18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 AĞUSTOS 2012 CUMARTESİ [email protected] 16 İstanbul Oyuncak Müzesi, Hiroşima’nın 67. yılında Sadako Sasaki’yi anıyor KÜLTÜR Barışa uçan turna kuşları Kültür Servisi İstanbul Oyuncak Müzesi, Hiroşima’ya atom bombasının atılışının 67. yıldönümünde, yaşananların çocuk mağduru Sadako Sasaki’yi anacak. Japon ve Türk çocukların katılımıyla yarın saat 16.00’da gerçekleştirilecek anma etkinliğinde, minik ziyaretçiler, çocuk kitabı yazarı Derya Edis’in masallaştırdığı Sadako Sasaki’nin hikâyesini tiyatrocu ve oyun yazarı Mehmet Erbil’in interaktif masal dinletisinden öğrenecekler. Masal dinletisinin ardından Japon çocuklar, Türk çocuklara dünyada barışın bir simgesi haline gelen origami sanatı ile turna kuşu yapımını öğretecekler. Hiroşima’ya atılan atom bombası nedeniyle, 12 yaşına geldiğinde hastalanan Sadako Sasaki, bir Japon inancına göre kâğıttan bin turna kuşu yaparsa dileğinin gerçek olacağına ve iyileşip tekrar eskisi gibi oyuncaklarıyla oynayacağına inanıyordu. Sasaki, hayata gözlerini yumduğunda yatağının başucunda kâğıtlardan yaptığı 646 turna kuşu bulundu. Her yıl dünyanın farklı yerlerinde Sadako Sasaki’nin tamamlayamadığı rengarenk turna kuşlarını tamamlayan çocuklar dünyaya barış mesajı veriyor. (Katılım için: 0 216 359 45 5051) Arif Güzel’leri Yaşatmalıyız Kimdi Arif Güzel? Kitapçıydı. Gaziantep’te, 1940’larda, 50’lerde Maarif Kahvesi’nin yanında ufacık bir dükkânı vardı. Beş, bilemedin altı metrekare. Dükkânın yarısını tezgâhı kaplardı. Defter, kalem, elişi kâğıdı, kitap satardı Arif Bey Amca. Ciltçilik de yapardı. Dünyanın en sessiz insanıydı belki. Babamın arkadaşıydı. Ama arkadaşlıklarını bana borçluydular. İlkokula giderken dost olmuştum onunla. Okul çıkışlarında dükkânına uğrardım. Akşamüstü babam işten dönerken beni alırdı. Yaz günlerinde saatler geçirirdim küçücük dükkânda. İki müşteri gelirse, sorun yok. Ama üçüncü bir kişi gelirse, sokağa, kapı önüne çıkmak zorunda kalırdım. O kadar adam dükkâna sığmazdık çünkü. Arif Bey Amca, başı önünde, kitap ciltlerdi hep. Bana da öğretmişti bunu. Hemen çiriş, kınnap almış, kolları sıvayıp evde ne kadar dergi varsa hepsini ciltlemiştim. İlkokul dördüncü sınıfa geldiğimde koca adamdım artık. Arif Bey Amca, gelen paketleri almak için postaneye gittiğinde dükkânı bekleyebilirdim. Daha sonra, ortaöğrenimimi İstanbul’da yapmaya başlayıp da yazları Antep’e döndüğümde, bu bekleyişler, özellikle ay başlarında, sürdü. Ayın 6’sı. Varlık’la birlikte, o ay çıkan yeni kitaplar gelirdi. Ayın 7’si, 22’si. Yeditepe. Uzaktan posta treninin sesi duyulur duyulmaz, “Hadi, Arif Bey Amca, paketler geliyor, sen postaneye git” derdim. Gülerdi. “Acelen ne? Daha iki saati var.” Neyse, sonunda doğrulur, postaneye yollanırdı. Getirdiği paketleri heyecanla açar, Varlık’ımı, kitaplarımı taze taze alırdım. Baragan’ın Dikenleri, Bir Garip Adam, Fareler ve İnsanlar... ??? Sadece ben mi? Onat Kutlar, Arif Erkin, Cevat Özer, Fevzi Günenç, Atılay Arsan ve tanımadığım, bugün hatırlayamadığım niceleri, okuma alışkanlığımıza ilk adımlarımızı o kitabevinde atmıştık. Arif Bey Amca kitap satmazdı sadece, kitap sevgisini, okuma tutkusunu aşılardı bize. Önerilerde bulunurdu. Parası çıkışmayana okuması için ödünç kitap verirdi. Aramızdan bazıları, ben de dahil, yazar olduysak, bunda Arif Bey Amca’nın payı büyüktü. ??? Bugün küçük kentlerde ya da büyük kentlerin kuytu köşelerinde kimbilir nice Arif Güzel’ler vardır. Bir yandan okumama alışkanlığıyla, bir yandan da ticarethane gibi işleyen büyük kitabevleriyle ne savaşlar veriyorlardır… Onları desteklememiz gerek diye düşünüyorum. Aklıma bir ödül geliyor: Arif Güzel Ödülü. Neden olmasın? Yazarlar ödül alıyor da, onların yapıtlarını okutmak, sevdirmek için gerçekten çetin savaşlar veren, hep gölgede kalan kişiler neden ödüllendirilmesin? Bir yönetmelik düzenlenebilir. Okurlar kendi çevrelerindeki küçük kitabevlerini aday gösterebilir. Bir kurul da adaylar arasından bir kitapçıya bu ödülü verebilir. Ödül ne olacak? Bir plaketle sınırlı kalmamalı. O kitabevini maddi açıdan rahatlatacak bir para ödülü de konmalı. Bunu sağlayacak en “mantıklı” kurum Gaziantep Büyükşehir Belediyesi. Ama o da olacak gibi değil. Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, Arif Bey Amca’nın oğlu çünkü. Binbir laf üretilir. Ama Gaziantep’te dev kuruluşlar var. Onlardan biri bu girişimin “sponsor”luğunu yüklenebilir. Yayınevleri de kitaplarla ödüle katkıda bulunabilir. (Büyük yayınevlerinin desteğini sağlamak görevini ben keyifle yüklenebilirim.) Arif Güzel’i yaşatmalıyız diyorum. Sadece Arif Güzel’i mi, bugün ülkemizde ayakta kalmak için inanılmaz direnç gösteren bütün Arif Güzel’leri… Grup Yorum’dan ‘özgürlük çadırı’ Kültür Servisi Grup Yorum, Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan üyeleri Seçkin Aydoğan’ın serbest bırakılması için “Grup Yorum’a Özgürlük” çadırı kuracak. Grup Yorum, Aydoğan’ın duruşma günü olan 6 Ağustos saat 13.00’te Çağlayan Adliyesi karşısına kuracakları “Grup Yorum’a Özgürlük” çadırına katılım için aydınlara ve sanatçılara çağrıda bulunuyor. Seçkin Aydoğan’ın serbest bırakılması için üç gün boyunca açık kalacak çadırda, sohbet, müzik dinletisi gibi pek çok etkinlik yapılacak. Grup Yorum, “Seçkin’i zul ? Tutuklu üyeleri Seçkin Aydoğan’ın serbest bırakılması için adliye önünde çadır kuracaklar. mün elinden çekip alacağız” dedikleri çağrı metninde halkın, yoksulun, ezilenin yanında olacaklarına vurgu yapıyor. Grup Yorum açıklamalarında şu ifadelere yer veriyor: “Konser alanlarından sonra en çok mahkeme salonlarında, hapishane hücrelerinde görürsünüz bizi. Dinleyicilerimizden sonra en çok mahkeme heyetleri izlemiştir bizleri. İşte yine duruşma salonlarında, mahkeme ko ridorlarındayız. Özgür günler gelinceye dek bu böyle olacak. Ama, biz bütün bu baskılardan, tutsaklıklardan, tehditlerden, cezalardan korkmuyoruz. Arkadaşımız Seçkin halkını sevdiği, sahiplendiği için tutuklu. Sanatçılar üzerindeki baskılar artmaya devam ediyor. Müzisyenler sahnede linç tehdidiyle karşılaştılar, galeriler basıldı, heykeller yıkıldı, tiyatrolar kapatıldı ve daha nicesi… Biz gerçekleri duyurmaya devam edeceğiz. Konser alanlarında yüz binlerle haykırdığımız türkülerimizi milyonlarla söyleyeceğiz. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.” Yasak koleksiyon sergileniyor ? Devrimden önce Farah Pehlevi’nin girişimiyle satın alınmış yapıtlar arasında Batı’nın en büyük sanatçılarının tabloları bulunuyor. Yapıtlar Tahran Çağdaş Sanatlar Müzesi’nde sergileniyor. Kültür Servisi İran Şahı Rıza Pehlevi’nin eşi Farah Pehlevi’nin, yıllar önce, İran’ın petrol gelirinin yükseldiği bir dönemde satın aldırdığı sanat koleksiyonu, Tahran’daki Çağdaş Sanat Müzesi’nde sergileniyor. Aralarında Jackson Pollock, Francis Bacon, Andy Warhol, Edvard Munch, Rene Magritte ve Mark Rothko gibi sanatçıların yapıtlarının bulunduğu koleksiyon, 30 yıldan fazla bir zaman önce İslam devrimi sonrasında “İslama ters düştüğü” ya da “pornografik olduğu” gerekçesiyle yasaklanmış, ancak müze yöneticileri tarafından müzenin deposunda korunmuştu. Şu sıralar, Tahran Çağdaş Sanatlar Müzesi’nde, Warhol, David Hockney, Roy Lichtenstein, Victor Vasadely ve Jasper Johns’un yapıtlarını içeren “Pop Art ve Op Art” sergisinin yanı sıra söz konusu sanat koleksiyonundan yapıtlar da ilk kez sergileniyor. İran’ın paha biçilemeyecek bu “gizli sanat hazinesi”nin, 1979’da Rıza Şah Pehlevi’yle birlikte ülkeyi terk eden Farah Pehlevi’nin girişimiyle İslam devriminden önce satın alındığı belirtiliyor. Koleksiyonda, Pollock’un 250 milyon dolar değer biçilen bir yapıtının yanı sıra Picasso, Van Gogh, Monet, Renoir, Gauguin, ToulouseLautrec, Degas, Whistler ve Duchamp gibi sanatçıların yapıtları da yer alıyor. Farah Pehlevi, The Guardian gazetesine yaptığı açıklamada, bu koleksiyondaki yapıtların, İran’ın petrol gelirinin büyük artış gösterdiği dönemde kendi önerisiyle satın alındığını söyledi. Pehlevi, “Bu tabloların kaderi beni ürkütüyordu. Devrimcilerin onları yok etmiş olmalarından korkuyordum. Ama neyse ki, müze yöneticileri onları depoda korumuşlar” dedi. Şair Abdülkadir Bulut 27. ölüm yıldönümünde Anamur’da anılıyor Yörük soylu bir şair ALİ F. BİLİR Björk’ten müzik belgeseli Kültür Servisi İzlandalı sanatçı Björk ve efsane yayıncı David Attenborough, müzik belgeseli yapmak için bir araya geliyor. “Attenborough and Björk: The Nature of Music” adlı belgesel, müziğin günümüze kadar geçirdiği evrimi, insanların müzikle ilişkisini ve teknolojinin bu ilişkiyi nasıl etkileyeceğini ele alacak. Yönetmenin Louise Hooper olacağı belgeselin yapımcısı Lucas Ochoa, filmi Björk’ün yenilikçi albümü “Biophilia”dan ilham alınarak yapılacağını açıkladı. “İçimi döktüm Rafineri işçilerine Mersin’de/ Gözümü kaçırmadan yüzlerinden/ Meyvesi alınan portakallar gibi,/ Döktüm içimi bir bir/ Toroslarda pus vardı // Yaramı gösterdim/ Zeytin silken köylülere/ Sol eliyle kapatarak alnını/ Ve toplayarak dudaklarını/ İçlerinden şahan bakışlı biri/ Of” demişti Abdülkadir Bulut. (Ülkemin Şiir Atlası, E Yay. 2010, s.243) Of ki ne off! 27 yıl olmuş Bulut’tan ayrılalı. O yiğit dostumuzu 8 Ağustos 1985’teki trajik trafik kazasında yitirdiğimizde daha 42 yaşındaydı. Şiirlerinin tam çiçeklenip tozlaştığı sırada. Ansızın, eli böğründe koyup gitti sevenlerini. Kısacık yaşamından damıttığı şiirlerini okumamız için bir vasiyet gibi bırakıp gitti. Yörük soylu bir şairdi Abdülkadir Bulut. Toplumcu şiir geleneğimizin temsilcisi, belki de son halkalarından biriydi. Karacaoğlan, Köroğlu, Dadaloğlu, Pir Sultan, Nâzım, Enver Gökçe, Ahmed Arif, Neruda, Ritsos ve Lorca ile duygu akrabalığı vardı. Bu yüzden Cemal Süreya, “Kasabalı Lorca” adını yakıştırmıştı onun için. Şiirlerini, “Her şii rinde şiir var” diyerek olumlamıştı. Şair arkadaşı Ataol Behramoğlu, şiirleriyle ilgili, “Yaşamdan, doğadan, gerçek insan ilişkilerinden çıkarılmış… Kimi kez tekrar tekrar okunmak istenen ve okundukça daha çok tadına varılan doyumsuz dizeler” değerlendirmesi yapmıştı. (Abdülkadir Bulut’a Sevgi Sözleri, E Yay. 2010, s.17) Anamur, bu yıl da şairine sahip çıkıyor, onu kucaklıyor. İmrenilecek bir vefa duygusu. Abdülkadir Bulut, 8 Ağustos’ta Anamur, bu yıl da Anamur Kültür Derneği ile Çağdaş Şair ve Yazar‘Yörük soylu şair’ine lar Derneği’nin birlikte sahip çıkıyor, onu düzenlediği gecede anılıkucaklıyor. Bulut, 8 yor. Anamur Belediyesi Ağustos’ta Anamur Konferans Salonu’nda yapılacak etkinlik kapsaKültür Derneği ile mında Sadise Seymen, Çağdaş Şair ve Yazarlar Aydan Yalçın, şairin eşi Derneği’nin birlikte Havva Bulut ile oğlu Bulut birer konuşdüzenlediği gecede Ekim ma yapacaklar. Mehmet anılıyor. Atay, Doç. Dr. Ulvi Keser ve Mahzun Doğan’ın konuşmacı olduğu söyleşide Bulut’un yaşamı ve yazınsal dünyası dile getirilecek. Anma gecesinde ayrıca, Çağdaş Şair ve Yazarlar Derneği’nin Abdülkadir Bulut adına düzenlediği şiir yarışmasında dereceye giren şairler Alp Arslan Akman, Melih Elhan, Yusuf Alper ve Cihan Barış Budak’a ödülleri verilecek. SHAKESPEARE DİJİTAL ORTAMDA santralistanbul’da sular durulmuyor Lil Wayne rapi bırakıyor Kültür Servisi ABD’li rapçi Lil Wayne, en büyük tutkusu olan skateboard’a tamamen konsantre olabilmek için, geçici bir süre rap kariyerine ara vereceğini açıkladı. 8 yaşından beri rap yapan ve 2010’da kaçak silah taşımaktan New York’ta cezaevine giren sanatçının hayranları arasında, ABD Başkanı Barack Obama da bulunuyor. Sanatçının son albümü olan “Dedication 4” ise 15 Ağustos’ta çıkıyor. Orijinal haliyle Bir festival krizi daha okunabilecek linin internet sitesinde ise şu ifadelere yer verildi: “Bu seneki sun.day.sky için mekân arayışımız sonuçsuz kaldı. Daha fazla zorlamayalım dedik. Malum sun.day.sky keyifle yapıldığında güzel. Zorlamaya gelmez. Bu seneyi pas geçelim, tazelenir, seneye daha iyisini yaparız dedik.” Anımsanacağı üzere geçen hafta da İKSV yetkilileri, 25 Ağustos’taki Feist konseri ile 14 Eylül’deki Stevie Wonder konserleri mekânının, santralistanbul’dan Küçükçiftlik Park’a alındığını duyurmuştu. Andy Warhol, Tahran Müzesi’nde. Kültür Servisi Bu yıl 14 15 Temmuz tarihlerinde 11. kez düzenlenen One Love Festival’de yaşanan alkol yasağının ardından, Santralistanbul’da yapılması beklenen sun.day.sky festivali de iptal edildi. santralistanbul’da öğrencilerin alkol aldığı gerekçesiyle yaşanan tartışmaların ardından bir festival iptali daha yaşandı. 2007’den bu yana düzenlenen müzik ve eğlence festivali sun.day.sky, herhangi bir neden gösterilmeksizin iptal edildi. Festivalinin iptal gerekçesinin, One Love Festival’deki alkol yasağından kaynaklandığı iddia edildi. Konuyla ilgili sun.day.sky festiva Kültür Servisi İngiliz yazar ve şair William Shakespeare’in 1623 yılında yayımlanan “Birinci Folyo”su, Oxford Üniversitesi’ne bağlı Bodleian Kütüphanesi tarafından dijital hale getiriliyor. William Shakespeare’in eserlerinin ilk kez bir arada yer aldığı ve 1623 yılında basılan “Birinci Folyo”, çağa ayak uydurarak dijital ortama aktarılıyor. Oxford Üniversitesi’ne bağlı Bodleian Kütüphanesi’nde bulunan orijinal “Birinci Folyo”, yayımlanmasının ardından muhafaza edilmeye çalışılmış ancak sayfaların yırtılmasına engel olunamamıştı. 1616 yılında hayatını kaybeden Shakespeare’a ait eserlerin yer aldığı folyo, çalışma arkadaşları tarafından 1623 yılında yayımlanmıştı. Folyo, “Fırtına”, “Onikinci Gece”, “Macbeth” ve “Julius Ceasar”ın da aralarında bulunduğu, yaklaşık 900 sayfalık bir eser olma özelliği taşıyor. “Birinci Folyo”, Bodleian Kütüphanesi’nin başlattığı 20 bin sterlinlik (yaklaşık 50 bin TL) fon yardımıyla dijital ortama aktarılacak ve bu sayede isteyen herkes folyonun yıpranmış sayfalarına ulaşıp, oyunları orijinal haliyle okuyabilecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle