29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 EKİM 2013 CUMA [email protected] 14 KÜLTÜR ik ve d e n e V de Son n i r e l l a v i fest o t n o tyr i o v T a r G ‘ n alkışlanaimi’ ikinci Yerçek sında hafta Sıra dışı bir film... Dünyadan 600 km kadar yukarda, genel bir sessizliğin egemen olduğu, buz gibi soğuk ve oksijensiz, insanı dehşet ve korkudan titretecek, çok ürkütücü bir uzay ortamında başlıyor, son Venedik festivalinin açılışını yapan ve Meksikalı yönetmen Alfonso filmi “GravityYerçekimi”. Bir Rus’a ait uzayda yürüme rekorunu kırmak amacındaki kurt astronot Matt Kowalski’yle (George Clooney) birlikte uzayın, uluslararası bir uzay istasyonundaki ilk görevine çıkan, bilim kadını Dr. Ryan Stone (Sandra Bullock), aslında 4 yaşındaki çocuğunu kaybedince derin bir mutsuzluğa gömülmüş, yaşama sevincini yitirmiş, bezgin, karamsar biri. Yılların deneyimine sahip, yaşamaktan zevk almasını bilen, deneyimli mekik kaptanı Kowalski’nin şakalarıyla karışık flörtümsü ilgisine kayıtsız gibi duran Stone’u, mekik bağlantısı kopunca düştüğü uzay boşluğunda yakalayıp kurtarıyor Kowalski. Ama uzaklardaki parçalanan Rus uzay istasyonundan kopup gelerek üstlerine yağmur gibi yağarak çarpan, (kimisince hayatın getirdiği engellerin, acıların metaforu gibi de algılanan) iriliufaklı metal parçaları, taş, kaya ve atık fırtınası, isbi yönetmen kankalarıyla beraber, son 20 tasyondakilerin ölümüne yol açınca ucu yılda Hollywood’a taze ve fantastik bir bucağı belli olmayan, sınırsız uzayda iki Latin soluğu getiren Meksikalı sinemacıbaşlarına kalıyor dünyayla (Houston’la) lardan biri malum. bağlantıları da kopmuş Stone’la Kowals1991’de “Solo con tu Pareja”yla ki çifti. başlayan kariyerini ABD’de çektiği Kabaca 2 bölümde kurulmuş “Yerçe“A Little Princess” (1996), Gwyneth kimi”, adeta Discovery Channel yapıPaltrow’lu Dickens uyarlaması “Bümı, bilimsel bir belgesel gibi gerçekçi ve yük Umutlar” (1998) ve H. inandırıcı seyreden ilk bölüPotter serisinin en iyisi sayılan mü izleyen ikinci yarısında, u Meraklısına iz “Harry Potter ve Azkaban Kowalski’nin kendisini feTutsağı”yla (2004) sürdüren da ederek devreden çıkması bırakan bir seyir Alfonso Cuaron’u, genelde ve Stone’un bütün olumsuz deneyimi sunan eleştirmenlerce beğenilen, Gakoşulları tek başına zorla“Yerçekimi”, el Garcia Bernal’in oynadığı masıyla giriştiği, inanılmaz “Y Tu Mama TambienAnabir hayatta kalma mücadesinemaseverlerin nı Da” (2001) ve insanoğlulesine dönüşüyor. kesinlikle nun doğurganlığını yitirdiği bir Houston’un desteğinden kaçırmayacağı gelecekte geçen, distopik başde yoksun, bir başına kalakalmış kadının sonsuz boşcinsten, bilimkurgu, yapıtı “Children of MenSon Umut”la (2007) sevdik benimluktaki (biraz NASA rekdram ve belgesel sedik biz daha çok. lamıyla karışık) çıkmaz karışımı bir sıra dışı “Son Umut”un ardınhikâyesinin, ikna ediciliğifilm özetle. dan 45 yılını verdiği, 3 boni git gide yitirerek yeniden yutlu, göz alıcı IMAX teknodoğuş temasının vurgulanlojisiyle çekilmiş ve ustalıdığı, Hollywood usulü bir ğının artık herkesçe onaylandığı 7. filmutlu sona doğru dümen kırmasıyla, bimi “Yerçekimi”nde alışıldığı gibi, uzun limkurgu türünde öncü bir başyapıt niteliğindeki, çok çarpıcı ilk yarısının etkisini plan sekanslara ve iki kahramanına döne döne sabitlenen kamera hareketleriepeyce azaltan, sıradan bir uzay macerane dayanan o bildik anlatım tarzını yinesına dönüşüyor “Yerçekimi” giderek. liyor Cuaron. 1961 doğumlu Alfonso Cuaron, Bir kez daha değişmez kameramanı “Pan’ın Labirenti”ne şapka çıkardıEmmanuel Lubezki’yle çalışarak alağımız Guillermo del Toro ve “Amores bildiğine görkemli ve soluk kesici uzay Perros” gibi, hayatları kesişen çok kahramanlı filmler modasının öncüsü olagel manzaralarıyla sonsuz boşluğu birebir yansıtan, çarpıcı bir görselliğe erişen yömiş Alejandro Gonzalez Inarritu ginetmen, beylik deyişle esir aldığı seyirciyi, uzayın dipsiz derinliklerinde biteviye dolanılan, gergin bir heyecan yolculuğuna çıkarıyor resmen ve uzayda kaybolmanın 1.5 saatlik dehşetini yaşatıyor. Bilgisayar ortamında çekilmiş ve arka plandaki sık sık kullanılan dünya fonunda geçen, mükemmel bir teknolojik düzeye sahip, görüntünün gücünün de doruğa çıktığı filmde, habbecik gibi mekiğin içinde mücadelesini ısrarla sürdüren kadını oynayan, sıradan Hollywood yapımlarının sıradan yıldızı Sandra Bullock, belki de kariyerinin en iyi rolünde. Tıpkı Ridley Scott yapımı, bilimkurgu klasiği “Alien”deki (1979) Sigourney Weaver’ı hatırlatırcasına, mekiğin içinde soyunup dökünen Bullock hiç olmadığı kadar başarılı “Yerçekimi”nde. Ne tehdit edici uzaylıların, ne de dünya dışından korkunç yaratıkların olmadığı, onların yerini belki de hayal edilebilecek en ürkütücü ortamın (uzay) aldığı ve seyirciyi alabildiğine gerdiği “Yerçekimi”nin de, tıpkı Kubrick’in varoluşsal felsefi bir içeriğe büründürdüğü “2001 A Space Odyssey” (1968) başyapıtı gibi türe damgasını vuracağı şimdiden ileri sürülebilir. İşin gerçeği, derinlik hissi veren o 3 boyut teknolojisinin bu kez bu dijital filme cuk oturduğu. İkinci haftasında seyrettiğimiz, meraklısına iz bırakan bir seyir deneyimi sunan “Yerçekimi”, sinemaseverlerin kesinlikle kaçırmayacağı cinsten, bilimkurgu, dram ve belgesel karışımı bir sıra dışı film özetle. Sagrada Familia’nın 2026’da tamamlanması planlanıyor ‘GÜNEŞ YANIĞI’NIN YARISINDAN ÇOĞU YÖNETMEN MİKHALKOV’UN HAYRAN OLDUĞU ANTON ÇEHOV’UN ÖYKÜLERİNDEKİ GİBİ GELİŞİR u Bu nehir roman tadındaki “Güneş Yanığı Üçlemesi”nde, Rusya’dan insan manzaralarını, insanoğlunun şaşırtıcı değişkenliğini, savaşın paralayıcılığını yetkin bir vurguyla betimler yönetmen Nikita Mikhalkov. Güneş Yanığı 2: Göç Barselona’nın en ihtişamlı yapılarından biri olan, dâhi mimar Antoni Gaudi’nin yapıtı Sagrada Familia (Kutsal Aile) bazilikasının tamamlandığında nasıl görüneceğiyle ilgili yeni bir video yayımlandı. Sagrada Familia Vakfı tarafından yayımlanan videoda, binanın yapım aşamaları adım adım gösteriliyor. 1882 yılında yapımına başlanan bazikila, mimarı Gaudi’nin 1926 yılında tramvayın altında kalarak ölmesi sonucu yarım kalmış, sonrasında inşaasını vakıf üstlenmişti. Bitince böyle olacak Rusya’dan insan manzaraları ASLI SELÇUK “Batıyordu yorgundu artık güneş/Vedalaşıyordu engin, durgun denizle/Canım o gün bana itiraf ettin/Seni sevmiyorum dedin/Benim acı, tatlı efkârım/Hani biraz hüzünlü, hâlâ yankılanıyor sözlerin” diyen tangoyu “Güneş Yanığı” üçlemesinde yineler Nikita Mikhalkov. Güneş Yanığı’nın (1994) yarısından çoğu yönetmenin hayran olduğu Anton Çehov’un öykülerindeki gibi gelişir. 1936 yazında savaş kahramanı, Bolşevik devriminin efsane askeri yüzbaşı Sergey Petroviç Kotov’un yazlık evinde tüm aile birliktedirler. Oyunlar, şakalaşmalar, buhar banyoları, müzik, dans, votka, herkes neşe içindedir. Kotov, genç romantik karısı Maroussia, kızları Nadya. Çehov uyarlamalarıyla tanınan Mikhalkov’un filmi bize Vişne Bahçesi’ni çağrıştırır. Maroussia’nın eski nişanlısı Mitya Andreyeviç çıkagelince tüm anılar, ya ralar deşiliverir. Gizlice görevini Kotov’a açıklayan politik polis Mitya, Stalin’in emriyle onu tutuklayıp Moskova’ya götürecektir. Bir kutlamanın arifesinde buğday tarlalarının ortasından Stalin portresini taşıyan balon göğe yükselir, güneşi kapatır. Güneşle gölge arasındaki çatışma dönemin karşıt sorularını, düşüncelerini yansıtır. Senaryoyu Rüstem İbragimbekov’la yazan yönetmen “1917’den beri Rusya’daki tüm hükümetler yasadışıdır, çünkü başa erkle, şiddetle geçmişlerdir” der. Final jeneriğinde Kotov’un kurşuna dizildiği, Stalin’in ölümünden sonra 27 Kasım 1956’da itibarının iade edildiği yazısı belirir. Güneş Yanığı, Cannes Büyük Jüri Büyük Ödülü’nü, yabancı film Oscar’ını alır. Filminin devamını çekmeyi tasarlamayan Mikhalkov’un düşüncesi Er Ryan’ı Kurtarmak’ı izledikten sonra değişir. “2. Dünya Savaşı hep Amerikalıların gözüyle anlatıldı. Rus askerlerinin inanılmaz acılarını, ağır savaş koşullarını yansıt mak istedim” diyen sinemacı, devam bölümlerini iki savaşada katılmış asker babasına adar. Epik fresk Güneş Yanığı 2: Göç (2010) Sovyet askerlerinin insani portreleriyle birlikte babakızın birbirlerini arayış öyküsüdür. Yönetmen bu destansı çalışmasında kişisel tarihinin bağlandığı yakın geçmişini Sovyetler’in yaşadığı en ağır dönemi o ünlü 1941 kışını, Stalin’i tartışıp sorgular. Nadya Kızıl Haç’ta hemşiredir, Binbaşı Mitya yine Kotov’un peşindedir. Almanların sınırsız acımasızlığını, seçkin Kremlin askerlerinin yok yere ölümlerini, tecavüze uğrayan Rus kadına yardım etmeyen Rus köylülerini izleriz. Mikhalkov koyu bir Ortodokstur, Çarlık Rusyası’nın özlemini çeker. “Sanatçının gerçeğe cehaletle ihanet etmesi dehşet vericidir. Birçok belgeyi inceledikten sonra gerçeğin çevresinde dolaştım, o dönemin zihniyetini korudum. Otosansürden ötürü arıtmalar, işkenceli itiraflar, Kremlin seçkinleri, köylülerin düşmanı umursamazlığı bugüne dek hiç anlatılmadı” der Mikhalkov. Yaratıcı sinemayı sevdiğini, bu tür filmlerde yaptığını belirten sinemacı, “Bunlara istridyeler diyorum, salt istridye yiyerek yaşanmaz. Ekmeğe, tereyağına, sucuğa da gerek var” der. Güneş Yanığı 3: Kale’de (2011) korgeneralliğe yükseltilen Kotov, Stalin’le baş başa görüştükten sonra tutuklu 15 bin siville Almanlara saldırmak için cepheye gider. Burada da savaşın dehşete düşürdüğü insan portrelerini görürüz. Yaşam, ölüm, aşk, nefret, vicdan, yazgı, bağışlama, kahramanlık, inanç, mucizeler, suçluluk, geçmişe özlem temalarını özgün güçlü bakışıyla işler Mikhalkov. Bu nehir roman tadındaki üçleme, Rusya’dan insan manzaralarını, insanoğlunun şaşırtıcı değişkenliğini, savaşın paralayıcılığını yetkin bir vurguyla betimler. Güneş Yanığı Üçlemesi, Yön: Nikita Mikhalkov, Oyuncular: Nikita Mikhalkov, Oleg Menchikov, Nadya Mikhalkova, 427 dakika, Tiglon, Dvd format. BU HAFTA YEDİ FİLM GÖSTERİMDE Beyazperdede ‘Paranoya’ “Buraya Kadar” Kültür Servisi Bu hafta 2’si yerli 7 film gösterime girecek. Hollywood’un tanınan oyuncuları Gary Oldman ve Josh Holloway’in başrollerde yer aldığı “Paranoya”, haftanın merakla beklenen filmlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Sandra Nettelbeck’in yönetttiği “Son Aşk”ın oyuncu kadrosu Michael Caine, Clemence Poesy, Gillian Anderson, Jane Alexander ve Justin Kirk’ten oluşuyor. Bir Danimarka yapımı olan “Onur Savaşı” adlı filmin yönetmenliğini Thomas Vinterberg üstlendi. “Kesişen Hayatlar” ile haftanın komedi türündeki filmi “Buraya Kadar” da gösterime giren filmler arasında yer alıyor. Haftanın iki yerli yapımı “Sev Beni” ile “Gözümün Nuru” da sinemaseverlerle buluşacak. “Son Aşk”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle