11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 TEMMUZ 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3 Haberal’ın fenalaşması üzerine salona çağrılan sağlık görevlileri müdahale etti. Hâkim Ercan Fırat, 43. sıradaki Durmuş Ali Özoğlu’nun kararını okurken gazeteci Tuncay Özkan ‘Bunlar doğru gerekçe değil, bana suçumu söyleyin, yaptığınız yasaya aykırıdır’ diye bağırdı. Özkan salondan çıkarılırken Mustafa Balbay da… bir sandalyenin üzerine çıkarak seyircilere şunları söyledi: ‘Biz hukuk ve adaleti size emanet ediyoruz. Herkesten rica ediyorum son 10 duruşmanın zabıtlarına bakılsın. Her şeyimizi alabilirler hatta özgürlüğümü bile ama moral gücümüzü asla alamazlar. Ayrıca son çıkan yasa ile birlikte kimler serbest kaldı, kimler içerde... Katiller serbest kaldı, bizler içerdeyiz bunu da unutmayın. Dışarı çıkarken taşkınlık yapmayın sakın malzeme vermeyin.’ Tutuklu sanık İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek de karara ‘Burası mahkeme değil. Fethullah Hoca divanı’ diye tepki gösterdi. İşçi Partili tutuklu sanık Erkan Önsel de seyircilere seslenerek, ‘Bu karar göstermiştir ki bizim özgürlüğümüz Türkiye’nin özgürlüğüdür’ dedi. Salonda yaşanan gerginlik nedeniyle Mahkeme Başkanı Hüsnü Çalmuk duruşmaya kısa bir ara verdi. Ara verilmesinin ardından Mustafa Balbay, kendisini dışarı çıkartmak isteyen jandarma görevlilerine ‘Dokunmayın’ dedi. Diğer sanıklar da bu tartışmaya müdahale etti ve duruşmayı izlemeye gelen seyirciler alkışlarla protesto ettiler. Mahkemenin kararına tepki gösteren bazı tutuklu sanıklar Gençlik Marşı’nı okudular. Duruşma, verilen aranın ardından tekrar başladı… Salona alınmayan CHP milletvekilleri tepki gösterdi.” ??? Sevgili okurlarım, “Özgürlük çığlıkları” ile “Savaş naralarının” aynı anda yükselmesi bir rastlantı değildir: Her ikisi de, AKP iktidarının on yıldır uyguladığı planlı, programlı, baskıcı, mezhepçi ve dışa bağımlı politikaların ortak ve birbirleriyle ilişkili sonuçlarıdır! Yargıtay yerel mahkemenin verdiği mahkumiyet kararını az buldu ‘Din istismarcısı nitelikli dolandırıcı’ SEYHAN KURTMANAA Özgürlük Çığlıkları… Savaş Naraları… İçerdeki ve dışardaki sevgili okurlarım, bugün Suriye ile savaş üzerine, “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesinin yok edilişine ve Kadeş’e devam edecektim… Yani “Savaş naralarını” yazacaktım. Ama gel gör ki, “Özgürlük çığlıkları”, “Savaş naralarını” bastırdı… Ben de planladığım yazıyı ileri bırakarak, “Özgürlük çığlıklarına” değineceğim… Ama dün yazdığım gibi, “İnsanın en büyük düşmanı kendisidir” ilkesini aklımda tutup, kendimi kendime karşı korumaya çalışarak yazıyorum bu yazıyı! Bu nedenle, duygularım henüz çok sıcakken, sadece gazetedeki Hatice Tuncer’in haberini özet olarak aktarmakla başlayacağım. ??? “İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ‘3. Yargı Paketi’nin 6 Temmuz’da yürürlüğe girmesinden 21 gün sonra tutuklu sanıkların tahliye taleplerini karara bağladı… Üye hâkim Ercan Fırat tarafından okunan kararda… tahliye taleplerinin reddine ilişkin şu gerekçelere yer verildi: ‘Sanığın atılı suçları işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi uygulamalarında, tutukluluk için makul suç şüphesinin yeterli görüldüğünün mahkeme içtihatlarında da belirtildiği, bu nedenle atılı suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesi bulunduğu, sanık hakkında daha hafif koruma tedbiri olan Adli Kontrol Tedbiri uygulamasının yetersiz kalacağı anlaşıldığından isnat edilen suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin bulunması nedeniyle tahliye taleplerinin reddine...’ Hâkim Ercan Fırat, Mustafa Ali Balbay’a ilişkin kararı 41. sırada okudu. Karar okunurken CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet ANKARA (AA) Yargıtay 15. Ceza Dairesi, kendilerini “hoca” olarak tanıtıp kızlarının bahtının kapalı olduğuna ve evlerinin bahçesinden altın çıkaracaklarına inandırdıkları kişilerin para ve altınlarını alan sanıklara “dolandırıcılık” suçundan verilen cezayı az bularak, sanıkların “nitelikli dolandırıcılık”tan mahkum edilmesine karar verdi. Hatay’da, 2006’da kendilerini “hoca” olarak tanıtan sanıklar, bir aileyi, kızlarının bahtının kapandığına ve evle rinde muska olduğuna inandırıp evlerine geldi. Çeşitli dualar okuyup kızlarının elbisesinden muska çıktığını söyleyen sanıklar, aileden para aldı. Ayrıca evlerinin bahçesinde bir küp altın olduğunu, bu altını çıkarmak için çeşitli dualar ve törenler yapılması gerektiğini de söyleyen sanıklar, yanlarında getirdikleri ilaçla küp içerisindeki maddeyi altına çevirecekleri vaatleriyle aileyi kandırıp altın ve paralarını aldı. Sanıkların dolandırıcı olduğunu anlayan aile, Hatay 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açtı. Mahkeme, sanıklara “dolandırıcılık” suçundan mahkumiyet kararı verdi. Temyiz üzerine dosyayı görüşen Yargıtay, yerel mahkeme kararını bozdu. Daire, sanıklara yalnızca “dolandırıcılık” suçundan mahkumiyet verilmesini az bularak, suçun “dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle” işlendiğine işaret ederek, “nitelikli dolandırıcılık” suçundan karar verilmesi gerektiğine hükmetti. ‘Hükümlü darp edildi’ iddiası Zincirleme kaza: 14 yaralı ? İZMİR (Cumhuriyet Bürosu) Yeşildere Caddesi’nde, Hayim Gündüz’ün kullandığı otomobil, Ramazan Kalaman yönetimindeki yolcu servis midibüsü ile çarpıştı. Bu sırada Avni Çobanoğulları idaresindeki midibüs de Kalaman’ın kullandığı midibüse çarptı. Kontrolden çıkan midibüs, bir otomobile çarptıktan sonra bariyerleri aşarak 3 metre yükseklikten alt yolda ilerleyen Ali Demir’in pikabının üzerine düştü. Kazada 2’si ağır 14 kişi yaralandı. Cezaevinde bir ölüm daha Hepatite karşı ‘3 maymun’ eylemi İstanbul Haber Servisi Türk Karaciğer Vakfı (TKV), Hepatitle Yaşam Derneği, Türk Karaciğer Araştırmaları Derneği ve Viral Hepatitle Savaşım Derneği, “Dünya Hepatit Günü” nedeniyle “Üç Maymun” eylemi yaptı. Taksim Meydanı’nda toplanan gönüllüler, dünyanın birçok ülkesinde yapılan eşzamanlı eylemde “görmedim, duymadım, bilmiyorum” hareketleri yaparak hepatit hastalığına karşı “duyarlılık” çağrısında bulundu. Eylem ile dünya rekoru kırılması da hedefleniyor. Türkiye’deki eylemin gözlemcileri İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Taner Gören ve eski TGC başkanlarından gazeteci Nail Güreli oldu. Yanarak can verdiler ? KONYA (Cumhuriyet) Kocaeli Gölcük’te deniz astsubay olarak görev yapan İdris K. (41), Mersin’e tayin olması üzerine, ailesiyle yola çıktı. İdris K’nin kullandığı otomobil, AksarayUlukışla karayolunda, bir traktöre arkadan çarptı. Çarpmanın etkisiyle bir anda ön tarafı alev alan otomobilin sürücüsü İdris ve eşi Yadigar K. yanarak can verdi. Alevlerin ulaşmadığı otomobilin arka koltuğundaki ailenin ikiz çocukları Fatih ve İrem (15) yaralandı. SİVAS (Cumhuriyet) Hükümlü bulunduğu Sivas Kapalı Cezaevi’nde fenalaşan mahkum Ali Cem Gündoğan (24), götürüldüğü hastanede öldü. Vücudunda yara izleri bulunması nedeniyle darp edildiği iddia edilen mahkumla ilgili cumhuriyet başsavcılığı soruşturma başlattı. Tunceli’nin Mazgirt ilçesinde hakaret, yaralama, kamu malına zarar verme ve tehdit suçlarından 562 gün kesinleşmiş cezası bulunan Gündoğan, 23 Temmuz’da Sivas Açık Ceza İnfaz Kurumu’na bir gün sonra ise kapalı cezaevine konuldu. Önceki gün koğuşta rahatsızlanan Gündoğan, yaşamını yitirdi. Yapılan incelemede hükümlünün nakli öncesi hastane kontrolünde herhangi bir rahatsızlığına rastlanmadığı, madde bağımlısı olduğu bilinen gencin, cezaevine girmesine engel rahatsızlığı bulunmadığının tespit edildiği belirtildi. Gündoğan’ın beyin zarları arasındaki kanama nedeniyle ölmüş olabileceği belirlenirken kesin sonucun ise Adli Tıp Kurumu incelemesinden sonra netlik kazanacağı belirtildi. Gündoğan’ın cenazesi, Tunceli’ye götürüldü. İnşaatta kaza: 1 çocuk öldü ? KİLİS (AA) Kilis’te 4 katlı binanın dış cephesinde tadilat için kurulan iskele çöktü. İskelede çalışan 2 işçi yerde çalışan Aslan Bay’ın (15) üzerine düştü. Bay, tüm çabalara karşın kurtarılamadı. 1 kişiye 4.5 milyon TL ? ANKARA (AA) Sayısal Loto’da numaralar “4, 27, 30, 32, 36, 43” olarak belirlenirken 6 bilen 1 kişi, 4 milyon 465 bin 2 TL kazandı. 5 bilenler 3 bin 49 TL, 4 bilenler 39 TL ve 3 bilenler 5 lira 60’ar kuruş ikramiye kazandı. Düzeltme Gazetemizin 24 Temmuz 2012 tarihli sayısının 7. sayfasında yer alan “Sansürlediler” başlıklı haberde Elif Ayça Seren Ural’ın “1914 olaylarının ardından annemin ailesi parçalandı ve annem öldükten sonra da bir dayımın olduğunu öğrendim” cümlesi “1955 Rum ve azınlıklara yönelik olaylarda annemin ailesi parçalandı” olacaktır. Düzeltir özür dileriz. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle