Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 TEMMUZ 2012 PAZAR 12 PAZAR YAZILARI Sağlıklı nardan U domates fabrikasına Tebriz’in rüzgârları... K ışın dişlerinizi takırdatan rüzgâr, sıcak havalarda adeta hayat kurtarıyor. İran’ın üçüncü büyük şehri, Doğu Azerbaycan eyaletinin merkezi Tebriz, rüzgârıyla meşhur. Usulen taktığım başörtü, gevşek bağlamış olmama rağmen sıkıyor beni, tam o sırada bahçedeki güllerin kokusunu bizden yana taşıyan esinti “şükür” dedirtiyor. Tebriz’de, Türkiye’den gelenlere gösterilen misafirperverlik ve sevgiyi anlatmaya ise cümleler yetmez. İstanbul, Antalya ve İzmir’den bahsedince, “cennet vatan”dan söz ediyormuşçasına gözleri parlıyor insanların. İranlı Azerilerin Türkiye ve Türkiyelileri bu kadar yüksek bir yere koymalarının nedeni, onları yıllardır ezen Fars milliyetçiliği. İran’ın 70 milyonu aşan nüfusunun neredeyse yarısı Türk kökenli. Ülkede, en yüksek makamda oturan dini lider Ali Hamaney dahil yönetici elit içinde çok sayıda Azeri bulunuyor. Üstelik tarihinde Safeviler, Kaçarlar gibi Türk hanedanlar olmasına rağmen Azeriler ikinci sınıf vatandaş olmaktan kurtulamamış. Yüksek lisansını Ankara’da yapan Zeynep (26) bize, Tebriz Kalesi’nden (Arge Tebriz) bugüne kalanları gösteriyor. Deprem yüzünden bir bölümü yıkılmış olan kalede restorasyon var ama özensizlik gözden kaçmıyor. Kalenin hemen yanında ise onu gölgede bırakan devasa modern bir külliye var. Zeynep, Tahran’ın Tebriz tarihini yok ederek, resmi ideolojiyi egemen kılma çabasının bir örneği olarak gösteriyor bunları. Tebriz’de, 20. yy’da yaşamış ünlü şair Şehriyar’ın adını taşıyan tarihi kahveye ocağıydı; 1906’da İran Merşrutiyet Devrimi’ni tetikleyen gösteriler uğruyoruz her gün. Kadim bir Tebriz’de başlamıştı. Zaman makinesini hamamdan bozma bu kahvede, hem hızla döndürüp 1970’li yıllara arkadan gelen Azeri müziği, hem suyun geldiğimizde, Azeriler, “Şah’tan sesi hem de taşların serinliği insana sonraki yeni rejimde belki eşit huzur veriyor. Molalardan birinde, muamele görürüz” umuduyla Brenda Shaffer’in “Sınırlar ve monarşinin yıkılması için canla başla Kardeşler/İran ve Azerbaycanlı uğraştılar. İslam Devrimi’nin bütün Kimliği” isimli kitabına göz atıyorum. etnik gruplar arasında eşitlik temelli Tebriz, 11. yüzyıldan 1920’lere kadar sloganları ve İslamın evrenselliği İran’ın başlıca ticaret merkezi olmuş. üzerindeki vurgusu, etnik azınlıkların Şehre, 10. ve 11. yüzyıllar arasında çoğunun yeni rejimde Farslarla eşit Selçuklu yönetimi altındayken Oğuz konumda olacaklarına Türkleri akın akın göç etmiş. inanmalarına yol açtı. On beşinci yüzyılda başkent TEBRİZ Devrim sürecinde yer alan olan Tebriz’e Karakoyunlu ve çok sayıda Azerbaycanlı, Akkoyunlu Türkmen itirazlarını kendi dillerinde hanedanlıkları zamanında da seslendiriyor ve toplu Türk akınları devam etmiş. Fars etnik haklar talep kaynakları ise bölgenin 10. ediyordu. Tebriz yüzyıla kadar temelde Fars olduğunu iddia ediyorlar. GÜL ATMACA Üniversitesi, bu dönemde en ateşli rejim karşıtı Yoğun bir Türk ve Arap faaliyetlerin bazılarının aleyhtarlığı içeren ve Ari ırk odak noktasıydı. Şah’ın ülkeyi terk olma iddiasındaki Fars milliyetçiliği, etmesinden hemen sonra İran’da geneli Azerilerin “İran’ın Moğollar azınlık dillerinde olan birçok yeni yayın tarafından işgal edildiği dönemde ortaya çıktı. Şah, 16 Ocak 1979’da dilleri zorla Türkçeleştirilen özbeöz İran’ı terk etti. Ertesi gün, Azerbaycanlı İranlılar” oldukları teorisini eylemciler, hızla dönemin ilk Azeri savunuyor. Pehlevi hanedanının gazetesi (gazete Farsça kurulmasından itibaren resmi makaleler de içeriyordu) ideoloji haline gelen bu “Çeşmi mur o olan Ulduz’u düşünce Şah’ın devrilmesinden payu mar o nane yayımlanmaya başladı. sonra da etkisini sürdürüyor. molla kes nedid” Ulduz’un hızlı bir Üstelik Pehlevi hanedanının Türkçesi: şekilde yayımlanması, kurucusu Rıza Şah’ın annesi “Karıncanın etnik temelli taleplerin de, gelini Farah Diba’nın gözünü, yılanın önceden mevcut annesi de Türk... ayağını, mollanın olduğunu ve çoğu Eski bir ticaret merkezi olan ekmeğini kimse Azerbaycanlının Tebriz, 20. yüzyılın ilk görmemiştir.” devrimin kendilerine çeyreğinde devrimin faaliyet özgürlük getireceğini düşündüğünü gösteriyor. Ancak, İslam Cumhuriyeti’nin ülkede tam hâkimiyet sağlamasıyla birlikte yayın politikası sertleşti. Tebriz’de en popüler yayınlardan biri sol fikirli Yoldaş gazetesiydi. Bu gazetenin dağıtımı Devrim Muhafızları tarafından durduruldu. İslam Devrimi’nin etnik dillerin kullanımı üzerindeki yasağı sona erdirmemesi, Tebriz’deki isyanı sert bir şekilde bastırması ve Humeyni’nin Azerilerin dini lideri Ayetullah Muhammed Kazım Şeriatmedari’ye yönelik tavrı hayal kırıklığını daha da derinleştirdi. Bugüne dönersek, Tahran’daki yönetim, Azeri halkının güç kazanıp Azerbaycan’a katılmasından ya da bağımsız bir devlet haline gelmesinden korkuyor. Ekonomik olarak gelişmesine izin verilmiyor. Okullarda Farsça dışında başka dile izin yok. Azerice televizyon kanalı yok, gazete ya da dergi çıkmıyor. Az sayıdaki Azerice kitap ise çok sıkı bir denetimden geçiyor. İran’ın genelinde olduğu gibi Azeri bölgesindeki gençler de mutsuz. Çanak antenlerle Türkiye’yi de dünyayı da izliyorlar. Baskıcı rejim ile ekonomik sıkıntılar onları bunaltmış durumda. Bize özenmeleri ya da “kurtarıcı” gibi görmelerinin bir nedeni de bu. Biz ise onlara “uzaktan davulun sesi hoş gelir” atasözünü hatırlatıyoruz gülümseyerek… * “Sınırlar ve Kardeşler/İran ve Azerbaycanlı Kimliği”, Brenda Shaffer, Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2008 atmaca.gul@gmail.com dağ denilince öyle büyük ve luslararası 10. Üzümsü yüksek alanlar akla gelmesin. Meyveler ve Süper Hollanda zaten düz bir ülke. Meyveler Konferansı’na Yıllar önce doktora sonrası katılmak üzere Hollanda’nın araştırma çalışmalarımı Maastricht şehrine gideceğiz. yaptığım Wageningen’de en Maastricht, Hollanda’nın en yüksek tepenin yüksekliğinin eski şehri. Amsterdam’dan 6000 mm. olduğunu sonra en çok turist çeken (20 Hollandalılar söylüyordu. milyon) yerleşim yeri. Şehrin Hollandalılar tepe eski binalarını, belediye yüksekliklerini milimetre ile binasını ve kiliselerini ölçüyorlar. gördükten sonra neden bu Şatoda kaya içinde oyulmuş kadar ilgi çektiğini mağara dehlizlerinde yemek anlıyorsunuz. Huzurlu, yiyeceğiz. Her tarafa küçük telaşsız bir şehir. THY’nin pazar uçağı ile önce Brüksel’e masalar konmuş. Hemen her mağara dehlizinin girişine ve oradan da 120 km. yemekler dizilmiş, herkes uzaklıktaki Maastricht’e kendisi alıyor. İçkiler için de varıyoruz. Otelimiz hemen ayrı stantlar açılmış. büyük konferans Dünyanın her yanından gelen kompleksinin yanında. insanlarla sohbetler ediyoruz. Konferansta blueberry (mavi Türkiye ve asıl olarak da yemiş), çilek, yabanmersini ve böğürtlenden, süper meyve İstanbul hemen herkesin dilinde. Herkes İstanbul’u olarak da adlandırılan nara görmek istiyor. Görenler bir kadar çok çeşitli meyvelerin üretimi, işlenmesi ve daha çok daha gelmeyi planlıyor. Artık Türkiye’den gelmek, da insan sağlığına etkileri İstanbul’dan gelmek ayrıcalık tartışıldı. Meyveleri süper böyle uluslararası yapan, içerdiği sağlığa yararlı toplantılarda. Daha şimdiden bioaktif maddelerce çok 2018 yılında İstanbul’da zengin olmaları. Meyvedeki yapılacak olan Uluslararası bioaktif maddeler yeterli Horticulture Kongresi’nden miktar ve sıklıkta bahsediyorlar. En az 3 bin alındıklarında insan kişinin katılacağı konferansı vücudunda kanser, kalp ve herkes heyecanla bekliyor damar hastalıkları gibi birçok gibi geldi bana. hastalıktan koruyucu etkiye sahip. Bu nedenle günde 400 Konferansın üçüncü günü grama kadar bu meyvelerden çeşitli gezilere ayrılmış. Biz veya bir bardak meyve inovasyon gezisini seçiyoruz. suyunun tüketim Sabah erkenden otobüsle önce önerilmektedir. Konferansa bir domates üretim serasına, 34 ülkeden 340’a yakın bilim pardon fabrikasına adamı katıldı. götürülüyoruz. Toplam 25 bin Bu meyveler içerisinde nar m2 kapalı alanı olan domates özel bir konuma sahip. üretim alanı bir seradan Konferansta yaptığım ziyade gerçekten bir domates konuşmada da narın insan üretim fabrikasını andırıyor. sağlığına ne kadar yararlı bir Domates fideleri meyve olduğunu ve önce 3050 cm. MAASTRICHT boyunda taşyünü işleme teknolojisindeki son içine dikiliyorlar gelişmeleri anlattım. ve her hafta 30 Hemen her ülkeden cm büyümeleri gelen bilim sağlanıyor. adamları, kendi Domates kökleri ülkelerinin süper MEHMET PALA ise besleyici meyveleri mineral ve diğer konusunda konuştu. besin öğelerini Nar ve vişne Türkiye için çok taşıyan su ile damlatma önemli. Hem halkın sağlıklı yöntemiyle besleniyor ve beslenmesinde ve hem de toprak kullanılmıyor. ülkemiz ekonomisi için büyük Domatesler ürün vermeye önem taşıyor. Ne diyeyim, nar başlayınca meyveden alınan yiyin, nar suyu için, sağlıklı dalları kopartılıyor ve böylece kalın. domates bitkisi sürekli Uluslararası toplantılar bir uzuyor. Bir yıl sonra bu ülkenin hep en güzel şehrinde parmak kalınlığındaki ve iklimin en uygun olduğu domates bitkisi 13 metreye zamanlarda düzenlenir. kadar uzamış oluyor. Maastricht belli başlı Domatesin en üst iki havaalanlarına uzak. metresinde yaprakları var ve Ulaşımda sıkıntı verse de buralardan domatesler güzelliği ile çekiciliğini olgunlaştıkça toplanıyor. koruyor. Tüm bilimsel Aynı zamanda da dalları toplantıların en önemli yanı kopartılıyor, böylece çıplak sunulan bildirilerden öte asıl kalan bitki gövdesi sera aralar, yemekler ve gezilerdir. içinde kurulu düzeneklere Çünkü bu konferanslarda yeni dolandırılıyor. Domates dostlar edinilir, yeni yerler bitkisinin böyle uzun bir görülür ve yeni tatlar tadılır. gövdeye sahip olmasına Konferansın ilk akşamında insan şaşırmaktan kendini Maastricht’in 1664 yılında barok mimari stiliyle yapılmış alamıyor. Tarımda kullanılabilecek en ileri belediye binasındaki açılış teknolojileri bilinçli olarak resepsiyonu var. Küçüksu kullanıyorlar. Ürettiklerini Kasrı gibi her odasında de nasıl şömine olan, tavanları ve duvarları resimlerle süslenmiş değerlendireceklerini biliyorlar. Domateslerin bu bina, şehrin tam ortasında. renk ve şekillerinin albenisi Belediye Başkanı, yüksek, ancak tat ve kokuya Maastricht’i, Avrupa’nın gelince sınıfta kalıyorlar. kalbi olarak en eski Hollanda Tüm üretimin yüzde 70’i şehri diye tanıtıyor. Almanya’ya ihraç Maastricht bu eskiliği ile ediliyormuş ama Avrupa antik eşya pazarının Almanların bu domateslere da önemli bir merkezi tatsız olmalarından dolayı konumunda. Resepsiyondan “su domatesi” dediklerini sonra akşamı, Afganlıların biliyoruz. Türkiye’de de işlettiği bir Türk lokantasında domateslerin tadı o kadar iyi açlığımızı gidererek değil. Çocukluğumuzda tamamlıyoruz. yediğimiz şekli bozuk ama Konferansın gala yemeği tadı, kokusu iyi domatesleri Maastricht’in 15 km. özlediğimi söyleyebilirim. uzağındaki Neercanne İstanbul’a dönerken sahip şatosunda düzenlenmiş. Hoş olduğumuz toprakların bir havada bahçesine değerini, insan varlığımızı girdiğimiz şato 1680 yılında ve daha ne kadar hızlı yapılmış. Belçika sınırına gelişebileceğimizi yakın Jekerdahl vadisinde bir tepeye kurulmuş olan Chateau düşünüyorum. Toplumun, Neercanne’ın 17. yüzyıl barok ülkenin refahı ve huzuru bahçeleri, güzelliği ile insanın için neden asıl sorunlarımız üzerinde değil de önemsiz dikkatini çekiyor. Bu tarihi konulara odaklandığımızı yapı UNESCO tarafından da çözmeye çalışıyorum. Dünya Mirası (World Heritage Site) olarak ilan mpala@superonline.com edilmiştir. Hollanda’da tepe, Odeon Meydanı’ndaki 1700 çıplak B Medya Kara Panter’in peşinde B undan tam 79 yıl önce Ülkenin gazeteleri günlerce Kara İsviçre’de ilginç bir olay Panter haberleriyle çıktı. O yaşandı. 1933 yılının Ekim günlerde konuyla ilgili yaklaşık ayında, Zürih Hayvanat 800 tane haber ve makale Bahçesi’nde olağan dışı bir yayımlanmıştı. Bunların içinde hareketlilik vardı. Ziyaretçilerin yabancı gazetelerde çıkan ilgi odağı bir panter, önce kendine haberler de vardı. Panter, çizgi ayrılan alanı, sonra da hayvanat romanlara konu oldu. Ressamlar bahçesini çevreleyen güvenlik karda yürüyen Kara Panter duvarını aşarak kaçtı. tabloları yapmaya başladı. Kayıplara karışan panterin dikkat Uzmanlar radyoda saatlerce çekici bir özelliği vardı. Sarı hayvanın özelliklerini anlattı. gözleri, bembeyaz sivri dişleri Panter haberleri gazetelerin dışında bütün vucudu siyahtı. tirajlarına kısa sürede yansıdı. Haber kısa sürede yayıldı. Firari İçinde Kara Panter haberi geçen panter nedeniye kentte güvenlik gazeteler satışını artırırken, önlemleri artırıldı. Zürihlilerde konuya uzak kalmayı tercih eden korkuyla karışık heyecanlı bir ciddi gazetelerin tirajı düşüyordu. bekleyiş başladı. İnsanlar bir Meraklı halkın ZÜRİH süre sokağa çıkmaya yakın ilgisi çekindi. Kenti çevreleyen nedeniyle bu orman dururken panterin haberlerin ardı yerleşim alanlarını ziyaret arkası kesilmedi. etmesi düşük bir olasılık Köpek izlerini olsa da aileler çocuklarını panter iziyle sokağa salmadı. Ertesi gün, REMZİ GÖKDAĞ karıştıranlara, “Kara Panter Zürih bahçesinde sokaklarında” manşetiyle panteri çıkan gazeteler de fitili gördüğünü iddia edenler katıldı. ateşlemeye yetti. Panterin Dağlarda hareket eden siyah bir bulunması için avcılar alarma hayvandan söz edenler de geçti. Ölüm makinesi olarak çoğunluktaydı. Halk medyayı, tanımladıkları hayvan, görüldüğü medya da halkı tahrik edip durdu. Kara Panter’in firari yaşamı uzun yerde vurulacaktı. Ülkede o güne sürmedi. Soğuk hava şartlarına iki dek görülmemiş bir av partisi başladı. Dağ taş iz sürüldü. Ancak aydan fazla dayanabilen tropikal hayvanın yolu Zürih ile St. Gallen önlerinde ciddi bir engel vardı. arasındaki ormanlık alanda ağaç Havalar soğumaya başlamıştı. kesen bir işçiyle kesişti ve panter Panterin dondurucu kış şartlarına yenik düşeceği tahmin ediliyordu. işçi tarafından öldürüldü. 17 Ocak 1934 günü gazeteler Kara Arama çalışmalarından bir sonuç Panter’in öldürüldüğü haberini alınamadı. Karla kaplı beyaz manşetlerine taşımıştı. Panter doğada kapkara bir panterin iz haberleri bir süre daha devam bırakmadan, kimseye ettikten sonra sona erdi. görünmeden yaşamayı başarması Bugünlerde yeni bir “Kara “Kara Panter efsanesi”nin Panter olayı” daha yaşanıyor. oluşmasına katkıda bulundu. Nereden çıktığı belli olmayan bu haberler bir anda çok satan gazetelerin sayfalarında ve internet sitelerinde yer buldu. Henüz efsane haline gelemedi ama medyanın bu konudaki “çalışmaları” devam ediyor. Birkaç görgü tanığının ifadesiyle konu gündemden düşmüyor. Haberler birbirinden çekici Kara Panter fotoğraflarıyla süslenip gazete sayfalarında yerini alıyor. Birkaç kişi panter için ormanda tuzak bile kurmuş. Bazı bölgelere harekete duyarlı kameralar yerleştiriliyor. Panterle karşılaşılması durumunda neler yapılması gerektiği ayrıntılarıyla anlatılıyor. Uzmanlar panterin tekrar nerede görülebileceği konusunda tahminler yürütüyor. Ancak bugünkü hikâyenin 79 yıl önce yaşanan olayla önemli bir farkı var. 1934 yılında ortada gerçek bir Kara Panter vardı ve yaklaşık üç ay karla kaplı ormanlarda yaşam mücadelesi verdi. Bugün ise ortada bir panter yok. İnsanlar Kara Panter’i gördüğünü iddia etse de ortada elle tutulacak bir kanıt yok. Yetkililer denetimleri altında bulunan herhangi bir hayvanın kayıp olmadığını açıklamaya devam ediyor. Ancak bu açıklamalar uzun paragraflı zorlama haberlerin en alt satırlarında kısaca yer alıyor. Gazeteler 79 yıl öncekilere benzer başlıklarla çıkıyor. Medyanın olağanüstü çabasıyla, üstelik haberin gerçek kahramanına bile ihtiyaç duyulmadan yeni bir efsane yaratılıyor. Bu hikâye size bir şeyler hatırlatıyor mu? remgok@gmail.com öylesine çılgın bir alanda binlerce kişi projeyi, çarpıcı bir vücutlarına boya sürdü. sanat olayını adım Sabah olurken çıplak 1700 adım izleyip yaşamak ve kişi Odeon fotoğraflamak herkese Meydanı’ndaydı. Bu nasip olmaz. Geçen hafta müthiş organizasyonda cuma günü sabahın erken izinsiz fotoğraf çekmek saatlerinde Münih’in ünlü yasaktı. Bir yolunu bulup Odeon Meydanı ile ulusal sıvışarak (!) basın tiyatronun bulunduğu Max mensuplarının bulunduğu Joseph Meydanı’nda 1700 özel alana geçtim. Odeon çıplak insan vücutlarına Meydanı’nın karşısındaki kırmızı ve altın yaldız Feldherhalle (generallerin sürerek ünlü sanat salonu) olarak bilinen fotoğrafçısı Spencer anıtın önünde kırmızıya Tunick’e poz verdi. boyanmış yığınla insan Binlerce insanın sanat toplanıp poz verdi. Olay aşkına soyunup bir kültür müthiş idi. Sanat etkinliği yaratmasına ne tarihçilerinin denir? Tek çok iyi bildiği MÜNİH kelime ile bu generallerin çılgınlık! salonu olarak Binlerce insanı bilinen anıt 19. bir araya yüzyıldan getirerek çok kalma olup çarpıcı Hitler’in enstalasyonlar 1923’teki EROL ÖZKAN yaparak ünlenen başarısız darbe Amerikalı girişiminde fotoğrafçı Spencer Nazi birliklerinin buluşma Tunick’in adını yeri olarak tanınır. duymuşsunuzdur, ya da Münih’in en ünlü rokoko fotoğraflarını sarayı olan Preysing’in görmüşsünüzdür. Tunick, yakınında bulunan bu yapı 47 yaşında bir sanat işte günümüzde böyle fotoğrafçısı. 1992 yılından sabahın köründe müthiş bir beri yaptığı çalışmalarla sanat olayına şahit tanınıyor. Dünyanın pek olmuştu. Spencer Tunick çok köşesinde binlerce sıradışı, çılgın bir adam! çıplak insanın toplu Elindeki megafonla bir fotoğraflarını çeken sanatçı merdiven üzerine çıkıp bu defa Bavyera Devlet sevimli konuşan, ikna edici Operası’nın 2012 yılı opera ve becerikli bir büyücü o. sezonunun tanıtımı için Böyle bir sanatçının Münih’e gelmişti. çabasına hayran olmamak Ünlü besteci Richard imkânsız. Wagner’in “Ring des Odeon Meydanı’ndaki Nibelungen” adlı eserinde çalışmanın ardından iki yer alan bazı motifleri altın adım ötedeki Max Joseph ve kırmızı renge boyanan Meydanı’ndaki heykelin insanlarla canlandırmak önünde de toplanan kırmızı için kollarını sıvamıştı ve altın rengine boyanmış Tunick... Olayı merak edip 1700 kişi burada da gece yarısı hiç üşenmeden gidip Münih’in tarihi opera Wagner’in “Yüzük” adlı eserindeki motifleri binası önündeki alanda, canlandıran pozlar verdiler sabahın köründe toplanan 1700 kişinin arasına ben de sabahın ilk saatlerinde. Etrafta çıt yoktu. Güvenlik katıldım. Öbek öbek gelen ekipleri gerekli önlemleri gençler arasında ben de almışlardı. Münih’te opera onlar gibi, elime festivali Spencer Tunick’in tutuşturulan bir kutu yaldız dev bir sanat olayı ile boya ile olup biteni başlamıştı. İyi pazarlar... izlemeye başladım! Birkaç TIR kamyonunun taşıdığı malzemelerin boca edildiği erolozkan66@hotmail.com C MY B C MY B