01 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 TEMMUZ 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR Filistin’deki Özgürlük Tiyatrosu’nun yöneticileri İsrail hapishanelerinde 15 İki tiyatrocu açlık grevinde Kültür Servisi Batı Şeria’daki Özgürlük Tiyatrosu’nun kurucularından Zakaria Zubeidi ve sanat yönetmeni Nabil al Raee hapishanede açlık grevinde. 1967’deki Altı Gün Savaşı’ndan bu yana İsrail işgali altında olan Cenin kasabasındaki göçmen kampındaki tiyatrosunun sanat yönetmeni Al Raee, bir ayı İsrail hapishanesinde geçirdikten sonra, geçen cuma günü açlık grevine başladı. Özgürlük Tiyatrosu’nun kurucularından Zubeidi ise açlık grevine 2 Temmuz’da başlamış ve gerekirse bunun ölüm orucuna dönüşeceğini açıklamıştı. Yerel yetkililer tarafından tutuklanan Zubeidi, 13 Mayıs’tan bu yana hiçbir suçlama yapılmaksızın, Şeria Vadisi’nin batısında, 1967’den beri İsrail işgali altında olan Ceriko (Eriha) kentindeki bir hapishanede tutuluyor. Nabil al Raee Al Raee, 6 Haziran’da evine düzenlenen bir gece baskını sonucunda İsrail ordusu tarafından tutuklanmıştı. Özgürlük Tiyatrosu’nca yapılan açıklamada, tutukluluğunun ilk iki haftası boyunca avukatı ve ailesinin Al Raee’yi görmelerine izin verilmediği ve hiçbir suçlamada bulunulmadığı belirtildi. Al Raee ise geçen cuma açlık grevine başlarken, “Neden burada olduğumu beidi bilmiyorum. Beni burada tutu Z ia r a Zak maları için hiçbir neden yok” dedi. Al Raee’nin, son bir yıl içinde Özgürlük Tiyatrosu’nun tutuklanan altıncı üyesi olduğu öğrenildi. Gençlerin yer aldığı bir tiyatro projesi olarak başlatılan Özgürlük Tiyatrosu, giderek Batı Şeria’daki Cenin mülteci kampındaki yetişkinler ve çocukların yer aldığı bir sanat projesine dönüşmüştü. Topluluğun kurucularından ve sanat yönetmeni Juliano MerKhamis, geçen yılın nisan ayında tiyatronun önünde vurularak öldürülmüştü. Dört ay sonra da maskeli İsrail askerleri geceyarısı tiyatroyu basmışlardı. Al Raee’nin eşi Micaela Miranda, “Bu komedi, Nabil’i, her nasılsa Juliano’nun öldürülmesine karışmakla suçlamalarıyla başladı. Sonra da onu terörist eylemlere katılmakla suçladılar. Her duruşmada yeni bir suçlama ortaya atıyorlar. Çok saçma! Belli ki, Nabil’i bu kadar uzun süre içeride tutmak için bir neden arıyorlar” dedi. Bu arada, “Cehennem Silahı”nın oyuncularından Danny Glover, tarihçi Noam Chomsky ve filozof Judith Butler da Al Raee ile Zubeidi’nin serbest bırakılmaları için çağrıda bulundular. Hiç Ödün Vermedi Güngör Dilmen’i de yitirdik. Yakından tanımıştım onu. İki oyununda oynamıştım. Midas’ın Kulakları ile Kurban’da. Midas’ın Kulakları’nın bir ayrıcalığı var benim için. Midas’ı ilk oynayan kişi olmak ayrıcalığı. Nasıl unutabilirim o oyunu? Üniversitede okuyordum. Öğrencilerden oluşan Gençlik Tiyatrosu, Eminönü Halkevi’nde temsiller veriyordu. Kimler yoktu aramızda… Tuncel Kurtiz, Şemsi İnkaya, Tunca Yönder, Ersun Kazançel… Ve Okay Sağtürk. Tan Sağtürk’ün babası. (Eskiden, Tan Sağtürk’e “Okay Sağtürk’ün oğlu” derlerdi. Şimdi Okay Sağtürk’e “Tan Sağtürk’ün babası” diyorlar. Bir baba için kıvanç verici bir şey…) ??? 1960 baharı. Gençlik Tiyatrosu, Güngör Dilmen adlı genç bir yazarın bir yarışmada ödül almış Midas’ın Kulakları adlı oyunu sahnelemeye karar verdi. Okay koyacaktı oyunu sahneye. Midas rolü için beni seçmez mi! Berber’i Tunca Yönder oynayacaktı. Kadro tamamlandı. Ama Apollon bulunamıyordu bir türlü. Okay, üniversite öğrencisi olmayan birini getirdi. Daha önce tiyatronun t’siyle ilgilenmemiş Erdoğan Seren’i. (Erdoğan, sonradan Yeşilçam’a geçecek, ömrünün sonuna kadar da kamera önünde jönlerden dayak yiyecekti.) Uzun provalardan sonra ilk temsil geldi çattı. Benim için azap dolu bir gece başlayacaktı. Heyecanlıydım. İlk kere böyle bir rolü üstleniyordum. Üstelik seyirciler arasında Behçet Necatigil’le Memet Fuat vardı. Oyunda etek gibi bir şey giyiyorum. Kostümcü arkadaş eteği sardı belime. Çengelli iğneyle tutturdu. “Bana bak,” dedim, “bu iğne çıkar da etek düşerse rezil olurum.” “Korkma, bir şey olmaz. Ben onu sapasağlam tutturdum.” Öyle olsun. Çıktık sahneye. Oyunun başlarında Erdoğan eşek kulakları takıyor kafama. Telsiz kulaklığı gibi bir şey yapmıştık. Demirden. İki ucuna da keçeden eşek kulakları yerleştirmiştik. O sahne geldi. Erdoğan, “Benim de bir armağanım var sana, Midas,” dedi. “Eşek kulakları.” Elini arkasına attı. Kulakları çıkardı. O ne? Kulakların biri yok. Sahne arkasında düşmüş. Tek kulağı kafama takıyor Erdoğan. Kulaklığın öteki ucu sivri demir. Açıkta kalmış. Bastırdıkça bastırıyor. Kafatasım delinecek! Sonunda tek kulaklı bir Midas oldum çıktım. ??? Sonraki sahnede Ay Tanrıçası’na yakarmak için diz çöktüm. Çıt! Gitti çengelli iğne! Ayağa kalkamıyorum. Kalksam etek düşecek… Kan ter içinde oyunu bitirdik. “Behçet Bey’le Memet ağabeye rezil oldum. Bir sonraki temsile çağırayım,” dedim kendi kendime. Bir sonraki temsil mi? 27 Mayıs’a yol açan 28 Nisan olayları patlak verdi ertesi gün. Sıkıyönetim… Oyun da tatil edildi. ??? Güngör’le ne zaman karşılaşsak bu olayı hatırlar, gülüşürdük. Sık sık takılırdık birbirimize. Yazdıkları konusunda ne kadar katıysa, özel yaşamında inanılmaz hoşgörülüydü. Kurban’ın provalarındaydık. Oyun kısa. Biri, “Güngör Bey,” dedi, “oyunlarınız neden hep kısa?” Ben atıldım. “Eee,” dedim, “yazdığı oyunu yüksek sesle okuyor. ‘Bu kere uzun oldu’ diyor. Biz oynayınca kısalıyor.” Kekemeydi Güngör. Hiç alınmadı. En okkalı kahkahayı da o attı. ??? Tiyatromuzun büyük ustasıydı. Yazdığı oyunlarda gişe adına hiç ödün vermedi. Yüreği, beyni ne diyorsa onu yaptı. Niteliğini, yazarlık onurunu hep korudu. Kendisini hep sevgiyle anacağım. Ninety Miles Caz için tuhaf bir yer 19. İstanbul Caz Festivali’nde farklı beğenilere seslenen üç topluluk Bir akşam önce diğer büyük bir basçı Lars Danielsson’a eşlik ederken izleAtlı Köşk’te üçü bir arada caz! Bir yenler bu sefer davulcunun kendi bescumartesi akşamı için hatelerine kulak kabartarika bir alternatif. “Caz caklar. için tuhaf bir yer” adı alÖstrom’un ilk albümü ? Bugge tında 2. kez düzenlenen “Thread Of Life” açılıWesseltoft ve bu etkinlik geçen seneki şından kapanışa kadar arkadaşları, Ninety kasvetli bir albüm. ParTersane’den sonra çok daMiles ve Magnus ha konforlu gözüküyor. çalardan bir ikisinin Ayrıca seçilen üç grubun Östrom Dörtlüsü bu isimleri “Lanetli düşünfarklı müzikal zevklere celer ve sonsuz düşüş”, akşam Sakıp seslenmesi sebebiyle de “Ölümün ağırlığı” yaz Sabancı Müzesi’nin sıcağında kuzey ışıklarıakıllıca bir seçim. Bugge Wesseltoft, Eric Truffaz, nı hissettirip, serinletebiBoğaz’a nazır İlhan Erşahin ile elektro lir bizleri. Albümde yer atmosferinde caz (NuJazz daha mı alan ve kaybettiği arkaçalacaklar. doğru?); Nicholas Paydaşı Esbjörn için yazdığı ton, David Sanchez ve “Ballad for E”yi; gitarStefon Harris’in beraber da Pat Metheny, basta inşa ettiği Porto Riko, Küba esanslı Dan Berglund ile çalmak için tasarcaz ve son olarak İskandinavya’nın lamış. rock kökenli, eski Esbjörn Svennson Sanırım cazın sınırlarına en yakın Trio davulcusu Magnus Östrom’un sularda seyreden bu gruptan sonra; kendi adını taşıyan dörtlüsü... marimbası ile Stefon Harris, tenor sakİlk olarak İsveçliler gelecek sahnesofonu ile David Sanchez ve trompeti ye. Geçen seneki festivalde tarihi Haile Christian Scott, Karayibler, Küba, liç Tersanesi’nde, sonrasında da SaPorto Riko müziğini, Amerikan amlon’da sahne alan E.S.T. basçısı Dan bargosu altındaki Küba’da özel izinle Berglund’u, Tonbruket isimli grubu kaydettikleri projeleri Ninety Miles ile izlemiştik. Esbjörn Svensson’u yiProject ile tüm seyirciyi sarsacak. Afne yâd etmek için bu sene de davulcuroBebop diye tarif edilebilecek müzisu Magnus Östrom’u ağırlayacağız. ği piyano, davul, bas ve vurmalılar eşCENK AKYOL liğinde sahneleyecekler. Yerel müzisyenlerin de içinde olduğu bu coşkulu jamsession kaydının belgeselini de yapan Ninety Miles Florida’nın 90 mil açığındaki bu güzel adaya uygulanan politik ambargoyu samimi ve kıvrak müzikleriyle deliyorlar. Gecenin son performansı da kalabalık ve renkli bir ekipten gelecek. Çevresi hayli geniş olan Bugge Wesseltoft farklı tarzlarda ama aynı kafadaki arkadaşları ile doğaçlaması yoğun bir set çalacak. Oslo’dan hemşerileri bas ve davul ikilisi Marius Reksjø ve Andreas Bye ile sağlam bir üçgen kurduktan sonra buralarda da iyi tanınan, kendi gibi elektronik dostu trompetçi Eric Truffaz ve bizden saksofoncu İlhan Erşahin ile rahatça düet yapabileceği kalabalık ve jam session sırasında birbirlerini dinlendirebilecekleri geniş bir bando oluşturmuş. Sos olarak da aslında bir DJ olan, ama bu gece bas çalacak olan New York’lu Joaquin “Joe” Claussell ve yine Oslo’dan yanında getireceği, elektroakustik vurmalıların başına geçecek Erik Holm ile bol efektli ve metronomu zaman zaman hayli yükselecek bir groove hedefliyor. Tahminimce wah wah pedalı ile Truffaz diğerlerinden birçok kez rol çalacak bu gece. ‘Dünya hâlâ bizimdir’ Aristophanes’in ‘Kuşlar’ından esinlenilen oyun yarın Arkeoloji Müzesi’nde Kültür Servisi Fabio Tolledi’nin, antik Yunan komedyasının ünlü yazarı Aristophanes’in “Kuşlar” adlı yapıtından esinlenerek yazdığı oyun, yarın saat 21.00’de İstanbul Arkeoloji Müzesi bahçesinde sahnelenecek. UNESCO’ya bağlı Uluslararası Tiyatro Enstitüsü (ITI) girişimi ile “Yıldız ve Akrobat Hikâyeleri – TC ve AB Tiyatro Biçimleri” projesi kapsamında gerçekleştirilen oyunda, yönetmen Fabio Tolledi’nin yardımcısı ise Sema Kuray. Özgün müziği Canio Fidanza’ya ait olan çokdilli ve değişik kültürel kaynaklı temsilin teması ise sınırsız yaşam yaratmak. Yönetmen oyunla ilgili şunları söylüyor: “Ünlü güldürü yazarının yapıtı bize kahkahalar attırırken güç ile politika, devlet ile demokrasi, hatta insan ile hayvan arasındaki ilişkiler üstüne çetin soruları da gündeme getiriyor.” Yönetmen Tolledi, girişin ücretsiz olduğu etkinlikle “Ne olursa olsun, dünya hâlâ bizimdir” mesajını iletebilmeyi amaçlıyor. Oyunda rolleri Avrupa’dan gelen sanatçılar ve İstanbul Kültür Üniversitesi’ndeki Yaz Okulu Usta Sınıfı’na Türkiye, İtalya, Fransa, Makedonya, Avusturya, Yunanistan, Bulgaristan, Rusya ve Ürdün’den katılan oyuncular paylaşıyor. Proje kapsamında Ayşe Emel Mesci, Karagöz ustası Emin Şenyel, Refik Erduran, Nedim Saban ve Zafer Kayaokay gibi sanatçılar da katılımcılar için atölye çalışmaları düzenlediler ve konferanslar verdiler. ÖLÜMÜNÜN 26. YILINDA ANMA ETKİNLİĞİ Mehmet Seyda anılıyor Kültür Servisi Romancı ve öykü yazarı Mehmet Seyda ölümünün 26. yılında anılıyor. Seyda için, Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği tarafından bir anma etkinliği düzenlenecek. Yarın saat 15.00’te Göztepe Sahrayıcedid Mezarlığı’ndaki mezarı başında anılacak olan yazar için aynı gün saat 16.00’da da Bostancı Hatay Restoran’da çeşitli konuşmalar yapılacak. Hatay Restoran’daki etkinlikte Adnan Binyazar, Adnan Özyalçıner, Burhan Günel, Celal Özcan, Ertan Mısırlı ve Zuhal Tekkanat, Mehmet Seyda’nın edebiyatını, yapıtlarını, kişiliğini anlatacaklar. 1919’da dünyaya gelen Mehmet Seyda, Pertevniyal Lisesi’ni bitirdikten sonra bir Fotoğraf: Cengiz Cıva süre memurluk yapmıştı. Tolstoy’dan esinlenerek ka“Cinsel Oyun” ve “Ne Ekersen” leme aldığı ilk öyküsü “Mum”u gibi romanları sayılabilir. Toprak takma adıyla yazan Seyda, Seyda’nın “Ne Ekersen” adlı yagerçek adını ilk kez “Alın Yazısı” pıtı Yunus Nadi ödüllerinde dereceadlı öyküsünde kullanmıştı. ye girmiş; “Bir Gün Öyküleri ve yazıları Tan, Yeni Büyüyeceksin” Doğan Kardeş ÇoAdam, Yedigün, Yeni Edebiyat, cuk Romanı Armağanı’na, “YanarYelken, Yeditepe, Dost, Yeni Dertaş” TRT 1970 Başarı Ödülü’ne, gi, Yeni Ufuklar, Varlık ve Türk “İhtiyar Gençlik” May Edebiyat Dili gibi dergilerin yanı sıra çeşitli Ödülü’ne, “İçe Dönük ve Atak” da gazetelerde yayımlanan Seyda’nın 1974 Türk Dil Kurumu Ödülü’ne pek çok yapıtı arasında “Anahtarcı değer görülmüştü. Salih” ve “Başgöz Etme Zamanı” Seyda, 13 Temmuz 1986 tarihingibi öykü kitapları, “Yaş Ağaç”, de yaşama veda etmişti. ALTIN KOZA’NIN ONUR ÖDÜLLERİ AÇIKLANDI Pen Pinter Ödülü’nün sahibi Duffy ? Kültür Servisi Her yıl İngiliz tiyatro yazarı Harold Pinter anısına düzenlenen Pen Pinter Ödülü’ne bu yıl Carol Ann Duffy değer görüldü. Ödülü 8 Ekim’de alacak olan İskoç şair onur duyduğunu ve duygulandığını bildirdi. Şair son eseri olan “The Bees” kitabıyla da 2011 yılında Costa Poetry Ödülü’nü almıştı. Harold Pinter, 1985 yılında Arthur Miller ile 12 Eylül baskısı altındaki aydınlara destek olmak için Türkiye’ye gelmişti. Türkiye ziyaretinin ardından bu coğrafyaya ait ‘Bir Tek Daha’ ve ‘Dağ Dili’ adlı iki oyun kaleme almıştı. Sinemanın üç ustası onurlandırılacak ADANA (Cumhuriyet) 19. Uluslararası Altın Koza Film Festivali kapsamında verilen geleneksel Yaşam Boyu Onur Ödülleri, bu yıl oyuncular Ediz Hun ve Perihan Savaş ile yapımcı Abdurrahman Keskiner’e takdim edilecek. 17 – 23 Eylül 2012 tarihleri arasında Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen festival kapsamında ayrıca Hun, Savaş ve Keskiner’in filmlerinden oluşan seçkiler izleyiciyle buluşacak. Adana Büyükşehir Belediye Başkanvekili Zihni Aldırmaz’ın yaptığı açıklamaya göre ayrıca, Burçak Evren bu üç sanatçıyla ilgili kitaplar kaleme alacak. 19. Uluslararası Altın Koza Film Festivali Yaşam Boyu Onur Ödülleri, sahiplerine, 17 Eylül Pazartesi günü yapılacak açılış ve onur ödülleri töreninde verilecek. Öte yandan, festival kapsamında düzenlenecek Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması, Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması ve Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması’na başvurular devam ediyor. Yarışma yönetmeliklerine, başvuru formlarına ve festivalle ilgili diğer bilgilere www.altinkozafestivali.org.tr adresinden ulaşılabilir. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle