19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 EKİM 2013 PERŞEMBE 4 HABERLER Erdoğan Teziç, kamuda türbanı serbest bırakma planının yargı kararlarıyla çeliştiğine dikkat çekti Demokrasi ve Çözüm Paketi Değil Harfler sözcükleri, sözcükler tümceleri oluşturup düşünceleri ifade ederler. Düşünceler özgür değillerse tümceler de, isimler de, sıfatlar da, fiiller de, harfler de özgür olamazlar. Düşünceleri yasakladıktan sonra, harfler üzerindeki yasağı kaldırmışsın neye yarar? Şu anda durum nedir? “W”, “Q” ve “X” kullanmadan yazdığın yazılar, Tayyip Erdoğan’ı veya iktidarını eleştiriyorsa suçtur, ama eğer onları övmek için yazılmışlarsa, yasak harflerle yazılmış olsalar bile makbuldürler. Peki de demokrasi bunun neresinde? 2013 Türkiyesi’nde, hiçbir şey demokrasi paketi kadar zorunlu olamaz. Çünkü düşünce ve ifade özgürlüğüne şiddetle ihtiyaç var, toplantı ve gösteri özgürlüğüne gereksinim duyuluyor. Bağımsız yargı değil, bağımlılığı müeddep sınırlar içinde kalan, bir yargıya öylesine ihtiyaç duyuluyor ki, sormayın. İnsanlar demokrasiyi değil demokrasi benzerini bile özlüyorlar. Böyle bir ortamda demokrasi paketi sevinçle, coşkuyla karşılanmaz da ne olur? HHH Ama 30 Eylül Pazartesi günü açıklanan paketin özgürlükle, demokrasiyle falan uzaktan yakından ilgisi yok. 20 Temmuz 1974 Kıbrıs harekâtı ne denli barış eylemi idi ise, 30 Eylül 2013 paketi de o kadar demokratiktir. Düşüncenin yasağını kaldırmadan harflere özgürlük veren metni demokrasi paketi diye sunarak kimse kimseyi kandırmasın! Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden geçerken Nevşehir Üniversitesi’ni, Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak anarak ya da Çingene nefretini doruğa vurdururken Roman Enstitüsü açıyorum diye kimse insanlarla kaba biçimde alay etmesin! Eğer amacımız demokrasiyse bilelim ki, bu paketin demokrasi getirdiği de yok, öyle bir şey istediği de... Yok, eğer olaya Dengir Mir Mehmet Fırat gibi, “Kürtlerin temel hak ve özgürlüklerini” saptamayı amaçlayan bir metin olarak bakıyorsanız, o zaman da yine aynı noktaya gelir tıkanırsınız. Çünkü eğer bu metin ülkenin tümündeki özgürlük ve demokrasi sorunlarını çözemiyorsa, hiçbir anlam taşımaz. Çünkü nasıl Diyarbakır’da esirken Taksim Gezi’de özgür olamıyorsan, Taksim Gezi’de esaret hüküm sürerken Diyarbakır’da özgürlük egemen olamaz. Ama eğer, birinci sorunun özgürlük ve demokrasi olduğunu düşünmüyor, onun yerine sonu ayrılığa varan salt bir etnisite sorununu yerleştiriyorsan, iş değişir. HHH O zaman Taksim Gezi ve Diyarbakır özgürlük ve demokrasi bağlantısı kalmaz. Olaya yaklaşımı bu olanların ve özgürlüğü böyle algılayanların da Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı paketten tatmin olacaklarını düşünmek de mümkün değil. Nitekim ilgililer, Tayyip Bey’in paketini yetersiz bulduklarını açıkladılar. Bu açıklamalarda talep çıtasını yüksek tutmanın da etkisi olduğu yadsınamaz. Yoksa özel okullarda içeriği Milli Eğitim Bakanlığı’nca belirlenip denetlenecek anadilinde eğitim (bazı dersler zorunlu olarak Türkçe verilecek) yine de bu yolda yeni ve ileri bir adım olarak kabul edilebilir. Anayasada yer alacak olan Kürtçe eğitimin tümüyle bu pakette yer almasını beklemek zaten şu an için mümkün değildi. Tayyip Erdoğan bunu göze alamazdı. Zaten bugünkü ortamında, çözüme yöneliş, bölgede iktidarın fiilen el değiştirmesine göz yumulması yoluyla, bir şey olmuyormuş gibiyken bir şeylerin olmasıyla gerçekleştiriliyor. Bu açıdan paket ne demokrasi içeriyor ne de Kürtlerin taleplerini tam tatmin edecek çözüm önerileri; peki bu durumda başarı sağlayabilir mi? Demokrasi ve kimi Kürtlerin beklentileri açısından hayır. Ama Tayyip Erdoğan’ın seçim hesapları açısından aynı şey söylenemez. Bu paket akıl ve çözüm açısından değilse de kurnazlık bakımından zengindir. ‘Hukuk dışı çözüm’ FIRAT KOZOK ANKARA Eski YÖK Başkanı, anayasa profesörü Erdoğan Teziç, demokratikleşme paketinde yer alan seçim sistemi önerilerinin hiçbirinin kamu yararı amacı taşımadığını söyledi. Teziç, kamuda türban düzenlemesinin de hukuk dışı olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Teziç, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı yeni demokratikleşme paketine ilişkin şu saptamalarda bulundu: Usul esası belirler: Hukukta usul esası belirler. Bu paketin açıklanması aşamasında usulün de eğer paket demokratik içerik taşıyacaksa demokratik biçimde olması lazım. Başka bir deyişle u Hükümetin önerdiği seçim sistemi değişikliklerinin kamu yararı için değil, siyasi amaçlı olduğunu belirten anayasa profesörü Erdoğan Teziç, türban sorununun çözümü için geliştirilen formülün de hukuk dışı olduğunu söyledi. ‘Usul esası belirler’ diyen Teziç, ‘’Bu paket hazırlanırken muhalefet ile görüşülmesinde isabet vardı’’ diye konuştu. İki millet olgusuna kapı açılır: Eğitim dediğimiz şey, çok erken yaşta vatandaşlık ve yurttaşlık bilincinin verilmesini de içerir. Eğer anadilinde eğitim diyorsanız, o zaman siz bütün dersleri başka dilde vereceksiniz ki burada gündemde olan Kürt dilinin eğitim dili olarak verilmesi. O zaman soru şu; siz anadili olarak Kürtçe okutulurken, hangi vatandaşlık ve yurt bu paket hazırlanırken muhalefet ile görüşülmesinde ya da liderler düzeyinde bir görüşme yapılmasında isabet vardı. Baraj tartışması: Bugüne kadar hiçbir siyasi parti iktidardayken, parlamento çoğunluğu elindeyken kendi aleyhine olabilecek bir seçim sistemini önermemiştir, önermez. O bakımdan bu konuyla ilgili öneriler kamu yararına dönük değil, tamamen siyasi amaçlı. severlik bilincini vereceksiniz? Siz iki farklı dille eğitim sürecini başlatırsanız, iki farklı millet olgusuna da kapıyı açmaya başlarsınız. Parası olmayan Kürt ne yapacak?: Özel okulda anadilinde eğitim konusu beni çok şaşırttı. Bu düzenleme, özellikle parası olan, varlıklı Kürt kökenliler için geçerli olacak. Peki, ‘fakirler ne olursa olsun’ mu denilecek? Türban çözümü: Türban konusu hukuk bir kenara bırakılarak fiilen çözülmek isteniyor. Çünkü bu konuyla ilgili Anayasa Mahkemesi kararları var, onlar duruyor. Bugünkü ortamda öyle anlaşılıyor ki, bunu fiilen çözme yoluna gidiliyor. MİTİNG ÇAĞRISI ‘Pakette Aleviler yok sayıldı’ İstanbul Haber Servisi İstanbul’daki Alevi kurum ve örgütleri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından geçen pazartesi günü açıklanan “demokratikleşme paketi”nde Alevilerin yok sayıldığını belirterek, tüm yurttaşlara, İstanbul’da 3 Kasım tarihinde gerçekleştirecekleri miting için dayanışma çağrısında bulundular. Şahkulu Derneği Başkanı Mehmet Turhal “Paket ile Aleviler paketlenip devre dışına itilmiştir. Ancak Alevilerin öyle paketlenip devre dışına çıkarılamayacağını hep beraber yaşayarak göreceğiz” dedi. Zeytinburnu’ndaki Erikli Baba Dergâhı’nda dün, Alevi örgütleri adına gerçekleştirilen ortak toplantıda, İstanbul Alevi Kurumları adına basın açıklaması yapan Şahkulu Derneği Başkanı Mehmet Turhal, “demokratikleşme paketi”nde Alevilerin devlet hafızasından silindiği ve görmezden gelindiğini söyledi. Turhal, “Alevi kelimesinin dahi ifade edilmekten çekinildiği bir açılım veya paket, Türkiye’ye ne demokrasi, ne barış, ne de huzur getirecektir. Ülke nüfusunun üçte birini oluşturan Alevileri ve Alevi inancını görmezden gelmek, bizler tarafından bilinçli olarak bu kitlenin dışlanması, ayrıştırılması ve yok sayılması olarak algılanmıştır” dedi. Turhal, “demokratikleşme paketi”nin yapay bir gündem yaratıp ülkede gelişen olayları gözden kaçırmak amacı taşıdığını vurgulayarak “Kısaca dağ fare bile doğurmamıştır, sadece biriken bulutları dağıtmak için bir rüzgâr estirilmiştir. Bizler sorunlarımızı aşmak için barışçıl ve demokratik tüm yolları deneyeceğiz. Ancak suskun ve pasif kalmayacağız” diye konuştu. Alevi Dernekleri Federasyonu Başkanı Hüsniye Takmaz ise “Başbakan, Nevşehir Üniversitesi’nin isminin Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak değiştirileceğini bir lütuf gibi yapıyor. Eğer öyle bir şey yapacaksa 3. köprünün ismini değiştirseydi” dedi. Takmaz, paketin Alevilerin sorunlarını çözmediğini belirterek beklentilerini özetle şöyle sıraladı: “Cemevlerine yasal statü verilmelidir. Hacı Bektaş Dergâhı ile ilgili düzenleme yapılmalı. Zorunlu din dersleriyle ilgili düzenleme bir an önce hayata geçirilmelidir.” DEMOKRATİKLEŞME PAKETİNİ SAVUNDU İğneli Fırça ZAFER TEMOÇİN Erdoğan: Avrupa ülkelerini geçtik İstanbul Haber Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan, “demokratikleşme paketi”ni savundu, yeni ve önemli bir sürecin adımını attıklarını söyledi. Her türlü terör eylemini kınadığını kaydeden Erdoğan, “Çocuğu, masumu öldüren herhangi bir örgütün Esad’dan hiçbir farkı yoktur. ‘Adı Müslüman’mış. Hayır. İslamda terörist olamaz. İslam bir barış dinidir” dedi. İstanbul’da katıldığı OECD Eğitim Bakanları Gayriresmi Toplantısı’nda konuşan Erdoğan, “Özel okullarda arzu edilen anadillerinde eğitim yapılabilmesinin yolunu açarak, bu alanda bizi pek çok Avrupa ülkesinin dahi önü ne geçiren bir reformu hayata geçirmiş olduk” diye konuştu. Gelişmişliğin, kalkınmışlığın özellikle kriterler açısında tek başına ekonomik güçten ibaret olmadığını dile getiren Erdoğan, “Bir ülkede demokrasi işlemiyorsa, insan haklarına riayet edilmiyorsa, temel hak ve özgürlükler güvence altına alınmamışsa o ülkenin gelişmişliğinden bahsetmek mümkün değildir” diye konuştu. “Zulmün olduğu yerde demokrasi olmaz” diyen Erdoğan, “İnsan hayatının hiçe sayıldığı yerde özgürlükten söz edilmez. Savaşın, çatışmanın, ölümün olduğu yerde bu kavramların hiçbirinin anlamı yoktur” değerlendirmesini yaptı. Bakan Ergin: Zaman kaybetmeyeceğiz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Sadullah Ergin, demokratikleşme paketinde yer alan düzenlemelerle ilgili “hiç zaman kaybetmeden adım atılacağını” söyledi. Ergin, “Demokratikleşme Paketi ve Türkiye’de Demokrasinin Konsolidasyonu Paneli”ne gelişinde gazetecilerin soruları üzerine şöyle yanıt verdi: “Pratik olanlar şu anda hazırlanıyor. Yasa gerektirenlerin taslak metinleri elimizde hazır. Redaksiyonlarını yapıyoruz. Bu süreç içerisinde yapılan eleştiriler, ortaya atılan fikirler bizim ilgi alanımızda. Bunları da takip ediyoruz. Dolayısıyla bu süreç içerisinde makul önerileri de bu paket içerisinde ya da yapacağımız değişik düzenlemelerde değerlendirebiliriz. Seçim sistemi ve barajla ilgili hususu biz seçenekli olarak paylaştık. Bakarsınız kamuoyundan ya da STK’lerden, siyaset kurumlarından farklı öneriler gelebilir.” ‘Andımız faşist bir anlayışla uygulanmış’ Haber Merkezi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan, ilkokullarda okutulan Andımız’ın kaldırılmasına ilişkin olarak “Tek tip, buyurgan, kısmen faşist bir anlayış olarak uygulanmış. O metnin içeriğinde çok farklı tabirler var. Muhafazakâr kesimler de rahatsız olabiliyor. Metin farklı toplum kesimlerini rahatsız ediyor” diye konuştu. Akdoğan, katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Akdoğan, demokratikleşme paketinde Alevilere yönelik çalışmaların olmaması eleştirilerine ilişkin olarak “Alevi kesimi ciddi travmalar, büyük zulümler yaşadı. Atılması gereken çok adım var, çalışıyoruz” diye konuştu. Akdoğan BDP’nin demokrasi paketine yönelik eleştirilerine de “Yapılan her şeyi eleştiriyor. Kürtlerin CHP’si gibi davranması BDP’ye kaybettirir” yorumunda bulundu. TAPULU ARAZİLERİ İADE EDİLDİ Ezidiler topraklarını CİVAN DEĞER davayla geri aldı BATMAN Baskılar ve çatışmalı süreç nedeniyle 1992’de Almanya’ya göç eden Ezidiler, emanet bıraktıkları toprakları mahkeme kararıyla geri aldı. İnançları nedeniyle yaşadıkları baskılar ve bölgede yaşanan çatışmalar nedeniyle Batman’ın Beşiri ilçesine bağlı Kuşçukuru köyünden 1992’de Almanya’ya göç eden Ezidiler, topraklarını köydeki aşiretlere emanet etmiş ancak geri dönmek istediklerinde topraklarını geri alamamışlardı. Ezidiler, tapulu arazilerini geri alabilmek için hukuk mücadelesi başlatmıştı. Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dün yapılan duruşmada mahkeme, arazilerin Ezidilere iade edilmesine karar verdi. Ezidi toplumunun önde gelenlerinden Nedim Erkiş, “Çok memnunuz ve mutluyuz. Bu davanın kazanılması bizim köye ve ülkemize geri dönmemizin mesajıdır” dedi. [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle