25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 AĞUSTOS 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 11 Avrupa Birliği’ndeki zenginlerin kavgası yayılıyor: Almanya’ya şimdi de Fransa ve İtalya cephe aldı Avro, iç savaşa itiyor İtalya ve Fransa hükümetleri, Avrupa Merkez Bankası’nın Avro Kurtarma Fonu üzerinden sınırsız kredi açmasında ısrarını korurken Merkel hükümeti bu çıkışı yine reddetti. Avro Grup Başkanı Jean Claude Juncker’in “Avro çöküyor” uyarısında açıkça Berlin’i eleştirmesi sert tepki gördü. OSMAN ÇUTSAY Yazarımız yıllık izninin bir bölümünü kullandığından yazılarına bir süre ara vermiştir. FRANKFURT Krizi giderek derinleşen Avro bölgesinde merkezdeki zenginler bünyesinde de yeni cepheleşmeler patlak veriyor. Güz aylarında uygulamaya girmesi beklenen Avrupa Kurtarma Fonu (ESM) ile ilgili olarak bu fona banka lisansı verilmesi ve böylece Avrupa Merkez Bankası’ndan (AMB) sınırsız kredi alabilmesine yönelik talepleri öne çıktı. İtalya ve İspanya’nın da bu görüşte olduğuna dikkat çekilirken Alman hükümetiyle Alman Merkez Bankası’nın böyle bir yönteme kesinlikle karşı çıktıkları bildirildi. Berlin, sınırsız kredi yöntemiyle Avrupa Merkez Bankası’nın bağımsızlığına gölge düşürüleceğini ve Avro’nun diğer paralar karşısındaki değerinin de sarsılacağını düşünüyor. AB anlaşmalarına göre, AMB’nin üye devletleri finanse etmesi mümkün değil. Merkel hükümeti, İtalya ve Fransa’nın desteklediği böyle bir önerinin yasakları çiğneyeceği görüşünü savunuyor. Ne amaçlanıyor? Tartışmalı plan, ESM’nin İspanya ve İtalya gibi ülkelerden büyük tutarlarda devlet tahvili satın alması, böylece yükselen kredi faizlerini düşürmeyi hedefliyor. Bunun krizdeki ülkelerin daha ucuza borçlanmasını mümkün kılacağı ileri sürülüyor ve AMB’nin İtalyan Başkanı Mario Draghi’nin de geçen hafta bu doğrultuda açıklamalarda bulunduğuna dikkat çekiliyor. Plan gereğince ESM krizdeki devletlerden satın aldığı tahvilleri AMB’ye güvence olarak yatırabilecek ve taze para alabilecek. Bu paralar da diğer tehdit altındaki ülkelere aktarılacak. Böylece 700 milyarlık fonun tüketilmesi önlenmiş olacak. Alman ekonomi basınında, bu fikrin giderek daha çok taraftar bulduğuna, ancak geçen sonbaharda Fransa tarafından gündeme getirilen benzer bir plana başta Almanya olmak üzere birçok ülkenin karşı çıktığı hatırlatıldı. Bu arada, Angela Merkel’in iç politikada bu tür önerileri reddetmesini sağlayacak bir desteği kalmadığı savunuldu. Avrupa sağının önde gelen isimlerinden ve Merkel’in yakın çevresinden JeanClaude Juncker’in de karşı çıkması zenginler arasında da yeni cephelerin ortaya çıktığını gösterdi. Juncker’in “Avro çöküyor. Kaybedecek zamanımız yok” diyerek yakın dostu Merkel’i eleştirmesine, Alman hükümetinin koalisyon ortakları CSU ve FDP’den sert yanıtlar geldi. Bütün bu tartışmalar, Avro merkezindeki gerilimin iyice arttığına yeni bir işaret olarak yorumlandı. ‘Borçlar Yasası kriz çıkarır’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Salih Bezci, hükümetin çıkardığı Borçlar Yasası’nı eleştirerek uzun vadede ekonomik krize neden olabileceğini söyledi. Bezci, yasadaki hataların ivedilikle giderilmesi gerektiğini savundu. İş dünyasının olumlu baktığı yasanın bazı bölümlerinin uygulamada sıkıntı yaratacağını aktaran Bezci, “Özellikle eşlerin kefalet durumunda yazılı rızalarının alınmasına zorunluluk getiren kanun, burada ticari hayatın akışını yavaşlattığı gibi eşler arasında da problemler çıkmasına neden olacaktır” dedi. ATO Başkanı Bezci, 1 Temmuz’da yürürlüğe girecek olan yasanın sosyal politikalara zarar vereceğini belirtti. Kefillik şartı nedeniyle boşanmaların artacağını savunan Bezci, açıklamasında şunlara değindi: “İşadamımız örneğin bir banka kredisine kefil olacağı zaman, eşinin yazılı rızasını alması ticari hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi işi eve taşıyarak aile içinde anlaşmazlıkların yaşanmasına da yol açacaktır. İş dünyasında pek çok tacirin eşi ticari hayattan uzaklar ve ticari refleksleri de bilmedikleri gibi kefalete de rıza göstermeyebilirler. Bu durum, işadamlarının itibarına kadar uzanacak bir dizi sorunu beraberinde getirir.” DÜNYADAN Avrupa’da işsizlik rekoru AB İstatistik Kurumu Eurostat, haziranda Avro bölgesinde 123 bin kişinin işten çıkarıldığını bu şekilde işsizliğin yüzde 11.2 ile yeni bir rekor kırdığını açıkladı. Açıklanan rakamlar Avusturya’da işsizliğin yüzde 4.5, İspanya’da yüzde 24.8 gibi kıtanın en yüksek oranında olduğunu ortaya çıkardı. Almanya’da temmuzda işsizlerin sayısı hazirana göre 67 bin arttı. İtalya’da haziranda işsiz sayısı 2 milyon 792 bin kişi olarak belirlenirken Ocak 2004’ten bu yana en yüksek işsizlik düzeyinin yaşandığına dikkat çekildi. İspanya’dan 163 milyar Avro kaçtı İspanya Merkez Bankası, 2012’nin ilk 5 ayında yabancı yatırımcı ve sermaye sahiplerinin toplam 163 milyar 200 milyon Avro’yu İspanya’dan çekerek yurt dışında başka ülkelere götürdüğünü duyurdu. Açıklamaya göre sadece geçen mayısta yurtdışına çıkarılan para 41 milyar 200 milyon Avro’yu aştı. Bunun en büyük gerekçesinin kamulaştırılan Bankia’da yaşanan kriz olduğu ifade edildi. Atama ile işçinin kaderi, her hak aradığında dayak yediği polisin insafına bırakılmış oldu. Endüstri ilişkileri ve iş yasalarını bilmeyen kişilerin YHK’ya atınması çalışanlar tarafından kaygıyla karşılandı. Türkİş: Mücadeleye devam Türkİş Yönetim Kurulu, daha çok demokrasi, barış, özgürlük ve ekmek için mücadeleye devam edeceklerini açıkladı. Konfederasyonun 60. yılı nedeniyle yapılan yazılı açıklamada, Türkİş’in 1950’ler Türkiyesi’nde büyük zorluklar içinde inançlı işçi liderleri tarafından başlatılan yolculuğunun, işçi ve emek kavramlarının tanımlanmasında ve bunların toplumsal üretim içindeki konumunun belirlenmesinde birincil rolü oynadığı belirtildi. “Emeğin hak ve çıkarlarının geliştirilmesi ve bu konuda toplumsal bilincin oluşturulması mücadelesinin tek adresi olan Türkİş, sosyal devlet anlayışının oluşması ve geliştirilmesi sürecinde zor ve meşakkatli yolları inançla katetmiştir” görüşüne yer verilen açıklamada, konfederasyonun, kurulduğu günden bu yana emeğin sermaye karşısındaki konumunun güçlendirilmesi mücadelesi verdiği, ifade edildi. İşçinin hakkını, bu polisleri eğiten Fındıklı belirleyecek OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA ECB Başkanı Draghi’ye inceleme AB’nin iç denetimini uygulayan ve birlik bünyesindeki lobi faaliyetlerini izleyen Corporate Europe Observatory (CEO), Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Mario Draghi’yi hakkında çıkar çatışması yarattığı şikâyeti üzerine inceleme başlattı. Draghi, kamu ve özel sektörden finans liderlerinin yer aldığı “Otuzlar Grubu”na (G30) üye olmakla suçlanıyor. Draghi’nin G30’da yer almasının merkez bankasının etik kurallarıyla çeliştiği, ECB Başkanı’nın bu gruba üye olarak bağımsızlığını yitirdiği öne sürülüyor. Grevin yasak olduğu ya da ertelendiği işyerlerinde yapılacak toplu iş sözleşmelerindeki uyuşmazlıkta devreye giren Yüksek Hakem Kurulu’na (YHK), AKP hükümetini temsilen Polis Akademisi Başkanı Remzi Fındıklı yedek üye olarak atandı. Erkeğin göbeklisi kadının da bebeklisi makbuldür. Demokrasi vasat insanlar yönetimidir. Müslümanın kocası koç, Müslüman olmayanın kocası hiç olur. Bal arıdan, kavga karıdan olur. Kadının cihadı, eşiyle güzel geçinmesidir. 15’inde kız ya erde ya yerde olmalıdır” şeklindeki “derin fikirleri(!)” ve özlü sözleriyle bilinen Fındıklı, söz konusu atamayla YHK’de iki yıl görev yapacak. 2.5 milyon işçi 1981’den bugüne kadar 2.5 milyon işçinin toplu iş sözleşmesi YHK’de imzalandı. Yani kurulda ortalama iki Binlerce işçinin toplu iş sözleşmesini bağıtlayan Yüksek Hakem Kurulu’nda hükümeti temsil edecek üye olarak Polis Akademisi Başkanı Remzi Fındıklı atandı. yılda 40 bin işçinin toplu iş sözleşmesi bağıtlandı. 12 Eylül darbesi sonrası üye sayısı itibarıyla yeniden yapılandırılan YHK’nin toplam 8 üyesi bulunuyor. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Başkanı’nın başkanlık ettiği kurula işveren örgütlerinin iki, işçi örgütlerinin iki, Bakanlar Kurulu’nun atadığı bir, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bir, Yükseköğretim Kurulu’nun bir temsilcisi bulunuyor. Teamüllere göre Bakanlar Kurulu’nun atadığı asil ve yedek üyelerin formasyonu çalışma ekonomisi alanında oluyor. Bir süre önce polisi eğiten kurumun başkanı olan ve İstanbul İmamHatip Lisesi’ni bitiren Fındıklı, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun olmuştu. Bu göreve atandıktan sonra yazdığı kitap ortaya çıkan ve tepki alan Fındıklı, Başbakanlık İnsan Hakları Kurulu’nda da görev almıştı. IBC SOLAR, Konya’da güneşten elektrik üretti Ekonomi Servisi IBC SOLAR, Türkiye’nin ilk resmi güneş enerjisi santralını temmuz ayında Konya’da faaliyete geçirdi. Konya’nın yanı sıra Aksaray, Karaman, Niğde, Nevşehir ve Kırşehir illerinin elektrik dağıtımını yapan MEDAŞ için kurulan santral, 200 KW gücünde. 350 bin Avro’ya mal olan santral sayesinde doğayla tamamen barışık temiz enerji üretilecek. 3 bin 500 metrekarelik bir alana kurulan ve mayıs ayında yapımına başlanan santral iki ay gibi kısa bir sürede tamamlanarak üretime geçti. Güneş enerjisi santralı kurmak konusunda Alarko ve Cengiz Holding ortaklığındaki MEDAŞ’tan teklif aldıklarını ve hemen çalışmalara başladıklarını söyleyen IBC SOLAR Türkiye Genel Müdürü Hayri Bali, “Santralın ürün kalitesi ve teknolojik standartlarıyla pek çok kişi ve kuruluşa örnek olacağını düşünüyoruz” diye konuştu. Ürünlerin 10 yıl garantili olduğunu vurgulayan Bali, santral için 25 yıl enerji üretme garantisi verildiğini de sözlerine ekledi. Gençlerinin güven duygusunu giderek yitirdiği bir ülke yarınlara nasıl hazırlanabilir? Bu üçüncü yıl... Kopya iddiaları, şifreler, kayıp soru kitapçıkları, yanlış hesaplanan puanlar ile geçen... 2010 yılında ÖSYM skandalları ilk başladığında kamuoyunda hayli yankı bulmuştu. Hemen peşinden KPSS’de 500’ün üzerinde adayın soruların tümüne yanıt verdiği anlaşıldı, sınav iptal edildi.. Bunlar ilklerdi; skandallar birbirini kovaladı. Sıralamaya gerek yok, çoğunu biliyorsunuz. 2011 yılı da birçok gencin hayatını karartarak aynı şekilde geçti. Baktık ki ne kimseden hesap soruldu, ne istifa eden, ne özür dileyen çıktı. Bu yıl da farklı olmadı. Ve toplum olarak bu eğitim yolsuzluğuna alışmaya başladık. Öyle ki artık medyadaki sesler bile çok daha cılız. Yanlış hesaplanan bir puan, mağdur gencin tüm yaşamını, geleceğini altüst ederken bunun haber değeri bile artık olmuyor. Tamam kabullendik son 3 senedir yaşananların iktidarın kendi kadrolarını doldurma operasyonu olduğunu... Hiç olmazsa söylesinler bilelim: Kaç kadroya daha ihtiyaçları var? Mevcut sınav sistemine inanan kaç kişi var acaba merak ediyorum. Konuştuğum gençlerin, çocukları sınavlara hazırlanan ailelerin hepsi yılgın. Dü şünün bir; en düşük gelirlisinden, en cahilinden tutun çocuklarının iyi eğitim alması için çabalayan, dershanelere avuç dolusu paralar akıtan ana babalar; daha ilköğretim üçüncü sınıftan itibaren sınavlara odaklanan çocuklar ve iştah kabartan bu sektörün diğer tarafı: dershaneler, özel okullar, vakıf üni Gençler ve Tercihler... versiteleri... Peki ya sonuç? Adaletin artık esamisinin bile olmadığı sınavlar ve çaresiz bu sınavlara hazırlanmaya devam eden çocuklar, gençler... Üniversiteye girmeye hak kazanan gençler şimdi tercihlerini yapma tela şında. Bakıyorum yer gök vakıf üniversitelerin standları ve ilan panoları ile dolu. Sanırım tanıtım için seçtikleri en gözde mekânlar ise AVM’lerin önleri... Şüphesiz onlar açısından doğru seçim: tüketim toplumunun neferlerini en kolay ve zahmetsiz yakalama yeri. Neredeyse tatil köyü konseptiyle dü zenlenmiş göz alıcı kampuslar ön planda. Peki ya eğitimin kalitesi? Bugün Türkiye’deki üniversitelerin sayısı 70’e yaklaştı. Sağda solda ot gibi biten yeni üniversiteler türüyor. Bunların önemli bir bölümü konterjanlarını bile dolduramıyor. Aslında tüm bunlar sistemin tam bir çöküş hali. Çünkü gerek aldıkları eğitimin düşüklüğü, gerekse hayata bakış açıları doğrultusunda “Hiç olmazsa bir diplomam olsun” diye düşünen önemli bir kitle var. Ve onları kendilerine çekmeye çalışan üniversite bozmaları... Turkcell’den 26 markada yarı yarıya indirim Ekonomi Servisi Turkcell’in, marka iş birlikleri sayesinde işletmelere ve çalışanlarına indirimler sağlayan “İşteKazan” programı yenilenerek, 26 markada yüzde 50’ye varan indirim sunmaya başladı. Turkcell’in “İşteKazan” programını oluşturduğu 2010 Nisan’dan bu yana 40 bine yakın işletme yararlandı. 20 milyon liraya yakın indirim kazandılar. Turkcell Kurumsal Pazarlama ve Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Selen Kocabaş, “İşteKazan” programıyla ilgili olarak, ‘İşte Kazan’ı daha çok markada daha fazla fırsatla yeniledik” dedi. Evet yanlış okumadınız. Üstüne basa basa söylüyorum. Gerçekten bilginin gücüne, iyi bir eğitimin, köklü bir okuldan mezun olmanın önemine inanan gençler ve aileleri için ODTÜ Kıbrıs iyi bir fırsat. Şöyle ki: İyi bir öğrencisiniz, harıl harıl sınavlara hazırlandınız. Nasıl bir meslek istediğinizi biliyorsunuz. Amacınız iyi bir devlet üniversitesini kazanmak ya da iyi bir vakıf üniversitesinde burslu okumak. Ancak o ya da bu sebeple, sınavda istediğiniz puanı tutturamadınız. İşte o öğrencilerin ODTÜ Kıbrıs seçeneğini de değerlendirmeleri arasına almalarını öneriyorum. Öncelikle yıllık ücreti Türkiye’deki üniversitelerin yarısı kadar; 12 bin TL dolayında... Bu yıl tüm öğrencilerin burslu okuması kararlaştırılmış... Bir bölümü KKTC’deki ODTÜ aslında bir fırsat. Ama kimler için? yüzde 25, bir bölümü yüzde 50, bir bölümü yüzde 100 burslu okuyacak... Yurt ücretleri 36 bin TL arası... 3 bin dönüm arazi üzerine kurulmuş son derece modern laboratuvar, kütüphane, spor salonu, yurt olanaklarına sahip olan üniversitede bugün her sınıfta 12 öğrenci okuyor... Hocalar Kıbrıs Kampusu tarafından öneriliyor. Ankara’da testlerden geçerek kabul ediliyor... Giriş puanı merkeze göre daha düşük. Ama final sınavları merkezle aynı içerikte olup aynı saatte yapılıyor. Yani ODTÜ Kıbrıs mezunu ile Ankara mezunu arasında bilgi açısından fark yok... Nitekim mezunların yüzde 49’u hemen iş bulmuş, yüzde 32’si yüksek lisansa başlamış yalnız yüzde 19’u askere gitmiş veya iş arıyor. Okulun rektörü Prof. Dr. Turgut Tümer “Ankara’da çok yüksek puanla öğrenci alan ODTÜ’ye giremeyen, isterse çok daha düşük puanla aynı eğitimi KKTC’de alabilir” diyor. Ama nedense pek tercih edilmiyor. Aynı şekilde Kıbrıslı gençler de üniversite eğitimi için Türkiye’deki ve İngiltere başta olmak üzere diğer ülkelerdeki okulları seçerken, burunlarının dibindeki üstelik pahalı olmayan, üstelik ODTÜ kalitesinde eğitim veren bir okulu fazla tercih etmiyorlar? Bu sorunun yanıtı gençlerin “zoru ve kaliteli olanı seçmek yerine kolay olana yönelme tercihlerinde” yatıyor. Ve bu bakış açısı Türkiye’nin tam da eğitim gerçeğini anlatıyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle