17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 AĞUSTOS 2012 ÇARŞAMBA [email protected] 14 KÜLTÜR Gümüşlük Klasik Müzik Festivali’nin Saygun adına başlattığı piyano yarışması anlamlı bir etkinlik Gençleri keşfetmek G eçen hafta müziğin gündeminde genç yetenekler vardı. 2004’te Gülsin Onay’ın öncülüğünde Bodrum’da kurulan Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali 9. yılında Saygun adına bir yarışma başlattı. Gümüşlük Festivali, 400 yıllık geçmişi olan tarihi mekân Eklisia ve onun bahçesine kurulan platformda yer alıyor ve her yıl 15 bin civarında konuk ağırlıyor. 2006 yılından bu yana bir de ustalık sınıfları düzenlenmekte: Eklisia Yaz Müzik Okulu (ESMA). Festivale katılan ustalar tarafından verilen bu sınıflara bugüne dek değişik ülkelerden 300 genç katılmış. Dolayısıyla bu gençler ilerde ünlü olduklarında özgeçmişlerinde ESMA ustalık sınıfı da yer alacak. Ahmed Adnan Saygun adına düzenlenen piyano yarışması festivalin bu yıl başlattığı çok anlamlı bir etkinlik. Jüri uluslararası sanatçılardan oluşsa da bu yılki katılımcıların tümü Türkiye’den. Ne de olsa ilk yıl. Gelecek yıllarda daha önceden yapılacak geniş duyurularla dünyanın her köşesinden ilgi göreceğine inanıyorum. Her şeyden önce tarihi ve coğrafyasıyla ilgi çekecek bir mekânda, seçkin bir jürinin önünde ve Saygun gibi bugün dünyada en çok adını duyurmuş bir Türk bestecisinin adına Tatil Ülkesi Almanya Geçende okudum, yurtdışında tatile giden İsviçrelilerin birinci tercihi Almanya’ymış. Yine Amerika dışında tatile giden Amerikalıların ilk tercihlerinden biri de Almanya. Almanların büyük çoğunluğunun tatillerini, ülkelerinden neredeyse kaçarak güneşli Akdeniz kıyılarında geçirdikleri düşünülecek olursa başka ülkelerden insanların Almanya’ya tatile gitmek istemeleri şaşırtıcı gelebilir. Ancak sayılar da Almanya’yı dünya turizm ülkeleri arasında başlarda gösteriyor. Hadi diyelim bunların bir bölümü iş için zorunlu nedenlerle bu ülkeye gelsinler, ötekilere ne diyeceğiz? Denizin ve güneşin pek olmadığı Almanya, insanlara nasıl bir dinlence ortamı sunuyor? Kendi adıma, bu ülkeye yaptığım yolculuklarda, sanki ülkemde büyük bir kargaşa, keşmekeş içinde yaşıyormuşum da birden bunların tümünden kurtulup kendimi rahat ve huzurlu bir ortama kavuşmuş gibi duyumsamışımdır. Uçaktaysam daha alçalmaya başladığında havadan görüntülerinin son derece göz okşayıcı düzende olduğu minicik köyler, yemyeşil ormanlar içimi bu duyguyla doldurur. Karayoluyla gelmişsem, otoyollarında vinyet pulu almak, arada bir durup yol ücreti ödemek gibi külfetlerin olmadığı, her düzenlemenin insan unsuru gözetilerek yapıldığı bir ülkede olmanın güven verici rahatlığı dolar içime. Dahası dünyada otoyollarında hız sınırlamasının olmadığı tek ülkedir burası. Gücünüz yettiğince basar gidersiniz gideceğiniz yere, karışan görüşen olmadan. Almanya dünyanın önde gelen ileri sanayi ülkelerinden biridir. Buna karşın bizdeki Gebze, Dilovası gibi görüntülere hiçbir yerinde rastlanmaz. Dev sanayi kuruluşları, kendi alanları içinde gözlerden uzak sürdürürler etkinliklerini. Kentlerde fabrikaları değil, geniş yeşil alanları görürsünüz. Bir Alman kentinde ilk fark edilen yapılar, her kentin kalbini oluşturan istasyonlar, kent kütüphaneleri ve müzelerdir. İstasyonlar, ülkenin her köşesine hızlı ve rahat ulaşımın duraklarıdır. Kütüphaneler göstermelik değil, gerçekten vızır vızır çalışan kurumlardır. Müzeler ziyaretçilerin ilgisini çekecek türlü zenginlikler barındırır. Doğa güzellikleriyle de bir çekim merkezidir bu ülke. Dağları, ormanları, akarsuları boyunca ister yürüyüş yapın, ister çadır kurup oturun, ister göllerinde dilediğiniz gibi yüzün, hep güvenli bir ülkede olduğunuz duygusu eksilmez içinizden. Ne otelinde lokantasında kazık yersiniz ne de ıssız yerlerinde soyulma korkusu yaşarsınız. İnsan unsuru hep önde düşünülerek her kurumu oluşturulmuş bir ülkedir burası. Her çalışma grubunun sendikası da vardır, hak arama yolları da. Demokrasisi kişilere değil, kurallara dayalı kurulmuştur. İktidarlar değiştiğinde anayasal kurallar sarsılmaz. Aslında Almanya dünyanın önde gelen endüstriyel demokrasilerinden biridir. İster bu ülkede yaşayın, ister ziyaretçi olarak bulunun, günlük yaşamın her alanına sinmiş demokratik hakları herkese güvenli bir yaşam alanı sunar. Bu ülkeye çalışmaya gitmiş sayıları üç milyonu bulan yurttaşlarımızın emekliliklerinde ülkelerine geri dönmeyip bu dillerine, kültürlerine yabancı yerde kalmak istemelerinin temel nedenlerinden biri de burada kendi ülkelerinde bulamadıkları hak ve özgürlükler içinde yaşama istekleri değil midir? ? Saygun gibi adını dünyaya duyurmuş bir Türk bestecisinin anısına yapılan bu yarışma, umarız çok ses getirir ve gençlere dünyanın çeşitli kültür merkezlerinde de olanaklar yaratılır. Ancak ödüller arasına en azından Türkiye’nin çeşitli sahnelerinde konser olanağı koymak gençler için çok önemli olacaktır. yapılan bir yarışma. Daha uzaklara ulaşan duyurular yapabilmek, ünlü jüri üyeleri toplayabilmek ve en önemlisi daha çok sponsor bulabilmek için belki her yıl değil de, yıl aşırı veya dört yılda bir yapmakta fayda var. Tarihin uzun sürmüş yarışmalarına baktığımızda bunu görüyoruz. Bir de yalnız para ödülü değil de, ödüller arasına en azından Türkiye’nin çeşitli sahnelerinde konser olanağı koymak gençler için çok önemli olacaktır. Umarız Saygun yarışması çok ses getirir ve ilerleyen yıllarda gençlere dünyanın çeşitli kültür merkezlerinde de olanaklar yaratılır. Bu yılki yarışma birçok uluslararası yarışmada olduğu gibi iki ayrı yaş grubunda yapılmış ve 18 yaş arada sınır olmuş. Yarışma sonuçlarına gelince, 18 yaş üstü birinci Eskişehir’den Eren Yahşi (27), ikinci Hacettepe Konservatuvarı’ndan D. Görkem Tokur (21) ve üçüncü Brüksel Kraliyet Konservatuvarı’ndan Buğra Yüksel (23) olmuş. 18 yaş altı birinciliğini Mimar Sinan’dan Cem Esen (15), ikinciliği Dokuz Eylül’den Güneş Oba (16) ve üçüncülüğü Eskişehir’den Ege Ulu (14) kazanmışlar. Gülsin Onay’ın yıllardır hayalini kurduğu bu yarışmanın jüri arışmanın Y kazananları Görkem Tokur, Buğra Yüksel, Eren Yahşi ve piyanist Gülsin Onay. si Gülsin Onay, Lilya Zilberstein, Karst de Jong, Julian Gorus, İbrahim Yazıcı, Toros Can ve Eren Levendoğlu’ndan oluşmuş. Yarışmanın önemli bir özelliği de Saygun’dan zorunlu yapıtların seslendirilmesi ve ayrıca “En iyi Saygun Yorumcusu Ödülü”nün verilmesi. Bu ödülü bu yıl Görkem Tokur kazanmış. Yarın öbür gün dünyanın başka köşelerinden piyanistler de bu yarışmaya katılınca, Saygun gibi bir besteci onların dağarcığında yer almış olacak. Geçen haftaki yazımda İlhan Mi Mimaroğlu ve Arel arşivi maroğlu CD’lerinin bulunamadığından yakınmıştım. Okurlarımdan pek çok mektup aldım bu konuda. Herkes elinde eskilerden bir uzunçalar ya da bir CD bulunduğunu, onu kopyalayıp bana yollayabileceğini yazıyor. Sağ olsunlar, ama amacımız vitrinlerde satılan, herkesin satın alabileceği kayıtlara ulaşmak. Aslında meraklılar için İstanbul’un iki kitaplığında var olan birer hazine önerebilirim: İlhan Mimaroğlu ve Bülent Arel’in tüm arşivi Yıldız Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde ve Beyoğlu’ndaki Borusan Kütüphanesi’nde bulunmakta. Bu arşiv 2000 yılında Ahmet Gürsoy ve Ahmet Yürür’ün öncülüğünde İstanbul’a getirilmiş, Güngör Mimaroğlu tarafından zamanın rektörü Ayhan Alkış’a teslim edilmişti. Onların elektronik müzik stüdyolarında hazırlanmış bant kayıtlarıyla, bugüne dek CD ya da uzunçalar üstünde yer almış akustik ya da elektronik ortamdaki analog kayıtları topluca bir araya getirilmiş, 14 CD’lik bir arşiv oluşmuş. İlhan Mimaroğlu bu 9 adet müzik CD’sinin yanı sıra bir CD’ye de Türkçe, Fransızca ve İngilizce olarak kendisiyle yapılan radyo söyleşilerini yerleştirmiş. Bestecinin yapıtları kadar sesini de arşivden dinleyebilirsiniz. Bu konularda son derece titiz olan Mimaroğlu bir de küçük kitapçık içinde her yapıtın açıklamasını Türkçe ve İngilizce olarak derlemiş. Belki bir sponsorun sayesinde kayıt hakları alınır ve üretilir. SELDA BAĞCAN KONSERİ YARIN QUEEN ELIZABETH HALL’DA Hegarty ve Bağcan işbirliği Kültür Servisi Türk halk müziği sanatçısı Selda Bağcan, Antony and the Johnsons’tan Antony Hegarty’nin sanat danışmanlığında, yarın Londra Olimpiyat Oyunları kapsamında, “Meltdown Festival at the Southbank Centre”da konser verecek. Yarın saat 21.30’da Queen Elizabeth Hall’da gerçekleşecek konserde Bağcan, Türkiye’den katılan tek sanatçı olacak. 1993 yılından beri Nick Cave, John Peel, Laurine Anderson, Patti Smith, David Bowie gibi dünya devlerini ağırlayan “Meltdown Festival at the Southbank Centre”a konuk olacak olan Bağcan, Hegarty’nin özel davetlisi olarak konser verecek. Eşsiz ses rengiyle yurtdışında büyük ilgi gören Bağcan, Türk müziğini Amerika’da tanıtmak amacıyla organizasyonlar yapan İstanbulive’in NewYork’ta düzenlediği müzik şöleninde de bir konser verdi. 28 Temmuz Cumartesi akşamı Lincoln Center Out Of Doors’taki konsere Bağcan’ın yanı sıra İlhan Erşahin ve Hüsnü Şenlendirici de katıldı. ErmenistanTürkiye ErmenistanTürkiye Gençlik Gençlik Orkestrası Orkestrası önyargıları önyargıları müzikle müzikle kırıyor kırıyor Beethoven’la gönül birliği Kültür Servisi Ermenistan ve Türkiye’den genç müzisyenler bugün saat 20.00’de Boğaziçi Üniversitesi Garanti Kültür Merkezi’nde ücretsiz bir konser veriyor. Anadolu Kültür tarafından yeni katılımlarla yeniden bir araya gelen ErmenistanTürkiye Gençlik Orkestrası’nı Şef Cem Mansur yönetecek. Konserin solisti ise dünya çapında önemli ödüller alan genç piyanist Ashot Khachatourian. İlk konserini 2010’da veren orkestra, Beethoven, Alexander Spendiaryan ve Ferit Tüzün’ün yapıtlarını yorumlayacak. Şef Mansur bu konser için Beethoven’ı özellikle seçtiğini belirtiyor: “Ağırlıklı olarak Beethoven çalacağız. Çünkü Beethoven’ın besteci olarak insanları birbirine kenetlemek ve zıtları barış içinde var etmek konusunda çok özel bir yeri var. Hiçbir şey imkânsız değil, çok zıt şeyler yan yana durup birbirleriyle anlaşabilir, birbirlerini anlayabilirler. Bu mesajı Beethoven’ın her sayfasında görmek ‘Devekuşu’ sahnelenmeyecek Kültür Servisi Usta oyuncular Zeki Alasya ve Metin Akpınar’ı, 20 yıl aradan sonra yeniden tiyatro sahnesinde buluşturması planlanan “Devekuşu Kabare/ DünBugünYarın” adlı gösteri iptal edildi. Metin Akpınar, oyunla ilgili koşulların yerine getirilmediğini belirterek projenin geri çekildiğini açıkladı. Bugün yarın derken bir türlü sahnelenemeyen gösteri için Metin Akpınar, “Oyunla ilgili kesin bir anlaşma yapılmamıştı. Oyun, şimdilerde sahnelenmeyecek” şeklinde konuştu. Tiyatro Kedi Blackout AVM Sahnesi’nde bir basın toplantısıyla kabareyi nisan ayında sahneleyeceklerini duyuran ikili, kabare tiyatrosunun dinamik olduğunu belirterek “Türkiye değişti, seyirci değişti, elbet biz de değiştik. Bu, sahne performansımızı da etkileyecek” demişti. ? Orkestranın şefi Cem Mansur, birlikte Beethoven çalan insanların birbirlerine karşı önyargılı olamayacakları gerçeğinden yola çıktıklarını söylüyor. Topluluk, 1623 yaş arasında 60 müzisyenden oluşuyor. mümkün.” Bir orkestranın, her şeyden önce anlaşmak amacıyla bir araya gelen bir topluluk olduğunu hatırlatan Mansur, bu projenin tek başına barışı sağlamak gibi iddialı bir amacının olmadığını söylüyor: “Projenin amacı, barışı sağlamanın kaçınılmaz önkoşulu olan karşılıklı anlayış zeminini oluşturmak, gönül birliğini kurmak ve bu yolda müziğin gücüne inanmak. Bu anlamda birlikte müzik yapan gençlerin birbirlerine ne kadar empati ve yakınlık hissedecekleri önemli. Birlikte Beethoven çalan insanların birbirleriyle ilgili önyargıları olamayacağı gerçeğinden yola çıkıyoruz.” İlk kez 2010 Temmuzu’nda, Anadolu Kültür ve Boğaziçi Üniversitesi desteği ve şefler Cem Mansur ve Nvart Andreasyan’ın girişimiyle bir araya gelen ErmenistanTürkiye Gençlik Orkestrası’nın bugünkü konserinde 1623 yaş arasında 60 müzisyen sahnede olacak. Mansur, projenin tamamen sivil toplum girişimi olduğunu belirtiyor: “Ermenistan’dan arkadaşları tek tek davet ettik. Bir devlet kurumunu temsilen değil. Önemli olan Türkiyeli ve Ermenistanlı müzisyenlerin birlikte çalmaları.” Mansur, Ermenistan’dan 23 Temmuz’da gelen genç müzisyenlerle Türkiye’deki yaşıtlarının yurtlarda birlikte kaldığını ve iyi vakit geçirdiklerini söylüyor: “Dans edip birbirlerinin halk çalgılarını çalıyor, futbol oynuyorlar. Güzel bir kaynaşma var. Birlikte caz konserine gittiler.” Orkestra, 3 Ağustos’ta ise Young Euro Classic Festivali’nin daveti üzerine Berlin’de sahneye çıkacak. Yeni bir Goya tablosu Kültür Servisi İspanyol ressam ve gravür sanatçısı Francisco de Goya’nın erken dönemine ait bir tablo ortaya çıkarıldı. 80 yıldan fazladır özel bir koleksiyonda yer alan ve İncil’den bir sahnenin tasvir edildiği tablo, eylül ayında Zürih’teki Koller Müzayede Evi’nde satışa sunulacak. Son 20 yılda müzayedelerde görülen Goya tablosu sayısı 10’dan az. Makedonya’dan çifte ödül Kültür Servisi Sophokles’in yazdığı, Sabahattin Ali’nin dilimize çevirdiği, Kenan Işık’ın uyarladığı ve yönettiği İstanbul DT yapımı “Antigone”, Makedonya’da 2 ödül birden aldı. Oyun, Makedonya’nın Veles şehrinde düzenlenen 11. STOBI Antik Drama Festivali’nde, “En İyi Performans” ve “En İyi Yönetmen” ödülüne değer görüldü. C. Kudret Ödülü tiyatro dalında Kültür Servisi Başvuruları 31 Ağustos’ta son bulacak “Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü” bu yıl tiyatro dalında verilecek. Son beş yıl içinde yazılmış ancak sahnelenmemiş eserlerin aday olabildiği yarışmaya, çocuk ve radyo oyunları katılamıyor. Ekim ayı ortasında kararını açıklayacak olan seçici kurul, Metin Balay, Yılmaz Öğüt, Seçkin Selvi, Dikmen Gürün, Yeşim Özsoy Gülan’dan oluşuyor. Başvuru için yazarın kısa özgeçmişi ve adaylık başvurusu ile birlikte [email protected] ya da altı nüsha halinde Amiral Fahri Engin Sok.,Vaizoğlu Apt., No: 8/5, Rumelihisarı, İstanbul adresine iletilebilir. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle