19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 OCAK 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA 13 Gülen’li, Erdoğan’lı, Ali’li Gabon Notları... Gülen tamam, Erdoğan da amenna. Ama Ali de kim? Kim olacak Ali Ben Bongo.. Başbakanımızı Afrika’nın öteki ucu Gabon’da ağırlayan ev sahibi cumhurbaşkanı.. Soyadı, Berlusconi’nin sefahat âlemlerindeki dansları akla getiriyor. Ama alakası yok. O elhamdülillah tam bir Müslüman ve örnek alınacak birisi. Erdoğan, ortalık kar kıyamet iken elbette Afrika’ya ısınmak için gitmedi. Yeni anayasamıza “başkanlık” modeli arıyor. Gabon anayasası ise Tayyip Bey’in ağzını sulandıracak hükümler içeriyor. Bizim Dışışleri belgelerinden öğrendiğimize göre Gabon anayasası, Tayyip Bey için biçilmiş kaftan. 1991’de kabul edilmiş. Cumhurbaşkanı 7 yıllığına seçiliyor. Ama 2003’te bu süre “sınırsız süre”ye çevrilmiş. Yetkileri de bu “sınırsızlığa” uydurulmuş: l Başbakanı doğrudan tayin ediyor. l Yüksek yargı üyelerinin tümünü bizzat görevlendiriyor. l Gerekli görürse parlamentoyu toptan feshediyor. l Kanun hükmünde kararname, her türlü icra yetkisini kullanabiliyor. l Başkomutanlık yetkisini sınırsız kullanıyor. Gabon bizim Kadıköy ilçemizden de küçük bir cumhuriyet. (Nüfusu 1.5 milyon.) Ama TCGabon muhabbeti TCAB ilişkilerini kıskandıracak bir sıcaklıkta. Geçen temmuzda bizim Cumhurbaşkanı oraya gitti. Onlarınki Ankara’ya geldi. Arkasında para, pul, ticaret mi var? Hayır. Toplam ticaret hacmi geçen haftaki Milli Piyango ikramiyesinin toplamının yarısı bile değil. (41 milyon $) Peki, neden bu ilgi? Gabon’un “kırmızı kuyruklu” çok ünlü papağanları olamaz. Erdoğan’da, rahmetli Özal gibi öyle “çoçuksu meraklar” yok. Bir Afrika gezisinde, gezideki gazetecilere (Derya Sazak, Cengiz Çandar, Fehmi Koru ve bendenize) ısrarla birer “Gabon papağanı” Balyoz... Gerekçe mi Reçete mi? “Kalp ameliyatı yüzünden darbe gerçekleşmedi!” “Balyoz gerekçesi” belli oldu. Bu gerekçe herkes için dersler taşıyor. “Darbe olmaz!” diye bir şey yok. Özellikle darbeciler için de dersler var: l Darbe liderinin peşine takılacaklar ondan “sağlık raporu” istemelidirler. l “Eşbaşkanlık” sistemini benimsemelidirler. l BDP gibi PKK gibi “çift başkan” seçmelidirler. l Hiç değilse uçakları veya şehirler arası otobüsleri örnek almalıdırlar. l Çift şoför, çift pilot demek, biri kalp krizi geçirirse ötekinin kumandayı ele alması demek. l “Fatih Camii”ni bombalamayı düşünebilen darbeciler bir otobüs firması kadar “tedbirli” olmamanın cezasını çekiyorlar. Dünkü “Balyoz kararı gerekçesi” tarihin tekerrür belgesi. Yassıada’da hazır kararın altına imza atanlar da böyle demişti: “Sizi buraya gönderen kuvvet böyle istiyor!” Balyoz’a gerekçe yazanlar da keşke bu kadar cüretkâr olabilselerdi. aldırmıştı. Erdoğan ise sanırım şimdi kendisini izleyen gazetecilerin, o ülkenin anayasasından ibret ve ders almasını istiyorbekliyor. Bendeniz de naçizane internetten canlı izlediğim bu gezisinden aldığım “Gabon anayasası ve başkanlık dersini” bu yüzden sizinle paylaşıyorum. Tekrar edelim: “Gabon’da cumhurbaşkanı sınırsız süreli ve sınırsız yetkilidir.” Tayyip Bey’in niyetini okuyanlar... “Dünyada böylesi yok” diyenler utansın! Çelişkiler Yumağı! Ülkemiz ve bölgemizdeki hukuksuzluğun, adaletsizliğin ve savaşların geriliminde karamsarlık ön plana çıkıyor, ne yazık. İktidarlar, yönetimler, örgütler, cephelerin kimi zaman sıcak çatışma ortamında, kimi zaman da siyasi arenada psikolojik mücadele sürdürüyor... Balyoz davasının gerekçeli kararı dün açıklandı. Adil yargılama ve gerçek adalet diyenler için bir dizi soru işareti ortada. “Delillerin gerçekliği önemli değil, darbenin olup olmaması da... Bunlar zaten darbeci, niyetleri öyle” diyenler adına “sorun” yok! 1435 sayfadan oluşan karar, nasılsa basının elinde ama savunmada yok. Henüz dijital ortamda bulunduğundan, avukatlara 34 gün sonra verilecekmiş. Bir hükmün açıklanmasında bile böyle bir yol, yöntem izlenen adaletle ilgili nasıl bir beklenti ve değerlendirme oluşabilir ki? Nitekim Avukat Celal Ülgen, bu tavrı, “Bir psikolojik savaş yapılıyor” sözleriyle değerlendiriyor. Gerekçeli kararın savunmaya geçmesinden önce, kamuoyu yaratılmaya çalışıldığını söylüyor. İşin özüne gelince... Hem sanıklar, hem savunma, hem bağımsız kaynakların, hatta iktidara yakın bazı köşe yazarlarının bile sahte delil ve CD’lerden söz ettiği, bunların incelenmesi ve araştırılması gerektiğini vurguladığı bir dava önümüzde. Hatta yargılama sürecinde bazı üniversiteler ve bağımsız kuruluşlar, sahte delil yaratıldığını raporladılar... Ancak mahkeme, bazı tanıkların dinlenmesini yersiz bulduğu gibi, bilirkişi incelemesine de gerek görmemiş. Çünkü 100 sayfalık tüm dijital delillerin gerçek olduğu kanaati oluşmuş! Peki, bu tutumun dayanağı ne? Cunta yapılanması ve darbe harekâtı, Çetin Doğan’ın kalp ameliyatı olması ve emekli edilmesiyle, ellerinde olmayan nedenlerle tamamlanamamış! Avukatlara göre gerçekliği bir yana, iddianame ve yargılamanın hiçbir bölümünde yer almayan bu gerekçe nasıl oluyor da hükümde bulunuyor?.. Hapis cezaları, darbeye eksik teşebbüsten verilmişti. Eksik teşebbüsten söz edilebilmesi için birilerinin darbeye teşebbüs etmesi, birilerinin de bunu engellemesi gerekiyor. Darbeye teşebbüs olduysa bunu kim engelledi? Savunma, adil yargılanma ilkesini de sorguluyor. HHH Psikolojik harekât alanlarından birisi de komşumuz Suriye... Asıl sorumlu, küresel sömürü düzeni. Tablodaki haklılığı ve haksızlığı bir yana koyalım, fotoğrafın en önünde yaşamını yitiren 60 bin insan var. Teslim alınıp, sokak ortasında kurşuna dizilen, kafaları kesilen, binalardan atılan, bombalanan insanlar. Kan ve gözyaşı denizi olmuş komşu topraklar. Hangi iktidar mücadelesi ölümlerin üstüne kurulabilir ki? Ayrıca çelişkiler yumağı... Türkiye, tarafı olmaması gereken bir savaşın neredeyse ön cephesinde. Demokrasi, özgürlükler deyip her ikisinden de yoksun Suudi Arabistan ve Kuveyt’le birlikte Suriye’ye ömür biçiyor. Suriye’deki olaylardan yabancı ülkeleri sorumlu tutan Esad, Rusya, Çin ve İran’a teşekkür ediyor. ABD’nin düşman ve terör örgütü saydığı El Kaide, Batılı küresel güçlerle birlikte yan yana Esad’a karşı çarpışıyor. Çelişkiler yumağında, ölümün kutsandığı coğrafyanın paralı askerleri kana doymuyor, insan utanıyor... Günseli Önal, Cumhuriyet’in bir dönem Başbakanlık muhabiri. Siyasetin halinden, medyanın ahvalinden yoruldu. Genç yaşta kendisini emekli edip roman yazmaya soyundu. Romanın iyisi belki de “soyunmalı” olur. Ama o daha çok “ruhsal soyunmaya” ağırlık verdi. İlk romanın yazımı, basımı, tanıtımı da ilk çocuk gibi... Hem heyecanlı ve hem meşakkatli. Daha tam okumadan... Sınırsız Güç, Güç Değildir “Ama bu müstehcen!”... “Daha yenisin...” “Biraz ünlen de gel!” diyenler çıktı. Ama ilgilenenler de... Kanal 7, “Esra Ceyhan’la A’dan Z’ye” programına çağrıldı. Kitabı yanında getirmesi istenmişti. Kitabı anlattı. Soruları yanıtladı. Ama kitap, “kapak resmi” yüzünden ekrana yansıtılmadı! koyamayız!” İçeriğine kimse bir şey diyemiyordu. Ama yine de kitapçılar çekiniyor. Yunus Emre’nin bile sansür edildiği siyasi ortamın bunda payı ne kadar? Kitabının adı: “Sınırsız Tutku Seks ve Güç” Tutku sınırsız olunca... Elbette işin içine seks kadar siyaset de giriyor. Kapak sıkıntısı raflara ve vitrinlere de yansıdı. Yayıncı (Asur Y.) M. Ali Kaşıkçı’ya söylenen hep aynıydı: “Kapak erotik. Raflara ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] Danıştay Cinayeti Yetmez, Papa’yı da Ergenekon’a Bağlayın! Durum o kadar mantık dışı ki, bunun hakkında makale kaleme almak bile yoğun sabır ve sinir kontrolü gerektiriyor. Ergenekon’dan tutuklu aydınlarımız hakkında bir türlü beş yıldır elle tutulur herhangi bir delil bulunamadığı için, kimilerinin “bulabildiği formül”, Danıştay cinayetini akıl almaz bir çeviklikle Ergenekon’a yükleyip, böylece bu “çok tehlikeli silahlı terör örgütü” olarak sunulan gruba bir cinayet hediye etme kararıydı. Birileri düğmeye bastı ve ardından akıl almaz bir “montaj sanayi” operasyonuyla, Danıştay 2. Daire üyesi Özbilgin’in canına mal olan ve Daire Başkanı Birden ile üç üyenin yaralanmasına yol açan, failleri Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım olan siyasi cinayet, durup dururken Ergenekon’un küfesine atılıverdi. Hem de Arslan’ın açık açık “Cinayeti türban davasında aldıkları karar yüzünden işledim” demesine rağmen! Hem de malum 13 Şubat 2006 Pazartesi tarihli Vakit gazetesi, bu üyeleri “Türban Kararı” dolayısıyla doğrudan hedef göstermişken... Yani olayın akış mantığı A’dan Z’ye, yine Atatürkçülere yönelik bir hain saldırıyı işaret ederken, gerekçe ve itiraf konuyu net olarak izah ederken, olay bir sürrealist komplo senaryosuna çekiliverdi! Her birimiz, izlediğimiz onca polisiye filmden biliriz. Herhangi bir komplo senaryosu imal edebilmek için, uyduruk da olsa, eğreti de dursa, sonuçta suçu üzerine atmak istenilen kişiyi tuzağa düşürebilmek için, bir hikâye, bir sahte delil, bir bağlantı kurgulanır. Burada da “Bu cinayeti Atatürkçüler, darbe ortamı yaratmak için işlediler” kurgusunu ortaya atmaya cesaret etmek için, basitinden de olsa bir bağlantı lazım. Yani uzun lafın kısası, bu cinayette tetiği çeken Arslan, onun etrafında gezinenler veya silahı tedarik edenlerden en az birinin, “UlusalcıAtatürkçü” gruplardan biriyle bir ilişkisini ortaya çıkarmak lazım. İyi de aradan geçen onca yıla rağmen Arslan’ın veya Yıldırım’ın, mesela CHP’nin, İP’nin, bir eski ilçe başkanı veya ADD’nin bir il başkanı olduğuna dair bir kanıt bulunabildi mi? Hayır. Ortaya yalnız Yıldırım tarafından atılmış, Muzaffer Tekin’e yönelik alakasız bir suçlama ve gizli tanık 9’un bunları onayladığı iddiası var. Birçok gazetede Yıldırım ve “GT9”un aynı kişi olduğunun yayımlandığını da anımsarsak bu da havada kalıyor. Daha da acısı, askerde sürekli komutanlarına saldıran Yıldırım hakkında cinayetten çok önce, 2005’te tam teşekküllü bir üniversite hastanesinin “ileri derecede antisosyal kişilik bozukluğu” tanısı koymuş olduğu gerçeği var. Yani Yıldırım’ın hiçbir tanıklığı hukuki olarak ne geçerli ne inandırıcı olabilir. Anlayacağınız, bu mantık tanımaz “komplo” teorisini somut verilerle Ergenekon’a bağlayacak HİÇBİR ŞEY ELDE YOK... Buna rağmen, gazeteci sıfatlı şatafatlı kadınlar, iddialı profesörler, utanmadan TV’lerde, Ergenekon hakkında “Zaten Danıştay davası da bu davaya bağlandı” diye fikir beyan edip ortalığı bulandırabiliyorlar! O zaman neden bu kadar mütevazı davranıyorlar ki? Danıştay davası yetmez. Mesela Papa cinayeti veya Kennedy cinayeti davaları da Ergenekon’a bağlanabilir diyorum. Madem hiçbir kanıta, mantıklı silsileye ihtiyaç duyulmuyor, o zaman bu davalar da dosyaya eklenerek olay uluslararası kamuoyunda daha da etkili hale getirilebilir. Böylece o “son derece tehlikeli” örgüt, tüm geçmiş “uluslararası marifetleri ve bağlantılarıyla” da teşhir edilmiş ve çökertilmiş olur! Belki yeni bir dünya lideri de bu sayede kurtulur! Mesela NATO’nun bir komutanının arabasının arkasındaki bir vasıtada tesadüfen bulunacak bir ulusalcı gazeteci kıskıvrak yakalanır ve onun mikrokozmik odasında ele geçirilecek belgeler, Ergenekon davasının dosya birikimine yüzde 5’lik bir eklenti yapabilir. Burada gerçekötesi cümleler olarak okuduğunuz fikirlerimle alay ediyorsanız, o zaman lütfen bu Danıştay veya Cumhuriyet gazetesi bombalanması olaylarının faillerinin Perinçek’le, Özkan’la, Balbay’la, İbrahim Özcan’la, Haberal’la, Hilmioğlu’yla, Erenerol’la, Poyraz’la bu yadsınamaz bağlantıları nelerdir, açıklayın da biz de öğrenelim! Sizler bu satırları okurken, salı sabahı, Taxim Hill’de, sağlık durumu her geçen gün maalesef daha kötüye giden eski İnönü Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu’nun tahliye edilmesini talep eden bir basın toplantısı yapılıyor olacak. Umarım bu zulüm son bulur. Mücadele, hukuk, mantık, demokrasi, insan hakları ve insaf adına her cephede sürmeye devam ediyor... HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ [email protected] OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenç@yahoo.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Temponun 1 orta ağırlıkta 2 olması gerek tiğini belirten 3 müzik terimi. 4 2/ Asya’da bir 5 ülke... Bir masal 6 kuşu. 3/ Sokakta bulunan ve sa 7 hibi bilinmeyen 8 eşya... Pantolo 9 nun apış arasına gelen yeri. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 4/ Rütbesiz asker... 1 K A K I R C A A Bir yapının iç duvar 2 O N U R A L A Z kaplaması. 5/ Macar 3 L A mutfağına özgü, sığır 4 M A N G I R P T A S R İ T etinden yapılan bir 5 R O T I N A Z tür kebap... Telli bir R E B A P çalgı. 6/ Şiddetli be 6 E K O R E lirtilerle başlayıp kısa 7 S A R M A N P U A N M İ T sürede ağırlaşan has 8 talıklar için kullanı 9 F İ K S K A N A lan sözcük... Bir gıda maddesi. 7/ Elektrik direnç birimi... Şubat ayında, önce havada, sonra suda ve en sonra toprakta oluştuğu varsayılan sıcaklık yükselişi. 8/ Üzerinde değişik renkler bulunan. 9/ Birçok geleneksel toplumda yer alan temel akraba topluluğu... Doğu Anadolu’da bir ırmak. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir parçanın canlı, neşeli ve hızlı çalınacağını anlatan müzik terimi. 2/ Büyük Okyanus’ta küçük bir ada ülkesi... Halk dilinde kakule bitkisine verilen ad. 3/ Ticaret mallarını saklamak için rıhtımda yapılan büyük depo... Kapı, pencere ya da kapak kenarlarına açılan dik açılı girinti. 4/ Başkalarının sırtından geçinen kimse... Radon elementinin simgesi. 5/ Mersin’in Silifke ilçesine bağlı turistik bir belde. 6/ Yemek, aş... Kumaşla astar arasına konularak giysinin dik durmasını sağlayan kolalı bez. 7/ Genişlik... Bir gösterme sıfatı... Rus köylü topluluğuna verilen ad. 8/ Motorun devingen parçalarını koruyucu gövde. 9/ Dağlık bölgelerde söylenen türkülerin makamı... İzmir’in Seferihisar ilçesinde ünlü bir antik kent.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle