19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 8 HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK CUMHURİYET 27 OCAK 2013 PAZAR GÜNCEL Öldürülen aydınların kızları cinayetler üzerinden Türkiye’yi anlattı ? Baştarafı 1. Sayfada bunlardan temizleyerek demokrasinin önünü açacaklarını... ...böylece ülkeyi asker vesayetinden mutlaka kurtaracaklarını.. cezalarını çekmelerini, sürekli söyleyerek; polisi, savcıları topyekun yargıyı harekete geçiren... ...lideri tersleyince öyle demek istemedim, yanlış anlaşıldı diye önceki söylediklerini ters yüz ederek günah çıkaran... ...generallerin, subayların dalga dalga tutuklandığı günlerde; “Yahu bunların işi gücü darbe yapmak, darbe planlamak. İyi ki bir savaş çıkmadı. Allah korumuş, bu generallerle subaylarla nasıl savaşacaktık?” diye TV’lerde Başbakan’ını mutlu etme sanatına unutulmaz bir örnek veren yardımcısı Bay Bülent Arınç... ve bilumum AKP önde gidenlerinin ordu aleyhine, ordu düşmanlığını körükleyen söylemlerine.. medyadaki yalakalarının TSK’yi yerden yere vuran yorumlarına bir gün olsun müdahale etmeyen, eleştirmeyen... ...evet kimdi? Babam mıydı? ??? TSK’yi beş yıl karaladı. Tarih, 25 Ocak 2013. Hasdal’da, Silivri’de yatan emekli ve muvazzaf subayların herhalde gözlerini fal taşı gibi açmalarına neden olan Kanal 24’teki açıklamalarında; “bir yerlerde” askerleri suçlayıcı ifadelerle donatılan, sahteliği kanıtlanan uydurma CD’ler, imzasız ihbar mektupları ve dizayn edilmiş gizli tanıkların çabasıyla, Balyoz ve Ergenekon davalarında tutuklanan general, amiral, subay ve astsubayların sayısının 400’ü aşmasından söz ettikten sonra... ...yandaşlığı, yer yer yalaka yayınlarıyla haklı bir ün kazanan bu kanalda; “Medya haksız yere TSK’ye saldırıyor” diyebilen ve kendisini sütten çıkmış ak kaşık gibi temiz mi temiz bir konuma layık gören de bu Başbakan’dır. TSK’nin yargılanmasını kışkırtan değilmiş gibi, yargıyı da suçluyor. Dünlere kadar çıkarılan yeni yasalardaki elverişli hükümlere karşın, cezaya dönüşen tutukluluk halini savunan RTE; bugün; “Cezaevlerindeki askerlere yönelik varsa elinde terör örgütü kurduğuna dair kanıt, gerekeni yap, yoksa ona göre tutum takın” diyebiliyor. “Yüzlerce subayı ve Genelkurmay Başkanı’nı (İlker Paşa’yı) öyle değerlendirirsen ey yargı” diye başlayan; herhalde bir gece rüyasında gördüğü erenlerin telkini ile yıllardır söylenegelen, ne ki kulak asmadığı cezaya dönüşen tutukluluktan kaynaklanan gerçeği, bugün; “Terörle mücadele eden ve edecek askerin morallerine darbe vurduğunu” söyleyebiliyor. ??? Bu Başbakan Amerika’yı yeninden keşfetti. Yeni hidayete erdi. Gerçekleri yeni keşfediyor. Eyvah ki eyvah! Der ki, böyle giderse tutukluluk halleri terörle mücadeleye darbe vuracakmış!.. Silah arkadaşlarının içeride yatmasını sindiremeyerek istifa eden Oramiral Nusret Güner’in yerine Donanma Komutanlığı’na atayacak oramiral bulamıyor. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri görülmemiş bu vahim durumda, ne olduysa oldu, bu istifa birden aklını başına toplamasına neden mi oldu? Psikologlar, toplum mühendisleri, dostlar, evet ne oldu burnundan kıl aldırmayan bu Başbakan’a? Ülkenin ve hatta ordunun bu hallere düşmesine başlıca nedenin bizzat kendisi olduğunu unuttu. Dünlere kadar orduyu aşağılayan söylemlerinden, açıklamalarından birden çark etmek zorunda kalan RTE; dünyanın ikinci güçlü ve büyük Türk ordusunun... ...“Komuta kademesinde oralara (terör bölgelerine) gönderecek subayımız kalmadı” diye utanç verici bir itirafta da bulundu. ??? Bir zamanların neydeki ustalığı, şiirlerdeki acımasız eleştirileri ve nüktedan kişiliği ve alkole düşkünlüğüyle edebiyatımıza haklı olarak adını yazdıran ünlü Neyzen Tevfik’in darda olduğunu anlayan unutulmaz Milli Eğitim Bakanlarından Hasan Âli Yücel ona biraz harçlık vermek istemiş. Neyzen, “İstemem” demiş, “mataram ağzına kadar rakı dolu”. Bu söz üzerine Hasan Âli Yücel, “Utandırdın beni!” deyince Neyzen şöyle seslenmiş Yücel’e: “Utanma üstat utanma! Utanmayı unut ki, rahat yaşayabilesin. Bak, ben kimseden utanıyor muyum!” ??? Utanıyor mu? Unutmak yok! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Katledilen aydınlarımız Uğur Mumcu, İlhan Erdost ve Behçet Aysan’ın kızları Özge Mumcu, Alaz Erdost ve Eren Aysan babalarının cinayetlerini anlattı. Özge Mumcu, “Onların bayraklarını topluma dağıtmaya çalışıyoruz, tek başına taşımayalım diye. Yapacağımız şeyler sınırlı. Ama sistemi zorlamaya devam edeceğiz” dedi. Uğur Mumcu’nun katledilişinin 20. yılında düzenelen Adalet ve Demokrasi Haftası kapsamında Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Kızları Babalarını Anlatıyor” etkinliğinde Mumcu’nun kızı Özge Mumcu, Sivas katliamında yaşamını yitiren şair Behçet Aysan’ın kızı Eren Aysan ve Mamak Cezaevi’nde dövülerek öldürülen yayıncı İlhan Erdost’un kızı Alaz Erdost babalarının öldürülmelerini ve sonrasında yaşadıklarını anlattı. Özge Mumcu, Alaz Erdost ve Eren Aysan babalarının uğradıkları cinayetleri anlattı. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY evlet ve toplum utanmazsa İşkenceci Raci Tetik’in karısı Aliye Tetik’in eşi ile ilgili “Peygamber gibi adamdır. D Onlar tabii ki işkence gördüklerini söyleyecekler. 32 yıldır bizler işkence çekiyoruz” sözlerini aktaran Erdost, “Benim ‘babam’ dediğim yer Karşıyaka’daydı. Benim yanımda kuzenlerim babalarına ‘baba’ diyemedi. Bunları acıyın diye anlatmıyorum. 12 Eylül’ün iyi olduğunu söyleyenlere gerçekleri göstermek için anlatıyorum. Utanç Müzesi açılırken, babamın kanlı paltosunu ve pantolonunu güzelce asarken utandım. Babamın kanını sergilemekten utandım. Hiçbir şey yapmadan sadece utanarak hayatımıza devam edersek, devlet ve toplum utanmazsa, burada bizler daha çok kum torbaları olarak otururuz, sizler de bizi daha çok dinlersiniz” diye konuştu. zal’dan Mumcu’ya mesaj Mumcu’nun kızı Özge Mumcu ise cinayetin ardından geçen 20 yıl ile ilgili olarak “20 yıldır her gün başka şeylerle uğraşıyoruz. Annemin kitabı İçimden Geçen Zaman çıktıktan sonra Ahmet Özal bana mesaj attı. Babası Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın cinayetini çözmek için annemle işbirliğine girerek Meclis’te araştırma komisyonu kurulmasını istedi” dedi. Toplumun belleği olan aydınların çocukları olduklarını belirten Mumcu, “Onların isimlerinin ilkokul ders kitaplarına kadar gir Ö mesi için çalışacağız. Çünkü tarihi eksik okursanız belleğiniz erozyona uğrar. Cinayetler bitiyor, haksız yere açılan davalar başlıyor, uzun tutukluluklar başlıyor. Ama bizler bu sistemi zorlamaya devam edeceğiz” dedi. Eylül gerçek cinayet günüdür Eren Aysan da “12 Eylül aydınlarımızın derdest edildiği, öldürüldüğü gerçek gündür. TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün bize “Başbağlar katliamı için de aynı şekilde üzülüyor musunuz” diye sordu. Öldürümlere karşı öldürümleri savunan bir yapının yüzde 50 oy alabilmesi manidar” dedi. 12 AYDINLARDAN ÇAĞRI EVLERİN DUVARLARI ÇATLIYOR AVM inşaatı ile gelen tehlike İstanbul Haber Servisi Alibeyköy’de imara aykırı olarak inşaatına başlanan alışveriş merkezi inşaatı çevredeki binalarda çatlaklara neden oldu. CHP’li milletvekilleri ve yurttaşlar, inşaata tepki göstererek çalışmaların durdurulmasını istedi. Alibeyköy Meydanı’ndaki inşaatın önünde semt sakinleri ile bir araya gelen CHP Genel Sekreteri Bihlun Tamaylıgil, milletvekilleri Aykut Erdoğdu ve Prof. Haluk Eyidoğan ile Eyüp İlçe Başkanı Dr. Ahmet Kartalkanat basın açıklaması yaptı. Tamaylıgil, İstanbul’a aşığım diyenlerin aşkının eziyetten öteye gitmediğini belirterek “Buradaki insanların tek istedikleri aileleriyle güven için de yaşamak. Burada binalar, karakollar ve mezarlar tehlike içinde” dedi. AKP iktidarının; iyiliği çevresine, zulmü vatandaşa yaptığını dile getiren Tamaylıgil, “Türkiye’de hukuku adaleti yerle bir eden kendi hukukunu kurmaya çalışanlardan hep beraber hesap soralım” dedi. CHP’liler daha sonra inşaattan zarar gören binaları inceledi. İstanbul Haber Servisi Türkiye Barış Meclisi’nin çağrısıyla bir araya gelen, aralarında Vedat Türkali, Büşra Ersanlı, Altan Öymen, Müjde Ar, Ahmet Telli, Orhan Dink’in de bulunduğu 104 aydın, sanatçı, akademisyen ve yazar barış çağrısı yaptı. Taksim Hill Otel’de düzenlenen basın toplatısıyla 104 kişinin imzaladığı metin, kamuoyu ile paylaşıldı. Edebiyatçı Necmiye Alpay tarafından okunan metinde “Abdullah Öcalan ile yürütülen görüşmeler, özlemini çektiğimiz barışın kapısını ciddi bir biçimde aralamıştır. Herkesi bu zorlu büyük yürüyüşe katılmaya, destek olmaya, sorumlu davranmaya çağırıyoruz” denildi. Metnin okunmasının ardından “Barışa omuz veriyoruz” başlıklı forum düzenlendi. Türkiye Barış Meclisi Sözcüsü Hakan Tahmaz, Diyarbakır’daki cenaze töreninde taşınan “Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz” dövizlerine dikkat çekerek bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğini söyledi. Prof. Büşra Ersanlı “Hepimiz Ermeni, hepimiz Laz, hepimiz Türküz, hepimiz Kürt’üz ama hiçbirimiz terörist değiliz” dedi. KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, barışın iki siyasi liderin el sıkışması olmadığını, hep beraber barışın inşa edilmesi gerektiğini söyledi. ‘Barış için sorumluluk zamanı!’ DHKPC operasyonlarıyla tutuklananlara destek dinmiyor. (Fotoğraflar VEDAT ARIK, CİHAN ORUÇOĞLU) En genç tutuklu gazeteci Yurt muhabiri Sami Menteş’in ‘gazeteci’ arkadaşları, haksız tutuklama ve gözaltıların son bulmasını istedi İstanbul Haber Servisi “Şafak baskını”yla ev, ofis ve kültür merkezlerine girilerek gözaltına alınan ve DHKPC üyesi oldukları iddiasıyla tutuklanan avukat, öğrenci ve gazetecilere destek devam ediyor. urt gazetesi çalışanları, DHKPC operasyonu kapsamında muhabirleri Sami Menteş’in tutuklanmasını protesto etti. Eyleme destek veren CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi, dünyanın hiçbir yerinde ifade özgürlüklerinin zorbalıkla sindirilemeyeceğini söyledi. Taksim Meydanı’nda toplanan Sami’nin gazeteci arkadaşları, adına açıklama yapan Ayhan Işık, Menteş’in doğum gününde tutuklandığını belirterek “Sami henüz 21 yaşında. Devlet onu gözaltına aldı ve bir daha bırakmadı. Devlet, Sami’ye doğum gününde ‘Türkiye’nin en genç tutuklu gazetecisi’ hediyesini verdi” dedi. Açıklamaya Tuncay Özkan’ın kızı Nazlıcan Özkan, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve çok sayıda gazeteci katıldı. ralarında İsmail Beşikçi, Ragıp Zarakolu, Zeynep Tanbay’ın da bulunduğu aydın, akademisyen ve yazarlar da ÇHD’li avukatların tutuklanmasını protesto etmek için “Avukatıma Dokunma, Savunmaya Özgürlük” sloganıyla imza kampanyası başlattı. Aydınlar “Dün onlar bizi savunuyordu, bugün onları savunmak üzerimize farzdır. Gereklerini sonuna dek yerine getireceğimizi dost, düşman herkese açıklıyoruz” dedi. HD İstanbul Şubesi temsilcileri ve ise ÇHD üyesi avukatların hukuka aykırı olarak tutuklanmasını, Taksim Meydanı’nda düzenledikleri “Zulme İnat Dayanışma ve Mücadele Halayı” ile protesto etti. Eylem, grubun türküler ve “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganları eşliğinde halay çekmesi ile sona erdi. toplumun haber alma hakkını kısıtlamak anlamına geliyorsa, avukatların tutuklanması, bürolarının kural tanımaksızın yasadışı yöntemlerle basılması da savunmanın savunmasız bırakılmasıdır. Yargı üç ana ayak üzerine oturuyor; iddia, savunma, hüküm. Hükmü veren hâkimlerle iddiayı ortaya atan savcılar neredeyse iç içe mesai yapıyorlar. Oysa iddianameyi hazırlayan savcı ile savunmayı yapacak olan avukatın, hâkim karşısında eşit statüde olması gerekir. Gerçek hukuk devletinde uygulama bu yönde. Avukatlar, Türkiye’deki düzenlemenin de böyle olması için çaba harcarken, son uygulamalarla daha olumsuz koşullara sürükleniyorlar. Yazmaya elimiz varmıyor ama, neredeyse sanıklarla eşit tutulur hale getirilecekler. Bu, olağanüstü dönemlerin uygulamasıdır. ??? Yürürlükteki yasaya göre bir avukatın evinde ya da işyerinde arama yapılacaksa, mutlaka bir cumhuriyet savcısının ve baro yetkilisinin hazır olması gerekir. Polis, onlar gelmeden hiçbir işlem yapamaz. Son operasyonlarda tutuklanan avukatların ev ve büroları sabaha karşı, sözünü ettiğimiz koşullar yerine getirilmeden basıldı. Yapılan işleme arama denemez. Baskın ya da daha ağır sözcüklerle ifade edilebilir. Medyaya yansıyan haberlere göre terör örgütüne operasyon çerçevesinde tutuklanan avukatların hiçbirine yönelik “silahlı terör faaliyeti” suçlaması yok. Kuryelik yaptıkları, bilgi alışverişi sağladıkları, kimi bilgileri yurtdışına servis ettikleri iddia ediliyor. Bu suçlamalar öylesine soyut ve yoruma açık ki, bunu yol haline getirdiğinizde her meslekten terör faaliyeti üretebilirsiiz. Zaten olan da bu. Silivri’deki davalarda da pek çok avukat yargılanıyor. Kimi avukatlar tutuklanınca avukat tutmuşlar. Tuttukları avukat da tutuklanmış. ??? Avukatlar niçin susturulmak isteniyor? Çünkü, yargının bütün ayakları çökertildi, geriye bir tek avukatlar ve onların örgütlü gücü barolar kaldı. Eskiden yargı dilinde şöyle bir tanım vardı: “Bu dosya Yargıtay’dan döner.” Bugün artık öyle değil. Hatta tam tersi bir durum söz konusu. Yerel mahkemeler de bu gerçeği dikkate alarak karar veriyor. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu da bu yapının parçası haline geldi. Bu gidişe en azından itiraz edebilecek başlıca yargısal güç, savunma. Silivri yargılamaları örneğinde gördüğümüz gibi, avukatların hâkim ve savcıları zor durumda bırakacak bir istemleri yok. Vurgu yaptıkları tek konu şu: Yürürlükteki yasalar uygulansın! Evet, avukatlar bunun için çırpınıyor. Artık Türkiye, hukuk devleti olmak bir yana, kanun devleti bile değil. İşte böyle bir ortamda avukatlar tutuklanıyor. Hükümetin bu tür durumlarda şöyle açıklamalar yaptığına tanık oluyoruz: “Efendim, hiçbir mesleğin suç işleme ayrıcalığı olamaz.” Elbette olamaz. Ancak burada durum farklı; avukatlık faaliyetlerinden suç üretiliyor. Aslında tutuklanan avukatlar değil, avukatlık. Bu gidişle yargı teröründen payını almayan meslek grubu kalmayacak. Bu ortamda baroların mesleklerini koruma gücü, aynı zamanda toplumun hak aramaya yönelik umutlarını da artıracak. A Y İ ‘Avukatlarımızı bizden ‘4+4+4’ü tarihin çöplüğüne atacağız’ İstanbul Haber Servisi Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisleri’nin çağrısıyla eşit, parasız, bilimsel, anadilinde, laik eğitim için mücadele eden veliler, öğretmenler, öğrenciler, bilim insanları dün Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Bomonti Kampusu’nda buluştu. Halkevleri Genel Sekreteri Nuri Günay, “4+4+4’ü tarihin çöplüğüne atacağız. Eşit, parasız, bilimsel, laik, anadilinde eğitim hakkımızı alana kadar ısrarla mücadelemize devam edeceğiz” dedi. 2 gün sürecek Büyük Eğitim Hakkı Buluşması’nın ilk gününde gerçekleştirilecek atölye çalışmalarından önce Halkevleri Genel Sekreteri Günay bir konuşma yaptı. Günay, eğitim hakkı mücadelesinin uzun ve ısrarlı bir mücadele olduğunu belirterek Halkevleri’nin yıllardır eğitim hakkı için bir araya geldiğini anlattı. Günay “Eşit, parasız, bilimsel, anadilinde eğitim hakkımızı alana kadar mücadeleye devam edeceğiz” diye konuştu. Konuşmanın ardından “Eğitimde emek, güvencesizleştirme ve mücadele”, “Eğitimde cinsiyetçilik ve kadınların eğitim hakkı”, “Eğitimde gericilik ve eğitim hakkı mücadelesi”, “Anadilinde eğitim hakkı”, “Eğitimin metalaştırılması ve eğitim hakkı mücadelesi”, “Üniversitelerde dönüşüm, yeni YÖK yasası ve eğitim hakkı mücadelesi” başlıkları altında atölye çalışmaları yapıldı. Öğrenciler, öğretmen ve veliler yaşadıkları sorunları dile getirdi. koparamayacaklar’ İstanbul Haber Servisi Cumartesi Anneleri, kayıpları için sürdürdüğü adalet taleplerini tutuklanan avukatlar için de yineledi. Kaybedilenlerin ailelerinin avukatlığını yapan Metin Can ve Şevket Epözdemir’in tüm baskılara karşın adalet isteklerinden vazgeçmediklerini vurgulayan Cumartesi Anneleri, “Avukatlarımızın üzerindeki baskı hâlâ devam ediyor. Nasıl bizi evlatlarımızı aramaktan vazgeçirmeye güçleri yetmediyse, avukatlarımızı bizden koparmaya da güçleri yetmeyecek” dedi. Cumartesi Anneleri, kayıplarının akıbetini sormak için 408’inci kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Eylemde konuşan 1995’te gözaltında katledilen Hasan Ocak’ın ağabeyi Ali Ocak, “Türkiye’nin geleceği için çok tehlikeli olan günler yaşıyoruz. Eski İstanbul Valisi Muammer Güler, İçişleri Bakanı olarak atandı. Devlet muhalifleri katlederken muhalif kimliklerine göre katletti. Bizimle yaptığı görüşmelerden bir şey çıkmadığı gibi faillerin sorumlularını bakan yaptı” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle