09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
C İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAN ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ Yazıişleri Müdürleri: Güray Öz (Sorumlu) Murat Ataş Miyase İlknur (Ek Yayınlar) Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara İstihbarat: Cengiz Yıldırım Ekonomi: Hasan Eriş Dış Haberler: Özgür Ulusoy Kültür: Celâl Üster Spor: Arif Kızılyalın Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), İbrahim Yıldız (Başkan Yardımcısı), Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, Emre Kongar, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsilcisi: Utku Çakırözer Ahmet Rasim Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 4423050 Faks: (0312) 4423010 ? İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık, H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: (0232) 4411220, Faks: (0232) 4418745 ? Antalya Temsilcisi: Ahmet Oruçoğlu Cumhuriyet Meydanı Yıldız Ap. B Blok No: 80/5 Tel: (0242) 2480057 Faks: (0242) 2430509 ? Mali İşler: Bülent Yener ? Satış: Tunca Çinkaya ? Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden ? Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Tel: (0212) 251 98 74 75 /251 98 81 82 Faks: (0212)251 98 68 Rezervasyon: (0212) 343 72 74 Faks: 212 343 72 53 İmsak: 3.29 Güneş: 5.30 Öğle: 13.15 İkindi: 17.13 Akşam: 20.49 Yatsı: 22.39 Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt İstanbul 3 TEMMUZ 2012 4 altın, 2 gümüş, 1 bronz atletizmde yüz güldürdü İlk kez bir nükleer santral devreye sokuldu Kâbustan sonra bir ilk Japonya, yoğun protestolara rağmen Fukuşima faciasının ardından ilk kez bir nükleer reaktörü yeniden devreye soktu. Ülkenin güneyindeki Oi santralı, önceki gün yeniden çalıştırıldı. Santralın yarın elektrik üretmeye başlaması bekleniyor. Oi, 11 Mart 2011’de meydana gelen 9 büyüklüğündeki deprem ve ardından oluşan tsunaminin nükleer faciaya yol açmasının ardından teker teker kontrol ve bakım çalışmaları için kapatılan reaktörlerden yeniden faaliyete geçirilen ilk tesis oldu. Yeni hedef CANSU GÜNERDİ olimpiyat vrupa Atletizm Şampiyonası’ında 4 altın, 2 gümüş, 1 bronz madalya ile tarih yazan Ay Yıldızlı sporcular bu performanslarıyla 2012 Londra Olimpiyatları öncesi umut verdiler. Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de düzenlenen dev organizasyonda takım halinde 5. olan Türk atletler Britanya, Hollanda, İtalya ve İspanya dünya devlerini geride bıraktı. Şampiyonada Türkiye 6 sporcusuyla toplam 7 madalya kazandı. Polat Kemboi Arıkan iki farklı kategoride 2 madalya alırken kadınlar 1500 metrede ise iki sporcu ilk iki sırayı almayı başardı. 3 bin metre engellide Gülcan Mıngır, 100 m engellide Nevin Yanıt, 10 bin metrede Polat Kemboi Arıkan ve 1500 metrede Aslı Çakır Alptekin ülkemize altın madalya kazandırdı. Gümüş madalyalar ise yine 1500 metrede Gamze Bulut’tan ve 3 bin m engellide Tarık Langat Akdağ’dan geldi. Tek bronz madalyayı ise 10 bin metrede altın kazanan Polat Kemboi Arıkan 5 bin metrede aldı. A Atletizm Federasyonu Başkanı Mehmet Terzi, “Eskiden final yarışalım diye düşünürdük, şimdi kaçan madalyalara üzülüyoruz” dedi. Terzi, Türk atletizm tarihinde ilk kez 41 sporcuyla bir şampiyonaya katıldıklarını hatırlatarak, “27 branşta 16 final, 21 yarıfinal mücadelesi verdik. 6 branşta da atletlerimiz serilerinde birinci olarak üst yarışa yükseldiler” diye konuştu. Yüzlerce kişi, santralın yeniden çalıştırılmasını protesto ederken, ay ortasında santralda ikinci bir reaktörün de devreye sokulmasının planlandığı açıklandı. (AFP) Bütün çocuklar Gülcan olmak istiyor ? Helsinki’de düzenlenen Avrupa Atletizm Şampiyonası’nda 3 bin m engelli finalinde altın madalya kazanan Gülcan Mıngır’ın ailesi şampiyonada kızlarını izlerken çok heyecanlandıklarını vurguladılar. Anne Nazike Mıngır, “İzlerken kalp krizi geçirecektik. ‘Haydi Gülcanım çabuk Gülcanım’ diye televizyonun başında biz de onunla koştuk” dedi. Ulusal atletin, memleketi Afyonkarahisar’da Döğerli çocukların idolü olduğunu vurgulayan Nazike Mıngır, “Burada tüm çocuklar Gülcan olmak istiyor” dedi. ? Atletizm Federasyonu Başkanı Mehmet Terzi, Elvan Abeylegesse, Alemitu Bekele Degfa ve Meryem Erdoğan gibi Avrupa şampiyonu sporcuların bu şampiyonaya katılamadığını belirterek “Tam takım gelemedik buraya ama bu takımla da büyük başarılar elde ettik. Madalyalar ülkemize hayırlı olsun” dedi. Madalya sahiplerine bakıldığında, atletizmde alttan genç kadronun geldiğine dikkati çeken Terzi, şunları kaydetti: “Bayrak yarışlarında da katılmaya başladık. Bazı branşlarda üçer kişi yarıştık, eskiden her branşta bir sporcumuz bile yoktu. Şimdi bu branşlarımızı çoğaltmak istiyoruz. Nevin Bundan sonraki hedefimiz olimpiyatlar.” Yanıt Prof. Dr. Gazi Yaşargil çok konuşulan Can Yücel olayını da anlattı; aşkın, insanın en gizemli organını nasıl etkilediğini de Şaşkın beyin Epilepsi ve beyin tümörünü kendi bulduğu yöntemlerle tedavi eden Prof. Dr. Gazi Yaşargil kanser hastalığının ne olduğunun hâlâ bilinmediğini, nedenlerinin henüz tam bulunmadığını ifade etti. Beynin yüzde 51 ile karar verdiğini, sadece âşık olduğumuz zamanlarda yüzde 100 çalıştığını anlatan Yaşargil “Neden bu böyle yüzde 100, nedir beyni şaşırtan o anda? Kimyevi anlaşma, ama neden bu oluyor? Bazen bir bakış, şimşek çakar gibi oluyor? O zaman nasıl oluyor ki, koca beyin yüz milyar hücre, birden şaşırıveriyor, her şeyi unutuyor. Bir hücre gidiyor, 101 milyar hücre arkasından gidiyor” dedi. bilinmez hâlâ Kanser Toz pembe Rus model Anna Selezna, Versace’nin sonbahar kış 2013 koleksiyonunu Paris’te tanıttı. Koleksiyona pastel renkler hâkimdi. (EPA) Sevgili asistanım ve dostum Ayten’in Antalya’ya bağlı Kumluca ilçesinin Karaöz köyündeki evinde, grup halinde tatil yapıyoruz. Bu hepimizin uzun kış günlerinde hayalini kurduğumuz bir tatil, bu yöredeki sadece tekneyle ulaşılan koyların bir benzeri daha yok. Pek çok mavi tur yaptım, dünyanın hemen bütün denizlerinde yüzdüm, ama böyle büyüleyici koylar görmedim. Mavinin ve yeşilin her tonunun beni kuşattığı sularda uçup gitmedim. Doğanın sonsuz güzelliği karşısında hayata şükranlarımı sunduğum koylarda güneşi batırırken sesimin çirkinliğine hiç aldırış etmeden, tuhaf bir şey, hep aynı türkünün sözlerini avazım çıktığı kadar haykırıyorum... “Köprüden geçti gelin / Saç bağın düştü gelin / Eğil bir yol öpeyim / Gençliğim geçti gelin.” Bundan derin psikolojik tahliller çıkarılabilir, kolay gelsin. Koylardan geri kalan zamanda, özellikle de geceleri DVD izliyoruz, çünkü televizyonu bir türlü uyduya ayarlayamadık, belki de özellikle yapamıyoruz; böylece, herkesin her konuda uzman olduğu tartışma programları gündemimizin dışında. Gazetelere de şöyle bir bakılıyor. Tamam, düşürülen pilotlardan hâlâ haber yok; Amerika, uçağın Suriye karasularında düşürüldüğünü söylemiş ve benim hâlâ aklım, bulunan postallarda! İki ana meselemiz var, ne yemek yapacağız ve geçen yıl birlikte yüzdüğümüz carettalar nerede? Hemen internete giriliyor, bu yıl on beş gün erken gelmişiz, carettalar henüz çıkmamışlar, neyse yüreğimiz rahatlıyor. Yemek meselesine gelince; gruptaki herkes marifetlerini döktürmeye pek hevesli... Hey hadi bahse girelim, 2012 Avrupa şampiyonu hangi takım olacak; İspanya mı, İtalya mı? Benim için İspanya demek Barselona takımı demek, başkaldırı, insan hakları demek! Böyle erdemler hangi takımda var? Beşiktaş hariç. İtalya’yı tutanlar da var, Almanlara karşı çok iyi oynamışlar... Göreceğiz. Gece süslenip püslenip yakınlardaki bir kahveye gidiyoruz. Kahvedeki kadın sayısı bir elin parmakları kadar az, anlaşılan Avrupa Kupası kadınların ilgisi dışında. Ve maç başlıyor. Daha ilk dakikalardan itibaren biz İspanya’yı tutanlar, koltuklara yayılıyoruz; olay belli, İspanya maçı Sadece Carettaları Merak Etmek alacak. Ama sinir bozucu bir şey var, TRT televizyonunun maç anlatıcıları. Yahu susun biraz, hele biri var, olur olmaz lafa giriyor, hani neredeyse bir oyun kurucu, ukala ukala konuşuyor. Masadakiler beni zor tutuyor, bıraksalar gidip televizyonun sesini kısacağım. Bu muhteşem ukala kim? Bu nasıl boş bir özgüven? Neyse tam yeri geldi, beni deli eden, bir başka kötü şeyden söz etmek istiyorum, festivallerde ve ödül törenlerinde sunucu diye sahneye çıkanlar, öyle beceriksiz öyle boş bir özgüvenle dolular ki bazı durumlarda insanın sahneye atlayıp dövesi geliyor. Bu durum yıllardır değişmedi. Son Adana Film Festivali’ni anımsadım birden. Sunucu kadın, hayatında hiçbir film işine bulaşmamış, kısa filmi ödül alan gencecik bir kız heyecanla koşarak sahneye gelirken şöyle demişti: “Evet evet işte benim gençliğim...” Pardon. Neyse maça dönelim, doğrusu İspanya’nın yeneceğini biliyordum, ama İtalyan kalesinin böyle yol geçen hanı olacağını düşünmemiştim. Sanki sahada yoktular, hele de o siyah derili kendini beğenmiş futbolcu sinirlerimi bozdu; koşmayı bile beceremeyeceksin, ama afra tafrandan geçilmeyecek. Sonuçta bahsi kazanmış olarak mutlu bir uykuya daldım. O da ne? Bu sabah ezanı olamaz, vakti değil, evet sela okunuyor. Köy ahalisinden birileri ölmüş, imam cenaze namazına bütün köyü davet ediyor. Tuhaf ve etkileyici bir çağrı, yeryüzü cennetinde ölümü anımsatan, yaşamın bize verilen en değerli armağan olduğunu bir kez daha iliklerimize kadar hissettiren bir çağrı. Bu muhteşem armağanı hak etmek için ben neler yaptım? Bu ülkede bu muhteşem armağanı bir gün bile düşünmeden yaşayan kaç kişi var? Yeryüzü, bu muhteşem armağan yanıbaşında dururken savaşlarda, soykırımlarda milyonlarca insanı yaşamını yitirdi. Ne uğruna? Hayda! Hani ben tatildeydim, hani carettalardan başka bir şey düşünmeyecektim; şimdi nereden çıktı bu? Ben en iyisi cennet koylarıma geri döneyim, yeşilin ve mavinin bütün tonlarına, belki olur ya, bir denizkızına rastlarım ve bana hiç kimselerin bilmediği bir masal anlatır... Cennetteyim, her şey olabilir. ? Prof. Dr. Gazi Yaşargil, 2530 Temmuz tarihlerinde İstanbul Yeditepe Üniversitesi’nde Nöromikrocerrahi Kursu için geçen hafta İstanbul’daydı. Kurs direktörü Prof. Dr. Uğur Türe ile birlikte 20 kişiye verilen kursta, mikrosinir cerrahisini anlatan Gazi Yaşargil, Cumhuriyet’in sorularını da yanıtladı. ŞULE KÖKTÜRK Cep kullanmam Ünlü doktor, cep telefonlarının beyne zararlı olup olmadığı konusunun açıklığa kavuşmadığını ancak kendisinin cep telefonu kullanmadığını belirtti. Çocuklar 23 yaşında telefon kullanmaya başlarsa elektromagnetik dalgaların sorun yaratabileceğini vurgulayan Yaşargil “Bizim zamanımızda radyonun da zararlı olduğu söyleniyordu. Ama aklı başında olan, fazlasına kaçmadan kullanan çok zarar görmez” dedi. Yaşargil beynimizi korumak için yapabileceklerimizi de şöyle anlattı: “Düzgün hayat... İçki içebilirsiniz ama bir bardak şarap, bir kadeh rakı içebilirsiniz.” Baba da sigarayı bırakmalı ? ANKARA (AA) İngiltere’nin Bradford Üniversitesi’nden Dr. Julian Laubenthal ve ekibinin yaptığı araştırma, sigara içen erkeğin, bebeğin DNA’sına zarar verebileceğini ve anne gebe kalmadan aylar önce sigarayı bırakması gerektiğini gösterdi. Araştırmacılar, sigara dumanının sperm hücrelerindeki DNA’yı bozmasının yanı sıra sigaranın yol açtığı zararların bebeğe geçebildiği sonucuna vardı. Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci hükümetinde Milli Eğitim Bakanı olan Hasan Âli Yücel’in, oğlu, büyük şair Can Yücel’e torpil yapmış olmamak için onun yerine, bugün yüzyılın beyin cerrahı olarak anılan Prof. Dr. Gazi Yaşargil’i yurtdışına eğitime gönderdiği, Can Yücel’in oğlunu Gazi Yaşargil’in okuttuğu efsaneleri, dilden dile dolaştı. Ancak bunun gerçek olmadığını çok az kişi öğrendi. Çünkü yüzyılın beyin cerrahı, yaşayan efsane Yaşargil bugüne kadar bu efsaneyi hiç tekzip etmedi. Yaşargil çok konuşulan olayın gerçek yüzünü şöyle anlattı: “Bu çok söyleniyor ama ne bana burs verildi ne de Can’a. Bana, Erdal İnönü’ye, Süleyman Demirel’e ve Genelkurmay Başkanı olan Salih Tomurtak, bir de bir kıza verildi. 3 sene iftihar listesine geçmişiz, demek ki çalışkan adamlarız. Hasan Âli Yücel ben ayrılırken dedi ki: ‘Gazi Bey, Can bana söyledi Viyana’ya gitmeye karar vermişsiniz. Sizin babanız da memur ama, ben Milli Eğitim Bakanıyım, nasıl olur da ben oğlumu Almanya’ya gönderebilirim? Politik sebepten dolayı gönderemem. Siz lütfen Can’ı ikna edin.’ Anladık ki o anda, Milli Eğitim Bakanı oğlunu, komünist dünyasına gönderemez, Nazi dünyasına da gönderemez, ama liberal dünyaya Batı’ya gönderebilirdi. Sonra oğlunu İngiltere’ye gönderdi. Ama ne ona ne bana burs verildi. Ailem bana yardım etti. Kıt kanaat geçinerek, 5 evlat hepimiz yüksek tahsil yaptık.” Felçli hastalar için oyun ? ANKARA (AA) Türk Silahlı Kuvvetleri Rehabilitasyon Merkezi ve ODTÜ Teknokent işbirliği ve TÜBİTAK desteğiyle, felç geçirmiş hastaların el, kol ve bacaklarını yeniden güçlendirebilmelerine olanak sağlayan bilgisayar oyunları geliştirildi. Denge tahtası ve eldiven donanımlarıyla oynanan oyunda, hastalar top atma, kamyon sürme, balık avlama ve futbol oynama hareketleriyle rehabilite ediliyor. Nadi ile dostluk Yaşargil, yurtdışında Cumhuriyet, Milliyet ve Hürriyet’i her gün takip ettiğini belirterek “Olan bitenleri daha iyi anlayabilmek için bu gazeteleri takip ediyorum. Nadir Nadi Bey’i tanırım, onunla dostluğumuz vardır. Zamanında Zürih’e gelmişti, misafirimiz oldu, görüştük. Bir dostluk oldu, devam etti” diye konuştu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle