18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 HAZİRAN 2012 SALI 12 İstanbul B Edirne B Kocaeli B Çanakkale B İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak PB Sinop PB Samsun PB Trabzon PB Giresun PB Ankara PB 29 30 32 29 29 31 31 27 25 27 27 27 29 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B B B B B B PB PB 27 28 25 28 29 27 34 36 32 33 30 26 24 Oslo Y Helsinki PB Stockholm PB Londra Y AmsterdamPB Brüksel B Paris B Bonn B Münih PB Berlin B Budapeşte Y Madrid B Viyana Y HABERLER 14 11 17 14 15 14 17 13 21 16 21 31 18 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam B Y B A B B A B A Y A A A 21 22 23 29 18 18 33 36 29 31 24 35 35 Ülkemizin kuzey ve doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Amasya, Tokat, Gümüşhane ve Bayburt çevrelerinin sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Hava sıcaklığının iç kesimlerde 1 ila 4 derece artacağı, yarından itibaren yağış alan yerlerde 3 ila 5 derece azalacağı tahmin ediliyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 5 Haziran GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada diye yorumlanıyor. Ana muhalefetten gelen görüşme talebini RTE siyaseten reddebilir miydi? Elbette hayır! Başbakan’ın görüşmeyle ilgili açıklamalarına dikkat etmek gerek. Kılıçdaroğlu düne kadar çözüm için iki komisyon kurmak dışında bilgi vermedi. Oysa RTE’nin açıkladığına göre, CHP paketinde “10 maddelik çözüm önerileri” bulunuyor ve Başbakan, “Paketi görelim. Burada istifade edeceğimiz şeyler varsa bundan istifade ederiz” diyor. Başbakan’ın sözünü etmediği; biri parlamentoda bulunan partililerin katılacağı, diğeri âkil adamlardan kurulu iki komisyon. RTE’nin daha önceki günlerde sorunun çözümü için parlamentoda komisyon kurulması önerilerini kabul etmediği anımsanırsa, CHP’nin önerilerine sıcak bakmayacağı söylenebilir. MHP, Kılıçdaroğlu’nun görüşme isteğini kabul etmiyor. Kürt sorununda AKP’nin kuyruğuna takıldığını öne sürerek CHP önerilerini baştan reddediyor. RTE’nin yararlanacağı bu tavır, partiler arası komisyon kurulması önerisinin suya düşme olasılığını akla getiriyor. ??? Diğer konu kürtaj. Kürtaj cinayettir dedikten sonra öyle bir kampanya başlattı ki, ABD’de, Batı devletlerinde kürtajın yasaklandığını sanırsınız. Oysa İrlanda, Polonya ve Fransa’dan yapılan çok sayıda başvuruda AİHM yasak getirmedi. “Kürtajın belli koşullar dışında sınırlandırılabileceğine” hükmetti. Annenin hayati tehlikesinin bulunması ve daha iyi yaşam koşullarıyla kürtaj yapılabileceğini kaydetti. Kendi söylediğine kendi inanan RTE için, AİHM ne yazar? Bu açıdan bakılınca RTE’ye; şu gerçeklere kulak verir mi, işine gelir mi, bilemem. Avrupa Konseyi Sosyalist Grup Başkanı CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan; Konsey’in Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu Başkanlığı yaptığı sırada, komisyonun aile planlaması ve kürtaj üzerine çeşitli raporlar hazırlattığını söyledikten sonra şu bilgileri veriyor: “Bu raporlarda, (hükümet iddialarının tersine), kürtajın kesinlikle bir doğum kontrol yöntemi olmadığı, sağlıksız doğum ve düşükten dünyada etkilenen 20 milyon insanı kurtarmak amacıyla, ‘belirli koşullarda kürtaj yasalarının kabul edildiği’, aile planlamasının aile bireylerini, öncelikle kadını ilgilendirdiği, devletin görevinin ailelerin doğum kontrol yöntemlerine, araçlarına ulaşmasını sağlamak olduğu belirtildi.” ??? Ya RTE’nin ABD’de de kürtajın yasaklamasının tartışıldığı iddiaları? Gülsün Bilgehan, “Başbakan çok yakın olduğu ABD Başkanı Obama’dan ders alsın” diyor ve RTE’nin iddialarını yalanlayan şu bilgileri veriyor: “Geçenlerde ABD Temsilciler Meclisi’nde Cumhuriyetçi Parti’nin cinsiyete bağlı kürtajın yasaklanmasını isteyen teklifi reddedildi. Obama, ‘hükümet ayrımcılığının her şekline karşı çıkmaktadır, ancak hükümet tıbbi kararlara ya da özel aile meselelerine bu şekilde karışamaz’ diye tavır aldı.” ??? Sezaryene gelince: Bilgehan, “Tabii sezaryen konusunda şimdiye kadar dünyada çıkış yapan lidere rastlanmadığını” söylüyor. Bu saptama ne demeye geliyor? Ulusal iradeyi tek başına temsil eden RTE’nin, dünyada yasak olmayan sezaryeni yasaklayacağını açıklaması da, dünya liderliği de yalan mı yani? Başbakan’dan Diyanet İşleri Başkanı’na hatta Bülent Ersoy’a kadar kürtaj konusunda önüne gelen uzman kesildi. Son olarak Bülent Ersoy “Kürtaj olayına çok karşıyım” geyiğiyle bu hakkı savunanlara bodoslamadan girişti: “İnsanlar haddini bilecek! Beş dakikalık istek ve arzularına yenilmeyecek. Kendilerine hâkim olacaklar. Can alıyorsunuz sonuçta!” Kürtaj konusunda maydanoz oluverip en üst perdeden “ahkâm kesen” ve “hadlerini bilecekler” diye önüne gelene fetva verene bakın hele! Haddini bilmeyip ona buna had bildirmekle kendisini özel görevli tayin edenler yok mu… Türkiye’nin başındaki en büyük bela bu. Başkalarına ennnnn… had bildirmeye meraklı tipler, genelde en had bilmezler oluyor. Ersoy da bu şablona son örnek. Bu iddia ve bu tonlamayla konuşacak son insanlardan biri Bülent Ersoy olmalı. Şaka gibi! Meselenin bunca tavsatıldığı bir yerde sözü bugün bir kadın doğum uzmanı okurumuza bırakmak istiyorum. “Kürtaj yasağı konusunda bizler dışında herkes bir şeyler söyledi” diye söze başlayan Operatör Doktor Zeliha Aksaz Şahbaz; satırlarına yaşamöyküsü ile başlıyor: “Ben 7. çocuğunu doğururken 30 yaşında kanamadan hayatını kaybeden ve 10 yaşında annesiz kalan bir kadının kızı olarak büyüdüm. Anne özlemi içinde nasıl zor bir hayat yaşadıklarını, doğan son kardeşlerinin bakımsızlıktan öldüğünü, diğer üç kardeşini nasıl köyde binbir zorlukla bakarak büyüttüğünü dinleyerek büyüdüm. Bu yüzden eğitimsiz kalmış hatta vücudu bile gelişememişti. Annem o Özetle kürtaj önüne gelene “Bu konuda ne düşünüyorsunuz?” diye mikrofon tutmak zevzekliğiyle sulandırılacak bir magazin değil. Ağır bir dram. “Kürtajın yasak olduğu 1983 öncesi dönemlerdeki bebek ölümleri hakkında bir çalışmaya ulaşamadık” diyen Dr. Zeliha Aksaz Şahbaz, “Fakat aşırı doğurganlıktan bunalan kadınların özellikle kırsal kesimde gebeliği için ‘bu doğar da ölüverir inşallah’ dediklerini dün gibi hatırlıyorum” eklemesinden sonra değerlendirmesini şöyle bitiriyor: “Tüm bu verilere bakıldığında kürtaj mı cinayettir yoksa sağlık hizmetine ulaşamayan yoksul kadınların gebelik ve istenmeyen gebeliğin sonlandırılmaya çalışılması sonucu ortaya çıkan anne ölümleri mi cinayettir? Buna halkımız karar verecektir. Hayattaki bazı değişimler geri döndürülemez. Kürtaj hakkı da böyle bir şeydir. Türkiye’de kimsenin kürtaj hakkı ile bir sorunu yoktur. Kimseye herhangi bir zorlama söz konusu da değildir. Ben ortaya atılan iddiaların gerçek niyetleri yansıtmayıp demagoji niteliğinde olduğu kanaatindeyim. Aksini düşünemiyorum ve gencecik gelinlere, annelere kıyamıyorum. Eminim ki bu ülkeyi yönetenlerin de bu kıyıma yüreği elvermeyecektir. Operatör Dr. Zeliha Aksaz Şahbaz.” “Bu cehennem, bu cennet bizim/ Kapansın el kapıları/ Bir daha açılmasın/ Yok edin insanın insana kulluğunu/ Bu davet bizim…” 49 yıl önce yitirdiğimiz büyük “şairi” de böylece hatırlamış olalım. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Hangisi cinayet? Kürtaj Geyiği ve Gerçekler yıl köyde 3 kadının daha düşük yapmaya çalışırken hayatını kaybettiklerini, çocuklarının da yetim kaldığını anlatırdı. Keza amcamın hanımı da annesini henüz bebek iken düşük yapmak isterken kaybetmişti. Her yıl köyde 23 kadın hayatını düşük yapmak isterken kaybediyordu. Kıdemli meslektaşlarımız bize kliniklerin düşük yapmak isterken ciddi enfeksiyon kapan kadınlarla dolduğunu anlatırlardı. İhtisasımızı yaptığımız Zekai Tahir Burak Kadın Hastanesi, eski adıyla Ankara Büyük Doğumevi’nde Septik Kliniği vardı ve düşük yapan kadınlara orada müdahale edilirdi. Sepsis yani ağır enfeksiyonla gelen kadınlar bu kliniğe adını vermişti. Septik düşük ve aşırı doğurganlık nedeniyle anne ölümleri toplumun en büyük yarası idi. Çünkü anne ölümü sadece bir kişinin hayatını kaybetmesi değildir. Aynı zamanda bakıma ve sevgiye muhtaç yavruların annesiz ortada kalmalarıdır. Bir annenin yokluğunu hiç kimse ve hiçbir kurum dolduramaz.” Kürtaj konusunda bir dizi veriye de yer veren Dr. Zeliha Aksaz Şahbaz özetle! “Ulaşabildiğimiz Hacettepe Üniversitesi’nin…. hastane bazlı bir çalışması… kürtaj yasası öncesinde anne ölüm oranlarının çok korkunç boyutlarda olduğunu ortaya koymaktadır” diyor ve kürtaj yasası öncesindeki şartların ürkütücü rakamlarını sergiliyor: ürtajın gerilettiği ölümler “Kürtajın yasak olduğu 19681972 arasında anne ölüm oranı yüz bin doğumda 417, sepsis nedeniyle ölüm vakaları yüz binde 309 olarak tespit edilmiştir. (Aynı dönemde) Enfeksiyon tüm anne ölümlerinin yüzde 74’ünü oluştururken bu ölümlerin yüzde 73.23’ü septik düşükler nedeniyledir. Kürtajın yasal hale gelmesinden hemen sonra 198387 döneminde anne ölümleri yüz bin doğumda 87’ye, sepsis nedeniyle ölümler de yüzde 33’e gerilemiştir. (Bu oran sonra...) 198892 arasında yüzde 8’e dek inmiştir. 19982004 döneminde ise sepsise bağlı anne ölüm vakası izlenmemiştir. Bu çalışma sağlık hizmetine ulaşımın mümkün olduğu Ankara bölgesinin sonuçlarıdır… Sağlık hizmetine ulaşımın imkânsız olduğu bölgelerde… hiç kayda girmeyen anne ölüm vakaları düşünülürse durumun ne kadar vahim olduğu anlaşılacaktır.” K Öksüz bir annenin kızı Yurtdışından 500 Türk kuruluşunun temsilcisi Ankara’da toplanıyor Türk diyasporası hazırlığı ? Hükümet, Ermeni diyasporasından esinlenerek Türk diyasporası oluşturmak için harekete geçti. ERDEM GÜL HAYATİ KAMHİ KİMDİR? Elektrik mühendisliği okuyan Hayati Kamhi, İstanbul’daki önde gelen yat tersanelerinden Proteksan Turquoise A.Ş. ile tekne ve üst yapılar inşa eden Çelik Yat A.Ş’nin kurucusu ve sahibiydi. Daha önce de Cenevre’deki Farimex SA ve Elektronal Elektronik A.Ş’yi kurmuştu. Hayati Kamhi “karışıklık” yüzünden Türkiye’yi 1980’lerde terk edip Cenevre’ye yerleşti. Hayati Kamhi, tam 22 yıl sonra “Türkiye’nin iyi bir noktaya geleceğini” gördüğünü belirterek Türkiye’ye dönmüştü. İÜ SOSYAL BİLİMLER FAKÜLTESİ Üniversitede baltalı saldırı İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi (İÜ) Beyazıt Merkez Yerleşkesi Sosyal Bilimler Fakültesi’nde elinde baltayla kalabalık gruba saldıran bir kişi, çok sayıda öğrenciyi yaraladı. Saldırganın “Sosyal bilimlerdekilerin hepsi ölecek” diye bağırdığı belirtildi. İÜ Eczacılık Fakültesi önünden Süleymaniye’ye giden yolda ülkücü olduğu belirtilen ve elinde baltayla kalabalık gruba saldıran bir kişi, çok sayıda öğrenciyi yaraladı. Saldırı anında saldırganın “Sosyal bilimlerdekilerin hepsi ölecek” diye bağırdığı bildirildi. Saldırıyı gerçekleştirdiği ileri sürülen Ahmet Taşkın, kaçmaya çalışırken diğer öğrenciler tarafından yakalanarak dövüldü. Sol kolundan aldığı darbelerle yaralanan Ahmet Taşkın hastaneye kaldırıldı. Olayın ardından Marmara Üniversitesi (MÜ) Eğitim Fakültesi Göztepe Yerleşkesi’nde de sağ ve sol görüşlü öğrenciler arasında arbede yaşandı. Dört öğrencinin yaralandığı arbede sırasında çok sayıda öğrenci de gözaltına alındı. Yaralılardan birinin durumunun ağır olduğu belirtildi. ANKARA Hükümet, Ermeni soykırımı iddiaları başta olmak üzere Türkiye’ye yönelik dünyadaki girişimlere karşı resmen bir Türk diyasporası oluşturma kararı aldı. 78 Haziran tarihlerinde yurtdışındaki 500 Türk kuruluşunun temsilcisi Ankara’da bakanlarla bir araya gelecek. Türk diyasporasının Ermeni tezlerinin yanısıra Avrupa’daki ırkçılık ve İslamofobia konularında birlikte hareket edeceği stratejiler belirlenecek. AKP’nin son dönemdeki AB sürecini ve Kürt sorununun çözümünü ikinci plana iten politikaları çerçevesinde hükümetten sürpriz bir adım daha geldi. Edinilen bilgilere göre hükümet, Ermeni diyasporasından esinlenerek bir Türk diyasporası oluşturmak için harekete geçti. Yurtdışında yaklaşık 6.5 milyon Türk vatandaşının temsilcileri, ilk kez hükümetin organize ettiği bir toplantıda bir araya gelecek. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın talimatıyla ve ev sahipliğinde düzenlenecek toplantıyla Türk diyasporasınan resmen adı da konulmuş olacak. Toplantıya, yurtdışındaki Türk vatandaşların temsilcisi olan 500 federasyon, dernek ve vakıf başkanı katılacak. Toplantılara ayrım yapılmaksızın bütün görüşleri temsil eden yurtdışındaki tüm STK temsilcileri davet edildi. Bozdağ’a bağlı Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı tarafından organize edilen toplantılar 78 Haziran’da Anka İşadamı Hayati Kamhi intihar etti İstanbul Haber Servisi İşadamı Jak Kamhi’nin oğlu Hayati Kamhi (62), Üsküdar’daki villasında başına ateş ederek intihar etti. İntihar haberi üzerine İsrail Başkonsolosluğu’ndan görevliler de Kamhi’nin evine gelerek yetkililerden bilgi aldı. Polis olayla ilgili çok yönlü soruşturma başlattı. Hayati Kamhi dün sabah saatlerinde Üsküdar Çengelköy’deki villasında başına ateş ederek intihar etti. Villasında ağır yaralı bulunan Kamhi için hemen ambulans çağrıldı. Ancak telaş yüzünden 112 Acil Servis’e adres yanlış verildi. Yanlış adres nedeniyle villayı arayan sağlık ekipleri, adresin düzeltilmesi üzerine Kamhi’nin evine geldi. Sağlık ekipleri, olay yerinde yaptıkları ilk incelemede Kamhi’nin yaşamını yitirdiğini belirledi. Hayati Kamhi’nin eşi Camilla Kamhi ölüm haberi üzerine fenalık geçirdi. Camilla Kamhi, özel bir hastaneden çağrılan ambulansla hastaneye kaldırıldı. İntihar haberi üzerine İsrail Başkonsolosluğu’ndan görevliler de Kamhi’nin evine gelerek yetkililerden bilgi aldı. ilginç bir dava vardı. Onassis Vakfı, Sokrates’in ölüm cezasına çarptırılıp cezanın infaz edilmesinden 2411 yıl sonra sembolik olarak yeni bir mahkeme kurdu. Sokrates, 10 yargıç ve 800 üyeli jüriden oluşan mahkemede yeniden yargılandı. Önce yargıçlar oylarını açıkladı. 5 yargıç Sokrates’in masum olduğuna inandığını söyledi, 5’i ise suçlu buldu. 55 berabere kaldılar. Bu oylamadan yola çıkarak şu yorum yapılabilir: Yargıçlar Sokrates’i anlamamaya devam ediyor hâlâ! Geçelim... Oylamaya jürinin yanı sıra internet üzerinden izleyiciler de katıldı. Sonuçta Sokrates suçsuz bulundu. ??? Hapse düşen yurtseverin ilk aylarda okuduğu kitaplardan üçü şudur: Sokrates’in Savunması, Dreyfüs Davası, Mithat Paşa’nın Yargılanması... Aradan tam 25 asır geçmesine karşın Sokrates’in yaşamı, hakkında açılan davanın şekli ve savunması hâlâ günceldir. Sokrates’in gençlere başlıca öğüdü şuydu: “Önce öğrenmeyi öğrenin...” Sokrates’in gençlerle sohbetleri dönemin yöneticilerini rahatsız ediyordu. Hakkında dava açmak için bir fırsat kollanıyordu. Üç Atina yurttaşı Sokrates’in “suçlarını” bir kabın içine koyup mühürleyerek mahkemeye teslim ettiler. Buna bugünün diliyle ihbar mektubu ya da gizli tanık diyebiliriz. Ancak şunu da vurgulayalım; 25 asır önce bu işi yapanlar daha dürüstmüş, hiç değilse ihbarlarını, ifadelerini ikide bir değiştirmemişler. Sokrates’in suçları şunlardır: “Gençlerin ahlakını bozmak. Onları düzene ve tanrılara karşı kışkırtmak. Aile bağlarını zayıflatmak. Devlet tanrılarını yok sayarak yeni tanrılar yaratmak. Atina’nın iman ettiği ilahlara inanmamak.” Sokrates hakkında ihbarda bulunanlardan Anytos adlı kişi mahkemede şunu söyledi: “Ben oğlumu derici yapmak istiyordum. Ama Sokrates onun bilgeliğe yönelmesini istedi. Ruh dengesinin bozulmasına neden oldu. Oğlumu ve gençleri baştan çıkardığı için ondan davacıyım.” Sokrates ünlü savunmasına özetle şöyle başladı: “Atinalılar, beni suçlayanların üzerinizdeki etkisini bilmiyorum. Fakat beni suçlayanların sözleri o kadar inandırıcıydı ki, onları dinlerken az daha kim olduğumu unutuyordum... İnanın ki, bir tek doğru söz söylemediler. Uydurdukları birçok yalan arasında, beni usta bir konuşmacı gibi göstererek sözlerimin güzelliğine inanmamak için sizi uyanık olmaya çağırmalarına çok şaştım... Söylediklerinde doğru bir yan yoktur. Bense tüm gerçeği söyleyeceğim... Sizden yalnızca şunu dileyeceğim; kendimi savunurken öteden beri alışık olduğum gibi konuştuğumu, agorada, sarraf tezgâhlarında, benzer yerlerde nasıl konuşuyorsam burada da öyle konuştuğumu görürseniz şaşırmayın. O yüzden de sözümü kesmeyin...” Sokrates, hakkındaki suçlamaların cezasının ölüm olduğunu bile bile söze böyle başladı ve aynı tonda devam etti. Sözlerini şöyle bitirdi: “İyice bilin ki, bir değil bin kere ölmem gerekse, yolumu asla değiştirmeyeceğim. Bilesiniz ki, benim gibi bir adamı öldürmekle, beni değil kendinizi cezalandıracaksınız.” ??? Sokrates 220’ye karşı 281 oyla ölüm cezasına çarptırıldı. 24 saat içinde baldıran zehiri içirilerek cezanın infaz edilmesi gerekiyordu. Bir ay ertelendi. Dostları Atina dışına kaçırmayı önerdiler, bu mümkündü. Hayır, dedi. Belli bir para karşılığı canının bağışlanması gündeme geldi, yanıtı şu oldu: “Hiç param yok ki!” Sokrates ölüme giderken aslında ölümsüzleşmişti. Bugün Avrupa Birliği’nin üniversite öğrencilerine verdiği en kapsamlı burslardan birinin adı şu: Sokrates Bursu... Başka yorum yok, sayın yargıçlar! Erdoğan, Abbas ve Barzani görüştü ? İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün Dünya Ekonomik Forumu’na katılmak için İstanbul’a gelen Irak’ın kuzeyindeki bölgesel Kürt yönetimin Başbakanı Neçirvan Barzani ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile ayrı ayrı bir araya geldi. Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde basına kapalı olarak gerçekleşen görüşmeler sonrası bir açıklama yapılmadı. Görüşmede Ortadoğu’daki son gelişmelerin ele alındığı kaydedildi. ra’da yapılacak. Toplantılarda yurtdışındaki Türklerin sorunları tartışılacak ve Türkiye’yi ilgilendiren konularda dünyadaki tüm Türklerin ortak hareket etmesinin yolları aranacak Toplantıda, Türk diasporasının, son olarak Fransa’da gündeme gelen ve çok sayıda ülkenin de parlamentosunda tartışılan Ermeni soykırımı iddiaları başta olmak üzere, Avrupa’da artan ırkçılık, Türkiye’nin AB üyeliği, vizelerin kaldırılması ve İslamafobia gibi konularda ortak hareket etmesi için stratejiler belirlenecek. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın açılış konuşmasını yapacağı toplantıya çok sayıda bakanın katılacak olması, hükümetin Türk diyasporası oluşturma konusuna verdiği büyük önemi ortaya koydu. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Çalışma Bakanı Faruk Çelik, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç toplantılara katılarak Türk diyasporası temsilcilerini dinleyecek ve bakanlıkları ile ilgili konularda atılacak adımları ifade edecek. Toplantılarda, ayrıca yurtdışındaki vatandaşların eğitimden ticarete, sosyal güvenlikten aile ve gençlik sorunlarına kadar birçok sorunu masaya yatırılacak. CHP’li Umut Oran’dan THY iddiası ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran eylem yaptığı için THY çalışanlarını işten atan THY İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Kazım Çalışkan ile ilgili bir iddiayı meclis gündemine taşıdı. Oran, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e “Aylık 25 bin TL maaş ve yılda 4 maaş ikramiye alan Kazım Çalışkan, Tütün ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu Başkanı iken Konya’da kaldığı otelin ücretini bir Tekel bayisine ödetti mi, bu gerekçeyle Başbakanlık Etik Kurulu’nca suçlu bulundu mu” sorusunu yöneltti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle