10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 TEMMUZ 2012 PAZAR 6 HABERLER Almanya’da görevli Türk imam Çınar, camilerde nasıl para topladıklarını ifadesinde anlattı İmamın itirafları AYKUT KÜÇÜKKAYA Bilime Evet, Evrime Hayır I Bu hafta yurtiçi ve yurtdışından 200’e yakın bilimciyle hükümet İstanbul’da bir toplantı yapacak ve Türkiye’nin bilimdeteknolojide ne yapması gerektiğini tartışacak. Listede kimler var bilmiyorum, ama özellikle ABD’den ünlü bilim insanlarımızın geleceği kesin. Hükümet ne arıyor ve ne istiyor? Şüphesiz, bilim ve teknoloji güçlerini geliştirmek ve ekonomiye bu eksende yenilikçi bir karakter kazandırmak... En halisane yorumumla! Peki bu ne kadar mümkün? İktidarın eğitim ve bilim politikasıyla, böyle büyük bir toplantı niyeti birbiriyle örtüşüyor mu yoksa çelişiyor mu? Bunu irdeleyeceğim ama önce önemi açısından damardan bir fotoğraf çekelim... ??? Ekonomide geri kalmışlığın en önemli belirtileri: Üretemeyip tüketen ülke olma; dış ticaretin ekonomiyi batıracak ölçüde sürekli açık vermesi; üretim için gerekli hammadde, yarı işlenmiş madde, makine teçhizat, kritik değerdeki elektronik, bilgi ve teknolojiyi dışarıdan satın alma... Üstüne üstlük, yatırım/üretim için mali kaynaklarınızın yetersiz olması nedeniyle dışarıdan sermaye ithalatı... Siz ürettiğinizle yetinemezsiniz çünkü ülke ve insanların ihtiyaçları hızla büyüyor ve çeşitleniyor. Üstelik, dünyanın da... İhtiyaçlar da kaliteleşiyor!.. İhtiyaçlara ayak uyduramayan, dahası ihtiyaç yaratamayan bir ekonominin burnu şeyden kurtulmaz... ??? Bu gibi ülkeler, yükte ağırpahada hafif, yani ağır ve ucuz mal ve hizmet üretir ve satar. Dışarıya diyelim ki bir ton mal sattınız. Getireceği kazanç, tabii ki içindeki malın değerine bağlı. Mesela LCD ekranları, yüksek teknoloji cep telefonları ve bilgisayar çipleri ise, tablet ve yüksek teknolojik minik fotoğraf çekiciler ise sistemleri çalıştıran bilgisayar yazılımları ise, tıbbi görüntüleme cihazları gibi yüksek (ve pahalı) teknoloji içeren mal ve hizmetler ise, keyfiniz yerinde sayılır; bu üretim biçimini sürekli geliştirdiğiniz ölçüde hep “su üzerinde” kalırsınız. Ama, örneğin buzdolabı pazarını ele geçirerek büyük katma değer ve büyük sermaye yaratamazsınız... Bu pazarda da sürekli yenilikçi, ARGE’ci olmak zorundasınız. Katma değeri ve kazancı buradan sağlayabilirsiniz. TV’nin ana katma değerini oluşturan LCDOLE ekranlar ve benzeri yüksek teknoloji parçalarını üretmeyip tamamen dışarıdan satın aldığınız için, Avrupa TV pazarını ele geçirmek de övünülecek bir şey değildir. Olayın balını, satın aldığınız ülkeler yer! Bizim patronlar, yeni teknolojileri geliştirmeye soyunmazlar. Onlar hemen para kazanıyor mu kazanmıyor mu, görmek ister. 1 milyarı dolar arsaya yatırıp, iş, alışveriş merkezleri ve “rezidans”lar üretip satmak, en basit ve sıradan hesap kitap yapma alışkanlığıdır. Bu nedenle ülkenin boyu uzamaz. Devletin de uzun vadeli ulusal bilimteknoloji ve ekonomi politikaları olmadığı için, ülke basit mühendislik işleri (inşaatlar dahil!) çemberinde çırpınıp durur... “Türkiye bu çemberi kırabilir mi?”ye girmeden önce, bir önemli nokta daha: ??? Dünyada ekonomik eksenin batıdan doğuya kaymasının temel nedeni, Güney Kore, Çin, Hindistan ve diğer Güneydoğu Asya ülkelerinde emeğin ucuz olması değildir. Buralarda bilim ve teknolojide yaşanan büyük atılımdır. Çok planlı ve programlı teknoloji geliştirme ulusal politikalarını titizlikle ve yıllardır uyguluyorlar. Ekonomilerinde bu temelde büyük değişim ve dönüşüm gerçekleştirdiler. Bu ülkelerin yarattığı ve sunduğu avantajlar Batı’nın üretimini çekti. ABD ve AB’de örneğin spor malzemeleri üreten fabrika kaldı mı, bilmiyorum! Küreselleşme bu anlamda şu demek: Sermaye, mali kaynak ve hatta teknolojinin, dünyada en avantajlı ülke ve pazarlara kayması! Çin ve Hindistan’ın 2.5 milyara yakın nüfusunun yarattığı büyük pazar, Batı’nın sermaye ve teknolojik göçü için cazip bir nedendi. Yineliyorum: Doğu’da bilimsel ve teknolojik gelişen altyapı ve çok yetişkin, yetkin bilimsel işgücü olmasaydı, büyük atılım gerçekleşmezdi. Olacak olan şudur yakın gelecekte: Ücretler Doğu’da yükselecek; küresel üretim bu kez, giderek gelişmekte olan ucuz Afrika’ya kayacak... Türkiye kendisine nasıl bir çıkış arıyor? ??? Başbakan’ın ve ilgili bakanların, önümüzdeki perşembe ve cuma günleri İstanbul’da yurtiçi ve yurtdışından bilim insanlarımızla geniş bir toplantı yapacak olması, bir arayış içinde olduklarının göstergesidir. Zaten bu hükümet çevrelerinde 35 yıldır, kritik teknolojilere dayalı bir ekonomik üretim olmadan, dış ticaret açığı korkulu belasından kurtulamayacakları düşüncesi gelip gidiyor... Bu aslında ülke için iyi bir şey! Kötü olan ise... Bu iktidarın eğitim ve bilim politikalarıyla, böyle bir niyet olsa bile, bu amaca ulaşamayacağıdır... Nedenini yarın yazacağım. M A H K E M E : S A A D E T Z İ N C İ R İ N İ N D E L İ L İ Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, Almanya’da yaşayan Mevlüt Dilek adlı yurttaşın YİMPAŞ Holding AŞ ile yeşil sermaye şirketinin patronu Dursun Uyar’a karşı kazandığı davanın gerekçeli kararında önemli bir itirafa yer verdi. Berlin’de Mevlana Camii’nde din görevlisi olarak görev yapan Muharrem Çınar camilerde YİMPAŞ adına para topladığını itiraf ederek “Vatandaş ile YİMPAŞ arasında köprü vazifesi yaptığını” açıkladı. “Vatandaş hisse alırken YİMPAŞ grubunun hangi şirketinden aldığını pek bilmiyordu” diyen imam Çınar, tanıklık ifadesinde, “Benim hisse devri yapabileceğim yönünde şirketin yönetim kurulu başkanı Dursun Uyar’ın yazılı belgesi mevcut idi” dedi. “İmamın itirafları” mahkemenin gerekçeli kararında, “Tanık Muharrem Çınar’ın beyanları şirketin işleyişi, sevk ve idare usulü ve hisse devri konusunda faaliyeti açısından önemli bulunmuştur. Şirket yatırım düşüncesi olan bir anonim şirketten ziyade sıcak para akışına dayanan bir saadet zinciri şeklinde çalışmaktadır” tespiti yapıldı. 19 Haziran 2012 tarihinde YİMPAŞ Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi gerekçeli kararında yer verdiği bu itirafları şöyle değerlendirdi: “Tanık Muharrem Çınar’ın beyanları şirketin işleyişi, sevk ve idare usulü ve hisse devri konusunda faaliyeti açısından önemli bulunmuştur. Tanığın hisse devretmeye yetkisi bulunmadığı gibi tasarruf sahipleri hangi şirketten hisse aldıklarını bile bilmemektedirler. Şirket yatırım düşüncesi olan bir anonim şirketten ziyade sıcak para akışına dayanan bir mağduruna ulaştırılan gerekçeli karara göre YİMPAŞ Holding AŞ ile şirketin patronu Dursun Uyar’ın, Mevlüt Dilek’e 28 bin 800 TL’yi faiziyle birlikte geri ödemesine hükmedildi. Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne “2011/616 sayılı dosyayla” ulaşan ve gerekçeli kararda yer alan din görevlisinin itirafları özetle şöyle: Şirketin evrakları bende kalıyordu Ben Berlin’de Mevlana Camii’nde din görevlisi olarak görev yapıyordum. Vatandaşla irtibata geçiyor onlarla şirket arasında köprü vazifesi yapıyordum. Oradaki Türk vatan saadet zinciri şeklinde çalışmaktadır. Yöneticiler basiretli bir tacir gibi hareket etmemekte, kanunun emredici hükümleri ihlal edilmekte, kayıtlar usulüne uygun tutulmamakta, hissedarlara yeteri kadar bilgi verilmemekte, dini ve milli duygular kullanılarak çok kısa zamanda yüksek meblağlarda para toplanmaya çalışılmaktadır. Bütün bu hususlar mahkememizin kanaatini teyit etmekte olup davacıların davalarını ispat edici mahiyettedir.” selerini devretmek isteyen vatandaşlar devir için müracaat ediyorlar, biz de şirketi temsilen bu hisseleri başkalarına devrederek vatandaşa paralarını ödüyorduk. 2001 yılından sonra Türkiye’deki krizi bahane ederek ödeme yapamayacaklarını söylediler. Benim gibi din görevlileri de vardı Benim hisse devri yapabileceğim yönünde şirketin yönetim kurulu başkanı Dursun Uyar’ın yazılı belgesi mevcut idi. Benimle birlikte başka bir arkadaş benim çalıştığım gibi çalışıyordu, Ahmet Aksak idi. Kendisi Yozgatlı olup Yozgat’ta tanınıyordu. Bu arkadaş da bir camide çalışıyordu. Şirket yöneticileri gizledi İşte o itiraflar daşları hisse almak istedikleri zaman paralarını bana veriyorlar, ben de götürüp şirkete verip hisse alıyordum. Şirketin evrakının bir kısmı bende kalıyordu buna mukabil şirket de bana masraflarımı ödüyordu. Gayrimenkulleri satıp hisse aldılar Almanya’da bulunan vatandaşların Türkiye’de gayrimenkulleri vardır ve problem yaşarlar. Vatandaşlar Türkiye’deki gayrimenkullerini satarak hisse aldılar. Avrupa’daki birikimlerini yatırarak hisse aldılar... Parayı vatandaştan alıp vatandaşa veriyordum Ben hisse aldığım zaman kâr payı yüzde 2021 oranında idi. 2001 yılına kadar his Şirket yöneticileri vatandaşa kâr/zarar ortaklığı ile çalıştıklarını fakat şu ana kadar hiç zarar etmediklerini söylüyorlardı. TTK’ye göre hisselerin geri alınamayacağını söylemiyorlardı. Hisse devri olarak verilen belgelerde de bu yönde bir ibare yoktu. Şirket idarecileri bir şirket zarar ederse başka bir şirketten telafi edeceklerini söylüyorlardı. Camiler sadece ibadet yeri değildi Camiler bizdeki gibi sadece ibadete mahsus değil, ayrıca bir sosyal merkez gibi idi. Bir bölümünde çay ikramı yapılır, fakat ayakkabı ile girilmezdi. Türk vatandaşlarına açık olduğu gibi Alman vatandaşlarına da açıktı, hatta Alman ortaklarımız bile vardı. Yurttaş hangi şirketten hisse aldığını bilmiyordu Vatandaş hisse alırken YİMPAŞ grubunun hangi şirketinden aldığını pek bilmiyordu. YİMPAŞ’tan aldığını biliyordu; o an yanımızda hangi hisse senedi varsa onu vatandaşa veriyorduk ya da merkezden bize telefon açıp misal YİMPAŞ Gıda’dan hisse vermeyin, diğer başka şirketlerden hisse verin gibisinden talimat geliyordu. Ortak YİMPAŞ şirketler grubunun herhangi bir şirketini tercih edemiyordu. ENGELLİLERDEN GÜL’E VETO ÇAĞRISI Türkiye Sakatlar Derneği ve Özürlüler Vakfı, kamu kurum ve kuruluşlarının engellilerin kullanımına uygun hale getirilmesi amacıyla 7 yıl önce çıkarılan yasanın 2015 yılına ertelenmesini Saraçhane’deki İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) önünde protesto etti. “Engellilere ev hapsi” olarak niteledikleri yasayı protesto etmek için İBB önünde toplanan engelli yurttaşlar ve yakınları, “Süreyi uzattın, yaşam alanımı daralttın”, “Süreyi uzatma ömrümüzü kısaltma”, “Uzattıkça hükümet, bitmeyecek bu mahkumiyet” yazılı pankart ve dövizleri taşıdılar. Grup adına açıklama yapan Türkiye Sakatlar Derneği Genel Başkan Yardımcısı avukat Turan Hançerli, 5378 Sayılı Yasa’da yapılan değişikliğin Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmesini isteyerek, son 7 yıl içinde sorumlular defalarca uyarılıp göreve davet edilmesine rağmen, kamu hem uygulama hem de denetim yönünden görevini yapmadı. Özel kesimin yanlışlarına ise göz yumdu. Devlet engellilere karşı açık bir şekilde ayrımcılık suçu işledi, işlenmesine sessiz kaldı” diye konuştu. ‘İHALEYE FESAT’ İDDİASINA 25 TUTUKLAMA ELAZIĞ (AA) Elazığ Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince düzenlenen operasyonda gözaltına alınan, aralarında kamu görevlilerinin de bulunduğu 47 kişi, Emniyet’teki sorgularının ardından savcılığa sevk edildi. Aralarında 3 kamu görevlisi ile kuru gıda firmalarının sahiplerinin ve yetkililerinin bulunduğu 25 kişi, çıkarıldıkları mahkemece “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, bu kapsamda ihalelere fesat karıştırmak, taahhüt edilen malın teslimine fesat karıştırmak ve resmi belgede sahtecilik” suçlarından tutuklandı. Diğer 22 kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Şüphelilerin, 7 ilde yapılan kuru gıda ihalelerinde, ihalelerin yaklaşık maliyetlerini önceden öğrenerek danışıklı teklif verdikleri iddia edildi. Fotoğraf: ESEN DEMİR AKP İLE İLGİLİ İDDİALARI YANITLADI: Kurtulmuş: HSP itibarsızlaştırılıyor KONYA (AA) HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, AKP’ye katılacağı iddialarına ilişkin yaptığı açıklamada, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sözleriyle birlikte iktidar partisinin içerisinde bir süreç başladığını söyledi. Kurtulmuş, “Bu süreç AK Parti’nin içerisinde konuşulan bir konuyu esas alarak, bazı kişiler süreci Numan Kurtulmuş’u ve HAS Parti’yi itibarsızlaştırma şekline dönüştürmeye çalıştılar” dedi. Kurtulmuş, İlmen beldesindeki Organik ÇilekKiraz Kültür Festivali’ne katılmak için Konya’ya geldi. Kurtulmuş, AKP’ye katılacağı iddiası ile ilgili açıklamalarda bulunarak doğruları söylediklerini ve doğru yapılan hususlarda hükümete destek olduklarını belirtti. Kurtulmuş, fikirlere, yöntemlere dayalı bir siyaset izlediklerini dile getirerek, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sözleriyle birlikte iktidar partisinin içerisinde bir süreç başladığını söyledi. Kurtulmuş, “Bu süreç AK Parti’nin içerisinde konuşulan bir konuyu esas alarak, bazı kişiler süreci Numan Kurtulmuş’u ve HAS Parti’yi itibarsızlaştırma şekline dönüştürmeye çalıştılar. HAS Parti’yi itibarsızlaştırmaya kimsenin gücü yetmez. Herkes de haddini bilsin” diye konuştu. Hiçbir kurumdan iletilen talep olmadığını ifade eden Kurtulmuş, “Benim de bu meseleyle ilgili bilgim, iktidar partisinin Merkez Yürütme Kurulu’nda bu konunun konuşulmuş olmasıdır” dedi. İMAM HATİP’E DÖNÜŞTÜRÜLEN OKUL İÇİN İMZA ‘Eğitim hakkımızı almayın’ İstanbul Haber Servisi Okullarının imam hatibe çevrilmesi kararının iptal edilmesi için imza toplayan Öğretmen Zekeriya Güçer İlköğretim Okulu velileri, dün de bir basın toplantısı düzenledi. Kartal’daki Diva Restoran’da gerçekleştirilen basın toplantısında, okulun imam hatibe dönüştürülme kararı alınırken hiçbir teknik çalışma yapılmadığı ve okul yönetimi, veliler, okul aile birliği ve mahalle sakinlerinin görüşlerinin alınmadığı belirtildi. Açıklamada, okulun kapanması durumunda ailelerin çocuklarını göndereceği yürüme mesafesinde başka okul olmadığına dikkat çekilerek şunlar kaydedildi: “Bu da İstanbul’da Kartal’ın merkezinde bir yerde taşımalı eğitime yol açacaktır. Bizim için yeni bir yük ve maliyet oluşturacaktır. Mahallemizde imam hatip okuluna ilişkin talep yoktur. Herkes istediği eğitimi almakta tabii ki serbesttir. Ama bu, bizim eğitim hakkımızı engelleyerek olmaması gerekir. Şu ana kadar yaklaşık 5 bin 400 imza il milli eğitime teslim edilmiştir.” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle