18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 AĞUSTOS 2012 ÇARŞAMBA 8 İstanbul B Edirne B Kocaeli B Çanakkale B İzmir PB Manisa PB Denizli Y Zonguldak PB Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y Ankara Y 33 35 32 33 34 35 35 27 28 30 29 30 29 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB Y Y Y PB PB A A A A PB PB Y 29 27 31 31 34 35 39 41 37 37 32 28 25 Oslo Y Helsinki Y Stockholm PB Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn PB Münih PB Berlin PB Budapeşte B Madrid B Viyana B HABERLER 19 24 21 21 21 21 21 22 23 24 30 36 27 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam PB Y PB PB PB B B B B Y Y B B 29 29 32 36 26 29 37 34 32 34 27 36 38 Ülkemiz genelinin parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra batı Akdeniz, Doğu Akdeniz’in iç kesimleri, İç Anadolu’nun güney ve doğusu, Orta Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzeyi ile Afyonkarahisar, Uşak, Denizli ve Muğla çevrelenin yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 1 Ağustos GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Çankaya’daki, basın danışmanına haberi yokmuş gibi yaptırdığı açıklamadan öğrendik ki; RTE şayet Cumhurbaşkanı olmaya karar verirse aday olmayacağını öne süren AKP’li bakanlara kırgınmış. Anayasa Mahkemesi ikinci kez kez cumhurbaşkanı seçilebileceğine karar verdiğine göre, Kayseri kurnazlığıyla partiye gözdağı mı veriyor ne? neden aday olmasınmış, olabilirmiş! Siyaset dünyası ve medya; AKP’li Cumhurbaşkanı’ndan birdenbire gelen bu açıklamaya sarıldı; tevatürün, olasılık örneklerin ardı arkası kesilmedi. Kesileceğe de benzemiyor. ??? Hiç mi hiç, tırnağımın ucu kadar üzülmedim Çankaya’dakinin düştüğü hallere: Kendi etti kendi buldu! Seçildiği ilk gün RTE hükümetinden gelen yasaları gece yarısı onaylayan kimdi ha, kimdi? AKP’li Cumhurbaşkanı damgasını daha ilk gün yiyen Abdullah Gül Bey! Yıllarca AKP’den gelen yasa, kararname ne olursa gözü kapalı, bir noter gibi onaylayan da AKP’nin Cumhurbaşkanı damgasını yiyen A. Gül! Kafası, başı örtülü diye eşinin kaydını yapmayan üniversitelere ilahi bir kinle yoğrulan; türbanı o camialarda yazılı sözlü kim ki savunmuşsa, bünyede alt sıralarda oy almalarına karşın rektör atayan, atamaya devam eden, allahaşkına kimdi yanıtlayın lütfen, kimdi? Türbanın dinci bir rejimin simgesi olduğunu söyleyen, savunan rektörleri tasfiye eden de Bay Gül Abdullah değil miydi? Çankaya Köşkü’ne türbanlı, baştan aşağı kapalı, tesettürlü eşiyle çıkarak partisinin Cumhuriyete can veren laiklik ilkesinin canına okuyacağı mesajını veren de şimdilerde demokrasimizin gülü rolü kesmeye başlayan Abdullah Bey’di! Yargıyı AKP’ye bağımlı hale getiren yasaları; örneğin Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu’nu baştan aşağı değiştiren yasayı sorgulamadan onaylayan, bir kez daha görüşün diye Meclis’e iade etmeyen de A. Gül’dü. Çankaya’dakinin marifetleri saymakla bitmez. ??? Çankaya’dakinde son zamanlarda izlenen; insan haklarından demokrasiye, bağımsız yargı savunuculuğuna dek ve benzeri konularda hükümete, tabii RTE’ye ters düşen ne ki tarafsız Cumhurbaşkanı cakalarına soyunan açıklamaları, davranışları; kamuoyunun belirli kesimlerinde alkışlandı. Velakin bu davranışlar iki noktadan RTE’de, AKP kadrolarında gizliden gizliye şöyle yorumlandı: Gül, 7 yıl daha Çankaya’da kalmayı istiyor. Bir! 12. Cumhurbaşkanı’nı halk seçeceğine göre, toplumun her katmanına hoş görünebilmek için hükümete, AKP’ye aykırı açıklamalar yapıyor. Bu da iki! Bu davranışları “ağabey” dediği Arınç’ı bile kopardı. Pek çoklarını Çankaya’nın RTE’nin hakkı olduğunu söylemeye itti. Herkes soruyor birbirine, ne olabilir? Gül’ün RTE’ye rakip olarak cumhurbaşkanlığı seçimine girmesi AKP’de oy yitmelere, bölünmelere neden olabilir ama; parti adayı RTE karşısında ipi göğüsleme olasılığı zayıf! Gider eteri gelir beteri özdeyişine hak verecek bir süreç başladı! ??? Tabii bu arada Suriye’deki giderek kızışan savaşın Türkiye cephesinde hareketli günler yaşanıyor. Önceki günkü Güncel’de her hafta bir veya iki kez arayan Başkan Obama’nın RTE’ye son zamanlarda telefon açmadığına değindik; aaa bir de ne görelim. Başbakanlık açıklamasından öğrendik: RTE, Obama’yı aramış! Halep baskınının ardından daha fazla ölümün olmaması için “adımların hızla atılması gerektiğinin” altını çizmiş; “aman gelin Esad’dan kaçın. Biz sizi kucaklarız, bağrımıza basarız” diye Türkiye’ye çağırdığı sayıları 50 bine ulaşan Suriyeli sığınmacılara yardıma yönelik çabaların “koordine edilmesini” istemiş. Obama’dan olur yanıtı almış olacak ki Başbakanlık; “iki liderin bu konuda mutabık kaldıklarını” açıkladı. Suriyeli sığınmacı kardeşlerinin “bize ekmeği, suyu, elektriği çok görüyorlar” diye Türkiye’yi büyük haber ajanslarına (örneğin Reuters’e) şikâyet ettiklerinden yakındı mı acaba Başkan Obama’ya? ABD Başkanı ve Başkan Yardımcısı hiçbir zaman aynı uçakta olmaz. Biri resmi ziyaret ya da tatil amaçlı ülke dışına çıktığında, diğeri mutlaka Washington’da bekler. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde de benzer bir uygulama Genelkurmay Başkanı ile kendisinden sonraki en üst rütbeli komutan olan Kara Kuvvetleri Komutanı arasında vardır. İkisi aynı uçağa binmez, aynı anda yurtdışına çıkmazlar. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya geldiği iftar yemeğinde, saydığımız örneklere benzer bir uygulamanın Başbakan Tayyip Erdoğan ile aralarında geçerli olduğunu fark ettik. Olimpiyatların açılış töreni için Londra’ya giden Erdoğan, İngiltere Başbakanı David Cameron ile bir araya gelmişti. Bir meslektaşımızın olimpiyat açılış törenini nasıl bulduğu sorusu üzerine Davutoğlu, kendisinin Suriye krizi nedeniyle Ankara’da kaldığını belirttikten sonra, zorunlu olmadıkça Başbakan ile Marmara’dan Mavi alınan ders Erdoğan Dışarıdaysa, Davutoğlu Nöbette Jet krizinde işe yaradı aynı anda yurtdışına çıkmadıklarını da açıkladı. Anlaşılan o ki, her ikisinin de Güney Amerika turunda yakalandıkları Mavi Marmara baskını sonrasında bu uygulamaya geçilmiş. Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın yanı sıra TSK komuta kademesindeki bazı komutanların da o gece yurtdışında olmaları kamuoyunda eleştiri konusu olmuştu. Davutoğlu, o günden bu yana Başbakan ile aynı anda yurtdışında olmamaya özen gösteriyor. Bunun iki istisnası var. İlki; Erdoğan’ın ABD Başkanı ile yapacağı görüşmelere, ister Beyaz Saray’da olsun isterse dünyanın başka bir noktasında, Dışişleri Bakanı mutlaka kendisine eşlik ediyor. Ancak görüşme biter bitmez Erdoğan’dan ayrılarak yurda dönüyor. İkinci istisna ise günü birlik ziyaretler. Bunun son örneği Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Moskova’da gerçekleşen görüşme. Biter bitmez aynı gün Türkiye’ye dönüldü. ABD’DEN UZUN TUTUKLULUK ELEŞTİRİSİ Obama görüşmeleri istisna Yani bu iki istisna dışındaki uygulamaya göre Erdoğan dışarıdaysa, Davutoğlu mutlaka içeride kalıyor. Davutoğlu da ziyaretlerini Erdoğan’ın içeride olduğu dönemlere denk getirmeye dikkat ediyor. “Nöbet” sisteminden en somut fayda Suriye’nin uçağımızı düşürdüğü gün elde edilmiş. Meksika’daki G20 Zirvesi’nde ObamaErdoğan görüşmesine katılan Davutoğlu, Başbakan ile bir sonraki durağa geçmek yerine Türkiye’ye dönmüş. Bu sayede, uçak düşürüldüğü an kriz masasının başına geçmiş... ‘Terör yasalarını zorluyorlar’ WASHINGTON (AA) ABD Dışişleri Bakanlığı 2011 yılı Terör Raporu’nda, Ergenekon, Balyoz gibi davalarda yaşanan uzun tutukluluk süreleri eleştirilerek “terörle mücadele yasalarını uygulayan Türk yetkililerin, yüzlerce siyasi eylemciyi, gazeteci, ordu yetkilileri ve diğerlerini, terör kanunları altındaki suçlardan bir yıldan fazla süredir tutuklu tutup bu kanunları fazla derecede siyasi söylemlere sıkıştırarak uyguladığı” ifade edildi. Raporda, Türkiye’de faaliyet gösteren en belirgin terör örgütünün PKK olduğu kaydedildi. Hapisteki Abdullah Öcalan’ın hâlâ örgütün “sembolik lideri” olmayı sürdürdüğü ifade edilen raporda, PKK’lilerin toplam sayısının 4 bin ile 5 bin arasında olduğu, bunların yaklaşık 3 bin 500’ünün Kuzey Irak’ta bulunduğu kaydedildi. Raporda, 2006, 2007 ve 2008 yıllarında PKK şiddetinin yüzlerce Türk’ün hayatına mal olduğu, örgütün faaliyetinin 2011 yılında da aktif kalmaya devam ettiği belirtilerek bu saldırılar sonucunda da en az 88 kişinin hayatını kaybettiği hatırlatıldı. Türkiye’deki terör yasalarının, terörizmi, “Türk vatandaşlarına ve Türk devletine saldırılar” olarak tanımlamasının, uluslararası çapta terörle mücadele çabalarını aksattığı, operasyonel ve yasal işbirliğine yönelik kaygılar yarattığı belirtilen raporda, meclisteki Terör Finansmanın Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın bu tanımlamayı da ele aldığı ama Mali Eylem Görev Gücü’ne (Financial Action Task ForceFATF) göre, bu tasarının bu konuda yetersiz kaldığı belirtildi. Öte yandan, Türkiye’de, “terörle mücadele yasalarını uygulayan Türk yetkililerin, yüzlerce siyasi eylemciyi, gazeteci, ordu yetkilileri ve diğerlerini, terör kanunları altındaki suçlardan bir yıldan fazla süredir tutuklu tutup bu kanunları fazla derecede siyasi söylemlere sıkıştırarak uyguladığı” yönünde eleştiriler yapıldığı belirtildi. Şu anki duruşma öncesi tutukluluk düzenlemelerinin, terörizm ve diğer konulardaki şüphelilerin duruşmalarını beklerken, 5 yıla kadar hapiste tutulmasına imkân verdiği ifade edilen raporda, siyasi liderlerin mevcut Terörle Mücadele Kanunu’nda reforma gidilmesine yönelik açıkça konuşmaya başladığı ama 2011 yılı sonuna kadar bu konuda spesifik bir taslağın hazırlanmadığı kaydedildi. DAVUTOĞLU İSTİFA EDER Mİ? Suriye krizi sürecince, sadece muhalif kanatta değil iktidar kanadında ve onlara yakın basın organlarında da Davutoğlu’nun yönetimindeki Türk dış politikası yüksek sesle eleştirilip sorgulanır oldu. Üç saat süren yemeğin önemli bölümünü bu eleştirilere yanıt vermeye ayıran Davutoğlu’na, kendi başarı kriteri ve eleştiriler karşısında istifa etmeyi düşünüp düşünmediği soruldu. Kendisini “başarılı” gördüğünden olsa gerek sorunun istifa bölümünü duymazdan gelen Davutoğlu’nun ağzından kendi dış politika karnesi şöyle: “Bir gün yönetimden ayrıldığımda Türkiye Cumhuriyeti bayrağını nereye taşıdım ona bakarım. Biz geldiğimizde 93 ülkede büyükelçiliğimiz vardı şimdi 131 ülkedeyiz. Benim başarı kriterim bu. İkinci kriterim vatandaşlarımın hukukunu gözetmek. Rusya ile vizesiz seyahat hayaldi, bugün gerçek oldu. Üçüncü kriterim ise uluslararası sistemde temsilimiz. Tüm uluslararası zeminlerde varız. Bölgesel etkinlikse, kriz çözmekse neler yaptığımız ortada. Hayalci değil vizyon sahibi dış politika yürütüyoruz.” SIFIR SORUNLU YENİ KOMŞULAR Davutoğlu’nun “komşularla sıfır sorun” adını koyduğu politikanın uygulamada öne çıkan örneği Suriye’de Beşşar Esad ile yürütülen iyi ilişkilerdi. Arap Baharı Şam kapılarına dayanıp Ankara ile Esad arasında ipler kopunca yerli, yabancı birçok gözlemci haklı olarak “Sıfır sorun politikası iflas etti” sonucuna vardı. Davutoğlu bu eleştiriye ise şöyle yanıt verdi: “Suriye’de sıkıntı var diye ‘komşularla sıfır sorun iflas etti, çöktü’ deniyor. Bunun akıl alır tarafı yok. Allahaşkına nerede bu çöküş? Komşumuz sayılan Mısır’daki yeni yönetim ile tarihin en büyük işbirliğini yapacağız. Mısır ile Yunanistan ve Rusya ile yakında hükümet seviyesinde ortak toplantılar yapacağız.” Daha bir yıl önce ‘sıfır sorun’ politikasının örneği Irak ve Suriye hükümetleri ile düzenlenen ortak bakanlar kurulu toplantıları olurdu. Bağdat’ta Maliki, Şam’da ise Esad ile aramız açılınca, yeni dönemde ‘sıfır sorunlu komşularımız’ın Mısır ve Rusya olacağı anlaşılıyor. Kural yasada kaldı, ÖYM’lerde yargılananlar soyut gerekçelerle tahliye edilmedi Yargı bildiğini okuyor ? CMY’de yapılan değişiklikle kararlarının dayanağını somut ifadelerle açıklamak zorunluluğuna rağmen gerekçe yazılmadı. ALİCAN ULUDAĞ TAHLİYELERİN REDDEDİLMESİ HUKUKÇULAR TARAFINDAN TEPKİYLE KARŞILANDI ‘Anayasaya efeleniyorlar’ hesaplaşmanın sonucudur” dedi. Ergenekon davası CHP Mersin Mil28 Şubat soruşturması kapsamında tukapsamında 3. yargı letvekili ve Adalet tuklu bulunan Genelkurmay 2. Başkanı paketi kapmasında gerKomisyonu Üyesi Orgeneral Çevik Bir ile eski Jandarma çekleştirilen tahliye taAli Rıza Öztürk Genel Komutanı Fevzi Türkeri’nin tuleplerinin “adli kontrol ise “Mahkeme, tukluluğuna yapılan itirazı reddediltedbiri uygulamasıdi. Fevzi Türkeri’nin avukatı AykaAİHM’ye meydan nat Kaçmaz, “suçun niteliği, dosnın yetersiz olacağı”, okuyor. Anayasayadaki delil durumu, suçun işlen“tutuklama gerekçeya karşı efeleniyor. diğine dair kuvvetli suç şüphesilerinin ayrıntılı belirParlamentoya karnin varlığını gösteren olguların butilmesi halinde ihsasşı çıkıyor” diye kolunması” gibi gerekçelerle tahliye ı rey olacağı” gereknuştu. Öztürk, taleplerinin reddedildiğini kaydetti. çeleriyle reddedilmeHSYK’nin söz kosinin hukuka aykırı olnusu durum hakduğu vurgulandı. İstanbul Barosu Başkanı Doç. kında en kısa zamanda inceleme başlatması geDr. Ümit Kocasakal, “Burası artık sözün bit rektiğini vurguladı. Avukat Celal Ülgen de, özel tiği yer. Sistem bir acz ve bataklık içinde. yetkili mahkemelerin “tutukluluk durumunu ‘HSYK devreye girmeli. Yaşananlar başka bir kan davasına dönüştürdüğünü” söyledi. HÜLYA KESKİN ANKARA 3. yargı paketi kapsamında Ceza Muhakemesi Yasası’nda (CMY) yapılan değişiklikle hâkimlerin kararlarını gerekçeli yazması için getirilen hükümler de fayda etmedi. CMY’nin 101. maddesinde “tutuklama nedenlerinin varlığını gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir” düzenlemesine karşın, “özgürlük hâkimi” olarak adlandırılan Terörle Mücadele Yasası’nın (TMY) 10. Maddesi ile Görevli Ankara 2 No’lu Hâkimliği, KCK’den tutuklu 12 KESK’linin tahliye talebini reddederken yine “soyut ifadeler” kullandı. Gerekçesinde “kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunduğunu” belirten hâkimlik, bu olguların ne olduğunu ise yasaya rağmen açıklamadı. Başta Ergenekon, KCK ve Balyoz gibi dava ve soruşturmalarda, verilen tutuklama veya tutuklamanın devamına ilişkin kararlarda gerekçenin yazılmaması eleştiri konusu oluyordu. Kamuoyunda artan eleştiriler Çevik Bir’e de gerekçesiz ret GİZLİ TANIKTAN ‘OKKAN’ İDDİASI Bir faili meçhul suçlaması daha HATİCE TUNCER karşısında da hükümet, 3. yargı paketinin içine CMY’nin “tutuklama kararı” başlıklı 101’inci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören madde ekledi. Yargıçların kararlarını somut gerekçelerle açıklaması, bu değişiklikle “Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda; a) Kuvvetli suç şüphesini, b) Tu tuklama nedenlerinin varlığını, c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir” şeklinde vurgulandı. Ancak yargıçlar, yürürlüğe giren yasanın bu maddesinin getirdiği kurala daha ilk kararlarında uymadı. KCK soruşturmasında tutuklanan 28 KESK’liden 12’sinin tutukluluğuna yapılan itirazı TMY’nin 10. Maddesi ile Görevli Ankara 2 No’lu Hâkimliği, değerlendirmiş ve tahliye taleplerini reddetmişti. Cumhuriyet’in ulaştığı kararda, somut gerekçeler yazılmadığı görüldü. AKP hükümeti tarafından “özgürlük hâkimleri” olarak kamuoyuna sunulan hâkimliğin kararı önceki uygulamalarda olduğu gibi basmakalıp sözlerle geçiştirildi. HES inşaatında kavga: 2 yaralı ? RİZE (Cumhuriyet) Rize’nin Çayeli ilçesinin Kaptanpaşa köyünde yapımı devam eden HES inşaatına gelen Ş.A, buradaki görevlilerle daha önce ağabeyi M.A’yı dövdükleri gerekçesi ile tartıştı. Tartışmanın büyümesi üzerine Ş.A, HES Proje Müdürü Yüksel K. ve çalışanlardan Hüseyin K’ye silahla ateş etti. Ayaklarından yaralanan Yüksel K. ve Hüseyin K, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Olayın ardından kaçan Ş.A’nın yakalanması için çalışma başlatıldı. Fotoğraf: SERKAN YILDIZ ‘Muhalefete gözdağı verildi’ İstanbul Haber Servisi Kadın örgütleri, işkence iddiasıyla 11 ay hapis cezasına çarptırılan Sedat Selim Ay’ın Terörle Mücadeleden Sorumlu İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcılığı’na atanmasını protesto etti. İstanbul Emniyet Müdürlüğü önünde bir araya gelen kadın örgütleri adına ortak açıklamayı okuyan Hülya Osmanağaoğlu, “Bu atama işkenceyetecavüze uğrayan kadınlara, çocukları katledilen ailelere doğrudan tehdit ve toplumsal muhalefete gözdağıdır. İşkence münferit değil sistematiktir ve devlet geleneğidir. İşkenceye sıfır tolerans diyen Başbakan, bu atamayla işkenceciyi kendi eliyle ödüllendirmiş oluyor” dedi. Ergenekon Davası’nda eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök, 2 Ağustos Perşembe günü tanık olarak dinlenecek. Mahkemenin bağlantıya geçtiği Özkök’ün yarın duruşmada hazır olabileceğini söylediği öğrenildi. Dünkü duruşmada gizli tanık İlkadım’a “Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan cinayetini tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün düzenlediği” iddiasına ilişkin sorular yöneltildi. Gizli tanık İlkadım, 2001 yılında Şırnak Jandarma Alay Komutanı olan Ersöz’ün talimatıyla Nusaybin’den alıp Diyarbakır’a birlikte gittikleri silahlı kişilerin Okkan suikastını gerçekleştirdiğini öne sürdü. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in konuya ilişkin “Neler biliyorsunuz?” sorusuna gizli tanık, Ersöz’ün bazı asker kişi lerle kendisini Diyarbakır’a gönderdiğini, yolda Nusaybin’de beş kişinin kendilerine katıldığını anlatarak “ Peşmerge giysileri vardı. Seyyar dipçikli keleşleri vardı” dedi. Bu beş kişinin Şehitlik Camisi’nde indiklerini ve kendisinin burada beklediğini ifade eden gizli tanık İlkadım, “Bir süre sonra patlama duydum, silah sesleri duydum” diye konuştu. Pekgüzel’in “Neden Ersöz böyle bir şey yaptırsın” sorusu üzerine İlkadım, “Ersöz, Diyarbakır Bölge Komutanı olacaktı. Aynı bölgede görev yapsaydılar Okkan, Ersöz’e o kadar müsaade vermezdi” diye konuştu. Tutuklu sanık emekli Yüzbaşı Zekeriya Öztürk’ün, İlkadım’ın “Öztürk, Görümlü köyünden altı kişiyi öldürttü” iddialarına ilişkin soruları üzerine gizli tanık İlkadım, “Köyde 400 kişi bunu biliyor” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle