19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 OCAK 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER ŞEHİT VE GAZİ YAKINLARINDAN ÖCALAN İLE GÖRÜŞMELERE DESTEK: 5 eleştirilerden korkulmaz! Türk, Kürt, solcu, sağcı, İslamcı, Alevi olsun, Türkiye’de tüm gazeteciler üzerindeki baskının giderek ivme kazandığını görmemek için insanın ahmak olması gerekir. Muhalif sesler askeri darbeler sürecinde bastırıldı, şimdiyse sindiriliyor. Gazeteci işinden oluyor! CPJ’nin hazırladığı rapor ayrımcılık yapmıyor... 2000 yılından bugüne değin uzanan süreçte Türkiye’de basın özgürlüğü yok gibi... Zindanlarda yatan gazeteciler, üniversiteli gençler, çevreciler... Hepsi ama hepsi “terör örgütü üyeliği” ya da “terör örgütüne yataklık” suçundan yargılanıyor. Acaba hangi demokratik hukuk devletinde 61 gazeteci tutuklu? Dahası var... 700 üniversite öğrecisinin tutuklu olduğu bir başka ülke var mı? ??? Kar yağıyor dışarıda... Kuşlar da yok! Dinginliğin ruhu gitmiş, hüzün ve yalnızlık kuşatmış her yeri. Kelimelerin sessiz oyununda, zamanın kapısını çalmak istiyor canım. Hızla akan bir suyun başında durmak, söğüt ağaçlarından bir dal koparmak, narenciye bahçelerinde dolaşırken özgürlüğün şarkısını söylemek. Haberlere bakıyorum bu arada... Şişecam’ın çatısına çıkan işçiler, bu karda kışta emeğin örgütlü gücünün sesini duyurmak istiyorlar. O sesi duyuyor mu acaba ülkeyi yönetenler? ??? Ey benim güzel yurdumun insanı. Gözünü aç ve iyi bak... Hopa olaylarında yargılanan üniversiteli gençlerin evlerinden toplanan kitaplar da tutuklu... Gençlerin avukatları diyorlar ki: “Emanete alınan kitapları tahliye edin!” Hopalı gençler “silahlı terör örgütü” kurmaktan yargılanıyor. Emekli öğretmen Metin Lokumcu eğer biber gazından ötürü kalp krizi geçirip ölmeseydi o da tutuklu olacaktı. ??? Ben kar yağarken üşürüm... Gözlerimi dikerim göğe, sadece bakarım... Sessizlik sesim olur bir deniz kıyısında ya da sevdalı bir bulut... Bu kan bitecekse görüşsünler ürkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Adana Şubesi Başkanı Güluçar “Artık sabahları şehit haberleriyle uyanmak istemiyoruz” dedi. T ADANA (Cumhuriyet) Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Adana Şube Başkanı Ersin Güluçar, Kürt sorununun çözümü ve terörün bitmesi için Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelere destek vererek “Bu kan bitecekse görüşsünler. Bu görüşmeleri istemeyenin vatandaşlığından şüphe ederim” dedi. Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı’nda jandarma uzman çavuş olarak gö rev yaparken 2001’de Diyarbakır kırsalında operasyon sırasında PKK ile girilen çatışmada dizinden vurulan Güluçar, gazi oldu. Güluçar, “Biz bu süreçte artık terör olaylarından dolayı sabahları şehit haberleriyle uyanmak istemiyoruz. Bu terörü bir an önce bitirsinler. Tüm şehit aileleri ve gaziler olarak terörün bitmesi, akan kanın durması için, bir an önce birtakım adımların atılmasını istiyoruz” diye konuştu. Öca lan ile görüşülmesinde bir sakınca görmediklerini ifade eden Güluçar, “Devletin istihbarat ekibi bir teröristle bile saatlerce görüşebiliyor. Bu olaya böyle bakıp polemik haline getirmemek lazım. Terörün bitmesini istemeyen insanlar bizim iyiliğimizi istemeyen insanlardır. Bu süreçte hep beraber üzerimize düşeni yapıp ülkemizi terör belasından kurtarmamız gerekiyor” dedi. Kar Yağarken Üşürüm... Hüzünlü bir umudun o yeşil vahasını düşünüyorum kar yağarken... Selvi ağaçlarının koyu yeşil yalnızlığı, beyaz bir çarşafla örtülmüş... Ölüm bizi birbirimize düşman ediyor... Pırıl pırıl ışıyan gözler kapanmış, şafakla giyinen genç kızlar, sevinçleri bırakıp kaçıp gitmiş bilinmeyen kentlere. Tuhaf bir duygu var içimde... Kar yağarken hep böyle olurum! Yılın karlı, soğuk günlerinin üzerimize çökmeye başladığı anlarda, o vadileri düşürürüm, köyleri, çocukları. Günler bir yıldız gibi gökte sayılırken, baskıyı, zulmü düşünürüm. Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi’nin hazırladığı rapor, haberciliği suç sayan yasaların Türkiye’de hâlâ geçerli olduğunu vurguluyor, ama günümüzün iktidarı nedense bunları görmezden geliyor. ??? Başbakan, her eleştiriyi “saldırı” olarak görürken medyamız iktidarın baskıcı, sansürcü tutumunu birkaç gazeteci dışında nedense görmezden geliyor. Üç gün önce Esad’ın Şam’da yaptığı konuşmayı BBC, CNN gibi uluslararası kanallar, Suriye Devlet Televizyonu canlı olarak verirken bizde hiçbir TV kanalı bunu vermedi. Neden acaba? Gazetelerin, haber kanallarının görevi halkı bilgilendirmektir... Yanı başımızda neler olup bittiğini öğrenmek, bilgilenmek ister toplum. Bu sansür değil de nedir, söyler misiniz? Diyelim ki medya patronları öyle istedi, özel kanallar vermedi; bizim vergilerimizle ayakta duran TRT, hangi gerekçelerle Esad’ın konuşmasını yayımlamadı? ??? Artık demokrasi ve özgürlük palavralarını dinlemekten bıktık. Başbakan işine gelmeyen haberleri yazanların kulağını çekiyor, eleştiren yazarları mahkemeye veriyor. Gerçek demokrasilerde Öcalan, ‘Katkıya hazırım’ derken sürece zarar gelmemesi konusunda uyarmış ‘Baltalanmasın’ AYŞE SAYIN ANKARA Mardin Bağımsız Milletvekili ve DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk ve BDP Batman Milletvekili Ayla Akat, dün olağanüstü toplanan BDP grubuna İmralı görüşmesiyle ilgili “kısmi” bilgilendirme yaptı. Türk ve Ata’nın verdiği bilgiye göre Abdullah Öcalan, görüşmelerin “düzeyli” yürümesi uyarısında bulunurken, “Sürece pozitif katkı vermeye hazırım. Kimsenin bu süreci baltalamaya hakkı yok” uyarısında bulundu. Ahmet Türk, Öcalan’ın önerilerini “devleti zorlamayacak türden makul öneriler” olarak tanımladı. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş bugün partisinin grup toplantısında süreçle ilgili bilgi vereceğini söyledi. BDP’nin basına kapalı grup toplantısında Türk ve Akat, “sürece zarar vermemesi” için bazı bilgilerin gizli kalması gerektiğini belirterek dar ‘KOŞULLARIM DÜZELTİLSİN’ fından “kayıt altına” alındığını belirtti. Görüşmede Öcalan’ın “Seviyeli bir müzakere yürütülmeli. Ben sürece pozitif katkı sunmaya hazırım” dediği belirtilirken “Süreci baltalamaya kimsenin hakkı olmamalı. Geçmişten ders çıkarılmalı” mesajı verdiği öğrenildi. Öcalan, “müzakereci” sıfatını alması için kendisinin koşullarının da düzeltilmesini isteyerek “Benim İmralı’da olmam önemli değil. Devletle birbirimizi sınamamıza da gerek yok, devlete güveniyorum. Ancak müzakereci sıfatını almam için benim de koşullarımın düzeltilmesi gerekir” mesajı verdi. Öcalan, BDP’lilere de süreci doğru okumaları ve iyi yönetmeleri uyarısında bulunarak “siyaseten” çalışmalarını da istedi. Öcalan’ın görüşme sürecinin yeniden başlamasıyla ilgili de Ortadoğu’da yaşananları örnek göstererek “Türkiye’deki demokratikleşme, Ortadoğu’daki gelişmelerden bağımsız düşünülemez” değerlendirmesini yaptığı kaydedildi. ürk ve Akat, Öcalan’ın sağlık durumunu son derece iyi gördüklerini anlatırken, kalT dığı ortamın fiziki koşulları ve güvenlik koşullarının da “iyileştirildiği” bilgisini aktardı. MİT yetkilileriyle İmralı’ya giden Akat ve Türk, görüşmelerin tamamen devlet tara Ahmet Türk kapsamlı bilgilendirme yaptı. Toplantıda BDP’li vekiller, geçmişte başta Oslo, Habur olmak üzere başlayan süreçlerin “hayal kırıklığı” ile sonuçlandığına dikkat çekilerek “ihtiyatlı” olunması kararı alınırken, bölge halkının da görüşmeler konusunda “çok büyük beklenti için de olmadığı”na işaret etti. Toplantıda, Öcalan’ın mesajıyla ilgili öncelikle Kandil’in tavrının beklenmesi, BDP’nin sürekli “barış dili”ni kullanması ve hükümetle de “çatışma” görüntüsü yaratılmaması benimsendi. Toplantı sonrası Türk, “Öcalan’ın talepleri devleti zorla mayacak türden makul öneriler, her demokratik ülkede olması gerekenler” dedi. Öte yandan Demirtaş’ın, toplantının ardından Norveç Büyükelçisi ile görüşmesi dikkat çekti. Büyükelçi, kendilerinin devrede olmadığını ve yeni bir “Oslo süreci olmayacağını” belirtti. HATİP DİCLE’DEN ‘GÖRÜŞME’ YORUMU ‘AKP’nin ‘Karakol ziyareti taktiksel haberli yapılmamalı’ Genelkurmay, takvimi 8 ay öne aldı Dersim arşivi girişimi’ AYŞE SAYIN BDP’li Ertuğrul Kürkçü: Önceden tedbir alınıyor ANKARA CHP Cezaevi Komisyonu üyesi milletvekillerinin Diyarbakır Cezaevi’nde ziyaret ettiği Hatip Dicle, İmralı ile yeniden başlayan görüşmeleri AKP’nin “taktiksel girişimi” olarak nitelendirerek “AKP, 2013’ü savaşsız geçirmenin planını yapıyor” değerlendirmesinde bulundu. CHP’li Veli Ağbaba, Malik Ecder Özdemir, Nurettin Demir ve Özgür Özel’den oluşan Cezaevi Komisyonu üyeleri 4 Ocak’ta Mardin ve Diyarbakır cezaevlerinde incelemelerde bulunarak seçilmesine rağmen “kesinleşmiş mahkumiyeti” olduğu gerekçesiyle vekilliği geçersiz sayılan Dicle ve tutuklu BDP milletvekillieri Selma Irmak, Gülser Yıldırım, Faysal Sarıyıldız ve Bağımsız Milletvekili Kemal Aktaş ile görüştü. Dicle, şu değerlendirmelerde bulundu: “1 yıl 8 ay ceza aldım. 09.06.2011’de cezamın onaylandığını öğrendim. Oysa seçim için başvurum sırasında beni veto etmediler, veto etseydiler yerime başka bir arkadaş milletvekili olacaktı. 86 bin oy iptal edilmiş oldu. Organize ettiğim; ‘Kürt sorunu nasıl çözülür, işsizlik nasıl çözülür?’ çalıştayları suç unsuru olarak gösteriliyor. KCK ana sözleşmesinde yazan şeyler yaptıklarımızla çakışmışsa durumu örgütsel olarak yorumluyorlar. Örneğin, KCK çalıştaydan bahsediyor, biz de çalıştay yapmışız; durum KCK’ye bağlanıyor. Öcalan, ‘Hatip’e selam söyleyin!’ demiş, bu da iddiada yer alıyor.” Yıldırım da şu değerlendirmelerde bulundu: “BDP il binasına gitmem suç olarak gösteriliyor. En ilginç suçlamadelil olarak Habur sürecinde, Mardin merkezde valilikten izin alarak açtığımız barış çadırı gösterilmiş.” E tipi cezaevinde kadın ziyaretçilerin iç çamaşırlarına kadar arandığını, kendisine gelen bir ziyaretçinin gömleğindeki metal düğmeler xray cihazında öttüğü için söküldüğünü söyleyen Irmak, “İmralı ile yapılan görüşmeler bizi heyecanlandırıyor” dedi. Sarıyıldız ise tutuklanmasına gerekçe olan “delil”i şöyle anlattı: “Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan beni aradı. ‘Dersim’e gittik. Çanta otobüste kalmış bakar mısın’ diye sordu. Ben de baktım tekrar aradım. Çanta mı, paket mi diye sordum, bulamadım. Bu soru iddianameye girdi.” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, TBMM’deki basın toplantısında, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ile İzmir Aliağa Şakran Cezaevi Kampusu ile bazı karakollarda yaptıkları incelemeler hakkında bilgi verdi. Cezaevine gittiklerinde, yöneticilerin ihlal ve kusurları gizlemek, kaçırmak ve birbirlerini kollamak için zincirleme işbirliği içinde olduklarını gözlemlediğini ifade eden Kürkçü, karakol ziyaretlerinden sonra cezaevlerini incelediklerini söyledi. Cezaevine gitmeden önce, 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde kalan terör örgütü PKK’li 11 hükümlünün Kırıklar F Tipi Cezaevi’ne nakledildiklerini gördüklerini i f a d e eden Kürkçü, şunları kaydetti: “Neden gönderildiklerini sorunca, cezaevi yönetimi çeşitli nedenler öne sürdü. Biz onlarla görüşmek istediğimizi söyleyince, İzmir Milletvekili Hamza Dağ ile kaldıkları cezaevine gittik. Görüştüğümüz mahpuslar, arama bahanesiyle 50 gardiyanın saldırısına uğradıklarını ve bunu milletvekillerine söylememeleri için de buraya gönderildiklerini anlattı. Hatta, saldırı sırasında bir başgardiyanın, ‘Neden savaşı durdurdunuz, neden hükümeti kurtarıyorsunuz?’ dediğini belirttiler.” Ertuğrul Kürkçü, izlenimlerini komisyona yazacağını ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunacağını söyledi. Komisyon incelemelerinin kurumlara önceden haber verildiğinden ihlallerin örtülmesi için tedbir alındığını belirten Kürkçü, şunları söyledi: “İzmir’de 4 karakol gezdik ve nezarethanelerde kimse yok. Ziyaretlerin haberi bir hafta önceden kurumlara ulaşıyor ve tedbir alınıyor. Burada olağanüstü olan, olağanüstü hiçbir şey olmamasıdır. “ Ayla Akat Ata çalışmaları hızlandı ve askeri birliklere gönderdiği resmi yazıda, “Tunceli halkı ana Türk soyundan gelip yerleşme bir insan kitlesinden ibarettir. Miladın ilk senelerinde garbe hicret eden Oğuz Türkleri de gelip bu kitleye karışmıştır” tespitinde bulunuyor. Yine komisyona gelen belgeler arasında, Genelkurmay’ın tarihi Dersim haritası da çıkmıştı. Haritada, Kureyşan ve Yukarı Abbasuşağı aşiretlerinin yanı sıra şu aşiretler gösteriliyordu: Hayderan Aşireti (nüfusu 850 silahlı adam sayısı 400450), Ariyan Aşireti (nüfusu 15113500, silahlı adam sayısı 260 kişi) Lolan Aşireti (nüfus 182, silahlı adam sayısı 2650), Koçuşağı Aşireti (nüfus 2 bin 5004 bin, silahlı adam sayısı 396 kişi), Maksutuşağı Aşireti (nüfus 13893 bin, silahlı adam sayısı 270900). BARKIN ŞIK ‘ULUDERE’NİN’ İNGİLİZCESİ BAŞKA TÜRKÇESİ BAŞKA ANKARA Hükümet, “Kürt sorunu”na çözüm bulmak amacıyla İmralı ile müzakereler yürütürken, Genelkurmay Başkanlığı da Dersim arşivi ile ilgili çalışmalarında sona doğru hızla ilerliyor. Genelkurmay, “Dersim arşivi” ile ilgili çalışmasını 14 Haziran’da tamamlayacak. Martta başlayan çalışmalar kapsamında arşivin 2 yılda elden geçirilmesi planlanıyordu. Bu süre 8 ay öne çekildi. Genelkurmay Başkanlığı’nın Meclis’e gönderdiği Dersim belgelerinde, Dersimlilerin ana Türk soyundan geldiklerinin belirtildiği ortaya çıkmıştı. Belgeye göre Dersim olayları sırasında dönemin Tunceli Valisi ve Komutanı Korgeneral Abdullah Alpdoğan, Genelkurmay ile Tunceli kazalarına İlerleme raporu çarpıtıldı MERT TAŞÇILAR Öcalan’ın 3 kitabı da ‘özgür bırakıldı’ ANKARA BDP Milletvekili Hasip Kaplan, Avrupa Birliği Bakanlığı’nın son yayımlanan AB ilerleme raporunda tahrifat yaptığını söyledi. Bakanlığın vekillere dağıttığı kitapçıkta, İngilizce “TSK tarafından öldürülen 34 sivil” ifadesinin Türkçeye, “Uludere’de hayatını kaybedenler” diye çevrildiğini belirten Kaplan, “AB tüzel kişiliğinin raporunu çevirirken aslına sadık kalmak, her çevirmenin etik kuralıdır. Ancak Uludere, Kıbrıs ve Ermeni sorunu bölümleri çevrilirken Meclis’teki vekilleri yönlendirmek için çok önemli çarpıtmalar yapılmış, anlamlar değiştirilmiş” dedi. Kaplan’ın Tiwitter’dan dile getirdiği iddiasına bir televizyon programında yanıt veren AB Bakanı Egemen Bağış, “Meclis Başkanımızın bir sözü var, ‘Twitter cıvıtır’ diye. Hasip Bey, onu ispat eder bir tutum ortaya koyuyor” dedi. Yasaklı kitap kalmadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 3. yargı paketinin ardından TMK’nin 10. maddesiyle görevli Ankara Başsavcı Vekilliği’nin, arasında Abdullah Öcalan’ın 3 kitabının da yer aldığı 13 yayınla ilgili, yasaklama kararının sürmesine yönelik talebi, özgürlük hâkimi tarafından reddedildi. Böylece, tüm kitaplar üzerindeki yasak kalkmış oldu. Ankara mahkemeleri veya Bakanlar Kurulu’nun toplatma, yasaklama, dağıtım ve satışın engellenmesi kararı verdiği 453 kitap ile 645 gazete, kitap, dergi, broşür ve pankart bulunuyordu. Basın savcılığı, hiçbir kitap için yeniden yasaklama istememişti. Terör savcılığı ise Emniyet’in yasaklanmasını istediği 67 kitaptan sadece 13’ü için TMK’nin 10. maddesiyle görevli hâkimliğe yasağın sürmesi yönünde başvuru yaptı. Talebi değerlendiren hâkimi Halil İbrahim Kütük, 13 kitap hakkındaki yasağın sürmesi noktasında yeni bir karar almadı. Bu kararla Hizbut Tahrir örgütüne ait kitaplar ile Abdullah Öcalan’ın “Kürt Sorununda Demokratik Çözüm Bildirgesi”, “12 Eylül Faşizmi PKK Direnişi”, “Barışa Doğru Roma Konuşmaları” adlı kitapları üzerindeki yasaklar kalkmış oldu. ‘Ekümenik patrik, Rum patriği’ Bunun üzerine Kaplan, tahrif edilen bölümleri şöyle açıkladı: ‘AB üyesi ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’, ‘Kıbrıs Rum Kesimi’ olarak çevrilmiş. Avrupa Komisyonu ‘Ekümenik patrik’ yazmış, çeviri, ‘Rum patriği’ olarak tahrif edilmiş. ‘Ermeni’ yazılmış, AB Bakanlığı ‘sözde’ kelimesini önüne monte etmiş.” Kaplan, “Şimdi soruyorum? Ben mi cıvıttım Twitter’da, yoksa raporu çevirirken, etik davranmayanlar mı? Hükümet ederken raporları Türkçeye çarpıtarak çevirip, milletvekillerini dahi kandırmaya çalışmak cıvıtmak değildir de nedir?” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle