19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 HAZİRAN 2012 PERŞEMBE [email protected] 12 DIŞ HABERLER ‘Suriye’ye MİT aracılığıyla silah transferi’ aki Batılı ’d ra ka n A n t’ı en d en ep d In ı haberine ığ d ır d an ay d ra la at m lo dip yle geçiyor ği te es d İT M r la h la si re gö ‘TÜRKİYE İÇİN KIRMIZI ÇİZGİ’ ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton dün yaptığı açıklamada, Suriye güçlerinin son iki gün içerisinde Halep çevresinde yığınak yaptığına dair bilgi edindiklerini belirterek bunun “stratejik ve ulusal çıkarları açısından Türkiye için bir kırmızı çizgi olabileceğini” söyledi. Clinton, bu gelişmeyi çok yakından takip ettiklerini belirtti. ‘Türkiye Kime Kalacak?’ ve Küçük Bir Dipnot... Osman Ulagay’ın “Türkiye Kime Kalacak?” isimli kitabı uzun süredir yurtdışında olduğum için elime geç geçti. “Sevgili Nilgün’e selam ve dostlukla” diye imzaladığı bir kopyayı Osman bana da yollamış. Geçenlerde ayaküstü bir davette karşılaşınca, zamanlaması mükemmel bu ilginç kitap için kendisine çok teşekkür ettim. O da hemen bana “Kitabın başlangıç bölümünde senin bir yazınla ilgili bir dipnot var!” dedi; “Herkes bana o dipnotu soruyor. O kısmı dikkatle oku!..” Dipnot şöyle: “Cumhuriyet gazetesi yazarı Nilgün Cerrahoğlu, 11 Eylül 2011 tarihinde yayımlanan yazısında, daha önce ABD’nin ünlü Brookings Institute adlı kuruluşunda çalışmış olan eski bir dostuyla 2001 yılının Kasım ayında Madrid’de yaptığı bir sohbette konuşulanları aktardı. Cerrahoğlu’nun aktardığına göre, ABD’de iyi haber kaynakları olduğu anlaşılan dostu ona şöyle diyor: ‘Türkiye önümüzdeki dönemde ılımlı İslamın temsilcisi, Tayyip Erdoğan da Türkiye başbakanı olacak.” “Sağnak”ın dikkatli okurları büyük olasılıkla hatırlayacaktır. Bu olayı bu köşede beni çok etkileyen ve şaşırtan bir şey olduğu için çeşitli defalar gündeme getirdim… Ulagay, “11 Eylül’ün on yıllık bilançosu” bağlamında meseleyi ele aldığım bir yazıdan alıntı yapmış… Çok önce… Türkiye’deki “rejim değişikliğiyle” ilgili olarak kaleme almış olduğum 17 Mart 2003 tarihli bir yazımda, “Tayyip Erdoğan Modeli…” başlığı altında konuyu ilk defa enine boyuna şöyle anlatmıştım: Dış Haberler Servisi Türkiye’nin Suriye’deki muhalif güçlere Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) aracılığıyla silah gönderdiği öne sürüldü. İngiliz Independent gazetesinin İstanbul mahreçli haberinde muhalif Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) iki Körfez ülkesi Suudi Arabistan ve Katar tarafından silahlandırıldığı belirtildi. Ankara’daki Batılı diplomatlara dayandırılan haberde silahların Türkiye üzerinden MİT’in örtülü desteğiyle Suriye gönderildiği savunuldu. Suriyeli muhaliflerin, karaborsada satın alınan küçük miktarda silahları Ha tay’dan Suriye sınırındaki İdlib’e soktukları kaydedilen haberde, şu iddialara yer verildi: “Ancak, üç hafta önce ÖSO üyeleri, Kalaşnikoflar, BKC makineli tüfekler, roket güdümlü el bombaları ve tanksavar silahları Körfez ülkelerinden aldıklarını ve Türkiye’nin, bu silahların sevkıyatına yardımcı olduğunu söyledi.” ÖSO’dan birinin “Türk hükümeti, silahlanmamıza yardımcı oldu” iddiası aktarılan haberde aynı kişinin silahların “gemi ile bir Türk limanına ulaştığı ve buradan Türk makamlarının ABD’nin kafa karıştıran alışverişi Dış Haberler Servisi ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Rusya’yı, Suriye yönetimine saldırı helikopterleri satmakla suçlarken ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon), aynı Rus firmasından Afganistan hükümeti için saldırı helikopteri almayı planladığı ortaya çıktı. Clinton, Rusya ile Suriye’ye silah satışını durdurmaları konusunda çatıştıklarını, Rus yetkililerin “zaman zaman endişe edecek bir şey olmadığını söylediklerini” ancak söyledikleri ile yaptıklarının tutmadığını vurguladı. Suriye’ye helikopter sattığı bildirilen Rus Rosoboronexport firmasının, Afgan hükümetine verilmek üzere Pentagon’a Mi17 tipi helikopter satmaya hazırlanması ise ABD’de tepkilere yol açtı. ABD’li (REUTERS) senatörlerden gelen soruların Rusya’nın silah satışı ardından Pentagon yetkilileri, Paris’te protesto edildi. Afganistan’ın Rus yapımı helikopter filosunu güçlendirmenin ve güvenli yedek parça sağlamanın tek yolunun bu olduğunu savundular. Pentagon, 2016’ya kadar Rosoboronexport’tan Afgan ordusu için 375 milyon dolar değerinde 21 Mi17 helikopteri almayı planlıyor. müdahalesi olmadan karayolu ile sınıra götürüldüğü” ifadelerine dikkat çekildi. Ankara’daki Batılı bir diplomatın “Türklerin bilgisi içinde gelen silahlar var” dediği de savunuldu. Aynı kaynak “Resmen kabul etmeyecekler” derken muhaliflerin şemsiye örgütü Suriye Ulusal Konseyi’ni (SUK), MİT için “kendi adamları” olarak değerlendirdi. Silahların köktendincilerin eline geçmesinin istenmediğine vurgu yapılan haberde muhaliflere silah dağıtımının bu nedenle görüntüde SUK üzerinden yapılmasının amaçlandığı kaydedildi. Ancak diplomatın buna karşın silahların sadece SUK’a hâkim olan Müslüman Kardeşler’e yakın olan muhalif gruplara verildiğine ilişkin kaygıları da haberde yer aldı. Gazete bir Türk yetkilisinin iddiaları reddeden sözlerine de yer verdi.” ç savaşa sürükleyen silahlandırma Öte yandan Amerikan New York Times gazetesinin haberinde de ağır silahların Suriye krizini iç savaşa doğru süreklediği uyarısında bulunuldu. Bu çerçevede ABD, Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın Suriye’deki muhalifleri silahlandırırken diğer yandan da Rusya’nın Şam yönetimine benzer destek sağlamasına dikkat çekiliyor. SUK’tan muhaliflerin “kısa bir süre önce Suudi Arabistan ve Katar’ın finansal desteği ile Türkiye’den daha güçlü tanksavar füzeleri aldıkları” öne sürüldü. Haberde, İstanbul’da konuşan SUK üyelerine atfen, tanksavar silahların Suriye sınırına Türk ordusu araçları ile teslim edildiği iddiasına da yer verildi. İran’da temaslarda bulunan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ABD’nin Suriyeli muhaliflere silah sağladığını iddia etti. Rus bakanın ilk kez ABD’nin adını telaffuz ederek suçlama yapması dikkat çekti. İ ? Şam’a helikopter satan Rus firmasından Afganistan için helikopter alıyorlar ‘Tayyip Erdoğan modeli’ “2001’in Kasım ayı. 11 Eylül’den iki ay sonra. Yer: Madrid’de Suecia Restoran. Masaya oturur oturmaz Tayyip Erdoğan’ı sordu Jose Ramon. ‘Bana’ dedi, ‘belediye başkanını anlat...’ ‘Nerden aklına geldi?’ dedim: ‘Yıllardır görüşmedik. Birikmiş onca laf varken nerden çıktı belediye başkanı?’ ‘Müstakbel başbakanınız o çünkü’ diye devam etti Jose Ramon. ‘Bizim böyle bir talebimiz yok’ dedim ben. ‘Biz Türkiye’nin başında laik bir başbakan görmek istiyoruz. Ankara’da da bir hükümet var zaten...’ ‘Sen gene de düşün bunu’ diyerek söze devam etti dostum: ‘Laik Türkiye Batı için inandırıcı değil. Sorun Türkiye değil. Sorun İslam. Batılıların kafasında İslamla laiklik yan yana gelmiyor, bunlar birbiriyle örtüşmüyor. Laiklik İslamın doğasına aykırı. Türkiye’ye biçilen model, ılımlı İslam olacak. Erdoğan da bunun öncülüğünü yapacak...’ Kahve falı bakar gibi... Erdoğan’a şimdi her bakışımda aklıma 1.5 yıl önce Madrid’de yaptığım o konuşma geliyor. Dünyanın gözü Afganistan’daydı o sırada. Bush ‘şer eksenini’ ilan etmemişti. Sıra Irak’a gelmemişti. Ecevit’in ani hastalığı, 57. hükümetin eşekten düşmüş karpuz gibi dağılması, Erdoğan’ın başdöndürücü ABD trafiği gündemde değildi. Ankara’da Pearson, Washington’da Bush’un Allah’ın Siirt seçimlerine merak salması; ‘ültimatomla gelen kutlamalar’ falan... düşünülebilir şeyler değildi... ‘Gece sığınmacı gündüz eylemci’ AKIN BODUR (Fotoğraf: AP) BM: Suriye’de iç savaş var Dış Haberler Servisi Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin barışı koruma operasyonlarından sorumlu yardımcısı Herve Ladsous, Suriye’nin “iç savaş halinde olduğunu” söyledi. Fransız diplomat Ladsous, gazetecilerin Suriye’deki gelişmelerle ilgili sorusu üzerine, “Suriye’de durumun iç savaş boyutuna geldiğini söyleyebiliriz” dedi. Suriye’de şiddetin tırmandığını belirten Ladsous, Şam yönetiminin, ülke topraklarının büyük kısmını ve birçok kenti kaybettiğini, buralarda kontrolü yeniden sağlamak istediğini söyledi. İlk kez bir BM yetkilisinin açıkça Suriye’de iç savaştan söz ettiğine dikkat çekiliyor. ‘Huffa’nın kontrolü Şam’da’ Suriye hükümeti, Huffa kentinin kontrolünü tekrar ele geçirdiklerini duyurdu. Yetkililer, şiddetli çatışmaların ardından Huffa’nın “teröristlerden temizlendiğini” ve kentte durumun sakin olduğunu söylediler.Bu arada, Suriye’deki BM Gözetim Misyonu’ndan yapılan açıklamada, Huffa’ya gitmeye çalışan gözlemcilerin 3 aracının bölge sakinlerinden oluşan öfkeli kalabalığın saldırısına uğradığı belirtildi. İSKENDERUN CHP Hatay Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi Refik Eryılmaz, “Yayladağı’nda misafir edildiği belirtilen Suriyeli sığınmacıların bir bölümü, her gün silahlı olarak sınıra gidiyor. O bölgeden bize gelen bilgiye göre, 3040 kişilik gruplar, silahları ve sırt çantalı olarak hemen hemen her gün saat 14.0015.00 arasında ikiüç minibüsle Aşağı Pulluyazı köyüne gidiyor. Bunlar silahlarını gizleme gereği de görmüyor. Savaşmaya gidiyorlar” dedi. Suriye’deki olayların arkasında Türkiye, ABD, İsrail, Suudi Arabistan ve Katar’ın olduğunu öne süren Eryılmaz, Suriyeli sığınmacıların geceleri Suriye’ye geçerek çatıştığını iddia etti. Eryılmaz, Suriye’deki sivil katliamların birçoğunda soru işaretleri bulunduğunu, düzenlenen örtülü operasyonlarla sivil kat liamların yapılmış olabileceğini anlattı. Bir Rus profesörün ve hemen ardından İsrail savunma ve güvenlik birimlerinin Suriye yönetiminin elinde çok miktarda kimyasal silah olduğu yönünde açıklama yaptığını anımsatan Eryılmaz, “Suriye’de yönetimi devirmek isteyen muhalif grupların elinde gerçekten kimyasal silah varsa ve bu muhaliflerin güçlü olduğu bölgelerde kullanılırsa, binlerce masumun ölümüne yol açılır. Ve bu kırılma noktası olabilir. Suriye’de daha önce de birçok provokasyon yapıldı. Cami, kilise ve elçiliklere saldırı oldu, bayraklar yakıldı, konteynır kente sıkılan mermiyle bunun denemeleri yapıldı. Ama bunlardan istenilen sonuç alınamadı. Şimdi daha büyük bir hamle olabilir. Rus profesörün açıklaması ile İsrail’in açıklaması örtüşüyor” diye konuştu. I rak’ta 1 0 olmak ’u başkent Ba üzere ç ğdat’ta eş patlaya n bomb itli şehirlerde ölümün a e, yakla lar 83 kişinin ş ık 300 y Ölenler aralanmasına kişinin in ço yol için Ba ğunun dini ba açtı. ğ yram d a t’a giden Ş iiler old hac ziyaretine uğu be Hille ve lir K saldırıl erkük’te düz tiliyor. arda da en çok say lenen hayatın ıda kişi ı kaybe tti. Irak’ta hedef yine Şiiler ‘Thinktank emperyalizmi’ Jose Ramon’un sözlerini Batılı bir aydının tipik ‘masa başı fantezileri’ olarak algıladığımdan fazla ciddiye almadım. Ne yanılgı! Yirmi yıllık dostum Jose Ramon Lasuen falcı gibi bildi her şeyi... Bizim çok sonradan uyandığımız senaryoyu bana ilk o okudu. ‘Brookings Institute’ gibi ünlü ABD ‘thinktank’leriyle yakınlığı ve iyi haber alan kaynakları vardı çünkü. Şunu keşke biraz daha derinliğine konuşsaydım, diye hayıflanıyorum şimdi. O ‘thinktank’ler Ortadoğu’nun kaderini çiziyor artık. Amerika’nın ‘yeni emperyalist politikalarını’ onlar şekillendiriyor. ‘Bush emperyalizmini’ dizayn eden ünlü ABD ‘thinktank’lerinin isimleri ‘Financial Times’ta (6 Mart) yayımlandı. Bunları bir araya getirdiğimde şu düşünceden kendimi alıkoyamıyorum: ‘Rejim değişikliğini’ Bağdat’tan önce Ankara’da yaptı Washington. ‘Bombalarla’ Bağdat’ta gerçekleştirmek istediği ‘değişikliğin’ ilk hamlesini, Ankara’da bize özgü‘demokratik yöntemlerle’ (!) gerçekleştirdi. Ortadoğu’ya verilmek istenen ‘yeni çehre’nin ilk adımlarını burada başlattı...” (17 Mart 2003Tayyip Erdoğan ModeliCumhuriyet/Sağnak) ??? Döne döne bu alıntıyı okurları şimdi Osman’a neden soruyor bilmiyorum. Ama merak edilen/ilgi duyulan/tepki gösterilen dipnotla ilgili ayrıntılar… bunlar. Buradan kitaba, bir sonraki yazıda ele alacağım “Türkiye Kime Kalacak?” sorusuna gelebiliriz. (Fotoğraflar: AFP/REUTERS) KONSER ANMA Vakfımızın değerli üyesi, avcılık dünyasının sevgili ağabeyi, Cumhuriyet gazetesinin yeri doldurulamamış “RASGELE” köşe yazarı ª(!:ç2!.ª#5!ª .(+ª"!(±%ª3!(.%3ç RAİF ERTEM ölümünün 12. yılında, 15 Haziran 2012 Cuma günü saat 14.00’te Terkos Gölü kıyısındaki Balaban köyünde yemekli toplantı ile anılıyor. 68’liler ve tüm dostları davetlidir. İLETİŞİM: 0532 325 85 90 Niyazi Koyuncu Selefiler saldırdı Tunus’ta radikal İslamcılar, mahkeme, sanat galerisi ve karakollara saldırdı. Yetkililer, Tunus’un kuzeyinde bir bölge olan Ettadhamen’de gerçekleşen saldırıların arkasında Selefiler olduğundan şüpheleniyor. Taşlı saldırıda bulunan protestocuların, bir sanat galerisinde sergilenen Mekke karikatürü ve karınca figürlerinin oluşturduğu Allah yazısını “İslama hakaret” olarak gördükleri belirtiliyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle