10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 TEMMUZ 2012 ÇARŞAMBA [email protected] 14 KÜLTÜR Öncü bestecinin 100. yaşı Kuad Galeri’de bir sergiyle kutlanıyor John Cage İstanbul’a ‘rastladı’ John Cage ALTIN PORTAKAL’DA HÜLYA AVŞAR TARTIŞMASI mı, mı? Kültür Servisi Hülya Avşar’ın 49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Ulusal Yarışma’nın jüri başkanlığına getirilmesine tepkiler sürüyor. Bir yandan “popüler kimliği” nedeniyle jüri başkanlığı eleştirilen Avşar’ın bu işin altından kalkıp kalkamayacağı tartışıladursun, önceki gün jüri üyelerinin tamamının açıklanmasının ardından da tartışmalı iki istifa geldi. Üyelikten çekilen Levent Kırca ve Kutluğ Ataman’ın gerekçeleri ise farklı. Hülya Avşar’ın jüri başkanı olacağından haberdar olmadığını söyleyen Kırca, “Altın Portakal ülkemizin bir numaralı festivallerinden. Jüri Başkanlığı için bunca değerli akademisyen, sinema adamı, rejisör varken Hülya Avşar mı olur? Jüri başkanlığı için Zeki Alasya’nın adı geçiyordu. Festivalin spekülatif sonuçlarını göğüslemek is? Hülya Avşar’ın jüri temiyorum” dedi. başkanlığı Altın Kutluğ Ataman ise Twitter hesabında Portakal’ın bir numaralı benzer beğenilere saüyelikten çekilme gündemi son günlerde. hip 1112 yakın arkagerekçesinin Hülya Levent Kırca ve Kutluğ daşın oluşturduğu bir Avşar olmadığını, yeni filminin çekim Ataman jüri üyeliğinden topluluktansa böylesi çeşitlilik arz eden bir leri nedeniyle böyle çekildi. Kırca’nın jüriyi tercih ederim. bir karar aldığını begerekçesi Avşar’ın 52 sinema filminde rol lirtti. yetersizliği, Ataman ise almış bir sanatçının Uğur İçbak, Pelinsu Pir, Levent yeni filminin çekimlerini birikimini ve deneyimini tartışmayı da gerKazak, Prof. Gülgerekçe gösterdi. Jüri çekten yakışıksız buseren Güçhan, Süüyelerinden Tunca luyorum” dedi. mer Tilmaç, AyşeBir diğer jüri üyesi gül Aldinç, Mine Arslan ve Selçuk Yöntem oyuncu Selçuk YönG. Kırıkkanat, Erise “Bu tartışma tem de yaşanan tartışdil Yaşaroğlu’nun yakışıksız, gereksiz” maların gereksiz olduaralarında bulunduğu ğunu düşünüyor: “Asdiyor. jüri üyelerinden Silında jüri başkanlığı nema Yazarları Dersimgesel bir şeydir, saneği (SİYAD) Başkanı Tunca Arslan da Hülya Avşar’ın nıldığı kadar önemli bir fonksiyobaşkanlığındaki bir jüride yer almak nu yoktur. Herkes kendine güvenip tan hiçbir sıkıntı duymadığını, sürecin orada, demokratik yollarla tavrını, de renkli ve verimli bir şekilde geçe sanatçıya yakışır biçimde göstermelidir bence. Türkiye’de sanatın ceğini tahmin ettiğini söylüyor. Arslan, “Istvan Szabo gibi dünya ve sanatçının bu kadar üstüne geçapında dev bir sinemacı Altın Por lindiği bir ortamda, bir avuç insatakal’ın uluslararası jürisine baş nın birbirine destek olması gerekikanlık yapacak ama biz onu gölge yor. Kişisel egolarla birbirimize de bırakacak şekilde günlerdir Hül saygısızlık etmemeliyiz.” Altın Portakal Kültür ve Sanat Vakya Avşar jüri başkanı olur mu olmaz mı diye tartışıyoruz; hem de fı (AKSAV) Genel Müdürü Göksel “magazin kültürüne” karşı çıkar Kumsal ise Kırca ve Ataman’ın yemış gibi yaparak. Kendi adıma, rine gelecek isimleri bir hafta içinde pek çok konuda ortak düşünen, açıklayacaklarını belirtti. Türküler Boyu Türkülerin gittiği yere kadar gider kültür izleri. Bizim bu anlamda en batı noktamız bugün MacaristanSlovakya sınırını oluşturan Tuna Nehri üzerindeki Estergon. Kentin 13. yüzyılda yapılan kalesi uzun yıllar Macaristan’ın yönetsel merkezi olduktan sonra Kanuni döneminde Osmanlı yönetimine geçti. Estergon Kalesi elden çıkarken yakılmış aynı adlı türkü gümbür gümbür orada yaşanan acıyı, Tuna’nın akışını, baykuşların çağrışıp bülbüllerin susuşunu, “gönlü kemiren sinsi firak”ı dile getirir. Dile kolay, İstanbul Estergon arası 1400 kilometre. Bunca yolu at sırtında ya da yaya gidip, sonra da orada yer yurt edinmek. İçi yanar elbet gidenin, sonra da oraları bırakıp geri dönmek zorunda kalanın. Tuna Nehri hep sınırıdır Osmanlı’nın. Onu korumaya çalışır, geri çekilirken de. “Plevne Türküsü” yine zorunlu bir terk ediş acısıdır: “Tuna Nehri akmam diyor / Etrafımı yıkmam diyor / Ünü büyük Osman Paşa / Plevne’den çıkmam diyor.” Tuna’nın güneyi, Ege kıyılarına kadar, Vardar, Arda ve Tunca ırmakları boyu ve Rodop Dağları’nın etekleri onlarca, yüzlerce türküyle halkın tarihidir aynı zamanda. Son yüzyılda, Tuna boylarından Vardar Ovası’na, Rumeli’de kurulan on kadar ulusal devlet olmadık serüvenler yaşadı. Yunanistan dışındakilerdeki sosyalizm uygulamaları sermaye düzeninin rekabetçiliğine dayanamayarak doksanlı yılların başında peş peşe pes etti. Son yirmi yıldır geleceklerini yeniden kapitalizmde arıyorlar. ??? Bugün yolları bu ülkelere düşenlerin üstünkörü bir bakışla bile tanık oldukları şey, şizofrenik (gerçekle ilişkinin kaybolduğu) bir yaşam biçiminin egemenliğidir. Eğitim, sağlık, konut, ulaşım vb. temel gereksinimlerin bedava ya da çok ucuz olduğu bir toplumsal düzenden, her şeyin parayla alınıp satıldığı yeni bir düzene geçilmiş olmasıdır bu çöküşü yaratan. Özgürlüğün görünen yüzünde en başta, “aç kalma özgürlüğü” gelmektedir. Bu ülkeler arasında belki de en gelişmişi sayılabilecek Avrupa Birliği üyesi Macaristan’ın sokakları evsiz ve aç insanlarla doludur. Komşumuz, güller ülkesi Bulgaristan, yıllardır soygun hikâyeleriyle ünlenmiştir. Üstelik yirmi yıldır bu ülkelerin altyapılarında yeni pek bir şey olmamıştır. Yapılar, caddeler, metrolar, tramvaylar ya eski imparatorlukların ya da sosyalist dönemin ürünüdür. İnsanlar onlara baktıkça, yarın endişesinden uzak yaşadıkları o günleri anmaktadırlar ister istemez. Öte yandan önlerine konulan yeni düzende bilinmez bir gelecektir karşılarında olan. Tuna boylarından Ege kıyılarına, dilden dile geçip birbirine karışmış içli türküler, günümüzde de halkların bitmeyen barış ve refah özlemini söylemeyi sürdürüyorlar. ? Besteci, filozof ve yazar kimliğinin yanı sıra karşılaşmaları, dostlukları, rastlantıları ile 20. yüzyılın öncülerinden John Cage, 100 yaşında. Fluxus sergisinin ardından Kuad Galeri, John’ Cage” sergisine ev sahipliği yapıyor. AYŞEGÜL ÖZBEK 20. yüzyılın öncü bestecilerinden John Cage’in doğumunun 100. yılı İstanbul’da bir sergi ile kutlanıyor. Kuad Galeri ilk sergisi “Fluxus”un ardında açtığı bu sergide yurtdışı ve Türkiye’den sanatçıları bir araya getiriyor. Sergi için hazırlanan ve baskıdan sonra matbaa çalışanları tarafından tek tek buruşturu kilit bir noktayı işgal ediyor. Sadece çağdaş müzikte ses ve sessizlik arasındaki birtakım yerleri lan afişler ise Bülent Erkmen imzası taşıyor. kurcaladığı için değil; kriterlerin, daha önceden Kuad Galeri kurucu ortaklarından Alpagut verili olan şeylerin, kuralların kimin tarafından Gültekin, Cage’in Fluxus üzerinde dolaylı dolayyazıldığının sorgulanmasını müziğe gesız büyük etkisi olduğunu söylüyor. tirdiği için.” “Birçok fluxus sanatçısı onun Bir dönem Cage’in “Silence” kitaNew School’da öğrencisi olmuş. bının başucu kitabı olduğunu söyleBu bakımdan tamamlayıcı bir yen Ilgım Veryeri Alaca, “Bitimsiz sergi oldu John’ Cage”. John Cage için sanatçı kitabı” çaSergide on sanatçının on üç yalışmasını özellikle Cage için yorumpıtı yer alıyor. Bir duvar da ise Caladığını söylüyor: ge’in Zen’den anarşizme, ses“Bu, birbirine sarılmış yapraksizliğin, müziğin bir öğesi ollardan oluşan, yuvarlak bir duğunu anlatmak istediği ve sanatçı kitabı. Bir kitabın basergi ismine gönderme yaşı ve sonu vardır, ancak bu pan 4’33” yapıtı ile ilgili yapıtımda klasik formatın pek çok konudaki görüşledışına çıktım. Çünkü Cage, rinin yazılı olduğu kâğıttamamen yapıyı bozan ve lar yer alıyor. Besteci klasik yapının ötesine geçen kimliğinden öte Cage, birisi. Ayrıca Cage’in Zen’e karşılaşmaları, dostlukları, olan ilgisini biliyoruz. Belli rastlantıları ile de bilinir. Merbir sonsuzluk ve dengeyi vurce Cunnigham, Morton Feldgulamak istedim. Yaratılan forma man, David Tudor, Christian zamanın girmesi Cage için önemliyWolff, Marshall McLuhan, Mardi. Bu çalışmamda sayfaları açıp cel Duchamp bu isimlerden bazıları. bakamıyorsunuz, ana odakSergide yer alan sanatçılardan lanıyorsunuz.” yolu Cage ile kesişen biTaldans ekibi ise bir ri var mı acaba? videosuyla sergide “Cage ile yolu yer alıyor. Mustakesişen bildiğim fa Kaplan ve Filiz Sıkadarıyla Tom zanlı’nın koreografiJohnson ve eşi sinin yer aldığı viEsther Ferrer deo 1997 yılından var. Johnson asbir performans. Mülında Morton hendis olan Kaplan, Feldman’ın öğilk zamanlarda işlerinin minirencisi, ama Cage’i mal ve matematiksel bir dizgi akıl hocası olarak kabul Esther Ferrer’in “Erik Satie’nin içerdiğini belirtiyor: ediyor. Öte yandan serHayali Portresi” yapıtı. “Bir süre aynı şey tekrar gide de doğrudan Cage’e göneder ve daha sonra bozulmaya deren neonlu bir işiyle yer ve kırılmaya başlar. Bir süre sonra o tekrarın gealan Sarkis’in Rotterdam’da devam eden sergisi tirdiği yorgunlukla vücutta kontrol edemediğin de Cage üzerine.” bozulmalar olur. Rastlantılara dönüşür.” Cage ile iki kere karşılaşan Teoman Madra’nın Serginin son günlerinde Batur Sönmez’in interakda sergide iki fotoğrafı ve Kanadalı Stephane La tif bir performans çalışması olacak. Cage’in doğum Rue’nün Cage’in beraber çalıştığı ve müzik yaptığı günü olan 5 Eylül günü son bulacak sergide, TolMorton Feldman’ı dinlerken yarattığı ga Tüzün, Alper eseri de yer alıyor. Yılmaz ve Sami AlBesteci Tolga tındağ 4 Eylül’ün Tüzün ve Peri son saatlerinde başlaSharpe’ın “Alyan, 5 Eylül’ün ilk bir ways Shifting” saati boyunca devam isimli yapıtı seredecek bir müzik perginin en interaktif formansı gerçekleştiçalışması. İlk edindiği plağın recekler. Sergi kapsa13 yaşında bir mında ayrıca, geçen Cage albümü olhafta kaybettiğimiz duğunu söylüyor çağdaş müzik bestecisi Tüzün, “Cage kesinlikİlhan Mimaroğlu için le nevi şahsına münhasır biri. bir anma toplantısı da Ilgım Veryeri Alaca’nın “Bitimsiz Dünya çağdaş müziğinde çok düzenlenecek. John Cage için sanatçı kitabı” yapıtı. Kutsiye Bozoklar anılıyor ? Kültür Servisi Devrimci, şair ve yazar Kutsiye Bozoklar ölümünün 3. yılında, şiirler ve şarkılarla anılıyor. Bugün saat 19.30’da Beyoğlu PeraZİN Cafe’de gerçekleşecek anmaya, Grup Abdal, Grup Vardiya müzikleri ile katılacak. Keman eşliğinde sinevizyon gösteriminin de yapılacağı gecede, arkadaşları Bozokları anlatacak. II. Abdülhamid devrinde Yıldız Sarayı Tiyatrosu’nun direktörü olan Arturo Stravolo’nun arşivine ulaşıldı Yıldız’da son opera Kültür Servisi Yıldız Sarayı Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Serim, Sultan II. Abdülhamid döneminin Saray Tiyatrosu’nun opera repertuvarına ait tüm notaların bulunduğunu açıkladı. Yaklaşık 100 ciltten oluşan notlar, II. Abdülhamid devrinde Yıldız Sarayı Tiyatrosu’nun direktörü ve aynı zamanda opera sanatçısı olan Arturo Stravolo’nun arşivine ait. Serim, Stravolo’nun ailesiyle kurulan bağlantıdan sonra arşive ulaşabildiklerini, böylece döneme dair pek çok bilgiye ulaştıklarını belirtti. Arşivde tutulmuş notlarla saray hayatına ilişkin ilginç bilgiler de edindiklerini anlatan Serim, II. Abdülhamid döneminde oyuncuların padişah locasına bakamadığını, oyuncuların sultanın Sultan ve purosu... geldiğini içtiği puronun kokusundan anladıklarını bu notlar sayesinde öğrendiklerini söyledi. Belgeler sayesinde Yıldız Sarayı’nda sahnelenen son operanın “Rigoletto” olduğunun da anlaşıldığını belirten Serim, eylül ayı içerisinde müzik tarihçisi, orkestra şefi, besteci Dr. Emre Aracı ile belgeler üzerinde çalışmaya başlayacaklarını ve bu “hazine”yi birlikte kitaplaştırmak istediklerinin altını çizdi. Venedik Film Festivali, Mira Nair’in ‘Gönülsüz Köktendinci’siyle açılıyor 11 Eylül yeniden gündemde Kültür Servisi 69. Venedik Film Festivali, 29 Ağustos’ta, Hintli yönetmen Mira Nair’in son filmi “The Reluctant Fundamentalist” (Gönülsüz Köktendinci) ile açılacak. New York’ta yaşayan Nair’in filmi yarışma dışı olarak gösterilecek. Nair’in, Atlas Okyanusu’nu tek başına geçen ilk kadın pilot Amelia Earhart’in yaşamını konu alan “Amelia”dan (2009) sonra çektiği ilk film olan “Gönülsüz Köktendinci”, Mohsin Hamid’in 2007’de yayımlanmış olan aynı adlı romanından uyarlandı. Filmde, El Kaide tarafından New York’ta 11 Eylül 2001’de Dünya Ticaret Merkezi’ne gerçekleştirilen saldırılar sonucunKate Hudson, Kiefer Sutherland gibi oyuncular paylaşıyor. Dünyanın en saygın film festivallerinden biri sayılan Venedik Film Festivali’nin direktörü Alberto Barbera, Nair’in yeni filminin, köktendincilik gibi temel bir sorunu işleyen bir romandan yapılmış benzersiz bir uyarlama olduğunu söyledi. 2002’de, Claude Lelouch ve Yusuf Şahin gibi yönetmenlerin de katkıda bulundukları “11 Eylül” filmi için bir bölüm çekmiş olan Nair, Hindistan’da görücü usulü evliliği ele alan “Muson Düğünü” adlı filmiyle 2001’de Venedik’te Altın Aslan (En İyi Film) ödülüne değer görülmüştü. ‘Gönülsüz Köktendinci’ Ölümünün 1. yıldönümünde anıldı Kültür Servisi 27 yaşında hayata veda eden Grammy ödülü İngiliz şarkıcı Amy Winehouse, ölümünün birinci yıldönümünde ailesi ve sevenleri tarafından anıldı. Ölümünün ardından adına bir vakıf kurulan, yayımlanmamış şarkıları albüm haline getirilen ve ailesinin anılarını kitaplaştırdığı Winehouse’un hayranları, evinin önünde mumlar yaktı. Ailesi adına açıklama yapan babası Mitch Winehouse, kızının istediği gibi kahkaha ve müzikle dolu bir anma toplantısı yaptıklarını söyledi. “O, Adele ve Lady Gaga’nın bir araya gelmiş haliydi” diyen babası, Amy Winehouse Vakfı’nın yapması gereken çok iş olduğunu da sözlerine ekledi. Kızının yapımcılarıyla birlikte onun şarkılarından oluşan yeni bir albüm üzerinde çalıştıklarını söyleyen baba Winehouse, kızını anlatan bir film de çekilebileceğinin sinyallerini verdi. da, Wall Street’te çalışan genç bir Pakistanlının yaşamı ve inancının paramparça olması anlatılıyor. Filmin başlıca rollerini Riz Ahmed, C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle