16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 EYLÜL 2012 PAZAR [email protected] 20 KÜLTÜR ‘Mona Lisa’ muamması ? “Isleworth Mona Lisa’sı”, Leonardo’nun ünlü tablosunun daha önceki bir versiyonu mu? Kültür Servisi Sanat tarihinin en çok tartışılan tablolarının başında gelen “Mona Lisa”yı kuşatan giz perdesi, geçen perşembe günü Cenevre’deki Mona Lisa Vakfı’nın yöneticileri tarafından yapılan açıklamayla biraz daha karmaşık bir duruma geldi. Vakıf yöneticileri, “Isleworth Mona Lisa’sı”nın, Leonardo da Vinci’nin her yıl milyonlarca sanatseveri Louvre Müzesi’ne çeken ünlü tablosunun daha önce yapılmış bir versiyonu olduğunu ileri sürdüler. Ancak vakfın Cenevre’deki sunuma çağırdığı uzmanlar bile bu savın doğruluğundan henüz emin olmadıklarını belirttiler. Museo Ideale Leonardo da Vinci’nin müdürü Alessandro Vezzosi, tablonun düşündürücü olmakla birlikte daha ayrıntılı bir incelemeyi gerektirdiğini söyleyerek, vakfın savına arka çıkmaktan kaçındı. “Isleworth Mona Lisa’sı” olarak adlandırılan tablo, kamuoyunun gündemine ilk kez, Britanyalı sanat koleksiyoncusu Hugh Blaker’ın resmi I. Dünya Savaşı’ndan önce bir soylunun Somerset’teki evinde bulup satın almasıyla gelmişti. ABD ve Britanya’da yayımlanan gazeteler, o günlerde de tablonun bir Leonardo olabileceği görüşünü ortaya atmışlardı. 1962’de ABD’li koleksiyoncu Henry Pulitzer tarafından satın alınan tablo, Pulitzer’in 1979’da ölmesi üzerine sevgilisi Elisabeth Meyer’e kalmış ve İsviçre’deki bir bankanın kasasında saklanmıştı. İsviçre’deki Mona Lisa Vakfı’nca yapılan açıklamaya bakılırsa, Melen bütün bilgilerin tablonun Louvre’daki “Mona Lisa”nın daha önce yapılmış bir versiyonu olduğunu gösterdiğini söyledi. Feldman, “Bu portredeki kadın yirmilerinde, yani Louvre’daki tabloda betimlenen kadından 10 yaş kadar genç” dedi. Oxford Üniversitesi profesörlerinden Martin Kemp ise tablonun, büyük olasılıkla adı bilinmeyen bir ressamın yaptığı kopya olduğunu vurguladı. Vakfın bazı uzmanlara büyük paralar ödemesinin, tablonun hakiki olduğu savına gölge düşürdüğünü belirten Kemp şöyle dedi: “Düşünün bir, bu tablo ‘Mona Lisa’nın daha önceki bir versiyonu olsaydı, Tanrı bilir ne para ederdi! En az 200 milyon sterlin (325 milyon dolar), belki de çok daha ürkütücü bir rakam! Çok büyük paralar dönüyor bu işte ve millet de alet oluyor…” Baltacıgil Kardeşlerle Kanatlanmak… Muhteşemdiler! Olağanüstüydüler! Eşsizdiler!.. Unutulmaz, benzersiz bir gece yaşattılar. Sir Simon Rattle yönetiminde Berlin Filarmoni Orkestrası ve iki solistinin Efe Baltacıgil ve Fora Baltacıgil’in yaşattıkları geceden söz ediyorum. Bugüne dek bu sayfalarda onlar için ayrıntılı yazılar söyleşiler okudunuz. Ben o gecenin duygu ve düşünce yoğunluğunu paylaşmaya çalışacağım… Dünyanın en iyi orkestrası diye de tanınan bir orkestra… Birikim ve deneyimini, ileriye dönük açılımlarla bütünleyen, müziği misyon edinmiş bir şef… Dünya müzik arenasında hızla yükselen iki genç solist: Efe ve Fora Baltacıgil… İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın “40. yıl özel konseri” sadece efsanevi şefleri ve orkestranın niteliği açısından değil, iki genç solisti açısından da çok özeldi. Schubert’in “Bitmemiş Senfonisi” (8. Senfoni) ve Beethoven’in 7. Senfonisi ve Giovanni Bottesini’nin keman – kontrbasorkestra için bestesinin, viyolonsel ve kontrbas ve orkestra için düzenlenmiş şekli… İki senfoniyi bugüne dek bin kez dinlemiş olsanız bile bu farklıydı: Mükemmeldi. Her çalgıyı, her sazı tek tek duyabiliyor, sadece o saza yoğunlaşabiliyordunuz. Sanki koca orkestrada her bir müzisyen, konserin solistiydi. Ve hepsi bir bütündü. Sadece her çalgıyı değil, her notayı ve her susuşu da duyabiliyordunuz. Maestro Simon Rattle hiçbir abartıya kaçmayan, adeta “minimalist” diye niteleyebileceğim bir şef. Minicik bir kıpırtı, bir devinim, bir bakışıyla sanki yerkürenin en derinlerinden (ya da müzisyenlerin ruhundan) istediği notaları/sesleri çıkarıp bize sunuveriyordu… Şef, sanki orkestradaki her müzisyenin her çalgının uzantısı bir parçasıydı. Mona Lisa (solda) ve ‘Isleworth Mona Lisa’sı (sağda) yer’in ölümünden sonra da, tablo, 2008’de “uluslararası bir konsorsiyum” tarafından satın alınmıştı. İki yıl sonra kurulan vakıf, şimdilerde tablonun gerçek bir Leonardo olduğunu kanıtlamaya çalışıyor.Vakıf üyelerinden sanat tarihçisi Stanley Feldman, elde edi ‘Bizim çocuklarımız’ Gelelim iki soliste… Efe Baltacıgil ve Fora Baltacıgil… O akşam, Haliç Kongre salonunu dolduran belli bir yaşın üzerinde ne kadar insan varsa, hiç kuşkum yok, hepsi onları kendi çocukları gibi gördü… Onları kucaklamak, bağırlarına basmak istedi… Arada en çok duyduğum söz “Bizim çocuklar” sözü oldu… (Babaları, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası kontrbasçısı aynı zamanda cazcı ve rock’çu Yaz Baltacıgil ve Türk Müziği Devlet Konservatuvarı’ndan anneleri Nilgün Marmara, keman ve kemençe çalan avukat dedeleri – yani birkaç kuşak müzisyen aile umarım bu sahiplenmeye bozulmaz!) Çellist Efe (d.1978) ve kontrbasçı Fora (d.1983) İstanbul Devlet Konservatuvarı’ndan sonra kazandıkları burslarla yurtdışında eğitim aldılar. Girdikleri her yarışmadan ödüllerle döndüler. Her ödül onlara yeni konserler ve farklı orkestralarla çalışma olanağı verdi. (Tümünün dökümü bu köşeye sığmaz!) Halen ikisi de ABD’de çok önemli orkestraların grup şefleri: Efe Baltacıgil Seattle Senfoni Orkestrası’nın çello grubu şefi; Fora Baltacıgil New York Filarmoni’nin kontrbas grubu şefi… Bottesini’nin eseri ve sonraki “bis” parçalarında sadece yetenekleri, ustalıkları değil, tüm orkestrayla, şefle ve birbirleriyle ilişkileri de görülecek (işitilecek) bir şeydi… Bir de alçakgönüllü halleri, çevrelerine sevgi saygı yüklü gülümseyişleri… Şef Simon Rattle’ın onları yüceltişi, sevgi yumağıyla saran tavrı, ilk andan başlayarak biz dinleyicilere de bulaştı. Ve o andan sonra “Bizim çocuklar” oldular! Son zamanlarda birçoğumuz için sevinecek, mutlu olacak, umudu yeşertecek herhangi bir şey yoktu ülkede… Baltacıgil kardeşler bize ihtiyacımız olan o sevinci, umudu ve en önemlisi gururu verdi. Onlarla kıvanç duyduk, yüceldik ve kanatlandık! Konseri gerçekleştiren ve katkıda bulunanları kutlarım. Çok önemli bir konferans Sevgili Okurlar, 3 Ekim’de saat 16.00’da Boğaziçi Üniversitesi’nde Barış Eğitimi Araştırma Merkezi’nce düzenlenen önemli bir konferans var. Dünyada barış çalışmalarıyla ünlenmiş Prof. Johan Galtung “Ortadoğu’daki Anlaşmazlıklara Olası Çözüm Önerileri” başlıklı bir konferans verecek. 1959’da ilk Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü’nü Oslo’da kuran, bu konuda elli kadar kitabı bulunan, 1987 de Nobel Barış Ödülü’ne alternatif bir ödül olan “The Right Livelihood Award”a sahip Johan Galtung, uzman danışman olarak Somali, Yugoslavya, Kuzey İrlanda, Bask ve İspanya, İsrail ve Filistin, Çin, Tibet gibi çatışma bölgelerinde barış için, Güney ve Kuzey Kore arasında arabuluculuk etkinliklerinde, Ekvador ve Peru sınır çözümünde çalıştı. İlgilenenlere duyurulur… Milliyet Sanat artık internette ? Kültür Servisi 1972’de, tam 40 yıl önce yayın hayatına başlayan Milliyet Sanat dergisine artık internetten de erişilebilecek. www.milliyetsanat.com adlı sitede sanat konusundaki gelişmeler paylaşılacak. Küçük kuyu Karikatürlü Ev’de sergi ? Kültür Servisi Ünlü çizgi roman kahramanı Caveman (Mağara Adamı) yaratıcısı Tayyar Özkan, Küçük kuyu Karikatürlü Ev’de sergi açtı. Tayyar Özkan sergi açılışında “Karikatürlü Ev’de kendimi daha çok Küçükkuyulu hissettim. Çizgi dünyasından pek çok çizere bu etkileyici mekânın özendirici olacağına inanıyorum... Küçükkuyu’dan yeni çizerler çıkacağına yürekten inanıyorum” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle