19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 HAZİRAN 2012 SALI [email protected] 14 KÜLTÜR Şahika Tekand’ın Beckett yorumu ‘Oyun’ İstanbul Tiyatro Festivali’nin göz alıcı yapımları arasında Tutsak monologlar ? Beckett’in ‘Oyun’u sanat yaşamının olgunluk dönemindeki Tekand’ın yıllardır geliştirmekte olduğu sahneleme ve oyunculuk anlayışıyla şaşırtıcı biçimde örtüşen özellikler taşıyor. 18. İstanbul Tiyatro Festivali’nin en göz alıcı yapımları arasında, Şahika Tekand’ın İBBŞT oyuncularıyla birlikte kotardığı Beckett’in “Oyun” (Play) adlı yapıtı yer alıyor. Beckett’in 19611963 yılları arasında yazdığı “Oyun”da, karıkocasevgili üçgeninin sonsuza dek takılıp kaldığı an’ların anlatımı dile gelir. Beckett, karakteri parçalamış, bilinci bedenden soyutlamış, oyuncuyu, klişeleştirilmiş ses kullanımlarıyla sınırlamıştır. Bu oyunda sahne ışığı yönetmen işlevini yüklenmektedir. Işık, hangi oyun kişisi üstünde odaklanırsa, o kişi konuşur. Işık söndüğü zaman ise, kiÖne çıkan çalışmalardan biri olan “Oidipus Nerede?” (2002) Kral Oidipus öyküsünün ilginç bir yorumudur. Yurtiçi ve yurtdışı festivallerde sunulan oyun, sahnede bir “kare bulmaca” görselliği taşır. İçinde ışık yandığı zamanlarda oyun alanına dönüşen yan yana ve üst üste yerleştirilmiş küp/kutu uzamlarda yer alan, sahnelemeye ışık yönetiminin egemen olduğu bu çalışmada, yalnız kendi bulmacasını çözen Oidipus’un öyküsü değil, aynı zamanda yaşam denen bulmacayı çözme yolunda sorulan sorular da irdelenir. Sahne ve ışık tasarımı, oyunun dinamiğini görsel düzlemde belirleyen dramatik öğelere dönüştürülmüştür. Koronun söz’e dayalı olmasına karşın müziği andıran “sessel” iniş çıkışlarla tonlanması, bu sessel devinimin solist oyuncuların yorumuyla bütünleşmesi, bir konçerto icrası sırasındaki solistorkestra ilişkisini çağrıştırır. Tekand, “Oyun”u sahnelerken de, benzer bir işlem gerçekleştiriyor. Esat Tekand’ın aşağıdan yukarı 3, soldan sağa 5 sıraya yerleştirdiği 15 küp/kutu içinde sıkıştırılmış karıkocasevgili üçlüsünün çoğaltılmasıyla, görsel düzeyde çoğullaşan ve genelleşen bir “tutsaklık durumu” vurgulanıyor. Şahika Tekand’ın ışık tasarımı doğrultusunda, önce karanlığın içselleştirildiği, sonra kafanın (bilinç) ya da bedenin parçalarının yavaş yavaş karanlığı deldiği aşamadan, kişilerin kutular içindeki tek tek görünümlerine ve sonra da 15 kutudaki 15 kişinin toplu görüntüsüne ulaşıldığında, çağdaş/uygar dediğimiz dünyada yer alan tüm tutsaklık durumlarına ilişkin çağrışım alanları yaratıyor. Işık yüzlerine vurdukça konuşan kişilerin çoğaltılmasıyla, çağrışım alanları işitsel düzeyde de çoğaltılmış oluyor. Belirli bir ilişki, konum, sorun, düşünme biçimi ya da fiziksel ortam içinde sıkıştırılmış olma durumu ve bu ses geçirmeyen hücrelerde bitip tükenmezcesine süren, öznelliğini yitirmiş, kimsenin duymadığı monologlar, insanın çaresizliği içinde çırpınışını anlatırken, bireysel öykülerin, önünde sonunda, klişeleşip genelleştirilmeye yazgılı oluşunun da altını çiziyor. Ne ki Şahika Tekand sahnelemesinin bir de “oyun” yanı var. Solo ya da koro düzlemindeki anlatımları, benzer ya da farklı tavır ve jestlerle eşleştirerek çeşitlendiren oyuncular, bedenlerini ve seslerini, kusursuz bir uyum anlayışı içinde performans bütünlüğüne ulaştırıyorlar. (Bu arada yönetmen, sahne direktiflerini de oyunun sözel bir parçası yapıyor.) Tekand, oyuncularının “sahne olayı kotarma” edimlerini “oyun oynama” edimiyle denkleştirerek tiyatro sporu ile tiyatro sanatının ortak çizgisini yakalıyor. 60 dakikalık bir görselişitsel şöleni gerçekleştiren ekibi, onun deyişiyle, ‘kendilerini oyuna feda eden oyuncular’ (Bkz. Yusuf Eradam, Thespis’in Delileri, s.260) nitelemesiyle selamlayalım. Bu arada, ışık masası oyuncuları Selen Kartay ve Burçak Çöllü’nün de en az sahnede tek beden/tek ses olabilen 15 oyuncu denli ustalık sergilediği unutulmamalı. Şahika Tekand imzalı İBBŞT yapımı ‘Oyun’u gelecek tiyatro döneminde de izleme şansımız olmalı. Tanıklık Kürtaj tartışmaları ayyuka çıkarken ben Bergama’dayım. Mekân Asklepion. Antik dönemde tıp ve sağlık tanrısı Asklepios adına kurulmuş iyileştirme yerlerinden en önemlisi. Burada otuz yedi yıldır, her mayıs ayı sonunda Grup Psikoterapileri Kongresi yapıldığını davet edilince öğrendim. Bu yılki tema “Tanıklık” Halk müziği sanatçısı, CHP Milletvekili Tolga Çandar ve psikiyatr Cem Kaptanoğlu ile birlikte katıldığım panelde, yazarın hayatın tanığı olduğunu, kendi tanığının ise “vicdanı” olduğunu söylüyorum. Vicdan, eylem ve tutumunu sorgulama ve kendine tanıklık edip, gerektiğinde savaşma dürüstlüğü bence. Hava esintili, bir açıp bir kapanıyor, bulutlar hızla yer değiştiriyor. Dinleyiciler rengârenk şemsiyelerle binlerce yıl önce de aynı tiyatro sahnesinde hayata tanıklık etmiş insanların oturdukları taş basamaklara yayılmış güneşten ve arada bir çiseleyen yağmurdan korunmaya çalışıyorlar. Kongre konuşmacı ve katılımcıları arasında Türkiye’nin kendi dallarında öne çıkmış bilim insanları ile konunun uluslararası tanınmış uzmanları bulunuyor. Ortam sıcak. Psikodramaya inanmış ve bir dernek çatısı altında toplanıp el ele vermiş bu özverili insanlar bayrağı kuşaktan kuşağa iletmeye, derneği yaşatmaya kararlı. Hepsi öylesine alçakgönüllü, içten ve doğal ki hemen kardeş oluyoruz. Kendi aralarında da mesleki kıskançlık, gerilim, öğretim üyesi, psikoterapist ya da psikolog olmak gibi ayrımlar kesinlikle söz konusu değil. ??? Psikodrama nedir tam bilmiyordum. J. L. Moreno tarafından 20. yüzyılın başlarında çocuk oyunları gözlemleriyle, antik çağ Yunan tregedyalarından esinlenerek geliştirilmiş bir grupterapi yöntemi. Zihni eylemle birleştirerek yüzeyin altındaki gerçeklere ulaşmayı amaçlıyor. Felsefe, kuram ve teknikleri olan bir bilim dalı. Bize gelişi yetmişli yıllar ancak hızlı bir gelişme gösteriyor. Bugün uygulama alanı en gelişmiş grup psikoterapisi. Tedaviden eğitime, endüstri psikolojisinden tiyatroya uzanan geniş bir yelpaze içinde uygulanma alanları buluyor. Edebiyat ruhbilim ilişkisine inanmış ve yararlanmış biri olarak psikodrama uygulamalarından birine ben de katıldım ve gözlemcilikten öteye geçememiş olsam da etkilendim. Uygulamalar uzman rehber gözetiminde alana kurulmuş askeri çadırlarda yapılıyor. Kişiler ortaya geçmişte yaşadıkları bazı olayları ya da geleceğe ilişkin hayallerini, rüyalarını, halüsinasyonlarını getirebiliyorlar ve bunu yeniden yaşıyorlar. Yardımcı materyal sandalyeler. Yaşantıların drama ile tekrarlanması, iyileştirici bir işlev görüyor. Oyun sırasında şiddetli bir yaz sağanağı boşandı, çadırın altında oturmuş dışarıya, Bergama ovasına bakıyordum, büyüleyici güzellikteydi. Dağlarda altın çıkaranlar ise her nasılsa halkla uzlaşmışlardı artık. ??? İki gün boyunca açık havada, binbir yeşilin coştuğu ilkyaz güneşi altında, tarihi soluyarak Empati Yorgunluğu, Tanıklıkta Yalancının Rolü, Terapistin Tanıklık İşlevi gibi ilginç sunumlar dinledim. Yabancı konuklar sunumlarında yer yer drama yöntemi uyguladılar, interaktif yaklaşımla ilgiyi diri tuttular. Bütün konuşmacılar akademik değil, kolay anlaşılır, herkesin bir biçimde kendini bulacağı sunumlar yaptılar. Güzel, candan, çok donanımlı ve kocaman yürekli çalışkan insanlar tanıdım, adlarını saymaya yerim yetmez. Sonra dönüşte bir daha düşündüm ki bu tarih, bu coğrafya, bu insan birikimi ve bu büyük, muhteşem ülke, başına gelenleri ve gelecekleri hiç mi hiç hak etmiyor! şi karanlığın içinde yitip yok olur. Sonsuza dek aynı konumda tutsak edilmiş olan üçlünün, zaman zaman, daha önce söylenmiş ya da daha sonra söylenecek sözleri bir ağızdan yinelemeleriyle “söz”e müzik devinimi kazandırılmıştır. 1990’da Studio Oyuncuları’nı kuran Şahika Tekand’ın, 2000’li yıllara dek Beckett oyunlarıyla haşır neşir olduğunu biliyoruz. Beckett’in “Oyun”u da, sanat yaşamının olgunluk dönemindeki Tekand’ın yıllardır geliştirmekte olduğu sahneleme ve oyunculuk anlayışıyla şaşırtıcı biçimde örtüşen özellikler taşıyor. Bu özelliklerin Tekand’ın 2000’li yıllarda kendi yazdığı ve sahnelediği yedi oyunla ülkemizdeki “yazar tiyatrosu”oluşumuna katkıda bulunduğu aşamada olgunlaştığı görülüyor. FAZIL SAY’DAN KAMUOYUNA AÇIKLAMA: AYDIN DOĞAN KARİKATÜR YARIŞMASI Ülkemle karşı karşıya kaldım Kültür Servisi Dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say, sosyal paylaşım sitesi Twitter’da yazdıkları nedeniyle hakkında bir buçuk yıl hapis istemiyle dava açılmasının ardından ilk kez kamuoyu açıklaması yaptı. Açıklamasına, “Müzik hayatımı bu ülkenin kültürünü, tarihini, ruhunu anlamaya çalışarak geçirdim” sözleriyle başlayan Fazıl Say şöyle devam etti: “‘Kara Toprak”, ‘Hezarfen Ney Konçertosu’, ‘İstanbul Senfonisi’ gibi eserlerim; dünyanın dört bir yanındaki önemli konser salonlarında, birçok müzisyen ve orkestra tarafından seslendirilerek her kesimden insana ulaşıyor. Buna dayanarak; Anadolu kültürünün tanınmasında az çok benim de katkım var desem, herhalde yanlış bir şey söylemiş olmam. Ancak; son zamanlarda sözlerimi farklı yerlere çekenler yüzünden, en büyük ilham Fazıl Say, “Herhangi bir kesime, kişiye ya da kuruma hakaret etmek aklımdan bile geçmedi” diyor. hale getiriyor.” Fazıl Say, “Herhangi bir kesime, kişiye ya da kuruma hakaret etmek aklımdan bile geçmedi, geçemez” şeklindeki sözlerini şöyle noktaladı: “Zaten bu bir sanatçının hassasiyetine ve yaklaşımına asla yakışmayacak bir durumdur. Ben düşünce ve ifade özgürlüğüne her zaman saygı duydum. Bu herkes için eşit bir haktır. Beklentim; kişilerin veya kurumların beni yargılamadan önce biraz da olsa müziğime zaman ayırıp toplumumuzun değerleri üzerine aslında ne hissettiğimi anlamaya çalışmalarıdır.” kaynağım olan ülkemle şu an karşı karşıya kalmış durumdayım. Birbirimize destek olmak varken birçokları tarafından hakaretlere ve saldırılara maruz kalmak, bu zorlu süreci benim için daha da dayanılmaz Dünyanın karikatürü yarışıyor BODRUM (Cumhuriyet) Bu yıl 29.’su düzenlenen Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması bugün sonuçlanıyor. ABD’li Stan Mack’in başkanlığında; Ercan Akyol, Antonio Antunes, Latif Demirci, Selçuk Demirel, Viktor Kudin, Piyale Madra, Firoozeh Mozaffari, Tan Oral, Ralph Steadman ve Zhu Zizun’dan oluşan seçici kurul, dün Bodrum Işıl Club’da toplanarak değerlendirmelere başladı. Bu yıl 80 ülkeden 944 sanatçının yarışmaya gönderdiği 2 bin 945 karikatürde, kadına yönelik şiddet, sosyal medya, çevre kirliliği, insan hakları, savaş ve yoksulluk gibi temalar öne çıkıyor. “Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması”nda dereceye giren tüm sanatçılara ödülleri, 9 Ekim’de İstanbul’da düzenlenecek törenle verilecek. Yarışmada ödül kazanan karikatürler ise 614 Haziran tarihleri arasında Milta Bodrum Marina Osmanlı Tersanesi Kaymakamlık Sanat Galerisi’nde sergilenecek. ABİDİN DİNO PARKI’NDA USTA RESSAMA ORHAN KEMAL VE YAŞAR KEMAL’İN HEYKELLERİ EŞLİK EDECEK Üç ölümsüz isim Adana’da buluşuyor ADANA (Cumhuriyet) Abidin Dino, Orhan Kemal ve Yaşar Kemal, memleketleri Adana’da ölümsüzleşiyor. Adana Büyükşehir Belediyesi’nin hemen yanında bulunan Abidin Dino Sanat Parkı’na üç ünlü ismin bronz heykelleri yerlerine konuldu. Parkın açılış töreni ise bugün. “Abidin Dino Evine Dönüyor” temasıyla yapılan çalışmalar sonucunda bugün saat 18.00’de yapılacak açılışa Orhan Kemal’in çocukları Işık Öğütçü, Nazım Öğütçü ile yö netmen Ali Özgentürk ve oyuncu Menderes Samancılar da katılacak. Abidin Dino Sanat Parkı’nda Güzin Dino’nun belediyeye hediye ettiği Abidin Dino’nun eserlerinden oluşan bir sergi de açılacak. Açılışın ardından saat 20.00’de ise Adana Sanayi Odası Hacı Sabancı Salonu’nda Abidin Dino’nun sinemacılığı üzerine gazeteci Orhan Apaydın’ın sunumuyla Ali Özgentürk’ün konuşmacı olacağı bir söyleşi düzenlenecek. Salman Rüşdi’nin hedef kitlesi ? Kültür Servisi İngiltere’deki 2012 Hay Edebiyat Festivali’nde bir panelde konuşan Salman Rüşdi, “Şeytan Ayetleri” adlı romanı nedeniyle İran’da hakkında verilen ölüm fetvası ile ilgili esprili bir dil kullandı. “Yazmamı istememeleri ilk kez başıma gelmiyor, yalnızca beni öldürmeye çalışmaları bir ilk” diyen Rüşdi, “Ben o kitabı mollalar için yazmamıştım, onların hedef kitlem olduğunu düşünmüyordum” ifadelerini kullandı. Hay Festival’da, Türkiye’den Elif Şafak da yer aldı. Bir çocuk daha okusun diye 21.YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) Tel: 0212 274 15 02 0212 213 74 02 www.yekuv.org [email protected] Vakıflar Bankası: Osmanbey Şubesi 00158007287986476 C MY B C MY B Fax: 0212 275 52 44
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle