19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 2012 CUMA 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Y B Y B B Y Y B Y Y Y Y Y 23 25 25 23 26 26 25 20 21 20 20 22 20 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y Y Y Y B PB PB PB PB PB PB B 19 22 20 23 28 27 30 31 27 29 26 23 22 Oslo Y Helsinki PB Stockholm PB Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih Y Berlin Y Budapeşte B Madrid PB Viyana Y HABERLER 14 17 13 22 20 19 20 21 21 20 27 34 22 Belgrad Y 24 Sofya PB 22 Roma Y 24 Atina B 26 Zürih Y 22 Moskova Y 19 Aşkabat B 38 Taşkent B 35 Baku PB 28 Bişkek Y 30 Tiflis Y 26 Kahire B 36 Şam B 31 Yapılan son değerlendirmelere göre, ülkemizin kuzey ve içkesimlerinde sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışların; öğle saatlerinde Afyonkarahisar, Isparta, Burdur, Bolu, Ankara, Kırıkkale, Çankırı, Tokat ve Bayburt çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Ülkemizin iç kesimlerinde 2 ila 4 derece azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 1 Haziran GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada dindar toplum peşinde olan RTE yönetimindeki AKP’nin de hızı artıyor. Çocuk istemeyen kadınların kürtaja başvurmalarını önlemek, ana rahmine düşen ceninin katletmesinin önünü almak gibi öne sürdüğü gerekçeler RTE’nin asıl amaçlarını gizlemeye çalışan söylemler, açıklamalar. Kafasındaki gerekçe başka nedenler içeriyor. Yarın bir gün yapay gerekçenin maskesi düşer; çıplak gerçek ortaya çıkar. Din sömürüsündeki marifetlerine kürtajı da ekliyor. Şimdilik gizlediği, ama Müslüman topluma şırınga edeceği şu sloganı günü gelince işlemeye başlayacaklar: “Kürtajı yasaklayarak, kısıtlayarak dinimizin emrini yerine getirdik!” ??? RTE’nin kadını el üstünde tutan söylemleri, açıklamaları… Örneğin cennet kadının ayakları altındadır, ayakları öpülesi analar gibi dinsel söylemleri sık sık yinelemesi kadını oy sandığında tava getirmeyi amaçlayan kocaman bir yalandır. RTE’nin hınk deyicilerinden Sağlık Bakanı Recep Akdağ, hem yalanı doğruladı hem de kadına nasıl baktıklarını, kaba demokrasi anlayışlarını bir kez daha açığa vurdu... Yüzde 50 oy almışlar. AKP’ye oy veren geniş bir kadın kitlesi varmış ya; bize yeter! Kadını temsil eden kuruluşlar eleştirileri bizi ırgalamaz, diyor. Bakanın açığa vurduğu bu mantık, bu anlayış; kürtajla ilgili girişimlerine kadınlardan gelen istek, hatta baskının neden olduğunu içeren bir mantık, bir anlayış. RTE, kürtaj yasağını, “Allahın verdiği canı Allah alır” diye savunursa hiç şaşırmayalım. ??? Kürtaj gibi toplumsal bir sorunu şayet bilimsel açıdan çözümlemek istiyorlarsa, açıklanan uyarı nitelikli görüşleri dikkate almaları gerekmez mi? Adamların çok konuda olduğu gibi, kürtaj konusunu da toplumsal uzlaşmayla çözmeye niyetleri yok! Her lafının başı da sonu da, ben, ben, ben! Özet: Bencil! Ülkeyi şeklen ve fiilen din devletine dönüştürme amacında. İstanbul’da bir semtte 4 cami... İstanbul’un gözde gezi yeri Çamlıca’ya, kentin dört bir köşesinden görülecek bir cami… Her gün bir cami yapılıyor diyen eleştirilere verdiği, “az bile” yanıtı ile son günlerde şu caminin onarılmasını, bir başkasının inşaatının bir an önce tamamlanmasını emrettiği dikkate alınırsa… …İslama kul köle kafa, bir de bakarsınız, her sokak başına bir cami yapılmasını da emredebilir. RTE elbette din çevrelerinin desteğini alacağını bilerek böyle bir yol açtı. Örneğin, her soruna, konuya din açısından, at gözlükleriyle bakan, adı Akit, şu yüzyılda yorum ve haberleri kadük bir gazete, dün kürtaj yoluyla 1 milyon bebeği öldüren katili ilan etti: 12 Eylül lideri Kenan Evren! Evren’in emriyle çıkarılan yasanın Resmi Gazete ilanından sonra, bir milyon bebeğe kürtaj yapıldığını yazdı. ??? Dindar nesil yetiştirmeyi programlayan, din konularına, cami yapımlarına birden hız veren, kürtajı bile İslamın şartı diye yutturmaya hazırlanan bu kafa ile gidiş nereye diye soran yok. Sorması, üzerine gitmesi beklenen ana muhalefete; aman din konusudur üzerine gitmeyelim, yine dinsizlikle suçlanmayalım korkusu sinmiş… …medya ise korku imparatoruna çoktaan teslim! RTE’nin, din konusundaki yaptırımlarına yol açık. Dinci girişimlerine kürtajı da ekledi; Mekke’ye doğru koşuyor! Avrupa Birliği Komisyonu’nun yeni Türkiye Temsilcisi Jean Morris Rippert dün Cumhuriyet’in de aralarında bulunduğu bir grup gazetenin Ankara temsilcileriyle bir araya geldi. Türkiye’de basının karşısına ilk defa çıkan Rippert, “Tabular dahil her şeyi sorabilirsiniz” dedikten sonra gündemdeki çeşitli konulara ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı: Karşılaştırma uygun düşmedi: AB’nin kürtaj konusunda bir mevzuatı yok. Bazı ülkeler hâlâ yasaklıyor. Türkiye’de sezaryen konusunun da istismar edildiğinin farkındayız. Ancak bazı yetkililerin kamuoyuna yaptıkları birtakım karşılaştırmaları yadırgıyoruz. Bunun uygun olmadığını düşünüyoruz. (Rippert kendisi açıkça söylemiyor ama Başbakan Erdoğan’ın “Her kürtaj bir Uludere’dir” karşılaştırmasından bahsettiğini ekibinden öğreniyoruz.) Özgürlüklerden taviz yok: Brüksel’den Ankara’ya gelen ziyaretçiler ile buradaki temsilcilik olarak bizler, her seferinde tüm temel hak ve özgürlüklere saygı duyulmasını beklediğimizi samimi biçimde en üst düzey Türk makamlarına iletiyoruz. Çocukların korunması, kadınerkek eşitliği, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğünden hiçbir ödün verilemez. Gerekli yasal düzenlemeler çıkarılmalı, mekanizmalar yaratılmalıdır. Gazeteciler için somut adım bekliyoruz: Üçüncü yargı paketi daha iddialı olabilirdi. Olumlu unsurlar var ama özellikle yargılama süreçleri ve yargının bağımsızlığı açısından, ceza muhakemeleri ve terörle mücadele yasalarındaki suç tanımı konusunda beklentiler karşılanmıyor. Bizim Adalet Bakanı ve daha üstteki yetkililerden taleplerimiz net. Ne zaman 4. paket geliyor? Ve ifade ve basın özgürlüğü alanında “somut” olarak ne yapılacak? Mesajımız da belli: “Lütfen gerekeni yapın ki İlerleme Raporu’nda Türkiye’nin basın ve ifade özgürlüğü hanesine iler KürtajUludere benzetmesini Avrupa yadırgadı leme kaydedebilelim.” Nedensiz üç yıl hapisteler: Türk Ceza Kanunu AB standartlarına uymuyor. O kanunda suç tanımı geniş anlamda yorumlanıyor. Neticesinde uzun tutukluluklar, net olmayan iddianameler çıkıyor. İnsanlar üç yıldır hapiste. Ama hâlâ neden orada olduğunu bilmiyor. Adalet Bakanlığı’nın suç tanımı konusunu, uzun tutukluluk sürelerini, iddianamelerin yeterli gerekçelendirilmemesini ele alması gerekli. Hâkimler sorumlu tutulmalı: İddianamelere yeterli gerekçe koyamayan hâkimlerin sorumlu tutulması gerektiğini düşünüyoruz. Savunma avukatlarının iddianamelere erişiminin olmaması da sorun teşkil ediyor. Bunların hepsi AB Temel Haklar Sözleşmesi hükümlerine aykırı durumlar. Hükümetin neden bunu değiştirmediğini de anlamakta güçlük çekiyoruz. Çünkü bunları yapmak aslında onların menfaatine. Yargıya müdahale raporları arttı: 12 Eylül referandumunun yargı alanında getirdiği değişkilikleri olumlu değerlendirmiştik. Ancak şeffaf, bağımsız, güvenilir ve hesap verebilir yargının tesisi için katedilmesi gereken bir mesafe var. Hükümetin yargı sistemine müdahale ettiği ve insanların düşüncelerini ifade etikleri için hukuki takibata uğradıkları yönünde artan raporlar geliyor Türkiye ile ilgili. Bunlardan kaygılanıyoruz. Hükümet eleştirilmeyi kabul etmeli: Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğü ile canlı bir sivil toplum hareketinin oluşması kesinlikle güvence altına alınmalıdır. Bu demokrasinin önkoşuludur. Bir hükümet eleştirilmeyi de kabul etmelidir. AB olarak biz de münferit bazı davaları takip ediyoruz. Avrupa Parlamentosu da bu konuda endişeli. Ergin’in mazereti ‘özel durum’: Adalet Bakanı’na tüm bu eleştirileri ve talepleri ilettiğimizde ‘Sorunları biliyoruz, eleştirilerinizi biliyoruz. Bunları gidermek için çalışacağız. Bu zaman alacak. Siz de Türkiye’nin özel durumunu anlamalısınız’ diyor. Eksiksiz uyum istiyoruz: AB üyeliği kredi kartı takıp alınan bir şey değil. Piyango da değil. 1951’den beri tüm üyeler hep fedakârlıklar ve egemenlik haklarından tavizler vererek girdiler. Türkiye’nin de mücadele etmesi gerek. AB’nin Türkiye’den önemli bir beklentisi var: AB standartlarına tam uyum. Yüzde 100 uyum istiyoruz. Yüzde 50 uyum ya da Türkiye’nin özel şartları diyerek sevdiklerinizi alıp sevmediklerinizi uygulamama şansına sahip değilsiniz. 27 üye uyuyorsa, 28. üye olacak olanın da uyması şart. Bağımlı İnsan Hakları Kurumu olmaz: Türkiye tüm üye ülkelerde ol duğu gibi insan hakları ihlallerini incelemek için bir “Ulusal İnsan Hakları Kurumu” oluşturma sözü verdi. Bu yönde taslak da hazırladı. İki önemli koşul var bu bir türlü aşılamıyor. Birincisi bu kurum, başkanı ve üyeleri hükümetten bağımsız olmalı. Bulgularını, raporlarını bağımsızca yayımlamalı. İkincisi ise ayrı bir bütçesi olmalı. Eğer bu haliyle geçerse biz bunun AB mevzuatıyla uyumlu olmadığını açıklamak zorunda kalacağız ve herkes bir kez daha hoşnutsuzluk yaşayacak. Darbe davaları Arap Baharı’na örnek: Hükümetin geçmiş darbelerle hesaplaşmasını, dava açmasını sorgulamıyoruz. Terörle mücadelesini de eleştirmiyoruz. Ama bu yürütülürken insan haklarına saygının mutlaka temin edilmesi gerekir. Sivillerin asker üzerinde kontrolü sağlaması, bu ülkede bir devrimdir. Arap dünyasına da enteresan bir örnek oluşturuyor. O yüzden Arap Baharı ülkeleri şimdi Türkiye ile yakından ilgileniyor. Yolun ucu ‘mutlu son’: Türkiye’nin AB katılım süreci tüm zorluklarına ve siyasi engellerine rağmen mutlu bir sonla bitecek. İlişkilerde yaşanan zorluklar Türk halkı için olduğu kadar bizim için de ıstırap verici. Başbakan ‘vazgeçmeyeceğiz’ sözü verdi: Son üç hafta içinde Başbakan ile iki toplantıda bir araya geldik. AB içinde yaşanan krize ve hem Avrupa hem de Türkiye tarafında yaşanan ilgi azalmasına rağmen özellikle Başbakan kendini AB üyelik sürecine taahhüt etti. İki tarafın ortak mesajı şu: Vazgeçmeyeceğiz. 1 Temmuz’da ilişkiler donmayacak: Önümüzde iki gerçeklik var. Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni (Rum Kesimi) tanımıyor ve Kıbrıs Cumhuriyeti bir AB üyesi. Kıbrıs dönem başkanlığı sırasında Türkiye ilişkilerini Bakanlar Konseyi ile dondurma kararı aldı. AB kurumları ile dondurmayacak. Umarız BM’deki görüşmeler devam eder. WEST POİNT’E ÖĞRENCİ Çuvala nokta... BARKIN ŞIK ANKARA 11 Türk askerinin başına “çuval” geçirilerek gözaltına alındığı 4 Temmuz 2003’teki “Süleymaniye baskını” sonrasında, ABD Kara Kuvvetleri’ne subay yetiştiren West Point’e öğrenci göndermeyi bırakan Türkiye, ilk kez bu yıl yeniden okula öğrenci gönderecek. 1980’li yıllardan itibaren Türkiye’deki askeri liselerde yapılan sınavlar sonrasında her yıl bir teğmen adayı eğitim için West Point’e gönderiliyordu. Bu uygulamaya 2003 yılında son verilmişti. Ankara, önümüzdeki ağustos ayında bu uygulamaya yeniden dönecek. West Point’te okuyacak Türk subay adayları, Kuleli ve Maltepe askeri liselerinde öğrenim gören öğrenciler arasından seçilecek. West Point’te 4 yıl okuyacak Türk teğmen adayları, sağlık kontrolünün ardından Kara Harp Okulu’nda yapılacak “Devrim Tarihi” sınavından geçip, 30 Ağustos 2016’da Türk ordusunda görevlerine başlayacak. En eski akademi ABD Kara Kuvvetleri’ne subay yetiştiren Amerika Birleşik Devletleri Askeri Akademisi, dünyanın en eski askeri akademilerinden biri. Akademi New York’a bağlı Orange ilinde yer alan West Point’te bulunuyor. Başbakanlık’ın Söğütözü’nde yapılacak yeni binasıyla ilgili süreçte ikinci skandalı açıklıyoruz Ata mirasında sit oyunu FIRAT KOZOK 12 EYLÜL MANTIĞI BİTMİYOR İşkenceleri yazana ceza MAHMUT ORAL DİYARBAKIR “Auschwitz’den Diyarbakır’a 5 No’lu Cezaevi” adlı kitabın yazarı İrfan Babaoğlu’na, 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Yazar İrfan Babaoğlu, 1980 askeri darbesinin ardından Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nde yaşananları, “Auschwitz’den Diyarbakır’a 5 No’lu Cezaevi” kitabında anlattı. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, ilk baskısı Aram Yayınları’ndan 2011 yılında yapılan kitapla ilgili “örgüt propagandası” yapıldığı gerekçesiyle yapılan soruşturmadan sonra açılan dava sonuçlandı. Mahkeme, kitapta örgüt propagandası yapıldığı gerekçesiyle yazara 1 yıl 3 ay hapis, yayınevine ise 16 bin lira para cezası verdi. Karara tepki gösteren yazar İrfan Babaoğlu, “Bir yandan 12 Eylül için davalar açılırken bir yandan o dönemi anlatan kitaba ceza verilmesini çifte standart olarak değerlendiriyorum. Kitabın ceza alması, 12 Eylül darbesini yargılamak konusunda konuşanların samimi olmadıklarının göstergesidir” diye konuştu. ANKARA Başbakanlık’ın Söğütözü’nde yapılacak yeni binası için skandal bir sit değişikliğine gidildiği ortaya çıktı. Orman Genel Müdürlüğü, 4 Ağustos 2011’de Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na yazı yazarak Atatürk Orman Çiftliği 1. derece doğal ve tarihi sit alanı içerisinde yer alan “Gazi Tesisleri’nin” 3. derece sit alanı olarak değiştirilmesini istedi. 1 hafta sonra genel müdürlüğün istemi kabul edilerek alanda inşaatın önü açıldı. Araziye sit ayarı yapılmasından 4 ay sonra Başbakanlık, genel müdürlüğe “gizli” damgalı bir yazı göndererek yeni Başbakanlık binası için yerleşkenin acilen boşaltılmasını istedi. Bu emirden 2.5 ay sonra da kurumlar arasında protokol imzalandı. Cumhuriyet geçen günlerde Başbakanlık’ın Söğütözü’ndeki Orman Genel Müdürlüğü’ne ait arazide yapacağı yeni binanın açık ihale yerine güvenlik gerekçesiyle “davetiye usulü” ile yapılacağını duyurmuştu. Davet edilen firmaların bile gizli tutulduğu bu gelişmenin ardından yeni binayla ilgili ikinci skandal patlak verdi. Yeni Başbakanlık binasının yapılabilmesi için 1. derece doğal ve tarihi sit alanı olan bölgenin alelacele 3. derece doğal sit alanı olarak düzenlendiği ortaya çıktı. Cumhuriyet’e ulaşan belgelere göre sit oyunu şöyle gelişti: Orman Genel Müdürü Mustafa Kurtulmuşlu, 4 Ağustos 2011’de Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na yazdığı yazıyla Atatürk Orman Çiftliği 1. derece doğal ve tarihi sit alanı içerisinde yer alan Gazi Tesisleri olarak bilinen 46 hektarlık bölgenin 3. derecede doğal sit alanı olarak yeniden düzenlenmesini istedi. Kurtulmuşlu, şunları kaydetti: “Mevcut durumu ile alan, genel hatları ile iki bölge ola ‘60 yıllık sedirleri 20 yıllık diye sundular’ Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan TMMOB Orman Mühendisleri Odası Başkanı Ali Küçükaydın, sit alanının “danışıklı dövüşle” Başbakanlık’a bırakıldığını belirterek şunları söyledi: “Burası her şeyden önce Ankara’nın tam ortasında botanik bahçesi gibi bir alan. İçerisinde 133 bitki türü bulunuyor. 1992’de de bu güzellik tescil edilmiş. Siz şimdi ne yapıyorsunuz? Bir anda Başbakanlık binası yapacağız diye sit derecesini değiştiriyorsunuz. Bunu gelişmiş bir Batı ülkesinde yapmanız bu kadar doğal mı? Başbakanlık prestijlidir, öyle de olması gerekir ama bunu botanik bahçesi gibi bir sit alanı içerisinde yer alması gerekmiyor. Sit alanının değiştirilmesini isterken alandaki bitkilendirmenin 1992’den sonra yapıldığını savunuyorlar. Oysa oradaki sedir ağaçları 5060 yıllık ağaçlardır. Bir şey yapacaksanız, açık yüreklilikle yapın. Ama 60 yaşındaki ağaçları 20 yaşında gibi göstermeniz doğru değil.” da sit alanı ilan edilmeden önce fiili olarak var olan, yine gelecekte de imar planında öngörülen kamu hizmeti işlevinin yürütülmesi ve bölgenin doğal dokusunun korunması amacıyla, söz konusu alanın irdelenerek sit derecesi ve statüsünün 3. derece doğal sit alanı olarak düzenlenmesi hususunda bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.” 6 günde rüya gerçek oldu rak ifade edilebilir. Bu bölgelerden birincisinde kurumumuza ilişkin idari tesisler, diğerinde ise kurumumuz çalışanlarının lojmanları yer almaktadır. Her iki bölgede de bitkilendirme sonradan yapılmıştır. Alanda bugün var olan yapılanmalar sit alanı ilanından (2.6.1992 tarihinden) önceki yapılanmalardır. Ayrıca, alandaki bazı yapıların yı kılma tehlikesi riski de söz konusudur. Kurumumuzca alanın gerek uydu görüntülerine, gerek fotoğraflarına ve gerekse mevcut arazi kullanım kriterlerine bakıldığında, 1. derece doğal ve tarihi sit alanı özellikleri taşımadığı düşünülmektedir. Mevzuatı ve yüksek kurul kararları kapsamında yapılaşmaya ya da imar planına bağlı ol mayan ancak sürekli ve zorunlu olarak yapılması gereken; çevre düzenlemesi, bakım vb. işlemler dahi yapılamamaktadır. Alanda yer alan fiili kullanım kamu kullanımıdır. Kurulunuzca değiştirilerek uygun görülen imar planında da kamu kullanımı olarak görülmektedir. Bu işlevin devamında da ‘kamu yararı’ olduğu düşünülmektedir. Alan Cemgil ve arkadaşları anıldı İSTANBUL/MALATYA (Cumhuriyet) Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı kurtarmak için Malatya Kürecik’teki ABD radar üssünü basmaya hazırlandıkları sırada 31 Mayıs 1971’de Nurhak’ta katledilen Sinan Cemgil, Kadir Manga, Alpaslan Özdoğan dün İstanbul’da mezarları başında düzenlenen törenle anıldı. 68’liler Vakfı da Malatya’nın Kürecik ilçesinde düzenlediği eylemle hem füze kalkanı projesini protesto etti hem de Cemgil ve arkadaşlarını andı. ‘3. derece olsun’ Kurtulmuşlu’nun bu yazısına yaklaşık 1 hafta sonra, 10 Ağustos’ta olumlu yanıt geldi. Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, bölgeyi 1. dereceden, 3. derece sit alanına indirdi. Sit engelinin aşılmasından 4 ay sonra da 13 Aralık’ta Başbakanlık, Orman Genel Müdürlüğü’ne bir yazı göndererek alanın boşaltılmasını istedi. Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Abdülkerim Emek’in imzasıyla gönderilen “gizli” ibareli yazıda şunlar kaydedildi: “Başbakanlık’a ait mevcut hizmet binası yeterli olmadığından yeni bir hizmet binasına ihtiyaç duyulmaktadır. Yapılan araştırmalarda en uygun yerin Genel Müdürlüğünüz yerleşkesinin olduğu tespit edilmiştir. Bu itibarla; mezkur yerleşkenin acilen boşaltılarak, Başbakanlık Hizmet Binası yapılmak üzere Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na devredilmesi ve yeni kampus yapılıncaya kadar Genel Müdürlüğünüzün kiralık bir binaya taşınması hususunda bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.” Başbakanlık’ın Orman Genel Müdürlüğü’ne gönderdiği bu yazılı emrin üzerinden 2.5 ay geçtikten sonra bu kez Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Özer Kontoğlu, Orman Genel Müdürü Kurtulmuşlu ve TOKİ Başkanı Ahmet Haluk Karabel arasında yeni Başbakanlık binasının bu bölgede inşa edilmesi için protokol imzalandı. Protokole göre 151 bin 723 metrekare üzerinde TOKİ tarafından Başbakanlık Hizmet Binası yapılacak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle