14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 EYLÜL 2012 ÇARŞAMBA [email protected] 14 KÜLTÜR Tarihi evlerde düzenlenecek konserler bu mekânlarda müzik çalmanın özelliğini bilenler için önemli Yalıda konser keyfi Hep düşünürüm, İstanbul’un o kadar güzel mekânları var ki! Keşke bir organizatör bunları araştırıp yalı sahiplerine, eski İstanbul evlerinde yaşayanlara çağrıda bulunsa da İstanbul’da “Köşk Konserleri” serisi başlatsa... Böyle mekânlarda müzik çalmanın özelliğini bilen pek çok oda müzikçimiz bulunacağı gibi dinlemenin de keyfini bilen pek çok izleyici olacaktır. Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı Boğaz’da Anadoluhisarı ile Kanlıca arasında 1. sınıf tarihi eser. Salih Efendi’nin 3. kuşak torunları orada yaşıyor. Müzik eğitimi almış ev sahipleri hem Hekimbaşı’nın evini hem de namını yaşatmak için projeler üretiyor. Sultan Abdülmecid’in hekimbaşılığı başta olmak üzere birkaç dönem hekimbaşılık ve diğer devlet görevlerinde bulunmuş Salih Efendi, tüm çocuklarına ve torunlarına müzik eğitimi aldırmış. Önce “bahçe” konserleriyle başlamışlar. Şimdiye kadar konserleri Klasik Batı Müziği ve Klasik Türk Müziği’nin Hekimbaşı Salih Efendi dönemine uygun yapıtlarından yani 1830’lardan seçmişler. Şimdi iç mekân konserlerine başlıyorlar. Isıtma sorunu olduğundan martkasım sonu gibi bir konser dönemi planlanmış. http://www.hekimbasisalihefendiyalisi.com/ adresinden detaylı bilgi edinebilirsiniz. İç mekân 6080 kişilik, bahçe ise azami 200 kişi kapasitesinde. Yalıda bir de Wilhelm Steinberg marka bir Alman piyanosu var. Acaba İstanbul Festivali böylesi köşk konserleri dizisi düşünmez mi, hazır Hekimbaşı Yalısı eldeyken onunla başlayıp devam ettirmez mi? Bu akşam Michel Lethiec, Melin Molla ve Ayşegül Kirmanoğlu üçlüsü bir dinleti sunacak. Yolunuzu Anadolu Hisarı’ndan geçirip değişik bir ortam yaşayabilirsiniz. Benzersiz Bir Yemek Kitabı Gün Benderli’yi ilkin Su Başında Durmuşuz (Belge Yayınları) adlı anı kitabıyla tanımıştım. Bir çağ romanı zenginliğindeki o unutulmaz kitap 1950’lerden yakın tarihe dek yurtdışında sürdürülen sol mücadeleden hayli trajik insani kesitler aktarıyordu. Daha söyleyecekleri varmış ki Gün Benderli’nin, bu kez Sofralar ve Anılar adını verdiği yeni bir kitabı daha yayımlandı. Bir insan yıllar boyu o ülke senin, bu ülke benim dolaşır, gittiği yerlerde hep siyasal mücadelenin içinde olur, dünyanın türlü köşelerinden insanlar tanır, dostluklar kurar da söyleyecekleri biter mi? Bu kez anılar, birlikte oturulan sofraların çevresine odaklanıyor. Başlangıçta niyet bir yemek kitabı yazmakmış. Çünkü bu alanda hünerli bir elmiş Gün Benderli. Yaptığı yemekler, kurduğu sofralar ne denli sıradan, ihtiyaca dönük olsa da ona bir ruh katmayı bilmiş hep. Böyle olunca da çevresinde bir baskı oluşmaya başlamış ister istemez: Yaz şu yemekleri nasıl yaptığını! Ancak yazmaya başladığında yemeklerin yanı sıra insanlar, olaylar öne çıkmaya başlamış. Böylece de yemeklerle, sofraların ve insanların birbirine harmanlandığı benzersiz bir anlatı biçimi ortaya çıkmış. İşin içine insan unsuru girince elbet, insana özgü trajedi de anlatıya karışıyor. Eski kuşakların yakından bildikleri bir atıştırmalık vardır. Sokakta oynayıp acıkan çocuklar eve gelip annelerinden salçalı ekmek isterlerdi. Budapeşte Radyosu çalışanlarının birlikte oturdukları geniş bahçeli apartmanın bütün çocukları Yunanistanlı Dora Argiriadis’in salçalı ekmeğine bayılırlarmış. Dora ve ailesi Yunanistan Komünist Partisi içindeki çekişmelerden perişan olmuşlar sonraki yıllarda. Başlarına gelmedik kalmamış. Ama Dora’nın ekmeğe sürülüp yenen domates salçasının basit tarifi işte gelip bu kitaba yerleşmiş. Güveçte yengeç yemeği mi dediniz? Hem de Fransa’da. İşte Nâzım Hikmet’in oğlu Memet Hikmet’in elinden nasıl yapıldığı yazılırken Memet’in insan özellikleri, hayatının hikâyesi de sayfalara geçiyor. Yahudi yumurtasının hazırlanışı, Nazilerce kurşuna dizilen Yahudilerin hikâyesiyle birleşiyor, 2005’te onların anısına Tuna ırmağı kıyısına yapılan, boş ayakkabıların sıralandığı Holokaust Anıtı’na dek uzanıyor. Çamaşırcı patatesi ile Fransız böreğinin yolu nasıl olur da François Truffaut’un ünlü filmi Jules ve Jim’e çıkar diye sorarsanız, ben de size Sofralar ve Anılar’ı okuyun derim. Kitaptan Vedat Türkali’nin yalancı bonfileyi, Nâzım Hikmet’in fırında dana budunu, Sabiha Sertel’in irmik helvasını, Sevim Belli’nin çavdar ekmeğini nasıl yaptıklarını da öğrenebilirsiniz. Ama yetmez! İtalyan makarna soslarını, Romenlerin “mamaliga”sını, fasulyenin ayıklanıp çıkarılan kılçıklarının da ayrı bir yemek olabileceğini, yine türlü insan hikâyeleri eşliğinde okuyoruz. Sofralar ve Anılar’ın çizdiği dünyayı tam olarak anlatabilmek olanaksız. Hollanda tohumlarının lezzetlerini kaçırdığı domatesleri, Sicilya’da bir limanda sizi karşılayan “En Büyük Beşiktaş” yazısını, cıvıl cıvıl yaşama sevincinin eksik olmadığı bir hayatın bitmez tükenmez zenginliklerini sunuyor. Zengin sofrası, yoksul sofrası da değil bu sofra; her insanın kendine ait bir şeyler bulabileceği, çorbalardan ziyafet yemeklerine bilindik bilinmedik tariflerin arasında sürükleyici bir roman okurcasına dolaşacağı bir hayat sofrası. Beni yemek tariflerinden çok, yaşadığımız çağın insanına ilişkin çarpıcı hikâyeler sardı, sarmaladı. Sofralar çoktan toplanıp kaldırıldı, anılarsa yaşamaya devam ediyor. H Türk çayı caz süiti ekimbaşı Salih Efendi Yalısı Anadoluhisarı ile Kanlıca arasında 1. sınıf tarihi eser. Salih Efendi’nin 3. kuşak torunları orada yaşıyor. Müzik eğitimi almış ev sahipleri; hem Hekimbaşı’nın evini hem de namını yaşatmak için projeler üretiyor. Bu akşamın konukları ise Michel Lethiec, Melin Molla ve Ayşegül Kirmanoğlu üçlüsü. ta flütçülüğü de ortaya çıkıyor. Flütçü ve eğitimci Halit Turgay bu kez besteci olarak çıkıyor karşımıza. İstanbul Belediye Konservatuvarı’ndan sonra Londra Kraliyet Akademisi’nden mezun olan sanatçı, dünyanın pek çok merkezinde solist ve oda müzikçisi olarak konserler vermiş. Caz tınısındaki albümün adı “Türk Çayı Caz Süiti.” Her bir parça bir diğerine zincir gibi bağlanıp CD’yi baştan sona bütünleştiriyor. Yumuşak, gizemli, kolay dinlenebilir ve resimsel bir çalışma. Doğadan çağrışımlar, rüzgâr, çakıllar, denizin kıpırtısı dinleyiciyi kendi imge dünyasında bir öyküye bağlıyor. Türk makamlarıyla caz akorları kaynaşıyor. Sonundaki Karadeniz havasında ise sanatçı flütteki virtüözitesini sergiliyor. Halit kendi flütüyle katılırken piyanoda Ayça Kocatürk’ü, bas gitarda Ahmet Sezin Türkmenoğlu’nu ve bateride Emin Özoğlu’nu dinliyoruz. Çalgısını değişik efektlerde kullandığında Halit Turgay’ın us KSV’den Itrî sempozyomu UNESCO, ölümünün 300. yılı olan 2012’yi “Itrî Yılı” ilan etmişti. Büyük bestekâr için İKSV uluslararası bir sempozyum düzenliyor: “Itrî ve Dönemine Disiplinlerarası Bakışlar” sempozyumu, 3 Aralık’ta İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası’ndaki Doktora Salonu’nda yapılacak. Itrî’den yola çıkılarak edebiyat, tarih, felsefe İ ve diğer disiplinler açısından 17. yüzyıl dönemine bakılacak. Gönül Paçacı’nın küratörlüğünde yürütülen sempozyumda Osmanlı tarihi uzmanlarından Prof. Dr. Mehmet Genç, Osmanlı’da 17. yüzyılın sosyal ve siyasal yapısını anlatacak. Türkolog Prof. Dr. Walter Feldman, Ali Ufkî, Evliya Çelebi ve Kantemir gibi önemli isimlerin de yaşadığı bu dönemdeki müzik formlarına değinecek. Mehmet Kalpaklı dönemin edebiyatını, Ersu Pekin, Itrî ve dönemini tezkîreler ışığında anlatacak. Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç dönemin Şarkİslam kültürünü ele alacak. Neyzen Kudsi Erguner; Itrî ve döneminden günümüze Osmanlı musikisinde yorum farklılıklarını inceleyecek. Ayrıca, Itrî’nin “Neva Kâr”ına ait ses kayıtları dinletilecek ve bu eserin farklı ses kayıtları ışığında eskiden yeniye doğru icraları, Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün tarafından incelenecek. Çağdaş bestecimiz Necil Kazım Akses’in “Itrî’nin Neva Kâr’ı Üzerine Scherzo” adlı yapıtını da genç bestecilerimizden Önder Özkoç değerlendirilecek. Sempozyumun kapanışında Türk Müziği İcra Heyeti, Ahmet Özhan, Münip Utandı ve Leonidas Asteris ile bir konser verecek 17. yüzyıl bestekârlarını seslendirecek. Bu tür karşılaştırmalı sempozyumların daha sıklıkla yapılması dileğiyle. TAN ORAL’IN FİLMİ Sansürsüz Brian de Palma’nın “Tutku”su (solda) ve Istvan Szabo’nun “Kapı”sı festivalin öne çıkan filmleri arasında. ‘Sansür’ Altın Portakal’da Kültür Servisi Karikatürist Tan Oral’ın, 1970 yapımı ödüllü animasyon filmi “Sansür”, Altın Portakal’da ilk kez izleyiciyle buluşacak. 1970 yılında TRT’nin açtığı Kültür, Bilim ve Sanat Ödülleri yarışmasında 16 milimetrede Büyük Ödül’ün sahibi olan film, ödül töreninden bir hafta sonra TRT’de gösterileceği söylenmesine rağmen ekranlarda yer verilmemişti. 1975 yılında Akşehir Nasrettin Hoca Kısa Film Yarışması’ndan da büyük ödülle dönen “Sansür”, Gözlem Çocuk Yayınevi tarafından 1977 yılında kitap olarak yayımlandı. Filmde yer alan karelerin kullanıldığı kitap da savcılığa ihbar edilerek ön kapağına vurulan “tahdide tabidir!” mührüyle birlikte satılmak zorunda kalmıştı. Kitaplara yaş sınırının konduğu aynı dönemde, “Sansür”ün ön yüzünde “18 yaşından küçükler okuyamaz” ibaresi de yer almıştı. Filmin ana fikrinin “Umutsuzluğa kapılmamak, sansürü yine sinemayla aşmak” şeklinde belirlendiğini belirten Tan Oral, sansüre ya da otosansüre karşı mücadelenin bitmemiş olduğunu vurguluyor. Bu yıl Türkiye’nin pek çok kentine yayılan 11. Filmekimi 29 Eylül 7 Ekim tarihleri arasında Festival gibi bir seçki Kültür Servisi İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından bu yıl 29 Eylül7 Ekim tarihlerinde 11’ncisi düzenlenen Filmekimi’nin programı açıklandı. Filmekimi’nde bu yıl, İstanbul dışında, Bursa, İzmir, Ankara, Erzurum, Diyarbakır ve Gaziantep’te gösterimler gerçekleştirilecek. Ayrıca, Van ve Batman’da da ücretsiz gösterimler düzenlenecek. Toplam 39 filmin izleyicinin karşısına çıkacağı Filmekimi’nin bu yılki programında, çeşitli festivallerden ödüllerle dönen filmler dikkati çekiyor. Güney Koreli yönetmen Kim Kiduk’un Altın Aslan ödüllü son filmi “Acı”, Venedik’ten sonra ilk kez Filmekimi’nde gösteriliyor. Michael Haneke’nin bu yıl Altın Palmiye kazanan filmi “Aşk” ile yine Cannes’da Jüri Ödülü’ne değer görülen Ken ? Toplam 39 filmin izleyicinin karşısına çıkacağı Filmekimi’nin bu yılki programında, çeşitli festivallerden ödüllerle dönen filmler dikkati çekiyor. Loach’in yönetmenliğindeki “Meleklerin Payı”, bu yılın öne çıkan yapımları. Ayrıca, Benh Zeitlin’in yönetmenliğini yaptığı “Düşler Diyarı”, TRT ile yönetmen Semih Kaplanoğlu’nun ortak yapımcılığında, Aida Begic’in yönetmenliğinde çekilen “Çocuklar” ile Rufus Norris’in ilk denemesi “Koşulsuz Sevgi”, Filmekimi’nde gösterilecek ödüllü filmler arasında. Bu yılki Sundance’de Jüri Özel Ödülü’ne değer görülen Alison Klayman’ın son filmi “Ai Weiwei: Asla Pişman Olma” da Filmekimi kapsamında izleyiciyle buluşacak. Filmekimi, usta yönetmenlerin son filmlerine de ev sahipliği yapacak. Yeni Dalga’nın ruhu, usta yönetmen Bernardo Bertolucci’nin “Ben ve Sen” adlı filmi ile efsane “Şeytan” filminin yönetmeni William Friedkin’in son filmi “Katil Joe”nun yanı sıra, Fatih Akın’ın, Cannes’da özel bir seansta gösterilen son filmi “Cennetteki Çöplük”, Brian de Palma’nın altı yıl aradan sonra sinemaya dönüşünü müjdeleyen “Tutku” ve Istvan Szabo’nun “Kapı”sı da gösterilecek çalışmalar arasında. Efsane sanatçı Bob Marley’in yaşamöyküsünü anlatan “Marley” ve Madonna’nın son sinema çalışması “W.E” de Filmekimi’nde izleyiciyle buluşacak. Cemil Kavukçu’nun yeni kitabı ? Kültür Servisi Usta yazarlarımızdan Cemil Kavukçu’nun on kısa öyküden oluşan yeni kitabı “Aynadaki Zaman”, Can Yayınları’ndan çıktı. Kitap bir yandan öykülerdeki karakterlerin karşılaştığı tuhaf olayları aktarırken bir yandan da bu kişilerin iç dünyalarını ortaya koyuyor. Kavukçu yeni kitabında bir yandan alıştığımız çevreleri, yapayalnız kent insanını ele alırken bir yandan da gerçekdışına, fantezi ve “alacakaranlığa” yöneliyor. Velvet Underground’a kötü haber ? Kültür Servisi ABD’li efsanevi topluluk Velvet Underground’un, 1967’deki albüm kapağında Andy Warhol’a ait muz görselini kullanması konusunda açılan dava sonuçlandı. Mahkeme, topluluğun, görselin telif hakkını almadığına dikkat çekerek topluluk aleyhinde karar verdi. Duman & Büyük Ev Ablukada, Şebnem Ferah ve diğerleri... Eylül’de Harbiye’de... Kültür Servisi Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu, eylül boyunca çeşitli sanatçı ve toplulukların konserlerine ev sahipliği yapıyor. Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Tiyatrosu ve FUNORG işbirliğiyle bu yıl ikincisi düzenlenen “Eylül’de Harbiye’de 2012” konserleri, Duman & Büyük Ev Ablukada ile başlayıp, Şevval Sam ile son bulacak. Gerek sahne performansı gerekse ilk kez aynı sahnede bir arada yer alacak isimleri buluşturan konserler, 21 Eylül’de Duman & Büyük Ev Ablukada ile başlayacak. Böylece Duman, üç yıllık aradan sonra ilk kez Harbiye Açıkhava’da sevenleriyle buluşacak. 22 Eylül’de gerçekleşecek Şebnem Ferah konserinin ardından Zuhal Olcay ve Halil Sezai, 23 Eylül’de ilk defa geceye özel hazırladıkları şarkılar ile aynı sahnede buluşacak. 28 Eylül’de Ferhat Göçer/ Symphonic D’Orient ile devam edecek konserler, 29 Eylül’deki Şevval Sam ile son bulacak. “Eylül’de Harbiye’de 2012” konserleri, saat 21.00’den itibaren takip edilebilir. Akın Eldes Tamirane’de ? Kültür Servisi Her Pazar Tamirane’nin bahçesinde gerçekleştirilen “Morning Jazz Sessions” konserleri 16 Eylül pazar günü Akın Eldes Oriental Surf grubunu ağırlıyor. Daha önce Bulutsuzluk Özlemi’nde de çalan, halen Pinhani grubunun üyesi olan Eldes’in solo albümlerinden parçaların çalınacağı konserde sanatçıya kavalda Sinan Cem Eroğlu, bas gitarda Çağlayan Yıldız ve davulda Turgut Alpbekoğlu eşlik edecek. 15.00 17.00 saatleri arası gerçekleşecek etkinlik ücretsiz. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle