28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 OCAK 2013 PAZAR 14 “ABD ile Türkiye arasındaki tüm bağlantıları kuran köprü kim, biliyor musun? İçimizden biri. Adam avukat, avukat… Hem de başbakanla istediği an görüşebilecek kadar yakın bir avukat. İnançlıdır. Fethullahçı sanılır, oysa İskenderpaşa dergâhındandır. Onun için rahmetli Turgut Özal’ın da yakınında olmuştu. Önemli bir araştırmacının suikastında etkin rol üstlendiği bile yazıldı. Ama o kimseye bu konuyla ilgili dava açmadı. Tetikçiyi adım adım maktule götürdüğünü yazdılar, adıyla sanıyla; ama o ses etmedi. Zaten ne vakit gönül yorgunluğuna düşse, Sapanca Gölü’nün kıyısındaki konutunda inzivaya çekilirdi. Her ne kadar başbakanın kurmayları, kabinesi, dostları, hısım akrabası varsa da, herkes onlarla ilgilense de perde gerisinde bu avukat ve beş kişilik ekip asıl beyin takımıdır. Ekipte kilit konumdaki kişinin kod adı Pontiac’mış. Diğerleri Kıvırcık, Suskun, Vekil... Her birinin kendi uzmanlık alanları varmış. Başbakanın dostu avukattan gelen bilgilerle istekleri değerlendirip mutfağa aktarıyorlarmış. Belirlenen isim ya da isimler üzerinde dosya hazırlıklarıyla fiziki, teknik izlemelere girişiliyor. Oluşturulan bilgi, belge, fotoğraf ve dijital verileri de içeren dosya, savcılığa iletiliyor. Polisler savcının resmi talimatını alıyor. Gözaltı kararı çıkan ismin evinin ve işyerinin önünde öğleden sonra yerlerini alan sivil ekiplerin izlemeye başlamasıyla düğmeye basılmış oluyor. Adım adım, ne bir eksik, ne bir fazla.”* “Doğru pabuçlarını giyene kadar, yalan dünyayı dolaşır.” MARK TWAIN En cahil halk bile seçim şansı olduğunda demokrasiyi yeğler, çünkü cehaletine rağmen sağduyu sahibidir, diye düşünürdüm. Yanılmışım. Osmanlı dahil tüm varlık tarihinin en büyük komplosuna kurban giden Türkiye’de halkın böyle bir sağduyusu yokmuş. Ne Türklerin varmış, ne Kürtlerin ve hatta ne de militan ya da aydın, halk yönderlerinin. Cumhuriyet’ten geçtik, azımtrak demokrasi ve özgürümsü yurttaşlık yıkıldı, yerine istibdat (zorbalık) ve müstebite (zorbaya) kulluk rejimi kuruldu. Sonuçta ne özgür Kürt kalacak, ne de Türk. Halkımızda tık yok. Kimi müstebitin ayaklarına kapandı, elini yalıyor, parsayı kapıp efendisine iltifatlar şakıyor. Ayaklara kapanmayan da zaten sanal kanallardan sahte kanıtlarla zindana kapatılıyor. Türkiye’nin rejimini değiştirelim derken varlığının sonunu getirecek komplo, içerdeki adamları ve dışardaki planlamacılarıyla, çağın belki de en büyük dünya komplosu. Son iki darbeden biri, insan hakları savunucusu ÇHD avukatlarının tutuklanması oldu. Önce altı boşaltılan “hukuk devleti”nin üstü de böyle çizildi. Hukukçuların da “kul” oldukları dünya âleme ilan edildi. İkinci ve nihai darbe hazırlık aşamasında: CIA Başkanı Petraeus’un özel istemi, “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi” tasarısı TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. Yasalaştığında, önce içerdeki istibdata biat etmeyen muhaliflerin, ama sonra… Küresel “efendileri”ne mırın kırın eden yerel müstebitin de mal varlığına, “terör örgütü kurmuştu” diye el konulabilecek! Ülkenin hemen tüm kamu malının şimdiden satıldığını düşünürseniz, gerisini tahmin zor değil. Ben bunları öngörmüş ve “Destina” başlıklı romanımda Türkiye’nin 22. yüzyıla varmadan çöktürülüp büyük dünya güçleri arasında paylaşılacağını yazmıştım. Elim kalem tutalı beri yurdumda azınlık olmaya alışık ben, artık işgal altında bir ülkede yaşadığımı düşünüyorum. Asıl işgalciler ufukta göründüğünde, içerdeki işbirlikçileri nasıl ödüllendirecek ya da dolandıracak, çok görmek istiyor, merakla bekliyorum. İçimizden Bir Fazlası Dünden Bugüne CHP Milliyetçiliği 84 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk: “Bugünkü Türk milleti siyasal ve sosyal topluluğu içinde, kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve millettaşlarımız vardır. Fakat geçmişin istibdat devirlerinin ürünü olan bu yanlış adlandırmalar, düşmana âlet olmuş birkaç gerici ve beyinsizden başka, hiçbir millet ferdi üzerinde, kederlenmekten başka bir etki meydana getirmemiştir. Çünkü bu milletin fertleri de, genel Türk toplumu gibi aynı ortak geçmişe, tarihe, ahlâka, hukuka sahip bulunuyorlar.” HHH 83 yıl önce CHP İzmir Milletvekili Mahmut Esat Bozkurt: “Türk, bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları, vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler.” HHH 78 yıl önce CHP Genel Sekreteri Recep Peker: “Bereket versin ki, en büyük imha vasıtaları ve en ezici hadiselerle bile bozulması mümkün olmayan tek bir şey, Türk kanı bütün bu gürültüler içinde temiz kalmıştı. Batı Türkleri bu çöküntü içinde kanının arılığını korudu ve sakladı.” HHH 5 gün önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: “Siz ulusalcı mısınız yoksa sosyal demokrat mısınız diye bize soruyorlar. Bizim 6 okumuzdan biri milliyetçilik. Biz tabii ki ulusalcıyız. Bu kafatasçılık değildir. Biz ulusalcıyız, devrimciyiz, biz sosyal demokratız.” HHH 4 gün önce CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler: “Kürt milliyetçiliğini bana ‘ilericilik’ ve ‘bağımsızcılık’ diye yutturamazsınız. Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eşdeğerde gördüremezsiniz.” HHH Güncel CHP programından: “CHP Atatürk milliyetçiliğini benimsemektedir: Türkiye Cumhuriyeti din, dil, ırk ve etnik köken temelleri üzerinde değil, siyasal bilinç ve ideal beraberliği zemininde kurulmuştur. Milliyetçilik, ırk, köken, din, mezhep, bölgecilik, kavimcilik anlayışlarının, ulusal düzeyde aşılmasıdır. Türkiye hiçbir zaman ırk, kan ve kafatası esasına göre yönetilen bir devlet olmamıştır, olmayacaktır. Ülkenin sorunlarının çözümüne ırk temelinde değil yurttaş temelinde yaklaşmaktayız.” “Bizim milliyetçiliğimiz; çoğulculuk anlayışını benimser, tüm etnik ve kültürel kimliklere saygılıdır. Hangi kökenden gelirse gelsin, hangi dili konuşursa konuşsun ve hangi inancı paylaşırsa paylaşsın, tüm yurttaşların hukuk önündeki eşitliğidir, bütün vatandaşların ülkenin sahibi olduğu anlayışıdır. Devletin ırkı olmaz, devlet tüm etnik kimliklere eşit mesafede durur, kültürel çoğulculuğun güvencesini oluşturur görüşüne sahip çıkar.” HHH Cumhuriyet Halk Partisi’nde milliyetçiliğe ilişkin kafa karışıklıklarının anlaşılmasına yararı olur düşüncesiyle düştüm bu notları. Gününüzün güzel geçmesi dileğiyle… Fotoğraf : ALİ ARİF ERSEN *İLHAN TAŞCI’nın romanı “Ömrümün Son Hükmü”/ Cumhuriyet Kitapları, 2012 HHH “...Manzara içler acısıydı. Daha sonra medyaya ‘Donanma’daki zuladan çıkan dokuz çuval belge’ olarak servis edilecek olan çöp torbaları, ameliyat eldivenleri giymiş savcı tarafından bir cerrah titizliğiyle tasnif edilerek kayıt altına alınıyordu. Torbalardan birisi zaten boştu. Büyük çoğunluğu da tamamen eski kitap ve dergilerden oluşan çöp yığınından ibaretti. Neden bugüne kadar saklandığına anlam veremediğim, üzerinde İKK yazılı DVD’ler, ses kasetleri ve video kayıtlarının resmi belgeler olduğu anlaşılıyordu. Ama bir torbanın içinden çıkan beş adet eski hard disk ile birkaç adet CD midemi bulandırmıştı. Bunlarda casusluk soruşturmasıyla ilgili arama kararında adı geçen subayları suçlayan sahte dijital belgeler olabilirdi. Bugüne kadar hep böyle olmuştu. Daha sonra kayıtlara 5 numaralı hard disk ve 1 numaralı CD olarak geçecek olan dijital depolama aygıtlarına, aralarında benim de bulunduğum Balyoz Davası sanıklarının hayatlarını değiştirecek sahte dijital belgelerin, içimizdeki hainler tarafından konulmuş olabileceği o an aklıma bile gelmiyordu.”* *SEMİH ÇETİN “Bir İhanetin Öyküsü: Hasdal’da Bir Amiral”/ Kaynak Yayınları, 2013 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK G NOKTASI [email protected] Ertuğrul Günay’a ‘Teşekkür’ Koruma Kurulu üyelerine “görevden alındınız” bildirimlerinin “konu hanesi”ne “teşekkür” yazılır. Yasal süreleri dolmayan üyeler, adlarına gelen yazıda “teşekkür”ü gördüklerinde arkadaşlarıyla vedalaşırlar. Kültür Bakanlığı’nın bu “kibar”lık gösterisinin bir örneği, görevden alınan bakanlara “Başbakan yazıları”nda da var mıdır; bilemiyorum… “Velev ki” olsa bile, tek bir sözcükle yetinilmeyip, Bakan’ın hem yararlı hizmetlerinden, hem de “görevden alınma gerekçeleri”nden söz etmek gerekmez mi? Üstelik şu yeni anayasada bile “açıklık”tan dem vurulurken... Düşünüyorum da, böylesi bir uygarlığa erişebilseydik, örneğin Ertuğrul Günay’ın Kültür ve Turizm Bakanlığı için neler söylenmeliydi? Turizmden anlamam ama kültürde aklıma şunlar geliyor: Bana göre ilk teşekkür, kültür değerlerimize gösterdiği duyarlılık olmalıydı. Hele egemen siyasetin bu duyarlılıktan yoksun girişimlerini de engelleme çabalarını anımsarsak... Bir yandan kültür ve çevre zenginliğimizi göz ardı eden “pazarlama yasaları”nı, KHK’leri ya da artık çuvallaşan “Torba Yasa”ları, belli ki “Başbakan’ın isteği”yle imzalamak zorunda kalmak; bir yandan da aynı zenginliklerin aynı yağma yasalarına karşı korunmalarını da üstlenmek, kolay olmasa gerek... Dahası, doğrudan Başbakan’ın öngördüğü kültür yoksunu projeleri ya da uygulamaları bile kimi zaman “ima” yoluyla, kimi zaman açıkça eleştirmek, bugüne dek hangi bakanda görüldü? Örneğin Kars’taki “İnsanlık Anıtı” için “ucube” benzetmesini “Bunu heykel için söylemedi” diyerek “onarma” çabası; Çamlıca’daki “devasa cami” isteğini “küçük, yüzük taşı gibi sevimli bir cami” önerisiyle uygarlaştırma gayreti; Taksim’i alışveriş meydanına çevirecek eski Topçu Kışlası’nın yeniden yapımını eleştirmesi.. gibi örnekler, hiç kuşkusuz “teşekkür” konuları arasında yer alıyor. Benzer şekilde yurtdışına kaçırılmış antik eserlerimizin geri kazanılmasında olumlu sonuçlar alınan girişimler; arkeolojik kazılara daha fazla destek ve özellikle yabancılar yerine Türk arkeologların görev üstlenmelerinin özendirilmesi gibi çalışmalara da teşekkür etmek bir vefa borcu değil midir? Ne var ki Allianoi ya da Hasankeyf gibi “hükümetin gözden çıkardığı” tarihsel merkezlere karşı “ödün verici” yaklaşımlar; opera, bale ve tiyatro sanatçılarımızın haklarına kayıtsızlık gibi eleştiri konusu tutumları ise belli ki iktidarın genel tercihlerinden kaynaklanıyordu. Günay, siyasal geçmişiyle şimdiki partisinin çelişen anlayışı arasında “dengeli uzlaşma”yı yeğlemenin simgesi oldu. Buna “teşekkür mü etmeli; yoksa sorgulamalı mı”nın yanıtını, siyasi yazarlarımıza bırakıyorum. Benim görüşüm egemen siyasetin tersine tutumlarına rağmen başarılı bir Kültür Bakanlığı yapmış olmasıdır. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] ‘Kültür’ün bakanı BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Su korku 1 su. 2/ Kuzey 2 Amerika’nın 3 beş büyük gölünden 4 biri... Tanrı. 5 3/ Deneme 6 niteliğinde olan... Tavır, 7 davranış. 4/ 8 Cemaate 9 namaz kıldı 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ran kimse... Mısır’ın plaka 1 G U D U B E T D imi. 5/ Define... 2 Ö R E N R E P O Üzüm veren bitki. 3 B U L K E L AM 6/ “Elifim nokta 4 E K İ M O Z P İ landı / der 5 L D İ L K A N dim çokçalandı” 6 E D A O S E L O (Türkü)... Türk 7 Z E NO F O B İ müziğinde bir MA L A Y A N İ makam. 7/ Düşün 8 9 S E E N N A Ş ce... Kurutulmuş ringa balığı. 8/ Dokuma tezgâhında tarağı tutan ağaç ya da metal parça... Bir el işini ya da mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne. 9/ Rüzgâr korkusu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sürekli olarak, daima... İnsan dışkısı. 2/ Olağanı aşan büyüklüğü olan... “Timüs” de denilen ve göğüs kemiği arkasında bulunan iç salgı bezi. 3/ Bir bütünden kesilmiş ince ve yassı parça... Kabadayı. 4/ Erimekte olan buzun sıcaklığı ile kaynar suyun buhar sıcaklığı arası seksene bölünerek derecelenmiş olan sıcakölçer... İlaç. 5/ Uzaklık işareti... Bağışlama. 6/ Eski ve bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kullanılan deyim sözü... Harcanan para, gider. 7/ İspanyolların sevinç ünlemi... Dolmakalem. 8/ Sert kabuklu bir kuruyemiş... Eski dilde yedi sayısı. 9/ Sarma, kuşatma... Gelecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle