19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 OCAK 2013 PAZAR 6 HABERLER mutan emir verince de sürü halinde savaşa gitmeleri mi?.. Dünyada bütün ülke ordularının benzer savaş senaryoları var. Ama artık Türkiye’nin yok... Gizli saklı bütün kozmik odalar hallaç pamuğu gibi atıldığı için, bütün senaryoları bit pazarına düşmüş veya el altından çeşitli ülkelerin eline geçmiştir... Ülkenin coğrafı konumu belli, yenileri hazırlansa bile, özellikle askeri birliklerinin konumları vb. söz konusu olduğunda, temel harekât planı az çok kestirilebilir. ??? Baransu nasıl biri, büyük gazeteci mi? Benim için, eline tutuşturulan Balyoz sahtekârlığı planlarının taşıyıcısı. Balyoz senaryolarının hepsine sonuna kadar sadık. Ortaya çıkartılan bütün sahtekârlıkların neredeyse hepsine bir gerekçesi var, o kadar hem de... Balyoz CD’lerinin sahtekârlıkları yerlerde sürününce, “güncellenmiştir” palavrasını ortaya atmış ve mahkeme gerekçeli kararında da bu güncellenme masalına sarılmıştır... Güncellense de güncellenmemiş olsa da, CD’lerin tutacağı bir yer yoktur ve evirip çevirdikçe pislikleri üzerine sıçrayan iki ucu boklu değnek gibidir... Bu güncellenme palavrasını yarın yazacağım... Baransu, tek bir duruşmaya bile gitmedi ama sanıkların duruşmalarda hiçbir hak ihlaline uğramadığı inancında, hem de mahkemeye karşı tahrik edici davranışlarda bulundukları için mahkemenin önlem almak zorunda kaldığını söyleyecek kadar! Bir Balyoz propagandisti! ??? Balyoz bavulu ve sahtekâr CD’ler onun öz malı gibidir. Kandırılmış olabileceğine zerre kadar inanmıyor. Bu da akla, CD’leri hazırlayanlarla yakın işbirliğini gündeme getiriyor. Baransu bu haliyle, darbe planlarının gerçek olduğuna herkese inandırmak için, “kendini kurgulamış” “intihar komandosu” gibi! Bu görevi büyük bir inançla yerine getiriyor. Henüz bilinmeyen darbe belgelerin bile varlığından söz ediyor... Acaba Erdoğan mı bu “planları” saklıyor! Sahte planları (bavulu) eline tutuşturanları bildiğine göre, arkadaki “bilinmezliğin” (karanlığın) günışığındaki adamı sayılabilir. Baransu, yasaca ortadan kaldırılmış özel görevli mahkemenin heyeti ve savcılarıyla tam bir “düşünce bütünleşikliği”, “ruh, inanç ve fikir birliği” içindedir genel tutumuyla. Aralarında bir milimetrelik bir mesafe bile yok gibidir! Hayır bunları “ayıplanacak bir tutum” olarak söylemiyorum. Bunlar birer tercihtir... Ama gazetecilikse, bu ölçüler bana uymaz kardeşim... Ama kendisine bu bavul için madalya veren Gazeteciler Cemiyeti ödülcü heyetine demek ki uyuyor! ??? Bugün propagandası, hem kendini kurtarma ama daha çok Yargıtay’ı etkileme odaklı. Propagandaya gerek yok, veriler, olgular ve gerçekler üzerinde bir dava sürer. Halkın kafasını karıştırabilirsiniz, ama adalet ve hukuk, eninde sonunda en doğru şekilde gerçekleşir. İşte zaman içinde karartılamayacak tek gerçek budur. Dink için düzenlenen sempozyumda konuşan Hayko Bağdat, ‘Dink davasında adalet tesis edilmediği sürece bize dokunma tehdidi olduğunu biliyoruz’ dedi ‘6 yıl önceki yerdeyiz’ CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU Baransu Vakası Paris suikastı üzerine spekülasyonlar ve bilinmezlikler içinde kulaç atmaktansa kendi gündemimde kalayım... TV’ler ve sunucuları tarafından “davayı en iyi bilen adam” muamelesi görüyor... Habertürk’te Didem Arslan’ın “Türkiye’nin Nabzı” programında stüdyoda karşılaştığımızda gülerek elini uzattı ve kitabını sallayarak, “Dinledim sizi; CD’ler dışında bir şey yok diyorsunuz ama okuyun okuyun, gerekçeli kararı okuyun, iddianameyi okuyun...” dedi. Bir şey okumadan yazıp çizdiğimizi varsayıyor. Evde TV’yi açtım, gürültülü olarak “büyük darbeci” Çetin Doğan üzerine konuşuyordu. Anladım ki askerlerin düzenledikleri Plan Semineri’ne giydiriyor. Ona göre seminer darbe planının ta kendisi! Stüdyoda bıraktığım Plan Semineri sunumu çıktılarından, Türkiye çapında olayların patladığını varsayan haritayı gösteriyordu. Bir uzman ona demiş ki, “Bak, Birinci Ordu’nun görev sahası belli, ama bütün Türkiye’yi ilgi alanları içinde kabul ediyorlar, bu da darbeciliklerini gösteriyor”... Baransu, “uzman”a, “Yok yok o kadar değil, olasılığı en yüksek tehlikeli senaryo gereği, olayların Türkiye çapında çıktığını varsayıyorlar. Kuzey Irak’ta Türkiye’ye saldırı girişimi, bazı terör örgütlerinin iç karışıklık yaratması, Yunanistan sınırında gerginlik, İstanbul bölgesinde ayaklanmalar, sıkıyönetimin ve olağanüstü halin ilan edildiği varsayılarak, Birinci Ordu’nun kendi yetki alanındaki askeri senaryosu tartışılıyor..” diye sormamış... Plan Semineri’ne duydukları bir kin de var. Nedeni, İstanbul ve çevresinde bir “irticai ayaklanma” senaryosunu öngörmesi olabilir mi? Mesela, “kim oldukları bilinmeyen” veya “işçilerin ve solcuların büyük bir halk isyanı” öngörülseydi, belki de Plan Semineri’ni bağırlarına basarlardı! Haritayı darbe senaryosuna delil gibi göstermek işine gelmiş... Ama, Plan Semineri doğrudan suçlama konusu yapılmıyor. Orada yapılan konuşmalardan alıntılar, içindeki bilgilerin sahteliği tepeden tırnağa kanıtlanmış CD’lerindeki uyduruk darbe planını desteklemek için kullanılmış... Baransu ve benzerleri artık boku çıkan CD’leri değil, daha çok Plan Semineri’ndeki resmi ses kayıtlarını darbe planı olarak gösterir oldu! “Bak ne demiş; stadyumlara dolduracaklar herkesi, orada sorgulayıp hapishanelere tıkacaklar...” Baransu’lara önerim şu: Öyleyse doğrudan Plan Semineri’nin yargılanması için Emniyet ve savcılık güçlerini harekete geçirin.. Arkanızdayım!.. Bazıları şöyle konuşuyor: Kardeşim asker de başka senaryo mu bulamadı... Askerin temel görevi senaryolar ve buna göre savaş /savunma oyunları hazırlamaktır. Eminim ki “ülke çapında yayılacak bir emekçi isyanına” karşı da planları vardır! Ne bekleniyor onlardan, kışlalarda oturup başko ‘Suriye’deki çatışma bize sıçrayabilir’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye konusunda uyarıda bulunarak “AKP iktidarının, Türkiye topraklarının Suriyeli silahlı muhalifler ve radikal unsurlarca kullanılmasına izin vermesi, Suriye’deki çatışmaların her an ülkemize de sıçrama olasılığını doğuruyor” dedi. Kılıçdaroğlu, Çin’e gitmeden önce Çin Ulusal Radyosu’nun sorularını yanıtladı. CHP lideri, “Türkiye Suriye ile bir savaşa mı sürükleniyor? Sizce iki ülke arasında bir savaş tehlikesi var mı? Partinizin Suriye sorunuyla ilgili çözüm önerileri nelerdir” sorusuna, “Türkiye, Suriye krizinde çözüm arayan değil ne yazık ki sorun yaratan bir bölgesel aktör konumundadır. AKP iktidarının Suriye’nin içişlerine karışması, Suriye yönetiminin de buna karşılık olarak Türkiye’ye yönelik söylemlerinin sertleşmesine yol açtı” dedi. Kılıçdaroğlu şu değerlendirmeyi yaptı: “AKP iktidarının, Türkiye topraklarının Suriyeli silahlı muhalifler ve radikal unsurlar tarafından kullanılmasına izin vermesi, çatışmaların her an ülkemize de sıçrama olasılığını doğuruyor. Bu nedenle, üzülerek söylemeliyim ki, iki ülke arasındaki gerginliği bir çatışmaya kadar götürebilecek elverişsiz bir ortam maalesef var. CHP, Suriye’deki krize ilişkin aklın ve vicdanın sesi olarak Türkiye siyasetindeki yerini almıştır. Bugüne kadar AKP iktidarına ve kamuoyuna üç çözüm önerisi sunduk. Türkiye’nin öncülüğünde Suriye’deki krizin ulusal ve uluslararası taraflarını içeren bir konferans toplanması önerimizi reddeden AKP iktidarı, TBMM’nin Suriye’deki şiddetin ve akan kanın durmasına yönelik partiler üstü bir tutum almasına da yanaşmadı.” İstanbul Haber Servisi Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in katledilişinin 6’ncı yılı kapsamında düzenlenen sempozyumda konuşan Dink ailesinin avukatlarından Fethiye Çetin, “Dink, derin devlet tarafından hedef haline getirildi” dedi. Hrant Dink’in katledilmesinin altıncı yılı kapsamında Dink’in arkadaşları tarafından düzenlenen ve bir hafta sürecek “ Buradayız/Ahparig” isimli etkinlikler kapsamında Taksim’deki Cezayir Restoran’da “Hrant Dink Operasyonu: 6. Yıl” isimli sempozyum düzenlendi. Açılış konuşmasını yapan gazeteci yazar Hayko Bağdat, Türkiye’de son dönemde yaşanan Ermeni cinayetlerine dikkat çekerek “Dink davasında adalet tesis edilmediği sürece bize dokunma tehdidi olduğunu biliyoruz. Artık Hrant için adalet talep etmek, bunun üzerinde bir gereklilik içeriyor. Türkiye’de 1915’ten beri süregelen devlet sırrı geleneği devam deiyor. Bu devlet geleneği 1915 sırrına yeni sırlar eklendiği sürece bizim de mücadele etmekten başka çaremiz yok” diye konuştu. Sempozyumun “ Operasyon başlıyor. 19 Ocak öncesi” isimli ilk oturumunda konuşan avukat Fethiye Çetin, katledilmeden önce Dink’e “devlet ve medya eliyle” ciddi bir saldırı kampanyasının düzenlendiğini söyledi. Çetin, “2007’de ‘misyonerliğin iç tehdit olarak kabul edildiği’ haberlerinin yanı sıra, MGK’de, ‘Asılsız Soykırım İddialarına Karşı Komisyon’ kuruldu. Meclis’te bütün siyasi partiler çıkıp ‘Misyonerlik tehdidi var’ dedi. Bu sırada Hrant, Sabiha Gökçen’in Ermeni olduğu yönünde haber yaptı. Bu habere Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan sert açıklamada, ‘Böyle haberler yapamazsınız. Bu hainliktir’ denilenerek, tüm kişi ve kurumlar bu duruma karşı mücadeleye çağrıldı. Bu çağrıya uyanlar da Agos gazetesinin önüne gitmeye başladılar” dedi. ‘Yeniden başlıyoruz’ Tanrıkulu: Gözyaşları dursun Kayıp yakınları Galatasaray Meydanı’nda 407. kez bir araya gelerek oturma eylemi yaptı. “Cumartesi Anneleri”ne destek veren CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, katliam ve infazların artık durması gerektiğini kaydederek “Yıllardır bu topraklarda yaşanan acılar ve anaların gözyaşı artık dursun. En son Fransa’da 3 bayan katledildi. Buradan bu infazı kınıyorum ve suçluların yakalanarak ceza almasını istiyorum” dedi. 90’lı yıllarda Türkiye’de yaşanan tüm sorunların çözümünde güç kullanıldığını ve savaşın tek alternatif olduğunu belirten Özge Akman yaptığı basın açıklamasında, “Albay, general, emniyet müdürü gibi unvanları olsa bile, savaş politikalarındaki ısrarın çözümsüzlük ürettiğinde direnenler devlet tarafından öldürüldü. Bundan sonra herkesi barış için çaba göstermeye çağırıyoruz” diye konuştu. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) ‘DAYALI DÖŞELİ EV BİLE TEKLİF ETTİLER’ Haber Merkezi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kardeşi Celal Kılıçdaroğlu, hakkında çıkan haberlerin ardından artık insanların kendisini tanıdığını belirterek “Bazı insanlar dayalı döşeli ev teklif ettiler ama kabul etmedim. Bugüne kadar kimseden bir şey istemedim” dedi. İzmir’in Gaziemir semtinde bulunan bir şantiyede bekçilik yapan Celal Kılıçdaroğlu, tanındıktan sonra yurttaşlardan yoğun ilgi gördüğünü söyledi. Kılıçdaroğlu, halinden memnun olduğunu ve kimseden bir beklentisi olmadığını belirtti. Gazeteci Ersin Kalkan da Sabiha Gökçen hakkındaki haberi Dink ile birlikte aynı dönemde yaptığını anımsattı. Söz konusu haber nedeniyle Genelkurmay Başkanlığı tarafından hedef haline getirilmek istendiklerini belirterek “Ben Hrant’a ‘Bırak bu haberi ben yapayım’ dedim ama o istemedi” diye konuştu. Haberin ardından Genelkurmay Başkanlığı’ndan “Bu söylentileri çıkaranlar, bu sembol isimleri elimizden almak isteyenler, hepsi vatan hainidir” ifadelerinin yer aldığı açıklamayı anımsatan Kalkan, “Bu haber nedeniyle 6 ay tehdit telefonları aldım” diye konuştu. Daha sonra soruları yanıtlayan avukat Çetin, dava ile ilgili Yargıtay Başsavcılığı’nın tebliğnamesine değindi. Çetin, “6 yıl önce iddianameyi hazırlayan savcılar da ‘örgüt var’ demişti. Ancak biz bu örgütün bütün bağlantıları ile açığa çıkartılmasını istedik. Şu anda Yargıtay’ın tebliğnamesi ile 6 yıl önce neredeysek, oradan yeniden başlıyoruz. Ancak 6 yıl önceki yerdeyiz” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle