19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 HAZİRAN 2012 CUMA CUMHURİYET SAYFA 15 Obama da Boş Durmuyor ÖtesiBerisiyle BOP Ortaklığı Uludere haberini yazan ayyip Bey, BOP için, Amerikan gazetesine bir Obama’ya verdiği sözleri T tekzip bile göndermiyor. tutmaya uğraşırken, Obama ürtaja ve sezaryene karşı K en pratik ve en köklü çözümünü geçen günlerde açıkladı: “Erkek erkeğe / kadın kadına evliliği destekliyorum!” Bilindiği gibi, ABD’de birçok eyalette eşcinsel evlilik serbest… Hatta geçen günlerde ünlü bir film yıldızı, doğup büyüdüğü Kaliforniya’yı terk etti. Nedenini de gazetecilere şöyle açıkladı: “Şimdilik serbest bırakıldı. Siyaset bu, bakarsınız yarın zorunlu hale de getirebilirler!” Al Gülüm Ver Gülüm göre, eyalet düzenine geçeceğiz. Aralarındaki kayıkçı kavgasına rağmen, AKP ile BDP arasında “al başkanlığı ver vilayet sistemini” ilişkisi kuruldu bile! Geçen hafta, anayasa yazımında özgürlükler tartışılırken BDP’nin üstü örtülü olarak ucu “eşcinsel evliliğe” uzayabilecek olan cinsel özgürlükten yana tavır aldığı görüldü. ize de başkanlık B sistemi geldiğine Aslında, BDP sağlam hedefleri ve ciddi stratejisi olan tutarlı bir parti. Teröre sahip çıkarken, şehit cenazesine katılmak gibi bir çelişkiye asla düşmüyor. AKP’nin ise böyle bir tutarlığı hiçbir zaman olmadı. Terörü lanetlerken dağdan davet ettiği teröristler için çadırda af mahkemeleri kurduruyor. Önce işin suyunu çıkarıyor, sonra ortalığı mart kedileri gibi velveleye veriyor. GÖRÜŞ ERCAN YEŞİLYURT Başkanlık… Siyasi iktidar geçmiş tüm sağ muktedirler gibi ‘Başkanlık’ sistemini yeniden ortaya attı. Böyle bir niyetleri olduğundan ya da ne istediklerini bilmedikleri için değil, mevcut durumda ‘tek adam’lıklarını perçinlemek için yapıyorlar. Yakında görülecektir zaten hazırladıkları taslakta on yıllık iktidarları döneminde uzlaşmaya yönelik kurallara bağlı hiçbir faaliyetleri olmadı. Zaten fiilen de kendi ölçülerine göre başkanlık uygulanıyor. ‘Başkan Başbakan’ da denebilir. Bu süre içinde yasama, yürütme, yargı, ordu, medya (ki çok önemli) tek adamın eline geçti. En son MİT Müsteşarı olayında ferman vererek kanun çıkarttı ve işi kılıfına uydurdular. Hem parlamenter rejimlerin hem de başkanlık sisteminin en önemli kurumu olan ‘denetim’i fiilen yok ettiler. İktidarının ilk döneminde “AKP solcuları” ekibi kurdular ve hem Batı’da hem de ülkemizde ciddi bir meşruiyet kazandılar. Bu senaryodaki ‘esas oğlan’ ABD ile hiç polemiğe girmedi ve onları kızdıracak hiç eylemde bulunmadılar. Sonra ABD’ye gide gele, başkanlık sizi zenginleştirmiş diye düşünerek kendileri de istiyormuş gibi yapmaya başladılar. Başbakan’ın her konuda olduğu gibi her şeyi bilmesine rağmen anayasa hukuku konusunda da dünyanın en iyisini yanına aldı, milletvekili yaptı ve anayasa komisyonunun başına koydu. Şimdi yargıladıkları Kenan Evren de zamanın ‘en iyisi’ olan Orhan Aldıkaçtı’yı görevlendirmişti toplumu hizaya getirmek için. Tayyip Erdoğan’ın anayasacısı bu işle ilgili herkesin tahmin edebileceği gibi anayasa hukuku konusunda yaşayan bir efsane olan Prof. Burhan Kuzu. Türkiye’nin en eski üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi daha önce de anayasa hukukçusu yetiştirdi ama böylesi dünyaya örnek, nitelikli anayasacı hiç görmedi. Ayrıca o okulda yetişmiş Sıddık Sami Onar, Tarık Zafer Tunaya gibi anayasa hukukçularının, Burhan Hoca’nın verdiği konferansları dinleyememiş olmaları da onlar için büyük bir şansızlık olmuştur. Aynen Fatih Sultan Mehmet’in hiç domates yiyememiş olması gibi. Çünkü Fatih’in zamanında domates daha Amerika’dan gelmemiş, Onar ve Tunaya zamanında da Burhan Kuzu daha eserlerini vermemişti. Biz münafık solcular da uğruna ölümlere gittiğimiz sosyalizmi ülkemizde görmeden öleceğiz.. gibi görünüyor. Zaten ülkemiz o kadar gelişti ki öyle gâvur sistemlerine de gerek kalmadı. İnanmayan değerli hukuk ve siyaset adamı Bülent Arınç’ın konferanslarını dinlesin. AKP iktidarı hep veren el olmuştur, devletin bir kurumundaki üst düzey yöneticilerinin eşlerine şoförleriyle birlikte “hanımefendi makam arabası” tahsis etmiş dediler, inanmadım ama, boşboğaz mı yok. Başkanlık rejiminin ilk anayasasını hazırlayanlar en iyi hükümet biçiminin en az hükümet eden olduğu düşüncesinden hareket etmişlerdir. Çünkü yaşadıkları tecrübelere dayanarak, bütün kuvvetlere yasama, yargı, yürütme ayrı ayrı güvensizlik duyuyorlardı. ABD’deki rejim bu anlayışla ‘sert kuvvetler ayrılığına’ ve kuvvetlerin bağımsızlığına dayanmaktadır. Bu kuvvetler ayrılığı hukuki temellere dayalı bir eşitliktir. Ancak siyasi olarak sürekli olarak yürütmenin görülüyor olması, yürütmenin yasamaya üstünlüğüne yol açmaktadır. Bu görüntünün sonucunda rejimin adına ‘başkanlık’ denilmiştir. Bu organların oluşumu da birbirinden farklıdır. Yasama organı ve başkan ayrı ayrı genel oyla seçilirler. Parlamento kanun yapar, yürütmeye karışamaz çünkü yürütme yasama organından çıkmaz. Yürütme sadece kanunları uygular, yapılmasına katılamaz, yargı kanunlara uyarak, bağımsız yargılanmasını yapar. Anlayacağınız, iş bildiğiniz gibi değil, bizden söylemesi… da kendi halkına verdiği sözleri yerine getirmek ve tekrar seçilmek için ter döküyor. Tayyip Bey ile Obama stratejik ortaklar. Tayyip Bey, Obama’yı örnek alıyor. Onun gibi bir “başkan” olmak için yeni anayasa yazdırıyor. Önce Libya ve Mısır sonra da Suriye olmak üzere “Büyük Ortadoğu Projesi” için Obama’nın ak dediğine kara demiyor. Obama ise ondan en küçük bir kıyağı bile esirgiyor. Belki bu yüzden Tayyip Bey’i kızdırıyor. Bu yüzden hükümet ve parti programında yer almadığı halde, sırf Obama’ya gıcık vermek için “Kürtaj cinayettir!” kampanyası açıyor. Çünkü Obama ülkesinde “Kürtaj kadının tercih hakkıdır” siyaseti güden bir başkan. Aslında hazırlanan kürtaj yasası Obama’ya inat olsun diyedir. “Her kürtaj bir Uludere’dir!” açıklamasını da Beyaz Saray’a demesi, Obama’ya ağır bir mesajdır! Kürtajın Altyapısı 0 yıldan beri Sağlık Bakanlığı’nda ve bağlı kuruluşlardaki nüfus 1 planlaması, doğum kontrolüyle ilgili tüm uygulamalar durduruldu. Bu konudaki halk eğitimi ve gebelikten korunma destek ve hizmetleri iptal edildi. Bu alanda görevli tüm kadrolar dağıtıldı. Sonuçta da kürtajlar arttı. Arttıysa sorumlusu kim? Bu sorunun önünü kesmek gerek! Öyleyse gelsin stadyum gösterileri, kürtaj yaptırmak zorunda kalmış kadınları cinayetle suçlamalar! Bir taşla sayısız kuş: Biber gazından ölümlerin, memura, emekliye yapılan yüzde yarımlık zamların ve Suriye taşeronluğunun kokusunu örtmek; sessiz sedasız hükmünü icra eden ekonomik kriz... Ama durum keleğe sarıyor.. Demet Akalın’ın söylediği üzere... “Toz pembe hayaller vardı. Pembesi gidiyor... Tozu kalıyor!..” Sahipsiz TBMM Soru Önergesi şağıdaki sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yazılı olarak A cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 18.09.2009 Ekonomide bu yıl yüzde 3.6 olarak öngörülen daralma yüzde 6 olarak revize edildi. Ülke ekonomimiz büyüme yerine daralmayla karşı karşıya iken Amerika Birleşik Devletleri’nden 8 milyar dolarlık füze kalkanları (füze savma sistemleri) alınacağına dair haberler basına yansımıştır. Bu bağlamda, 1) Haberlerin doğruluk derecesi nedir? 2) Amerika ile alım anlaşması yapılmış mıdır? 3) Anlaşmayı kimler yapmıştır? 3) Füze kalkanı alımlarının gerekçesi nedir? 4) Amaç Türkiye’nin korunması mıdır? 5 Korunma amaçlı bir alım yapılacaksa bir anda beliren düşmanımız kimdir? 6) ABD’nin Irak’ı terk etme planlarının ertesinde gündeme gelen ‘Kürt açılımı’ ile füze kalkanının bir ilgisi var mıdır? ??? Bu önergenin üzerinden 2.5 yıl geçti. Bu önerge, “aidiyeti cihetiyle” acaba Beyaz Saray’a mı iletildi? Çürüyen Bir İktidar MERİÇ VELİDEDEOĞLU KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Faks: 0216 355 31 78 C MY B C MY B Bu yazıda da yine sizlerden özür diletecek “söz”lerin, “söylem”lerin yer alacağı başlıktan belli sanırım. “Çürüme”, kuşkusuz toplumsal olaylar için de geçerli olan bir “doğa yasası.” Doğada “çürüme”nin başladığı çıkan “pis koku”lardan; “toplum”da, örneğin “iktidar”ı ele alırsak, bu kurumda “çürüme”nin başladığı da bir bakıma yöneticilerin, yetkililerin “söz”lerinden, “söylem”lerinden yayılan aynı nitelikteki “koku”lardan anlaşılacağı söylenebilir. Çünkü şu sırada biz, bu örneği bütün boyutlarıyla yaşıyoruz. “İktidar”daki “AKP”nin Genel Başkanı ve TC Devleti’nin Başbakanı; bir “gazeteci”, bir “İNSAN” için: “Kaleminden ‘pislik’ akıyor!”; Genel Başkan Yardımcısı (Ankara Milletvekili S. Kapusuz) da: “Ağzından ‘lağım’ akıyor!” diye gümbür gümbür haykırdılar. Umarım “koku” yayan bu haykırışları güzelce(!) sindirip unutmadık... Üstelik, böyle bir “başbakan” çıkaran “AKP”nin büyük çoğunlukta olduğu “TBMM”de de, bu kez ordumuzun bir “komutan”ına, bir “İNSAN”a, “Hayvan!” diyen bir “BDP”linin saçtığı, yaydığı “pis koku” da söz konusuyken... Ama nedense bu “hayvan” konusunda ortalık suspus... Koskoca bir ordunun, bir “Başkomutan”ı bir “Genelkurmay Başkanı” yok mu? Var da, burunları mı koku almıyor? Onlara şunu anımsatalım derim; halkımızın çok doğru bir yaklaşımla: “Sükut ikrardan gelir!” diye bir “uyarı”sı olduğunu... Kuşkusuz “çürümek”te olan bir “iktidar”ın “çürüme”yi, topluma da bulaştıracağı kaçınılmazdır. Ayrıca bu “söylem”leri hiç sıkılmadan, sakınmadan dile getirenlerin; bu “çürüme”nin “neden”i oldukları da apaçıktır. Yine de insan sormadan duramıyor; “AKP” iktidarı ve Başbakan için “İNSAN”ın, “İNSAN” olarak, bu denli mi değeri yok da özür dilerim “lağım” “İNSAN” ağzından akıttırılıyor? “İNSAN”, “pislik” (dışkı) ile haşırneşir ediliyor... Bu “kanı”da olan; “İNSAN”ı bu denli “aşağılama”yı uygun bulan R.T. Erdoğan’ın ve iktidarının yapacağı “Anayasa” nasıl bir “İNSAN” için olacaktır ki? Ve kendisinin “ümmet”i durumuna getirdiği “AKP” milletvekillerinin, “robot” örneği, onaylayacakları bu “Anayasa” hangi “İNSAN” için hazırlanmaktadır? Bir “Anayasa”nın; “İNSAN”a saygıyı, “İNSAN” sıcaklığını sa rıp sarmalayıp içinde “öz”ünde taşıması gerekmez mi? Ne dersiniz? Başbakan R.T. Erdoğan; ülkesinin “İNSAN”ına daha önceleri de; “Ulan!”, “Artislik yapma!”, “Sevsinler!”, “Zil zurna sarhoş!”; “Ananı da al da git!” vö’ler gibi küçük düşürücü “aşağılama”larda da bulunmuştu. Ama bu kez tüm sınırlar aşıldı; yokuş aşağı hızla sürüklenen “fren”leri patlamış “araba” gibiydiler... Kuşkusuz “iktidar”ların “çürüme”sini önleyecek sınırlamalar, dolaysiyle toplumdaki çürümeyi de engelleyecek önlemler var. Başta “Meclis”ten (parlamentodan) söz edilir; iyi de; günümüz Türkiye’sinde iktidar partisinin, “kul”un “kulu” olmuş milletvekillerinin büyük çoğunluğu oluşturduğu Meclis bunu yapabilir mi, ya da ne ölçüde yapabilir ki? “Meclis”ten başka, “iktidar”ın denetimini “basın”ın yapacağı da söyleniyor. Kuşkusuz altı çizilen “özgür basın”dır. Bugün ülkemizde bu “nitelik”te olan “basın” bir elin “beş” parmağı kadardır, demenin bile bir anlamı kalmadı gibi. Çünkü, “iktidar”ın başı Başbakan “basın”a, daha doğrusu basın “İNSAN”ına tasma üzerinden “köpek” diyerek saldırdı... Bu kez de “pis koku”, “eşrefi mahlukat”ın “köpek”leştirilmesiyle ortalara yayılıp saçıldı... Bu durumda artık, iktidar “denetim”i yapacak öteki kuruluşların adını saymanın ve “yargı”dan söz etmenin bir anlamı, bir gereği yok. Yalnız bir kez daha bu “denetim”in yönetilenlere, “İNSAN”a kısaca söylersek “insan gibi” (çağın insanı gibi) bir yaşam sağlanması için yapıldığını ve denetim organlarının dayandığı “ilke”nin de “Anayasa”dan kaynaklandığını anımsayalım diyorum. Bu durumda; “İNSAN”ı, “İNSAN” saymayan bir iktidardan, iktidarın başı R.T. Erdoğan’dan “İNSAN” için bir “Anayasa” yapmasını bekleyenleri, üstüne üslük “ortak çalışma” yapanları nasıl değerlendirmeli? “Anayasa”yı tek başına “iktidar” yapmayacak; çalışmalara, toplumda kendini “temsil” edenlerle, “sivil toplum kuruluşları”yla vö’lerle katılacak demenin de herhangi bir “anlam”ı var mı dersiniz? Bir kez daha yineleyelim; “İNSAN”ı, “İNSAN” gibi algılamayan bir anlayıştaki R.T. Erdoğan’ın, üstelik bir de “İNTİKAM” ve “KİN” karanlığına dalarak yapacağı, yaptıracağı “Anayasa”ya, her “fırsat”ta var gücümüzle karşı çıkmalıyız; sesimizi duyurmalıyız. Katılır mısınız? ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ [email protected] 1/ Hem karada 1 hem de suda yaşayabilen hay 2 vanlara verilen 3 ad. 2/ Hz. Mu 4 hammed’i övmek 5 ve ondan şefaat dilemek amacıyla 6 yazılan kaside... 7 Kimi göçebe 8 Türk boylarında birkaç aileye ait 9 çadırdan oluşan toplu 1 2 3 4 5 6 7 8 9 luk. 3/ Gereksiz, an 1 K U K U L Y A M lamsız, boş söz. 4/ Af 2 UĞU R A K S U rika’da yaşayan, ba 3 K U L A K B A T cakları beyaz çizgili bir 4U R A O L A Y hayvan... Bir tür taze ve K OC A B A Ş tuzsuz beyaz peynir. 5/ 5 L L AMA E Sergen... Cami, mescit 6 Y A 7 A K B A B A E L gibi yerlerde yapılan 8 S A Y A E C E dinsel konuşma. 6/ BiŞ E L E K zans döneminde, İstan 9 M U T bul’da siyasal suçluların kapatıldığı ünlü zindan... Şöhret. 7/ Bir tür yağmurkuşu. 8/ Köpek... İlaçların formüllerini gösteren resmi kitap. 9/ Kırkpınar güreşlerini düzenlemeyi üstlenen kişiye verilen ad... Dağkeçisi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Argoda aptal, salak, bön kimseye verilen ad. 2/ Eski dilde su... Ağzı geniş tek kulplu su kabı. 3/ Nohutla yapılan bir tür yemek. 4/ Paylama, azarlama... Yapraklar durumunda ayrılabilen parlak bir mineral. 5/ Sert kabuklu ve C vitaminince zengin bir meyve. 6/ Köpek ve ineklere yedirilmek için un ve kepekle hazırlanan yiyecek... Un, et ve bamya ile yapılan bir yemek. 7/ Düdenden daha geniş olan çukurluklara verilen ad... Su taşkını. 8/ İç organları kaplayan koruyucu doku... Bir bağlaç. 9/ Libya’nın plaka imi... Omurları birbirine birleştiren ana madde.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle