28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ 2012 CUMARTESİ 6 HABERLER KCK davasında Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın da aralarında bulunduğu 16 kişi tahliye edildi 8.5 ay sonra özgür İstanbul Haber Servisi KCK davasında Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın da aralarında bulunduğu 16 kişi tahliye edildi. 205 sanıklı davada 124 kişinin tutukluluk halinin devamına karar verildi. Dava 1 Ekim’e ertelendi. 3. yargı paketindeki yasal değişiklikler göz önünü alınarak tahliye edilen Ersanlı, 1 Kasım 2011 tarihinde tutuklanmıştı. KCK’ye ilişkin İstanbul’da açılan ilk davanın 8. duruşmasında 16 tahliye kararı çıktı. Davaya bakan İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi, saat 16.00 sıralarında ara kararlarını açıkladı. Mahkeme heyeti tahliye kararında, sanıkların tutuklu kaldıkları süre, mevcut delil durumu ve yürürlüğe giren 6352 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca sanıklar lehine suç vasfının değişme ihtimalini göz önüne aldı. Mahkeme ayrıca, sanık ve avukatların Kürtçe savunma talebinin daha önce karara bağlanmasından dolayı eski kararın uygulanacağını ve tekrar ara karar almaya gerek olmadığını bildirdi. Teşekkür Yazısı Yazım bugün (14 Temmuz) yayımlandığında kalp ameliyatımın üzerinden dört hafta geçmiş olacak… Sevgili okurlarıma önce şu bilgiyi vereyim: Hekime ciddi bir kriz sonucunda ya da herhangi bir önemli sayılabilecek, yaşamımı aksatan bir sıkıntı duyduğum için başvurmadım. Ufak tefek sıkıntıların nedenini araştırırken kalp damarlarından birinde önemli bir daralma olduğu görüldü ve bypass zorunluluğu böylece ortaya çıktı. Sözünü ettiğim önemsiz sayılabilecek sıkıntıları ciddiye alarak hekime başvurmasam, büyük olasılıkla birkaç yıl içinde ciddi bir krizle karşılaşabilecektim. Bu deneyimimi böylece paylaşmış olayım… ??? 1 Temmuz tarihli Aydınlık gazetesinde teşekkürlerimi içeren ayrıntılı bir metin yayımlandığı için, teşekkür borçlu olduğum hekim ve sağlık personelinin adlarını burada tekrarlamayacağım. Kuşkusuz, tek bir kişi dışında… O da ameliyatı başarıyla gerçekleştiren ekibin başındaki değerli dostum Prof. Dr. Bingür Sönmez’dir. Yakından tanımış olanlar Bingür Sönmez’in sadece büyük bir hekim olarak değil, seçkin bir insan olarak da alçakgönüllü ve yüce gönüllü kişiliğinden kuşkusuz etkilenmişlerdir… ??? Hasta yatağımdayken Doğu Perinçek’in şiirimi ve kişiliğimi irdeleyen yazısı benim için paha biçilmez bir armağan olmuştur. Değerli kardeşime ne kadar teşekkür etsem azdır. Özgür günlerde bir an önce birlikte olmayı diliyorum. Cezaevi ziyaretlerinde ve başkaca konuşmalarımda söylediğim gibi şu karanlık günlerde cezaevinde olmak kaçınılmaz bir kaderse eğer, keşke bu kaderi paylaşabilseydik… Doğu, Mustafa, Tuncay, Soner, öteki dostlar bir süreliğine çıksalar, onların yerine ben ve benim gibi düşünenler cezaevine girsek, bu utanç verici, karanlık süreci böylece dönüşümlü olarak yaşayıp geçirseydik… (Bu yazı yayımlandığında Mustafa’nın, Sayın Haberal’ın, başkaca tutukluların özgürlüklerine kavuşmuş olmalarını dilerim.) Yine hasta yatağımda, sevgili hemşerim, gazetede masa komşum Oktay Ekinci’nin Azeri lehçesiyle yazdığı yazı da, bana sevinç, mizah, arkadaşlık dolu bir selam oldu… Ve Turgay Fişekçi kardeşimin, sonraki günlerde, yine Cumhuriyet’te yayımlanan güzel yazısı… Köşelerinden selam gönderen bütün dostlara ve cezaevinden gönderdikleri çok değerli mektuplarıyla bana cesaret ve umut aşılayan, Balyoz tertibi tutuklusu, yurtsever dostlarım, Tuğamiral Ali Sadi Ünsal ve Tuğamiral Turgay Erdağ’a selam olsun… ??? TKP yöneticilerinden kardeşim Aydemir Güler’in, 68’liler Birliği Vakfı Başkanı Sönmez Targan’ın yoldaşça destek ve dayanışmalarını her an duyumsadım. Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Derneği Türkiye Merkezi’nin Başkanı dostum Üstün Akmen’in eksilmeyen ilgisine de buradan teşekkür etmek isterim. Yayın Kurulu Başkanımız Orhan Erinç ameliyat günü hastaneye gelmek inceliğini gösterdi. Başkaca, tek tek dost ve arkadaşlarımın adlarını sıralamaya kalkarsam birkaç sütunluk yere gereksinim olur. Onlar kendilerini biliyorlar. Hepsini candan sevgiyle kucaklıyorum. ??? “İki Kalp Ağrısı” adlı yazımın İngilizcesi, muhatabı olan Avrupa Birliği ve parlamentosu üyelerine gönderilmek üzere hazırlanmıştı. Sayın Kılıçdaroğlu’nun geçmiş olsun telefonu bu tasarımın gerçekleşmesini çabuklaştırdı. “İki Kalp Ağrısı” bir aydının çığlığı olarak yüzlerce adrese ulaştı. Katkılarından ötürü Sayın Kılıçdaroğlu’na, Sayın Loğoğlu’na, gençlik arkadaşım Sevgili Oğuz Oyan’a ve Sayın Ümit Oran’a teşekkür borçluyum… Kültür Bakanı Sayın Günay’ın geçmiş olsun telgrafına da buradan teşekkür ederim. ??? Ve arkadaşlarımın yanı sıra tanıdığım tanımadığım sayısız okurdan mesajlar, mektuplar, telefonlar… Sokağa çıktığımda, bakışlarımız karşılaştığında, beni sağlıklı görmekle ışıldayan yüzler… Çoğuyla kişisel tanışıklığımız olmayan kişilerin dayanışma ve dostluk sözleri, iyilik dilekleri… Bütün bunlar hiçbir çabanın, hiçbir özverinin boşuna olmadığını, yalnız olmadığımızı; aileden, dost çevresinden, dalga dalga bütün ülkeye, oradan bütün dünyaya doğru genişleyen bir bütünün parçası olduğumuzu gösteriyor… Son olarak ben, bana bu büyük dayanışmanın bir parçası olduğum duygusunu yaşatan kaderime, şu son bir aydaki çok özel yaşantılarımın ışığında, bir kez daha teşekkür ediyorum… Yaşamın insana verdiği hiçbir ödül, bu içten ve büyük dayanışmanın bir parçası olma duygusundan daha büyük ve değerli olamaz…. Bir not: Pazar Söyleşileri’ne de önümüzdeki hafta başlamış olacağım. Duruşma öncesi gerginlik Silivri’de görülen duruşma öncesinde izleyicilere ayrılan 300 kişilik bölümün dolması nedeniyle salona alınmayan sanık yakınları jandarma görevlileriyle zaman zaman tartıştı. Duruşmaya 140 tutuklu sanıktan 137’si katıldı. Yayıncı Ragıp Zarakolu’nun da aralarında bulunduğu 9 tutuksuz sanık da duruşmaya girdi. Sanık avukatlarından Kadir Tunç, söz hakkına kısıtlama getirdiğine dikkat çekerek “Yargılama bu aşamaya geldiyse, bir avukat olarak söyleyecek bir söz yok” dedi. Cübbesini çıkararak masasının üstüne bırakan avukat Tunç, mesleki ahlakına sahip çıkmak için bu protestoyu gerçekleştirdiğini belirterek salondan çıktı. Savcı Ramazan Saban mütalaasında sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi. Duruşmaya ara verildiğinde izleyicilerin alkışlı protestosu nedeniyle duruşmanın öğleden sonra izleyicisiz yapılmasına karar verildi. Akşam saatlerinde serbest bırakılan Ersanlı cezaevi önünde bir açıklama yaptı. Ersanlı, tahliye olduğu için sevindiğini ancak kendisiyle aynı suçlamalarla tutuklu bulunan aradaşları için üzgün olduğunu belirtti. Ersanlı, “Çok uzun bir iddianame, mantığını anlayamadığımız, bizlere karşı çok nefret biriktirmiş olan bir iddianame ile karşı karşıya kaldık. Bu davada yargılanan insanların büyük çoğunluğu BDP’li. Hepimizin durumu üç aşağı beş yukarı aynı. Anadilde eğitim de, anadilde savunma da çok umut ediyorum ki yakın bir gelecekte gerçekleşecek” dedi. TAHLİYE EDİLENLER Büşra Ersanlı, Kemal Karagöz, Kazım Şeker, Büşra Beste Önder, Canşah Çelik, Erdoğan Baysan, Medeni Demirkapu, Zekiye Ayık, Cüneyt Özil, Birgül Arvas, Suna Varsak, İbrahim Etem Yıldız, Mehmet Sıdık Kumek, Uğur Taşdemir, Nizamettin Özmen ve Mustafa İpek. Ersanlı cezaevi çıkışında açıklama yaptı. Mahkeme, Çiçek’in mesajını almadı; Balyoz davası sanıklarının taleplerini reddetti Tutuklulukta ısrar Geçen yıl eylül ayında cezaevi nakil aracı seyir halindeyken yanmış 5 kişi yaşamını yitirmişti. Bakan Sadullah Ergin’e çağrı ‘Ring aracına bin işkenceye tanık ol’ ANKARA / MALATYA (Cumhuriyet) CHP milletvekilleri Veli Ağbaba, Nurettin Demir ve Özgür Özel, koşulları incelemek, hasta mahkumların sağlık durumlarını gözlemek amacıyla Malatya E Tipi Cezaevi’ne 9 Temmuz tarihinde yaptıkları ziyaretteki gözlemlerini rapor haline getirdi. Raporda, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e, “Mahkumlara işkenceye dönüşen cezaevi ring araçlarıyla bizzat seyahat et” çağrısı yapıldı. Raporda öne çıkan şikâyet ve sıkıntılar şöyle: Bakan Ergin ringe: Ring araçlarında mahpusların seyahat etmeleri işkenceye dönüşmektedir. Bir metrekare civarında bir kutucuk içinde 6 kişi seyahat etmektedir. Havasız ve soğuk bu mobil hücrelerin ve araçların durumunun tespiti için Adalet Bakanı’nın bizzat bu araçlarda yolculuk yapması heyetimiz tarafından önerilmektedir. Ayrıca çok acı olayların yaşandığı ring aracı kazalarının ardından bu araçlar yenilenmelidir. İki kanserli mahkum bekliyor: Adli Tıp Kurumu çok yavaş çalışmaktadır. Başta kanser olmak üzere çok ciddi hastalığı olan mahpusların bile raporları geciktirilmektedir. Akciğer kanseri olan Muharrem Benek 7 aydır, Muzaffer Kınacı 4 aydır Adli Tıp Kurumu’ndan raporu beklemektedir. Sevkler tam bir işkenceye dönüşmüştür. Ailesi İstanbul’da bulunan ve Silivri Cezaevi’ne nakledilmek isteyen mahpus nakledilmeyip, ailesi Malatya’da yaşayan mahpuslar farklı cezaevlerine gönderilmektedir. Açık görüşe kısıtlama: Cezaevinde klima yasaktır. Açık ve kapalı görüş süresi 3040 dakika arasındadır. Mahpusların açık görüş hakları kısıtlanmaktadır. Cezaevinde koğuşların doluluğu en büyük şikâyet konusudur. Başka cezaevlerine sevkler ile doluluk azaltılmaya çalışılmaktadır. Kadın mahkumlara disiplin nakli: Ceza alan kadınlar, disiplin hücresi olmadığı için Adıyaman Cezaevi’ne gönderilerek cezalarını çekmektedir. Hükümlü çocuklar, ıslahevlerine gönderilmemektedir. Engelli mahkumların sorunları: Malatya E Tipi Cezaevi engelli mahpusların yaşamları için uygun değildir. Engellilerin tuvalet ihtiyacı için klozet mevcut değildir. Klozet idare tarafından karşılanmamaktadır. Bir engelli mahpus, arkadaşlarının yardımıyla tuvalet ihtiyacını giderebildiği için, günlerce tuvaletini tuttuğunu söylemektedir. Engelli mahpuslar kendi başlarına bahçeye çıkamamaktadır. Hakları oldukları halde açık cezaevine gönderilmemektedir. Çalışma yoksa özgürlük de yok: Açık cezaevinde cezasını tamamlamak isteyen bireylerden, çalışması beklenmektedir. Engelli mahpuslar, çalışamayacağı için bu hak kendilerine sunulmamaktadır. “Çalışma yoksa özgürlük de yok” mantığı kabul edilebilir bir durum değildir. İstanbul Haber Servisi 3. yargı paketindeki düzenleme doğrultusunda tahliyelerini isteyen Odatv ve Poyrazköy’den sonra, Balyoz sanıklarının tahliye istemleri de mahkeme tarafından reddedildi. 3. yargı paketindeki düzenleme kapsamında 7 TİP’liyi öldüren iki katilin ve 12 Eylül’den önce CHP Kayseri Merkez İlçe Başkanı ile TÖBDER yöneticisinin öldürülmesi başta olmak üzere bazı cinayetlere karışan Muhsin Kehya’nın tahliye edilmesine karşın, Odatv, Poyraköy ve Balyoz sanıklarının tahliye talepleri reddedildi. Aralarında Orgeneral Bilgin Balanlı, MHP milletvekili Engin Alan, emekli Orgeneral Çetin Doğan, eski Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in de bulunduğu 250 tutuklu sanık, yürürlüğe giren yeni yargı paketi sonrasında denetimli serbestlik uygulanarak tahliye talebinde bulunmuştu. 3, yargı paketinin yasallaşması sonrası Meclis Başkanı Çemil Çiçek “Mahkemeler Meclis’in mesajını almalı” demişti. ‘Hukuku olan inancımı yitirdim’ Alan Balanlı Doğan ŞULE KÖKTÜRK Balyoz davası avukatları, sanıkların tahliye taleplerinin reddedilmesine tepki gösterdi. Avukat Hüseyin Ersöz, kararı hukuksuzluk abidesi olarak nitelendirdi. Hukuka olan inancını kaybettiğini belirten Ersöz, hâkimlerle ilgili HSYK’ye şikâyet dilekçesi yazacağını ve Yargıtay’da dava açacağını söyledi. Avukat Celal Ülgen de hükümetin yargı paketini yaparken milletvekilleri, aydınlar, gazeteciler ve askerlerin değil katillerin tahliyesini düşündüğünü belirterek “Tahliye taleplerinin reddine gösterilen gerekçeler gerekçe değil. Siz bu gerekçelerle kendinizi bile kandıramazsınız, gece rahat uyuyamazsınız çocuklarınızın yüzüne bakamazsınız” dedi. İstemleri değerlendiren İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ret kararında, “Sanıkların üzerlerine atılı suçun ağırlığı, kanundaki ceza miktarı, tutuklulukta geçirdikleri süre ve halen dava dosyasındaki iki sanığın yakalamalı olduğu, bulunamadığı dikkate alındığında sanıklar hakkında adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı ve tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu” belirtildi. Tüm sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme, avukatların “tahliye talepleri reddedildiğinde dosyanın bir üst mahkeme olan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi” taleplerini de kabul etmedi. Türker, Irak savaşına karşı çıktığı için iktidardan uzaklaştırıldığını söyledi ‘Ecevit’e sivil darbe’ HATİCE TUNCER Ergenekon davasında tanık olarak dinlenen DSP Genel Başkanı Masum Türker, “Bülent Ecevit, ABD’nin Irak savaşına karşı çıktığı için sivil bir darbeyle iktidardan uzaklaştırıldı. Bülent Bey’e karşı bir komplo hazırlandı” dedi. Davanın 204. duruşmasıda eski başbakanlardan Bülent Ecevit’in “sağlık sorunları bahane edilerek iktidardan düşürülmesinin planlandığı” iddialarına ilişkin tanık olarak çağrılan Türker, ifadesinde davada tutuksuz yargılanan CHP Milletvekili eski Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün’ün DSP’nin başına getirilmek istendiğine dikkat çekerek, “Aygün’ün Ecevit’e işgöremez raporu verilmesi için mahkemeye başvurduğuna” dikkat çekti. Türker, davada tutuksuz yargılanan emekli Orgeneral Tuncer Kılınç’ın 2004 yılında Ecevit ile görüşerek Aygün’ü partinin genel başkanlığına getirilmesi için konuştuğunu söyleyerek “Bunun üzerine Ecevit, hepimizin Zeki Sezer etrafında toplamamızı istedi. Kabul ettik” dedi. Ecevit’in tedavi sürecine ilişkin Başkent Üniversitesi Hastanesi’ndeki tedavi süreci ve Prof. Dr. Mehmet Haberal’dan bir kuşkuları olmadığını ifade eden Türker “TOBB’un Dedeman Oteli’ndeki kokteylinde Ecevit’e gaz yapıcı pastayı kimin yedirdiğine baksınlar” diye konuştu. Türker şunları söyledi: “Yakında Ecevit’e karşı yapılan sivil darbenin sorumlularının bulunması için dava Bozdağ dün BosnaHersek’te tarihi Mostar Köprüsü’nü gezdi. ‘Vekiller çıkarsa Başbuğ da çıkar’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, mahkemenin takdir yetkisini kullanarak tutuklu vekillerin tahliyesi yönünde karar vermesi durumunda eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un da çıkacağını söyledi. Bir televizyon kanalında, yapılan düzenlemenin tutuklu vekillerin tahliye olmaları için bir olanak sağlayıp sağlamayacağı yönünde bir soru üzerine Bozdağ, yapılan bütün yasal düzenlemelerin genel olduğunu bu durumda olanların içinde tutuklu vekil, vekil olmayanlar veya herhangi bir general ya da başka bir kamu görevlisi var diye özel bir düzenleme olamayacağını ifade etti. Bozdağ, “Sadece tutuklu vekiller yok. Türkiye’nin eski Genelkurmay Başkanı da orada yatıyor. Mahkeme tutuklu vekillerle ilgili adli kontrole hükmettiği zaman öbürleriyle ilgili ‘adli kontrolü ben uygulamam’ diyemez. Neden diyemez? İsnat edilen suç aynı ve bu kanuni düzenlemede ‘Şu vekildir buna bunu uygulayacaksın, şu askerdir buna uygulayacaksın, öbürü sivildir ona uygulamayacaksın’ diye bir düzenleme yok. Tamamen mahkemenin takdirine bırakıyor” dedi. açacağız. O gün Bülent Ecevit, ABD’ye hayır demişti. Bu hayır’ı evet’e çeviremeyenlerin oyunu araştırılsın. Dönemin AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bülent Ecevit ‘Hayır’ deyince ABD’ye gidip ‘Evet’ dediğine dair, kitaplar yayınlandı. Asıl incelenmesi gereken budur. CHP’li ve AKP’li iki parti sistemini getirmeye çalışanlar sorgulanmalı.” “Irak savaşına ‘hayır’ dedikten sonra Ecevit’e karşı ‘Derin bağlantılar var’ PKK korucu çifti serbest bıraktı ? VAN (Cumhuriyet) Van’ın Çatak ilçesi Büyükağaç köyünden 2 Temmuz’da kaçırdığı korucu Zümeyra Can ve eşi İsmail Can’ı bıraktı. Duruşmada gizli tanık Feryat, 9 Ocak 1996’da Özdemir Sabancı, Toyotasa Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nil C MY B C MY B komplo oluşturulduğunu biliyorum” diyen Türker şöyle devam etti: “Bunları hastaneyle sınırlandırmak doğru değil. Asıl suçlular dışarıda. Hasta olmasının ardından ‘Ecevit gitsin’ naraları atılmaya başlandı. Aleyhte yazılar yazıldı. Bütün bunlar bir seneryoydu.” gün Hasefe’nin öldürülmesi olayına ilişkin ifade verdi. PKK itirafçısı olduğunu söyleyen Feryat, Sabancı suikastının DHKPC ve Mustafa Duyar tarafından yapılmadığını ileri sürürek “Derin bağlantılar var” dedi. Gizli tanık Feryat, Afyon Cezaevi’nde Şubat 1999’da öldürülen Sabancı Center baskını tetikçisi Mustafa Duyar ile Kırklareli Cezaevi’nde 1997 yılında birlikte kaldığını anlattı. Duyar’da örgütçü bir tavrı olmadığını ve sokak kültürü yapısında olduğunu söyleyen gizli tanık Feryat şöyle konuştu: “Şizofren ve paranoyak tavırları vardı. Vücudunca derin jilet izleri vardı. Bana MİT’te sorgulandığını söyledi. Hatice Albay ve Hakan isimli iki MİT görevlisiyle görüştüğünü anlattı. ‘Beni kullandılar, şimdi sahip çıkmıyorlar’ diyordu.” “Duyar, bana ‘Bu eylemi DHKPC yapmadı’ dedi. Bu eylemi Mustafa Duyar da yapmış olamaz. Burada derin bir bağlantı var” diyen gizli tanık Feryat, Duyar’a Emniyet tarafından yaptırılan tatbikatın görüntülerinin bu konuda ipucu verdiğini öne sürdü. Feryat, Duyar’ın Sabancı suikastına ilişkin kendisine anlattıklarını şöyle aktardı: “Fehriye Erdal’ın binanın girişinde karşıladığını, silahı verdiğini, Özdemir Sabancı’nın ve Sakıp Sabancı’nın odasını gösterdiğini, zaman kalırsa ‘Sakıp Sabancı’yı da öldürürsünüz’ dediğini söyledi. Zaman kalmadığı ve korktukları için Sakıp Sabancı’nın odasına geçmeden ayrılmışlar.” Duruşma 16 Temmuz pazartesi gününe ertelendi. Yasakçı müdüre soruşturma ? ERZURUM (Cumhuriyet) Erzurum’da, KPSS’ye girecek erkek adaylara, “Burası kız okulu. Siz 2 adım yukarıdaki Erzurum Lisesi’ne gidin” diyen Nene Hatun Kız Anadolu Lisesi Müdürü Hilmi Özbek hakkında İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından idari soruşturma açıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle