19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 6 HABERLER CUMHURİYET 27 OCAK 2013 PAZAR Türkü söylemenin, radyo dinlemenin cezaevi yönetiminin keyfine bağlı olduğu belirtildi F tipi tuhaf yasaklar AYŞE SAYIN ANKARA CHP Cezaevi İzleme Komisyonu’nun ziyaret ettiği Tekirdağ ve Edirne F tipi cezaevlerinde kalan tutuklu ve hükümlülere, ziyarete gelen milletvekilleri ile görüştükleri için keyfi cezalar verildiği; disiplin cezalarının “infaz yakmaya” dönüştürülmesi nedeniyle, hükümlülerin normal cezalarını çektikten sonra da aylarca cezaevinde yattıkları ortaya çıktı. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba başkanlığındaki CHP Cezaevi İzleme Komisyonu üyeleri Tekirdağ 1 ve 2 No’lu F tipi cezaevleri ile Edirne F ve E tipi ce ? CHP’li üyeler Tekirdağ 1 ve 2 No’lu F tipi cezaevleri ile Edirne F Tipi Cezaevi’nde incelemelerde bulundu. Bazı hükümlüler ‘Milletvekili ziyarete geldi diye sohbet hakkının iptal edildiğinden’ yakındı. Bazıları ise doktora gittiklerinde ‘kelepçeli olarak muayene edilmek istendiklerini’ aktardı. muayene yaptığı”nı belirten hükümlülerin dile getirdiği yasaklar şöyle: Örgüt üyeliğinden 9 yıl ceza aldığını belirten İlyas Argun, cezası bittiği halde disiplin cezaları yüzünden 19 ay infazının yandığını, daha önce 6 ay infazının yandığını anlattı. Sohbet hakkının haftada 5 saat uygulandığını, milletvekili ziyarete geldi diye bu hakkının iptal edildiğini söyledi. Doktora gittiklerinde kelepçeli muayene edilmek istendiğini belirtti. Kalabalıklarda Büyük Enerji Ali Sirmen’le adeta Uğur Mumcu yolculuğuna çıktık... Bornova ve ertesi gün Soma. Güzel insanlarla birlikte olduk. Salonlarda büyük bir enerji vardı. Bizim kuşaktan olanlar, daha gençler ile Mumcu’yu tanımamış gençler ve gençler. Soma CHP Gençlik kolları, Bornova’da aktif gençler bizleri sevindirdi. İnsanlar, yaşadığımız iktidar günlerine olan öfkelerini salonları doldurarak dile getiriyorlar. Her şeyi çok iyi izliyorlar ve yarın için umut istiyorlar, bekliyorlar ve bekliyorlar... Onları büyük bir umutla sürekli kucaklamak, sarıp sarmalamak, onlara öncülük etmek: Bu, tabii ki bir siyasi parti meselesi her şeyden önce! Ali Sirmen, Mumcu ile anılarını ve Mumcu’nun antiemperyalist, sosyalist, ulusalcı, yurtsever ve büyük araştırmacı gazeteci kişiliğini anlattı; bunun yanı sıra konuşmalarında ulus ve ulusalcılığın ne olduğuna yer verdi... Sirmen, ilginç bir tarihsel benzetme yaptı: Bir zamanlar komünizmle mücadele dernekleri vardı, şimdi bunun yerini ulusalcılarla ulusalcılıkla mücadele dernekleri aldı! Solcuları ezerek dinci siyasete iktidar yolunu taa o yıllarda açan Kenan Evren’le ilgili de şöyle dedi: Neden Kenan Evren resim yapmaya başladı, biliyor musunuz diye sordu... Salondan yanıt gelmeyince yine sordu: Resim ne yapılır? Salondan gelen ses: Duvara asılır! Sirmen de: Asacak genç bulamayınca, resim asıyor! ??? Mumcu’nun “Tarikat Siyaset Ticaret” kitabı çok ilginçtir. İçindeki makalelerde günümüze ilişkin bol paralellikler vardır. Dinleyicilere bu kitaptan bazı paragraf, cümle ve anafikirler okudum.. 1987 yılında yayımlanan bir makalesinde devlet içinde dini cemaat ve tarikatların kadrolaşma hareketlerini anlatırken diyordu ki: “İmam hatip liselerini bitirenler başka alanlarda görevlendiriliyor. Savcı oluyorlar, yargıç oluyorlar, mimar oluyorlar, mühendis oluyorlar, bakanlıklarda daire başkanı ve genel müdür oluyorlar... Bir tek eksiklikleri, imam hatip okulunu bitirenlerin Harp Okullarına kayıt olamamaları. Bu eksiği de bu gidişle nasıl olsa giderirler...” ??? Bornova CHP’li Belediye Başkanı Kamil Okyay Sındır, Belediye gençlik merkezi ile gururlu. Orada gençlerle de beraber olduk. Üniversiteli gençlere orada ayrıca günde iki kez bedava yemek ve çaysu veriliyor. Çamaşırlarını yıkayabiliyorlar. Kütüphane, günlük gazete, dergiler ve bir dizi etkinlik... Hepsi ücretsiz. Özellikle dışarıdan gelen üniversiteli öğrenciler için bulunmaz bir olanak. Bu tür yerler diğer belediyelere de yayılmalı... Aileden satın alınan “Dramalılar Köşkü”nü gezdik. Burada Bornova Kent Müzesi kuruluyor. Ayrıca Mevlana Toplum ve Bilim Merkezi’ni gezdik. Burada üniversiteli araştırmacılar ve doktora öğrencileri ve uzmanlar, gençlere biyoloji, kimya, fizik ve bilim ve felsefe konularında uygulamalı ve deneysel bir eğitim projesi geliştirmişler. Tebrikler... Bornova’da gezdiğimiz başka harikulade yer de Yeşilova Höyüğü oldu. Arkeolog Zafer Derin bize burayı gezdirdi. Höyüğü, büyük bir raslantı sonucu bulmuşlar. Kamyonların döktüğü topraklarda çok eski seramik parçaları ve bazı küçük eserlerin izini sürüp kazılan yeri bulmuşlar ve böylece İzmir’in en eski yerleşim yeri ortaya çıkartılmış: İzmir ve yöresi 8500 yıl geçmişe kavuşmuş. Saptanan İlk Egelilerin yaşadıkları yerler, kurtarılabildiği kadar yeni yapıların arasından ve yapılaşmadan kurtarılarak, sit alanı ilan edilmiş. Belediyenin desteği ile bir mimari proje yarışması açılmış; Zafer Bey, çocukların burada çalışmalara katılmasına büyük önem veriyor. Kentin ortasındaki bu tarih öncesi yerleşim, saptandığı kadarıyla 10 civarında üst üste yerleşimlerden oluşuyor. Evlerin duvarlarından tukun o dönemdeki aşama ilişkin bir sürü buluntu, açık alanda sergileniyor... Burası için hazırlanan Ziyaretçi Merkezi Projesi, Tarihi Kentler Birliği’nin de en iyi proje ödülünü kazanmış. Bir yıl içinde Yeşilova Höyüğü’nün büyük bir ziyaretçi akınına uğrayacağı kesin gibi. Bornova Belediyesi, buraya verdiği destekle, kente büyük bir değer katıyor. ??? Soma, madenci kenti! Manisa’nın ilçesi. CHP Soma İlçe Başkanı Murat Bayramoğlu ve arkadaşlarının çağrısı üzerine düzenlenen etkinliğe büyük bir kalabalık geldi. Manisa Milletvekili Hasan Ören de, köylerdeki gezileri nedeniyle Soma’daydı ve toplantıya katıldı. Çevre ilçelerden de çok sayıda parti örgütü gelerek sinerji yarattılar! Son üç ay içinde madenlerdeki kazalarda üç madenci hayatını kaybetmiş... Özellikle bir maden ocağında güvenlik önlemlerinin yeterince alınmadığını ve ölümlerin de burada olduğu belirtildi. Madenci ve emek kentine buradan yeniden sevgi ve saygılar... zaevlerinde 10 Ocak’ta yaptıkları incelemeler sonucu hazırladıkları raporda, Tekirdağ Cezaevi’ndeki keyfi uygulamaları da gözler önüne serdi. Arasında Grup Yorum’un solisti Seçkin Aydoğan’ın da bulunduğu tutuklu ve hükümlüler, kendilerine 10 günden fazla keyfi disiplin cezaları verilerek “infazlarını yakmaya” dönük uygulama yapıldığını anlatıp “türkü söyleme”nin bile disiplin cezasına neden olduğuna işaret etti. Bazı doktorların “kelepçeli Seçkin Aydoğan, örgüt üyeliğinden 14 aydır tutuklu. Örgüt üyesi denilen kişilere özgürlük istedikleri için tutuklandığını fakat özgürlük istedikleri kişilerin tahliye olduğu halde onların hâlâ hapiste olduğunu ifade etti. İdarenin verdiği dergilerin sayfalarını panolarına astıkları için 11 gün hücre cezası verildiğini aktardı. Ali Haydar Saygılı ellerindeki bütün radyoların toplanıp yasaklandığını, yan hücrede kalan arkadaşlarına bile ancak kargoyla parasını ödeyerek bir şey gönderebildiklerini anlattı. Kaldıkları koğuşun en dip ve soğuk koğuş olduğun anlatan Saygılı, elektrikli ısıtıcı istediklerinde ise idarenin doktor raporu istediğini, revir doktorunun “Isıtıcı alabilirsin” diye rapor verdiğini ancak yönetimin “Uzmanın yazması gerekir” diye engellediğini söyledi. CHP heyeti, şu saptamalara yer verdi: “Keyfi disiplin cezaları nedeniyle infaz yakmalar olmaktadır. Çıplak arama yapılmaktadır. Kimi mahkumların kelepçeli olarak çıplak arandığından bahsedilmektedir. Mektupların geç ulaşması şikâyetlerin başında gelmektedir..” ASKERİ CASUSLUK TÜBİTAK çalışmasını askıya aldı HİCRAN ÖZDAMAR Yalnızlaştırma politikası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ergenekon davasında tutuklu yazarımız Mustafa Balbay’ın eşi Gülşah Balbay, Silivri’de “yalnızlaştırma politikası” uygulandığını belirterek “17 saat su kesintisi yaşıyor. Elektriksiz geçirdiği günler oluyor, 18 gün. Fatih Hilmioğlu ile konuşmasına izin verilmiyor. Bu bir yalnızlaştırma politikası. İkinci bir Kurtuluş Savaşı vermek durumundayız” dedi. Yazarımız Uğur Mumcu’nun katledilişinin 20. yılında Uğur Mumcu Araştırmacılık Gazetecilik Vakfı’nın hazırladığı Adalet ve Demokrasi Haftası etkinlikleri kapsamında ODTÜ Atatürkçü Düşünce Topluluğu’nun (ADT) “Türkiye’de Demokrasi” söyleşinin konukları Balbay’ın eşi Gülşah Balbay, gazeteci yazar, eski bakan, eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen ve ODTÜ ADT 2011 mezunu Bahar Yalçın oldu. Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte Gülşah Balbay, Türki Gülşah Balbay Silivri’yi anlattı: ‘İkinci bir Kurtuluş Savaşı vermeliyiz’ İZMİR İzmir merkezli yürütülen askeri casusluk soruşturması kapsamında 8 aydır tutuklu bulunan Eczacı Albay Prof. Tayfun Uzbay’ın, şizofreni alanında yaptığı çalışmaların TÜBİTAK tarafından askıya alındığı öğrenildi. Uzbay’ın, özgürlüğüne kavuştuğu gün çalışmasına geri dönmek istediği belirtildi. İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, cezaevinde ziyaret ettiği Uzbay’ın, mart ayı içinde özgürlüğüne kavuşmayı beklediğini ve çalışmalarına kaldığı yerden devam edeceğini söylediğini bildirdi. Sayılkan, Uzbay’ı 15 dakikalık bir zaman diliminde ziyaret edebildiklerini belirterek “Hocamızın tek dileği bir an önce hâkim karşısına çıkarak özgürlüğüne, ailesine ve çalışmalarına kavuşmaktır” dedi. Uzbay’ın adalet istediğini vurgulayan Sayılkan, “Tayfun hocamız tutuklanmadan hemen önce şizofreni tedavisinde çığır açacak buluşuyla dünyanın gündemine oturmuş önemli bir bilim adamıdır. Çok sayıda yabancı ilaç firması hocamıza ciddi tekliflerde bulundu. Neredeyse servet teklif ettiler. Ancak sevgili meslektaşımız bu çalışmanın ülkemizde yapılmasını ve Türkiye’de kalmasında ısrarcı oldu. Ancak hiç hesapta olmayan bu tutukluluk süreciyle tüm bu bilimsel çalışma sekteye uğradı. Hatta TÜBİTAK da verdiği desteği askıya aldı” diye konuştu. Şizofreniyle ilgili çalışmasının gündeme gelmesi, tartışılması ve konuşulmasının bile şizofreni hasta ve yakınlarıyla için önemli bir umut ışığı olduğunu belirten Sayılkan, şunları söyledi: “Uzbay dünyanın ilgisini üzerine toplayan önemli çalışmaları nedeniyle tüm meslektaşlarımızın saygı duyması ve sahip çıkması gereken bir meslektaşımızdır. Bize göre en azından bir kenarda kalmayı, kaderine terk edilmeyi ve unutulmayı hiç hak etmiyor. Aksine bu zor günlerinde her zamankinden daha çok sahip çıkılmalı. En azından, başta meslek örgütlerimizin yöneticileri ve akademisyenler olmak üzere hepimiz, mart ayındaki mahkemeye kadar hocamızı ziyaret etmeli ve yalnız olmadığını hissettirmeliyiz. Siyasi görüşümüz, dünyaya bakışımız ve inançlarımız ne olursa olsun bu bilim adamı yaptığı bilimsel çalışmalarla bunu çoktan hak ediyor.” ? Gülşah Balbay, “17 saat su kesintisi yaşıyor. Elektriksiz geçirdiği günler oluyor, 18 gün. Fatih Hilmioğlu ile konuşmasına izin verilmiyor” dedi. Silivri’deki tecrit politikalarını anlatan Gülşah Balbay, Türkiye’nin her geçen gün daha geri gittiğine vurgu yaptı. Balbay, “Sizleri daha çok duyarlı olmaya çağırıyorum” dedi. (NECATİ SAVAŞ) ‘Tek isteği adalet’ ye’de demokrasinin geldiği noktanın en iyi örneğinin Silivri olduğunu belirterek “Mustafa Balbay 4. yılını bitiriyor 5. yılına giriyor. 8 metrekareden daha küçük bir odada yaşıyor. Tuvaleti banyosu içinde. Aynı musluktan su içiyor, bulaşıklarını yıkıyor ve diğer ihtiyaçlarını gideriyor. İzmir’den 700 bin oy almış, milli irade tutuklu. Fatih Hilmioğlu ile duvardan konuşuyorlar. Pencereden birbirlerinin yüzünü görmeden iletişim kuruyorlar. Bu bir yalnızlaştırma politikası” dedi. Hukuk yoluyla cinayet işlendiğini söyleyen Balbay, “Yüre ğim yanıyor, yüreğim acıyor. Bir bedel ödüyoruz. Bizim çektiğimiz acılar sizin sevinciniz olacak. Bu da her şeye değer” diye konuştu. Balbay, “Hiçbirimizin hukuk güvenliği yok. Böyle bir Türkiye’de huzur içinde yaşanılabilir mi? Gelinen bu nokta Türkiye’yi dönüştürme projesinin bir ürünüdür. Korkarak, susarak hiçbir yere varamayız” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül’ün büyükelçi ve eşlerine verdiği ‘Hukuk güvenliği yok’ yemekteki fotoğrafını anımsatan Balbay, “Fotoğraf, yüreğimi yaktı. İsmet İnönü’nün değerli eşi Mevhibe İnönü gözümün önüne geldi. Yabancı diplomatlarla bir arada nasıl modern, nasıl çağdaş bir Türk kadını. Şimdi yıl 2013, geldiğimiz nokta bu. Sizleri daha çok duyarlı olmaya çağırıyorum” dedi. Mustafa Balbay: Silivri’de susuz kış... İstanbul Haber Servisi Silivri Cezaevi’nde günde 5 kez 9 saat verilen su, toplam 10 dakikaya düştü. Yaşananları Twitter hesabı aracılığı ile duyuran gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay “Silivri’de susuz kış yaşanıyor. Bu işkencedir, zulümdür” dedi. Yaşananları ileten Balbay’ın Twitter hesabında şunlar yer aldı: “Silivri’de günde 5 taksitte 9 saat verilen su toplam 10 dakikaya düştü. Artık günde kişi başına 200 litre soğuk, 50 litre sıcak su verile cek. Saate bakıp ölçtük, 50 litre su 2 dakika içinde akıyor. 2 dakikada banyo, çamaşır, bulaşık işini halledeceğiz. Bir günün su hakkı ertesi güne devretmiyor. Yönetim bunu ‘Artık 24 saat sıcaksoğuk su veriliyor’ gibi duyurmaya hazırlanıyor! Eskiden haftada üç kez toplam 6 saat verilen sıcak su, şimdi günde 2 dakikaya düştü. Taksitle gelen sudan, dakika ile gelen suya geçildi. Kalabalık koğuşlarda günlük su hakkı öğle olmadan bitiyor.” ‘Şizofreni için umut’ ‘Yargısız infaz yaşanıyor’ İstanbul Haber Servisi Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD), Sanatçılar Girişimi, TGB, 68’liler Birliği, Vardiya Bizde Platformu ve İP üyeleri, karaciğer kanserine yakalanan ve 4 yılı aşkın süredir bulunduğu cezaevi şartları nedeniyle böbrek ve şeker hastalığına da yakalanan Ergenekon davasının tutuklu sanığı İnönü Üniversitesi’nin eski rektörü Prof. Fatih Hilmioğlu için adalet vurgusu yapıldı. Hilmioğlu’nun derhal serbest bırakılması ve tam teşekkülü bir hastanede tedavi edilmesini istedi. İstanbul Barosu binası önünde toplanan grup, Galatasaray Meydanı’na kadar yürüdü. Burada ortak basın açıklamasını okuyan TÜMÖD İstanbul Şubesi Başkanı Nilgün Çerikçioğlu, “Hukuksuz, dayanıksız ve her türlü usule aykırı olarak tutuklu bulunan öğretim elemanlarının önemli bir bölümünün durumlarının yargısız infaz sürecine varmış olduğunu görmekteyiz. Bunlar arasında özellikle Prof. Hilmioğlu, içinde bulunduğu ağır sağlık koşulları nedeniyle yaşamını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu durumun son bulması, temsil etmekte olduğumuz öğretim elemanları topluluğunun ivedi ve ortak talebidir” diye konuştu. Eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın eşi Nilgül Doğan ise “34 yıldır devam eden bir zalimliğin şahidiyiz. Akademisyen, siyasetçi, asker hukuksuz yere cezaevinde bulunan herkes için adelet istiyorum” dedi. Öte yandan Vardiya Bizde İzmir Platformu üyeleri, her cumartesi yaptıkları “Sessiz Çığlık” eylemleridee dün de askeri casusluk operasyonu kapsamında tutuklananların durumuna dikkat çekti. Platform üyeleri, 310 TSK personelinin bu dava kapsamında itibarsızlaştırılmak, tasfiye edilmek istendiğini vurguladı. Demokratik kitle örgütleri cezaevinde olan Prof. Hilmioğlu için adalet istedi ‘Asker tasfiye edildi’ İstanbul’da yapılan geniş katılımlı eyleme sanatçı Bedri Baykam ve 68’liler Birliği Başkanı Sönmez Targan da destek verdi. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) ? BOLU (Cumhuriyet) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Bolu Abant’ta “Kamu Personel Sisteminin Sorunları, Çözüm Önerileri ve 2023 Vizyonu” çalıştayına kalıldı. Çelik, 657 sayılı Kanun’un Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap vermediğini belirterek “Bu yasa artık yama kaldırmayacak kadar yıprandı. Türkiye’nin dinamizmine ayak uyandıran bir sistem gerekli” dedi. ‘657’yi değiştirmeliyiz’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle