19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 EKİM 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 Santralın ÇED raporunda çevre ve insan sağlığını tehdit edecek unsurlar göz ardı edildi Akkuyu sınıfta kaldı AB hatalarını kabul etsin Ekonomi Servisi Ünlü yatırımcı George Soros Avrupa Birliği’nin (AB) içinde bulunduğu durumu kâbus olarak niteledi ve birliği bir tek Almanya’nın kurtarabileceği ni söyledi. So ros, Almanya’daki seçimlerle birlikte Avro krizinin sona erdiğini ancak krizin AB’yi değiştirdiğini kaydetti. Soros, “AB, eşit seviyedeki ülkelerin, birliğin iyiliği için egemenliklerinin bir kısmından feragat ettiği, katılımın gönüllü olduğu bir organizasyon olarak yola çıktı. Şimdi ise AB, borçlular ve alacaklılar arasında, katılımın zorunlu ve eşitsiz olduğu bir örgüte dönüşmüş durumda” dedi. Ekonomi Servisi Akkuyu Nükleer Santralı’nın Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu için İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu tarafından düzenlenen toplantıda sivil toplum kuruluşlarının çevre ve insan hayatına yönelik pek çok sorusu yanıtsız kaldı. Santralın doğal yaşam alanları, orman alanları ve tarım arazileri üzerinde yaratacağı tahribata raporda yer verilmedi. Toplantıya; davetli üniversiteler, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Enerji, Orman, Kalkınma, Bilim Sanayi ve Teknoloji bakanlıkları gibi 58 farklı kurumdan oluşan komisyon üyeleri ile toplantıya katılımı talep eden sivil toplum kuruluşları katıldı. TEMA Vakfı, Greenpeace Akdeniz, Ekoloji Kolektifi Derneği, Mersin Nükleer Karşıtı Platform ve Tabipler Odası’nın yer Akkuyu için hazırlanan ÇED raporunun değerlendirme toplantısında Greenpeace, TEMA Vakfı gibi sivil toplum kuruluşlarının yönelttiği “Reaktör nasıl ‘güvenli’ olarak tanımlanıyor?, Nükleer atıklar nasıl bertaraf edilecek?” gibi sorular yanıtsız kaldı. aldığı toplantıda, ÇED raporunun sunulmasının ardından sivil toplum katılımcılarının yorum ve soruları alındı. Havada kalan sorular şöyle: Nükleer atıklar ne olacak? Raporda nükleer atıkların bertarafı konusunda herhangi bir çözüm yok. Atıkların 10 yıl boyunca muhafaza edileceği belirtiliyor ama bunun nerede ve ne şekilde olacağına dair detaylı bir analiz ortada yok. Reaktör daha önce denendi mi? Akkuyu’da kullanılacak VVER1200 model reaktörün dünyada henüz çalışan bir örneği bulunmuyor. Bu da ÇED raporundaki önemli ölçütlerden birisi olan ‘sınanmışlık’ maddesini ihlal ediyor. Santral sökümünü kim yapacak? Santrali yapacak şirket, Rosatom. Şirketin ticari düzeyde nükleer santralları devreden çıkarma deneyimi yok. Ciddi bir kaza olursa ne yapılacak? Raporda santralda kaza olması halinde ne yapılacağı konusunda bir madde yok. Oysa herhangi bir kaza halinde Türkiye ve çevresindeki ülkelerde milyonlarca insan etkilenecek. Deniz canlıları düşünüldü mü? Raporda santralın deşarj suyunun deniz sıcaklığında yaratacağı etkiler belirtilirken, denizdeki canlı yaşamını nasıl etkileyeceği ile ilgili veriler de yer almıyor. Proje için kesilecek 220 bin ağaç, “kabul edilebilir” olarak nitelendiriliyor. Akkuyu Nükleer Güç Santralı Genel Müdürü Aleksander Superfin ise AA’ya yaptığı açıklamada Fukişima Nükleer Santralı’nda meydana gelen sızıntının kendilerini daha fazla tedbir almaya ittiğini belirterek, Akkuyu projesinin tüm tarihi olaylar dikkate alınarak hazırlandığını savundu. Superfin, ÇED raporunun onayını ocak ayında almayı beklediklerini söyledi. Akkuyu’nun ÇED raporunun değerlendirilmesine 2. İnceleme Değerlendirme Komisyon Toplantısı’nda devam edilecek. Demokrasinin Biçemine Evet “Demokratikleşme Paketi”nin, iktidarlarının yandaşıkarşıtı olma, çıkarlara hizmet çerçevesinde, gerçek demokratikleşme, evrensel ölçütler yok sayılarak tartışılması.. gerçekleri algılama boyutunda kelimenin tam anlamı ile eskisinden beter bir bilgi kirliliğini, en kötüsü de bıkkınlığı, sonuçlarının yaşamımıza yönelik yaşamsal işlevlerine duyarsızlığı üretti... Çözümsüzlük, çaresiz hastalıklar noktasında hani “Ne olacaksa olsun” deriz ya.. iktidarları güdümlü kamuoyu oluşturmada galiba en çok bu stratejiye ağırlık veriyor... Bireylerin, kitlelerin, örgütlü duruş koyabilme, demokrasiye katkıda bulunma güçlerinin kırılmasına öncelik veriliyor... “Demokratikleşme Paketi”nin içerik olarak demokratikleşmenin önünü açmada yetersiz kalmasından çok daha olumsuz sonucu, demokrasinin işleyişine ilişkin algılamaların kırılmasında yarattığı sonuçlar olmalı... Söz konusu tüm yasal değişiklikler, iktidar icraatlarında, demokrasi yolundan yaşanan sapmaları uzun zaman süreci içinde yine demokrasinin içinde düzeltme şansı hep vardır... Oysa bireyler, kitleler, örgütlenmeler olarak demokratik haklarımızı kullanma yetilerimizi yitirdikçe, bir biçimde; kimlik deformasyonu, algılama bozukluğu, teslimiyetçilik, korku, yılgınlık, çaresizlik.. içinde haklarımızı kullanmaktan vazgeçtiğimizde, haklarımızın varlığını dahi unuttuğumuzda, biat kültürü içinde, teslim olmuş, geriye çekildikçe sandık sonuçları demokrasinin değil, katledilişinin aracı oluverir... Gelişmiş ülkeler demokrasilerle, gelişmemişler birbirlerine ırkdinmezhep ayrımcılığı içinde kırdırılanlar arasındaki uçurumun sihirli anahtarı işte bu biçem, düzen işleyişi farklılığındadır... Dünün haberleri arasında dünyanın süper gücü ABD’nin demokratik işleyişinde yaşanan kriz, dünyayı da etkilediği için ön sıralardaydı. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin günlük, ekonominin gerçeğinden çok sanalı üzerinden işleyen borsaları düzeninde geçici iyileşmeler ürettiği için de güncel sevindirik olanlar, kazananları da vardır... Dünyayı parmağında oynatabilen süper gücün, başkanlık düzeninde çok yetkin iktidar gücüyle donatılmış başkanı Obama, yıllardır sosyal güvenlik sisteminde yapmak istediği reformu Kongre’ye, ikili meclislerine kabul ettiremiyor... Dünyanın en zengin ülkesinde milyonların ne kamu ne de özel sigortaları var. Bu hak verilmiyor... HHH Şimdi konumuz emperyal düzenin çarklarında insan hakları, paylaşımda son onlu yıllarda yaşanan uçurum, geriye gidiş, sağlıkeğitimiş sahibi olma haklarının katledilişi de değil... Hani bizde yaratılan kamuoyuna göre, sözde ileri demokrasi adına Başbakan Erdoğan’ın çok istediği başkanlık sisteminde, en güçlü başkan ABD Başkanı’nın, ortada geçerli bir demokratik düzen varsa bu hakları kullanmada ne kadar başına buyruk olamayacağı... Bizimkinin başkanlık düşlerinin aslında ABD sisteminden çok uzak, padişahlığın üstünde, keyfilik yetkileri öngördüğünü de tartışma dışı yapalım. Başbakanlık yetkilerini Türkiye koşullarında kullanabilmesinde gelinen boyutlara bir bakalım... “Demokratikleşme Paketi” gibi ülkenin her bireyini çok ilgilendiren, ileriye dönük bir önemli çalışmada, Osmanlı padişahlarından bile daha yetkin güç kullanımına kimselerin itirazları olamıyor... Bakanlar, milletvekilleri, medya elbette biat kültürü ile kabul ettirilmiş yandaşları, seçmenleri demokratik haklarını en baştan teslim ediyorlar... Son kararın verilmesi yetkisi, demokratik düzenin işleyişinin bir parçası olarak değil, özden, içerikten baştan kabul ediliyor. “Demokratikleşme Paketi”nin yaşamlarını düzenleyeceği milyonlar, kesimler, siyasal, demokratik örgütlenmeler, bireyler.. gönüllerinden ne isterlerse istesinler bir yana... Paket içindeki kararların, ilkelerinin gerçek demokratik ölçülere uyup uymamasının ölçüsünde de mutlak son karar yetkisi tanınıyor... İşin, ipin ucu öylesine kaçık ki.. ağzını açan ana muhalefet partisinin lideri, Alevilik gibi milyonları kapsayan inancın sahipleri, gündemine göre en yetkin örgütlenmelerin uzmanlık, sorumluluk temsilcileri olsunlar fırçayı yiyorlar... Sonra da yandaşlar cephesi hiç yüzleri kızarmadan, Başbakan’ın karizmatik liderliği, çalışkanlığı, yaptığı işler, paketin içindeki olumlulukların görülmesi gerektiğinden söze giriyor, tartışma kapılarını bu sınırlar içinde tutmaya bakıyorlar... Demokrasinin alfabesini, var olan anayasal, demokratik, hukuk devleti düzeni içinde öncelikle, ödünsüz demokratik iktidar icraatları kültürünün işleyişi gereğini, zorunluluğunu atlıyorlar... Pakette ileriye dönük kimi olumlu demokratikleşmenin önemli adımları varmış... Hadi canım sen de... Olumlu, önemli adımların bütünlük içinde ne sonuçlar üretebileceğini nasıl tartabileceğiz ki... Öncelikle önemli bir demokratik paketin yürürlükteki demokratik, hukuk devleti düzeni, iktidar icraatları ile ölçülmesi, tartılması gerekmez mi? Demokratik açılım, geliştirilmesi öncelikle, ancak demoratik hukuk devleti düzeninin işleyişi içinde olabilir... Ocakta onay bekleniyor Kendi elektriğini üret kendin tüket Kendi konutunun çatısında, sitesinin bahçesinde, organize sanayi ve serbest bölgelerde, lisans almadan güneş, rüzgâr enerjisiyle elektrik üretip ihtiyaç fazlasını satmak isteyenlerin beklediği yönetmelik yayımlandı. Lisanssız elektrik üretimi sınırı 2 kat artırılarak 1 megavata çıkarıldı. Ekonomi Servisi Lisanssız elektrik üretimini düzenleyen “Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik” ve bu yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin “tebliğ” Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yeni düzenleme ile lisanssız elektrik üretiminde sınırlama 500 kilovat’tan 1 megavat’a çıkarıldı. Yeni yönetmelik ve tebliğ şu yenilikleri getiriyor: l Başvuruların önü açıldı: Daha önce durdurulan lisanssız elektrik üretim başvurularının önü açıldı. Böylece özel ve tüzel kişilerin (örneğin toplu konutlar, üniversiteler, alışveriş merkezleri) “kendi üretecekleri elektriği karşılamak için üretim yapmaları” esas olacak. l Aynı bölge şartı: Yeni yönetmelik uyarınca üretilecek elektrik enerjisinin, üretim tesisiyle aynı yerde kurulu tüketim tesisi ya da tesislerinde tüketilemeyen miktarı, aynı dağıtım bölgesinde olması şartıyla aynı kişinin uhdesindeki başka bir tüketim tesis ya da tesislerinde tüketilebilecek. lİstisnalar dışında ticaret yasak: Lisanssız üretim tesisleri, istisnalar dışında, ticarete konu edilemeyecek ve üretim tesisinin bulunduğu dağıtım bölgesinin dışında tüketime sunulamayacak. l Üretim fazlası kime nasıl satılacak? Yönetmelik çerçevesinde elektrik enerjisi üreten gerçek veya tüzelkişiler ihtiyacının üzerinde ürettiği elektrik enerjisini sisteme verebilecek. Üretim ve tüketim tesisleri ve gereken yerlere çift yönlü ölçüm yapabilen saatlik sayaç takılacak. l Yan gelip yatmak yok: Mücbir sebepler dışında yönetmelikte belirlenen sürelerin sonunda üretim tesisi tamamlanmazsa bağlantı anlaşması ile su kullanım haklarına ilişkin izin belgeleri kendiliğinden hükümsüz hale gelecek. TİSK: Verimlilik azaldı Media Saturn 1 yılda 500 kişiye iş yaratacak Ekonomi Servi ları her zaman değerMedia Saturn kendini Türkiyeli olarak si Media Saturn lendirir. Türkiye’de şu Holding’e bağlı faanda 2 bin 500 çalışatanımladı. Önümüzdeki yıl Anadolu’ya aliyet gösteren Menımız var. yayılacak. CEO Bülent Gürcan “Biz dia Saturn, Türkiye’de * Türkiye, Media Saburadayız ve yatırımlarımıza hız 2014’e kadar 10 yeni turn Holding içinde kimağaza açarak 500 kilit role sahip. Tüm dünveriyoruz. Pistin başındayız kalkış şiye istihdam yaratacak. yada, 300 milyon müşteiçin 1 numaradayız” Media Saturn Türkiye Üst rimiz var. Yıllık cirosu 21 Yöneticisi (CEO) Bülent Gürmilyar Avro olan grubun en dedi. can, Operasyonlardan Sorumlu stratejik ülkesi Türkiye. Genel Müdür (COO) Marcus Tengler * 15 ülkede 50 yıldır pazarda yer ve Finanstan Sorumlu Genel Müdür (CFO) alan Media Saturn’ün, dünyada 65 bin çaKorhan Öz’ün katılımıyla yapılan toplantılışanı; 720 adet Media Markt ve 230 adet da şirketin önümüzdeki döneme ilişkin heSaturn mağazası ile tüketici elektroniğindefleri paylaşıldı. Gürcan, “Biz kendimizi de hizmet veriyor. Türkiyeli olarak algılıyoruz. Yabancı zin* Türkiye’de 13 ilde 29 mağazası ile pacirler geldikleri gibi gidiyor diyorlar, ama zarda 2’nci konumda. biz burdayız. Türkiyeliyiz. Media Saturn * Rakiplerimize oranla büyük metrekaHolding, yatırımda Türkiye’yi, odaklandığı relerde yer alıyoruz. Son 1 yılda 145 bin bir ülke konumuna aldı. 2014’te daha fazadet beyaz eşya, yaklaşık 500 bin akıllı tela Anadolu’ya yayılacağız. Biz buradayız lefon satışı gerçekleştirdik. * Bu yıl Anadolu’ya yatırımlarımızı ve yatırımlarımıza hız veriyoruz. Pistin bahızlandırdık, ekim ayında Gaziantep ve şındayız kalkış için bir numaradayız” deŞanlıurfa’da ilk mağazalarımızı açıyoruz. di. Gürcün şu bilgileri verdi: 2013’te toplamda Saturn dahil 37 mağa* Büyümek için her türlü fırsatı değerlenza ile yılı kapatacağız. diriyoruz. Media Saturn Holding satın alma Ekonomi Servisi Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), bu yılın ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre üretimin yüzde 3.7 ve istihdamın yüzde 3.8 artmasına karşın verimliliğin yüzde 0.1 azaldığını bildirdi.Verimliliğin, üst üste 6 çeyrektir küçüldüğüne dikkat çeken TİSK, düşüş ivmesinin zayıfladığını belirtti. Söz konusu dönemde en yüksek artışın ise yüzde 6.1 ile reel işgücü maliyetinde yaşandığı ifade edildi. İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI 6 Ekim 2013 Pazar Saat 10.30’da ULUSALCI GÖZÜYLE TÜRKİYE konulu kahvaltılı toplantıda değerli akademisyen CHP İzmir Milletvekili Sayın Birgül Ayman GÜLER bizlerle oluyor. Yer: ADEN OTELİ Kadıköy Vapur İskelesi karşısı LÜTFEN YERİNİZİ AYIRTINIZ. İrtibat Telefon: 0535 793 44 14 0535 815 62 47 0532 236 85 90 www.cumok.org
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle