11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 TEMMUZ 2012 PAZAR 4 HABERLER CHP Milletvekili Özgür Özel, tansiyon, kanser ve şeker hastalarının mağdur olduğunu söyledi ‘Yokistan Tasarısı’ Sevgili, Avuca sığacak kadar küçücük bir kitapçık. Benzetmek gerekirse, bizde son yıllarda, gazetelerin okurlarına verdikleri küçük anayasa kitapçıklarına benziyor. Pan Yayıncılık’ın Ekim 1997’de bastığı avuç içine sığan, önsözüyle birlikte 61 sayfalık bu kitapçık da zaten bir anayasa tasarısı. Hani şeytan diyor ki, gazete yönetimini ikna et, “İşte vatandaş al sana gerçekten değişik bir anayasa!” diyerek olduğu gibi yayımla. Ciddi düşünmedim değil, beni engelleyen yer darlığından çok, olmayan ülkenin anayasa tasarısının ciddiye alınmasından doğacak, çıkacak büyük tartışmalar oldu. Hani Temel Kaptan’ın teknesindeki define kavgası gibi bir şey. Öyküyü bilirsin: Temel Kaptan’ın gemisi seferden dönmüş, içerisi yaralı dolu, herkes perişan, bir tek Temel kalmış ayakta, o da yalpalayarak duruyor. Hayrola, demişler, ne oldu? Defineyi paylaşamadık, kavga çıktı, demiş. Define nerede? diye sormuşlar. Temel elini sallamış: Mesela demiştik canım!.. ??? Arka kapağında kitabı tanıtan kısacık bir tanıtım yazısı şöyle: “Utopie (Fransızca) utopia (İngilizce) yok yer, olmayan yer anlamıyla Latinceden gelir. Kaynağı Grekçenin ou (yok, hayır) ve topos yer sözcükleri. Dolayısıyla Türkçede kullanılan ütopya sözcüğü yerine, Yokistan. Elinizdeki el kitabında İlhan Mimaroğlu olmayan ama olabilecek en iyi yerin nasıl bir yer olması gerektiğini tasarladı.” İlhan Bey de kitabına şu sözcüklerle başlıyor: “Olmaması gereken dünyaların en kötüsünde yaşamak zorunda kalmak yakın ya da uzak geçmişlerde olduğu gibi, olabilecek dünyaların en iyisini düşünme dürtüsünü sağlıyor.” İlhan Mimaroğlu için öyle. Zaten onu ve sayısı az (ama tabii ki hiç yok değil) benzerlerini öyle yapan da, bunu düşünebilmeleri. Ama çoğunluk için öyle değil. Çünkü çoğunluk, dünyanın da, siyasal düzenin de, yaşamın da, ancak olduğu gibi olabileceğini düşünür, onun neden öyle olduğuna, nasıl olursa, daha iyi olacağına hiç mi hiç kafa yormaz. Egemenlerin ondan istedikleri budur. Böyle düşünmesi için, her şeyin Tanrı’nın buyruğu olduğunu söyleyen dinin baskısı altına sokulurlar. Dinin açıklaması kolaydır. Her şeyin ilahi bir hikmeti vardır ve Tanrı’nın hikmetinden sual olunmaz. Hükümdarların iktidarlarının kaynağı da Tanrı’dır. ??? Ama eğer yaşam bir rastlantının sonucuysa, orada ilahi hikmet aramak yerine, hangi koşulların bir araya gelmesiyle daha iyi, daha yaşanası bir dünya kurulabileceği sorusunu sorar insanoğlu ve yalnızca yanıtın peşine düşmekle kalmaz, bir de o yanıtı yaşama geçirmeye uğraşır. Daha başka bir yaşam biçimini arayan, başkaldıran bir insan mıdır? İlla öyle olması gerekmiyor herhalde. Öyle ya! İlk “Yokistan” yani ütopya yazarı Thomes More, inanmış koyu bir Katolikti, bu inancı yüzünden canını verdi. Üstelik de, bugün, vicdanımız gibi aklımızın bile kabul etmeyeceği kölelik kurumuna da karşı değildi. Kölelik Yokistan’da da vardı. Bugün öyle bir ütopyanın peşinden koşmak mümkün mü? Yine günümüz Yokistan’ın da, kadınların statüsü, Katolik Thomas More’unkinden çok daha değişik olsa gerek. Demek ki, “Varistan”lar gibi “Yokistan”ların da koşulları çağa göre değişiyor. Var olanın çağa göre değişmesini anlamak mümkün de, yok olan, yok ki nasıl değişsin? Görüyorsun, daha İlhan Mimaroğlu’nun Yokistan’ına ilk adımı atmadan, tartışma başladı ve Temel Reis’in define öyküsüne benzedi bile. Onun için burada keseyim ve sana haftaya tartışmaya girmeden, İlhan Mimaroğlu’nun enfes “Yokistan Tasarısı”nın özetini vereyim. Reçete onay sistemi ayar tutmuyor ? CHP Milletvekili Özgür Özel, reçete onay sisteminin hafta içinde çöktüğünü, ilaca ulaşamayan hastalar için hayati tehlike yaşandığını belirtti. MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Sık sık sorunlarla gündeme gelen reçete onay sistemi (Medula) yine arızalandı. CHP Manisa Milletvekili, eczacı Özgür Özel, tansiyon hastaları, kanser hastaları ve şeker hastalarının mağdur olduklarını belirtirken göreve davet ettiği Sağlık ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlarına “Havale geçirerek ölecek bebekten, sıcak havada tansiyon krizine girecek hastadan sorumlu olacaklarını” anımsattı. Özel, reçete onay sisteminin (Medula) hafta içinde çöktüğünü, ilaca ulaşamayan hastalar için hayati tehlike yaşandığını belirtti. Yıllarca hastaların Emekli Sandığı, BağKur ve SSK’nin provizyon sistemlerinden dolayı çile çekerken Medula sisteminin kurulacağı ve bu sistemle sorunların çözüleceğinin söylendiğine dikkat çeken Özel, kurulan sistemin ise sorunu çözmek şöyle dursun, yeni ve daha ciddi sorunlar doğurduğunu kaydetti. Medula provizyon sisteminin hastaların dünyasını karartmaya devam ettiğini belirten Özel, son dönemde başlatılan ereçete uygulaması ile Medula arızaları birleşince durumun daha da vahim hale geldiğini bildirdi. Eczacıların da, ilacına ula şamayan hastaların da mağdur olduklarına dikkat çeken Özel, “Ne ilaca ulaşılabiliyor, ne reçeteye ulaşılabiliyor ne de ilaçeczacılık hizmeti alınabiliyor. Eczanelerde ishal ve yüksek ateş tanısıyla annelerin kucağında bebekler bekliyor. Tansiyon hastaları, kanser hastaları, şeker hastaları mağdur durumda. Bir hafta yoğun aksaklık yaşandı, çile çekildi. Sistem iki gün hiç çalışmadı” dedi. Sistemin dün itibarıyla ağır aksak işlediğine işaret eden Özel, “Hafta sonu tatili imdadına yetişti SGK’nin... Sistemin tam olarak işleyip işlemediğini pazartesi sabahı göreceğiz. Hastaları pazartesi sa bahı yine bir kaos bekliyor olabilir” diye konuştu. Sağlık ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlarını göreve davet eden Özel, “Havale geçirerek ölecek bebekten, bu sıcak havada tansiyon krizine girecek hastadan sorumlu olduklarını bir kez daha hatırlatıyorum. Sistem çalışana kadar acil ilaçların provizyon alınmadan ödenmesi ve ereçetelerin doktorlar tarafından kâğıda geçirilmesi dahil olmak üzere basit birkaç tedbirin hayat kurtaracağını, aksi takdirde ölümlerden doğrudan iki bakanın sorumlu olacağını kamuoyunun bilgilerine sunuyorum” dedi. SORUŞTURMA TAMAMLANDI 80 öğrenciye Uludere cezası DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ), Uludere’de 28 Aralık’ta sınırdan geçen 34 köylünün bombalanarak öldürülmesini protesto eden 80 öğrenciye uyarı ve kınama cezası verdi. SDÜ Doğu Kampusu’nda bir araya gelen 400 kişilik öğrenci grubu, 2 Ocak’ta, Şırnak’ın Uludere ilçesinde sınırdan geçen 34 köylünün bombalanarak öldürülmesini protesto etti. SDÜ Rektörlüğü, 100 öğrenci hakkında soruşturma başlattı. Geçtiğimiz günlerde soruşturmayı tamamlayan rektörlük 80 öğrenciye uyarı ve kınama cezası verdi. Rektörlük, daha önce de Uludere protestosu nedeniyle 52 öğrenciye uzaklaştırma cezası vermişti. Ceza alan öğrencilerden Mehmet Kaya, öldürülen 34 kişiyi sahiplenmenin onurlu bir davranış olduğunu belirtirken, rektörlüğün verdiği cezanın kendilerini korkutamayacağını söyledi. Pek çok üniversite Uludere olayını protesto eden yüzlerce öğrenciye kınamadan uzaklaştırmaya çeşitli cezalar verirken 700’den fazla öğrenci ise çeşitli gerekçelerle hâlâ tutuklu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle