27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 OCAK 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Yargı, basına demeç verdiği için cezalandırılan sendikacıyı haklı buldu Emekçinin hukuk zaferi Yargı, basına açıklama yapan sendikacıya, çalıştığı kurumu ‘küçük düşürdüğü’ gerekçesiyle kınama cezası veren Devlet Hava Meydanları İşletmesi’ne sendika dersi verdi. MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Sendikacıya basına açıklama yaptığı gerekçesiyle verilen disiplin cezası yargıdan döndü. Mahkeme, sendikal faaliyet nedeniyle basın açıklaması yapan sendikacılar hakkında disiplin soruşturması yürütülemeyeceğine dikkat çekti. Dava konusu olay İstanbul Atatürk Havalimanı’nda yaşandı. Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Atatürk Havalimanı Başmüdürlüğü’nde memur olarak görev yapan, aynı zamanda KESK’e bağlı Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı olan Devrim Akmaz’a, basına verdiği demeçle DHMİ’yi kamuoyu önünde “küçük düşürdüğü” gerekçesiyle kınama cezası verildi. Akmaz ifadesinde, çalıştığı kurumu küçük düşürmeyi amaçlamadığını, basın açıklamasını sendika temsilcisi olarak yaptığını, bu nedenle de hakkında disiplin soruşturması düzenlenmemesi gerektiğini bildirdi. Karara yapılan itiraz da DHMİ Genel Müdürlüğü Merkez Disiplin Kurulu kararı ile reddedildi. Bunun üzerine BTS konuyu yargıya taşıdı. Davayı görüşen İstanbul 1. İdare Mahkemesi verilen cezayı iptal etti. Mahkeme kararında Akmaz’ın üyelerinin hak ve menfaatlerini korumayı amaçlayan ve bu görevle mükellef olan BTS sendikası üyesi olduğuna dikkat çekerek şöyle devam etti: “Dava konusu işlemin gerekçesi olan basın açıklamasının ilgili tarafından söz konusu sendikanın 2. başkanı (2 No’lu Şube Başkanı) sıfatı ile yapıldığının gazete haberinde de açıkça belirtildiği, bu doğrultuda Başbakanlık’ın 2010/2 sayılı genelgesinin 2. maddesinde de belirtildiği üzere, sendika temsilcileri hakkında sendikal faaliyetten dolayı yaptıkları basın açıklamaları nedeniyle disiplin soruşturması yürütülemeyeceği açık olduğundan, bu hükme uyulmaksızın düzenlenen disiplin soruşturması sonucunda verilen dava konusu disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmamıştır.” Dış Sermayenin Altında Kalmak... Cumhuriyetin 90 yıllık tarihinde, 2002 yılı önemli bir kilometre taşı. Bu tarihten sonra ülkeye giriş yapan mal ve sermayenin büyüklüğü, önceki dönemlerden çarpıcı biçimde farklı büyüklükte. 19842001 dönemi ile karşılaştırdığımızda, 2002 sonrasında, yani AKP rejiminde giriş yapan sermayenin önceki dönemi 6’ya katladığını görebiliyoruz. Böyle bir sermaye girişinin hikmetinin AKP ile ilgisi olmadığını, 2001 krizi ve öncesinde yolunun döşendiğini, dünya konjonktürünün de bu akışa yardımcı olduğunu bir kez daha hatırlatalım. Toplamı 485 milyar dolara ulaşan 2002 sonrası sermaye girişinin ülkede yıllık ortalaması yüzde 5’e yaklaşan bir büyüme yaratmış olması, madalyonun ışıltılı yanı. Ya öteki yüz? Öteki yüzde, özellikle borç yaratan sermaye girişinin altında kalındığını belirtip detaylara geçelim. Birincisi, iç tasarrufu yeterli olmayan ülkelere dışarıdan sermaye girmesi, ilk elde istenir bir şey. Ama önemli olan dış sermayenin ne tür beklentilerle geldiği ve/veya içeride bu olanağın nasıl kullanıldığı. Türkiye benzeri birçok Asya ülkesi, giriş yapan yabancı kaynağı, daha çok doğrudan yabancı sermaye olarak kullandılar, yabancı kaynak ile sanayilerini geliştirdiler hem de ihracata dönük büyüttüler, bu sayede cari açıklarını azaltıp hatta cari fazla veren ülke durumuna geldiler. Ya Türkiye? Türkiye, bunun tersine yabancılara, Telekom, Tekel, Petkim gibi devlet tekellerini, bankalarını satarak sermaye girişi sağladı. Yabancı sermaye, spekülatif kârlar için borsaya ve dışarıya göre faizi cazip devlet kâğıtlarına geldi. Son olarak da özel firmalara kredi olarak aktı. İşte şimdi burada, en önemli risk alanına gelmiş bulunuyoruz. Şirketler, abartılı biçimde hem banka sisteminden, hem dış finans kuruluşlarından döviz kredisi ve/veya dövize endeksli kredi kullandılar. Hem de katlanan biçimde. Nabucco’da Azerilerle anlaşıldı Ekonomi Servisi Hazar bölgesi doğalgazını taşıyarak Avrupa’nın Rus doğalgazına bağımlılığını hafifletmeyi amaçlayan Nabucco Batı boru hattı projesinde Şah Deniz yatırımcıları ile finansman konusunda prensipte anlaşma sağlandı. Nabucco projesinin üst düzey yetkililerinden Hans Peter Floren, “Potansiyel yatırımcılara yüzde 50 hisse opsiyonu sunulması konusunda da anlaşma sağladık” dedi. Lübnanlı Odeabank’ın hedefi büyükler ligi Ekonomi Servisi BDDK’den sıfırdan banka kurma izni alarak iki ay önce faaliyete başlayan Lübnanlı Odeabank, 2012 sonu itibarıyla 6 şube, 1500 müşteri ve 3.6 milyar TL aktif bilanço büyüklüğüne ulaştı. Bankanın hedefi sektörde büyükler ligine girebilmek. 2012 sonunda 6 şube ve 400 çalışana ulaşan Odeabank, 2017’de 2 bin çalışan ve 120 şubeye ulaşmayı hedefliyor. Odeabank Genel Müdürü Hüseyin Özkaya, şu anda 6 şubelerinin bulunduğunu belirterek yıl sonunda 32 şubeye ve bin kişilik çalışan sayısına ulaşmayı amaçladıklarını söyledi. Bank Audi Grubu’nun Mısır, Sudan, Ürdün, Fransa ve İsviçre başta olmak üzere 11 ülkede faaliyetlerine devam ettiğini dile getiren Bank Audi Grup Üst Yöneticisi (CEO) Samir Hanna ise diğer bölgelerde kriz olduğu için 2009’da Türkiye’ye geldiklerini 2010’da başvuru yaptıklarını belirterek, “100 kişilik ekip ile her türlü çalışmayı yaptık. 500 milyon dolar sermaye tahsis edildi ve 200300 milyon dolar daha tahsis edilecek” diye konuştu. Irak’tan habersiz petrol ihracına tepki Ekonomi Servisi Irak’ın kamu petrol pazarlama şirketi SOMO, merkezi hükümetten habersiz ham petrol ihraç eden şirketlere karşı yasal yollara başvurma hakkının saklı olduğunu, bu yollar arasında sevkıyata el koyma, satıcı, alıcı ve taşıyıcılar hakkında dava açma gibi önlemlerin de bulunduğunu bildirdi. SOMO’nun açıklamasında herhangi bir şirket adı verilmedi. Reklam yüzü Hülya Avşar ile tanıtım kampanyasına başlayan Odeabank, yakın zamanda da kredi kartı pazarına girecek. Gümrüklerde yeni dönem Dış ticaret işlemlerini hızlandırmak için, ‘Yetkilendirilmiş Yükümlü Uygulaması’ ile ‘İhracatta Yerinde Gümrükleme’ ve ‘İzinli Gönderici’ uygulamaları başlıyor Ekonomi Servisi Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, dış ticaret işlemlerini hızlandırıp kolaylaştırmak ve firmalara önemli ölçüde maliyet avantajı sağlamak için, “Yetkilendirilmiş Yükümlü Uygulaması” ile birlikte “İhracatta Yerinde Gümrükleme” ve “İzinli Gönderici” uygulamalarını başlattı. Uygulamayı “gümrüklerde devrim” olarak nitelendiren ve 400 milyar dolara yaklaşan dış ticaretin gümrük kapılarından geçtiğini hatırlatan ilgili Bakan Hayati Yazıcı, yeni projelerin tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada özetle şunları vurguladı: ? Firmalarımızın siparişini alır almaz mallarını TIR’lara yükleyip hiç zaman kaybetmeden doğrudan sınırı aşarak yurtdışındaki müşterilerine ulaştırabildiği, TIR’ların gümrüklere gitmediği, gümrüklerde TIR kuyruklarının olmadığı, işlemlerin bürokrasiye takılıp yavaşlamadığı, ihracatçımızın gümrük işlemlerini kendi tesislerinde yaptığı bir Türkiye hedefliyoruz. ? Yetkilendirilmiş yükümlülük, kurallara uyan, kayıtları düzenli ve izlenebilir olan, kendi öz denetimini yapabilen, mali yeterliliğe ve yeterli güvenlik standartlarına sahip firmalar ile gümrük idaresi arasında stratejik bir işbirliğidir. Biz firmalardan kurallara uymalarını, şeffaf olmalarını istiyoruz. Karşılığında hızlı ve kolay işlem yapmalarını sağlıyoruz. ? Yetkilendirilmiş yükümlülerin eşyası, diğer firmalara göre gümrük idaresince öncelikli ve daha az kontrole tabi tutulacak. ‘Yerinde Gümrükleme’ ve ‘İzinli Gönderici’ haklarından sadece yetkilendirilmiş yükümlüler faydalanacak. ? Güvenilir firmaların malları gümrüklerimize gelmeyeceği için gümrüklerimizde sadece güvenilir olup olmadığını henüz tam bilmediğimiz diğer firmaların mallarını inceleyeceğiz. En az üç yıldır faaliyette bulunan, Türkiye’de yerleşik gerçek ve tüzel kişiler ile kamu kurum ve kuruluşları bu statüyü almaya hak kazanabilecek. Kurala uymayanın belgesi iptal edilecek. ? Yetkilendirilmiş yükümlü uygulaması, başta AB üyesi ülkeler, Amerika, Güney Kore ve Japonya olmak üzere dünyanın 46 ülkesinde geçerli. Fitch, Türk bankalarını uyardı Ekonomi Servisi Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, kaldıraç oranlarını karşılayamayan Türk bankalarının daha fazla zorunlu karşılık tutmalarının kredi büyümesi riskini azalttığını, ancak kredi büyümesinin kalıcı olarak yüzde 1520 seviyesini aşması halinde Türk bankalarının olumlu görünümünün tehdit altında kalabileceğini belirtti. Fitch raporunda, bu yılın 4. çeyreğinde yürürlüğe girecek uygulamayla kaldıraç oranı yüzde 3.5’in altında olan bankaların ek rezerv tutmasının, not verilen bankalar üzerindeki etkisinin sınırlı olacağı kaydedildi. Bankalar işi sömürüye vardırmasın Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, bankaların faiz dışı gelirlerine ilişkin bir soru üzerine, “Faiz geliri dışında 31 kalemin hepsini kaldıracağımız yolunda bir algı oluştu. Aslında böyle değil. Tek tek inceleyip düzenleyeceğiz. Bankalar hizmet yaparken bu hizmetin bedelini alsın ama bu sömürüye varacak bir şekilde olmasın. Hassasiyetimiz bu noktada...” dedi. Lufthansa’da bir ilk: Türk mutfağı Ekonomi Servisi Lufthansa bu haftadan itibaren TürkiyeAlmanya hattındaki Business uçuşlarında Türk mutfağından örnekler sunmaya başladı. Bu uygulamayla şirket, orta menzilli uçuşlarında ilk kez yerel lezzetlere yer veriyor. Menüler Turkish Cultural Foundation bünyesindeki YESAM Yemek Sanatları Merkezi tarafından Lufthansa’ya özel belirleniyor ve LSG Sky Chefs’in tesislerinde hazırlanıyor. Bir somelye de seçilmiş şarap ve şampanyalarıyla sunuma eşlik ediyor. Uygulama başlamadan önce YESAM Başkanı Vedat Başaran ile LSG Sky Chefs bünyesindeki şefler 3 ay boyunca sayısız toplantı gerçekleştirdi. Lufthansa, 10 bin metredeki basıncın tat alma duygusu üzerindeki azaltıcı etkisini gidermek için Almanya’daki Frauenhofer Enstitüsü ile de işbirliği yapıyor. Süt 11 Şubat’ta okulda Ekonomi Servi Tarım Bakanlığı, okul sütü deniz Bölgesi si Tarım Bakan ihalesinde DimesPınar, için de Aynes Gıda’nın en lığı tarafından gerAynes ve Ak Gıda’nın avantajlı tekçekleştirilen okul sütü ihalesinde Ditekliflerini onayladı. lifleri verdikleri belirtilemesPınar OGG, rek; ihalenin Aynes Gıda ve Ak Gıda’nın verdiği teklifler onaylandığı belirtildi. Açıkonaylandı ve söz konusu fir lamaya göre, ihalede toplam maların 11 Şubat itibarıyla da bedel 134 milyon lira olarak gerekleşirken; daha önce ipğıtıma başlayacak. Tarım Bakanlığı’ndan ya tal edilen ihalede ise toplam pılan açıklamada, Doğu Ana bedel 152 milyon lira olmuşdolu ve Ege Bölgeleri için Di tu. Buna göre iki ihale aramesPınar Ortak Girişimi, sında kamu yararına 18 milGüneydoğu Anadolu ve İç yon lira fark oluştu. İhaleyi kazanan firmalar Anadolu Bölgeleri için Aynes Gıda, Karadeniz ve Marma 11 Şubat’ta okul sütü dağıtıra Bölgeleri için Ak Gıda, Ak mına başlayacak. Bu hafta başlayan uygulamayla Lufthansa yolcuları ülkeden ayrılırken bir kez daha bir Türkiye deneyimi yaşamış olacak. 2003 sonunda reel sektörün, şirketlerin dış borç yükümlülükleri henüz 50 milyar doları bulmamıştı ve dışarıda da mevduat, yatırım vb. şeklinde 30 milyar dolar varlıkları vardı. Yani, açıkları 18.5 milyar dolardan ibaretti. Varlıkları, borçlarının yüzde 61’ini karşılayacak durumdaydı. İzleyen yıllarda, dövizde dalgalanma görmeyince ve borç verenleri de eli açık görünce, borç kamçısını kullanmaya devam etti “yiğitler”. 2008’e gelindiğinde şirketlerin toplam dış yükümlülükleri 153 milyar dolara çıkmıştı. Bu, 5 yılda yüzde 212 artış demekti. Varlıkların borçları karşılama oranı yüzde 52’ye gerilemişti. 2008 sonu ve 2009 ortalarına kadar olan dönemde ekonomi küçülüp sermaye çıkışı yaşanınca döviz kuru da yükseldi. Bu, şirketlerin borçlanma iştahlarını biraz kaçırdı, dışarıdan da gelenler soluklandı. Ancak 2010 başlarından itibaren borçlanma hızlandı. 2012’nin Ekim ayı sonu itibarıyla şirketlerin dış yükümlülükleri 220 milyar dolara yaklaşıyor ve varlıklarıyla bunları karşılama güçleri yüzde 40’ın altına inmiş durumda. Bu oran, IMF gibi kuruluşlarca alarm verici bulunuyor. İstendiği kadar bütçede mali disiplinden, devletin kamu borçlarının seviyesinin düşüklüğünden söz edilsin, esas tehlike budur; şirketlerin etine buduna bakmadan yüklendikleri dış borç riskidir. ??? Şirketler bu borçlarla ne yaptı? Bununla, bazıları özelleştirmeden şirketler satın aldılar. Ayrıca, yeni yatırımlar için, ithalatlarını finanse etmek için de kullandılar. Sanayiden çok, inşaatgayrimenkul, iletişim, perakende gibi döviz kazandıran değil, döviz harcatan sektörlere, iç pazara dönük, ithalata bağımlı, dolayısıyla cari açığı büyüten yönelişlerdi bunlar. Yabancı kaynağı çekmek için döviz kurunun düşük tutulması, şirketleri dövizle ya da dövize endeksli borçlanmada cesaretlendirdi. Öyle bir yere gelindi ki, iktidarın nasılsa kur şoklarına izin vermeyeceğine kanaat getirip daha gözü kara borçlandılar. AKP rejiminin politikalarına uygun dümen tutan Merkez Bankası, bugünkü haliyle yüzde 30’a yakın aşırı değerlenmiş döviz kurunu korumaya çalışıyor. En ufak bir kur şokunun, sadece kur farkı yüzünden şirketler âlemini alabora etmesi işten bile değildir. Türkiye 2002 sonrası sermaye girişine gark olmuş ama bu kaynağı olumlu kullanamamış, cari açığı büyüten, borçlanmaya morfinman derecesinde bağımlı, kırılgan bir yapı oluşmuştur. Şirketlerin karnesini biz uydurmuyoruz, Merkez Bankası herkese duyuruyor. İsteyen, bir şey olmaz diye karanlıkta ıslık çalmaya devam etsin. Gelinen yer iç açıcı değildir. Türk Ytong 50 yaşında Ekonomi Servisi Yapı malzemesi sektöründe faaliyet gösteren Türk Ytong, kuruluşunun 50. yıldönümünü kutluyor. Türk Ytong’un 50. kuruluş yıldönümü nedeniyle yapılan basın toplantısında konuşan Nükhet Demiren şirketin, ısı yalıtımı ve deprem dayanımı özelliklerinin yanı sıra yangın güvenliği, hafifliği, kolay işlenebilirlik ve çevre dostu özellikleriyle Türk inşaat sektöründe kendine haklı bir yer edindiğini dile getirdi. IKEA yılda 15 milyon ziyaretçi ağırlıyor Türkiye’deki ilk mağazasını 2005’te açan ve genellikle her yıl yeni bir mağaza açarak istikrarlı bir büyüme stratejisi izleyen IKEA’nın yılda 15 milyon ziyaretçi ağırladığı belirtildi. IKEA Türkiye Ülke Müdürü Fuat Atalay, “2005’ten bu yana IKEA mağazalarında toplamda 75 milyon ziyaretçiyi ağırladık” dedi. Atalay, sekiz yıl önce mağazanın yıllık ihracat miktarının 200 milyon dolar iken bu rakamın yıllık 600 milyon dolara çıktığını da sözlerine ekledi. CPP’den tam koruma Kart koruma şirketi CPP yeni geliştirdiği planla, telekom ve finansal sektörün birleşmesiyle birlikte mevcut ürününü yeni çağın ihtiyaçları doğrultusunda yenileyerek gasp ve kapkaç durumunda cep telefonu ve ziynet eşyaları yla PIN ve ‘Türkiye’de ilk defa’ Mobil NFC ile yapılacak işlemleri de teminat altına alıyor. CPP Türkiye Ülke Müdürü Selnur Güzel konuya ilişkin olarak “PIN ve gelecekte daha da artacağını düşündüğümüz Mobil NFC ile yapılacak işlemleri de teminat altına alacak tam bir koruma sağlamayı amaçlıyoruz” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle