19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 OCAK 2013 PAZAR [email protected] 10 PAZAR KONUĞU Tepebaşı Belediye Başkanı Ataç yeni yerel yönetimler yasasını topa tuttu ‘Alevilere ayrımcılık yapılamaz’ Alevi dediniz. Eskişehir’deki Alevi nüfusun durumu nedir? A.A. Burada Alevi nüfusa hiçbir zaman farklı gözle bakılmamıştır. Onlar her zaman bizim içimizdedir. Burada takıyye yapılmaz. Bunu bilmenizi özellikle isterim. Yani bu kentte insanların ne kadar özgürce ve rahat yaşadıklarını anlatmak istedim. Öğrenciler için de aynı durum geçerli. Ben yaptım oldu mantığı SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU Bilmeyenlere duyurulur. Batılı anlamda uygar, çağdaş, “ileri demokratik” koşullarda soluk alıp veren bir kent görmek ve orada yaşamak isteyenler mutlaka Eskişehir’e gitmeli. Sözüm ona “mega kentler”de, unutulmuş şehircilik anlayışı ve hizmeti Eskişehir’de, onun Tepebaşı ilçesinde bulabilirsiniz. Tepebaşı’nın yerlisi, iki dönemdir belediye başkanı olan CHP’li diş hekimi Dr. Ahmet Ataç’la bir yandan ilçeyi dolaşıyor, bir yandan da konuşuyoruz. Tepebaşı Belediyesi 2014’te yapılacak yerel seçimlere nasıl hazırlanıyor? A.A. Tepebaşı Belediyesi ve başkanı 2014 yerel seçimlerine çok yoğun hizmet ederek hazırlanıyor: En iyi siyaset hizmet etmektir. Bu ideolojiler üstü bir iştir. Aynı zamanda bugünkü deyimle halka hizmet ibadet gibidir. Çalışmalarımızda insanlarla birebir temas ederek, insanlara dokunarak hizmetlerimizi anlatıyoruz. Çok geniş insan gruplarıyla temaslarımız oluyor. Özellikle benim bu ikinci belediye başkanlığı dönemimde çocuğa, kadına, engellilere yönelik projelerimizle sağlıkla ilgili çalışmalarımız çok yoğun oldu. Esas önemli olan sosyal, sağlık, kültür, sanat projeleridir. Bir kentin ana yapısını değiştirecek olan da esas bu projelerdir. İşsizliğin, yoksulluğun çok yüksek olduğu özellikle bu dönemde insanları kucaklayacak, moral verecek işler yapmak gerekiyor. Sosyal demokrat belediyecilik anlayışı bunu gerektiriyor. Son dört yılda başardığınız önemli projeleri anlatır mısınız? A.A. Özellikle büyük çocuk merkezleri açtık. Şu anda iki tane çocuk merkezimiz bulunuyor. Birinde 3 bin 500, öbüründe de 1500 çocuğumuz var. Bunların fonskiyonları birbirinden farklı. Birisinde kreş dahil, meslek kursları, etütler, müzik dersleri, tiyatro drama kursları var. Bu merkezde anneler çocuklarını kreşe bıraktıktan sonra alt katta aerobik yapabiliyorlar. Yıl sonunda da geniş çaplı oyunlar, sergiler, kucaklaşmalar oluyor. Geçen sabah engelliler ve engellilerin aileleriyle birlikte bir kahvaltımız oldu. Ailelerle birlikte yeni yıl kutlaması yapıldı. Gençler için 19 Mayıs Gençlik Merkezi var. Bu üniversiteye (Anadolu Üniversitesi) çok yakın bir lokasyonda. Orada da öğrenciler için etüt saatleri, çalışma üniteleri, konferans salonları var. Zaten burayı açarken öğrenciye, “Burasını biz değil siz yöneteceksiniz” dedik. Sabahları da merkezimizde çorba servisi yapılıyor. Üniversitenin öğrencilerinin hidrojen yakıtlı bir araç yaptıklarını duydum. Bunun öyküsünü anlatır mısınız? A.A. Çocuklar bunu geçen yıl içinde bitirdiler. Kaç yılda tamamladıklarını bilmiyorum. Ama şunu söyleyebilirim: Üniversitede disiplinlerarası ortak çalışmanın ürünü olan bir proje bu. Bu otomobille zaman zaman TÜBİTAK ve benzer kuruluşların yarışlarına katılıyorlar. Tepebaşı Belediyesi olarak zaman zaman yarışmalar da düzenliyoruz. Örneğin, Temizlik İşleri Müdürlüğü’nün programı çerçevesinde bir tasarım yarışması açtık. Onda bütün ödülleri Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin Grafik Bölümü kazandı. Belediyenin çöp kamyonları o yarışmada ödül kazanan afişlerle kaplandı. Bir önceki yıl Anadolu Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Okulu’yla belediye çalışanlarının kıyafetlerine yönelik bir çalışma yaptık. Öğrenciyle birlikte olmak için bu tür projeler üretiyoruz; sonra da hep birlikte projeleri hayata geçiriyoruz. B u yasaya göre devlet vatandaşın görüşünü almadan belde belediyelerini kapatıyor. Büyükşehir belediyelerine de “Bunları artık sen yöneteceksin. Para pul yok. Nasıl yaparsan yap” diyor. Bu da tabii Sayın Başbakan’a yakışan bir anlayış. B u, yerel yönetim kandırmacası olarak Ankara’nın valiler eliyle belediyeleri yönetmesi demektir. Bu, aynı zamanda federatif bir yasa ya da düşüncenin hazırlığıdır. Bir de yarı başkanlık sisteminin getirilmek istendiği, bununla ilgili hükümetin çalışmalar yaptığı sözleri dolaşıyor. Dr. Ahmet Ataç ‘Alzheimer vakaları artacak’ Bir de burada Alzheimer Merkezi açıldı diye duydum... A.A. Evet. Birinci ünitesi açıldı. Bu merkez beş yıldızlı bir otelin konforuna da sahip. Sokağından itibaren hastanın hiçbir engelle karşılaşmadığı bir mekân. Proje bittiğinde yaklaşık 250 hastanın bakım göreceği bir merkez haline gelecek. Türkiye’de bu konuda ilklerden birisi. Bu projeyi Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı profesörlerinden Demet Babalık’la birlikte yürütüyoruz. Bu, kent adına çok önemli bir başarı. Çünkü istatistikler Türkiye’de Alzheimer vakalarının bayağı artacağını gösteriyor. P O R T R E Eskişehir, 1946 doğumlu. Ortaöğrenimini Eskişehir Maarif Koleji’nde, yükseköğrenimini İstanbul Diş Hekimliği Yüksekokulu’nda yaptı. Eskişehir’de uzun yıllar serbest diş hekimi olarak çalıştı. 1986’da EskişehirKütahyaAfyonBilecik illeri Diş Hekimleri Odası Başkanı seçildi. 199499 arası Anadolu Üniversitesi MedikoSosyal Öğrenci Hastanesi’nde diş hekimi olarak görev yaptı. Bu dönem Türk Diş Hekimleri Birliği Etik Komisyonu üyesi oldu. Daha sonda birliğin genel başkanlığına seçildi. 1999 seçimlerinde DSP’den Tepebaşı Belediye Başkanlığı’na seçildi. 2004 yerel seçimlerini kaybetti. 2009 yerel seçimlerini açık ara kazandı. Şu anda Tepebaşı ilçesinin CHP’li belediye başkanı. ‘Çocukların diş sağlığı önemli’ Bir diş hekimi olarak ilçenizde ağız ve diş sağlığı konusunda herhangi bir proje yürütmeyi planlıyor musunuz? A.A. Bu konu önemli. İstanbul Kadıköy ve Bakırköy, bir de Antalya’dan sonra 4.’sü Eskişehir’de açılacak olan çocuklar için ağız ve diş sağlığı merkezi yapıyoruz. Bunu da Şirintepe Mahallemizde açacağız. Öte yandan çocuklara eğitim ve taramalar yapılacak. Ardından da ağız ve diş sağlığı tedavileri uygulanacak. Belediyeler atanmışların emrine giriyor Halkın seçtiği yerel yönetimler bu yasaya göre atanmış valinin denetimi altına giriyor. Bunun adına ‘Ankara’nın valiler eliyle belediyeleri yönetmesi’ denilebilir Bunu Tepebaşı ilçesinin adeta bir öğrenci bölgesi haline gelmesi nedeniyle mi yapıyorsunuz? A.A. Evet. Öğrenciler yurtlarda değil de kent içinde, evlerde kalmayı tercih ediyorlar. Çünkü kent hayatını kentin içinde teneffüs etmek istiyorlar. Bu da tabii Eskişehir halkının öğrenciyi kucaklamasından kaynaklanıyor. Bu güzellik bu büyük öğrenci kitlesinin Eskişehir ekonomisine katkılarını sağlıyor. 2007’de Anadolu Üniversitesi’nin yaptırdığı bir araştırma var. Üniversite öğrencilerinin kent içinde yaşamasının Eskişehir’e eski parayla 1 katrilyon lira katma değer sağladığı bu araştırmayla hesaplandı. Bir kent için bu çok önemli bir girdi. Bir de öğrencilerimiz bu kentte dörtbeş yıl yaşıyorlarsa o zaman kentin yönetiminde söz sahibi olmalarını istiyoruz. Hiçbir zaman, “Oyunuzu bize verin” demiyoruz. Bunun yerine, “Seçeceğiniz yerel yöneticileriniz hakkında araştırma yapın. Bu kentte özgürce yaşamanızı sağlayacak kaliteli yönetimleri seçin” diyoruz. Yeni yerel yönetimler yasasının yürürlüğe girmesinden sonra belediyelerin vesayet altına alındıkları yönünde yaygın bir kanı var. Buna ne diyorsunuz? A.A. Doğru bir tespit. Bunun adı Yerel Yönetim Yasası ama bakıyorsunuz, halk tarafından seçilmiş yerel yönetimler bu yasaya göre atanmış valinin denetimi altına giriyor. Bunun, yerel yönetim kandırmacası olarak Ankara’nın valiler eliyle belediyeleri yönetmesi demektir. Bu, bir yandan da federatif bir yasa ya da düşüncenin hazırlığıdır. Yani eyalet sistemine geçişin hazırlıkları gibi mi? A.A. Evet. Bir de ortada yarı başkanlık sisteminina getirilmek istendiği, bununla ilgili hükümetin çalışmalar yaptığı sözleri dolaşıyor. Bütün bunları yaparlarken Başbakan da kuvvetler ayrılığı ilkesinin ortadan kaldırılmasını istemiyor mu? A.A. Hem de çok istiyor. İleri demokrasiyiz ya... Bakın, Büyükşehir Yasası’yla birlikte bütçesi olmayan bir yasa çıkarttılar. Bu yasayla büyükşehir belediyelerine çok büyük yükler yüklüyorlar. Bu yasaya göre devlet vatandaşın görüşünü almadan, referandum yapmadan belde belediyelerini kapatıyor. Büyükşehir belediyelerine de, “Bunları artık sen yöneteceksin. Para pul da yok. Nasıl yaparsan yap” diyor. Bu da tabii ki Sayın Başbakan’a yakışan bir anlayış. Ama Eskişehir’in şöyle bir şansı var. Burası diğer illerden farklı bir popülasyona sahip. Bu kentte 750 bin kişi yaşıyorsa merkezde 850 bin kişi, kırsalda 100 bin kişi oturuyor. Yani Eskişehir’de varoş olarak adlandırabileceğiniz bir bölge yok, öyle mi? A.A. Biz burada o sözcüğü kullanmayız. Çünkü varoş lafına Eskişehir halkı çok alınır. Ben varoş yerine çevre mahalleler deyimini kullanırım. Yabancı dilde de zaten periferi derler. Bence en doğru söylem bu. Mahallelerimizde genelde kırsaldan göç eden insanlar yaşar. Fakat Eskişehir’e göç edenler bu kente çok çabuk uyum sağlıyor. O artık Erzurumlu gibi değil Eskişehirli gibi yaşamaya başlar. Eskişehir’in yerlisi de göç edenleri çok çabuk kucaklar. O açıdan Eskişehir’de hiç yabancılık çekmezsiniz. Zaten Eskişehir’de Tatar, Çerkez, Alevi gruplardan oluşan çok önemli etnik bir yelpaze var. Özetlemek gerekirse Eskişehir’de yaşayan halk bir alaşıma benzer. Yani farklı metallerin bileşiminden daha değerli bir metal çıkmıştır. REKTÖR GÜL HAKKINDA İHBAR DİLEKÇESİ YOLLADI AKP’li Şentop’tan YÖK’e soruşturma talimatı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) RedHack’in yayımladığı yeni belgelerde AKP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Şentop’un Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zafer Gül hakkında YÖK’e ihbarda bulunup hakkında soruşturulma açılmasını, soruşturma süresince görevinden alınmasını ve kendisine bilgi verilmesini istediği ortaya çıktı. RedHack, üniversitelerdeki yolsuzlukları belgeleri ile yayımlamaya 5. gününde de devam etti. Belgeye göre MÜ’de yaşanan olay özetle şöyle: Milletvekilliğine kadar Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapan AKP’nin anayasa uzlaşma komisyonu üyesi Şentop, 22 Ekim 2012’de Prof. Gül hakkında YÖK’e ihbarda bulundu. Şentop, kendisine ulaşan bilgilere göre kaleme aldığı ihbar dilekçesinde “Lisansüstü giriş sınavlarına başvuru için her öğrenciden 100 TL alınmıştır. Haksız kazanç sağlayan bu uygulama açıkça hukuka aykırıdır. Düzenli olarak başta rektörlük idarecileri olmak üzere bazı personele zarf içerisinde kayıt dışı ödeme yapıldığı belirtilmektedir. Üniversitenin gelir ve giderlerine ilişkin tüm hesapların detaylı olarak incelenmesi gerekmektedir. Öğrencilerin ve personelinin rızası alınmaksızın kişisel bilgileri bankaya iletmiş ve 70 binin üzerinde kişiye kendilerinin haberi olmadan bankada hesap açmıştır. Rektör hiçbir yetkisi olmadığı halde, Hukuk Fakültesi Dekanı’nın seçerek atadığı dekan yardımcısı Prof. Serap Helvacı’nın atanmasının geri alınması için dekanlığa yazı göndermiştir” gibi iddiaları dile getirdi. Kapusuz: Kabinede değişikliğe ihtiyaç görmüyorum MANİSA (Cumhuriyet) Manisa İl Teşkilatı tarafından düzenlenen il danışma meclisi toplantısına katılan AKP Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz, kabinede değişiklik yapılıp yapılmayacağı yolundaki soruya, “Takdir Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’a aittir. Ben kabine değişikliğine ihtiyaç görmüyorum” diye yanıt verdi. Kapusuz, toplantı öncesinde gündemle ilgili açıklamalarda bulundu. Kapusuz, Paris’te PKK’li 3 kadının öldürülmesiyle ilgili ise “Doğrusu Türkiye’de ne zaman bazı konularda müspet adımlar atılmaya başlansa, bunu sabote etmek isteyen birçok çevre bazı eylemlere girişmiştir” dedi. DÜZENLEME 17 OCAK’TA ‘ESASTAN’ GÖRÜŞÜLECEK ‘Fidan Yasası’ Anayasa Mahkemesi gündeminde İLHAN TAŞCI ANKARA Anayasa Mahkemesi, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “iradesiyle” AnkaraİmralıKandil görüşme trafiği ivme kazanırken, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın daha önce Başbakanlık müsteşar yardımcısı sıfatıyla Oslo’da örgüt yöneticileriyle bir araya gelmesinin ardından ifadeye çağrılması üzerine jet hızıyla çıkartılan özel düzenlemenin iptal istemini esastan görüşmek üzere gündemine aldı. Oslo görüşmesinin deşifre olmasının ardından İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya, dönemin MİT Müsteşarı Emre Taner, yardımcısı Alev Güneş ve Hakan Fidan’ı “şüpheli” sıfatıyla ifadeye çağırması tartışmalara neden olmuştu. Bu gelişme üzerine Erdoğan “Fidan’ı harcatmam” diyerek sa hip çıkarken, “Talimatı veren benim, alacaksanız beni alın” sözleriyle tepki göstermişti. MİT Kanunu’nun 26. maddesine getirilen bir hükümle sadece MİT mensuplarının değil, “Belli bir görevi yerine getirmek üzere kamu görevlileri arasından Başbakan tarafından görevlendirilen” kişilerin ifadeye çağrılabilmesi için de Başbakan’ın izni koşulu getirildi. Yasa değişikliğini Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 6 saat içinde onaylamasıyla Fidan savcılıktan “kurtarılmıştı.” CHP, düzenlemenin “kişiye özel” olması nedeniyle anayasaya aykırı olduğu savıyla iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne dava açmıştı. Mahkeme, başvurusyu 17 Ocak’ta esastan görüşecek. Düzenlemenin iptali durumunda hem Fidan’ın hem de MİT mensuplarının çağrılması olasılığı gündeme gelebilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle