12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 TEMMUZ 2012 PAZAR [email protected] 10 PAZAR KONUĞU ABD Federal Yüksek Mahkemesi üyesi Prof. Dr. William Fox’dan otoriterleşme eğilimlerine uyarılar: ABD’deki basın ve ifade özgürlüğünün boyutlarını bizdeki uygulamalarla karşılaştırıyorsunuz, Türkiye neredeyse sınıfta kalıyor. Yargı bağımsızlığı diyorsunuz, orada da sıfıra sıfır elde var sıfır. ABD Federal Yüksek Mahkemesi yargıcı, Penn State University Dickinson School of Law profesörlerinden William Fox’la konuşurken aklımdan bunlar geçiyor. Prof. Dr. Fox’u dinledikçe demokrasi, hukukun üstünlüğü kavramlarının yeterince yerli yerine oturması için ülkemizde daha çok fırın ekmek yememiz gerektiği ortaya çıkıyor. Penn State University’yle Yeditepe Üniversitesi hukuk fakülteleri arasında ortaklaşa düzenlenen yaz dönemi hukuk eğitimi seminerlerine konuk öğretim üyesi olarak katılıyorsunuz. Bu çalışmaları anlatır mısınız? W.F. Bu ortak hukuk seminerlerini bir süredir sürdürüyoruz. Bu yıl ilk kez programa Türk yargıçlar ve hukuk insanları da katılıyor. Türk hukuk insanları çok iyi eğitim almışlar. ABD’deki hukuk ve yargı sistemiyle çok ilgililer. Türkiye’de ve ABD’de yargıçlar ve savcıların nasıl çalıştıkları konusunda fikir alışverişlerinde bulunuyoruz. Birkaç hafta önce İstanbul Çağlayan’daki yeni Adalet Sarayı’nı gezdik. Çok etkilendik. Bu, şimdiye kadar gördüklerimin en büyüklerinden birisi. Demokrasi basın özgürlüğüyle var D B SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU evlet adamı olarak bir haberi beğenmeyebilirsiniz. Ancak tepki gösteremezsiniz. Hata yapmayan ama özgür olmayan bir basın yerine hatalar yapsa da özgür olan bir basını kat kat tercih ederim. asın özgürlüğü o kadar önemlidir ki her şeyin üstünde tutulmalıdır. ABD anayasasına göre en önemli hak ve özgürlük oy verme hakkıdır. Ama bunun hemen ardından basın özgürlüğü gelir. P O R T R E PROF. DR. WILLIAM F. FOX Yükseköğrenimini Harvard Üniversity, The Catholic University of America ve George Washington University hukuk fakültelerinde yaptı. Uzun yıllar Washington DC’deki The Catholic University of America Hukuk Fakültesi’nde dersler verdi. Aynı fakültenin 20012005 arası dekanlığını yaptı. Şimdi Pennsylvania Üniversitesi (Penn State University) Dickinson School of Law’da idare ve ticaret hukuku dersleri veriyor. Bütün dünyada otuzdan fazla ülkede üniversitelerde dersler verdi. Washington DC ve New Mexico barolarının üyesi; ABD Federal Yüksek Mahkemesi yargıcı. Yargı bağımsız olmalı Türk yargıç ve savcılarıyla ülkeniz ve Türkiye’deki uygulamaları ve sistemi karşılaştırdığınızı söylediniz. Arada ne gibi farklar var? W.F. Örneğin ABD mahkemelerinde savcı hiçbir zaman yargıçlarla bir arada oturmaz. Savcının yeri savunma makamının yanındadır. Bu konuyu enine boyuna epeyce konuştuk. Ele aldığımız önemli konulardan birisi de yargının bağımsızlığıydı. Ele aldığımız öbür konuların başında basın özgürlüğü geliyordu. Konuşmalarımızda basın özgürlüğünün önemini defalarca vurguladık. Yönetimler medyaya müdahale edemez İnternette zaman zaman çok çirkin yazılar çıkabiliyor. Ama yönetim bunlara müdahale etmiyor. Çünkü ifade ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendiriliyor ABD Anayasası’na First Amendment’la (ABD Anayasası’na Eklenen Haklar Kanunu maddesi) mı basın ve ifade özgürlüğü hükümleri eklenmişti? W.F. Evet. Dolayısıyla bizde 200 yıllık bir basın ve ifade özgürlüğü geleneği var. Ayrıca ABD Federal Anayasası dışında her eyaletin de kendi anayasası var. Bu eyalet anayasalarında da basın ve ifade özgürlüğüyle ilgili maddeler bulunuyor. Bu kamuoyuna çok güçlü bir mesajdır. Önceki ABD başkanlarından Richard Nixon’ın görevden alınmasına neden olan Watergate skandalı vardı. O dönemde ABD Yüksek Mahkemesi, hiçbir mahkeme kararıyla bir gazetenin bir haber yayımlamasının yasaklanamayacağına hükmetmişti. Haber yayımlandıktan sonra, iftira, hakaret gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Ama bu, yayından sonra ele alınacak hususlardır. Ama ABD’de hiçbir haberin yayını durdurulamaz. Haber, hükümet ya da mahkeme müdahalesi olmadan gazetede önce yayımlanır. ABD’de bunun anlamı şudur: Bir hükümet hiçbir zaman bir gazeteye baskı yapamaz. Amerikalıların hepsi bu durumdan memnun olmayabilir. Size bazı örnekler vermek istiyorum. Son savaşlarda ölen Amerikalı askerlerin cenazelerine giden kimi kişiler çok çirkin sayılabilecek gösteriler yapıyor, pankartlar taşıyorlar. Bu pankartlardan birisinde şu ibare yazılıydı: “Tanrım, bu ölen Amerikalı askerler için sana şükürler olsun.” Kimileri bu tür gösterilere isyan ettiler ve bunların yasaklanmasını istediler. Ama ABD Yüksek Mahkemesi bu gösterilerin de ifade özgürlüğü kapsamına girmesi nedeniyle yasaklanamayacakları kararını aldı. Özetle, ABD’de ifade özgürlüğüne o kadar önem veriliyor ki hukuk bu gösterilere de göz yumabiliyor. Yani başkanlar, bakanlar yayınlarını beğenmedikleri basın ve medya organlarına hiçbir biçimde müdahale ya da onları tehdit edemiyorlar mı? W.F. Hiçbir şekilde... İstediğiniz haberi yayımlar, istediğinizi söylersiniz. Bu sizin hakkınızdır. Ama bunun tersi uygulamaların olduğu pek çok ülke biliyorum. Oralara da gittim zaten. O ülkelerin insanlarının hiç de mutlu olmadıklarını gözlerimle gördüm. Basın özgürlüğü o kadar önemlidir ki her şeyin üstünde tutulmalıdır. ABD Anayasası’na göre en önemli hak ve özgürlük oy verme hakkıdır. Ama onun hemen ardından ifade, basın özgürlüğü gelir. Peki, ABD’de gazeteciler yazdıkları haberler, kitaplar, söyledikleri sözler yüzünden uzun yıllar tutuklu kalır, hapis cezalarına çarptırılabilirler mi? W.F. Kesinlikle hayır. Ama bazı davalarda özel durumlar oldu. Kimi gazeteciler mahkemeye hakaret ya da saygısızlıktan mahkum oldular. Örneğin, bazı gazeteciler Irak Savaşı sırasında yazdıkları haberlerin kaynağını, mahkeme heyetinin talebine rağmen açıklamayı reddettiler. Ancak bu tür mahkumiyetler ABD’de çok ender olur. Çoğu kez mahkemeler bu tür yolları seçmezler. Ancak ağır ceza mahkemelerinde heyet, haberin kaynağının açıklanmasının dava için önemli olduğu kanısına varırsa bu uygulamaya gider. Çoğu kez de gazeteci davayı kazanır. Çünkü gazetecinin kaynağını açıklamama hakkı da bulunmaktadır. Peki, aynı uygulamalar elektronik medya ve internet gazeteciliği için de geçerli mi? W.F. Evet. Ne yazık ki öyle. Çünkü elektronik medya ve internet gazeteciliğinde kimi zaman çok çirkin işler yapılıyor. Saçma sapan, akıl dışı yazılar yazılıyor. Ama yine orada da hiçbir şekilde hükümet müdahalesi olmuyor. Çünkü bütün o yazılanlar ifade ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendiriliyor. Sıklıkla Cumhuriyet gazetesine bakıyorum. İnternet sitesinde kimi muhabirleriniz ve yazarlarınızın bloglar yazdığını görüyorum. ABD’de de hemen hemen herkes blog yazıyor, kendini gazeteci gibi görüyor. Hemen hemen her olay üzerinde fikir yürütüyor, video çekimi yapıyorlar. Belki de bu durum geleceğin koşullarının daha iyi olmasını sağlayacak. Ancak insanlar sorumlu davranmalıdır. Öte yandan, gazeteciliğe dönecek olursak, gazeteci profesyonelce davranmalıdır. Yine de ABD’de gazeteciye müdahalenin hiçbir şekilde doğru olmadığına inanıyoruz. Gazeteciden hesap sorulmaz mantığıyla hareket ederiz. Ama Türkiye’de durumun böyle olmadığını biliyorum. Hukukun üstünlüğü şart Türkiye ve ABD’deki basın ve ifade özgürlüğü anlayışını kıyasladığınız zaman Türkiye’deki durumu nasıl görüyorsunuz? W.F. ABD’de basın ve ifade özgürlüğü el ele çalışır. İkisini birbirinden ayıramazsınız. Bazen basın ve ifade özgürlüğü insanları rahatsız edecek boyutlara ulaşabiliyor. Çünkü hiç de hoşlanmadığınız sözleri dinlemek ya da okumak zorunda kalabiliyorsunuz. Bana göre bu ABD’deki en önemli anlayışlardan birisi. Kendine çağdaş, modern, demokratik diyen ve hukukun üstünlüğüne saygı gösteren her ülkede basın ve ifade özgürlüğünün olması gerektiğine inanıyorum. Zaten hukukun üstünlüğü demokrasi anlamına gelir. Bizim şansımız basın ve ifade özgürlüğünün öneminin anayasamıza 200 yıl önce girmiş olmasıdır. Yayımlanmayan kitabın yasaklanması söz konusu değil İyi de, sizce yazılmış bir kitap basılmadan yasaklanabilir, yazarı hapse atılabilir mi? W.F. Böyle şey kabul edilemez. Ama burada Ahmet Şık isimli gazetecinin başına böyle bir olay geldiğini biliyorum. ABD Yüksek Mahkemesi kararıyla bu tür uygulamalar benim ülkemde yapılamaz. Bakın, bir kitap yayımlandıktan sonra içinde hakaret ya da iftira içeren unsurlar olduğu saptandığında birtakım sorunlar çıkabilir. Ama yayımdan önce kitabın yasaklanması söz konusu bile değildir. Bazı durumlarda ABD’de yönetimler bazı bilgileri örtbas etme yoluna gidebilirler. Ben bir hukukçu olarak “Kamuoyunun Bilgilenme Özgürlüğü Yasası” çerçevesinde bazı çalışmalar yapmıştım. Herhangi bir kimse bir yönetimden bilgi, kayıt, enformasyon isteme hakkına sahiptir. Çoğu kez yönetimler bu isteklere uyarlar. Ama zaman zaman uymadıklarında da, yönetimin zorla da olsa bilgilendirmesini sağlamak için dava açma hakkına sahipsinizdir. Bu da ABD’de yasayla korunmuş çok önemli bir haktır. Bu yasayla yönetim birtakım bilgileri gizlemekte çok zorlanır. Sanıyorum, bizim yönetimler ve sistemin bu kadar başarılı olmasının nedeni de budur. Devlet adamları gazete haberlerine tepki göstermez Wall Street Journal gazetesinde, bir Pentagon yetkilisi kaynak gösterilerek Suriye tarafından düşürüldüğü söylenen Türk Hava Kuvvetleri’ne ait F4 keşif uçağının uluslararası değil, Suriye hava sahası içinde düştüğü haberine bizim Başbakan’ın, “Bu şerefsiz bir gazete” biçiminde tepki göstermesini nasıl karşıladınız? W.F. Gazete haberi yanlış bilgilerle yapmış olabilir. ABD’de başka bir yayın organı da o haberin tam tersi bir haber yayımlar. Ama bir hükümet yetkilisi kalkıp da ilk haberi yayımlayan gazeteye verip veriştirmez. Bizde böyle bir anlayış yok. Bir devlet adamı olarak bir haberi beğenmeyebilirsiniz. Ama böyle bir tepki de göstermezsiniz. Biz özgür basın oluşmasının bedelini böyle öderiz. Hata yapmayan ama özgür olmayan bir basın yerine hatalar da yapsa özgür olan bir basını kat kat tercih ederim. Bakın, ben ABD’de kırk yıldır avukatlık yapıyorum. Bizim için medya, basın çok önemli. Özgür basın olmadan ABD’nin nasıl bir ülke haline gelebileceğini düşünmek bile istemiyorum. Bir süre Endonezya’da yaşamıştım. O dönem Cumhurbaşkanı Suharto’ydu. Ülkede özgür basın diye bir şey yoktu. Zaman zaman gazete bayiine yabancı dergi almaya giderdim. Bu dergilerde hükümetin anlayışına uymayan yazı ve haberler kesilmiş olur, dergi ancak o “zararlı” haber ve yazılardan ayıklandıktan sonra satışa sunulurdu. Türkiye’de en azından böyle bir uygulama yok. Burada basın ve ifade özgürlüğüyle ilgili sorunlar olduğunu biliyoruz. Hiç olmazsa Cumhuriyet gibi özgürce yayın yapan gazeteler hayatta. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle