19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 OCAK 2013 PAZAR [email protected] 10 PAZAR KONUĞU Yüze göze bulaştırdılar Leyla Tavşanoğlu 24 Ocak Perşembe günü, çok önemli ve başarılı bir yuvarlak masa toplantısındaydık. Yuvarlak masanın ana teması “Ezber bozan enerji kaynağı doğalgaz” olarak belirlenmişti. 9 11 Nisan’da İstanbul’da 16.’sı gerçekleştirilecek olan Avrasya Ekonomi Zirvesi’ne yönelik bir hazırlık niteliği de taşıyan bu toplantıyı Marmara Grubu Vakfı ve stratejik ortağı StratejiCo birlikte düzenlemişlerdi. Konunun uzmanı konuşmacılar, dünya enerji tüketimindeki yeri ve bu nedenle de stratejik önemi giderek artan doğalgaza ilişkin son gelişmeleri çok çeşitli boyutlarıyla ele aldılar. Bu organizasyonu gerçekleştiren Danışma Kurulu’nun Başkanı ise Necdet Pamir… Yuvarlak masanın diğer katılımcıları ise, ulusal ve uluslararası medyanın ilgili mensuplarıyla, doğalgaz konusundaki kamu ve özel şirketlerin en tepe yöneticileri… Hem bu toplantının önemini hem de oturum başlıkları üzerinden doğalgaz ile ilgili küresel ve bölgesel gelişmeleri, bu toplantıyı planlayıp gerçekleştiren isim olan Necdet Pamir’le konuşuyoruz Yuvarlak masanın ana temasını neden “Ezber bozan kaynak: Doğalgaz” olarak belirlediniz? N.P. Memnuniyetle… Doğalgaz halen dünya enerji tüketiminde yaklaşık yüzde 21’lik paya sahip… Küresel ısınma ve iklim değişikliği tehdidi de dahil olmak üzere, çeşitli nedenler, diğer fosil yakıtlar olan petrol ve kömürün toplam tüketimdeki paylarında önümüzdeki yıllarda azalmaya neden olurken, doğalgazda artış olmasına neden olacak… Doğalgaz, diğer fosil yakıtlara göre daha verimli ve daha temiz bir kaynak… Öte yandan ABD’de kayagazı (shale gas) üretimindeki “devrimsel” ilerlemelerin yol açtığı bir süreç var. Bu da dünya enerji tüketimi içinde dengeleri değiştirebilecek bir olay. Fukuşima sonrasında Japonya da dahil Almanya, hatta Fransa gibi ülkelerde nükleere yönelik artan olumsuz yaklaşımlar, diğer kaynaklara yönelik talebi artırdı. Baz kaynak olarak bu boşluğu doldurmaya aday başlıca kaynak doğalgaz… Doğu Akdeniz’deki ve Irak’taki doğalgaz potansiyeli ve bunun yanı sıra, bu coğrafyalardaki jeopolitik olumsuzluklar, istikrar ve çatışma olasılıkları, hepsi başlı başına özenle incelememiz ve ülkemiz açısından en yararlı politikaları nasıl oluşturabiliriz diye bir beyin fırtınası yapmamızı gerektiriyordu kanımca… Biz de sizlerin ve tüm katılımcıların katkısıyla bunu gerçekleştirmeye çalıştık. Türkiye’nin doğalgaza bağımlılık oranı nedir? N.P Türkiye, tükettiği enerjinin yüzde 33’ünü doğalgazla karşılıyor. Ancak mevcut politikalar sonucunda, en çok kullanılan kaynak konumundaki doğalgazda yüzde 98 oranında bağımlıyız. Diğer yandan sınırlı bir yerli üretim ve gene az miktarda spot piyasadan alım dışında 5 ülkeden yaptığımız ithalatta, yüzde 58 oranında tek bir ülkeye (Rusya) bağımlı oluşumuz önemli bir sorun. Ülkemizden geçmesi düşünülen her boru hattı projesiyle, sanki rakip fileleri havalandırıyormuşuz gibi “zafer” çığlıkları atıyoruz, ama ulusal çıkarımız ve kamu yararı açısından bu projelerin ayrıntılarını, “tribünlerdeki seyirciler” pek bilmiyorlar. Oysa hem tüketici bir ülke olarak hem de geçiş ülkesi olarak gerçekten “gol atacaksak”, örneğin halen aldığımızdan daha ucuza gaz alabilmeliyiz. Transit gelirimizi mümkün olan en yüksek bedelle gerçekleştirebilmeliyiz. Bu gazın ticaretini de yapabilmeli, ülkemizde bu ticaretin yapıldığı merkezler oluşturabilmeliyiz. Necdet Pamir AKP hükümetinin enerji politikasını çok sert eleştirdi: l Türkiye enerji güvenliğinde dökülüyor Türkiye enerji güvenliği bakımından ne durumda? N.P. Enerji güvenliği, enerjinin yeterli, ödenebilir, güvenilir, zamanında, temiz ve çeşitlendirilmiş kaynaklardan kesintisiz olarak arzıdır. Bunlardan birinin, ya da birden fazlasının sağlanamaması halinde, enerji güvenliğiniz yok demektir. Enerjide yüzde 72, petrolde yüzde 92, doğalgazda yüzde 98 dışa bağımlıyız. İthalatın büyük bölümünü yaptığımız ülkelerle ilişkilerimiz son derece gergin… Benzin fiyatlarında şampiyon, mazotta OECD dördüncüsüyüz. Aralık 2007 – Ekim 2012 arasında elektriğe yüzde 128 zam yapıldı. Yani “Yeterli mi” ve ödenebilir mi” sorularının yanıtı olumsuz! “Güvenilir mi” sorusuna da bağımlı olduğumuz ülkeler ve onların tehdit algılamalarına yönelik AKP politikaları çerçevesinde olumlu yanıt veremem. Temiz mi? Çevreyi “maliyet arttırıcı” unsur olarak gören bir anlayış varken, termik ya da hidroelektrik santral inşa süreçlerinde “ÇED’e gerek yoktur” noktasına vardırılan ya da “kesyapıştır” yasak savma niyetine hazırlanan ÇED’lerle, doğayı ve yaşamı tehdit eden bir anlayışa “temizlik” faslından geçer not verilir mi? Akkuyu’ya nükleer santral dikmeyi kafaya koymuş, “atıkları Ruslar halledecek” diyerek nükleer atık konusunu “halleden” bir yaklaşımla güvende olunabilir mi? “Çeşitlendirilmiş mi?” sorusunun yanıtını verdik zaten! Sizce güvende miyiz? A nkara’nın ısrarla sürdürdüğü mevcut “politikası” sonucunda Irak merkezi hükümetiyle TPAO’nun imzaladığı bütün anlaşmaların iptal edilmesi tehlikesi var. A KP hükümetinin ısrarla izlediği çarpık tutum nedeniyle bugünTürkiye’de somut olarak enerji güvenliğinden söz etmek olanaksız hale gelmiştir. P O R T R E NECDET PAMÎR Ortaöğrenimini Türk Eğitim Derneği (TED) Ankara Koleji, yükseköğrenimini ODTÜ Petrol ve Doğalgaz Mühendisliği Bölümü’nde yaptı. 19802006 arası Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) çeşitli kademelerinde çalıştı. 20022006 arası enerji konusunda CHP TBMM Grup Danışmanı oldu. Şimdi Bilkent ve Kültür üniversitelerinde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. TMMOB Petrol Mühendisleri Odası Enerji Politikaları Çalışma Grubu Başkanı, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Enerji Politikaları Danışmanı, Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Yönetim Kurulu üyesi. Cumhuriyet gazetesinin Enerji Eki’nin danışmanı ve yazarı. Türkçe ve İngilizce enerji konusunda onlarca makale yazdı. Nabucco sizlere ömür Nabucco anlaşması beklentilerimizin hiçbirini karşılamayan maddelerden oluşmuştu. Bugün artık devre dışı kalmış olması da hayırlı olmuştur. Asrın anlaşması diye pazarlanan NABUCCO’ya ne oldu? N.P. Nabucco anlaşması beklentilerimizin hiçbirini karşılamayan maddelerden oluşmuştu. O zaman da bu eksiklikleri eleştirmiştik ve çeşitli nedenlerle Nabucco’nun gerçekleşme olanağının olmadığını defalarca ifade etmiştik. Nabucco’nun ülkemize de insanımıza da bir hayrı yoktu; bugün devre dışı kalmış olması da “hayırlı olmuştur”. İlgili tüm tarafların, tüketici, ithalatçı ve Batı piyasalarına geçiş yolunda önemli bir geçiş ülkesi olan Türkiye’nin beklentilerinin ilgili tüm taraflarla anlaşılması için bir beyin fırtınası yaptık diyebilirim. Çok da yararlı oldu bence. Anadolu Boru Hattı (TANAP) gündemde ve bir diğer oturumda da bunu değerlendirdik. Azerbaycan gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan bu projede beklentilerimizden daha fazlasının olduğunu söyleyebiliriz. AKP hükümetinin Kuzey’deki yönetimle birlikte, Irak’a ait petrol ve gazı Türkiye üzerinden boru hatlarıyla taşıma yönündeki çabalarının yarattığı gerilime ne diyorsunuz? N.P. İktidar partisi, Irak’a yönelik politikasında, bana göre çok büyük bir hata yapıyor ve çıkarlarımızı büyük riske sokuyor. Suriye ile “biraz daha gayret etseler”, sıcak çatışmaya gireceğiz! İran ile ilişkilerimiz Kürecik’e yerleştirilen füze kalkanı, Suriye’ye yönelik saldırgan politika ve nihayet Patriotlar nedeniyle en kötü ve gergin süreçten geçiyor. Bunlara bir de Irak hükümetiyle yaratılan husumet eklendi. Beğenin, beğenmeyin; bugün Irak’ta seçimle başa gelmiş Maliki hükümeti var. Onun hükümranlığını tanımayan bir biçimde ve onların itirazlarına kulak tıkayıp, kuzeydeki bölgesel yönetimle, petrol ve gaz anlaşmaları imzalıyorlar. Nitekim TPAO’nun daha önce Irak merkezi hükümetiyle imzaladığı 5 ayrı anlaşmadan biri (9. Blok) AKP’nin uygulamaları nedeniyle Irak hükümeti tarafından iptal edildi. AKP’nin ısrarla sürdürdüğü mevcut “politikası” sonucunda, diğer dördünün iptali de gündeme gelecektir. Kıbrıs Rum yönetiminin İsrail’de ortaklaşa Doğu Akdeniz’de gaz aramasına ne diyorsunuz? N.P. Karadeniz’deki kıyıdaş ülkeler, birbirinden çok farklı yönelimleri olmasına karşın, barışçıl bir biçimde ve hakkaniyete uygun olarak, Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) konusunda anlaşabildiler. Ve bu nedenle de Karadeniz’deki petrol ve gaz aramaları Doğu Akdeniz ve Ege’dekinden çok farklı olarak istikrar içinde yürütülebiliyor. Karadeniz’de henüz büyük bir keşif olmadıysa da hem sınırlı bir üretim, hem de büyük bir potansiyel var. Bunun Doğu Akdeniz’e örnek olmasını umut ediyoruz. Ancak bu bölgeye yönelik politikalarımız da tel tel dökülüyor. “One minüts” müsameresine kadar, Türkiye’yi MEB konusunda karşısına almak istemeyen İsrail, GKRY ile MEB anlaşması imzalayarak, “yanıt” verdi. Bir diğer kıyıdaş devlet olan Suriye ile ilişkilerimiz ise malum. Bunlar yetmezmiş gibi, devlet adına petrol ve gaz arama yetki ve görevine sahip TPAO’nun bu hakkını da ortadan kaldırıyor AKP! TBMM’ye sevk edilen ve Genel Kurul’a inmek için geri sayımda olan “Türk Petrol Kanunu” tasarısının en önemli sakıncalarından biri, mevcut 6326 sayılı kanunun 6. maddesinde yer alan “Petrol ile ilgili; müsaade, arama ruhsatnamesi ve işletme ruhsatnamesi alma hakkı devlet adına, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na aittir” hükmünün, yeni tasarıyla ortadan kaldırılmak istenmesidir. Tasarı yasalaşırsa, Doğu Akdeniz’de devlet adına petrol ve gaz arayacak bir şirketimiz de kalmamış olacak. 18 AY BAKANLIK ÜZMÜŞ Şahin’den giderayak Erdoğan’a sitem ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kabinenin en kısa süreli bakanlarından İdris Naim Şahin, İçişleri Bakanlığı görevini devrederken Başbakan Tayyip Erdoğan’a sitemde bulundu. Şahin, İçişleri Bakanlığı’nda düzenlenen törenle, koltuğunu Muammer Güler’e devretti. Görevlendirme konusunda Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e saygılarını ifade eden Şahin, “Ayrıldık, gidiyoruz, herkes ayrılacak. İn şallah benim gibi 18 ay 20 günde değil de gönlünüzün arzu ettiği zamanda ayrılırsınız, bunu da gönülden temenni ediyorum, fakat ayrılırken alın aklığı, baş dikliği, vicdan huzuru içinde ayrılmanızı sizlere temenni ediyorum” ifadeleri ile Erdoğan’a sitemde bulundu. Güler ise bugün devir teslimin çok farklı olduğunu söyledi. Güler “Bütün meselemiz vatandaşlarımız arasında hiçbir fark gözetmeksizin onları kucaklamaktır. Terörün beslendiği kaynakları kurutan çözüm odaklı çalışmalara öncelik vereceğiz” diye konuştu. Boyun eğmeyeceğiz u Yurt genelinde yapılacağı duyurulan demokrasi ve adalet mitinglerinin ilki Adana’da gerçekleşti. SAVAŞ KÜRKLÜ CHP ‘demokrasi’ mitinglerinin ilkinde iktidar baskısına dikkat çekti: ÇOĞUNLUK KREDİ MAĞDURU TBMM’ye bir günde 2 bin dilekçe geldi TBMM (AA) TBMM Dilekçe Komisyonu’na, bir günde 2 bin 306 dilekçe geldi. Sorunlarına TBMM’den çözüm bekleyen kredi mağdurları, bu çerçevede bir alt araştırma komisyonu kurulmasını istedi. Mağdurlar dilekçelerinde, bu sorunun en hızlı ve kısa şekilde Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın dediği, “6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 138. maddesinin yeniden uyarlanması” ile çözülebileceğini belirterek “Meclis’te görüşülecek bir kanun değişikliği ile bu sorun çözülebilir” dedi. Bir mağdur ise dilekçesinde, 2008 yılı ocak ayında emlakçının yönlendirmesiyle 136 bin lira karşılığı İsviçre Frangı endeksli mortgage kredisiyle hayalindeki evi satın aldığını belirterek aylık 1100 lira olarak başladığı kredi borcu ödemesinin, 2012 yılında 2 bin 200 liraya kadar çıktığını ifade etti. Mağdur, 5 yıldır 110 bin lira ödeme yapmış olmasına rağmen hâlâ 140 bin lira anapara borcu bulunduğunu kaydetti. Bir diğer mağdur ise oğlunun her ay krediyi ödeme günü yaklaştığında stres yaşadığını ve bu kredi yüzünden aile içi huzursuzlukların baş gösterdiğini belirtti. ADANA CHP’nin tüm Türkiye’de yapacağı, “Acil Demokrasi, Derhal Adalet” mitinglerinin ilki dün Adana’da yapıldı. CHP genel başkan yardımcılarından Bülent Tezcan, CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, bazı MYK üyeleri ile çok sayıda milletvekilinin katıldığı mitingde “Mustafa Balbay’a Özgürlük” yazılı dövizler dikkat çekti. Mitinge Yaşar Okuyan da katıldı. Mitinglerin ilki için dün Çukurova’daki kapalı semt pazarını dolduran CHP ve sivil toplum lar. Satıldılar, yok edildiler. Hem de sermayesi din olanlar tarafından yol edildiler. Son 10 yılda AKP iktidarı tarafından, satıldılar. Şimdi de topraklarımıza göz diktiler. Bu halk, bu millet yol ayrımına getirildi. Eğer biz bunlara karşı koyamazsak, hiçbir şeyimiz kalmayacak” dedi. Tezcan, İnce ile bazı MYK üyeleri ile çok sayıda milletvekilinin katıldığı mitinde “Balbay’a Özgürlük” dövizleri dikkat çekti. aşbakan’ın her istediği oluyor İnce, 12 Eylül’de var olan faşizmin, şimdi daha da etkili olarak Başbakan Erdoğan tarafından uygulandığını vurguladı. İnce’nin konuşmasının ardından Ataol Behramoğlu kısa bir şiir dinletisi, sanatçı Rahmi Saltuk ise kısa bir konser verdi. B örgütü üyeleri demokrasi istemini dile getiren sloganlar attı. Sanatçı Faruk Demir seslendirdiği, “Sarı saçlım, mavi gözlüm” şarkısı ile alanı dolduranları coştururken Bulutsuzluk Özlemi çeşitli parçalar seslendirdi. Mitingde konuşan CHP Grup Başkanvekili İnce, “Cumhuriyet onu yok etmek isteyenlere karşı bir başkaldırıştır. Cumhuriyet Sümerbank’tır, Etibank’tır, demiryollarıdır ama bunlar sağ iktidarlar döneminde yok sayıldı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle