19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 EKİM 2013 PAZAR 4 HABERLER Gül ve Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda karşılıklı mesajlarla ‘güç denemesi’ yapıyor ‘Mış’ Gibi Yapmamak Sevgili, Hasan Deniz arabadan indirip dispanserin kapısına “Burada bekle enişte!” diye beni dikti, sonra park edip döndü koluma girdi de asansöre öyle gittik. Bir gün önce geçirdiğim ameliyattan dolayı gözüm batıp sulandığından ayakta duramıyordum. Ben zar zor gidebildiğim göz muayenesini olurken, Deniz Teztel toprağa veriliyordu. Deniz Cumhuriyet’ten mesai arkadaşımdı. Çocuğum yaşındaydı. Ama kalleş ölüm ne gözünün yaşına, ne de sıraya bakıyor. Bütün Barış Derneği sanıkları gibi, benim de hayatımda 12 Eylül döneminde, sıkıyönetim davalarını izleyen Deniz Teztel’in özel bir yeri vardır. Gazeteci olayları yakından izler ve yansıtır. Gazeteci taraf olmaz, olayı yaşamaz, yalnızca izler. Bizim küçük “çilli kız”, her şeyi iyi kavrar, özetler, yansıtır, zaman zaman gazeteye iletmek istediklerimizi haykırdığımızda zihnine kazırken, duruşmaları yalnız izlemez aynı zamanda yaşardı da, o zulmün sadece tanığı değil, aynı zamanda kurbanıydı. Moralimizi etkilememek için gözyaşlarını bizden gizler, içine akıtırdı. Görmüştüm. Sonra tutuklu sanık olarak, mahkeme sıraları ve hapishane ranzalarında yerini de aldı. Ölümünden sonra Mine Sirmen şunları söyledi: Dirayetliydi, her şeye hâkimdi. Onu görünce içimde güven duygusu uyanırdı hep. Deniz diğer sıkıyönetim tanıkları gibi benim de, hepimizin de meleğiydi. HHH Dolu dolu coşar, koştu mu deli gibi koşar, dolu dolu küfreder, kucak dolusu sever, kavga etti mi ölümüne eder, özel mi özel, güzel mi güzel bir deli dolu ademdi. Ölümünden sonra, onun bu yanını dile getirenlerin sözlerini okuyunca hep Muammer Aksoy’un Uğur Mumcu’ya, o hiç sönmeyen coşkusuyla şu seslenişi gelir aklıma: Uğurcuğum, bütün doğru dürüst adamlar biraz delidir. Zaman zaman, kısa tutmasını istedikleri gazete yazılarını söylenen boyutta gönderirken, altlarına tam altı misli dipnotu ekleyen Muammer Hoca’nın da lakabı “Deli Muammer”di ve o bundan yüksünmek ne kelime, keyif alırdı. Deliliğin, herkesin ulaşamadığı yüksek bir mertebe olduğunu o keskin zekâsıyla fevkalade kavramıştı. Muammer Hoca’nın sözünü ettiği türden bir deli dolu ademdi oyuncu Tuncel Kurtiz. Oyuncu bize yaşamın aynasını tutar, oynayarak. Önemli olan bize yanılsamayı yaşatabilmesidir. Tuncel Kurtiz, bütün büyük aktörler gibi kendi kimliğinin damgasını da vururdu, sunduklarına. 2012’nin Nisan’ında İda Dağları’nda Zeytinbağ’da bir hafta sonunu birlikte geçirdik. Büyük bilge sanatçının nasıl eli açık gönlü açık olduğunu görmek fırsatını buldum. HHH Daha Deniz’in, Tuncel Kurtiz’in ölüm haberlerinin şokunu atlatamadan öğrendim Turgut Özakman’ı yitirdiğimizi. Türk tiyatrosunun seçkin yazarlarından biriydi, Devlet Tiyatrosu’nun yönetiminde de bulundu, ama en çarpıcı yönlerinden biri öğretmenlik yanı olsa gerekti. Ziya Öztan ile çok başarılı bir işbirliğinin ürünü olan, TRT yapımı Kurtuluş dizisinde bir öğretmen titizliğiyle insanlarımıza, bir belgesel gerçekçiliğini hiç yitirmeden Kurtuluş Savaşı’nın destansı kahramanlığını, bütün topluma anlatmayı başardı. Onu izleyen Cumhuriyet filminde, dostum Ziya Öztan bana Yunus Nadi rolünü verdi. Turgut Özakman’a gidip bölümler alıp geldikten sonra bir gün anlattı Ziya Öztan Hoca’nın şu sözlerini: Madem Ali Sirmen oynuyor Yunus Nadi’yi, iki replik daha ekleyelim bari. Atatürkçülüğün suç olduğu, Türklerin horlandığı, ezildiği, itilip kakıldığı bir dönemde yazdı milyon satan Şu Çılgın Türkler’i. Şu Çılgın Türkler, en ağır koşullarda boyun eğmeyen, pes etmeyen insanların belgesel destanıdır. HHH Bu üç insanın ortak yanı, onları gözümden rahatsız olduğum için yazı yazmadığım bir dönemde kaybetmiş olmamız değil yalnızca. Her üçünün de ortak yanları, “miş gibi yaparak” yaşamayı reddeden gerçek insanlar olmaları, umudun yıldızını en karanlık günlerde bile parlatmalarıydı. Onlar bizim umut ışıklarımız, teslim olmama irademizdiler. Psikolojik savaş EMİNE KAPLAN ANKARA Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Tayyip Erdoğan’ın son açıklamaları, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde ikili arasındaki çekişmenin daha da tırmanacağı biçiminde yorumlanıyor. Bir AKP kurmayı, Gül’ün Meclis’teki mesajlarının “oldukça sert” olduğunu, Başbakan Erdoğan’a “Başbakanlığı ve parti genel başkanlığını” istediği mesajını verdiğini belirtirken Erdoğan’ın açıklamalarının ise usturuplu biçimde Gül’e “Buna sen karar veremezsin, parti karar verir” yanıtı olduğuna dikkat çekti. AKP’nin son MYK toplantısına sunulan “en başarılı lider” anketinde Erdoğan’a yüzde 45, Gül’e ise yüzde 4 oy çıktığı belirtiliyor. Cumhurbaşkanı Gül’ün TBMM’nin u AKP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin anketinde Erdoğan, Gül’ün çok önünde çıkıyor. İkili arasında karşılıklı verilen mesajlarda bu anketin de etkili olduğu dile getiriliyor. Gül’ün Meclis’teki konuşmasını ‘başbakanlığı istiyor’ şeklinde yorumlayan AKP yöneticileri, Erdoğan’ın bir sonraki gün yaptığı açıklamanın ise “Buna sen karar veremezsin, parti karar verir” mesajı içerdiğini belirtiyor. yeni yasama yılı açılışında yaptığı “hizmete devam” vurgulu konuşmasının ardından Başbakan Erdoğan’ın son TV programında, adaylıkla ilgili olarak kesin bir karar vermediğini belirterek “Bizim bir sistemimiz var. Bu sistem istişareye dayalıdır. Bu istişarenin en önemli ayağı da partimdir. Partim bu noktada hangi görevi bana yıkarsa, hangi görevi benden isterse ben onu yapmanın gayreti içerisinde olurum. Siyasi noktadaki terbiyem de 40 yıldır hep böyle geldi. Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda da partinin tercihi yönünde adım atarız. Partimin için sin, parti karar verir’ mesajı veriyor” görüşünü dile getirdi. Parti kulislerinde, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine yaklaşıldıkça ikili arasındaki görüş ayrılığı ve çekişmenin artacağı yorumları da yapılıyor. de bir bölünmenin olmasına aslı fırsat vermek istemeyiz” açıklaması, parti kulislerini de hareketlendirdi. Bir AKP yöneticisi, Gül’ün “siyasete devam” olarak da yorumlanan mesajının “oldukça sert” bulunduğunu belirterek “Bu açıklamasıyla cumhurbaşkanlığına aday olmaması durumunda başbakanlığı ve parti genel başkanlığını istediği mesajını veriyor. Beni yok sayma, Çankaya Köşkü’ne çıkarsan partide ben de varım diyor” dedi. Erdoğan’ın yanıtının ise daha usturuplu olduğunu belirten AKP yöneticisi, “Başbakan, Gül’e ‘Buna sen karar veremez Son anket AKP’nin son MYK toplantısına sunulan ankette, “en başarılı lider” sıralamasında Erdoğan’a yüzde 45, Gül’e ise yüzde 4 oranında destek çıktığı öğrenildi. Parti içinde Gül’ün Erdoğan’a rağmen aday olmasının söz konusu olmayacağı dile getirilirken “Aday olursa mevcut desteğini de kaybeder, parti tabanı Erdoğan etrafında kilitlenir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Gül’e olan yüzde 4’lük destek de Erdoğan’a kayar. Diğer kaymalarla da Erdoğan, ilk turda seçimi alır” görüşü savunuluyor. SIRRI SÜREYYA ÖNDER: Fotoğraf: DHA ADANA’DA ‘BARKODLU MİTİNG’ uHDK’nin Yerel Yönetimler Konferansı’nda konuşan Önder, Gezi isyanından sonra “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” denildiğini anımsatarak “Ama her şeyi eskisi gibi yapmaya devam ediyoruz’’ dedi. İstanbul Haber Servisi Halkların Demokratik Kongresi ve Halkların Demokratik Partisi, dün “2014 Yerel Seçimlerine Doğru Yerel Yönetimler Konferansı” düzenledi. Beyoğlu’ndaki Cezayir Salonu’nda gerçekleştirilen konferansa, BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, BDP Muş Milletvekili Demir Çelik, Prof. Dr. Cengiz Aktar, HDK Yürütme Kurulu üyesi Prof. Dr. Gençay Gürsoy ve yerel yönetimler uzmanı Fikret Toksöz katıldı. Açılış konuşmasını yapan Prof. Gürsoy, yerel seçimlerin yaklaştığı dönemde, sadece adaylar üzerinden tartışmalar yapıldığını, yerel yönetimlere ilişkin anlayışın tartışılmasını daha doğru bulduklarını ifade etti. Gürsoy, şimdiye kadar ne iktidarın ne de ana muhalefet partisinin yerel yönetimlere ilişkin bir anlayış ortaya koymadığını belirterek “Gezi isyanı gerek dil, gerek yöntem bakımından her şeyin değişmesi gerektiğini gösterdi” dedi. BDP’li Önder de Gezi isyanından sonra “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” denildiğini anımsatarak “Ama her şeyi eskisi gibi yapmaya devam ediyoruz. Etkili bir kent muhalefeti yaratılması gerekiyor. Taksim Dayanışması bu anlamda çok önemli ama bu imkânı ıskaladık” dedi. Önder, yerindeliği temel alan, farklılıkların kendilerini ifade ettiği, bireysel temsiliyetin ciddiye alındığı ve kadın temsiliyeti ciddi olarak düşünülüyorsa yukarıdan aşağıya aday belirleme yapısının reddedilmesi gerektiğini söyledi. Gezi’deki imkânı ıskaladık Erdoğan alanı yine dolduramadı SAVAŞ KÜRKLÜ u Günler öncesinden yapılan hazırlıklara karşın Erdoğan’ın Adana mitingi sönük geçti. Yaklaşık 15 bin kişinin katıldığı mitinge gelenlerin alana kendilerine verilen barkodu okutarak girmesi dikkat çekti. Erdoğan yine Andımız’a çattı. ları okutarak girmeleri, mitinge gelenlerin çoğunun ya kamu görevlisi ya da belediye çalışanları olduğu kuşkusunu yarattı. Bahçeli, Demokrasi Paketi’ni sert sözlerle eleştirdi: AKP demokrasiyi kuklaya çevirdi İstanbul Haber Servisi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kazlıçeşme’deki “Milli Değerleri Koru ve Yaşat” mitingindeki konuşmasında, Başbakan Erdoğan’ı ve “demokratikleşme paketi”ni sert sözlerle eleştirdi. Bahçeli, partisi tarafından düzenlenen mitingde alanı dolduran partililerin coşkulu alkışları arasında saat 17.00 sıralarında kürsüye çıktı. Konuşmasına “Büyük Türk milleti” sözleriyle başlayan Bahçeli, “Bu kalabalığa şahit olmaktan övünüyorum. Buradaki kalabalık hepimizi daha da cesaretlendirmiştir. Türk’e kefen biçmeye çalışan şerefsizlere ‘dur’ diyecek milli irade nerede? Şüphesiz buradadır” dedi. KAZLIÇEŞME HINCAHINÇ DOLDU B inlerce partilinin katıldığı MHP mitinginde Kazlıçeşme Meydanı tamamen doldu. Partililer, MHP flamalarının yanı sıra Türk bayrakları taşıdı. Konuşma, barkovizyondan da katılımcılara izletildi. Alanı gören İstanbul surlarına ve alanın girişine “Andımız”ın yazılı olduğu pankart asıldı. Mitingin sonunda MHP İstanbul İl Başkanı Abdurrahman Başkan, Bahçeli’ye sembolik olarak İstanbul’un altın anahtarını hediye etti. Alandakiler, “Devletin başına Devlet gelecek”, “Vur de vuralım, öl de ölelim”, “Ne mutlu Türk’üm diyene” şeklinde sloganlar attı. Etkili kent muhalefeti Miting alanını dolduranlar, Bahçeli’nin sözlerini “Vur de vuralım, öl de ölelim” sloganlarıyla karşıladı. Bahçeli şöyle devam etti: “Demokrasi en çok istismar edilen, özgürlük ise en çok yıpratılan ve gerçek anlamında koparılan kelime olarak hafızalara kazandı. İleri demokrasiyi, bölünme olarak belirleyen Başbakan ve hükümeti demokrasiyi kuklaya çevirdi. Demokrasinin ruhuna aykırı olan ne varsa AKP tarafından uygulandı. Demokratikleşme hamleleri PKK’nin aklanması, temize çıkarılması ve taleplerinin karşılanması için seferber edildi.” Bahçeli, mitingin sonunda, okullarda kaldırılan “Andımız”ı partililere okuttu. ADANA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın temel atmak, açılışlar ve kura çekilişi yapmak üzere geleceği Adana’da AKP il ve ilçe yöneticileri ile valilikle belediyelerin yaptığı çalışmalar yine mitingin yapılacağı alanı doldurmak için yeterli olmadı. Daha önce CHP ve MHP’nin hınca hınç doldurduğu alanda, merkez ilçeler hariç özellikle Ceyhan ve diğer il ve ilçelerden getirilmiş, bindirilmiş kıtalar olduğu gözlenmesine karşın 15 bin kişi vardı. Günler öncesinden hazırlıkların yapıldığı, okullara ve sağlık merkezlerine, miting afişlerinin asılması için yazılar gönderildiği, bu arada bazı camilerde verilen cuma hutbelerinde bile mitinge katılmaları için cemaate telkinde bulunulduğu iddialarının yayıldığı mitingin yapılacağı alana girişte ise manzara istenildiği gibi olmadı. Girişlerin hemen yanına kurulan masalarda gelenlerin ellerine verilen barkot Andımıza çattı “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganları ve Rabia işaretleri arasında platforma gelen ve “Rabia’yı unutmayın” diyerek Rabia işareti yapan Erdoğan, Adıyaman’da başlattıkları yatırım hamlesini Adana’da sürdürdüklerini belirtti. Erdoğan şunları söyledi: “Şimdi bu rakamlar ortadayken, Adana’ya gelip milliyetçilik, ulusalcılık satmaya çalışanlara sormak lazım. Sizler ülkeyi borçlandırdınız, bizler temizledik. Biz slogan milliyetçisi değiliz. Her sabah çocukları sıraya dizip 1933’lerden kalma, geri kalmış ülkeleri hatırlatan sloganları attırmak değildir. ‘Doğruyuz’ dediler yolsuzluğa battılar. ‘Çalışkanız’ dediler yıllarca yan gelip yattılar” Erdoğan bugün de bazı açılışlara katılacak. 1990 yılında katledilen yazarımız için Karşıyaka’daki gömütü başında tören düzenlenecek Bahriye Üçok anılıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bombalı suikast sonucu 6 Ekim 1990’da yaşamını yitiren Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi, Ordu Milletvekili, SHP Parti Meclisi üyesi ve gazetemiz yazarı Bahriye Üçok, katledilişinin 23. yılında, Karşıyaka Mezarlığı’ndaki gömütü başında anılacak. Üçok için bugün saat 11.00’de, sevenleri ve yakınları gömütü başında bir araya gelecek. Ardından, saat 18.00’de, Üçok, Bahriye Üçok Parkı’nda karanfiller ve mumlarla anılacak. Üçok’un katledilişinin 23. yılı nedeniyle Cumhuriyet Kadınları Derneği’nden (CKD) yapılan yazılı açıklamada, “Aydınlanmacı bir bilim kadını olan Üçok, dinin, gerici bağnazlıktan kurtulması için gösterdiği çabanın bedelini, Turan Dursun, Musa Anter ve Sivas’ta yakılan 33 can gibi yaşamı ile ödedi. Üçok, 1989 yılında, SHP Genel Sekreter Yardımcısı Güler Tanyolaç’a sunduğu raporda, ‘Laiklikten dönüşü düzeltmek, ekonomiyi düzeltmek kadar kolay değildir. Bu noktayı yani laikliği birinci planda tutmak, inanıyorum ki hem kadın haklarını hem de Türkiye’nin bütünlüğünü sağlamakta tek çıkar yoldur’ diyordu. Bu saptama 1923’lerden bu yana toplumumuzun laik bir yapıya kavuşması için sürdürülen çabalara karşı direnen gericiliğin boş durmadığını, gizli ve açık tırmanışını sürdürdüğünü işaret eden ciddi bir uyarı idi. Ne yazık ki tam da bugün, bu saptamanın yapılışından 24 yıl sonra içinde bulunduğumuz durum, laiklikten dönüşün kolay onarılır bir durum olmadığını açıkça gözler önüne sermektedir” denildi. Açıklamada, Üçok’a atfen şu ifadelere yer verildi: “Şimdi, bize kitabınıza verdiğiniz ad gibi ‘Aranızdan ayrılışımdan bu yana bir arpa boyu yol gitmediniz mi?’ diyebilirsiniz. Size müjde vermeliyiz ki yola çıkılmıştır. Haziran Direnişi ile gençliğimiz, kadınlarımız, erkeklerimiz ayaktadır. 2013, gericiliğin kaybetme yılıdır. Türban, kadın başına sarılmış ama gözlerini kapatamamıştır. Gözlerimizi açıyor ve güçlerimizi birleştiriyoruz. Bu 29 Ekim’de demokratik ve laik bir Türkiye için Cumhuriyete sahip çıktığımızı milyonlarla haykıracağız. Bizi duyacaksınız. Kıvanacaksınız. Anınız önünde saygı ile eğiliyoruz.” TSK: 12 ayda sorun yok olis ‘Gezi’de’ neşemizden korktu’ Önder, ‘Ya oylar bölünürse’ sendromunun yıllardır sol sosyalist yapılarda etkili olduğunu kaydederek “Yerel seçimler kendi kaderimizi elimize alma dönemi olarak sayılabilir. Gezi Parkı’nda devlet, polis, öfkemizden değil, neşemizden korktu, çıldırdı. Bu neşe, siyasal zekânın tezahür ediş biçimiydi. Yerel seçim yaklaşırken bu kadar asık yüzlü savaşa gider gibi davranan yapılar halkta bir karşılık bulamayacak” diye konuştu. ‘P n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 15 ay olan uzun dönem zorunlu askerlik süresinin 12 aya düşürüleceğini açıklamasının ardından Genelkurmay Başkanlığı, 12 ay üzerinde mutabakata varıldığını bildirdi. Genelkurmay Başkanlığı’ndan edinilen bilgilere göre; askerliğin 12 aya düşürülmesi konusunda mutabakata varıldı. Buna göre askerlik hizmetinde uzun dönem 12 ay, kısa dönem de 6 ay olacak. Yedek subaylık süresi ise 12 ay olarak devam edecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle