25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 EYLÜL 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 13 Önce Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu “Baasçı” olmakla suçladı. Sonra AKP sözcüsü Hüseyin Çelik, “CHP, Türkiye’nin Baasçı partisidir!” dedi. İktidar medyasının Çobanyıldızı Star gazetesi, muktedir parmağın sallandığı yönü manşetledi: “Yerli Baasçıların hedefi, Hatay’da mezhep kavgası!” Emir borusu çalınca yalama olmuş teneke megafonlarına sarılan çığırtkanlar, yalaka yakınma ve yankılamalarına başladılar. Kendisini memalik vekili seçtiren efendisinin sebbabesi (işaretparmağı) Mehmet Metiner; CHP ve BDP’den başlayıp Türkiye’nin saldırgan Suriye politikasına karşı çıkan kim varsa Baasçı ilan etti. Hızını alamayıp Che Guevara’yı da kattığı Baasçılığı, 28 Şubat muhtırasından da sorumlu tutup, çelişkiden kim ölmüş, muhtıranın hedefindeki İslamcı odaklarda bile Baasçılık buldu! ??? Kimi yalancılar, artık doğru söylediklerine inandırmak için eskiden yalancı olduklarını itiraf ederek başlarlar ya söze... Kimi yollardan dönenler de artık doğru yolda olduklarını, yanıldıklarını itiraf ve pişmanlıklarını açıklayarak kanıtlamaya çalışırlar. Güvenilirlik oluşturmaya yönelik bu günah çıkarmaya, “mea culpa” deniyor. Bizim ellerdeki “mea culpa” vurgunlarının başında da Hasan Cemal geliyor. Öyle çok günah işlemiş ki... Kâsesi doldukça kararan geçmişini ve ufku genişledikçe daralan içini tomar tomar kâğıtlara, cilt cilt kitaplara söylüyor diye mi inanılır? ??? İktidara muhalif kim varsa Baasçı yapanlar, her 16 yılda yeni bir kuşağın yetiştiği genç Türkiye’ye, “Baas”ın ne, Baasçılığın nasıl bir şey olduğunu açıklamayı bile düşünemeyecek kadar kendileriyle dolu, küflü zihinler. Bari ben söyleyeyim: Baas sözcüğü, Arapça “rönesans” ya da “diriliş” demektir. Baas Partisi ilk kez Şam’da kurulmuş olup, Suriye’den sonra Irak’ta da örgütlenmiştir. Partinin üçlü sloganı “Vahda, Hurriya, İştirakiya”dir (birlik, özgürlük, sosyalizm). Her iki partinin dayandığı Baas hareketinin siyasal ideolojisi, 20. yüzyılın başında Suriyeli düşünürler Michel Aflak (Ortodoks Hıristiyan), Selahaddin el Bitar (Sünni) ve Zeki el Arzuzi (Alevi) tarafından yazılmıştır. Arap sosyalizmi ile Panarap milliyetçiliğini buluşturan Baas ideolojisi, Arap kavminin çimentosunu İslamiyet kabul eder, ancak mezhepsel barışı laik devlette bulur. Baas hareketinin sınıf mücadelesine dayalı Marksizmi reddedip birey odaklı milliyetçi mücadeleye abanan Arap sosyalizmi, tam da bu yüzden hısım, akraba ve yandaş kayıran “nepotist” iktidar odakları yaratmıştır. Baas partileri zaman içerisinde bir aşiret ya da mezhebin tüm zenginlikleri paylaşıp kendilerinden olmayanları ezdiği, yolsuz, baskıcı ve totaliter rejimlere dönüşmüştür. Bu bilgilerin ışığında varın, Türkiye’de hangi parti Baas, kim Baasçı, siz karar verin! “Pişmanlık, ikinci bir hatadır.” SPİNOZA As, Kes, Baas! döktü, çıkara EDWARD MUNCH / ÇIĞLIK çıkara bitiremedi. Her şeyi, hatta asla olmadığını bile itiraf etti, “Bir zamanlar solcuydum” diye kitap yazdı! İnsanın içinden, vallahi vicdanlı adammış, diyesi geliyor tarafından rahatsız edilirken yine ama, her şeyin bir sınırı var. de İttihatçı olmayı nasıl başardı, Pişmanlıkları kabak tadı vermişti onu açıklamamış... ki geçen hafta karşımıza “Ben de bir zamanlar...” diye güncellenmiş bir eski günah, itiraf edince kendini aklandı mı “Ben de Baasçıydım bir sanıyor nedir; bizim İttihatçılar, zamanlar. Bilmiyordum, ama bizim Baasçılar diye Enver’in öyleydim” diye çıkmasın mı? bıyığından başlayıp Kemalistlerin ??? kalpağına kadar aklına esen kıla Yetmemiş, aynı furyada tüye saydırmış ve saldırmış, “İttihatçılığını” da itiraf etmiş. sonuncu “mea culpa”sında. Osmanlı’yı batıran Enver, Talat Bunca yıldır yanılgılarını itiraf ve Cemal Paşa’lardan eden Hasan Cemal’in bugün üçüncüsünün torunu yanıldığını da yarın itiraf etmesini olmaklığından bile günah türetip, bekliyoruz, elbet. onu da “İttihatçı dedem Cemal Siyasal metodolojiye değil, Paşa’nın ruhu beni uzun yıllar sayısal meteorolojiye göre yön rahatsız etmişti” diye aradan değiştiren sakil kafaların, akil gibi çıkarmış. Ama çelişkiden kim yapmasının elbette bir bedeli var: ölmüş dedik ya, nedense dedesi Geçmişte yanılana, bugün tersini Cemal Paşa’nın İttihatçı ruhu Lİ ARİF ERSEN, A bu köşenin baştacı, Türkiye’nin Uğursuz Bir Gün Bugün yakın tarihimizin en uğursuz günlerinden birinin yıldönümü. 32 yıl önce bugün toplumumuzun geleceğine, askeri yetenekleri kendi halkına silah çekmekle sınırlı, ABD’deki kukla oynatıcılarının “bizim oğlanlar” dedikleri bir orgeneraller çetesi tarafından ipotek konuldu. Türkiye bu faşist çetenin ve sivil payandalarının eliyle, insanların her türlü aşağılanmayla, hakaretle, korkuyla karşı karşıya kaldığı bir açık cezaevine dönüştürüldü. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. 650.000 kişi gözaltına alındı. Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı; 7 bin kişi için idam istendi, 517 kişiye ölüm cezası verildi, haklarında ölüm cezası verilenlerden 50’si asıldı, idamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis’e gönderildi. 71 bin kişi TCK’nin 141, 142 ve 163. maddelerinden, 98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı. 388 bin kişiye pasaport verilmedi. 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı, 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti. 937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı. 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu. 3 bin 854 öğretmen, 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi. 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi; gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi, 31 gazeteci cezaevine girdi, 300 gazeteci saldırıya uğradı, 3 gazeteci silahla öldürüldü. Gazeteler 300 gün yayın yapamadı, 13 büyük gazete için 303 dava açıldı. 39 ton gazete ve dergi imha edildi. Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi. 71 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi. 144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 14 kişi açlık grevinde öldü. 16 kişi “kaçarken” vuruldu. 95 kişi “çatışmada” öldü. 73 kişiye “doğal ölüm raporu” verildi. 43 kişinin “intihar ettiği” bildirildi. ??? Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Kumandanı Nurettin Ersin, Deniz Kuvvetleri Komutanı Nejat Tümer, Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya ve Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun tarafından oluşan “ABD’nin oğlanlarının” Türkiye’ye yaptığı en büyük kötülüklerden biri de halka süngü zoruyla dayatılıp onaylattırılan 1982 Anayasası oldu. Türkiye, 30 yıldır bu anayasadan kurtulamadı. Bir deli gömleğiyle eşanlamlı olan bu anayasa, YÖK’ü, RTÜK’ü, HSYK’si, yüzde 10’luk seçim barajını öngören Siyasi Partiler Kanunu ve antidemokratik terör yasaları ile iktidara gelen tüm partilerin işine geldiğinden değiştirilmedi. Üzerinde yapılan kısmi değişiklikler ise baştaki iktidar partisinin siyasal çıkarları doğrultusunda gerçekleştirildi. AKP, anayasa değişikliği bağlamındaki bu çıkarcı eğilimi somut olarak sürdürüyor. Bu uğursuz yıldönümünde; Başta 12 Eylül 1980 Darbesi’ni planlayıp uygulayan 5’li çetenin üyelerini, bu faşist çetenin kurduğu hükümetlerde görev almayı bir “ikbal” olarak gören, onun suçlarına ortak olan dönem hükümetlerinin asker veya sivil bakanlarını; Faşist çetenin kurduğu Danışma Meclisi’nin darbe sözcülüğü üstlenen üyelerini, Kenan Evren ve yardakçılarına alkış tutan yalaka medyayı; dönemin faşist hükümetlerinin verdiği propagandacılık görevlerini kabul ederek, yurtiçinde ve yurtdışında faşist darbeyi meşrulaştırmak için “üstün çaba” harcayan dalkavukları lanetliyorum; Darbe dönemi sonrası göreve gelen fakat Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en üst komuta kademesinin ülkeye ve topluma karşı işlediği bu büyük suçu eleştirmeyi hiç düşünmemiş ve düşünmeyen tüm Genelkurmay başkanlarını kınıyorum. en iyi resim ve fotoğraf sanatçılarından biri. 8 yıldır “lockedin” sendrom dedikleri bir vurgunla yatağa bağlı yaşıyor. Muhteşem beyni çalışıyor, ama vücudu cevap vermiyor. Ali Arif gözleriyle konuşuyor, göz hareketleriyle yazdırıyor düşüncelerini. Havana’dan Bosna’ya pek çok uluslararası sergi açan sanatçıyı yaşatmak için seferber olan muhteşem dostları, onun için bir internet sitesi açtılar: www.aliarifersen.com Bu sitede Ali Arif Ersen’in eserlerini görmek ve satın almak mümkün. Özellikle fotoğraf fiyatları çok uygun. Her eser, alana özgün bir armağan, sanatçıya da çok güç yaşamını sürdürme olanağı sağlıyor. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ‘ G ’ N O K T A S I behicak@yahoo.com.tr 12 Eylül Yargılanırken ‘Faşist Yasaları’ Yürürlükte! O gün doğanlar bugün 32 yaşında… “Genç” nüfus, 12 Eylül 1980’deki “Faşist Darbe”nin insanlık dışı uygulamalarla başlattığı ‘yeni dönem(!)’i ya kitaplardan ya da anababalarının anlattıklarından biliyor. Dahası darbeyi işleyen öykülerin, romanların, filmlerin, hatta dizilerin çoğu yazar ve yönetmenleri de ya henüz doğmadıkları ya da “bebek”lik yıllarındaki olanı biteni yorumlama çabasında... Generallerimiz neden öylesine zalimleşmiş; hangi gerekçeyle “vahşi” kapitalizmin “acımasız komutan”larına açıklayacaklar? “Darbecileri sevmiyor, hukuklarını beğeniyoruz” mu diyecekler? Talancı faşizm Bizler, çevreye ve kültürel mirasa duyarlı herkes, yıllardır, işte bu pek beğenilen 12 Eylül yasalarına karşı direniyoruz… Çünkü kentlerimiz, kıyılarımız, ormanlarımız, tarım alanlarımız, tarihi ve doğal sitlerimiz, hatta göllerimiz, akarsularımız… 12 Eylül’ün yağmacı yasalarıyla beslenen “talan ve pazarlama politikaları”nın tahribatını yaşıyor. Örneğin ‘82’den kalma ‘Turizmi Teşvik Kanunu’, iktidarların sağladığı “ayrıcalıklı imar hakları”yla kentlere üşüşen “rant kuleleri”nin ve kıyıları kapatan çok yıldızlı “soygun tesisleri”nin yasal dayanağıdır. Şehircilik ilkeleri yerine “rant beklentileri”ni gözeten bu faşist yasa “sivil”lerce o denli sevildi ki, kaldırılması bir yana, ayrıcalıklı imarları daha da kolaylaştıran değişikliklerle hep el üstünde tutuldu. Yine 12 Eylül’ün “imar affı” Askeri ve “sivil” kurmaylar… düzenlemelerinden “Islah İmar Planı” yasaları da kaçak kentleşmeyi “aklayarak dönüşmüşlerdi? ödüllendirmek” anlamına Yanıtı için faşizmin “sivil gelen “gecekonduların kurmaylar”ını da apartmanlaşması”nı anımsamaları gereken; ancak başlatmıştı... bunu bil(e)meyen kimi “genç Bugünkü “kentsel aydınlar”ımız, onca yıl sonra dönüşüm”e hukuksal ve bile “askeri lider”lerin “fikri” temel oluşturan bu yargılanmasını yasalarla kentler, ‘inşaat“demokratikleşme” sanıyor; emlak tacirleri’ne teslim övgüler düzülen o ‘sivil ediliyor. O kadar ki artık lider’leri, dahası “izlerinde belediyeler de “yetkisiz” yürünmesi”ni kılınarak, 12 Eylül’de bile akla sorgulamadıkları için de gelmeyen “kurnaz”lıklarla faşizmi sömürgecilerin değil, imar yağmasını doğrudan sadece “askerlerin marifeti” “merkezi yönetim” planlıyor. olarak gösterenlerle pek iyi Bütün bunların, TBMM’de anlaşıyorlar... kabul edilen “kanun”larla “Beslemek yerine asma”nın değil, Bakanlar Kurulu’nca yeğlendiği ‘darbe hukuku’nun gizlice imzalanan “KHK”lerle sivil kurmayları “demokrasi yasalaşması ise faşizmin daha önderi” sayılıp kutsanırken, “kıdemli”sine dayanıyor. “12 aynı hukukun “silah”lı Mart 1971 Muhtırası”yla icat güçlerini sorgulamakla edilen ‘KHK yöntemi’nde 40 yetinmenin “nasıl bir yılın rekorları kırılıyor. sivilleşme” olduğunu Sözün özü 32 yıl önce düşünen “yaşlı kuşak” ise TBMM’yi darbeyle lağveden artık kafayı yemek üzere… generaller sorgulanırken, tek Darbenin 32’nci yılında başlarına onayladıkları faşizm yargılanan Evren ve yaşayan yasaları yürürlüktedir. Bunun ‘Konsey’ generalleri “Madem “sivil” sorumlularından da suçluyuz, bizim yasalarımız hesap sorulmayan bir neden hâlâ kaldırılmadı” yargılama, demokrasiye değil, derlerse, şimdiye kadar iktidar aynı faşizmin “sürdürülebilir olmuş tüm partiler talan” hedefine hizmet yasamadaki bu edecektir. “faşizan”lıklarını acaba nasıl ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com 1/ Ortaoyunun 1 da zurnaya verilen ad... Ya 2 narken güzel 3 koktuğu için 4 tütsü olarak 5 kullanılan ağaç. 2/ “Aptal, bön” 6 anlamında ar 7 go sözcük... Kı 8 sa çizgi. 3/ Ge9 minin saatteki hızını anlamak için 1 2 3 4 5 6 7 8 9 kullanılan aygıt. 4/ 1 G A R D E N Y A Dövülmüş buğday, 2 Ü Z L Ü K U T A mercimek ve nohutla 3 L A D E R N E K yapılan bir tür çor 4 H K E N E T Ç ba... Kayınbirader. 5/ 5 A N A N E T M A Tırtılları aşınmış taşıt 6 T A N K O B A K lastikleri için kulla 7 M U T İ R İ N A nılan sözcük. 6/ Yu 8 İ R İ N T İ A L nan mitolojisinde tut 9 U N E K O S E ku tanrıçası... Tarla sulamasında kullanılan tahta oluk. 7/ Dünya işlerinden vazgeçip bir yere kapanma. 8/ Muğla’nın Milas ilçesine bağlı turistik bir belde... Bir soru sözü. 9/ Türk resim sanatında önemli bir grubun ad olarak benimsediği harfin okunuşu... Diploma. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ekmek, peynir ve et suyuyla yapılan bir yemek... Karaciğerin salgıladığı acı sıvı. 2/ Bir ticaret senedinin üstüne yazılan kefillik... İzmir’in bir ilçesi. 3/ Üzerinde yüzlerce iğneli köstek bulunan uzun balık oltası. 4/ Birkaç renkli iplikten yapılmış dokuma... Küçük erkek kardeş. 5/ Esrar içenlerin kullandığı bir tür nargile. 6/ Tanrıtanımaz... Toprak, kum ve saman elemeye yarayan iri delikli kalbur. 7/ Kendini bir konuya verme. 8/ Eski yapı ya da kent kalıntısı. .. Neon elementinin simgesi. 9/ Adın durum eklerinden biri... İzin, onay. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle