14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 AĞUSTOS 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Başbuğ’un hükümete karşı yasadışı tutumu olmadığını söyleyen Özkök, 1 Mart tezkeresi dönemini anlattı 7 ‘ABD’den baskı gördüm’ HATİCE TUNCER Yeni Fişleme Yöntemi... Türkiye’yi daha ileri demokrasiye taşıyacağı hikâyeleri ve “yetmez ama evetçilerin” katkıları ile gerçekleştirilen anayasa değişikliği, 13 Mayıs 2010’da yürürlüğe girdi. Anayasanın değiştirilen maddelerinden çıkarılış amaçları doğrultusunda kullanılacak olanlar, ilgili yasalarda bir çırpıda yapılan değişikliklerle yaşama geçirildi. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay yeniden oluşturuldu. Ve tıkır tıkır işlemeye başladı. Oysa büyük iddialarla anayasaya eklenen ve iki yılı aşkın süredir üvey evlat muamelesi gören maddeler de var. Anayasa değişikliği girişiminde yem olarak kullanılanlardan biri de “özel hayatın gizliliği” kenar başlıklı 20’nci maddeye eklenen fıkra. Epeyce de uzun ve “Herkes kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunması hakkına sahiptir” diye başlıyor. Bunun esas ve usullerini belirlemeyi de yasaya havale ediyor. İşaret edilen yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne tasarı olarak sunulması ise yaklaşık sekizinci yaşına bastı. Tasarı karpuz değil ki yata yata büyüsün. Ama anlaşılıyor ki yasalaştırılması için daha zamanı gelmedi. Nedeni de, bana sorarsanız gayet basit. Özellikle Silivri davalarında uygulanan yöntemlerle delil diye öne sürülen ve yasadışı olduğu belirtilen ses ve görüntü kayıtlarının önünün kesilme tehlikesi var. Çünkü torbaya dönüştürülmediği için sonuçlanmış kimi davalarla ilgili Yargıtay kararları bunu gösteriyor. Aksi gibi, özel yetkili mahkemeler ciddiye almasa da, anayasanın insan hakları konusundaki uluslararası anlaşmaların bağlayıcılığına ilişkin kuralı da yürürlükte(!). Avrupa Konseyi’nin 1981’de imzaya açtığı 108 sayılı “Otomatik Olarak İşlenen Kişisel Veriler Bakımından Bireylerin Korunması Hakkında Sözleşme”nin altındaki imzalardan biri de Türkiye’nin. Sözleşmenin önemli bölümlerinden birinde de şu kural var: “İç hukukta uygun güvenceler sağlanmadıkça ırk menşeini, politik düşünceleri, dini veya diğer inançları ortaya koyan kişisel nitelikteki verilerle sağlık veya cinsel yaşamla ilgili kişisel nitelikteki veriler ve ceza mahkumiyetleri otomatik bilgi işlemine tabi tutulamazlar.” ??? Uluslararası hukukla ulusal hukukumuz arasında sıradağlar olduğunu yinelemek gereksizse de zorunlu oluyor. Biliyorsunuz, AKP iktidarı ile yandaşlarının yakınmalarının başında fişleme geliyor. Silivri davalarının ve Meclis’teki Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun en önemli konusunu da fişleme oluşturuyor. Sanırsınız ki günümüz yöneticileri bundan ders çıkarıp fişleme uygulamalarını askıya almıştır. Ne gezer... Çünkü ortada yeni başlatılan bir fişleme uygulaması var. Kısa bir süre öncesine kadar, hapishaneden gelen mektuplara “Görülmüştür” damgası vuruluyordu. Şimdiyse “UYAP’A İŞLENDİ” diye kırmızı mürekkeple insanın gözüne sokulan damgayla geliyor. Yani gönderen de, alacak olan da, belki içeriği de kaydedilerek fişleniyor. Oysa UYAP’ın (Ulusal Yargı Ağı Projesi) kuruluş gerekçesinde “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir” ilkesi yer alıyor. Hapishanelerde 130 bin dolayında tutuklu olduğuna göre fişlenme sayısının durumu da ortaya çıkıyor. Bakalım fişleme karşıtları, yeni fişleme yöntemi için ne diyecekler? Ergenekon davasında eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök, Balyoz davasına konu olan ve Mart 2003 tarihinde 1. Ordu Komutanlığı’nda yapılan seminerle ilgili soru üzerine “seminerde amacın aşıldığını” söyledi. Özkök, “Beyin fırtınası yapılan toplantıda hareket tarzı olarak ‘muhtıra’ sözü geçti” ifadesine açıklık getirmesi istendiğinde “Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, ‘muhtıra’ sözünü ihtimal olarak kullandı” dedi. Özkök, “ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz, 1 Mart tezkeresinin kabul edilmesi için hükümete baskı yapmam için telkinde bulundu. Tezkere ‘geçsingeçmesin’ diye siyasi kararı etkileme yoluna gitmedim” dedi. Mustafa Balbay’ın avukatı Mehmet İpek, sanıklara Balbay’a atfedilen notlardan suç isnat edildiğini ifade ederek “Hukuk dışı elde edilen notlardan soru yöneltilmemesini” istedi. ? Özkök, ABD’nin Irak operasyonu öncesi ABD Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz’in 1 Mart tezkeresinin geçmesi için hükümete baskı yapmasını istediğini ancak kendisinin bu yola girmediğini söyledi. Özkök, tutuklu sanık Başbuğu içinse ‘Beni yönlendirmeyen, doğru kararlar vermem için bana bilgiler toplayan, çok düzgün bir insandır’ dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi bitişiğindeki büyük duruşma salonunda görülen davanın 214. duruşmasında Hilmi Özkök’ün tanık olarak dinlenmesine devam edildi. Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Özkök’ün tanıklığının 2. gününde de duruşmaya katıldı. Duruşma başlamadan izleyicilerin oturduğu bölüme yaklaşan Başbuğ, izleyicilerin “Her zaman yanındayız paşam” şeklindeki sözlerine karşılık başını sallayarak selam verdi. Tutuklu sanık emekli Albay Dursun Çiçek’in kızı ve avukatı İrem Çiçek, “Özkök ‘Darbe girişimi var’ dedi şeklinde haberler yayımlandı. Bu konuya açıklık getirir misiniz? ” dedi. Özkök, “Dünkü beyanlarımın hepsi kayda geçmiştir. Benim böyle bir beyanım olmadı. Gazetelere göre hüküm vermeyeceğiz” dedi. Çiçek, “Muhtıra sözünün geçtiğini söylediniz. ‘Muhtıra’ sözü, hangi toplantıda kim tarafından kullanıldı?” diye sordu. Emekli Orgeneral Özkök, “Muhtırayı, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, muhtemel bir harekât tarzı olarak söyledi” dedi. Tutuklu sanık Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu’nun avukatı Burak Candan Şenden, “Mart 2003 tarihinde İstanbul 1. Ordu Komutanlığı’nda düzenlenen seminerde darbe planlandığı, darbeyi Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın önlediği iddia ediliyor. Bu konuda bilginiz var mı?” diye sordu. Özkök, o dönemde gündemin yoğun olması nedeniyle 1. Ordu’daki Mart 2003 seminerine katılamadığını anlattı. Özkök şöyle konuştu: “Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından yapılmasını emrettim. Bu seminer icra edilmiştir. Seminerde en tehlikeli senaryonun, amacını aşarak siyasi olaylar, kişiler gerçekmiş gibi oynandığını duydum. Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’dan, semineri incelemeye almasını istedim.” Üye hâkim Sedat Sami Haşıloğlu, “Basında, ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz’in 1 Mart tezkeresinin çıkması için hükümete baskı yapmasını istediğine ilişkin haberler yayımlandı ” diyerek açıklama istedi. Özkök, “Evet, Paul Wolfowitz benim baskı yap mamı istedi. Görüşmelerde güvenlik ile ilgili düşüncelerimi arz ettim. Tezkere geçsingeçmesin diye baskı yaparak siyasi kararı etkileme yoluna gitmedim” dedi. Genç subaylar tedirgin Üye hâkim Sedat Sami Haşıloğlu, Cumhuriyet gazetesinde 23 Mayıs 2003 tarihinde yayımlanan “Genç subaylar tedirgin” başlıklı habere neden tepki duyduğunu sordu. Özkök, şöyle konuştu: “Demokrat olmam konusu, hükümete bağlı olmam şeklinde algılandı. Bu hep tenkit edildi. Tabii ki bir Genelkurmay başkanı hükümete bağlıdır, ancak farklı yansıtıldı. O dönem Başbakan’a genç subayların rahatsız olduğunu söylediğim iddia edildi. Ben böyle bir şey demedim. Hepimiz tedirgindik. Basın toplantısı yaptım. Darbeyi tasvip etmiyorum. ‘Lafı dahi olamaz’ dedim.” Haşıloğlu’nun, “Genç subaylar tedirgin manşetine neden tepki duyduğu” sorusu üzerine Özkök, “Silahlı Kuvvetler üzerinde yarattığı etki ve 27 Mayıs’ta slogan olarak kullanılmış olmasıdır” dedi. 1 Mart tezkeresi CASUSLUK DAVASI Kararı temyiz ettiler İstanbul Haber Servisi Askeri casusluk davasında hapis cezasına mahkum edilen eski TÜBİTAK Daire Başkanı Yücel Çipli, Albay Tamer Zorlubaş, emekli Yarbay Mehmet Seyfettin Alevcan, Binbaşı Özcan Erdemir, Yüzbaşı Ebru Nilhan Bozkurt ve Yüzbaşı Ebru Ercüment mahkeme kararını temyiz etti. 56 sanıklı davada önceki gün karar çıktı. Askeri casusluk ve fuhuşa teşvik iddialarından beraat eden sanıklar, “Örgüt üyeliği, devletin gizli belgelerini temin etmek, hileyle çalmak, kişisel verileri hukuka aykırı temin etmek, haberleşmenin ve özel hayatın gizliliğini ihlal” suçundan 1 yıl 8 ay ile 15 yılı aşkın hapis cezalarına mahkum edildi. Eski TÜBİTAK Daire Başkanı Çipli ile Albay Zorlubaş, emekli Yarbay Alevcan, Binbaşı Erdemir, Binbaşı Ciran, Yüzbaşı Bozkurt ve Yüzbaşı Ercüment’in avukatı İhsan Nuri Tezel, kararı temyiz ettiğini belirten süre tutum dilekçesini mahkemeye sundu. ‘Düzgün bir insandır’ Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer’in “İlker Başbuğ’un yasal anlamda hükümete karşı bir tutumunu göründünüz mü?” sorusunu Özkök, “Hayır” diye yanıtladı. Avukat Sezer “İki yıl 2. başkanlığınızı yapan Başbuğ, görevini ne şekilde yapmıştır?” diye sordu. Özkök, Başbuğ hakkındaki düşüncelerini şöyle ifade etti: “Beni yönlendirmeyen, doğru kararlar vermem için bana bilgiler toplayan, çok düzgün bir insandır. Kendisinden çok istifade ettim.” Avukat İlkay Sezer, “Zaman zaman astlarınızla fikir ayrılıkları yaşadığınızı söylediniz. İlker Başbuğ ile anayasal ve yasal düzene ilişkin, hükümete ilişkin bir görüş ayrılığınız oldu mu?”‘ sorusunu yöneltti. Hilmi Özkök, “Demokratik konularda görüş ayrılığımız olmamıştır. Başka konularda görüş ayrılığı yaşadığımız oldu. Bunu da kendisine ifade etmişimdir” dedi. TAYAD: Gündoğan işkencede öldü Tutuklu Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD) üyeleri, Sivas Kapalı Cezaevi’nde gördüğü işkence sonucu hayatını kaybettiği iddia edilen 24 yaşındaki Ali Cem Gündoğan’ın ölümünde ihmali bulunan sorumluların yargılanması için Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda suç duyurusunda bulundu. Ali Cem Gündoğan’ın işkence sonucu yaşamını yitirdiği iddiasıyla dün İstanbul Adalet Sarayı önünde “Gündoğanın katili AKP iktidarıdır. İşkenceciler cezalandırılsın” yazılı pankart açan TAYAD’lılar “Katiller, halka hesap verecek” sloganları attı. Burada TAYAD adına açıklamayı okuyan Lerzan Caner, 24 Temmuz günü Sivas E Tipi Kapalı Cezaevi’ne nakledilen Ali Cem Gündoğan’ın 27 Temmuz günü Sivas Kapalı Cezaevi’nde işkence sonucu öldüğünü öne sürerek “Hapishane koşulları cezaevlerindeki ölümlere yol açıyor. Ali Cem, işkence görerek öldürüldü. Hatırlanacağı gibi, 2008 yılında da Engin Çeber, polis karakolunda başlayan işkence sonucu yaşamını kaybetmişti. Görüyoruz ki, o günden bugüne değişen bir şey yok. Biz devletten özür değil, adelet istiyoruz” dedi. Ali Cem Gündoğan’ın ve birçok kişinin katilinin hapishanelerdeki tecrit koşulları olduğunu vurgulayan Caner, “Ali Cem Gündoğan’ın öldürülmesi, işkence gerçeğini gündeme getirmiştir. İşkenceye neden olan koşulların kaldırılması ve sorumluların cezalandırılmasını istiyoruz. Ölümlerin sorumlusu, Adalet Bakanlığı, AKP iktidarı ve devlet yetkilileridir. İşkenceciler cezalandırılsın” diye konuştu. Açıklamanın ardından TAYAD’lılar suç duyurusu dilekçesini vermek üzere adliyeye girdi. Cezaevinde fenalaşarak götürüldüğü hastanede hayatını kaybeden Gündoğan’ın krize girip kendisini yere attığı önü sürülmüştü. (Fotoğraf: DERYA EMRE) ‘Eruygur’u uyardım’ Eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur’a ilişkin soru üzerine Özkök şöyle konuştu: “Ayışığı ve Yakamoz belgeleri bana geldiğinde Şener Eruygur’a, bunları bildiğimi söyledim. Genelkurmay karargâhında bu belgeler ışığında Eruygur’u uyardım.” Başkan Özese, “Şener Eruygur’un bir ihtilal özlemi içerisinde olduğunu gördünüz mü” diye sordu. Özkök, “Karargâhta böyle bir kelimenin kullanılmasına izin vermediğimden, zaten böyle bir şeyi söylemezler. Kendi aralarında konuşmuşlardır” diye yanıt verdi. Daha sonra gizli tanık İsmet’in ifadesinin alınmasına geçildi. Kimliğini açıklamak istediğini söyleyen gizli tanığın DHKPC itirafçısı Semih Genç olduğu anlaşıldı. Duruşma, 6 Ağustos tarihine ertelendi. Kaç yıl ceza verildi? Yücel Çipli, toplam 13 yıl 6 ay 15 gün hapis cezasına mahkum edildi. Tamer Zorlubaş’a, 7 yıl 11 ay hapis ve 3 bin TL adli para cezası verildi. Emekli Yarbay Mehmet Seyfettin Alevcan’ın da toplam 15 yıl 7 ay 14 gün hapisle cezalandırılmasına hükmeden heyet, Alevcan’ı “kişisel verilerin hukuka aykırı kaydedilmesi” suçundan 3 bin TL adli para cezasına mahkum etti. Binbaşı Özcan Erdemir 5 yıl, Binbaşı Cem Ciran 5 yıl 9 ay, Yüzbaşı Ebru Nilhan Bozkurt 5 yıl 10 ay ve Yüzbaşı Ebru 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı. Kılıçdaroğlu, Özkök’ün ifadesiyle birlikte savcıların iddialarının boşa çıktığını söyledi METRO TURİZM SORUŞTURMASI POYRAZKÖY DAVASI 3 sanığa tahliye İstanbul Haber Servisi Poyrazköy davasında örgüte yardım etmekle suçlanan üç sanık tahliye edildi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen davada mahkeme, sanıklar Mehmet Cem Çağlar, Erdinç Yıldız ve Behçet Altıntaş’ın tahliyesine karar verdi. Tahliyeye gerekçe olarak 3. yargı paketindeki değişiklik gerekçe gösterildi. Mahkeme, Levent Bektaş, Ercan Kireçtepe, Erme Onat, Eren Günay, Deniz Cora, Ümit Metin, Kemalettin Yakar ve Hüseyin Hançer’in tutukluluğunun devamına karar verdi. Ergenekon davası çöktü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün ifadesiyle ilgili olarak “Sayın Özkök’ün ifadesinden sonra oradaki savcıların iddianameleri çökmüştür, dava çökmüştür” dedi. Kılıçdaroğlu, dün NTV’nin sorularını yanıtladı. CHP lideri, Cumhurbaşkanlığı tartışmalarıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e “Sayın Cumhurbaşkanı’ndan beklentim, anayasa değişikliğine uygun olarak, hiçbir tartışmaya yol açmadan beşinci yılın sonunda görevinizi bırakınız. Arzu ediyorsanız ikinci kez cumhurbaşkanı adayı olunuz. Ulaklar aracılığıyla diyalog ya da tartışma doğru bir yöntem değildir. Cumhurbaşkanlığı makamı kimsenin kişisel mülkü değildir. Kişisel mülk olarak algılayıp, birbirine ikram edilecek alan da değildir” çağrısı yaptı. Kılıçdaroğlu, yeni dönemde tutuklu milletvekillerinin parlamentoya gelmesi için yeni girişimlerde bulunup bulunmayacakları sorusuna “Yeni dönemi bekleyin. Silivri yargısı bizim anladığımız anlamda bir yargı değildir. Sanıkla yargıç arasında kan davası var orada. Demokrasilerde tutuklu milletvekili olmaz” karşılığını verdi. Müsteşar yardımcısının dosyası yeni mahkemede İstanbul Haber Servisi Metro Turizm’in sahibi işadamı Galip Öztürk’ün de aralarında bulunduğu zanlılar hakkında “çıkar amaçlı suç örgütü” oluşturmak iddiasıyla yürütülen soruşturmada yer alan Başbakanlık Müşteşar Yardımcısı Abdülkadir Emek hakkındaki iddianame 3. yargı paketi kapsamında yeni kurulan bölge 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Müsteşar Yardımcısı Emek, Ergenekon savcısı Muammer Akkaş’ın, Galip Öztürk’ün de aralarında bulunduğu 70 şüpheli hakkında hazırladığı iddianamede yer almış ancak 3. yargı paketi kapsamında üst düzey bürokratların yargılanması Başbakanlık iznine tabi olduğu için Emek’in dosyası İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından savcılığa iade edilmişti. Savcı Akkaş, kamu görevlileri hakkında yürütülecek soruşturmalar için getirilen “izin şartının” görev suçlarını kapsadığı görüşünden hareketle Emek’in de yer aldığı iddianameyi dün bölge 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Mahkemenin, iddianamenin kabulü veya reddi için 15 gün süresi bulunuyor. CHP lideri Kılıçdaroğlu, ‘’Özkök keşke daha önce ifade verseydi” dedi. utuklu olmalarının anlamsızlığı ortaya çıktı Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün Ergenekon davasında tanık olarak verdiği ifadelerle ilgili soru üzerine de Kılıçdaroğlu, “Sayın Özkök’ün ifadesinden sonra oradaki savcıların iddianameleri çökmüştür, dava çökmüştür. O insanların niçin tutuklu kal T dıklarının anlamsızlığı ortaya çıkmıştır. Keşke daha önce ifade verseydi, bilgisine başvurulsaydı” dedi. Yargıçların sanıklara “Biz sizi mahkum edeceğiz” dediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Yarın beraat verirlerse bütün toplum şunu soracaktır: ‘Neden bunlar yıllarca içeride kaldı? Hangi gerekçeyle bunları yıllarca içeride tuttunuz?’ Bunun altında ezilirler, ezilecekler de” görüşünü dile getirdi. Kılıçdaroğlu, “Dışişleri Bakanı size ‘küfürbaz’ dedi. Siz küfür ettiğinizi düşünüyor musunuz” sorusuna “Sayın Davutoğlu, biliyorum kızacak ama Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin bugüne kadar bünyesinde barındırdığı en çapsız Dışişleri Bakanı’dır. Kendisine eleştiri yöneltmeyeceksek, görevimizi yapmıyoruz anlamını taşır bu” yanıtını verdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle