19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 OCAK 2013 SALI 6 HABERLER ‘Darbe yapılamadı’ Balyoz davasının gerekçeli kararında eski 1. Ordu Komutanı emekli Org. Doğan liderliğindeki cunta yapılanmasının, darbe harekâtını ‘elde olmayan nedenlerle’ tamamlayamadığı belirtildi HİLAL KÖSE İflasın İlanı Balyoz davasında verilen ağır cezaların gerekçelerini 2 ayda ancak tamamlayan ve Yargıtay’a başvurma sürecini uzatarak mahkumların biraz daha mağdur olmalarına neden olan mahkemenin sıkıntısı anlaşıldı: Verdikleri mahkumiyet kararlarına bir gerekçe bulamamak! Gerekçeleri, verdikleri mahkumiyet kararları gibi: Kanıtsız... Keyfi... İzledikleri hukuksuz ve intikamcı yönetimlerine uygun... Bilinçli olarak yanlış... Dosyadaki evrakı hukuka uygun olarak değil de keyifleri istedikleri gibi yorumlama... Mahkeme, uydurukluğu, sahteliği ulusal ve uluslararası bilirkişiler tarafından defalarca gösterilmiş, sözde darbe planlarını içeren esas CD’leri delil olarak kabul ediyor. Zaten mahkumiyet kararını da bunlara dayanarak verdiği için gerekçeli kararında da kendini inkâr etmesi beklenmiyordu... Acaba nasıl bir kıvırtıcı gerekçe gösterilecek merakı içindeydi herkes... Şöyle “sudan gerekçe”lerine baktığınızda, verdikleri kararın hukuken tamamen gerekçesiz bir karar olduğunu görüyorsunuz.. ??? Darbe CD’sinin, devlet içindeki sahte delil üretme çetesince üretildiğinin kanıtlanmasına, bakın mahkeme ne diyor: “Hiçbir bilirkişi raporu, yargıcı kesin olarak bağlayamaz.” Şüphesiz, bilirkişi raporları, yargıç olanlara kararlarında yol göstericidir. Yargıç, dosya bütünlüğü içinde bilirkişi raporlarını değerlendirir. Balyoz davası dosyasında ise çok sayıda delil falan yok, tek bir delil var: Sözde darbe planlarını içeren CD’ler! Dosyada ne bir ıslak imza var, ne darbe planlarını doğrulayacak tek bir ifade veya başka bir kanıt... Yargılanan subaylar veya sivil sekreterler arasında, sahtekârların istedikleri doğrultuda ifade verecek ve yalan beyanda bulunarak “evet darbe planları yapıldı” diyecek tek bir kara yüzlü ve alçak da bulamadıkları için, mahkeme dosyasındaki “darbe CD”leri tek sözde kanıttır. Bu nedenle, Balyoz davasının temel delili olan CD’lerin “gerçek mi, sahte mi” olduklarını saptamak mahkemenin karar vermesinde temel yol göstericidir. Bu bakımdan, bu davada bilirkişi raporu hayati önemde ve değerdedir... Yargıçlık cüppesi taşıyan hiçbir hukukçu, kalkıp da bu dava için “ben bu CD’lerin sahte olduğunu belirten bilirkişi raporlarını kabul etmiyorum” diyemez… “Bilirkişi raporlarını kabul etmiyorum” dediğine göre, sanıklar ve dava konusunda karar verici tek delilin sahteliğini görmezden geliyorlar. Doğru mu, sahte mi merak etmiyorsun! Dahası, “sahteliği belgelenen bu raporları kabul edersem, mahkumiyet kararı veremem, en iyisi bunları yok sayayım” tutumunu açıklıyorsun!.. ??? TÜBİTAK’ın verdiği tartışmalı bilirkişi raporunu, CD’lerin doğruluğu konusunda yol gösterici kabul ediyorsan eğer, CD’lerin 2003’te kaydedildiğini ve değiştirilmediğini de kabul ediyorsundur... O zaman, CD’lere, 2008 yılına kadar bir dizi olayın nasıl girdiğini, 2007’de bulunan yazı fontlarının 2003’te nasıl kullanıldığını da açıklamalısın! Ama bunu da yapmıyorsun! Hem TÜBİTAK, hem ulusal ve uluslararası diğer bilirkişilerin raporlarını reddediyorsan eğer, o zaman CD’lerin varlığı da ortadan kalkıyor demektir. Acaba onlar gerçekten CD mi, yoksa ekmek kadayıfı mı... İçlerinde darbe planı mı var, yoksa muzlu ballı içecek mi... Belki de porno filmleri içeren birtakım CD’leri size içlerinde darbe planları var diye yutturuyorlar, nereden bileceksiniz?!.. Verdikleri mahkumiyet kararlarıyla kendilerini tam köşeye sıkıştıran heyetin gerekçesine bakın: “Bu CD’lerin aynılarının Genelkurmay’da da bulundukları teyit edilmiştir”, o halde CD’lerdeki darbe planları doğrudur... Artık pes mi dersiniz, yoksa ne... Genelkurmay’daki CD’ler, sadece Plan Semineri’ni içeriyor. Yargılananların hiçbiri, Plan Semineri’ni içeren CD’leri reddetmiyor... Plan Semineri’ni reddeden tek kişi yok! Genelkurmay’ın CD’lerinde, sahtekârların ürettikleri 11, 16 ve 17 No’lu CD’lerse yok... Gerekçeli kararda bir ayakoyunuyla sahte darbe planı CD’lerin de Genelkurmay’da bulunduğu ve mahkemeye gönderildiği görüntüsü yaratılıyor... Ben utanıyorum... Şu gerekçeye bakar mısınız, darbe neden olmamış: “Çetin Doğan’ın Mayıs 2003’te kalp ameliyatı olması ve Ağustos 2003’te emekli edilmesi gibi nedenlerle, Çetin Doğan liderliğindeki cunta yapılanmasının darbe harekâtını ellerinde olmayan nedenlerle tamamlayamadığı”... Yahu Çetin Paşa, “tam kalp ameliyatı geçirecek zamanı bulmuşsun kardeşim” demekten başka söz bırakmıyor mahkeme heyeti! ??? Ayıptır bu gerekçeli karar. Heyeti de bitirmiştir, hukuku da, yasayı da, anayasayı da... Askeri darbelerde sorguya alındığımızda hep şunu dinledik: Burada ne anayasa var ne babayasa... Burada Allah biziz... Balyoz davası, yargılaması, kararları ve gerekçeleriyle kulağımızdan hiç gitmeyen bu sesi yeniden çağrıştırdı... Sanıyorduk ki sadece askeri darbelerde hukuk guguk olur... Hayır, sivil darbe içinde yaşadığımızın kanıtı, bu kararlardır. Askeri dönemle bugünün benzerliğini asla askeri mahkemelerle kuramazsınız... Ama, MİT ve kontrgerillanın sorgu odalarıyla rahatça kurarsınız... Yaşadığımız tam bir hukuk iflasıdır... İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nce açıklanan 1435 sayfalık Balyoz davasının gerekçeli kararında, Türkiye’de 2002 yılında oluşan politik yapıya dikkat çekilerek, iktidarın, 3 Kasım 2002’deki seçimlerde, yeni kurulan ve sanıkların ideolojik olarak yadsıdıkları AKP’ye geçeceğinin açıkça belli oluşu nedeniyle, seçimler öncesinden başlanarak, Çetin Doğan liderliğinde, 1. Ordu merkezli bir cunta yapılanmasının oluştuğunu belirtildi. Darbe planının icra aşamasına geçildiğine ancak icra hareketlerinin tamamlanamadığına hükmeden mahkeme kararında şöyle denildi: “Harekât planı, Genelkurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nca öğrenilmiştir. Yaşar Büyükanıt’ın seminer sonuç raporunu hukukçulara inceletmesi, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryosu’nun oynanmaması talimatı, Genelkurmay Başkanı’nın Çetin Doğan’ı bu konuda uyarması ile belli olmuştur. 2003 yılı Mayıs ayında Çetin Do ğan’ın kalp ameliyatı olması ve Ağustos 2003’te emekli edilmesi, aynı anda bazı sanıkların tayin edilerek görev yerlerinin değişmiş olması, Genelkurmay Karargâhı’nın darbeye karşı çıkması, günün şartlarının elverdiği ölçüde engellemek için çaba göstermesi sebebiyle, cunta, darbe suçunu işleme elverişliliğini kaybetmiştir. Suç tarihi, 2003 yılı Ağustos ayı ve öncesi olarak kabul edilmiştir. Bu tarihten sonra da darbenin gerçekleştirilmesi, gerekli hukuksal altyapının hazırlanması gibi amaçlara yönelik olarak bir kısım sanıkların ve dava dışı kişilerin çalışmaları devam etmiştir.” sokağa çıkmasıyla sınırlı olmadığı ifade edilerek, “Cunta yapılanmasına bağlı birimlerin sokağa çıkması neticeye en yakın son icra hareketidir. Suç düşünce ve planlama aşamasından çıkmış, gözaltına alınacak, tutuklanacak, görevinden uzaklaştırılacak kişilere, azınlıklara ilişkin kapsamlı çalışmalar yapıldığı, atanacak kişilerin bile tek tek isimlerinin belirlendiği, sokakta sivil kıyafetli olarak istihbari çalışmaların yapıldığı, binlerce kişinin listelendiği göz önüne alındığında suçun icrasının başladığı kabul edilmiştir” denildi. malarında, seçim yolu ile gelmiş bulunan hükümetlere karşı sanki hükümeti, siyaseti kontrol edermişçesine bir tavır takındığı, ordunun hükümetin üstünde bir konumu olduğu veya ordunun hükümeti denetleme, faaliyetlerini kontrol etme gibi bir görevinin olduğu anlamına gelen ifadeler kullandığı belirtildi. Plan seminerinde yer alan bazı konuşmalara yer verilen kararda, “Kayıtların, yasal sınırların dışında, bir darbe harekâtından söz edildiğinin açık delili olduğu görülmektedir” denildi. Bilirkişi itirazı Avukatların yeni bilirkişi raporu istemine ilişkin,“Ceza muhakemesinde, bilirkişiye başvurma mecburiyeti bulunmamaktadır. Kesin olarak kabul edilmesi gerekli sonuç, hiçbir bilirkişi raporunun yargıcı bağlamayacağı hususudur. Mahkememiz, cumhuriyet başsavcılığı ve askeri savcılıklar tarafından yaptırılan bilirkişi incelemelerini, delillerin değerlendirilmesi açısından yeterli görmüş, bunlardan bir kısmını hükme esas almıştır” ifadelerine yer verildi. Doğan’ın savunması... Gerekçeli kararda sanıkların her birinin Balyoz darbe planından haberinin olduğuna dikkat çeken mahkeme, Genelkurmay Başkanlığı’nın, dosyadaki belgelerin asıllarının, askeri birimlerde bulunduğunu bildirdiğini ifade etti. Çetin Doğan’ın savun Tanklar çıkana dek Darbe suçunun icra harekâtının tankların ‘Kural tanımayan cunta’ Yargılamayı kilitleme çabası S anıklar ve müdafilerinin, sorgu sırasında, haklarındaki delilleri de süre kısıtlaması olmadan tartıştıklarını belirten heyet, mütalaanın açıklanmasının ardından duruşmaya katılmayan avukatların, karar verilmesini engellemeyi, yargılamayı uzatmayı ve yargılamayı kilitlemeye çabaladıklarını ifade etti. Avukatların, müvekkillerinin rızasıyla duruşmalara katılmadıklarını belirterek, İstanbul Barosu’nun da zorunlu müdafi talebini karşılamadığına dikkat çekti: “Bu şekilde kilitlenen ve devamı mümkün olmayan yargılamanın sonsuza kadar devam edemeyeceği düşünüldüğünde, sanıkların daha iyi savunulması için konulmuş bir usul kuralının, iyi niyet kurallarına aykırı bir şekilde kullanılmasının önüne geçilmesinin ve yargılamanın AİHS’nin 6. maddesinde öngörülen makul sürede tamamlanabilmesinin başka bir yolu da kalmamıştır. Savunma hakkının kötüye kullanılması, adaletin zamanında gerçekleştirilmesi gerekliliği karşısında mahkememizce himaye edilmemiştir. Kendi mağduriyetlerine kısmen ya da tamamen kendi haraketleri ile neden olan sanıklar, bu durumdan kendi lehlerine sonuç çıkararak Kararda, mahkemeye karşı son haklarının ihlal edildiğini iddia edemezler.” derece saygısız davranmaları ne ‘ Takdir ÜBİTAK’ın 19 Şubat 2010 tarihli raporunu, emniyet müdürlüğü uzmanlarınca hazırlanan bilirkişi raporunu hükme esas alan mahkeme, askeri bilirkişi raporlarına ilişkin ise şu tespitte bulundu: “Askeri bilirkişiler, cunta faaliyeti kapsamındaki bir darbe planını, askeri kurallar dahilinde tahlil etmeye çalışmışlardır. Ortada yasa Mahkemenin, savunmanın, yargılamanın olmazsa olmaz bir kurumu olduğunun farkında olarak, hassas bir tutum gösterdiğini ve kural tanımayan bir cunta yabelirten heyet, deliller tartışılmadan pılanması vardır. Planın birçok yargılamanın bitirildiği yönündeki id yazışmasında askeri kuralları diaları reddetti: “Sanıkların savunmala kullanmaya çalıştıkları görının önemli bir bölümü delillerin tartışıl rülse de her yazıda bu kumasına ilişkin yapılmıştır. Sanıklar ve mü rallara uyulması beklenedafileri, mahkeme huzurunda herhangi bir mez. Cuntada mevcut ordu kısıtlamaya maruz kalmadan diledikleri sü düzeni içerisindeki rütbe re kadar savunma yapmış ve kendilerine bir esasının devam etmesinin kısıtlama getirilmemiştir. Mahkeme bilgisatam bir kuralı olamaz. Bayarlarını kullanarak hazırladıkları slaytlarla savunmalarını ayrıntılı bir şekilde yapmışlardır.” zı sanıkların rütbece düşük olmasına rağman yapılanma içerisindeki koereksiz uğraşı olmasın Avukatların tanık dinletemediklerini iddia et numları itibarıyla kentikleri belirtilerek, “Olay, bir kısım tanığın disinden üst rütbeli kişianlatımı ve bilirkişinin görüşünün alınma lere emir ve talimat versıyla, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak bir bi mesi cunta yapılanması çimde çözümlenmiş ise zaman kaybına ve ge içinde olağandır. Nitereksiz uğraşıya yol açılmaması için, yargıla kim 27 Mayıs 1960 darmaya yenilik getirmeyecek nitelikteki tanık ve besi bunun örneği.” SAVUNMA T KISITLANMADI G indirimi yok B bilirkişilerin dinlenilmemesi doktrinde kabul görmüş bir uygulamadır. Aksi halde tüm delillerin ortaya konulması zorunluluğu, yargılamayı uzatmayı amaçlayan kötü niyetlilerin işine yarar” görüşüne yer verildi. Sokak isimleri Tutuklama gerekçesi Mahkeme tutuklama gerekçesini ise şöyle açıkladı: “Darbe planı hazırlayan sanıklar, ellerinde bulundurdukları personel ve silahlı güçle, darbe suçunu işleme açısından elverişli vasıtalara sahipler. Darbe planlarını güncellemeye devam ettikleri göz önüne alındığında, delilleri yok etme, gizleme ve değiştirme imkânları vardı. Muvazzaf olanlar tahliye edilince dönecekleri görevlerinde delilleri karartabilme imkânına sahipti. Suçun cezasının ağırlığı karşısında, kaçma şüpheleri de her zaman büyük bir ihtimal. Tutukluluğun devamı kararı hukuka uygun.” Kararda, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in ikna edilmek istendiği ifade edilerek, sanık Doğan Temel’in, suç tarihinde Harp Akademileri Komutan Yardımcısı olup darbe harekâtına destek vermediği anlaşılan Necdet Özel’i ikna ile görevlendirildiği belirtildi. “Gen Etüd” isimli belgede, Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde general rütbesinde çalışan 212 personelin isimlerinin yer aldığı bir tablo bulunduğu ifade edilerek, aynı listede Necdet Özel’in de isminin yanında, “İkna edilmeli, Doğan Paşa yakın takip” şeklindeki bir değerlendirme notunun bulunduğu ifade edildi. Necdet Özel’in o tarihte tümgeneral rütbesinde Kara Harp Akademisi Komutanı olduğu, “Gen Etüd” belgesinde isminin karşısında darbe harekâtına destek vermeyecek anlamına gelen “” işaretinin bulunduğu ifade edildi. deniyle sanıklar hakkında takdir indirimi uygulanmadığı belirtildi. Kararda, sanık avukatlarının üniversitelerden talep edip dosyaya sundukları bilirkişi raporları için “Bu bilirkişiler, dijital verilerin delil olamayacağı yönünde ve adeta sanık müdafii gibi ayrıntılı tespitlerde bulunmuşlar, tüm çabaları ile bu delilleri çürütmeye çalışmışlardır. Hukuki değerlendirmeyi mahkemeye bırakmaları gerekirken bu yönde bir çaba içerisine girmeleri de tarafsız olmadıkları yönünde mahkememizde kanaat oluşturmaktadır” denildi. Mahkeme, keşif ve plan krokilerindeki sokak isimaskı oluşturmak için lerinin, bu sokaklara resmi olarak 2007 yılından sonra Yalman ve Özkök’ün dinlenilmesi yönündeki taleplerin de reddedildiği ifade edilerek, şöyle devam edildi: “Ta verildiği iddialarına ise şu yanık gösterilmesi isteğinin mahkeme üzerinde kamuoyu nıtı verdi: “Bu sokakların nezdinde baskı oluşturmak amacıyla yapılması, semi isimleri, halk arasında, açık ner ve diğer belgelerin gerçek olması nedeniyle de bi kaynaklarda da görüleceği lirkişiler ve tanıkların dinlenilmesinin sonuca etkili ol üzere, resmiyete çevrilmezmadığı kanaatine varılarak talep reddedilmiştir. den önceki isimleriyle 4050 yıldır kullanıyor. O tarihlerde Kararın sonunda, yargıla garimenkul satış ilanları, fiilen kullanılan isimlerle verilmiş. Bu ma giderleri hesabı da isimlerle gazetelerde haberler yayer aldı. Mahkeme, pılmış. Krokiler çizildiğinde, oraavukatlık giderini 36 bin 560 TL 50 kuya giden kişiler de doğal olarak ruş, Adli Tıp gideorada oturan ya da çalışan insanlarrini ise 2 bin 249 la veya esnafla konuşmuş olmalı. Halk TL olarak tespit etti. Toplam gider ise arasında kullanılan ve sonrasında karı61 bin 559 lira 50 kuruş olarak ifade şıklığın önlenebilmesi için fiilen kullanılan edildi. Karar Yargıtay’da onanırsokak isimleri, resmi isimler olarak bu sosa, yargılama giderini, hüküm kaklara verilmiş olduğu anlaşılmakla, bu yöngiyen sanıklar ödeyecek. deki savunmalara itibar edilmemiştir.” 61 bin TL gider NECDET ÖZEL’E EKSİ rında, yazar bilgilerinde uygunsuzluğun olması, verilerin delil olma niteliğini tek başına ortadan kaldırmaz. Dijital delillerin birçok maddi delille uyumlu oldukları, delil olma özelliklerini korudukları mahkememizce kabul edilmiştir” dedi. Heyet şöyle devam etti: “Dijital belgelerin aynısının Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat kısmında ele geçirilmesi, bu kısma iddia edildiği gibi dışarıdan bir müdahalenin söz konusu olmaması, dijital belgelerin imzalı olan bir adedinin de ele geçirilmiş olması, Eskişehir’de emekli asker sanık Hakan Büyük’te ele geçirilen flash bellekteki bilgilerin de önceden ele geçirilen belgelerle birebir uyumlu olması dikkate alınarak, dijital verilerin doğru olduğu kabul edilmiştir.” Harekât Planı’ndaki zaman çelişkisini, mevcut bilgilerin 2003 sonrasında da “güncellenmiş” olmasıyla açıklayan heyet, “TSK’de genel alışkanlık, daha önceki planlardan yola çıkılarak yeni planların hazırlanması yönündedir. Balyoz hazırlanırken, sanıklar 12 Eylül 1980 darbesini örnek almışlardır” dedi. Çelişkiden sorumlu sanık Veriler sahte değil Dosyadaki dijital delillerin ele geçirilmesinde ve incelenmesinde herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığına karar veren heyet, “Dijital verilerin veri yolla Plan CD’lerinin 20072008 yılına dek 1. Ordu Plan Odası’nda saklandığını ifade eden heyet, şu görüşlere yer verdi: “Sadece ve sayıca çok az bazı dijital belgelere yöneltilen çelişki iddiaları, delillerin bütünlüğü karşısında, bu komplo iddiasını haklı göstermekten çok uzak. Çelişkilerin kurgu eseri olduğu bir an için kabul edilecek olsa bile, bu durumun, suçun kabul edilen oluşuna ve niteliğine etki etmeyeceği kabul edilmiştir. Bu çelişkilerin, yakalanmaları halinde kullanılmak üzere bizzat sanıklar tarafından bilerek yapıldığı ihtimali bulunmaktadır. Sanıkların, kendilerince hazırlanan bir darbe çalışmasında, şu veya bu şekilde, bi Word çelişkileri lerek veya bilmeyerek yaptıkları yanlışlar ve çelişkiler, tüm dosya göz önüne alındığında teşebbüs edilen darbe suçunun oluşunu etkilememektedir. Çelişkili olduğu iddia edilen belgeler de dahil olmak üzere tüm belgeler suç tarihinden ele geçirildiği tarihe kadar yaklaşık 7 yıl boyunca sanıkların ya da sanıklardan bu çalışmaları devralmış dava dışı kişilerin elinde kalmıştır.” Microsoft’un açık kaynaklarda verdiği bilgiye göre Microsoft Office’in önceki versiyonları kullanılarak hazırlanan bir veriyi, bilgisayarın, otomatik olarak yeni versiyonda açmaya çalıştığını belirten heyet, “Bilgisayarın, eski tarihli veriyi sanki açılma tarihindeki yeni versiyonu ile yazılmış gibi dönüştürerek açabileceği, somut olarak 2003 yılında yazılmış olan bir word belgesinin 2007 yılında yeni versiyon yüklü bir bilgisayarda açıldığında, sanki 2007 yılında hazırlanmış ve yazılmış gibi görüneceğinin belirtildiği görülmüştür. Bu husus huzurda dinlenen uzman kişilerce de doğrulanmıştır.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle