18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 AĞUSTOS 2012 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Bugün başlayacak Yüksek Askeri Şura’da tutuklu üst rütbeli subayların dosyaları incelenecek Masada 40 general BARKIN ŞIK ANKARA Yüksek Askeri Şura (YAŞ), bugün başlayacağı çalışmalarını 4 Ağustos tarihinde tamamlayacak. YAŞ’ta Balyoz davasından tutuklu bulunan 40 generalin dosyası masaya yatırılacak. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün basın danışmanı Ahmet Sever, geçen yıl “Tutuklu bulunan generallerin temdit (uzatma) kararlarının Cumhurbaşkanı tarafından 1 kereye mahsus olmak üzere” imzaladığını açıklamıştı. Gül’ün bu tavrı kendisinden önceki komuta kademesinin istifası nedeniyle Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’e “jest” olarak yorumlanmıştı. Bu yılki şurada 2010 ve 2011’de temdit alan generallerin “emekliye sevk edilmesi” yönünde formül geliştirileceği belirtiliyor. Balyoz davasının önümüzdeki ilk duruşması 6 Ağustos’ta görülecek. Bu tarihten önce ise YAŞ dört günlük çalışmalarını tamamlayacak. TSK’DEN YAŞ ÖNCESİ YALANLAMA ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, Aydınlık gazetesinde yayımlanan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Murat Bilgel’in GATA’da ziyaret ettiği komutana, “Yara kangrenleşti. Artık kangrenli kolu kesmekten başka yapacak şey kalmadı” dediği şeklindeki haberi yalanladı. Genelkurmay, “Deniz Kuvvetleri Komutanı tarafından söylendiği iddia edilen hususlar tamamen asılsızdır” açıklamasında bulundu. lik olmayacak. Emekliye ayrılacak tek orgeneral, Harp Akademileri Komutanı Aslan Güner olacak. Bu yüzden Kara Kuvvetleri’nde korgenerallikten orgeneralliğe yalnızca bir isim yükselecek. Deniz Kuvvetleri’nde ise tuğamiral rütbesinden, tümamiralliğe yükselecek isim neredeyse kalmadı. Şurada, daha önceki YAŞ toplantılarında görev süresi bir veya iki yıl uzatılan ve emekli edilmesi beklenen isimler şöyle: 6 Korgeneral/Koramiral: İsmail Hakkı Pekin (2006), Nejat Bek (2006), Mehmet Otuzbiroğlu (2006), Korcan Polatsü (2006), Ziya Güler (2006), Korkut Özarslan (2007). 9 Tümgeneral/Tümamiral: Gürbüz Kaya (2006), Halil Helvacıoğlu (2006), Erdal Bektaş (2005), Ahmet Yavuz (2005), İhsan Balabanlı (2006), Abdullah Dalay (2006), Mücahit Şişlioğlu (2007), Beyazıt Karataş (2007), Berkay Turgut (2007). 8 Tuğgeneral/Tuğamiral: Kasım Erdem (2006), Ali Aydın (2005), Abdullah Gavremoğlu (2006), Ahmet Türkmen (2006), Mustafa İlhan (2007), İsmail Taylan (2007), Hakan Eraydın (2007), Mehmet Ali Yıldırım (2006). 4 Korgeneral/Koramiral: Yur TSK mevzuatına göre “tutuklananlar” terfi edemiyor. Halen orgeneral, korgeneral/koramiral, tümgeneral/tümamiral ve tuğgeneral/tuğamiral rütbelerinde toplam 68 muvazzaf subay tutuklu. Bunlardan 40’ının durumu, YAŞ’ta ele alınacak. Tutuklu 68 general ve amiralden 17’sinin rütbe bekleme süresi bu yıl doluyor. Geriye kalan 23 kişi ise 2010 ve/veya 2011 yıllarındaki ağustos ayı şuralarında uzatma aldı. Bu yüzden görev süresi daha önce uzatılan 23 kişinin emekli edilmesi, ilk kez durumu görüşülecek 17 ismin ise 1 yıl uzatma alması bekleniyor. Şurada, Genelkurmay Başkanlığı ve kuvvet komutanlıklarında değişik daer Olcan (2008), Kadir Sağdıç (2008), Mehmet Eröz (2008), Tevfik Özkılıç (2008) 5 Tümgeneral/Tümamiral: Güngör Kurubaş (2008), Fehmi Canan (2008), Bekir Memiş (2008), Fikret Güneş (2008), Cem Gürdeniz (2008) 8 Tuğgeneral/ Tuğamiral: Gökhan Gökay (2008), Ömer Mimiroğlu (2008), Turgay Erdağ (2008), Fatih İlgar (2008), Aziz Çakmak (2008), Levent Erkek (2008), Okan Kırçiçek (2008), Lokman Ekinci (2008). Suriye’nin Yeni ‘Resmi’ IIPazartesi sunmaya çalıştığım resmin ana çizgileri, Halep kentinde yoğunlaşan çatışmalar bağlamında belirginleşmeye devam ediyor. Bu yeni resimde, Suriye’de yaşananların bir iç savaş olduğu konusunda Batı basınında bir konsensüs oluştu. Esad rejiminin yıkılmaya açılan bir dönüm noktasında olduğu ileri sürülüyor. Halep çatışmaları çoktan anlamlandırılmış durumda. Eğer rejim, bu çatışmalardan başarıyla çıkarsa katliam tehlikesi vurgulanmaya başlanacak. HalepBingazi analojisinin kurulmaya başlanması (Arabic News Digest), Libya modeli hava koridorundan söz edilmesi (The New York Times) boşuna değil. Eğer, isyancılar “başarılı” sonuçlar elde edebilirlerse, artık rejim yıkılmaya başlamış sayılacak. İsyancıların, örgütsüzlüğü (yaklaşık 100 grup), Sünni (Selefi ve Müslüman Kardeşler etkisi) özellikleri düşünüldüğünde bu kez, gündemde azınlıklara yönelik “etnik temizlik”, katliam, kitlesel göç, sürgün vb. tehlikesinin gündemde olduğu vurgulanacak. Washington Institute’den David Pollock, Türkiye Suriye sınırını ziyaret ettikten, “isyancı gruplarla” görüştükten sonra, “Bu kadar belirsizlik, bu kadar ikiyüzlülük görmedim”... “hiçbir şey göründüğü gibi değil”, özetle “Bu iş bunlara bırakılamaz” diyordu. Tüm bunlar, Suriye’de yaşananların artık, her iki olasılıkta da Batı’nın “insani açıdan” müdahale etmekten kaçınamayacağı bir durum olarak tanımlanmış olduğunu düşündürüyor. Ramazan ayarı Uzatma alması beklenenler Ramazan dolayısıyla bu yıl Genelkurmay Başkanlığı Sosyal Tesisleri’nde, öğle yemeği verilmeyecek. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, şuranın 3. günü YAŞ üyelerine Çankaya Köşkü’nde iftar yemeği verecek. YAŞ’ta ayrıca bir ilk yaşanacak. YAŞ toplantısında, önceki yılların aksine bu yıl sadece ajanslar ve TRT görüntü alabilecek. VALİ TOPRAK’TAN BAYDEMİR’E YANIT BUGÜN UĞURLANACAK CHP’de kurultay sonrası MYK ilk kez toplanırken yeni Genel Başkan Yardımcısı Keskin, partililerce kapıda karşılandı. ‘Seçilmişi terör örgütü sorguladı’ MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in, “Valiler seçimle gelmelidir” sözlerine Baydemir’in PKK’liler tarafından sorgulandığı iddialarını anımsatarak yanıt verdi. Vali Toprak, Diyarbakır’da görev yapan gazetecilerle iiftarda bir araya geldi. İftarın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Toprak, Baydemir’in “Valileri halk seçsin” yönündeki açıklamalarını değerlendirdi. Baydemir’in sözlerinin anımsatılması üzerine Vali Toprak, Baydemir’in PKK’liler tarafından sorgulandığı iddialarını gündeme getirerek şunları söyledi: “Bu ilde seçimle işbaşına gelen ve aynı zamanda hukukçu olan kişi ya da kişilerin, ilkokul mezunu dahi olmayan kişiler karşısında, el pençe durmak suretiyle sorgulandığını ibretle izledik. Bu böyle olacaksa, seçimle gelmek ya da gelmemek bir anlam ifade etmiyor. Önemli olan onun karşılığında irademizi, itibarımızı kullanabiliyor muyuz, ona bakmamız gerekiyor... Bunu söyleyenin, buna dikkat etmesi gerekiyor. Bunları biz burada görüyoruz ve yaşıyoruz.” İlk vicdani retçi Gönül yaşamını yitirdi İstanbul Haber Servisi Türkiye’nin ilk vicdani retçisi Tayfun Gönül geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Şubat ayında geçirdiği kalp krizinden sonra komaya giren ve uzun süre yoğun bakımda kalan Gönül 2 ay önce taburcu olmuştu. Gönül, bugün Kilyos Mezarlığı’nda toprağa verilecek. 54 yaşındaki Gönül, Türkiye’deki birçok vicdani ret ve anarşist oluşumlarda önemli rol oynamıştı. 1989 yılında Sokak dergisinde Vedat Zencir ile birlikte vicdani reddini açıklamıştı. Gönül Hacettepe Üniversitesi’nde tıp eğitimi almıştı. “Halkı askerlikten soğutmak” suçlamasıyla yargılanan Gönül’ün “Düzenden Kaosa/Zuhur; Gediz Akdeniz ile Söyleşi Kitabı”, “Anarşizm Nedir?” ve “Tıp Etiğinde Yeni Bir Paradigma Arayışı: KarmaşıklıkÖlümle Barışmak” adlı kitapları bulunuyor. 16 Şubat 2012’de geçirdiği ağır kalp enfarktüsü nedeniyle hastaneye kaldırılan Tayfun Gönül, uzun süre yoğun bakımda kaldıktan sonra hayati tehlikeyi atlatmıştı. Ancak önceki gece saat 23.30 sıralarında evinde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Gönül’ün cenazesi bugün saat 13.00’te Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki morgdan alınarak son yolculuğuna uğurlanmak üzere Kilyos Mezarlığı’na götürülecek. Suriye’de olan... CHP’de ilk MYK toplandı. Cumhurbaşkanı’na destek verildi: Gül serzenişinde haklı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, “Sayın Başbakan, cumhurbaşkanlığına ulaşması yolunda bir engel olabileceğini düşündüğü her ihtimali, 40 yıllık dostu bile olsa, saf dışı bırakmaya çalışmaktadır. Bu bakımdan Sayın Cumhurbaşkanı’nın serzenişi hem anayasanın eşitlik ilkesine hem de dostluğun temel kurallarına dayanıyor. Bizce haklı bir serzeniş” diye konuştu. Koç, genel merkezde düzenlediği basın toplantısında, CHP’nin kurultayın ardından oluşturulan merkez yönetim kurulunun (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında yaptığı ilk toplantıya ilişkin bilgi verdi ve gündemdeki konulara değindi. Suriye ve bölgedeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Koç, Arap Baharı’nın PKK baharına dönüştüğünü söyledi. Bu süreçte en acı gerçeğin Türkiye’yi yöneten kadronun bu oyunda kendisine verilen rolleri “yüzü kızarmadan” oynaması olduğunu söyleyen Koç, “Hariciye nazırı olan beyefendi maceracı, hayalci, içi boş akademik görüşlerini maalesef savunmaya devam etmektedir. Eleştiri kabul etmiyor, parmakla çağrılmayı içine sindirebiliyor; çaresiz, etkisiz kaldığını bir türlü görmek istemiyor. Suriye’deki krizin derinleştirilmesinin ulusal çıkarlarımızı olumsuz etkileyen sonuçlar doğurmakta olduğunu kabullenmiyor, kabullenemiyor. Çözümü ise niyeti ve amacı belli olan Erbil’de arama gafletini sürdürüyor” dedi. Koç, AKP’nin “demire bulaşan pas misali ülkeye musallat olduğunu” dile getirdi. Koç, Cumhurbaşkanlığı Basın Başdanışmanı Ahmet Sever’in, Cumhurbaşkanı Gül’ün yeniden seçilmesine ilişkin sözlerini de değerlendirdi. Koç, şöyle konuştu: “Dünkü tartışmalarla geldiğimiz nokta; bir benzetmeyle söyleyecek olursak saray kavgasıdır. Burada Sayın Başbakan, iktidarının inşası süresince dayandığı tüm koalisyon ortağı yapıları birer birer saf dışı etmek, bertaraf etmek istemektedir. Sayın Başbakan, cumhurbaşkanlığına ulaşması yolunda bir engel olabileceğini düşündüğü her ihtimali, 40 yıllık dostu bile olsa, saf dışı bırakmaya çalışmaktadır. Bu bakımdan Sayın Cumhurbaşkanı’nın serzenişi hem anayasanın eşitlik ilkesine hem de dostluğun temel kurallarına dayanıyor. Bizce haklı bir serzeniş.” OPERASYONLAR SÜRÜYOR Şemdinli’de 22 PKK’li öldürüldü HAKKÂRİ (Cumhuriyet) Hakkâri’nin Şemdinli ilçesine saldırı girişimi son anda fark edilerek püskürtülen PKK’lilere yönelik operasyonda, 22 PKK’li öldürüldü. Irak sınırından sızarak hafta sonu Şemdinli’ye saldırı girişiminde bulunan PKK’lilere yönelik, ilçeye 3 kilometre uzaklıktaki Goman Dağları’nda başlatılan operasyonda, hava destekli saldırılara devam edildi. Operasyonda Sikorsky helikopterlerle çatışma bölgelerine mühimmat ve asker sevk edilirken, Kobra helikopterler de teröristlerin kaçış noktalarını ateş altına aldı. Goman Dağları başta olmak üzere bombalanan çatışma noktalarından dumanlar yükselirken, 22 PKK’linin öldürüldüğü bildirildi. Operasyonda Hakkâri’nin Yüksekova ilçesine bağlı Yeşiltaş ile Dağlıca köyünü birbirine bağlayan ‘Dağlıca 2’ köprüsü, altına bırakılan patlayıcıyla tahrip edildi. ‘Arap Baharı, PKK baharı oldu’ “Suriye’de olan Suriye de kalmaz” saptaması da kanıtlanacak gibi... Suriye’de Müslüman Kardeşler, yanında Selefi gruplarla bir Sünni rejim şekillenmeye başlayınca, Lübnan ve Irak’ın, SünniŞii çatışmasının yıkıcı etkilerini yeniden yaşamaya başlamaları kaçınılmaz görünüyor. İki ülkenin parçalanma ya da iç savaş olasılıklarıyla karşı karşıya olduğu söylenebilir. Lübnan’da Hizbullah’ın zayıflatılması, Irak’da Maliki rejiminin tasfiyesi, İran’ın bölgedeki etkisinin hızla azalmaya başlaması demek. İran, tüm bölgeyi geniş çaplı bir savaşın içine çeker mi? Yoksa yeni duruma uyum sağlamaya mı çalışır? Önceden bilmek olanaklı görünmüyor. Ama risklerin çok büyük olduğu kesin. En azından, Esad rejimi yıkılırken, Hizbullah Lübnan’da Sünni/Selefi bir rakiple ve bir iç savaş olasılığıyla karşı karşıya kalırken, İsrail’in yalnız, ya da ABD ile birlikte, İran’ın nükleer santrallarına saldırı düzenleme olasılığının güçleneceği söylenebilir. Pazartesi günü gazeteler İran’ın Arap devletlerini uyardığını, Obama yönetiminin İran’a yönelik olası bir saldırının planlarını İsrail’le paylaştığına ilişkin iddiaların yalanlandığını (planların olmadığını değil) aktarıyordu... Daha şimdiden gelişmeler, Türkiye hükümetini, “Kürdistan” olarak tanımlanan bölgenin çeşitli parçaları bağlamında hiç beklemediği karmaşıklıkta bir durumla karşı karşıya bıraktı. Malatya’da yaşanan olaylar, uğursuz bir havanın oluşmaya başladığını düşündürüyor. Türkiye’nin Irak’taki “teröristlere müdahale hakkımız” tehdidi, Şemdinli’de yaşanmakta olanlar nereye doğru evrilir bilmek, bunların içerdiği, kan ve ateş potansiyellerini hükümetin tümüyle kavradığından emin olmak zor. Bu hükümetin, Ortadoğu’da başlayan sürecin potansiyellerini kavrayabildiğini de söylemek zor. Bu bağlamda geçen hafta iki söylem ilgimi çekti. Birincisi, İran da Şah döneminde Kayhan gazetesinin editörlüğünü yapmış, bugün neocon çevrelerin yayınlarında yazan etkili analistlerden Amir Taheri’nin AKP’den, “Müslüman Kardeşler örgütünün bir kolu” olarak söz etmesiydi. İkincisi, Taheri, Pollock ve birçok Batılı yorumcuya göre AKP tüm ağırlığını, MK’nin Suriye kolunu desteklemeye yönlendiriyor. İşte AKP’nin Ortadoğu’da başlayan sürecin potansiyellerini kavrayamadığını düşündürten bu iki yorum oldu. Çünkü, MK yalnızca Mısır’da değil tüm Arap dünyasında, hatta (absürd gelebilir ama) tüm dünyada egemen olmayı hedefliyor. Bu strateji AKP’ye herhangi bir liderlik olasılığı sunmuyor, aksine onu, akıntıya kapılmış bir tahta parçası olma riskiyle karşı karşıya bırakıyor. Geçen hafta, Suudi devletine yakın, Al Awsat’ta Mşari AlZaydi imzalı bir yazıda, Hamas’tan Tunus’a, Mısır’dan Yemen’e Müslüman Kardeşler akımının liderlerinin, önde gelen entelektüellerinin, yaklaşık bir yıldır giderek artan yoğunlukta bir “gelmekte olan yeni halifelik dönemi” söylemi geliştirmeye başladıklarını, örnekleriyle aktarıyordu. Bu “yeni” söyleme göre “Arap Baharı”, “VI. Reşudin” halifeliğine açılacak bir süreci başlatmış. Bu halifelik altında tüm Müslüman Arap devletleri birer idari alt birime dönüşecekler. Bu halifelik, giderek dünya egemenliğine açılan enternasyonal bir siyasi proje. Ne diyeyim adamakla mal tükenmez, belli ki MK’nin hayali geniş. İyi de AKP kendini, daha önemlisi ülkesini bu siyasi proje içinde nerede görüyor acaba? Ben esas bunu merak ediyorum. Ol mahiler ki derya içredir... KAMU YÖNETİMİ ALARMA GEÇTİ, SÖZLEŞME İMZALADI YOLSUZLUKLA İLGİLİ SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAKTI RedHack’e karşı siber savunma BARKIN ŞIK ÖZAÇIKGÖZ’DEN ‘GÜL’ İDDİASI AKP’linin ölümü kaza mı cinayet mi? SEYFETTİN METE Başbakanlık için mesaj verdi ANKARA (ANKA) DYP Genel Başkanı Çetin Özaçıkgöz, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün danışmanı aracılığıyla “Ben geliyorum” mesajı verdiğini öne sürdü. Özaçıkgöz, Herkes bilmelidir ki, Sayın Gül ve Sayın Erdoğan ikisi birden kesinlikle Cumhurbaşkanlığı’na aday olmazlar. Ancak Abdullah Gül danışmanı vasıtasıyla, hem kamuoyuna hem Başbakan’a hem de AKP tabanına bir mesaj vermiştir. Adeta ‘Genel Başkanlık ve Başbakanlık için kimseye söz vermeyin, ben geliyorum’ demiştir” diye konuştu. ANKARA Yaptıkları “siber saldırılarla” Dışişleri Bakanlığı başta olmak üzere birçok web sitesini çökerten RedHack ekibi, kamu yönetimini alarma geçirdi. Daha önce, Genelkurmay Başkanlığı’nın “kendi uhdesinde” kurulmasını istediği “siber savunma sistemi” için Savunma Sanayii Müsteşarlığı sözleşme imzaladı. Geçen hafta imzalanan sözleşme kapsamında, “Bilgi güvencesi ve siber savunma yeteneklerinin kazanılması” amacı güdülüyor. “Bütünleşik Siber Güvenlik Sistemi” ad lı projenin kısa süre içinde tamamlanması öngörülüyor. “Siber tehdit” kavramı, Ekim 2010’da yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonrasında yapılan açıklamaya yansımıştı. Kamuoyunda “Kırmızı Kitap” olarak adlandırılan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne tehdit algısı olarak giren siber terörizme karşı, Türkiye ilk somut adımını attı. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’da 15 bin bilgisayarın korunmasından sorumlu olan siber komutanlık bulunuyor. Ulaştırma Bakanlığı’na göre dünyada 2010 yılında 3 milyar, 2011’de 5.5 milyar siber saldırı gerçekleştirildi. ÇORUM AKP’li Konaklı Belediye Meclisi üyesi Hasan Basri Karacaoğlu’nun Çorum’da geçen ay trafik kazasında ölümünü şüpheli bulan cumhuriyet savcılığı soruşturma başlattı. Turgut Karacaoğlu, kardeşinin AKP’li Konaklı Belde Belediye Meclisi Başkanı Ahmet Şentürk ve meclis üyelerinin yolsuzluk yaptığı iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunmaya hazırlandığını ve trafik kazasında şüpheli noktalar bulunduğunu belirterek ölümünün araştırılmasını istemişti. Turgut Karacaoğlu, karde şinin ölümünü şüpheli bulduklarını belirterek suç duyurusunda bulunmuş ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a mektup yazmıştı. Trafik kazasında şüpheli noktalar bulunduğunu vurgulayan Karacaoğlu şu ifadeleri kullandı: “Trafik kazasında kardeşimin arabası bariyerlere çarpmıştır. Ancak ön araç camlarının sağlam olmasına rağmen kardeşimin cansız bedeni araçtan yaklaşık 10 metre uzakta bulunmuştur. Biz kardeşimin öldürüldüğü veya başka bir araç tarafından sıkıştırılarak kazaya sebebiyet verildiğini düşünüyoruz.” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle