14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 EYLÜL 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER AKP, anayasada ‘devletin düzeninin dini esaslara dayandırılamayacağı’ hükmünü istemiyor 5 yaşında... Gözaltına alınan gençler, 30 yaşında olanlar 60’ı devirmiş... O dönemin gençleri ise 60’a merdiven dayamış... Türkiye’de solcuların, sosyalistlerin, devrimcilerin, yurtseverlerin üzerinden buldozer geçmiş. Sol bir daha toparlanamamış... Türkiye’de sol siyaset hâlâ çözülmüşlük içinde... 12 Eylül askeri faşist darbesi,1982 Anayasası, seçim ve partiler yasası yerli yerinde duruyor. Sözüm ona “ileri demokrasi”, “demokrasi” ve “özgürlükler”... Alan memnun satan memnun... AKP 10 yıldır iktidarda... Gazeteciler, bilim insanları yıllardır zindanda... Soner Yalçın ve arkadaşlarının suçu nedir? Odatv habercilik dışında ne yapmıştır? Tüm kanıtlar ortada ama arkadaşlarımız, bilim insanlarımız içeride... Balbay, Tuncay, Mehmet Perinçek, Deniz, Hikmet Çiçek, iki Barış, Hilmioğlu ve diğerleri. ??? Eğer 2012 yılında Nâzım Hikmet’in kitapları yasak listesindeyse Türkiye’de hiç kimse düşünceyi ifade özgürlüğünden söz etmesin. Kasılmasın... Celallenmesin... Kabadayılık yapmasın... PKK terör örgütü için “Kafamızı attırmasın” demesin... Sultangazi’de polis karakoluna bir canlı bomba girdi ve pimini çekip patladı. Bir polis şehit oldu, 11 kişi yaralandı. Demek ki istihbarat örgütleri önceden bilgi alamıyor... Duygularımız yine kördüğüm, kurduğumuz hayaller gerçekleşmiyor. Gazeteciler korkularından Başbakan’a soru sormaktan bile çekiniyor. Neden? Korkularından ve işlerinden atılmamak için! İkinci bir 12 Eylül’ün sivil ve baskıcı rejimini yaşıyoruz. ??? GATA önüne kurulan çadırın içinde 24 evladımızın cansız, paramparça olmuş bedenlerini bekleyen analar, babalar, kardeşler... Şairin dediği gibi, tarifsiz kederler içindeyim... Çünkü toplumumuzu daha gerilimli, içimizi acıtıp yangın yerine dönüştürecek günler bekliyor... Şeriata açık kapı AYŞE SAYIN ANKARA TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda, en kritik maddelerden birini oluşturan “din, vicdan ve inanç özgürlüğü” maddesinde, AKP’nin “inanmama özgürlüğü”, laikliğin iki temel güvencesi olan “devletin dini esaslara dayandırılamayacağı” ve devletin bütün inanç gruplarına karşı tarafsız olması ilkelerine karşı çıkması nedeniyle uzlaşma sağlanamayınca, başta bu madde olmak üzere “kritik” maddelerle ilgili “özel oturum” düzenlenmesi kararlaştırıldı. ? Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda AKP’liler, kamuda türban serbestisini sağlamaya dönük düzenlemede ısrarcı oldu. Başta bu madde olmak üzere “kritik” maddelerle ilgili “özel oturum” düzenlenmesi kararlaştırıldı. Toplantıda, çalışmaların yavaş ilerlemesi nedeniyle, tek olan alt komisyon sayısı ikiye çıkarıldı. Komisyonda CHP’lilerle AKP’li üyeler arasında “laiklik” tartışması yaşandığı öğrenildi. CHP’liler “inanmama özgürlüğü”nün de anayasa güvence altına alınmasında ısrarlı olurken, AKP kanadı bu konuda geri adım atmadı. Tartışmanın en önemli boyutunu ise mevcut anayasada da yer alan CHP’nin “devletin sosyal ekonomik ve hukuki düzeninin kısmen de olsa dini esaslara dayandırılamayacağı” ve “devletin bütün inanç gruplarına karşı tarafsız olmasına” ilişkin önerisi üzerinde yaşandı. CHP’li üyeleri, “din ve vicdan özgürlüğünü” laiklikten ayırmanın mümkün olmadığını belirterek “Laiklik din ve vicdan özgürlüğünün güvencesidir. Laikliğin olmadığı yerde din, vicdan, inanç özgürlüğünün korunması mümkün değildir” görüşünü savundular. AKP’li Mustafa Şentop ise laiklik ilkesinin olmadığı bir çok ülkede “inanç özgürlüğü”nün korunduğunu savundu. BDP’li Altan Tan da buna destek verirken, MHP’liler her iki formülü kabul edebileceklerini belirtti. Taraflar geri adım atmayınca başta bu madde olmak üzere uzlaşmaya varılamayan maddelerle ilgili hukukçular ve danışmanların da katılımıyla “özel toplantı” düzenlenmesi kararlaştırıldı. Nasırlaşmış Yürekler, Ölen Evlatlar... Celallenme, öfke, kabadayılık! Televizyonlarda sabah akşam, kendisi gibi düşünmeyenleri, eleştiri yapanları, Afyonkarahisar katliamında “sabotaj” olasılığından söz edenleri “hain” olarak görmek, hangi ruh halinin sonucudur? Bir siyasal iktidar gerçekleri görerek yaşar, hayal kurarak değil... Elbet hayal kurmak, güzel bir dünyada yaşamak, sermayeemek çelişkisinin ortadan kalkmasını düşünmek güzel şeydir. İnsanoğlu hayalle yaşar, ama gerçekleri de görür, tıpkı edebiyatçılar gibi. Siyasetçi elbet bir düş kurar... Demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri geliştirmek için. Bir diktatör bunları hiç düşünmez... İster sivil, ister asker olsun! Çünkü onun yüreği nasırlaşmıştır... İnsan değildir o! ??? Bir sonbahar sabahında parkta dolaşırken ben kendi hayallerimi kurdum. Tek derdim yaşadığımız coğrafyada tüm çocukların yarınlara umutla bakması ve savaşsız bir dünya. Ortadoğu kan gölüne dönüştü... Suriye’de, Libya’da, Irak’ta insanlar öldürülüyordu... Kendi kendime sordum: “Bu kan gölünden beslenenler kim?” Kim olduğunu bu ülkenin gerçek aydınları, emekçileri, gazetecileri, bilim insanları biliyordu... Emperyalist güçler! Topluma çekidüzen verip “ılımlı İslamın” yolunu açan ABD’nin taşeronluğunu üstlenmiş bir siyasal iktidara karşı merkez medya suspus olmuştu. Kimse, ama kimse AKP’ye dokunamıyor; “açılım”, “çözüm”, “ileri demokrasi” kavramlarıyla herkesi kandırıyorlardı. Kanmayanların sayısı çok değil, azdı... Solcular, sosyalistler, devrimciler, yurtseverler... ??? Bugün 12 Eylül 2012... Kenan Evren ve arkadaşlarının yaptığı faşist askeri darbenin 32. yıldönümü. O gün doğan çocuklar 32 Kılıçdaroğlu: Cephanelik patlaması yüzde 99 değil, yüzde 99.5 sabotaj ‘Sözümün arkasındayım’ ? Afyonkarahisar’daki patlamaya ilişkin olarak hükümetin kamuoyunda kaza algısı yaratmak istediğini belirten Kılıçdaroğlu, uzmanların ise ağırlıklı olarak sabotaj üzerinde durduklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, bilgi aldığı uzmanlardan birinin ‘’Yüzde 99 bile demiyorum, yüzde 99.5 sabotaj’’ dediğini açıkladı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 25 askerin şehit olduğu Afyonkarahisar’daki mühimmat patlaması için “Yüzde 99 sabotaj” sözleriyle ilgili tartışmalar üzerine “Uzmanlar ağırlıklı olarak ‘sabotaj’ dediler. Hatta birisi aynen şunu söyledi: ‘Yüzde 99 bile demiyorum, yüzde 99.5.’ Söylediğimiz her sözün arkasındayız” açıklamasını yaptı. Kılıçdaroğlu, dün CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında tartışma yaratan sözlerini açtı. Güneş gazetesindeki röportajda “Komutanlara sordum. Ordu ‘yüzde 99 sabotaj’ dedi. Üst düzey komutanlara sordum” ifadesi yer alırken, CHP lideri dün yaptığı açıklamada, değerlendirmelerini “komutanlara” değil “uzmanlara” dayandırdı. Patlamanın ardından yapılan açıklamalara dikkat çeken CHP lideri, “Başbakan bir şey söyledi mi? Hayır. Çünkü onun da kafasında bunun kaza olarak topluma enjekte edilmesi vardı” dedi. “Türkiye Cumhuriyeti’nin Suriye’de uçağının düştüğünü Suriye açıklama yaptıktan sonra öğrendiğini; Uludere’de 34 kişinin hayatını kaybettiği olayla ilgili ilk bilgilerin de yabancı haber ajanslarından alındığını” söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben ana muhalefet partisi lideriyim. Bana her yerden bilgi gelir. Bırakın bilgi gelmeyi, en yetkili insanları ararım ve konuşurum ‘nedir bu olay’ diye. Nasıl medyaya çıkan uzmanlar ‘Bu bir sabotajdır’ diye söyledilerse ağırlıklı olarak, bana da bilgi veren tüm uzmanlar ağırlıklı olarak ‘Bu bir sabotajdır’ dediler. El bombası yere düşecekmiş de patlayacakmış cephanelik... Askerlik yapan herkes bunu bilir, milleti kandırmasınlar. Bana gelen bilgiler olayın sabotaj olduğu yönündedir, ağırlıklı olarak. Hatta birisi aynen şunu söyledi; ‘Yüzde 99 bile demiyorum, yüzde 99.5’. Medya kaza algısıyla yola çıktı ve ‘Acemi askerlerin o depoda ne işi vardı’ diye sordu, Genelkurmay ise askerlerin acemi olmadığını açıkladı. Şimdi ben soruyorum. Acemi askerlerin olmadığı depoda yaşanan patlamanın sebebi nedir? Bizi kandırmaya kalkmasınlar. Kazaysa o daha vahim zaten. Efendim araştırma yapılacak, diyor Sayın Başbakan. Araştırma yapılacak tabii ama sizin kaza süsü verdiğiniz bir araştırma raporu çıkarsa biz bunu kabul etmeyiz.” Kılıçdaroğlu, açıklamalarını “Söylediğimiz her sözün arkasındayız. Söylediğimiz her söz ölçülmüştür, biçilmiştir, tartılmıştır, uzun süre konuşulmuştur. Ondan sonra dillendirilmiştir. Biz AKP hükümeti gibi boş konuşmayız. Bir bildiğimiz var herhalde. Bu kadar uzman gerek medyaya çıksın, gerek bize bilgi versin, gerek oturup yazı yazsın, bir tek kişi bile bizim söylediğimizin aksini söylememiştir. Sayın Başbakan istediği kadar kızsın. Efendim dava açacaklarmış, davayla mı korkutacaksın bizi, fezlekeyle mi korkutacaksın bizi” diye noktaladı. Eski Çankaya Belediye Başkanı Eryılmaz, Emniyet’ten tartışma yaratacak bir yöntemle çıkarıldı Muzaffer Eryılmaz ve diğer şüpheliler, çift sıra halinde Emniyet’ten çıkartılırken, yanlarındaki kişiye kelepçelendikleri gözlendi. Eryılmaz’a kelepçe takan Ankara Emniyeti, Deniz Feneri soruşturmasında gözaltına alınan Zahid Akman ve Zekeriya Karaman’ın arasında bulunduğu sanıkların hiçbiri için bu uygulamaya gitmemişti. (FOTOĞRAF: ALİCAN ULUDAĞ) ‘ Eryılmaz ve yedi kişi tutuklandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, “ihaleye fesat karıştırıldığı” iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen şüphelilerden, aralarında eski Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz’ın da bulunduğu 8 kişi tutuklandı. Cumhuriyet savcısının tutuklama talebiyle sevk ettiği 10 kişi, Ankara 13. Sulh Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıktı. Mahkeme, Muzaffer Eryılmaz’ın yanı sıra Fikret Aydın, Doğan Nedim Altay, Fatih Çelik, Mustafa Erkan, Zeki Özkanoğlu, Seyid Ufuk Karademir ve Nuri Felek’i tutukladı, 2 kişiyi ise serbest bıraktı. “İhaleye fesat karıştırma” ve “Devleti zarara uğratma” ile suçlanan söz konusu 8 kişinin tutuklanmasına gerekçe olarak “yoğun suç şüphesi, delil karartma ve kaçma ihtimali” gösterildi. Muzaffer Eryılmaz mahkemede yaptığı savunmada, bütün işlemleri yasalara uygun olarak yaptığını belirterek şunları kaydetti: “2004’te belediye başkanı seçilmem üzerine göreve başladım. 5393 sayılı yasa çıkana kadar, 1580 sayılı yasa uyarınca, ihalelerde harcamaya tek yetkili kişi belediye başkanı olarak bendim. Burada da ihaleye olur vermekten ibaret yetki kullanıyordum. Bunun dışındaki ihalelere herhangi bir dahlim olmamıştır. 5393 sayılı yasa çıktıktan sonra yetkilerimi belediye başkan yardımcılarına dağıtmıştım. Dolayısıyla ihaleye çıkmak ve sonraki süreçle ilgili olarak yetki o zamanki belediye başkan yardımcılarından Duran Yönel’e aittir. Bu yetkimi devretmiştim. Dolayısıyla ihaleye her ne kadar olur vererek gerçekleştirilmesini sağlamışsam da sonraki ihaleler yetki verdiğim kişiler tarafındıan yapılmıştır. 2006’daki ihale de benim tarafımdan değil yetkilendirdiğim başka kişiler tarafından gerçekleştirilmiştir. İhale içeriğinin muğlak ifadelerle belirsizleştirilmesi, başka katılımcıların engellenmesi konusunda bilgi sahibi değilim. Yine fazla ödeme iddiaları konusunu da bilmiyorum.” Muzaffer Eryılmaz, Sincan Cezaevi’ne konuldu. BALUKEN: BARIŞ KUCAKLAŞMADAN GEÇİYOR ‘Yerel seçim hazırlığı’ Cumhuriyet’e konuşan Muzaffer Eryılmaz’ın avukatı Muzaffer Yılmaz, müvekkilinin 2006, 2007 ve 2008’de yapılan ihalelere ilişkin sorgulandığını kaydetti. Müvekkilinin bu ihalelerle ilgili yetkisinin olmadığını dile getiren Yılmaz, yerel seçimlerin hükümet tarafından öne alınacağına dikkat çekti. Yılmaz, “Belediye Yasası kapsamında, hiçbir harcama yetkisi bulunmayan ve ihalede yetkili olmayan belediye başkanının gözaltına alınması siyasi saikle hareket edildiğinin göstergesidir” dedi. ‘BDP’lilerin zaten dokunulmazlığı yok’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, bir grup BDP milletvekilinin PKK’lilerle kucaklaşma görüntülerini savunarak, “Türkiye’de barışla ilgili sürecin bir kucaklaşmadan geçtiğini hep söylüyoruz” sözleriyle savundu. BDP milletvekillerinin zaten “fiili dokunulmazlıklarının bulunmadığını” belirten Baluken, “Ancak BDP’lileri tekrar cezaevine atmaksa son derece tehlikeli bir yaklaşımdır” dedi. Baluken, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin yine çatışmalı ve “can yakıcı bir ortamda” olduğunu belirterek Meclis’in yeni yasama yılında tansiyonu düşürerek, Kürt sorununa çözüm bulması gerektiğini söyledi. BDP’li bazı milletvekillerinin dokunulmazlığıyla ilgili nasıl bir süreç beklendiği sorusuna karşılık Baluken, düşüncelerini ifade ettikleri için haklarında yüzlerce dokunulmazlık dosyası bulunurken, meydanlarda polis şiddetine maruz kalırken, BDP’lilerin fiili dokunulmazlığından söz edilemeyeğini söyledi. Baluken, “DEP’li milletvekillerine yapılan ortada. Milletvekili dokunulmazlığı kaldırılarak, cezaevi sürecini işleterek bir beklenti içine girmek tehlikelidir. Bu dilin bir an önce terk edilmesi gerekiyor” dedi. BDP Milletvekillerinin Şemdinli’de PKK’lilerle kucaklaşma görüntüleriyle ilgili bir soru üzerine de hükümetin orada yol güvenliğini sağlamakla ilgili yaşadığı çıkmazı kamuoyundan gizlemek amacıyla BDP’yi hedef alan bir kampanya Erken seçim rüşveti MHP, erken seçim nedeniyle görevi 5 ay erken bırakmak zorunda kalacak belediye başkanlarının özlük hakları için çalışma başlattı MAHMUT LICALI ANKARA Yerel seçimlerin erkene alınması konusunda AKP ile MHP arasında varılan mutabakatın ardından bazı belediye başkanlarının özlük haklarını gündeme getirmesi üzerine MHP’de ön çalışma başlatıldı. AKP ile MHP arasında yerel seçimlerin 5 ay erkene alınarak 27 Ekim 2013 tarihinde yapılması konusunda varılan mutabakatla birlikte bazı belediye başkanlarının 5 aylık hak kaybı yaşayacakları gerekçesiyle düzenleme yapılması talebi üzerine MHP harekete geçti. MHP’de yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sadi Durmaz başkanlığında çalışma başlatıldı. Çalışma kapsamında erken seçimle birlikte aday olmayacak ya da seçilemeyecek belediye başkanlarının 5 yıl olan görev sürelerini 5 ay önce görevi bırakacak olmaları nedeniyle yaşanacak hak kayıpları hukuki olarak değerlendiriliyor. Yapılacak değerlendirmenin ardından belediye başkanlarının talep ettiği düzenlemeye ihtiyaç duyulup duyulmadığına karar verilerek bu yönde hareket edilecek. Çalışma kapsamında belediye başkanlarının mağdur olmaması için bir yasa önerisi hazırlanacak. Söz konusu düzenlemenin belediye başkanlarının yanı sıra düzenlenecek herhangi bir erken genel seçimlerde milletvekillerinin de benzer taleplerini gündeme getirip getirmeyeceği konusunda ise farklı görüşler ortaya atılıyor. Erken genel seçim kararı milletvekili kendi iradesiyle vereceği oyla alındığı için vekillerin hak kaybı gerekçesiyle düzenleme talebinde bulunamayacağı dile getiriliyor. Beşikçi 38 yıl sonra Diyarbakır’da Türkiye’de yazdığı yazılar nedeniyle yıllarca cezaevinde yatan sosyologyazar İsmail Beşikçi, 38 yıl sonra ilk kez geldiği Diyarbakır’da ziyaret ettiği Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir tarafından kapıda çiçeklerle karşılandı. Diyarbakır’a yıllar sonra gelmekten oldukça mutlu olduğunu belirten Beşikçi, “Benim bundan sonra daha sık gelişim olur. Bu kurumsallaşma etekemiğe bürünüyor artık” diye konuştu. başlattığını belirtti. Baluken, şu görüşleri savundu: “Biz PKK gerillalarının bu halkın çocukları olduğunu, bir barış gelecekse, bu realitenin göz önünde bulundurularak çözümler aranması gerektiğini söylüyoruz... Biz PKK gerillalarının ölü ele geçirilmesi gereken varlıklar olmadığını, Türkiye’de barışla ilgili sürecin bir kucaklaşmadan geçtiğini hep söylüyoruz.” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle