25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 EYLÜL 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3 söndürme uçağı, 4 helikopterle müdahale edildi 3 Kaz Dağları BALIKESİR (Cumhuriyet) Balıkesir’in Havran ilçesine bağlı Kalabak köyü yakınlarında orman yangını çıktı. Kaz Dağları’nın alt kısmında, Beşkere mevkisindeki kızılçam ve fıstık çamlarının bulunduğu ormanlık alanı etkisi altına alan yangın şiddetli rüzgârın etkisiyle büyüdü. Yaklaşık 150 hektarlık alanda etkili olan yangına; 3 yangın söndürme uçağı, 4 su atar uçak, 1 keşif uçağı, 4 yangın söndürme helikopteri ile 31 arozöz ve cayır cayır 4 dozerle müdahale edildi. Çok sayıda üzüm bahçesi yangında zarar gördü. Alevlerin tehdit ettiği Kalabak ve Tepeoba köyleri tahliye edildi. Askerler köylüleri güvenli bölgelere taşıdı. Balıkesir Valisi Ahmet Turhan,“Rüzgâr ve havanın kararması nedeniyle uçaklarımız kalkmıyor” dedi. Yetkililer, yangının devam etmesi durumunda uçak ve helikopterlerin sabahın ilk ışıklarından itibaren tekrar söndürme çalışmalarına katılacağını bildirdi. DersimTunceli Olayı Bir isyan mı… Bir katliam mı? ??? Osmanlı döneminde bile merkezi otoriteye direnmiş bir feodal geleneğin devamı mı… Cumhuriyet’in ürettiği yapay bir sorun mu? ??? Etnik ya da mezhepsel, uluslaşmaya karşı feodal bir direniş mi… Merkezi otoritenin gücünü gösteren bir operasyon mu? ??? Emperyalizmin bir oyunu mu… Bağımsız bir yeni devlet kurulurken yapılan zorunlu bir harekât mı? ??? Bir Kürt isyanı mı… Bir Alevi isyanı mı… Bir aşiret isyanı mı… Devletin bir kışkırtması mı? ??? Ortadoğu petrollerine ilişkin bir olay mı… Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı girişilen bir eylem mi? ??? Atatürk’ün haberi var mıydı… Sadece bir İsmet Paşa operasyonu muydu… Bir askeri operasyon olduğuna göre Mareşal Fevzi Çakmak asıl sorumlu değil miydi? ??? Doğrudan bir İngiliz kışkırtması mıydı… Fransızların da parmağı var mıydı… Yoksa bütünüyle yerel midir? ??? Askeri bir harekât zorunlu muydu? Sorun, barışçı yollarla çözülemez miydi? ??? Sevgili okurlarım, aslında tarih ve belgeler bütün bu soruların yanıtlarını veriyor… Benim de, pek çok kişi gibi, bütün bu sorulara verilebilecek yanıtlarım var… Ama ben ne dersem diyeyim, kim ne derse desin, belgeler, anılar ne gösterirse göstersin, tartışmalar bir türlü bitmiyor… Zaman zaman da Başbakan’ın göndermeleriyle, yeniden siyasal gündemin başına oturuyor. Bu tartışmalar neden bitmiyor… Neden yakın geçmişe ilişkin ve hemen hemen tümüyle belgelenmiş ve belgeleri yayımlanmış bir olay üzerinde bir türlü anlaşma sağlanamıyor? Bu sorunun üç yanıtı var: Birincisi, olay, güncel politika açısından irdeleniyor ve kullanılıyor. Bir başka deyişle AKP’nin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından dillendirdiği, “Cumhuriyetle hesaplaşma”, “Atatürk döneminde yapılanları küçümseme”, “CHP’yi, Tek Parti Dönemi uygulamaları ile vurma” gibi politikalarına alet ediliyor. Oysa bir olayı, meydana geldiği dünya ve ülke koşullarını dikkate almadan anlayamazsınız, irdeleyemezsiniz ve kullanamazsınız… Hele hele güncel politik ideolojinize, programınıza ve stratejinize göre yorumlamaya kalkarsanız, tümüyle çarpıtırsınız. İkincisi, dünya değişti, “dünyanın ruhu”, bütünlükçü ulusal devlet kimliğinden, etnik ve dinsel mikro milliyetçiliğe dayalı parçalanmaya dönüştü. Bir başka deyişle artık ulusal kimlikler, sınıfsal kimlikler değil, mikro düzeydeki ırk, milliyet, din ve mezhep kimlikleri öne çıkarılıyor, bir anlamda ulusal devletler parçalanmaya teşvik ediliyor. ABD’nin Ortadoğu politikası da, evrensel düzeydeki bu eğilimi Ortadoğu ve Türkiye özelinde ayrıca destekliyor. Üçüncüsü ise, Türkiye’nin, demokrasi ve insan hakları eksikliğinden kaynaklanan ve tarihten gelen iki sorunu, Kürt sorunu ve Alevi sorunu, hâlâ güncel, hâlâ önemli kırılma noktaları oluşturuyor, (üstelik bir de PKK terörü var) bu tartışmalar bu nedenle geçerli bir zemin buluyor. ??? Sevgili okurlarım, bu yazıyı da “Türkiye’nin Sorunu” bağlamında yazdım. İşaret etmek istediğim nokta, bugün önümüzde duran “Türkiye’nin Sorunu” konusunun ne denli karmaşık ve ne denli eskiye dayandığıdır. Ama on yıldır Türkiye’yi yöneten AKP’nin genel politikalarının ve ideolojisinin, bu sorunu çözmek yerine keskinleştirdiği açıktır. Bu, sadece politikalarının ve ideolojisinin yanlış olmasından değil, aynı zamanda AKP’nin toplumun kaldırabileceğinden daha farklı ve çok daha zorlayıcı hedeflere yönelmesinden… Çok sık zikzak yapmasından… Her ilan ettiği ve birbiriyle pek de tutarlı olmayan değişik politikalardan sonra da, kendisine karşı eleştiride bulunanları “hainlikle” suçlamak gibi son derece sert ve otoriter söylemler kullanmasından kaynaklanıyor. Elbette bütün bunlara bir de yargıdaki ve ordudaki depremi, hapishaneleri dolduran “yargılanma aşamasındaki” insanları ve tırmanan PKK terörü ile PKK’nin değişen “devlet söylemi” ve “alan hâkimiyeti” stratejilerini eklerseniz, “Türkiye’nin Sorunu” niçin çözüleceğine gittikçe ağırlaşıyor, daha iyi anlaşılır: Sanki sorunu yaratanlar da çözecek olanlar da, çözümden yana değil, çözümsüzlükten yana bir strateji izliyor! Not: Pazar günkü Gülizar Erman hakkındaki yazım üzerine, ailenin birçok bireyinden, olayın gerçek olduğuna ilişkin mektup aldım. Dilerim Yargıtay aşamasında adalet yerini bulur! Fotoğraf: EMRAH ELMAS AA Cezaevinde olması gereken kocayı polis ararken o, kadın kılığına girip eşinin boğazını kesti Ölüm kılık değiştirdi Polis memuru, evinde ölü bulundu ? SAKARYA (Cumhuriyet) Adapazarı ilçesinde polis memuru, evinde ölü bulundu. Yenikent Polis Merkezi’nde görevli polis memuru Öner Küçük’ün (26) Camili Mahallesi’nde tek başına yaşadığı evden silah sesi duyan komşuları, durumu polise bildirdi. Polis eşliğinde eve giren 112 Acil Servis ekipleri, elindeki beylik tabancasıyla yerde hareketsiz yatan Küçük’ün hayatını kaybettiğini belirledi. EYÜP’TE DEHŞET Yüreğimiz siyah beyaz Turkcell Kuruçeşme Arena’da devam eden BKM’nin yaz konserlerinde Boğaz’ın önceki akşamki konuğu Türk Sanat Müziği’nin en güçlü seslerinden Emel Sayın’dı. “Menekleşendi Sular”, “Kalbe Dolan O”, “Rüyalar”, “Kalamış”, “Benzemez Kimse Sana”, “Mehtaplı Gecelerde” parçalarını seyircisiyle buluşturan Emel Sayın “Yağdır Mevlam Su”’ parçasını şu sözleriyle söyleyerek büyük alkış aldı: “Bu şarkı bir dua niyetinedir. O bu vesile ile yerine ulaşacaktır. Son günlerde acılar çekiyoruz, gencecik evlatlarımızı kaybediyoruz, bir çözüm arıyoruz. Bu elbise gibi yüreğimizin yarısı siyah yarısı beyaz. Daima bir karanlıktan sonra elbet bir aydınlık gelecektir.” simitçiyi ezdi İstanbul Haber Servisi Dün, saat 08.00 sıralarında Eyüp Rami Eski Edirne Asfaltı üzerinde CevatpaşaBeyazıt seferini yapan İETT otobüsünün sürücüsü bilinmeyen bir sebepten dolayı direksiyon hâkimiyetini kaybetti. Otobüs önce kaldırıma çıktı, ardından da yol kenarında simit satan Hüseyin Çakır’a çarptı. Refüjü aşarak karşı şeride geçen otobüs bir minibüse çarparak durabildi. Simitçi Hüseyin Çakır (62) olay yerinde hayatını kaybetti. Otobüs ve minibüslerde bulunan 10 kişi de yaralandı. Kaza sonrası olay yerine gelen bir başka İETT şoförü Serdar Marmara, “Otobüsün beyni kilitlenmiş. Sonrasında tam gaz yapınca fren sistemi çalışmıyor ve durduramazsınız” diye konuştu. Görgü tanığı Tayfun Bilgiç ise otobüs sürücüsünün akbil basmaya çalışan bir yolcuya yardım etmeye çalışırken fren yerine gaza bastığını iddia etti. İnceleme sürüyor. Otobüs Erdal Özyağcılar Emniyet’te ? İstanbul Haber Servisi Ünlü oyuncu Erdal Özyağcılar, sosyal medya üzerinde kendi adına açılan hesapların kapatılması için dün sabah saatlerinde Asayiş Şube Müdürlüğü’ne başvurdu. Bilişim Suçları Büro Amirliği’nde şikâyetiyle ilgili ifade veren Özyağcılar, yaklaşık bir saat kaldıktan sonra avukatı ile birlikte Emniyet Müdürlüğü’nden ayrıldı. Çıkışta soruları yanıtlayan Özyağcılar şunları söyledi: “Hesaplar ve yazılanlar bana ait değil. İki tanesini iptal ettirdik ama sahte hesaplara her geçen gün yenisi ekleniyor.” Haber Merkezi Kayseri’de inşaat taşeronu 57 yaşındaki Rafet Kaya, boşanma davası açan, mahkemeden eve yaklaşmama ve koruma kararı aldıran eşi 52 yaşındaki Cafiye Kaya’yı, kadın kıyafeti giyip gittiği evin önünde boğazını keserek öldürdü. Olay, merkez Melikgazi İlçesi Esenyurt Mahallesi Büyükmenderes Caddesi Feslihan Sokak’ta meydana geldi. Evlere temizliği giderek geçimini sağlayan 4 çocuk annesi Cafiye Kaya, kendisine sürekli şiddet uyguladığı gerekçesiyle eşi Rafet Kaya’dan boşanmak için Kayseri 1’inci Aile Mahkemesi’nde dava açtı. Mahkeme dava görülürken Cafiye Kaya’nın talebi üzerine, Rafet Kaya’ya eşinin ve çocuklarının oturduğu konuta yaklaşmama cezası verdi. Cafiye Kaya, 8 Haziran 2012 günü mahkemeye başvurarak koruma kararı da aldırdı. Bu karara rağmen Rafet Kaya, tehditlerini sürdürünce Rafet Kaya, 6 Temmuz’da 3 gün, 13 Temmuz’da 15 gün ve 4 Eylül’de de 30 gün hapis cezasına çarptırıldı ancak yakalanamadığı için cezalar infaz edilemedi. Şu anda cezaevinde bulunması gereken Rafet Ka ya’yı polis ararken o cinayet planını uygulamaya koydu. Cafiye Kaya ve çocuklarının oturduğu evin çevresinde polisin zaman zaman önlem aldığını bilen Rafet Kaya, polisi atlatmak için kadın pijaması, kadın ayakkabısı, etek ve pardösü giyip başına eşarp takarak, dün öğle saatlerinde Cafiye Kaya’nın evinin önüne gelip elinde bıçakla beklemeye başladı. Rafet Kaya, saat 13.00 sıralarında evinden çıkan Cafiye Kaya’ya saldırdı. Canını kurtarmak için eve kaçmak isteyen Cafiye Kaya’yı yakalayan Rafet Kaya, bıçağı defalarca sapladı, boğazını kesti. Çığlıklar atarak yere yığılan Cafiye Kaya olay yerinde ölürken kaçan Rafet Kaya üzerinde kadın kıyafetiyle yakalandı. Kaya’nın kızı Filiz Kaya “Kadına şiddet ne zaman son bulacak” diye isyan etti. Eski eş vahşeti Öte yandan, Eskişehir’de özel güvenlik şirketinde çalışan Yalçın Erginbaş (36), kendisinden şiddet gördüğü gerekçesiyle boşanan 2 çocuğunun annesi olan Iraz Ekinci’yi (28) sokak ortasında tabancayla başından vurdu. Erginbaş olay yerinden kaçarken ağır yaralanan Iraz Ekinci hastanede yoğun bakım ünitesinde yaşam mücadelesi veriyor. Tecavüzü ‘sessizce’ anlattı EDİRNE (AA) Edirne’de 14 yaşındaki işitme engelli kız çocuğuna cinsel istismarda bulundukları iddia edilen 9 kişi gözaltına alındı. Ailesi tarafından kusma ve mide bulantısı şikâyetiyle hastaneye götürülen Z.K’nin, 14 haftalık hamile olduğu belirlendi. Emniyet Müdürlüğü’ne getirilen Z.K, işaret dili tercümanı aracılığıyla kendisine cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen kişilerin evlerini tarif etti. Bunun üzerine polis 9 kişiyi gözaltına aldı. Zanlıların Emniyet’teki sorgusunun ardından adliyeye sevk edileceği öğrenildi. Z.K, daha sonra hastaneye götürüldü. 19 Mayıs Üniversitesi sosyal tesisi Konukevinde alkol yasağı CEMİL CİĞERİM SAMSUN YÖK, üniversite kampuslarındaki restoranlarda alkol satışını yasaklayınca Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) OMÜ Sosyal Tesisler İşletmesine bağlı konukevi sosyal tesisi misafirhanesinde bulunan restoranda alkol yasağı başladı. Konukevi Sosyal Tesisi’nin 250 kişilik restoranında alkollü içecek servisi kaldırılırken toplu yemek, düğün, kokteyl ve grup yemekleri hizmetinde kullanılan 500 kişilik Balo 2 salonunda da alkollü servis kaldırıldı. YÖK’ten OMÜ Rektörlüğü’ne gelen “Kampus içi ve dışı düzenlemeler” konu başlıklı yazıda, “Kurulumuza, yükseköğretim kurumlarına ait kampus içi ve dışındaki mekânlarda alkollü içki tüketimi ve sigara yasağına ilişkin mevzuat hükümlerine aykırı uygulamalar yapıldığı yönünde haber ve bilgiler intikal etmiştir” denilerek gereken önlemlerin alınması istendi. YÖK’ün yazısının ardından OMÜ Konukevi Sosyal Tesisi’nde alkol servisi durduruldu. OMÜ Vakfı tarafından işletilen OMTEL Otel ise yasak kapsamına girmedi. Balbay’a büyük ilgi İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Bayraklı Belediyesi, 81. Uluslararası İzmir Fuarı’nın son gününde, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın kitaplarını ücretsiz olarak katılımcılara dağıttı. Fuardaki Bayraklı Belediyesi standı önünde uzun kuyruklar oluştu. Balbay’ın “Silivri Toplama Kampı Zulümhane”, “Zulümdar” ve “Düşünüyorum o halde sanığım Zulümname” adlı kitapları, stantta, gazetemiz İzmir Temsilcisi Serdar Kızık, Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, CHP İl Başkanı Ali Engin, İlçe Başkanı Levent Ölçer tarafından imzalandı. ? Kitaplarla birlikte Balbay’ın Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Kababağ’a yazdığı mektup da yurttaşlara verildi. Balbay mektubunda, İzmir Fuarı’nın ikliminde okurlarla bu şekilde de olsa buluşmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Karabağ da “Gönül isterdi ki Mustafa Balbay burada fuarda yanımızda olsun kitaplarını kendi imzalasın ve dağıtsın. Biz onun kitaplarını burada halkımız okusun diye ücretsiz olarak dağıtıyoruz. 900 adet dağıttığımız kitap kısa sürede tükendi” diye konuştu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle