17 günde 24 bin kişinin askerlik şubesine başvurduğunu bildirdi. Yılmaz, Milli Savunma Bakanlığı’nın şu anda bedelli askerliğe ilişkin bir çalışma yürütmediğini belirtti. Bakan Yılmaz, bakanlık bütçesinin merkezi bütçeye 2000’deki oranının 8.8, şimdi ise 5 olduğunu ifade etti. Yılmaz, dünya genelinde savunma harcamaları ortalamasının, ekonomik krizin de etkisiyle 2012’de 1.92 olduğunu söyledi. Yılmaz, Türkiye’deki savunma harcamalarının NATO ve dünya ortalamalarının altında kaldığını vurguladı. Servis saldırısına 6’şar kez müebbet DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır’da 2008 yılında Ali Gaffar Okkan Polis Meslek Yüksekokulu personelini taşıyan servis otobüsüne PKK’liler tarafından düzenlenen saldırıda 1 teknisyen ve 5 polis şehit olurken 25 polis de yaralanmıştı. Saldırıya ilişkin Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada sanıklar Ali Nergiz ile Halis Yıldeniz’e 6’şar kez ağırlaştırılmış müebbet ve 275’er yıl hapis cezası verildi. ANKARA Cumhuriyet’in ATAK helikopterlerine Kara Kuvvetleri Komutanlığı kabul heyetinin ikinci kez onay vermediği yönündeki haberinin ardından projenin en az 1 yıl daha sarktığı öğrenildi. 9 adetlik bu paketin yanı sıra 50 adetlik T129 ATAK helikopterinin de en erken Temmuz 2014’te üretilmeye başlanabileceği kaydedildi. Füze ihalesiyle ilgili ilgili yüzlerce kriterin gözönünde tutulduğunu söyleyen Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, sonuçta Çin firmasının birinci, Fransızİtalyan ortaklığının ikinci, ABD’nin üçüncü ve Rusya’nın dördüncü geldiğini belirtti. Füzelerin NATO sistemlerine entegrasyonu ile ilgili soruyu da cevaplandıran Yılmaz, entegrasyonun sağlanamaması durumunda sistemin çöpe atılmayacağını dile getirerek, “Kendimiz entegre edebiliriz” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle