25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 HAZİRAN 2012 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yaz kararnamesini değerlendiren hukukçulara göre cemaatin yargıdaki gücüne dokunulmadı 7 ‘Dengeler değişmedi’ İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN ALİCAN ULUDAĞ İktidar AKP’de mi? Cemaatte mi? Özel yetkili mahkemelerden vazgeçileceği haberleri cemaat medyasında paniğe neden oldu. Bu konudaki ilk haber bazı meslektaşların Başbakan’a bu mahkemelerin kaldırılacağı söylentisinin doğru olup olmadığını sorması ile gündeme gelmişti. Erdoğan’ın “Konuyla ilgili olarak Adalet Bakanlığı’nın kendi bünyesinde bir çalışma yaptığını” bildirmesi; hükümette bu doğrultudaki düzenlemeler için düğmeye basıldığını doğruluyor. Başbakan, uygulamada bu mahkemelerin faydalı olduğu zamanları da, zararlı olduğu anları da saptayarak yeni kararlar almak gerektiğini savunuyor. Demek ki AKP örgütü kamuoyundan üst üste gelen şikâyetleri tartmış ve durumu hükümet doruğuna da iletmiş olmalı. Bu düşüncemi güçlendiren bir tepkiyi on gün kadar önce Ankara’dan uçakla İstanbul’a dönerken koltuk komşuluğu yaptığım mesleği avukat olan AKP’li bir İstanbul milletvekilinden de almıştım. Kendisine sık sık bu mahkemeleri izlemek için Silivri’ye gittiğimi söyleyerek eski bir siyasetçi olarak gözlemlerimi nakletmiş ve ucu açık uzun tutukluluk sürelerinin bir cezadan daha ağır olduğunu anlatmıştım. Uçak komşum bana hak vermekle kalmamış kendi parti örgütlerinden de aynı doğrultuda serzenişler geldiğini söylemişti. Adalet Bakanlığı’ndaki çalışmaların ne zaman sonuçlanacağı henüz belli değil. Belli olmayan önemli bir başka unsur da ÖYM’lerin kaldırılması TBMM’nin kabul edeceği bir yasa değişikliği ile gerçekleşecek olursa eldeki dava dosyalarının ne olacağıdır? Bu doğrultudaki tatsız bir haber o dosyaların davalar sonuçlanacağı zamana kadar özel yetkili Beşiktaş ağır ceza mahkemelerinin imparatorluklarının süreceği yolundadır. Ancak bu bilgi resmi bir açıklama değil; güçlü bir tahmini içeriyor. Dilerim böyle bir yanlışlık yapılmaz. Çünkü cemaat denilen o görünmeyen sistem, önünde sonunda seçilmiş iktidarların hesap vermesine neden olacak ne kadar sanal belge gizli tanık gibi ÖYM’leri kamuoyu önünde tartışılır hale getiren kurgubilim malzemesi varsa onları devreye sokmayı bilinçli bir inatla sürdürür. Rusların ünlü Matruşka bebekleri gibi delil içinden delil gizli tanığın göstereceği yeni tanıklar birbirini izler. İktidar tıpkı “Güliver Cüceler Ülkesinde” öyküsündeki gibi sorumsuz ve canavar yaratıklar tarafından tutsak edilir. Olan Erdoğan’ın Çankaya yolculuğuna olur [email protected] DDK’nin Turgut Özal raporu tartışması ‘Mezarın açılmasını sindiremiyorum’ FIRAT KOZOK itiraz eden dönemin CumhurANKARA Cumhurbaşbaşkanlığı Sözcüsü Kaya Toperi de kanlığı Devlet Denetleme Kurapordan dönemin ilgililerinin tam rulu’nun (DDK) 7. Cumhurolarak dinlenmediği sonucunu çıkarbaşkanı Turgut Özal’ın ölüdığını söyledi. Özal’ın tarım ve böcek münün “şüpheli” olduğu ve ilaçlarında kullanılan bir kimyasal mezarın açılması gerektiği yömadde ile zehirlenmiş olabileceği yönündeki raporu dönemin kurnündeki saptamalara da karşı çıkan maylarını ve hekimlerini Toperi, “Raporu yazanların biyomemnun etmedi. Dönemin kimya konusunda bu kadar zengin Hacettepe Üniversitesi Rektöbilgileri varsa bilemem. Ama Orta rü Prof. Dr. Yüksel Bozer, Asya ziyaretinde hep beraberdik, hep aynı şeyler yenildi, içildi” de“Ben Turgut Bey’in zehirdi. Toperi, Özal’ı kendi ısrarıyla Bullenmiş olabileceğini ve bu gar heykeltraşın sergisine götürdüğü nedenle mezarının açılmasıyönündeki saptamayı yalanladı. Tonı içime sindiremiyorum” peri, mezarın açılması önerisiyle ilgili dedi. olarak da, “Eğer bir şüphe varsa DDK raporunda yapılan hakkaten mezar açılmalı. Sayın eleştirilere de yanıt veren Prof. Özal’ı yaşarken rahat ettirmediler, Dr. Bozer, ilk müdahalenin debari artık rahat etsin. DNA testi yaneyimsiz ekiplerce yapıldığı pılsın. Ben zehirlendiği kanısında yönündeki saptama hakkında değilim, ama bunu düşünenler “O zaman bütün acil servisvarsa açılsın ve ailenin endişeleri leri kapatın daha iyi olur. de giderilsin” görüşünü paylaştı. Hepsi değerli arkadaşlardır, öşk’ten Özal’a randevu uzmanlar da derhal aşağı çaCumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, ğırılır. Dünyanın her yerinde DDK’nin raporunu açıklamasının arbu böyledir” dedi. Raporda dından kendisinden randevu isteyen kendisinin Özal’a otopsi yapılSemra Özal ile görüşeceği açıklandı. masını gerektirecek bir durum Öte yandan Ahmet Özal, babasının zeolmadığı yönündeki sözlerinin hirlendiğinin tespit edilmesinin değil, yer almasına da değinen Bokimlerin zehirlediğinin bulunması gezer, şunları söyledi: “Zehirrektiğini kaydetti. Özal “Mezarın açılenmeyle ilgili hiçbir şüphe lıp açılmaması yargının vereceği uyandıracak durum yoktu. karar, mevtanın rahatsız edilmemesi gerekir, ölümün normal olİkincisi, hastanın geçmişine madığını zaten söylüyorduk. Zehirbaktığınız zaman kalbiyle illenme şüphesi doğru olsa bile failgili problemler var ve bunlar ler bulunamaz” dibiliniyor. Böyle olunca önceye konuştu. likle bu nokta düşünüldü. Ayrıca bizim memleketimizde otopsi çok yapılabilen bir şey değildir. Ailenin iznini istediğinizde çoğu reddeder. Bugüne kadar da 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hiçbir cumhurbaşkanıÖzal’ın öldürüldüğüne ve zehirlendiğine inanna yapılmamıştır. Anmadığını söyledi. Güniz Sokak’taki konutta soruları yanıtlayan Demirel, “Doktorlar o gün hep cak, acaba bir rutin bir ağızdan söyledi, ‘Buraya ölü geldi’ dediler. otopsi yapılsaydı, ihBen başbakanım, elimizden gelen her şeyi yaptık. bar olmadığı için otopAilesi bir süre sonra hadisenin vadesiyle ölme si yapan arkadaşlar zedeğil öldürülme olduğu üzerinde ısrarla durdu. hirlenmeyi akla getireBu çeşit şeyler gizli kalmamalı. Laf bitmiyor. rek bir zehir ararlar Çünkü bu lafı tüketmek lazım. Neyse ne. mıydı, onun tereddüdünü Öyleyse kim yaptıysa onu bulmaları layaşarlar mıydı? Zehirlenme zım. Değilse kesmeleri lazım. 19 sene öncesine ait laf sürihbarları çok sonra geldi.” TOPERİ: MEZARI AÇILSIN, ÖZAL DA AİLESİ DE RAHATLASIN Rapordaki “ihmal” vurgusuna ‘Cemaat kararnamesi’ Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Ertekin, kararnamenin, cemaatin yargı içindeki iktidarını K Fotoğraf: MERYEM AKKURT ANKARA Avukat Turgut Kazan, HSYK’nin son kararnamesini yorumlarken, hükümet ile “hizmet” arasındaki savaşın devam ettiğini söyledi. Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin, kararnameyi “Cemaatin yargıdaki iktidarını sınırlayacak, gerilecek hiçbir girişim taşımıyor. Hatta tam tersi, cemaatin bu iktidarını pekiştirmeye yöneliktir” diye değerlendirdi. YARSAV Başkanı Murat Arslan ise kararnamenin “herkesi memnun etmeye yönelik” olduğunu söyledi. HSYK’nin 2 bin 335 kişilik adli yargı yaz kararnamesini değerlendiren hukukçular, yargıdaki cemaat lehine oluşan düzenin korunduğuna dikkat çektiler. Eski İstanbul Barosu Başkanı, avukat Turgut Kazan, kararnameyi “Tarafların (cemaathükümet) savaşı devam ediyor” şeklinde yorumladı. Erdoğan’ın özel yetkili mahkemelerin yetkilerini düzenleyen CMK 250, 251 ve 252. maddelerin yeniden düzenleneceğine ilişkin başlattığı tartışmanın, kararnamenin “özel yetkililer” bölümünü etkilemek için yapıldığını belirten Kazan, bu etkiyi şöyle açıkladı: “Bana göre bu açıklama, hizmet grubuna gönülden bağlı o yapıyı bir çeşit geriletmek, boyun eğdirmek için yapılmıştır. Ama öyle görünüyor ki bu yapı gerilememiş, boyun eğmemiş. Yani hükümetin CMK 250’yi cidden kaldırmak, değiştirmek gibi bir niyeti yokmuş. HSYK’nin hazırladığı kararname üzerinde bir baskı olsun diye o tartışma yapılmış. Hükümet, o yapıyı kırmak istiyordu, ‘Bakın ayağınızı denk alın yoksa CMK 250’yi kaldıracağım’ şeklinde bir gözdağı veriyordu. HSYK de biçimsel olarak bir iki kişiyi değiştirdiğini göstermekle birlikte buna boyun eğmemiş. Hükümetin hararetini söndürmek için sadece göstermelik bir iki ufak düzeltme yapılmış. (MİT krizini yaratan Sadrettin Sarıkaya’nın yerinde kalması) Kavga devam ediyor derken bu konu da onun içinde. Şu anda hizmet grubu, buna gönülden bağlı olanlar yollarına devam ediyor.” EMİNAĞAOĞLU PROTESTO ETTİ İstanbul Haber Servisi HSYK kararı ile İstanbul 34. Sulh Ceza Hâkimliği’nden Çankırı’ya atanan eski YARSAV Başkanı, YargıSen Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, kararnameyi protesto etti. Açıklamasına, “Adalet tanrıçasını temsil eden, ancak gözü yerine ağzı kapatılmış ve elindeki terazinin dengeleri değişmiş bir tablo” ile katılan Eminağaoğlu, “Türkiye’deki yargı budur. Adaletin ağzı bantlanırsa, terazinin kefesi hiçbir zaman denk olmaz” dedi. Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önünde açıklama yapan Eminağaoğlu, “Bugün HSYK coğrafi güvenceleri gözetmeden hâkim ve savcıların görev yerini değiştirmektedir. Bu yargı üzerinde yapılmış en büyük baskıdır. Bu darbe uygulamalarıdır” diye konuştu. Disiplin cezasıyla atandığının ifade edildiğini belirten Eminağaoğlu, Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin verdiği beraat kararını gazetecilere gösterdi. HSYK’nin “darbeci zihniyetinden” vazgeçmesi gerektiğini vurgulayan Eminağaoğlu, “Türkiye’de bu hukuksuzluğa karşı başvuracak herhangi bir merci kalmamıştır. Bizler, bedeli ne olursa olsun hukuk mücadelesine devam edeceğiz. Çankırı’ya atanmak hukuk mücadelesi için Anadolu’ya geçmek anlamını taşımaktadır” dedi. Açıklamaya getirdiği tabloyu gösteren Eminağaoğlu, “Adalet tanrıçasının gözü açtırılmış doğrudan iktidara bakmaktadır. İktidar ne ifade etmekteyse adalet onun gözüyle görmekte ve ağzı kapatılmıştır. Ağzı kapatıldığı için yargının önüne ne konuyorsa karar olarak o çıkmaktadır. İşte HSYK ataması kararnamesi de yargıdaki böyle bir operasyondur” diye konuştu. hükümet tarafından dönüştürmeye dönük unsurlar içermediğini belirtirken “Bu kararname bir cemaat kararnamesidir. Şu ana kadarki süreç ve kararnameler ile cemaat, HSYK ve yargı içindeki ana iktidar dönüşümlerini gerçekleştirmiştir. Bu bir nevi sükunet kararnamesidir” dedi. Hükümetin, cemaatin yargı içindeki yapısını kıracak bir gücü olmadığını belirten Ertekin, “Hükümetin doğrudan yargı içinde kendisini temsil edecek bir tarafı yok. Tamamen cemaate teslim olunmuş durumdu. Bu kararname de cemaatin günlük işe doğru, talimlere başladığını görüyoruz” diye konuştu. Ertekin, Erdoğan’ın özel yetkili mahkemeler çıkışının da bu kapsamda olduğunu belirterek şunları kaydetti: “Başbakan’ın siyasi manevralarını takip ederseniz, bu mücadelenin doğrudan cemaat ve Başbakan ile HSYK arasında geliştiğini görürsünüz. Başbakan Erdo ğan’ın HSYK’de doğrudan bir karşılığı yok, buradaki gücü çok sınırlı. Bu kararname de Erdoğan’ın kişisel resti üzerine çok sınırlı küçük oynamalarla yenilmiş bir kararnamedir. Cemaatin yargıdaki iktidarını sınırlayacak, gerilecek hiçbir girişim taşımıyor. Hatta tam tersi, cemaatin bu iktidarını pekiştirmeye yönelik bir giriş taşıyor.” YARSAV Başkanı Murat Arslan , kararnamenin “herkesi memnun etmeye yönelik” olduğunu söyledi. Hükümetin tepkisini yumuşatmak için birkaç kişinin “feda edildiğini” belirten Arslan, “Şimdilik cemaat biraz geri adım atmış gibi gözüküyor. Hükümetin aşırı tepkisinin önünü almak için göz boyama gibi görünüyor. Artık yargıda oluşan yeni dengeyi bozmuyor. Soruşturma ve davalara çok dokunulmayacak” dedi. ‘Göz boyama’ Fotoğraf: SERKAN YILDIZ PENDİK’TE BALBAY VE HABERAL’A DESTEK 2 günde 2 bin imza Seyrantepe Türk Telekom Arena’daki töreni 60 bin kişi izledi. (Fotoğraf: AA SALİH ZEKİ FAZLIOĞLU) ‘Öldürüldüğüne inanmıyorum’ Gülen’e ‘dön’ çağrısı Erdoğan, Türkçe Olimpiyatları’nın kapanışında ‘Gurbette olup vatan topraklarının hasreti içerisinde olanları aramızda görmek istiyoruz’ dedi İstanbul Haber Servisi Uluslararası Türkçe Derneği tarafindan düzenlenen “10. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları” kapanış töreni dün gerçekleşti. Başbakan Tayyip Erdoğan yaptığı konuşmada ABD’de bulunan Gülen cemaati lideri Fethullah Gülen’in isim vermeden Türkiye’ye dönmesi mesajını verdi. Erdoğan, “Biz, gurbette olup şu vatan topraklarının hasreti içerisinde olanları aramızda görmek istiyoruz.” diye konuştu. Başbakan Erdoğan’ın ‘çağrı’sı stadyumda bulunanlarca ayakta alkışlandı. Seyrantape Türk Telekom Arena Stadı’ndaki töreni yaklaşık 60 bin kişi izledi. Gecede “10. Türkçe Olimpiyatları Özel Ödülü” Türkçeye yaptığı katkılar nedeniyle Erdoğan’a verildi. Erdoğan yaptığı konuşmada, Nâzım Hikmet ve Abdurrahim Karakoç’u anarak Türkçenin gücünden örnekler verdi. Konuşmasının sonunda isim vermeden Gülen’le ilgili mesajlar veren Erdoğan, “Gurbet hasrettir. Hasret bedeli çok ağırdır, faturası çok ağırdır. Biz, gurbette olup, şu vatan topraklarının hasreti içerisinde olanları aramızda görmek istiyoruz. Gurbet aynı zamanda garipliktir. Zaten oradan anlamını yükleniyor. Onun için de biz garipliğe tahammül edemeyiz. Diyoruz ki, bu sıla hasreti artık bitmelidir, bitsin istiyoruz. Doğrusu ben şu andaki tavrınızla hep birlikte bu hasretin bitmesini istediğinizi anlıyorum. Öyleyse bitsin bu hasret diyelim” dedi. 1 Haziran’da başlayan Türkçe olimpiyadında 135 ülkeden 1500 öğrenci yarıştı. Gecede yarışmacılar şarkı, türkü, şiir ve standup gösterileri sundu. mez” dedi.” İstanbul Haber Servisi “Milli İradaye Özgürlük Haftası” kapsamında, CHP Pendik ilçe örgütü tarafından gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay ile CHP Zonguldak milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın uzun tutukluluk sürelerine dikkat çekmek ve serbest bırakılmaları istemiyle Pendik Çarşı’nda imza kampanyası düzenlendi. CHP Pendik İlçe Eğitim Sekreteri Hilmi Küçük, yurttaşların iradesiyle seçilen milletvekillerinin tutuklu bulunmasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Küçük, “Bizim iki milletvekilimiz suçunu bilmeden yıllardır içeride yatıyor. Balbay ve Haberal burada birer simge isim. Birilerinin haksız yere iktidarda kalması, iktidardakilerin yanlış yolda olduğunu söyleyenlerin hapise atılması utançtır” dedi. Pendik ilçesinde 2 gün içerisinde yaklaşık 2 bin imza topladıklarını vurgulayan Küçük, “Topladığımız imzalarMeclis Başkanlığı’na gönderilecek. Hedefimiz 4 gün içinde 25 bin imza toplamak” diye konuştu. Pendik’te imza kampanyası 19 Haziran Salı gününe dek sürecek. Kampanyaya imza veren Hüvdiye İnal, “Balbay ve Haberal Başbakan’a dokundukları için cezaevinde yatıyorlar. Milli irade diyen Başbakan neden kendisi dışındakileri görmüyor? Başbakan’a kim dokunursa eli yanıyor. Başbakan ‘Bana dokunanın canını acıtırım’ diyor, ancak biz dokunmaya devam edeceğiz” dedi. Hatice Ünsal ise bugün seçim olsa yine oyunu seve seve tutuklu milletvekillerine vereceğini söyledi. Ünsal, “Neden milletvekillerinin içerde olduğunu da Başbakan’a sorun, belki yanıt verebilir” diye konuştu. KESK’li kadınlara KCK’den dava C MY B C MY B ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Özel Yetkili Ankara Başsavcı Vekilliği, KESK yönetici ve üyesi 15 kadın hakkında “terör örgütü KCK’nin şehir yapılanmasına üye oldukları ve örgütün propagandasını yaptıkları” iddiasıyla yürütülen soruşturmayı tamamladı. Savcı Cemil Tuğtekin’in hazırladığı iddianame, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunuldu. “Zanlıların, terör örgütünün sendikalardaki yapılanmasını oluşturduğu” ileri sürülen iddianamede, eski SES Genel Başkanı Bedriye Yorgun, eski KESK Kadın Sekreteri Songül Morsümbül’ün arasında bulunduğu 15 KESK’li kadın yönetici “şüpheli” olarak gösterildi. ‘Oylarımızın arkasındayız’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle